İRAN TÜRKMENLERİNİN DİL VE EDEBİYATINA GENEL BİR BAKIŞ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı 35
1
.
Özet
Bu makalede İran’ın kuzeyinde Türkmensahra Bölgesi’nde yaşamakta olan Türkmenlerin
şivesi; Türkmence eğitimi; Türkmenlerin basın-yayın çalışmaları; çağdaş yazar ve şairleri
incelenip bu konularda genel bilgiler verilmektedir. İran Türkmenlerinin dili ve edebî
metinlerinden örnekler verilmektedir. O bölgeden dergiler, gazeteler ve diğer yayın ürünleri
tarihçe ve özellikleri ile tanıtılmaktadır. İran Türkmenlerinin dil varlığını tehdit eden unsurlara
değinilip Türkmen yazar ve şairlerinin edebiyat ve kültürlerini koruma doğrultusundaki
çalışmaları açıklanmaktadır.
Anahtar kelimeler: İran Türkmenleri,Türkmensahra, Türkmen dili ve edebiyatı.
Abstract
In this article,the accent of Turkmens who live in the Turkmensahra region,in northern
Iran,the education level in Turkmen language,the pres and publishing status and modern
authors and poets of Turkmens are analysed and general information about these subjects are
given.Besides;in this article,some examples about the language,dialect and poems of Turkmens
from Iran are given.Magazines,newspapers and the other publications from that region are
introduced with their historical accounts and their own characteristics.With touching on the
factors which threatens the language existence of Iranian Turkmens,Turkmen authors’ and
poets’ studies on protecting their culture and literature are represented.
Key words: İranian Turkmens, Turkmensahra, Turkmen language and literature.

İran’ın Türkmenistan sınırındaki kuzeydoğu bölgesinde yaklaşık 2 milyon Türkmen
yaşamaktadır. Bu Türkmenler, Hazar Denizi’nin güneydoğusunda Türkmensahra
36 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı
İran Türkmenlerinin Dil ve Edebiyatlarına Genel Bir Bakış
denilen bir bölgede ikamet etmektedirler. Türkmensahra, bugün İran’dakı Gülistan
Eyaleti’nin büyük kısmı ile Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey bölgesini kapsamaktadır.
Ayrıca Horasan Rezevi Eyaleti’nde de yaklaşık 20 bin Türkmen bulunmaktadır.
1881 yılında Türkmenlerin Göktepe Kalesi’nde Ruslara karşı yenilmesi ve Rusya
ile İran arasında imzalanan anlaşma sonucunda1
, Türkmenistan ile bu bölge arasında
sınır çizilmiş ve böylece Türkmen halkı ikiye bölünüp birbirinden ayrı düşmüştür.
İran’daki önemli Türkmen yerleşim birimleri; Gümüştepe, Bender Türkmen
(Türkmen Limanı), Akkale, Siminşehir, Neginşehir, Kümbet Kâbus, Kelale, Hütten
Küren, Meravetepe, Bocnurd ve Türbetcam’dır.
İran Türkmenleri, at, dutar ve halı gibi üç belirgin simge ile tanınmaktadırlar.
Türkmen atı; güzelliği, güçlülüğü ve hızı ile dünyanın en ünlü atlarındandır. “At
Türkmen’in kanadıdır.” atasözü, Türkmenlerin bu soylu hayvana olan sevgisini ve
ona verdiği önemi gösterir. Türkmensahra bölgesindeki Akkale, Bender Türkmen ve
Kümbet şehirlerinde yılın 6 ayı at yarışları yapılmaktadır. Bu günlerde, İran’ın bütün
şehirlerinden at sevdalıları Türkmensahra’ya gelirler. Türkmenlerin millî sazı olan
“dutar” da, İran sanat dünyasında büyük bir şöhrete sahiptir. Türkmenlerin, Azadi
ve Mahtumkulu isimli halk müziği grupları, Tahran müzik festivalinde birkaç kez
ödüllendirilmiştir. Türkmen halısı ise, doğal boyası, geometrik motifleri ve dokuma
incelikleri ile İran el sanatlarında önemli bir yere sahiptir.
