Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 8, İstanbul 2012, 37-66.
ÖZET
Osmanlı padişahlarının sekizincisi olan ve Adlî mahlasını
kullanarak şiirler yazan II. Bayezid [1447-1512]’in
divanında Farsça olarak kaleme alınmış 14 (on dört) gazel,
1 (bir) kıta ve 2 (iki) matla yer almaktadır. II. Bayezid’e ait
şiirlerin yaklaşık olarak onda birini oluşturan bu şiirlerin,
divanın ilmî yayınının ilgili kısmında birtakım yanlışlarla
birlikte görülmesi dolayısıyla yeniden ele alınmasına
ihtiyaç hissedilmiştir. Asıl gaye olarak bu şiirlerin metinlerinin
yanlışsız bir biçimde ortaya konulmasını seçen bu
yazıda önce metin tenkidinden kısaca bahsedilmiş ve
hemen ardından bir metnin yayımlanmasında takip
edilmesi gereken yollara işaret edilmiştir. Bu noktadan
hareketle II. Bayezid’e ait söz konusu şiirler, beyitlerinin
vezne uygunluğu, kelimelerin izafetli yahut izafetsiz
okunması, Arap harflerinin özelliklerinden kaynaklanan
sebeplerle kelimelerin yanlış okunması ve benzeri açılardan
gözden geçirilmiştir. Bu bakımlardan şiirlerde görülen
yanlışlıklar önce bir tasnife tâbi tutulmuş ve tamamının
ayrıntılarıyla tespit edilip açıklanması yerine her bir başlık
için üç örnek vermekle yetinilmiştir. Ardından verilen
örneklerde yapılan yanlışların neden kaynaklandığı ve
bunlara ilişkin öneriler sıralanmış ve II. Bayezid’e ait
toplam 17 (on yedi) Farsça şiirin tamamı transkripsiyonlu
olarak yeniden Latin harflerine aktarılmıştır. Nihayet hem
II. Bayezid’in edebî şahsiyetinin değerlendirilmesinde
katkısı olacağı düşüncesiyle ve hem de metnin doğru olarak
okunup anlaşıldığını teyit etmek gayesiyle Farsça şiirlerin
çevirileri de çalışmanın sonuna ilave edilmiştir.
ABSTRACT
In Diwan of Bayezid II who was one of Ottoman poet
sultans and who have used mahlas of Adli in his poems,
there are 14 (fourteen) ghazels, 1 (one) quatrain and 2
(two) couplets in Persian. These poems that had formed
ten percent of all poems of Adli, has been published with
Turkish poems of him. Because of Persian poems in the
scientific edition of Diwan of Adli have included some
mistakes and deficiencies, we decided to republish them.
Because we aimed to correct the mistakes which have took
place in these poems, firstly we mentioned about the
methods which were important in text edition. In this
regard those mistakes classified first, then instead of
giving all mistakes in detail, it has been given three
examples for each subheading. And then we tried to put
forth the reason of mistakes which had took place in
Persian poems of Sultan Bayezid II, after this, we offered
corrections about those mistakes. Lastly in this article
these poems have been examined with regard to prosody,
words and text edition. Then the text of Persian poems of
Adli has been given with transcriptional alphabet, and
also Turkish translations of these poems have been added.
ANAHTAR KEL İ MELER
Sultan II. Bayezid, divan edebiyatı, Farsça şiirler, metin
yayını, tercüme.
KEYWORDS
Sultan Bayezid II, diwan literature, Persian poems, text
edition, translation.

*
Yard.Doç.Dr., Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü, Kırklareli (fbaspinar@gmail.com).
FATİH BAŞPINAR*
Sultan II. Bayezid’in Farsça
Şiirleri Üzerine
Reflections on Persian Poems of Sultan Bayezid II.
38 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Giriş
Tenkitli metin neşri, filolojik bir faaliyet olarak -arada farklı bir yazıya
aktarma çalışmasını gerektiren alfabe farklılığı olsun yahut olmasıneski
bir metnin anlaşılması çabasına dayanır. Bu anlama gayretinden
sonra metnin içinde yer alan bilgi ve kültür unsurlarının iyice incelenmesi,
akabinde metnin anlamının kesinleştirilmesi icap eder. Bu maksatla
öncelikle metnin yanlışlarını bulmak ve düzeltmek olan “iç tenkit”ten
istifade etmek gerekir. İç tenkitle metnin kopyasını çıkaran kişinin
yanlışları ortaya çıkarılır, metindeki bozulmaların sebebi belirlenerek
“metnin yazarının kaleminden çıkmış orijinaline yaklaştırma”ya
çalışılır. (Tulum 2000: XIX-XX). Bu bakımdan okuyucunun içine girdiği
okuma faaliyetinin anlamaya dönüşebilmesi için metin tenkitçisinin
metindeki her türlü eksikliği gidermiş ve yanlışları düzeltmiş olması
lazım gelir.
Tulum, yazma eserlerin yayımlanması çalışmalarında öncelikle
yazma eserlere ilişkin temel bilgilerin edinilmesi gerektiğini belirtir,
sonra okuma esnasında yapılması gereken çalışmaları i) kelimelerin
doğru okunması, ii) kelimelerin doğru seçilmesi ve onarılması, iii) kelime
birliklerinin doğru belirlenmesi, iv) cümlelerin doğru belirlenmesi
ve çözümlenmesi olarak sıralar (TULUM 2000: 1). İyi bir metin tenkidi
çalışmasının bu şartları adım adım takip ederek yerine getirmiş olması
gerekir.
Bu yazının konusunu teşkil eden II. Bayezid’e ait Farsça şiirlerin de
şairin divanının yayımı sırasında kanaatimizce yukarıda sayılan çalışma
basamaklarının sıkı sıkıya takip edilmemesi neticesinde birtakım eksiklik
ve yanlışlıklarla eserde yer aldığı görülmüştür. Bu saikle divanın
ilgili kısımlarında tespit edilebilen yanlışlıkların ortaya konulması ve
Adlî mahlasını kullanan II. Bayezid’in Farsça şiirlerinin doğru olarak
erbabının nazarına sunulması gerektiği düşünülmüştür.
İsen ve Bilkan’ın, herhangi bir tasnife gitmeden sultan şairler arasında
sayarak şiirlerinden örnekler verdikleri ve divanının yazma nüshalarına
dair kayıtlardan kısaca bahsettikleri (1997: 79-87, 260), AK’ın ise
divanı olan Osmanlı padişahları arasında saydığı (2001: 135) ve bu yö-
nüyle II. Mehmed’den sonra gelen II. Bayezid’in divanı Amasya’ya Vâli
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 39
Osmanlı Pâdişâh Bir Şâir, Adlî Sultân İkinci Bâyezîd Hân-ı Velî: Hayatı, Şahsiyeti,
Şâirliği, Divânının Tenkitli Metni adıyla yayımlanmış ve bu eserde
Adlî’ye ait Türkçe 144 gazel, 1 kıt’a, 4 matla, 1 murabba, 1 nazm ve 2
müfred ile Farsça 14 gazel, 1 kıt’a ve 2 matlaın ilmî yayımı yapılmıştır
(Bayram 2008). II. Bayezid’in bütün şiirlerinin yaklaşık onda birini
oluşturan Farsça şiirlerde görülen eksiklikler ve yanlışlıkların giderilmesi
gayesini taşıyan bu yazıda söz konusu yayının ilgili kısmında gö-
rülen yanlışların tek tek gösterilmesi yerine, bunların bir tasnife tâbi
tutularak yeterli sayıda –en az üç tane- örnek verilmesi yoluna gidilmiş-
tir.
Bahsi geçen divan yayınında Adlî’nin bir Osmanlı padişahı ve bir
şair olarak kimliği ve şiirleri üzerinde zaten durulduğu için bu hususta
gösterilebilecek ilave çaba, Farsça şiirlerin anlaşılması ameliyesine kaydırılmış,
bu niyet ve çalışmanın bir sonucu olarak da yazının sonunda
söz konusu şiirlerin metni ve çevirileri verilmiştir.
Adlî’nin Farsça şiirlerinin Latin harflerine aktarılması esnasında yapılan
transkripsiyon işaretleriyle ilgili hataları –mesela mahcûb kelimesinin
hı harfini gösteren işaretle yazılmasını- göz ardı edip bir tasnif çerçevesi
içinde söz konusu şiir parçalarının hem divanındaki yerini hem de
bu yazının sonunda yer alan metindeki numaralarını belirterek yanlış-
lıklara değinelim.
Farsça Şiirlerde Tespit Edilebilen Yanlışlar ve Çözüm Önerileri
1. Veznin Dikkatten Kaçması Sonucu Ortaya Çıkan Yanlışlar
i) Remel bahrinin Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün vezniyle yazılan
aşağıdaki beytin ikinci mısraında vezni bozan ne-bûd ‘olmadı’ kelimesidir.

