TOYOKİCHİ İENAGA’NIN BATI ASYA SEYAHATNAMESİ - İSFAHAN’DAN TAHRAN’A -

Özet: Hindistan, Türkiye, İran gibi Ortadoğu ülkelerine seyahat eden, Japon gezgin Toyokichi İenaga, seyahatinden döndükten sonra, ‘Batı Asya Seyahatnamesi’ adlı bir kitap yayımlamıştır. Bu çalışmanın İsfahan’dan Tahran’a yolculuğu anlatan dördüncü bölümü ve Toyokichi İenaga İran üzerine genel izlenimleri ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: İran, Japonya, Toyokichi İenaga, İngiltere

North Asia Travel Diary - From Isfahan to Tehran-
By Toyokichi Ienaga
Summary: Toyokichi Ienaga is a Japanese traveler, traveled through some countries in Middle East like India, Turkey, Iran and wrote a book named ‘North Asia Travel Diary’. In this study, we will focus on the general impressions of Ienaga on Iran and his travel from Isfahan to Tehran.
Keywords: Iran, Japan, Toyokicki Ienaga, England.
Toyokichi İenaga
Toyokichi İenaga, Japon yönetimi altında bulunan Tayvan valiliğinde çalışan bir memurdur. 1862-1936 yılları arasında yaşayan Toyokichi İenagai, Meiji 32 (1889) yılında, Tayvan valisi tarafından görevlendirilerek Hindistan, İran, Türkiye gibi ortadoğu ülkelerine seyahate çıkar.ii Tayvan’ın Japon hakimiyeti altına girmesiyle, Tayvan valiliği yerel halkın afyon kullanma sorunu ile karşı karşıya kalır. İenaga’nın İran ve Türkiye’ye geçişi de, Torajirō Yamadaiii’nın seyahati ile aynı nedene dayanmaktadır. Afyon bağımlısı hastaların kurtarılması politikası için gözlemde bulunma.iv

Genel Hatları ile Batı Asya Seyahatnamesi’
‘Batı Asya Seyahatnamesi (Nishi Ajia Ryokōki)’, 191 sayfadan oluşmaktadır. İlk basımı Minyūsha tarafından yapılan seyahatnamenin birebir basımı daha sonra tekrardan Seishisha tarafından yayımlanmıştır. İenaga, seyahatten döndükten sonra, seyahati süresince yazdığı ve çeşitli şehirlerden Halk gazetesi (Kokumin Shimbun) çalışanına gönderdiği, rapor özelliği taşıyan yedi mektubunu düzenleyerek bu seyahatnameyi hazırlamıştır. Seyahatname’nin baş kısmında, seyahat sırasında çekilen bazı fotoğraflara ve İenaga’ya sehayat öncesi gönderilen mektuplara yer verilmiştir.
Seyahatnamenin birinci bölümünden dördüncü bölümüne kadar İenaga’nın İran seyahati izlenimleri, beşinci bölümünden yedinci bölümüne kadar ise İenaga’nın ziyaret ettiği, zamanının Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli şehirleri, yaşam, coğrafi koşullar vs. üzerine izlenimleri aktarılmaktadır.v Kitaptaki bölümlerin her biri bir şehri ele almaktadır. Bu çalışmada, İenaga’nın eski başkent İsfahan’dan, yeni başkent Tahran’a yolculuğu ve Tahran izlenimlerinin yer aldığı dördüncü bölüm ve beşinci bölümde yer alan, İran izlenimleri üzerinde durulacaktır.

İstafan’dan Tahran’a
Tayvan’dan yola çıkan İenaga, Tokyo’ya uğradıktan sonra, Bombay’a geçmiş ve buradan da bir İngiliz gemisine binerek, İran körfezinde bulunan Buşehr limanına varmıştır. Buşehr’den Şiraz’a geçmiş, daha sonra İsfahan üzerinden Tahran’a ulaşmıştır. İstahan, Tahran arasındaki yolculuğunu anlatan mektup, 17 Eylül 1899 günü, Tahran’daki İngiliz misafirhanesinde kaleme alınmıştır. İenaga, İsfahan’da 10 gün süre ile yoğun gözlemde bulunduktan sonra 6 Eylül günü, gün doğarken kervanın hareket edeceği yere varmıştır. İsfahan’dan hareket ettikten sonra, Gez, Mûrçe Hort, Bideşyük (?), Kürd, Kaşan, Çin Çin (?), Basusankun (?) ve Kum güzergahını izleyerek Tahran’a varmıştır.