İran’da yaşayan Türkmenler, gerek Türklük bilincini canlı tutmak, gerekse
soylarının diğer halklara karışmasını engellemek için, zaman zaman diğer halklardan
kız alsalar da genellikle başkalarına kız vermekten imtina etmektedirler.
İran Türkmenlerinin Dili
İran Türkmenleri, Türkmenistan şivesi ile konuşurlar. Türkmenistan şivesindeki
nazal n (ñ) ve peltek telaffuz edilen “s” ve “z” ünsüzleri2
burada da geçerlidir.
Türkmenistan’da bulunan, Yomut, Teke, Göklen, Nohurlu ve Salır gibi boylar İran
Türkmenleri arasında büyük topluluklar hâlinde bulunmaktadırlar. Türkmenistan’da
kullanılan yazı dili, İran Türkmenleri arasında da geçerli olmakla birlikte, İran
ve Türkmenistan Türkmenleri arasında aynı edebî dilin kullanıldığını söylemek
mümkündür. Ancak, lehçelerde biraz farklılık vardır. Türkmencede geçmiş zaman
ifadelerinde iki ek kullanılır: “mış” ve “eken”. Türkmenistan’da, “eken” eki, İran’da
ise “mış” eki daha yaygın kullanılır. Aynı zamanda, İran’daki Türkmen boylarının
arasında bazı farklı kelimeler de bulunmaktadır. Mesela; “bak” sözü Tekeler arasında
“ser et” (seyret), Yomutlarda “gözle”, Göklenlerde “völle” olarak geçer. Ancak
Türkmenlerin büyük şairi Mahtumkulu Fıragî’nin divanı sayesinde, bütün Türkmen
boyları aynı edebî dili kullanmaktadırlar. Mahtumkulu, 18. yüzyılda Oğuz Türkçesini
esas alarak, Türkmenler için yeni bir edebî dil ortaya çıkarmıştır. Ondan önce, edebî
yazılarında Çağatay Türkçesini kullanan Türkmenler, Mahtumkulu’nun edebî dili ile
yeni bir aşamaya gelmişlerdir. O dil, hem Türkmenistan’da hem de İran Türkmenleri
arasında kullanılmakta ve İran ile Türkmenistan’daki Türkmenlerin halk edebiyatı
diline uymaktadır.
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı 37
İran Türkmenlerinin Türkmence Eğitimi
İran Anayasası’nın 15. maddesine göre etnik azınlıkların okullarda kendi
dillerinde ders alabilme hakları vardır. Ancak, bu madde İran’ın hiçbir bölgesinde
uygulanmamaktadır. Bu maddenin uygulanması için devletin eğitime bütçe sağlaması,
öğretmenler yetiştirmesi, azınlık dillerinde okul kitapları basması gerekmektedir.
Ancak, devlet bu konuda herhangi bir adım atmamıştır. Azınlıkların kendi dillerinde
kendi bütçeleri ile kitap basmalarına ise devlet aleyhinde olmaması kaydıyla izin
verilmektedir.
Türkmenlerin ne devlet, ne de özel hiçbir Türkmen dil öğretim merkezi
bulunmamaktadır. Türkmen çocukların en büyük eğitim merkezleri kendi aileleridir.