Ger şodem ‘āşıķ be-rūy-ı ĥūb-ı ū men‘-em mekon
‘Ayb ne-būd çün Ĥudā hem dōst dārí ĥūbrā
(Bayram 2008: 359)
Yazma metinde her ne kadar konulmuş olan harekeler böyle bir
okumayı gerektiriyorsa da hem anlam hem de vezin bakımından bûden
40 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
‘olmak’ fiilinin geniş zaman çekimiyle ve tabii yine olumsuz olarak nebved
‘olmaz’ şekli tercih edilmeli ve vezne uygunluk da sağlanmalıydı.
Beytin doğru şekli şöyle olmalıdır:
Ger şodem ‘āşiķ be-rūy-i ĥūb-i ū men‘em mekon
‘Ayb nebved çun Ĥudā hem dōst dārí ĥūbrā
(G.1/2)
[= Eğer onun güzel yüzüne âşık olduysam, beni engelleme. (Sen de)
Allah gibi, güzeli seversen ayıp olmaz.]
ii) Yine remel bahrinin Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün vezniyle yazılan şu
beyitte de ilk mısrada yer alan hatet ‘senin hattın, tüyün’ kelimesinin hûb
‘güzel, iyi’ kelimesiyle tamlama yapılması vezni bozmuştur:
Ey ĥatet-i ĥūb u ruĥ māhet nikū
Nergis-i mestet be-‘ālem fitne-cū
(Bayram 2008: 367)
Ayrıca ruh ‘yanak, yüz’ ile mâh ‘ay’ kelimelerinin tamlamasız yer
alması da vezni, bunun yanısıra anlamı bozan ikinci bir yanlıştır. Bu
yanlışlıklar düzeltildikten sonra beytin doğru şekli şöyle olmalıdır:
Ey ĥatet ĥūb u ruĥ-i māhet nikū
Nergis-i mestet be-‘ālem fitne-cū
(G. 10/1)
[=Ey tüyleri hoş ve yüzü ay güzel! Senin mest gözün âlemde fitneler çı-
karır.]
iii) Yine remel bahrinin Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün vezniyle
yazılan ve Adlî’nin divanında yer alan tek Farsça kıt’anın ikinci beyti şu
şekilde:
Kuşt düşmen ĥāricü’l-merkez ez-ān red romģ-ı tu
Ĥūbeşrā ber-ķalb-i u çün ĥašš-ı miģver mí-zened
(Bayram 2008: 373)
İkinci mısranın ilk kelimesi hûbeşrâ ‘onun güzelini’, öncelikle vezin
olarak daha sonra ise mana bakımından yanlış okunmuş bir kelime ör-
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 41
neğidir. Oysaki bu kelime Arap harfleriyle imla bakımından çok benzer
olan hvîşrâ ‘kendini’ olmalıydı. Beyitte vezin dışındaki öteki yanlışlıklar
da düzeltilince beytin doğru şekli karşımıza çıkar:
Geşt duşmen ĥāricu’l-merkez ez-ān rū rumģ-ı tū
Ĥvíşrā ber-ķalb-i ū çun ĥašš-i miģver mí zened (Kt. 1/2)
[= Senin mızrağın kendisini düşmanın kalbi üzerine bir eksen çizgisi
gibi sapladığı için düşman, merkezin dışında kaldı.]
2. Tamlama Yanlışları
i) İzafetli olarak okunması gerektiği hâlde ayrı olarak okunan şimşâd
‘şimşir’ ve kadd ‘boy’ kelimeleri arasındaki mana bağlantısı bu sebeple
ortadan kalkmış:
İy ki ruĥsāret gül u ķad-i tu çün serv-i sehíst
Sidre bā-şimşād ķaddet der-makām-ı kū tehíst
(Bayram 2008: 359)
Bu iki kelime benzerlik ilgisiyle birbirine izafe edilmeli ve araya bu
izafeti belirten /-i/ konulmalıydı. Ayrıca boyu anlatan kelimelerin yer
aldığı bu beyitte kûteh ‘kısa’ kelimesi de fark edilmeliydi. Bu düzeltmelerle
birlikte beytin doğru şekli şudur:
Ey ki ruĥsāret gul u ķadd-i tu çun serv-i sehíst
Sidre bā-şimşād-i ķaddet der-makām-i kūtehíst
(G. 2/1)
[= Ey yüzü gül, boyu düzgün servi olan sevgili! Sidre senin şimşir
boyuna nazaran kısalık makamındadır.]
ii) Hem tamlamanın görülmediği hem de kelimenin yanlış okunduğu
aşağıdaki beyitte çâlâk ‘hızlı, oynak, kıvrak, sürekli hareket eden’
sıfatının tavsif ettiği bir isim olmalıydı:
Çu āmed píş-i men ān ser ü çālāk
Nihādem píş-i pāyeş rūy-ber-ĥāk
(Bayram 2008: 363)
42 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
İki farklı kelime şeklinde ser ü ‘baş ve’ olarak okunan ifadenin tek
kelime olarak serv ‘servi’ olduğu dikkatten kaçmış. Serv kelimesi serv-i
çâlâk ‘kıvrak servi’ tamlaması içinde düşünülünce zaten mana yerine
oturmaktadır. Bu bakımdan beytin doğru şekli şöyle olmalıdır:
Çu āmed píş-i men ān serv-i çālāk
Nihādem píş-i pāyeş rūy ber-ĥāk
(G. 5/1)
[= O kıvrak servi yanıma gelince ayağının önünde yüzümü toprağa
koydum.]
iii) Aşağıdaki beyitte ise izafetli okuyuş manayı bozmuştur:
İy ģāŝıl-ı ‘ömrem zi-ġamet nāle vü āhí
Coź derd-i tu-em níst be-her ģāl-i penāhí
(Bayram 2008: 371)
Muhtemelen hâl kelimesinden sonra veznin gerektirdiği bir kısa
hece ihtiyacı böyle bir yanlışa sebep olmuş. Ancak bu kelimenin medli
olarak da okunabileceği ihtimâli göz önünde bulundurulmalıydı. Yapı-
lan bu izafeti kaldırıp beyti düzeltince doğru okunuş şu şekilde karşı-
mıza çıkmaktadır:
Ey ģāŝıl-i ‘omrem zi-ġamet nāle vu āhí
Cuz derd-i tuem níst be-her ģāl penāhí
(G. 14/1)
[= Ey derdinden elde ettiğimin feryat ve ah olduğu (sevgili)! Her
hâlükârda sığınağım, yine senin derdinden başka bir yer değil.]
3. Yanlış Okunan Kelimeler
i) Kelimenin ilk harfinin bir önceki kelimenin ilk harfi olarak de-
ğerlendirilmesi sonucu yapılan yanlış yüzünden derd ve sitem kelimeleri
ortaya çıkmış:
Níst derd sitem be-coz ín-naķd-i cān
Tā keşem der-pāyet iy rūģ-ı revān
(Bayram 2008: 365)
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 43
Ancak vezin ve mana düşünüldüğünde derd sitem ifadesinin Arap
harfleriyle aynı imlaya sahip der-destem ‘elimde’ şeklinde okunması gerektiği
anlaşılıyor:
Níst der-destem be-cuz ín naķd-i cān
Tā keşem der-pāyet ey rūģ-i revān
(G. 7/1)
[= Ey can! Senin ayağına sermek için elimde can nakdinden başka bir
şey yok.]
ii) Aşağıdaki beytin ilk mısraında kelimenin son harfi olan dâl harfinin
vâv harfi olarak algılanması neticesinde dâr u şeklinde iki kelime
okunmuş. Ayrıca dâşten ‘sahip olmak’ fiilinin hâl kökü olan dâr, şîve ile
birleştirilerek şîve-dâr sıfatı elde edilmiş:
Be-nāz u şíve-dār u bā-men ān şūĥ
İşāret-geh be-çeşm ü geh be-ebrū
(Bayram 2008: 367)
Fakat ifade şîve kelimesinden ayrı olarak dâşten fiilinin geniş zaman 3.
tekil şahıs çekimi olan dâred olmalıydı. Ayrıca ikinci mısrada geh, mekân
ismi yapan ek olarak düşünülmüş: işâret-geh ‘işaret yeri’. Hâlbuki mısraın
devamında bir kez daha geh geçiyor. Bu karineden hareketle cümle
kuruluşundaki geh... geh... ‘bazen... bazen...’ yapısı düşünülerek geh kelimesinin
bazen anlamında kullanıldığı anlaşılmalıydı. Bütün bu bilgilerden
hareketle beytin doğrusu şu şekilde olmalıdır:
Be-nāz u şíve dāred bā-men ān şūĥ
İşāret geh be-çeşm u geh be-ebrū
(G. 9/2)
[=O nazlı ve işveli şuh bana bazen kaşla bazen gözle işaret eder.]
iii) Manasını anlayamadığımız betâ kelimesinin yer aldığı:
Tā-be-key bāşed dil-i ‘Adlí betā
Der-ĥam-ı çevgān-ı zülfet hicv-gū
(Bayram 2008: 367)
44 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
şeklindeki makta beytinde bu kelimenin yanında hicv-gû ‘hiciv söyleyen,
hicivci’ ifadesi de mana bakımından boşta kalmış. Oysa betâ kelimesi
butâ ‘ey put, ey put gibi güzel’ olarak okunsaydı bu boşluklardan birincisi
halledilmiş olacaktı. Hicv-gû ifadesine divanın yazmasına bakılınca
içinde bir mîm harfiyle birlikte imla edildiği görülüyor. Eksik olan bu
mîm harfiyle birlikte kelime okununca hemçu gû ‘gûy gibi, top gibi’ ifadesi
ortaya çıkıyor. Ayrıca mısraın içinde yer alan zülf-çevgân kelimeleri
zihinde zaten bir gûy ‘top’ kelimesini çağrıştırmalıydı. Buna göre beytin
doğru şekli şudur:
Tā be-key bāşed dil-i ‘Adlí bütā
Der-ĥam-i çevgān-i zülfet hemçu gū
(G. 10/5)
[= Ey put (gibi güzel sevgili)! Adlî’nin gönlü ne zamana dek senin
çevgân zülfünün kıvrımında top misali olacak?]
iv) Arap harfleriyle yazılmış bir yazının okunması esnasında kimi
zaman dâl ve vâv harflerinin birbirine karıştırılması mümkündür.
Adlî’nin matlaları arasında yer alan aşağıdaki beyitte de böyle bir yanlışlık
vardır:
Her derd ki peydā şeved ez-síne-i çākem
Ebrí şeved u girye koned ber-ser-i ĥākem
(Bayram 2008: 373)
Vezin yönünden bir aksamanın olmadığı beyitte ‘yarık sinemden
peyda olan her dert’ manasıyla düşünülünce derd kelimesi yerine oturmuyor.
Bu kelime Kınalı-zade Hasan Çelebi’nin Adlî’ye ait şiirlerden
verdiği örnekler içinde de derd olarak geçiyor (1989: 83). Hasan Çelebi’nin
bir özeti olan Beyânî’de ise kelime açıkça dûd ‘duman’ şeklindedir
(Beyânî 1997: 10). Âşık Çelebi’de ise büsbütün başka bir kelime olan
nâle ‘inleme’ yer almaktadır (2010: 196). Öyleyse Adlî divanında kelimenin
derd olarak okunmasına sebep herhâlde Hasan Çelebi’de geçen şekli
olmalıdır. Ancak “dış tenkit” (TULUM 2000: XX) yapılarak kelimenin
Beyânî’de olduğu şekilde okunması yoluna gidilebilirdi. Bu tercihten
önce ise bir “iç tenkit” ameliyesiyle (Tulum 2000: XIX) beytin mana bü-
tünlüğü çerçevesinde ve divan şiirinin hayal dünyası dâhilinde sinede