İenaga, yolculuktaki atın küçük, ama iyi bir at olduğunu belirtir. Bideşyük’ten itibaren sıradağların başladığını ve yolun Kaşan’a kadar, özellikle kış aylarında, karla kaplı olduğunu, dolayısıyla yolculuğun tehlikeli olduğunu belirtir. Yine, yollarının yeşillik olması nedeniyle, dağ yolculuklarının genellikle insanı rahatlattığını, ama bu sıradağların yeşil ile kaplı olmadığını, her tarafın toprak rengi olduğunu, dolayısıyla insanın sıkıldığını yazar.
Kürd’ün coğrafi yapısından şöyle bahseder:
Yüksek ve sarp dağın yamacındaki küçük evler birbirine bitişik kurulmuş, vadiden akan nehir ile dağın yamaçlarındaki gürbüz koruluk bir bütünlük içerisinde ferahlık veriyor. İranlı çocuklar bu kasabaya ‘Cennet bahçesi’ diyor.vi
İenaga, sadece geçtiği yerin coğrafi konumunu, insanlarını betimlemekle kalmaz, yediği yemekleri, konuştuğu kişileri de seyahatnamesinde belirtir.
Kürd’den hareket ettikten sonra Kaşan’a giderken gördüğü Şah Abbas’ın sağkolu Ali Verdi Han’ın yapımında rol oynadığı büyük barajdan çok etkilenmiştir. Baraj hakkında ayrıntılı teknik bilgi vermektedir.
Bir sonraki durağı Kaşan ile ilgili olarak ise geçmişteki durumu ile o günkü durumunu karşılaştırmaktadır.
Zamanında gelişmiş bir yer olan Kaşan, çift sıralı surla çevriliydi ve beş sur kapısı vardı. 40 ibadet yeri ve üç üniversitesi, kervansarayı vardı. 40.000 kişilik nüfusa sahipti. Ham ipek ipliği üretimi yapılırdı. Pirinç ve bakırdan ev gereçleri ve seramik üretiminde ünlüydü. Şimdiki Kaşan’a bakınca zayıf düşmüş, eski gücü kalmamış durumu, hala İran’da gözle görülmekte. Ama, istasyon binası yavaş yavaş tamamlanıyor.vii
İenaga, İsfahan’dan Tahran’a yaklaştıkça, istasyonların Şiraz-İsfahan arasındaki istasyonlarla karşılaştırıldığında daha güzel olduğunu belirtir. Dahası, İsfahan, Tahran arasında ilk defa yol üzeri çayhanelerin bulunduğunu, çayhanelerde çay ve yiyecek satıldığını söyler. Çayhaneler ya istasyonun içinde, ya da yakınında yer almaktadır. Kaşan’dan sonra iki küçük yerleşim merkezini geçerek, Kum’a varır. İenaga, seyahat namesinde Kum’a da geniş yer vermiştir.
Kum, bir dönem hükümdarlık tahtının bulunduğu yer olduğundan, hükümet de burada bulunmuştur, ama İran’daki diğer şehirlerle aynı biçimde talihsiz kadere yenilmiş, hükümet başka bir diyara taşınmış, bunun da üzerinde 1722 yılında Afgan istilasına uğrayan Kum, bir daha eski haline dönememiştir. Kum, kutsal bir yerdir. İenaga, Kum’un İsfahan ile Tahran arasındaki en gelişmiş yerleşim ve ithalat-ihracat merkezi olduğunu söyler.
İenaga, Kum’dan sonra Tahran’a kadar dört at koşulan at arabası ile gider. Kum ile Tahran arasındaki yolun, iki at arabasının yan yana koşabileceği genişlikte olduğunu söyler. Kum-Tahran arası yaklaşık bir gün tutar. Yolda İenaga’nın dikkatini iki şey çekmiştir. Havz-ı Sultan gölü ve Demavand dağı.
Demavand dağının 19.000 yüksekliğinde büyük bir dağ olduğunu dağın heybetinin Fuji dağını andırdığını ama, manzarasının o kadar güzel olmadığını belirtir. İenaga, Tahran’da İngiliz konuk evinde kalır. İran’da ilk kez bir otelde kaldığını söyler. Tahran üzerine izlenimlerini şöyle aktarır.