Türkmen çocukları kendi ana dillerini annelerinin ninnilerinden, masallarından ve
bilmecelerinden öğrenirler. Onlar, biraz büyüdüklerinde, Türkmen yayınevlerinden
Türkmen dilinde çıkan kitapları okuyarak dillerini geliştirirler. Fakat bunlar hiçbir
zaman temel millî eğitiminin yerini tutmamaktadır. Dolayısıyla, Türkmen çocukları
Türkmen dili ve edebiyatını düzgün şekilde öğrenememektedirler. Böylece farkında
olmadan Türkmence sözcüklerin yerini Farsça sözcükler almaktadır. Maalesef,
şimdi Türkmence sözcüklerin kaybolması doğal karşılanmaya başlamıştır. Örneğin,
Türkmence kurcak sözünün yerini Farsça arusek; oyuncak sözünün yerini esbab
bazi; eğin eşik sözünün yerini lebas almıştır. Bu sözlerin Türkmencesi 10 sene önce
yaygın şekilde kullanılmaktaydı. Ancak, şimdi hızla unutulduklarına tanık oluyoruz.
Elbette bazı yeni şeylerin, Türkmence adları bulunmamaktadır. Ancak, burada bunlar
söz konusu değildir.
İran Türkmenlerinin Basın-Yayın Çalışmaları
İran Türkmenlerinin, Sahra adındaki ilk resmî haftalık gazetesi 1998 yılında,
Cumhurbaşkanı Hatemî döneminde yayımlanmaya başladı. Bu gazete, Türkmenlerin
yaşadığı Horasan ve Gülistan Eyaletleri’nde dağıtılmaktadır. Genelde 8 sayfa çıkan
bu gazete, Fars ve Türkmen dilinde basılır. Gazetedeki yazıların yüzde doksanı İran
Türkmenleri ile ilgilidir. Bu gazetenin Türkmenlerle ilgili sayfalarında, Türkmen
şairler, araştırmacılar ve yazarların eserlerine yer verilmektedir. Türkmenistanlı
yazar ve şairlerin eserleri de çoğu zaman bu gazetede yayımlanır. Bu gazetenin genel
konularını edebiyat, siyaset, sosyal meseleler ve spor oluşturmaktadır.
Sahra gazetesinden sonra 1998 yılında Yaprak dergisi çıkmıştır. A4 boyutunda
çıkan bu dergi yaklaşık 50–60 sayfa basılır. Renkli olan Yaprak dergisi özellikle
Türkmen kültürü ve edebiyatına önem verir.
Türkmensahra’nın ikinci dergisi de Hatemî döneminde çıkmıştır. Fıragî adını
taşıyan bu dergi 2000 yılında yayın hayatına başlamıştır. Bu dergi, Farsça ve
Türkmence olmak üzere iki dilde yayımlanır. Fıragî dergisi de Yaprak dergisi gibi
kültür ve edebiyat konularına ağırlık vermektedir. Ancak, bu dergide tarihî konular
özel bir yer tutmaktadır.
Türkmensahra’da birkaç yayınevi vardır. Buların sayısı da Hatemî döneminde
artmıştır. Ancak, sürekli kitap basan yayınevleri; Kâbus, Telayî ve Fıragî yayınevleridir.
38 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı
İran Türkmenlerinin Dil ve Edebiyatlarına Genel Bir Bakış
Kümbet şehrinde bulunan Kâbus yayınevi Türkmensahra’nın en eski yayınevidir.
1960 yılında Şah döneminde yayın hayatına başlayan bu yayınevi, özellikle Türkmen
klasik yazar ve şairlerinin eserlerini yayımlamıştır. Bu yayınevi; Mahtumkulu
Fıragî, Molla Nefes, Kemine, Meteci ve Zelilî gibi Türkmen divanlarını basmıştır.
Bu kitaplar Türkmenistan’dan İran’a getirilmiş ve Kiril alfabesinden Arap alfabesine
çevrilerek basılmıştır. Köroğlu (Türkmenlerde: Göroğlu), Şahsenem ile Garip, Zöhre
ile Tahir, Sayat ile Hemra gibi destanlar da bu yayınevi tarafından basılıp Türkmenlere
dağıtılmıştır.