yanan bir ateş olduğu düşünülmeli ve bu ateşten çıkan dumanların bu-
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 45
lut şekline bürünerek –duman ve bulut benzerliği çok açıktır- sonunda
bu ateşle ölüp giden âşığın mezarı başında ona yaş döktükleri sonucuna
varılmalıydı.
Bütün bunlardan sonra beytin doğru şekli ve çevirisi şöyledir:
Her dūd ki peydā şeved ez-síne-i çākem
Ebrí şeved u girye koned ber-ser-i ĥākem
[=Yarık sinemden peyda olan dumanların her biri bir bulut olur ve mezarımın
başında yaş döker.]
4. Yazma Eserdeki Kullanılan Yazıya Ait Özelliklerin Dikkatten
Kaçması Sonucu Yapılan Yanlışlar
i) Ta’lîk yazıda sîn harfinin altına konan üç nokta dolayısıyla bu
harfin pâ olarak algılanması yüzünden ser ‘baş’ kelimesi per ‘kanat’ olarak
okunmuş. Bu okuyuşta ikinci mısra başında yer alan kumrî ‘kumru’
kelimesinin etkisi olsa gerektir:
Der-hevā-yı ķāmetet k’ān hest serv-i bāġ-ı ĥuld
Ķumrí ínek ĥūş-nişeste ber-per-i rū-yı sehíst
(Bayram 2008: 359)
Manası anlaşılmayan bu ifadede geçen rû ‘yüz’ kelimesi de esasen dikkatle
bakıldığında silinmiş bir sîn harfinin fark edilememesi sonucu
böyle okunmuş. Oysaki ilk mısrada da geçer serv kelimesi, sıfatı olan sehî
‘düz, doğru’ sıfatının da yardımıyla rahatlıkla okunabilmeliydi. Dolayı-
sıyla ifade ber-per-i rû-yı sehîst ‘düzgün yüzün kanadı üstünde’ değil, berser-i
serv-i sehîst ‘düzgün servinin tepesinde’ olmalıydı. Bu düzeltmelerle
beyit şu şekilde okunmalıdır:
Der-hevā-yi ķāmetet k’ān hest serv-i bāġ-i ĥuld
Ķumrí ínek ĥoş nişeste ber-ser-i serv-i sehíst
(G. 2/4)
[= Kumru, cennet bağının servisi olan boyunun hevesiyle, düzgün servinin
tepesinde şimdi güzelce oturmaktadır.]
46 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ii) Ta’lîk yazının bir başka özelliği altında tek noktalı bir harften
(bâ) sonra gelen altında iki noktalı bir harfin (yâ) noktalarının birleştirilerek
üç nokta olarak yazılabilmesidir. Bu hususun göz ardı edildiği:
Dilem bordí vü ġaflet mí-nemāyí
Kocā-bended ger ez-tu vefā dil
(Bayram 2008: 363)
şeklindeki beyitte besten ‘bağlamak’ fiilinin geniş zaman 3. tekil şahıs
çekimi bended ‘bağlar’ şeklinde okunan ifade, aslında bâ-yâ-nûn-dâl harflerinden
oluşuyor. Yazının bir özelliği olarak bâ ve yâ harflerinin noktaları
birleştirilmiş, dolayısıyla ilk bakışta bir pâ harfi varmış gibi görünü-
yor. Bu görünüş de göz ardı edilerek bâ-nûn-dâl olarak görülmüş olan
kelimeye bir de sonraki kelimenin ilk harfi de ilave edilerek bâ-nûn-dâldâl
harflerinden oluşan bended elde edilmiş. Hâlbuki ifade bîned ‘görür’
olarak okunmalı ve birleştirilen dâl harfi de ait olduğu kelimeyle birlikte
diger ‘artık, bundan sonra’ şeklinde okunmalıydı. Buna göre beytin
doğru okunuşu ve çevirisi şöyle:
Dilem bordí vu ġaflet mí numāyí
Kocā bíned diger ez-tū vefā dil
(G. 6/3)
[= Gönlümü alıp götürdün de bilmezden geliyorsun. Gönül senden vefayı
artık nerede görsün?]
iii) Yukarıdaki iki maddede anlatılan ta’lîk yazıya ait özelliklerin –
sîn harfinin altına üç nokta konması bâ ve yâ harflerinin noktalarının
birleştirilerek üç nokta yapılması- birleştirilerek uygulandığı bir beyit ise
şöyle:
Ne-dāred bāk ‘Adlí ez-raķíbān
Çu dādūrā be-yektū cā be-pehlū
(Bayram 2008: 367)
Birleşik olarak yazılan dâdûrâ ifadesinin sehven böyle yazılmış olma
ihtimali var. İki kelimelik bu ifâde dâd ûrâ ‘ona verdi, onun için verdi’
olmalıdır. Fakat beyitteki esas yanlış, manası anlaşılmayan be-yektû ifadesindedir.
Yazma metinde sîn harfinin altında yer alan üç nokta iki ayrı
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 47
harfin noktaları olarak düşünülmüş ve bâ-yâ şeklinde okunarak be-yek
ifadesi elde edilmiş. Ancak yine yazma metinde ayrı olarak yazılan tû
‘sen’ zamiri be-yektû şeklindeki manası anlaşılmayan ifadenin içinde
alınmış. Oysaki bu zorlama ifadeler yerine sîn harfinin altına üç nokta
konulabildiği bilgisinden hareket edilseydi be-yektû yerine seg-i tû ‘senin
köpeğin’ tamlaması okunabilirdi. Bütün bunlardan sonra beytin doğru
okunuşu ve bu okunuş istikametindeki çevirisi şöyledir:
Nedāred bāk ‘Adlí ez-raķíbān
Çu dād ūrā seg-i tū cā be-pehlū
(G. 9/5)
[= Adlî’nin artık rakiplerden korkusu yoktur. Zira senin köpeğin, bağ-
rında ona yer verdi.]
5. Tamir Edilmesi Gerektiği Hâlde Edilmeyenler
i) Farsça gazellerin ilkinde yer alan:
Tā yekí tārāc ġam der-milk-i cān-ı bí-dilān
Raģm kon ber-cān-ı mā vu kem kon ín āşūbrā
(Bayram 2008: 359)
şeklindeki beytin ilk mısraındaki tâ-yekî ifadesi, yazma metinde açıkça
böyle yazıyorsa da beytin manası düşünülerek tâ be-key ‘ne zamana kadar’
şeklinde tamir edilmeliydi. Ayrıca târâc ve gam kelimeleri de izafetli
okunarak beytin doğru şekline ulaşılmalıydı:
Tā be-key tārāc-i ġam der-milk-i cān-i bí-dilān
Raģm kon ber-cān-i mā vu kem kon ín āşūbrā
(G. 1/4)
[= Gönülsüzlerin can ülkesinde gam yağması ne zamana dek sürecek?
Canımıza merhamet et ve bu karışıklığı/ fitneyi azalt.]
ii) Eserin yazma metnindeki imlası birleşik olarak seg-nîst ‘köpek
değildir’ şeklinde okunmaya müsait olan ifadenin içinde yer alan nîst
‘değil’ edatı umumiyetle ayrı yazıldığı için bu okumayı ilk anda bile
48 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
yanlış kabul etmek mümkündür. Ayrıca beytin manası da seg-nîst okuyuşuna
izin vermemektedir:
Çerā ber-āh-ı ‘Adlí níst raģmet
Meger seg-níst cān-ı men torā dil
(Bayram 2008: 363)
Bunun yerine beytin bu kısmında metin tamiri yoluna gidilerek
aynı harflerle sengest ‘taştır’ kelimesi konabilir. Ayrıca gönlün/ kalbin
taş olması fikri de düşünüldüğünde beytin manası yerine oturmaktadır.
Bu noktada Nahîfî’nin meşhur gazelindeki şu beyti hatırlatmak da yerinde
olacaktır:
İy seng-dil itmez mi senüñ kalbüñe te’sîr
Hârâları hâkister iden âteş-i âhum
(Mengi 2003: 377)
[= Ey taş kalpli! Mermerleri kül eden ahımın ateşi senin kalbine tesir
etmez mi?]
Bu düzeltme ve hatırlatmalardan sonra beytin doğru okunuşu ve
çevirisi şöyle olmalıdır:
Çirā ber-āh-i ‘Adlí níst raģmet
Meger sengest cān-i men turā dil
(G. 6/5)
[=Adlî’nin ahına niçin merhamet yok? Yoksa canım, senin kalbin taş
mıdır?]
iii) Vezin gereği kelimelerin takdim-tehir şeklinde yerlerinin değiş-
tirilmesi gerektiği beyit şu şekilde:
Ne şehā dūst mí-dārem ruĥet men
Heme kes dūst dāred rūy-i sāde
(Bayram 2008: 369)
Fiili olumsuz hâle getiren ne ‘yok, hayır’ edatının yeri şehâ ‘ey şah’ ifadesiyle
değiştirilse idi mısra, vezni olan Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün kalıbına
uygun olarak tamir edilmiş olacaktı:
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 49
Şehā ne dōst mí dārem ruĥet men
Heme kes dōst dāred rūy-i sāde
(G. 11/4)
[= Ey şah! Ben senin yüzünü/ suretini sevmem. Zira sade/ güzel yüzü
herkes sever.]
Farsça Şiirlerin Metin ve Tercümeleri
Bu bölümde yukarıda örneklerle gösterilen yanlışların dışında tespit
edilebilen öteki yanlışların da düzeltilmesiyle şiirlerin elden geldi-
ğince şairin kaleminden çıkmış hâline ulaşılmaya çalışıldı. Şiir numaralarına
bağlı olarak şiirlerin divandaki yerleri ve numaraları verildi. Her
şiir metninin hemen ardından ise beyit beyit çevirileri eklendi. Farsçanın
kendine mahsus seslerini tam olarak Latin harfleriyle yazıya aktarmak
elbette mümkün değildi.
50 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Gazeller
1.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + – – / – + –
1. Şukr ki āĥir dídeem dídār-i ān maģbūbrā
Her ki bāşed šālib ez-cān bāyed ū mašlūbrā
2. Ger şodem ‘āşiķ be-rūy-i ĥūb-i ū men‘em mekon
‘Ayb nebved çun Ĥudā hem dōst dārí ĥūbrā
3. Mí neyāred díd rūyet merdum-i çeşmem belí
Rizķ kemter bāşed ārí merdum-i maģcūbrā
4. Tā be-key tārāc-i ġam der-milk-i cān-i bí-dilān
Raģm kon ber-cān-ı mā vu kem kon ín āşūbrā
5. Çun neyāyed dil be-derd u cān be-zaģmet ez-ġameş
Miģnet-i ‘Adlí eger gūyed kesí Eyyūbrā
1. Şükür ki sonunda o sevgilinin yüzünü görmüşüm. Zaten candan talip olan
kimse matlubuna erer.
2. Eğer onun güzel yüzüne âşık olduysam, beni engelleme. (Sen de) Allah gibi,
güzeli seversen ayıp olmaz.
3. Evet, gözbebeğim senin yüzünü görmüyor. Zaten mahcup kişinin/ kapalı
gözün rızkı daha az olur.
4. Gönülsüzlerin can ülkesinde gam yağması ne zamana dek sürecek? Canı-
mıza merhamet et ve bu karışıklığı/ fitneyi azalt.
5. Eğer birisi Adlî’nin çektiği mihneti Eyyûb’a anlatsa, bunun gamından dolayı
artık gönlü derde, canı zahmete düşmez.

