ARAP MÜELLİnERiNDE FARSÇA ESKİ ME11NLER

Prof. Dr. Muhammed HAMİDULIAH


Arabistan ve İran, biribirine komşu olan iki bölgedir. Bunlar.
arasında karşılıkh tesirler, hatta dil sahasında bile olsa" bunda
şaşılacak bir şey yoktur. ;Bazan yabancı kaynaklann verdi~ bilgiler,
yerli kaynaklardaki boşluklan doldurma ıişinde faydalı oluyor.
İştebu küçük teşebbüsÜ1nüz, derinliğine bir incelemeden ziyade
bir örnektir. Biz burada, sadece hicri senenin ilk 150 yıllık
devresinin farsçasını araştırmak istiyoruz, ve bu devre, farsça kay~
naklann en nadir olduğu bir devredir.
Arapça'ya geçen farsça kelimeler vardır. Hatta Arapça eserlerde
kullanılmış farsça cümleler bile vardır. İşte burada incelemek
istediğimiz misalIer, bu ikinci kısma aittir (Yani Arapça eserlerde
kullanılan farsça cümleler). Fakat bu konuda birkanaat sahibi
olmak için, birincilere ·de bir kaç misal verece~z.
Arapça'da farsça. kelimeler:
Daha İslam'dan evveL, bir çok farsça kelimenin Arapça'ya
geçtiği görülüyor, belki bunun bir kısmı, Doğu Arabistan'da (Balı.
reyn, 'Uman), ve Güney Arabistan'da (Yemen) bulunan İran kolonilen
vasıtasiyle olmuştur. Bu, o derecede olmuştur ki, Kuran-ı
Kerim bile bunlardan, ii ~.J'-tt·, (ibrikler) iı "-.:- ~_. V.S.
gibi kültürel ve idari tabirIeri ktillanmıştır.
59
Sahih-i Buhari'de, tiL L-itb)'; .it:'}A.lL, ,...ıs:.; ı:;a .' adıa!­
tında (1), başlı başına bir bölüm va;d~ ki, burada, sadece Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in kullandığı Habeşçe kelimeler değiL, aynı za-
ınanda farsça kelimeler dahi zikredilmiştir. Filhakika, Hendek sa·
vaşı için Hendek kazıldığı sırada, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in fazla
çalışmaktan ve yiyecek yoklu~undan yqrgun göründü~nü fark
eden Cabir, bazı şeyler hazrrlayarak, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i davet
etti. Cabir; bunu fısıldamıştı, fakat Hz...!.eygamber (S.a.v.), daveti
duyunca yüksek sesle şöyle dedi: ",'.J'- ..ii '.)'t~ ,ü'•
(= Cabir, hepinize bir ziyafet hazırladı). Hz. Peygamber (s.a.v.),
«SUT» kelimesini kullanmıştrr ki bu, öz .farsçadır, ve aynı zamanda
Pehlevice'de de mevcuttur. (Sen burada Hz. Peygamber (s.a.v)'
e atfedilen sözlerde, yunanca kelimelere de rastIandığından söz etmiyeceğiın)·
Hicri 6, senede yapılan Hudeyb_~ye Antlaşması'nda Hz. Peygamber
(s.a.v) _'.~··-ü j _~;;... (kılıç kınında: Usan ulArap
lügatına göre '~ ~~,.~ kelimesi, farsça olan~" v:...ı;:>
kelimesinin Arapçalaştınlmış şeklidir) tabirini kullanmıştır.
İslam öncesı Arap şiirinde de, küçümsenmiyecek bir sayıda - _-o .. -.. .. . .
farsça kelimelere rastlanır: ~ı.:'}".-:J' CrJi .;(= soğuk rüzgar- . - - '-"!Fi"'- _...,.. - .·r - •
lar ;," _..J.ı- = "!J"I . çoğulu ~'...,;,.~..J.J ...~) ); " ri ~, ,t...; ',~
(= sıcak rüzgarlar, ,:'~' = ~~~. çoğulu !>~~.): 'ü~'
(~ . bahçe) rV- .,;;~:( ,'~I ,meclis).
Bu gibi kelimelerin, bazan acaip hikayeleri olmuştur. Çalıştı­
rılmayan paraya (nakit para veya mücevher şeklinde değil, saf maden
olarak) eski farsaça'da. d..J;:: (ne kerde) deniyordu;' daha
sonra aslı alap ~~.düşüp, hatta tamamen untulup 'terkedildikten
s.onra ~p~ nukrata, nukrah) olarak tekrar farsça/ya girmiş­
tir. (Burada, Babilce olup daha sonra Yunan ve Avrupa dillerine
geçen «paradisu» (bahçe), yani tr, ..J j 'kelimesinden söz etmiyeceğjm:
Bu kelime Arapça'ya, U'"'A'.J '.,; şeklinde, çoğul sİgasında
(1) 56/188.
