Farsçada Mazi-yi Eb'ad (Miş'li geçmiş zamanın rivayeti) (24. Ders)

درس بيست و چهارم (Ders-i Bîst u Çeharom)


***Dil Bilgisi***

*Mazi-yi Eb'ad (Miş'li geçmiş zamanın rivayeti)

Geçmiş zamanda yapılmış olan bir eylemden o zamandaki ya da şu andaki habersiz olma durumunu anlatma biçimidir.

Mazi-yi Eb'ad, geçmişte belli bir olaydan önce yapılmış ve belli bir zamana kadar sürmüş olayları ifadede kullanılır. Bu zaman, uzak geçmişte gerçekleşmiş ve anlatıcının şahid olmadığı aktarma (rivayet) yoluyla anlatılan olayların ifadesinden ibarettir.

Bu kip, istenilen fiilin ism-i mefulüne بودن (bûden- olmak) fiilinin mazi-yi naklî (miş'li geçmiş zaman) çekiminin eklenmesiyle oluşturulur.

Olumlu çekimine misal:

داده بوده ام ( dâde bûde em- vermişmişim)
داده بوده اى (dâde bûde î- vermişmişsin)
داده بوده است (dâde bûde est- vermişmiş)
داده بوده ايم (dâde bûde îm- vermişmişiz)
داده بوده ايد (dâde bûde îd- vermişmişsiniz)
داده بوده اند (dâde bûde end- vermişlermiş)


Olumsuz çekimine misal:

نگرفته بوده ام (ne-girifte bûde em- almamışmışım)
نگرفته بوده اى (ne-girifte bûde î- almamışmışsın)
نگرفته بوده است (ne-girifte bûde est- almamışmış)
نگرفته بوده ايم (ne-girifte bûde îm- almamışmışız)
نگرفته بوده ايد (ne-girifte bûde îd- almamışmışsınız)
نگرفته بوده اند (ne-girifte bûde end- almamışlarmış)

Örnek cümleler:

اين وزير...از حج از بغداد نيامده بوده است

(În vezîr...ez hacc ez Bağdâd neyâmede bûde est- Bu vezir... hacdan Bağdat yoluyla gelmemişmiş.)

خليفهء فاطمى براى او خلعتى فرستاده بوده و او هم گرفته بوده است

(Halife-i Fâtımî berâ-yı û hıl'ati firistâde bûde ve û girifte bûde est- Fâtımî halifesi ona bir kaftan göndermiş/miş ve o da almışmış.)

خليفهء عباسى براى سلطان محمود پيغامى فرستاده بوده است

(Halife-i Abbâsî berâ-yı Sultân Mahmud peyğâmî firistâde bûde est- Abbâsi halifesi Sultan Mahmud'a bir mesaj göndermişmiş.)


***Kelime Hazinesi***

فرستنده (firistende) gönderici, gönderen
گيرنده (gîrende) alıcı, alan
برق (berg) elektrik
سوزن (sûzen) iğne
لوله (lûle) boru
لوله اب (lûle i âb) su borusu
داوطلب (dâv-taleb) gönüllü, aday
دود (dûd) duman
دودکش (dûd-keş) baca /tamlama asıl anlamıyla 'duman-çeken' demektir.
سلماني (selmânî)* berber
آفريدگار (âferîd-gâr) yaratıcı, Allah
آفريده (âferîde) yaratık, yaratılmış
آفريدگان (âferîdegân) yaratılmışlar, mahlukât


***Hikmet Damlaları***


1- چاه از کوه آب می خورد

(Çâh ez kûh âb mî hored.)

Kuyu, dağdan su içer.

2- زبان مرغان مرغان دانند

(Zebân-ı morğân morğân dânend.)

Kuşların dilini (yine) kuşlar bilir.

3- مرگ ناکسان خلاصی بیکسان است

(Merg-i nâkesân halâsi-yi bîkesân est.)

Namerdlerin (alçakların) ölümü, kimsesizlerin kurtuluşudur.