1
. (BAYRAM 2008: 359), şiir numarası: 154.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 51
2.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + – – / – + –
1. Ey ki ruĥsāret gul u ķadd-i tu çun serv-i sehíst
Sidre bā-şimşād-i ķaddet der-makām-i kūtehíst
2. Tíġ çun ābet be-ĥalķ-i teşnegān-i la‘l-i tū
Bih zi-āb-i Ĥıżr u ĥoşter ez-dem-i Rūhullahíst
3. Her ki şod ġā’ib zi-ĥod der-‘işķ-i meh-rūyān dilā
Nezd-i erbāb-i ģaķíķat ez-kemāl-i āgehíst
4. Der-hevā-yi ķāmetet k’ān hest serv-i bāġ-i ĥuld
Ķumrí ínek ĥoş nişeste ber-ser-i serv-i sehíst
5. Ger tu ber-‘Ādlí cefā vu cevr-i bí-ģād mí koní
Ĥoş mekon billāh ki eknūn minnet-i ū ān rehíst
1. Ey yüzü gül, boyu düzgün servi olan sevgili! Sidre, senin şimşâd boyun
karşısında kısalık makamındadır.
2. Senin lal dudağına susamış halk için su gibi kılıcın Hızır’ın abıhayatından
daha iyi, Allah’ın ruhu İsa’nın nefesinden daha tatlıdır.
3. Ey gönül! Ay yüzlülerin aşkında kendini kaybeden kişi, hakikat erbabının
katında gönül uyanıklığının kemalindedir.
4. Kumru, cennet bağının servisi olan boyunun hevesiyle, düzgün servinin tepesinde
şimdi güzelce oturmaktadır.
5. Eğer Adlî’ye sınırsız eziyet ve cefa edersen Allah için onu hoş tutma (bunu
yapmaya devam et), zira şimdi o yol/ tarz onun canına minnettir.