Türkmensahra’nın ikinci yayınevi Telayî de Kümbet’te bulunmaktadır. 1965
yılında kurulan Telayî yayınevi tarafından basılan kitaplar, özellikle dinî konuları
içermektedir. Telayî’nin kitapları genelde Farsça ve Türkmence olarak iki dilde
yayımlanmaktadır. Ancak, kitapların çoğunluğu Türkmencedir. Sünni mezhebiyle
ilgili kitapların az bulunduğu İran’da, Telayî’nin Türkmence yayımlanan bu mezheple
ilgili kitapları, Sünni mezhebine dâhil olan İran Türkmenlerin kendi din kültürlerini
öğrenmelerine büyük katkı sağlamaktadır.
Türkmensahra’da tanınan yayınevlerinden biri de Fıragî’dir. Fıragî Yayınevi,
1999 yılında Hatemî döneminde kurulmuştur. Bu yayınevi ara sıra edebî eserler
yayımlanmaktadır.
Türkmenler arasında, Hatemî döneminde izin verilen birkaç yayınevi daha vardır.
Ancak, yukarıda belirtilen yayınevleri en bilinenleridir.
1958 yılında Muhammed Rıza Pehlevî döneminde Türkmen Radyosu adıyla bir
radyo kanalı kurulmuştur. Türkmenistan’ın Aşkabat Radyosu’na rakip olarak kurulan
bu radyoda, Devrim’den önce Türkmen kültürü, edebiyatı ve sanatı hakkında yayınlar
yapılmıştır. Bu dönemde radyoda Nurberdi Cürcanî ve Abdullatif Gülî gibi Türkmen
şairler de görev almıştır. İran, Devrim’den sonra Gürgen Radyosu’nda Türkmen
dilinde programlar yayınlanmaya devam etmiştir. Ayrıca, Gürgen’den haftada yarım
saat Türkmence televizyon programları da yayınlanmaktadır. Ancak, İran’ın radyo
ve televizyon programları, kendilerine pek hitap etmemesi nedeniyle Türkmenler
arasında çok ilgi görmemektedir.
İran Türkmenlerinin Çağdaş Yazar ve Şairleri
Türkmen şairlerinin Muhammed Rıza Pehlevî döneminden kalan fazla bir eseri
bulunmamaktadır. Aslında, Türkmenlerin Nurberdi Cürcanî ve Gurbangeldi Ahunber
(1946-2004) gibi usta şairleri, kitaplarını türlü nedenlerle yayımlayamamışlardır.
O dönemden kalan belirgin kitap, dönemin ünlü şairi Araz Muhammed Şairî
(1933-1973)’nin Rubaîler adlı eseridir3
. Bu kitap, aynı zamanda Türkmensahra’da
yayımlanan ilk rubai kitabıdır. Bu rubailer; yeni konuları, yeni tasvirleri ve çağdaş dili
ile Türkmensahra şiirine yeni bir açılım sağlamıştır:
Ey gam indi kablım gala gorkım yok
Goşun çekip gelseñ gela, gorkım yok
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı 39
Hemme gamlı meñ gol astımda indi
Bahıllıkdan ölseñ öla gorkım yok
Tercüme:
Ey gam şimdi kalbim kale, korku yok bende
Ordu ile gelirsen gel, korku yok bende
Tüm gamlılar toparlandı, kolum altına
Kıskanarak ölürsen öl, korku yok bende
Ay yüzün terk edip gaydıp bolanok
Işk odunı halka aydıp bolanaok
Yene dost yanında sırıñ aytmasañ
Yürekdaki odı sawıdıp bolanok4
Tercüme:
Ay yüzünü terk edip gidemiyorsun
Aşk ateşini halka diyemiyorsun
Yine dost yanında demesen sırın
Yürekteki odu soğutamıyorsun
Gençlik dönemi Şah hâkimiyetinde geçen Gurbangeldi Ahunber 2004 yılına
kadar yaşasa da, yoksulluktan dolayı kitabını bastıramamıştır. Ancak, şiirleri özellikle
ölümünden sonra Türkmen İnternet sitelerinde çokça yayımlanmıştır:
Maña öldi diyerler
Men ölemok, ölmenem
Tirme şalı geyenler
Şala bende bolmanam
Azat doğdum eneden
İndi doğman yeneden
Geçdim elli senenden
Şağaldan şam almanam5
Tercüme:
Bana öldü derler
Ben ölmedim ölemem
Tirme şalı giyenler!