Gördüğüm yerler arasında şehir diyebileceğim tek yer Tahran. Yolları geniş, yol kenarlarında iki sıra halinde ağaçlar var. Limanda kuzeyden güneye bir demiryolu var. Demiryolu Tahran’dan Şah Abdul Azim’e kadar 5 millik bir mesafeye sahip. Şimdiki Tahran 12 millik dış çevreye sahip. Kale içinde bir çok pazar var. Nüfusu 20.000 kişi.viii
İenaga, yeni kurulan bir şehir olan Tahran’ın hükümdarlık binaları, dış temsilcilik binaları gibi binalar dışında büyüklük ya da güzelliği ile övünülecek özellikte olmadığını söyler. Yazın Tahran’ın çok sıcak olduğunu, bu sıcaklarda üst düzey insanlar, dış temsilciler ve varlıklı halkın yazı Tahran’dan 7-17 mil arası uzaklıkta bulunan dağda geçirdiklerini de Tahran ile ilgili izlenimleri arasında belirtmektedir.
İenaga, 12 Eylül günü, dönemin dışişleri bakanı ile yazlık evinde, 14 Eylül’de ise başbakan Eminu’s-Sultan ile, 16 Eylül’de ise hükümdar ile görüşür. Eminu’s-Sultan ile ilgili izlenimlerine de seyahatnamesinde kısaca yer vermiştir. Hükümdar ile görüşmesinde kendisinin söylediklerini de mektup içinde bir metin biçiminde halk gazetesi çalışanına göndererek, aynen aktarır. Konuşmadaki şu sözler dikkat çekmektedir.
Japon topraklarına yeni katılan Tayvan’ın afyon ihtiyacını karşılayan İran afyonudur. İran afyon pazarı da gelişmektedir.ix
İenaga bir sonraki gün (17 Eylül), Tahran’dan ayrılarak Türkiye’ye doğru yola çıkar.

İenaga’nın İran Üzerine Genel Değerlendirmesi
Seyahatnamede, İran halkı, İran’ın genel görünümü, yönetim, savunma, İngiltere’nin İran üzerinde izlediği politika üzerine, İenaga’nın seyahat süresince gördükleri ve duydukları ile ilgili kısa bir değerlendirme yapılmaktadır.x Yönetim ile ilgili olarak İran’ın kurulduğundan itibaren monarşik bir yönetime sahip olduğu, Tanrı’dan sonra hükümdarın geldiği ve halka karşı da kesin bir güce sahip olduğu gibi genel bir görünüm çizildikten sonra hükümdar ile ilgili bilgi verilmektedir. O zamanki hükümdar Nasiruddin Şah’ın ikinci oğludur ve 47 yaşındadır. İenaga, hükümdarın daha yaşlı gözüktüğünü söyler. Hükümdarın beyaz saçının çok olduğunu ve boyunun normal olduğunu, bakışının güçlü ve heybetli olmadığını belirtir. İenaga, Tahran İngiliz ortaelçisinden, eskiden dışardan gelen konuklarla görüşürken konuklara sandalye verildiğini ama şimdiki hükümdarın ayakta tutuğunu duyar. Hükümdar dini geleneklere eğilimlidir. Onun için çeşitli kurallar koymaktadır. Nasiruddin Şah bir ara imamların gücünü azaltmıştır ama, din adamları sonra tekrar güçlenmiştir. Kanunlar belirlenirken de din adamları etkilidir.
Siyasette, danışma meclisi üyeleri belirli güce sahiptir. Hükümdar meclisin kararını sadece kabul etmektedir. Danışma meclisinin üzerinde başbakan vardır. İenaga, o zamanki başbakanın Asya ve Avrupa ile ilgili de derin bilgiye sahip olduğunu belirtir. Vilayetleri valiler yönetir. Valileri hükümdar seçer, danışma kurulu görevlendirir. Valiler de kendi alanlarında büyük güce sahiptir. Hükümdar danışma kurulu görevlendirmeden de valileri atayabilmektedir. Vali olmak isteyenlerin istediklerini elde etmesi için çok para harcamaları gerekmektedir. Valiler, kendi bölgelerindeki halkın paralarına vs. el koyabilecek güce sahiptir. Büyük orduya sahip olan valiler de vardır. İenaga, İsfahan’da Zillu’s-Sultan’ın 20.000 kişilik ordusunun olduğunu söylemektedir.