2
. (BAYRAM 2008: 359), şiir numarası: 155.
52 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
3.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + – – / – + –
1. Rūy-i yār-i men çu zír-i zülf tābān mí şeved
Gūyiyā māhíst k’ū ez-ebr raĥşān mí şeved
2. Bulbulāsā mí konem ŝad nevģa ez-sūz-i derūn
Çunki ān gul-berg-i men ez-nāz ĥandān mí şeved
3. Çun nedídem rūy-i ĥūbet dāden-i cān píş ez-ín
Gerçi muşkil būd ber-men ín dem āsān mí şeved
4. Sā‘atí ger dūr gerded çeşmem ez-dídār-i tū
Ser-be-ser ‘ālem be-cism-i men çu zindān mí şeved
5. Níst ‘Adlírā be-gayr ez-ním-cāní mā-ģażar
Ān nigār-i lāle-ruĥ ger z’ānki mihmān mí şeved
1. Yarimin yüzü zülfün altında parlayınca sanki bulutun altından parlayan
bir ay gibi olur.
2. O gül yaprağım naz ile gülümsediği için bülbül gibi gönül ateşiyle yüz
feryat ediyorum.
3. Senin güzel yüzünü görmediğim için can vermek bana bundan önce zor idi,
ancak şimdi kolay olmakta.
4. Gözüm senin yüzünden bir an ayrı kalsa, baştanbaşa bütün âlem benim
bedenime zindan gibi olur.
5. O lale yanaklı nigâr/ sevgili şayet misafir olursa, Adlî’nin yarım bir candan
başka hazırda bir şeyi yok.