Şale bende olamam
40 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı
İran Türkmenlerinin Dil ve Edebiyatlarına Genel Bir Bakış
Özgür doğdum anneden
Şimdi doğmam yeniden
Geçtim elli seneden
Çakaldan yem alamam
1979 yılında İran’daki İslam Devrimi’nden sonra Türkmen edebiyatında yeni
gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Devrim zamanında Türkmensahra aydınları
Türkmen dili ve edebiyatının yeni kalkınma hareketini başlatmışlardır. Bu dönemde
Türkmenistan’ın birkaç çağdaş şairinin kitapları Kiril alfabesinden Arap alfabesine
çevrilerek Türkmensahra’da yayımlanmıştır. Bedri Kerbabayev’in Kızlar Dünyası
ve Gara Seyitli’nin Adam ve Dünya kitaplarını buna örnek verebiliriz. Bu kitapların
basılmasında, birkaç yıl Türkmenistan’da yaşayan Türkmensahralı araştırmacı Aşırpur
Meredov’un büyük katkısı vardır. O dönemde, Gurbangeldi Ahunber, Settar Sovgi,
Habib Subhani, Maşatguli Gızıl gibi şahsiyetlerin şiirleri Türkmensahra’da büyük
ilgi görmüştür. Devrim’den sonra, Türkmensahra’nın kültürel uyanışı, Türkmenlerin
siyasi grupları ve yönetim arasındaki çatışmalar nedeniyle gücünü kaybetmiştir.
İkinci on yılda yeni Türkmen edebî çehreleri meydana çıkmaya başlamıştır. Bunlar
üçüncü on yıla kadar tecrübeli yazar ve şairler olarak yetişmişlerdir. İran’da özellikle
1997 yılında, reformcuların Hatemî’nin başkanlığında iktidara geçmelerinden sonra
Türkmen dili ve edebiyatında yeni bir aydınlık dönem başlamıştır. Bu dönemin
şairleri arasında en tanınmışları; Abdulgahhar Sufîrad, Ayıt Muhammet Ovnuk,
Nazmuhammet Pakka, Anna Muhammet Sada, Settar Sovgi, Gafur Hoca, Bahmen
Muradi, Araz Muhammet Arazniyazî, Naz Namuhammet Pakka ve İbrahim
Bedehşan’dır. Türkmen şairler, kendi kitaplarını kendi sermayeleri ile çıkarmak
mecburiyetinde olduklarından bazıları eserlerini bastırmayı başarsalar da birçoğu
ömür boyu onun hasreti ile yaşamışlardır.
Abdulgahhar Sufirad’ın Dañ Nemli Gözüm eseri, rahmetli Nazmuhammet
Pakka’nıñ Söycek Bolsan’ı, Settar Sovgi’nin Savç’ısı, Bahmen Muradi’nin Yürek
Bukçam’ı, rahmetli Annamuhammet Sada’nın Gözleğ’i, Türkmensahra çağdaş şiirinin
başarılı örneklerindendir.
İran Türkmenleri arasında serbest şiir de iyi bir yer edinmiştir. Serbest şiirin,
Türkmenistan serbest şiirine göre daha iyi aşamaya geldiğini söylemek mümkündür.