İenaga, az da olsa İran ordusu konusunda da bilgiye sahiptir. İran ordusu resmi ordu ve geçici ordu olmak üzere iki ordudan oluşmaktadır. Bu iki ordu göz önünde bulundurulursa, o zamanlar 100.000 kişilik bir İran ordusu var diyebiliriz. İran ordusuna İran Kazak tugayı denilmektedir. 2.000 kişilik ordu devamlı başkent Tahran’da bulunmaktadır. İran Kazak tugayını Rus kurmaylar eğitmektedir. İenaga, İran’da iken bu ordunun ata binme, atış yapma gibi hazırlık çalışmalarını gördüğünü söyler.
İenaga, ülke genelinde hükümetin yönetim gücünün azalmış olduğunu söylemektedir. Tahran’ın uzaklarındaki bazı küçük yerleşimlerde hükümetin etkisi hala vardır. Hükümetin gücünün azaldığını da, bir gün istasyon şefi ile tartışıp, hükümdara söyleyeceğim deyince, istasyon şefinin aldırmadığını dile getirerek örneklemektedir.
O dönemde İran’da söz sahibi olan ülkeler Rusya ve İngiltere’dir. Rusya kuzeyde, İngiltere ise güneyde söz sahibidir. Orta bölge ise Rusya ve İngiltere arasında tartışmalıdır.
İngiliz büyükelçi, İenaga’ya İran’ın güçsüz olduğunu, Rusya’nın Çin ve demiryoluna tüm gücünü yöneltmiş durumda olduğunu ve bunun için İran’la uğraştığını, İngiltere’nin ise ithalat ve ihracatını geliştirmek için İran ile ilgilendiğini, İran’ı kendi ülkesinin bir parçası yapmak çok para kaybettireceği için sömürge kurmayı düşünmediklerini söyler. Ancak Rusya’nın İran’a göz dikmesi ve Afganların hürriyetlerine kavuşup, Rusya ya da Hindistan’a girmesini engellemek, İngiltere’nin yararınadır. Rusya ve İngiltere dışında İran’dan yarar sağlamayı düşünen ülke yoktur. Almanya, Fransa, İtalya yararlanmasa da İran’da elçilikleri vardır. İenaga, bunu İran parçalanırken işe yarar düşüncesi ile bağıntılandırmaktadır. Amerika’dan dini yayılma amaçlı birkaç kişi olsa da, onun haricinde Amerika da İran’la ilgilenmemektedir.
Siyasette olduğu gibi ticarette de Rusya ve İngiltere söz sahibidir. Bir dönem güce sahip Hollanda ve İspanya artık ticarette o kadar güçlü değildir. Almanya, İtalya, Fransa, Amerika, az da olsa İran’la ihracat yapmaktadır. İran’ın ticaret dünyasını kuzeyde Moskovalılar, güneyde Britanyalılar yürütmektedir. Moskova tarafının ticareti daha iyi durumdadır. Çünkü kuzey İran nüfus olarak ve ticaret merkezi olarak daha uygundur ve Rusya’nın sınırları İran’ın ticaret merkezi Tebriz’e yakındır. Rus gemileri başkent Tahran’a da yakındır. Oysa İngiltere uzakta olan bir ülkedir. Yine de, teknolojiyi kullanarak aşıp, İsfahan pazarlarına Manchester ve Londra’dan mal getirmektedirler.
İran’ın ithal malları, afyon, kuru meyve, halı, koyun yünü, ham ipek ipliği, tütün, ihraç malları ise pamuk ipliği, petrol, yağ, şeker, ipekten yapılmış eşyalar, çeşitli alkollü içecekler ve madendir.
İenaga, İranlıların gelenek görenekleri ile ilgili olarak, yabancıların İranlıların evine davet edilmediğini belirtir. Kadınlar, evin iç kısmında bulunur ve misafir ile görüşmez. İranlı erkekler yasal olarak 4 kadın alabilir ama, bunların haricinde de çok sayıda eş alabilmektedirler. Erkek tek taraflı olarak kadını boşayabilir. İenaga, bu durumu tamamen, hayvan besler gibi bir davranış olarak niteler.
İranlıların genel alışkanlıkları ile ilgili olarak ise erken kalkıp, erken yattıklarını, yiyeceklerinin besin değeri yüksek, et, sebze, meyve, hamur işi olduğunu, pek balık yemediklerini söyler. İranlılarda alkollü içki alma kültürünün olduğunu da belirtir. Eğlencelerinin ise ata binmek, silahla atış yapmak, avcılık ve gece hayatı olduğunu söyler. Halk düzeyinde eğitim pek yoktur. En eğitimli kişiler imamlardır.

Konular