3
. (BAYRAM 2008: 361), şiir numarası: 156.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 53
4.
Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün
Hezec + – – – / + – – – / + – –
1. Çu men dürdí-i derdetrā çeşídem
Zi-ķayd-i hestí-i hodrā remídem
2. Şebí ez-‘işķ-i Leylā der-beyābān
Çu Mecnūn cāme-i cānrā derídem
3. Men ez-rūz-i elest ey cān-i cānān
Bidādem cān u ‘işķetrā ĥarídem
4. Be-çevgān-i se‘ādet bordeem gūy
Ki der-meydān-i ‘işķ-i tū ferídem
5. Ez-ān laģža ki dídem sükkeretrā
Çu šūší z’āşiyān-i ĥod perídem
6. Zi-hicrān-i tu būdem zār u ĥaste
Bi-ģamdillāh der-i vuŝlat resídem
7. Eger ĥūbí çu tū bāşed be-ĥūbí
Çu ‘Adlí ín nihān men hem murídem
1. Senin derdinin tortusundan tadınca kendi varlığımın kaydı hususunda ürperdim.

2. Bir gece Mecnun gibi Leyla’nın aşkıyla çölde can elbisesini yırttım.
3. Ey canların canı! Ben t a elest gününden canımı verdim de senin aşkını
satın aldım.
4. Saadet çevgânıyla gûy/ top çeldiğim için (artık) senin aşkının meydanında
tekim.
5. Senin şeker dudağını gördüğüm andan beri papağan gibi kendi yuvamdan
uçtum.
6. Senden ayrı olmaktan dolayı dermansız düşmüş ve hasta olmuşum. Allah’a
hamdolsun ki vuslat kapısına şimdi eriştim.
7. Eğer güzellik, senin gibi güzellikle olursa ben de Adlî gibi bu sırra mürit
olurum.

4
. (BAYRAM 2008: 361), şiir numarası: 157.
54 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
5.
Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün
Hezec + – – – / + – – – / + – –
1. Çu āmed píş-i men ān serv-i çālāk
Nihādem píş-i pāyeş rūy ber-ĥāk
2. Bedū goftem tuyí rūģ-i muŝavver
Ez-ín sān key şeved miśl-i tu ĥāşāk
3. Eger meylí numāyed sūy-i mā yār
Neyāyed ez-raķíbān der-dilem bāk
4. Eger hicrān çunín sūzed derūnem
Biĥvāhed sūĥten ez-āhem eflāk
5. Be-‘Adlí ger resed žulmí zi-hecret
Koned hem ez-tu píşet cāmerā çāk
1. O kıvrak servi yanıma gelince ayağının önünde yüzümü toprağa koydum.
2. Ona “Sen surete bürünmüş ruhsun, öyleyse çerçöp nasıl senin mislin
olur?” dedim.
3. Eğer yar, bizim tarafımıza meyil gösterirse rakiplerden dolayı gönlüme bir
korku gelmez.
4. Eğer hicran içimi böylesine yakarsa, felekler benim âhımla yanacaktır/yansa
gerektir.
5. Senin ayrılığından dolayı Adlî’ye bir zulüm erişirse, önünde senden dolayı
elbisesini yırtıp parçalar.

5
. (BAYRAM 2008: 363), şiir numarası: 158.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 55
6.
Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün
Hezec + – – – / + – – – / + – –
1. Çirā ġulġul koned her dem ‘anādil
Ki dāred bí-tu pur-derd u ‘anā dil
2. Biyā tā yek demet gírem der-āġūş
Ki der-hecr-i tu pur-ĥūn şod merā dil
3. Dilem bordí vu ġaflet mí numāyí
Kocā bíned diger ez-tū vefā dil
4. Be-vaŝl-i çun tu ĥūbí dārem ummíd
Vegerne çun keşed dā’im cefā dil
5. Çirā ber-āh-i ‘Adlí níst raģmet
Meger sengest cān-i men turā dil
1. Bülbüller niçin her an bağrışıyor Çünkü sensiz dert ve sıkıntıyla dolu bir
gönlü var.
2. Gel de bir an seni kucağımda tutayım. Zira senin ayrılığında gönlüm kanla
dolu hâle geldi.
3. Gönlümü alıp götürdün de bilmezden geliyorsun. Gönül senden vefayı artık
nerede görsün?
4. Senin gibi güzele kavuşma ümidim var. Eğer olmasaydı gönül nasıl hep cefa
çeker ki!
5. Adlî’nin ahına niçin merhamet yok? Yoksa canım senin kalbin taş mıdır?

6
. (BAYRAM 2008: 363), şiir numarası: 159.
56 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
7.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + –
1. Níst der-destem be-cuz ín naķd-i cān
Tā keşem der-pāyet ey rūģ-i revān
2. Çun lebet cūyem mekeş ez-va‘deem
Tā be-key ĥvāhí merā dāden zebān
3. Ez-firāķ-i la‘let ey durr-i yetím
Çend bāşed çeşm-i men gevher-feşān
4. Çun dilemrā āşikārā bordeí
Ez-çi geştí ez-nažar mārā nihān
5. Māh-i men ez-dil hevā-ĥvāh-i tuem
Dil çi bāşed māh-i men billāh zi-cān
6. Ber-dilet dāġí nihem goftí zi-ġam
Raģm kon ber-‘Adlí vu ínrā bimān
1. Ey can! Senin ayağına sermek için elimde can nakdinden başka bir şey yok
2. Ben senin dudağını ararken vademi uzattıkça uzatma. Ne zamana kadar
bana söz vereceksin?
3. Ey eşsiz/ yetim inci! Senin yakut dudağının ayrılığı yüzünden gözüm daha
ne kadar inci saçsın?
4. Gönlümü aşikâre alıp götürmüşsün. Fakat neden gözden ırak oluyor, bize
görünmüyorsun?
5. Ey benim ay’ım! Ben senin gönülden âşığınım. Gönül ne olur ki ey ay’ım,
billahi candan âşığınım.
6. Kalbinin üstüne gamdan bir dağ/ damga koyarım dedin; Adlî’ye acı ve bunu
yap.

7
. (BAYRAM 2008: 365), şiir numarası: 160.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 57
8.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + –
1. Ey be-tír-i ġamze ĥaste cān-i men
Raģm kon ber-díde-i giryān-i men
2. ‘Omr-i men żāyi‘ şod u hergiz neşod
Ān perí-ruĥ yek şebí mihmān-i men
3. Ey ki dermān mí koní derd-i merā
Hem be-derd-i dōst kon dermān-i men
4. Kāfireş ĥvānend merdum tā ki sāĥt
Zulfrā ġāretger-i ímān-i men
5. Ez-tu ‘Adlí dāşt çeşm-i merģamet
Raģmetí ber-hāleş ey sulšān-i men
1. Ey gamze okuyla canımın yorulduğu! Benim yaş döken gözüme acı.
2. Ömrüm zayi oldu da o peri yüzlü bir gece bile bana misafir olmadı.
3. Ey derdime derman olan! Benim dermanımı yine dostun derdiyle kıl.
4. İmanımın yağmacısı olduğu için insanlar zülfe kâfir derler.
5. Adlî senden bir merhamet nazarı beklemektedir. Ey benim sultanım! Onun
hâline acı.

