Şiraz’dan İstanbul’a Türk-Fars Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırmalar

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012, p.2185-2187, TURKEY
KARTAL, Ahmet 2011; , Kurtuba Kitap, İstanbul 2011, (XVI+885 s.)

İslamiyet’ten önce sözlü, İslamiyet’in Türkler tarafından kabul edilmesinden sonra yazılı
olarak önce Asya’da inkişaf eden daha sonra Anadolu’da gelişen ve yayılan Türk Edebiyatı, çok
geniş bir coğrafyada farklı alfabelerle ürettiği eserlerle kendine has alanlar oluşturmuştur. Bu
alanlardan biri de Klasik Türk Edebiyatı’dır.
Klasik Türk Edebiyatı sahasında bugüne kadar yüzlerce makale, bildiri ve eser
yayınlanmıştır. Yayınlanan bu eserler incelendiğinde çalışmaların daha çok Anadolu coğrafyasında
yoğunlaştığı görülmektedir. Yıllardır Doğu coğrafyasıyla ve o coğrafyanın ürettiği medeniyetiyle
yakından ilgilenmeyen araştırmacılarımız son senelerde bu alana yönelmeye başlamışlardır.
Yazı dili hem Farsça hem Çağatay Türkçesi olan Türk-Fars Edebiyatı üzerine çalışan
araştırmacılarımızdan biri de Prof. Dr. Ahmet Kartal’dır.
Doktorasını 1999 yılında Prof. Dr.Mustafa İsen’in danışmanlığında “Osmanlı Medeniyetini
Besleyen Kültür Merkezleri (XI. Asırdan XVI. Asrın Sonuna Kadar Türk Edebiyatı ve Fars

