درس چهل و یکم (Ders-i Çihil u Yekom) ***Dil Bilgisi*** * Bağlaçlar Bağlaçlar tek başlarına anlamları olmayan ancak eş görevli kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri birbirine bağlayan ve bir cümlenin (yan cümlenin) diğer bir cümle (temel cümle) içerisinde görev almasına aracı olan kelime türleridir. Bu dersimizde basit bağlaçları gelecek derste ise ikili/tekrarlı ve birleşik bağlaçları öğreneceğiz. 1) Basit Bağlaçlar (حرف ربط ساده) Tek kelimeden oluşan bağlaçlar bu sınıfa girer. Başlıca basit edatlar: و (ve) : ve Örnekler: 1) قلم و کاغذ بردارید و به امتحان بیایید (Kalem ve Kağaz berdârîd ve be imtihan beyâyîd. Kalem ve kağıt alın ve sınava gelin.) ولی (velî) : ancak/fakat/ama Örnekler: 1) من سر وقت آمدم ولی شما تشریف نداشتید (Men ser-i vakt âmedem velî şoma teşrîf nedâştîd. Ben zamanında /buluşma saatinin başlarında geldim ancak siz teşrif etmediniz.) اما (emmâ): fakat/ama Örnekler: 1) بچه ها آمده بودند اما محسن نیامده بود (Beççehâ âmede bûdend emmâ Muhsin niyâmede bûd. Çocuklar gelmişlerdi fakat Muhsin gelmemişti.) لیکن (lîken): lakin Örnekler: 1) بسیار تلاش کرد و لیکن نتوانست در کنکور موفق شود (Besyâr telâş kerd ve lîken netevânest der konkûr muvaffak şod. Çok çabaladı ancak üniveriste giriş sınavında başarılı olamadı.) چون (çon): çünkü Örnekler: 1) خیلی ترسیدم چون من هم آن سخن را شنیدم(Hayli tersîdem çon men hem ân suhan ra şenîdem. Çok korktum çünkü o sözü ben de duymuştum.) زیرا (zîra): çünkü Örnekler: 1) نتوانستم تکلیفم را بنویسم زیرا قلم نداشتم(Netevânestem teklîfem ra benivîsem zira kalem nedâştem. Ödevimi yazamadım çünkü kalemim yoktu.) پس (pes) : o halde/öyleyse/sonra Örnekler: 1) به امتحانات چیزی نمانده پس باید درس بخوانیم (Be İmtihanât çîzî nemânde pes bâyed ders behânîm. Sınavlara birşey kalmadı; o halde ders çalışmalıyız.) باری (bâri): hiç olmazsa/bari Örnek: باری عسل نمی دهی نیش مزن (Bârî asel nemi dihî nîş mezen. Bal vermiyorsun hiç olmazsa sokma!) تا (tâ) : -dıkça Örnekler: 1) هما تا همۀ ظرفها را نشست از آشپزخانه بیرون نیامد (Humâ tâ heme-i zarfhâ ne-şost ez âşpezhâne bîrun niyâmed. Huma bütün kapları yıkamadıkça mutfaktan çıkmadı.) که (ki): Örnekler: 1) آیا می دانی که این آگهی که پخش می شود (Aya mi dânî ki în âgehî pahş mi şeved. Acaba bu ilanın/reklamın ne zaman yayınlandığını biliyor musun?) نیز (nîz) : de/dahi/yine Örnekler: 1) همه می آیند تو نیز بیا ( Heme mi ayend to niz beya. Herkes geliyor sen de gel.) هم (hem): de/dahi/yine Örnekler: 1) آنها نه تنها لباس ندارند گرسنه هم هستند (Ânhâ ne tenhâ libas nedared gorosne hem hestend. Onlar sadece elbisesiz değiller aynı zamanda açlar da.) چه (çi): çünkü Örnek: ای فرزند هنر آموز چه بی هنر همه جا خوار است(Ey ferzend huer âmûz çi bî-huner heme câ hâr est. Ey evlat, sanat öğren çünkü sanatsız (sanattan bihaber olan) her yerde değersizdir.) بلکه & بل (bel/belki) : aksine Örnek: من نیامدم بلکه برگشتم و رفتم به خانه (Men niyâmedem belki bergeştem ve reftem be hâne. Ben gelmedim aksine döndüm ve eve gittim.) اگر (eger): eğer/şayet/...sa Örnekler: 1) اگر بکوشی موفق شوی ( Eger bekûşî muvaffak şevî . Çalışırsan başarılı olursun.) Aşağıdaki gazelde de görüleceği üzere bu edat (اگر) bazen (ار -er) ve (گر -ger) şeklinde kullanılmaktadır. *** گوهرهای گزیده ( Govherhâ-yı Gozîde ) Seçkin İnciler Hafız-ı Şirâzî’nin غم مخور kafiyeli gazeliyle başlayalım seçilmiş incileri dizmeye: یوسف گم گشته باز آید بکنعان غم مخور (Yûsuf-ı gom-geşte bâz âyed bi-Ken'ân ğam mehor!) Kaybolmuş Yusuf (a.s.), Kenân'a döner ; gam yeme! این دل غم دیده حالش به شود دل بد مکن (În dil-i ğam-dîde hâleş bih şeved dil-i bed mekon!) Bu gamlı gönlün hali düzelir (iyi olur) kötümser olma! گر بهار عمر باشد باز بر تخت چمن (Ger behâr-ı omr bâşed bâz ber taht-ı çemen) Eğer ömrün baharı (gençlik) tekrar çimen tahtı üzerindeyse, دور گردون گر دو روزی بر مراد ما نبود (Devr-i gerdûn ger do-rûzî ber murâd-ı-mâ nebuved) Feleğin dönüşü (dünya düzeninin gidişatı) eğer bir-iki gün isteğimize göre olmazsa; هان مشو نومید چون واقف نۀ از سر غیب (Hân, meşev novmîd çon vâkıf ne-î ez sirr-i ğayb) Sakın, ümitsiz olma gaybın (görünmüyen hayat) sırlarından habersizsin diye! ای دل ارسیل فنا بنیاد هستی بر کند (Ey dil! Er seyl-i fenâ bunyâd hestî ber koned) Ey gönül! Eğer yokluk seli varlığı(nı) yıkıp harab ederse; در بیابان گر ز شوق کعبه خواهی زد قدم (Der biyâbân ger zi şevk-ı Ka'be hâhî zed kadem) Çölde eğer Ka'be arzusuyla yürüyeceksen, گرچه منزل بس خطرناکست و مقصد بس بعید (Gerçi menzil bes hatarnâk'est ve maksad bes baîd) Her ne kadar menzil (varılacak yer) çok tehlikeli ve maksat (hedeflenen yer) çok uzaksa da حال ما و فرقت جانان و ابرام رقیب (Hâl-i mâ ve firkat-i cânân ve ibrâm-ı rakîb!) Durumumuz, sevgiliden ayrı kalmak ve rakibin (düşmanın) cefası حافظا در کنج فقر و خلوت شبهای تار (Hafız'â! Der konc-i fakr ve halvet-i şebhâ-yı târ) Ey Hafız! Yoksulluğun bucağında ve karanlık gecelerin yalnızlığında ***واژگان پنهان ( Vâjegân-ı Pinhân ) Saklı Sözcükler * گم (gom): kayıp * خار مغیلان: Asıl yurdu Arab Yarımadası olan, dikeni çok olan çöl iklimlerinde yetişen bir bitki. |
|||
Sponsorlu bağlantılar |
||
|
Son yorumlar |
||
|
Yeni yorum gönder