8
. (BAYRAM 2008: 365), şiir numarası: 161.
58 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
9.
Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün
Hezec + – – – / + – – – / + – –
1. Eger gerdím ĥāk-i reh der-ān kū
Neyefşāním dāmen ez-reh-i ū
2. Be-nāz u şíve dāred bā-men ān şūĥ
İşāret geh be-çeşm u geh be-ebrū
3. ‘Aceb çeşmíst çeşmet ey perí-zād
Çunān çeşmí nedāred híç āhū
4. Çu dídem zulf çun śu‘bānet ey dōst
Nemí tersem diger z’ān çeşm-i cādū
5. Nedāred bāk ‘Adlí ez-raķíbān
Çu dād ūrā seg-i tū cā be-pehlū
1. Eğer o mahallenin yolunda toprak olduysak, onun yolundan etek çekmez,
ayrılmayız.
2. O nazlı ve işveli şuh bana bazen kaşla bazen gözle işaret eder.
3. Ey peri kızı! Senin gözün ne acayip bir gözdür. Hiçbir ceylanda böyle bir
göz yoktur.
4. Ey dost! Senin ejder misali zülfünü gördüm ya, artık o büyücü gözden
korkmuyorum.
5. Adlî’nin artık rakiplerden korkusu yoktur. Zira senin köpeğin, bağrında ona
yer verdi.

9
. (BAYRAM 2008: 365), şiir numarası: 162.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 59
10.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + –
1. Ey ĥatet ĥūb u ruĥ-i māhet nikū
Nergis-i mestet be-‘ālem fitne-cū
2. Yek ser-i mū vaŝf-i ģusnet key tevān
Ger zebāní bāşedem her tār-i mū
3. Ez-mey-i la‘l-i tu men mestem mudām
Kerde bā-mestān-i ‘ālem guft u gū
4. Bí-lebet ĥūn şod derūn-i síne dil
Mí şeved mey ŝāf ārí der-sebū
5. Tā be-key bāşed dil-i ‘Adlí bütā
Der-ĥam-i çevgān-i zülfet hemçu gū
1. Ey tüyleri hoş ve ay güzü güzel! Senin mest gözün âlemde fitneler çıkarır.
2. Saçımın her teli bir dil olsa bile senin güzelliğini bir kıl ucu kadar vasfetmeye
nasıl güç yetsin?
3. Senin lal dudağının şarabından sarhoş olan ben, âlemin sarhoşlarıyla devamlı
söyleşmedeyim.
4. Senin dudağın olmayınca kalp, sine içinde kan oldu. Evet, şarap sürahinin
içinde saf hâle gelir.
5. Ey put (gibi güzel sevgili)! Adlî’nin gönlü ne zamana dek top misali senin
çevgân zülfünün kıvrımında olacak?

10. (BAYRAM 2008: 367), şiir numarası: 163.
60 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
11.
Mefā‘ílün mefā‘ílün fe‘ūlün
Hezec + – – – / + – – – / + – –
1. Ser-i zulfeş çu ber-‘āriż futāde
Nişān-i ve’ē-duģā ve’l-leyl
dāde
2. Tuyí ān şeh-suvār-i kişver-i husn
Ki hestend cumle ĥūbānet piyāde
3. Eger sāķí tu bāşí ‘āşiķānrā
Ki nūşed ġayr-i ĥūn der-cāy-i bāde
4. Şehā ne dōst mí dārem ruĥet men
Heme kes dōst dāred rūy-i sāde
5. Be-‘Adlí kon guzer k’ū ez-ser-i mihr
Ruĥ-i iĥlāŝ ber-rāhet nihāde
1. Zülfünün ucu yanağının üstüne düşünce, duhâ ve leyl alameti göstermiş.
2. Güzellik ülkesinin şehsüvarı sensin, bütün güzeller sana piyadedir.
3. Eğer âşıkların sâkîsi sen olursan, şarap yerine kandan başkasını kim içer?
4. Ey şah! Ben senin yüzünü/ suretini sevmem. Zira sade/ güzel yüzü herkes
sever.
5. Adlî’ye bir uğra. Çünkü o sevgisi sebebiyle ihlas yüzünü senin yoluna koymuştur.


11. (BAYRAM 2008: 369), şiir numarası: 164. 
Duhâ suresi 93/1-2.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 61
12.
Fe‘ilātün fe‘ilātün fe‘ilātün fe‘ilün
Remel + + – – / + + – – / + + – – / + + –
1. Ey zi-‘anber raķamí ber-şeker-i nāb zede
V’ez-ĥam-i zulf-i girih ber-gul-i sír-āb zede
2. Tā şebí díd meh-i nev ĥam-i ebrū-yi turā
Der-ser-i surme ez-ān rū zi-ġameş tāb zede
3. Kuşte-i ġamze-i ān nergis-i mestem ki niyāz
Pāsbān-i muje her dem reh-i miģrāb zede
4. Ĥoş maķāmíst dil-efrūz furūd ā ki zi-eşk
Manžar-i çeşm-i merā dil [ki] zi-beyt āb zede
5. Tā ki ‘Adlí ruĥ-i çun māh-i turā díd revān
Ša‘ne ber-šal‘at-i ĥurşíd-i cihān-tāb zede
1. Ey halis şeker üstüne anber resmetmiş ve düğüm düğüm olmuş zülfün kıvrımını
doygun/taze gülün üstüne salmış olan!
2. Bir gece hilal senin saçının kıvrımını gördüğünden beri gamından sürmenin
ucunda kıvrıldı kaldı.
3. O mest gözün kıyıcı bakışıyla ölmeyi niyaz ediyorum. Fakat kirpik bekçisi
mihrap yolunu her an tutmakta.
4. Gönül evi aşağı inen gözyaşıyla su aldığından beri, gözümüzün penceresi
gönül açıcı güzel bir makam olmuştur, gel!.
5. Adlî senin ay misali yüzünü gördüğü an cihanı aydınlatan güneşin yüzünü
kınamıştır.

12. (BAYRAM 2008: 369), şiir numarası: 165.
62 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
13.
Mefā‘ílün mefā‘ílün mefā‘ílün mefā‘ílün
Hezec + – – – / + – – – / + – – – / + – – –
1. Zihí ķadd-i dil-ārā-yi tu reşk-i serv-i bustāní
Yekí biĥrām k’ez-ĥūbān ĥarāc-i ģusn bistāní
2. Eger Māní bidídí rūy-i yār-i mā şodí vālih
Ez-ín ŝūret ki yektā naķş-i kilk-i ŝun‘-i Yezdāní
3. Çi mí rāned raķíb ez-kūy-i tū peyveste ‘āşiķrā
Bütā fermān ez-ān-i tust eger ĥvāní veger rāní
4. Eger ĥvāhed zi-men cān la‘l-i nūşíneş zi-rūy-i mihr
Hemān laģža men-i bí-dil revān bidhem be-āsāní
5. Cihāní geşte mihmānend ber-ĥvān-i viŝāl-i t[ū]
Çirā ber-ĥvān-i vaŝl-i ĥvíş ‘Adlírā nemí ĥvāní
1. Senin bahçedeki serviyi kıskandıran ve gönül süsleyen boyun ne hoştur!
Güzellerden güzellik bostanının haracını almak için bir kez salınarak yürü.
2. Ey Mânî! Hakk’ın sanatının kaleminden çıkmış eşsiz bir nakış olan yârimizin
yüzünü görseydin ona hayran olurdun.
3. Rakip, senin mahallenden âşığı hep niçin kovup duruyor? Ey put! Ferman
senindir; ister çağır, ister kov.
4. Eğer onun tatlı dudağı şefkatle benden can isterse, âşık olan ben hemen o
anda kolayca canımı veririm.
5. Bütün cihan senin vuslat sofrana misafir olmuş. Niçin Adlî’yi de kendi
vuslat sofrasına çağırmıyorsun?