Türkmenistan serbest şiiri, hâlen klasik edebiyat ve komünizm döneminden kalan
sosyal realizm tarzının etkisi altındadır. İran Türkmenlerinin serbest şiiri Fars
edebiyatı etkisi altında, yeni tasvirler, yeni dil ve yeni görüş de bulabilmiştir. Anna
Muhammet Sada, Abdulgahhar Sufirad, Abdulhekim Mahtumi, İbrahim Bedehşan bu
ekolü temsil etmektedirler.
Anna Muhammet Sada:
Gicede dogurdılar
Aýıň altın barmagından süýt emdim
Aýımy ogurlatdym
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı 41
Ýyldyzlarıň nurana zülplerine daýanıp
Ýöremegi öwrendim
Ýıldızlarmı ýitirdim
Onsoň
Ganım gorkı bilen
garaňkılıgı ýogurıp
bir şahyr ýüregi dünýä getirdim
Tercüme:
Gecede doğurdular
Ayın altın parmağından süt emdim
Ayımı çaldırdım
Yıldızların narana zülüflerini tutup
Yürümeyi öğrendim
Yıldızlarımı kaybettim
Sonra
Garip bir korkuyu
Karanlıkla yoğurup
Bir şair yüreği dünyaya getirdim
Türkmensahra’da, roman ve hikâye alanında da önemli çalışmalar yapılmıştır.
Ancak, bu eserler çoğunlukla Fars dilinde yayımlanmıştır. Türkmensahra’da Fars
dilinde roman ve hikâye yazmak bir âdet olarak kalmıştır. Bunun asıl nedeni, Fars
dilindeki kitapların masrafını yayınevlerinin üstlenmesi ve kitap basmanın yazar
için masrafsız olmasıdır. İslam Devrimi’nden sonra, Türkmenler arasında hikâye
ve roman yazmak gelişmiş ve Türkmen yazarlar İranlı iyi yazarlar ile rekabete
girmişlerdir. 1985’te Bender Türkmen şehrinde başlayan bu akım, 2000 yılına kadar
İran edebiyatına güçlü ve önemli eserler sunmuştur.
Abdurrahman Ovnuk, Abdurrahman Deveci, Mesut Deveci, Yusuf Gocuk ve Salih
Pak Çugan gibi şahıslar bu dönemin önemli temsilcileridir. Bu eserler, Fars dilinde
de olsa da, Türkmenlerin yaşamını tasvir etmektedir. Abdurrahman Ovnuk’un Raz-e
Hayıe Hoce (Hayır Hoca’nın Sırı) adındaki romanı, Abdurrahman Deveci’nin Sag-e
Har (Kuduz Köpek) romanı, Mesut Deveci’nin Derha-ye Şekeste (Kırık Kapılar)
romanı, Yusuf Gocuk’un Neberd-e Gok Tepe (Göktepe Savaşı) romanı önemli
örneklerdendir.
Son Söz
Bu makale, İran Türkmen edebiyatını Türk dünyasına tanıtmak doğrultusunda
şimdiye kadar bir çalışma yapılmadığı için genel bir vizyon verebilmek arzusu ile
yazılmıştır.
42 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 29. Sayı
İran Türkmenlerinin Dil ve Edebiyatlarına Genel Bir Bakış
Dolaysıyla sözü edilen başlıklar ve konuların üzerinde ayrı ayrı ele alınarak, özel
ve uzmanca araştırmalar yapılması ilmî ve edebî bir gereksinimdir.
(Endnotes)
1 Goli, Aminollah (1987), Seyr-i Der Tarih-i Siyasî, İctimaî-ye Torkmanha, Tahran, Enteşarat-i Elm. 2 Kara, Mehmet (1998), Türkmen Türkçesi ve Türkmen Edebiyatı, Ankara, Akçağ Yayınevi, s. 43. 3 http://nokhbeganegomishan.blogfa.com/post-45.aspx 4 Şairi, Araz Mohammad, Rubaîler, Kümbet, Kabus Yayınevi, s. 17. 5 http://www.turkmenmiras.ir/modules/news/article.php?storyid=752.

Konular