* Yrd. Doç. Dr., Dumlupınar Ü. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Böl. El-mek: kguler@dumlupinar.edu.tr
2186 Kadir GÜLER
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Edebiyatının Münasebetleri)” isimli çalışma ile tamamlayan Kartal, o yıllardan itibaren Türk- Fars
edebiyatı üzerine yaptığı çalışmaları ve yayınladığı makaleleri “Şirazdan İstanbul’a, Türk-Fars
Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırmalar” başlıklı bu eserde bir araya getirerek alanımızdaki
önemli bir boşluğu doldurmuştur.
Birinci baskısı 2008, ikinci baskısı 2010 yılında yapılan eserin 2011 yılında yapılan üçüncü
baskısı “ Fikirleriyle bana ufuk veren, yetişmemde büyük katkıları olan ve 1996 yılında Türk- İran
Edebî İlişkileri konusuyla beni tanıştıran hocam Prof. Dr. Mustafa İsen’e şükranla” ifadeleriyle
Prof. Dr. Mustafa İSEN’e ithaf edilmiştir. Yazar, eserini dört ana bölüme ayırmış ve her bölümü
bir genel başlık etrafında oluşturarak konu bütünlüğü sağlamıştır.
Sunuşun ardından ele aldığı “Klasik Türk Edebiyatı’nı Yeniden Tanımlamak” başlıklı
birinci inceleme yazısında klasik kavramını anlamak için Orta Asya Türk Edebiyatı’na bakmamız
gerektiğinin altını çizen yazar, Farsçanın oluşumunda Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu katkısını
örneklerle ortaya koymuştur.
Eserin birinci bölümüne “Türkistan’dan Yansımalar” adını veren yazar, üç yüz sayfa tutan
bu bölümde ele aldığı on makalede Türk-Fars edebiyatını değerlendirmektedir. Bu bölümün ana
konusu ve ilk beş yazısı Türk kavramının Fars coğrafyasındaki çeşitli manalarını örneklendirmesi
açısından oldukça dikkat çekicidir. Yazarın bu bölümdeki birinci yazısı “Türk-Fars Edebî
İlişkileri” başlığını taşımakta ve Farsça şiir söyleyen Türk asıllı şairlere, Acem coğrafyasına ve
iklimine yeni bakış açıları getirmektedir.
Yazarın birinci bölümde üzerinde durduğu ikinci konu Çağatay Edebiyatı ve Orta Asya
Tezkireciliği’dir. Konuyla ilgili makalelerde Alî Şîr Nevâî, Fahrî, Sâdıkî Kitabdâr ve Sâ’ib-i
Tebrîzî incelenmekte ve dikkatimiz Herat coğrafyasına ve o coğrafyanın meydana getirdiği edebî
ürünlere yönlendirilmektedir.
Yazar, eserin“ Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminden Yansımalar” başlığını
taşıyan ikinci bölümünde yüz otuz sayfada dört makaleye yer vermiştir. Anadolu Selçuklu Devleti
Döneminde Tasavvuf ve ilim konularını değerlendiren makalelerde Doğudan yapılan tercümeler
üzerinde durulmakta ve ilgimiz Acem coğrafyasına yönlendirilmektedir. Ele alınan yazılarda
Anadolu Selçukluları ve beylikler döneminde yapılan edebî çalışmalar üzerinden Türklerde ilim ve
tasavvuf anlayışı irdelenmektedir.
Eserin üçüncü bölümü“Osmanlı’dan Yansımalar”başlığını taşımakta ve yüz yetmiş
sayfada dokuz yazıyı kapsamaktadır. “Klasik Türk Edebiyatı Anlamak” yazısıyla başlayan Klasik
edebiyatın oluşumunda dil, hayâl, gelenek kavramları değerlendirilmektedir. Bu bölümün ikinci
yazısı“Yavuz Sultan Selim Dönemi Edebiyatı” başlığıyla dönemin edebî muhitini ele almakta ve
Yavuz Sultan Selim devrindeki şâirler incelenmektedir. Bu bölümde önemli diğer iki yazıda da
Tezâd, Telmîh, İsti’âre gibi bazı san’atlara dair bilgiler verilmekte ve yeni değerlendirmelerde
bulunulmaktadır.
Eserin dördüncü bölümü “Mesnevî ve Mesnevî Literatürü” başlığıyla düzenlenmiş olup iki
yüz elli sayfada altı yazıyı içermektedir. Mesnevî üzerinde yapılan çalışmaları yeniden
değerlendiren yazar, “Türkçe Mesnevîlerin Tertip Özellikleri” başlıklı makalesinde mesnevî
konusunu yeniden ele almakta ve son dönemde yapılan çalışmaları değerlendirmektedir.
“Eski Türk Edebiyatında Mesnevî” yazısında yüzyıllara göre mesnevileri ele alan yazar,
bu bölümün sonuna yoğun bir emek mahsulü olduğu anlaşılan genel, tezler ve kitaplar başlıkları
altında yaklaşık iki bin isimden ibaret bir “Mesnevî Bibliyografyası” eklemiştir. Bu bibliyografya
Mesnevî araştırmacıları için oldukça önem arz etmektedir. Bu bölümde yer alan “Kerâmât-ı Ahi
Evran Mesnevisi Üzerine Notlar”, Şeyh Baba Yûsuf’un Kıyafet-nâmesi”, “Şeyh Baba Yûsuf’un
Tanıtma-Eleştiri 2187
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Uhuvvet ile İlgili Manzumesi”, Gülşehri’nin Mantıku’t-Tayr’ında Yer Alan Fütüvvetle İlgili
Manzumesi” başlıklı yazılar, mesnevî konusunu örneklendirmesi açısından önem arz etmektedir.
Eserin sonunda yaklaşık bin dört yüz kitaptan oluşan kapsamlı bir kaynakça ve beş bin
civarında ismi kapsayan detaylı bir dizin yer almaktadır. Yapılan bu detaylı kaynakça ve dizin
çalışması eserin önemini daha da artırmaktadır.
Uzun yılların ürünü olan bilimsel yayınlar araştırmacılara her yönden faydalı olmakta ve
ilmin önünde yeni ufuklar açmaktadır. Prof. Dr. Ahmet Kartal’ın dört bölümde yirmi dokuz
yazısını bizlere sunan bu eser, alanımızın Türk-Fars Edebiyatı ve Mesnevî gibi iki konusuna yeni
bakış açıları kazandırmaktadır.
Birinci olarak Türk- Fars edebiyatını inceleyen yazılar, Acem coğrafyasında yoğun bir
Türk kültürü etkisi olduğunu göz önüne sermektedir. Bu incelemeler Fars edebiyatına dil ve kültür
açısından mı coğrafya açısından mı bakmamız gerektiği ikilemini ortadan kaldırmakta, Türk
kültürünün ve edebiyatının Farsçayı daha etkili kıldığı gerçeğini ispatlamaktadır. Yazar, bu
bölgenin edebiyatına Türk-Fars Edebiyatı mı, İran Edebiyatı mı, Fars Edebiyatı mı yoksa Acem
Edebiyatı mı demek gerekir sorusuna Türk- Fars Edebiyatı diyerek son noktayı koymaktadır.
Mesnevîlerle ilgili bütün bilgileri ve bibliyografyayı veren Ahmet Kartal’ın yeni
çalışmalarını Mesnevî konusunda yoğunlaştıracağı anlaşılmaktadır. Bu alanda daha önce derli toplu
olarak bütün mesnevî hikâyelerinin özeti ve kahramanlarının karşılaştırılması ortaya
konulamamıştır. Yazarın bu konulara yönelmesi alanımıza önemli katkılar sağlayacaktır.
Klasik Türk Edebiyatı’na yeni ufuklar açan makalelerini “Şiraz’dan İstanbul’a Türk-Fars
Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırmalar” adıyla kitaplaştırarak bizlere sunan Prof. Dr. Ahmet
Kartal’a bilim dünyasına kazandırdığı bu eser için teşekkür eder, yeni araştırmalarında başarılar
dileriz.

Konular