13. (BAYRAM 2008: 371), şiir numarası: 166.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 63
14.
Mef‘ūlü mefā‘ílü mefā‘ílü fe‘ūlün
Hezec – – + / + – – + / + – – + / + – –
1. Ey ģāŝıl-i ‘omrem zi-ġamet nāle vu āhí
Cuz derd-i tuem níst be-her ģāl penāhí
2. Ĥvāhem ki konem āyine-i rūģ çu bínem
Ey dōst nişān-i sum-i esb-i tu be-rāhí
3. Ey dil mekon endíşe zi-cān dāden u binger
Der-‘izzet-i ŝaydí ki şeved kuşte-i şāhí
4. Her laģža şeved zulf-i tuem māni‘-i dídār
Yā Rab çi belā mí keşem ez-dest-i siyāhí
5. Sulšān-i cihān gerded eger ĥod binevāzí
‘Adlí dil-i āzurde-i ĥodrā be-nigāhí
1. Ey derdinden elde ettiğimin feryat ve ah olduğu (sevgili)! Her hâlükârda
sığınağım, yine senin derdinden başka bir yer değil.
2. Ey dost! Yolda atının ayak tırnaklarının izini görmek için bir ruh aynası/saf
bir gönül edinsem gerek.
3. Ey gönül! Can vermekten endişe etme. Şahın öldürdüğü avdaki şerefe bak.
4. Zülfün, yüzünü görmemi her an engelliyor. Ya Rab! Bir zencinin elinden
ne bela çekiyorum.
5. Adlî’nin incinmiş gönlünü bir bakışla esirgersen/ okşarsan (o) cihan sultanı
olur.

14. (BAYRAM 2008: 371), şiir numarası: 167.
64 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Kıt‘a
1
.
Fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilātün fā‘ilün
Remel – + – – / – + – – / – + – – / – + –
1. Hest gūyā nergis ez-ĥayl-i ġulāmāneş ki ū
Düşmeneşrā her zemān ber-farķ-i şeşper mí zened
2. Geşt duşmen ĥāricu’l-merkez ez-ān rū rumģ-ı tū
Ĥvíşrā ber-ķalb-i ū çun ĥašš-i miģver mí zened
1. Nergis (göz) sanki onun kulları ordusundandır. Zira her zaman düşmanlarına
gürzün başıyla vurmaktadır.
2. Senin mızrağın kendisini düşmanın kalbi üzerine bir eksen çizgisi gibi sapladığı
için düşman, merkezin dışında kaldı.
Beyitler
1
.
Mef‘ūlü fā‘ilātü mefā‘ílü fā‘ilün
Mużāri‘ – – + / – + – + / + – – +/ – + –
1. Tā dídeem ŝafā zi-mey-i cān-fezā-yi ĥum
Dest-i sebū giriftem u reftem be-pā-yi ĥum
1. Küpün cana can katan şarabından safa görmek için sürahinin elinin tuttum
ve küpün ayağına/dibine gittim.

1. (BAYRAM 2008: 373), şiir numarası: 168.
1. (BAYRAM 2008: 373), şiir numarası: 169.
Sultan II. Bayezid’in Farsça Şiirleri Üzerine ● 65
2
.
Mef‘ūlü mefā‘ílü mefā‘ílü fe‘ūlün
Hezec – – + / + – – + / + – – + / + – –
1. Her dūd ki peydā şeved ez-síne-i çākem
Ebrí şeved u girye koned ber-ser-i ĥākem
1. Yarık sinemden peyda olan dumanların her biri bir bulut olur ve mezarımın
başında yaş döker.
Sonuç
İster Türkçe olsun ister Farsça yahut bir başka dilde olsun, özellikle
klasik Türk edebiyatının manzum metinlerininin günümüz Türkçesine
çevrilmesi, metin neşredenin o metni ne kadar anladığı ile ilgili bilgiler
vermesi bakımından büyük bir öneme sahiptir. Divan şairlerinin şiirleri
arasında yer alan Farsça ve Arapça unsurlar, beyitler ve nihayetinde
şiirler üzerindeki bir çeviri çalışmasının kuşkusuz okuyana da faydası
olacaktır. Adlî mahlasını kullanan II. Bayezid’in Farsça şiirleri üzerine
düşünülürken de böyle bir gaye benimsenerek söz konusu şiirlerin çevirileriyle
beraber verilmesinin doğru olacağı kanaatine varıldı. Birtakım
yanlışların tasnife tâbi tutulmasındaki gaye, benzer yanlışlara dair aynı
bakış açısına dayanan örnekler verebilmekti. Bu minval üzere Adlî’nin
divanındaki şiirlerin yaklaşık onda birini meydana getiren Farsça şiirlerinin
metin neşri ve metin tenkidinin nihai amacına uygun olarak şairinin
kaleminden çıkmış orijinal hâline ulaşılmaya çalışıldı.
II. Bayezid’in 14 gazel, 1 kıta ve 2 matladan oluşan toplamda 17
Farsça şiiri, onun yayıma hazırlanmış divanı içinde birtakım yanlışlarla
yer almaktadır. Bu yanlışlar elden geldiğince düzeltilerek metnin manası
hususunda okuyanı az çok bilgilendirecek şekilde çevirileri de ilave
edildi ve yeni bir metin neşri çalışması yapılmış oldu. Elbette bu yazı
çerçevesi içinde Adlî’nin Farsça şiirlerine dair serdedilenlerin nihai söz-

2
. (BAYRAM 2008: 373), şiir numarası: 170.
66 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ler olduğu iddia edilemez. En nihayet şair bir Osmanlı padişahına ait
şiirlerin en mükemmel bir şekilde yayımlanıp anlaşılmasına vesile
olunmaya çalışılmıştır.
Kaynaklar
Ak, Coşkun (2001), Şair Padişahlar, Ankara: Kültür Bakanlığı.
Âşık, Çelebi, (2010), Âşık Çelebi Meşâ‘irü’ş-Şu‘arâ İnceleme-Metin (Haz.: Filiz
Kılıç), İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü.
Bayram, Yavuz (2008), Amasya’ya Vâli Osmanlı’ya Pâdişâh Bir Şâir Adlî Sultân
İkinci Bâyezîd Hân-ı Velî Hayatı Şahsiyeti Şâirliği Divânının Tenkitli
Metni, Amasya: Amasya Valiliği.
Beyânî Mustafa Bin Carullah (1997), Tezkiretü’ş-Şuarâ (Haz.: İbrahim Kutluk),
Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
İsen, Mustafa, Bilkan Ali Fuat (1997), Sultan Şairler, Ankara: Akçağ Yayınları.

Kınalızâde Hasan Çelebi (1989), Tezkiretü’ş-Şuarâ (Haz.: İbrahim Kutluk),
Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Mengi, Mine (2003), Eski Türk Edebiyatı Tarihi Edebiyat Tarihi-Metinler, Ankara:
Akçağ Yayınları.
Tulum, Mertol (2000), Tarihî Metin Çalışmalarında Usul Menâkıbu’l-Kudsiyye
Üzerinde Bir Deneme, İstanbul: Deniz Kitabevi.

Konular