60
alınmış ve bundan da tekil olarak U:,j"'..J'; kelimesi yapılmıştır.
Bu keli~eJ müslüman farsçaya bu şekilde geçmiştir.
-Sadece çok iyi tanınmış üç müellifi söylemiş olmak içindiyebilirz
ki, Ebu Hanife ed-Dineveri'nin (el-ahbar et-tival adlı ta·
rihinde ve bilhassa onun batarılk. anSiklopedisinde) ve Cahız'ın
(Edebiyatçı) ve Taberl'nin (tarihçi, fakih ve müfessir) Arapça
olan eserlerinde kullandıkları yüzlerce farsça kelime vardır. Benim,
(Kahire'deki Institut français sayesinde basılmış olan)
mneveri baskısında en az 79 bitkinin isimleri farsça olup, hiç de-
ğişmeden Arapça'ya geçm.iştir (2).
Farsça methıler:
Fakat Arapça eserlerde bazan zikredilen tam cümleler sayesindedir
ki, hem eski kelimeleri, ve hem de bazan eski telaffu:ı;u
öğreniyoruz. İşte kronolojik olarak sıralanmış bazı örnekler:
1. İbn Mace'nin Sünen'ine göre (3), bir gün öğle namazından
sonra, Hz. Peygamber (s.a.v.) sahabisi Ebü Hureyre'nin gayr-ı
tabil bir şekilde oturduğunu fark etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona
sordu: y .J:"J.~'. (= karnın mı ağrıyor?) (3a).
2. Selınan el-Farisi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'İn sahabesinden
olan bir İranh idi. Tac uş-Şeria (en·Niha~e Haşiyet el-Hidaye)'-
sinde, Serahsı'den naklen (4), müslüman olan bazı İranlıları ıikr
eder. Bunlar hiç Arapça bilmiyorlardı. Çok samimi muhtedi oldukları
için, dinı vecibelerinin hiçbirini, bilhassa namazı ihmM
etmek istemiyorlardı. Ve müellif şöyle devam ediyor: Bunların
arzusu üzerine Selman el-Farisı (namazın onsuz olamıyacağı,
Kur'an-ı Kerim'in ilk Suresi) Fatiha'yı tercüme etti, -ve Hz. Pey.
gamber (s.a.v.)'in izni ile bu tereümeyi onlara gönderdi-, ve bu
metin şöyle başlamıştı:
(2) Bak. Bu eserin endeksi. u......)lt kelimesi.
(3) Bak. Tıb, Bölüm 10, Hadis no: 3458.
(3a) Bu husus, İbn'u} Cevzi'de de geçmektedir. Fakat matbaa hatası ola·
rak ' ..i ,..I ,- i L...J J l" .,;~,' şeklinde geçmiştir. Bak. Ebu'!
"'. ~J rı.,.
Farac 'Abdd'ur-Rahmen b. el-Cevzi, el-Vefa bi ahvali'il Mustafa Mısır,
1966, II, 457.
(4) Bak. el-Mebso.t, I, 33.
61
u ~~ lt 4 ü' J ;,ı-,~. (= Rahman ve Rahim olan Allah'-
m adıyla). Onlar, dilleri Arapça okumaya alışıncaya kadar, fars-
ça olan bu metni tekrarladılar.
3. el~ahı:ı'a göre (5), .Hz. Ebu Bekir (r.a) Halife seçilinee
Selman el~Farisi'nin şöyle söylediği rivayet edilir: J' J j.; j J' .J;
(telaffuzu: kerded ve ne kerded, yc1ni, yaptınız, fakat buna rağ­
men yapmadınız, yani gerektiği gibi).
4. es·Serahsı (6), bize şunu nakletmektedir: Bir gün, müslüman
ordusunda bulunan (iranlı?) bir köle, müslümanlar tarafından
kuşatılmış olan kaleye, üzerinde farsça bir kelime ·olan
.~.;. (korkmayınız) yazılı bir ok attı. Bu aman müsaadesiyle,
kuşatılmış olanlar, dışan çıktılar. İş, Halife Hz. Ömer (r.a.)'a intikal
edince, Hz. Ömer (r.a.), gizlice ve hatta bir köle tarafından
verilen bu aman'ın infazını emretti ve şöyle devam etti: Muhakkak
ki, bu müslümanlardan biridir! Aynı müe1lif (7), bu kölenin
.Jit..-;;. yazdığını (ve diğer rivayette geçen ~.fi'!ı yazmadığını
çünkü r.Jit..-;;' kelimesinin farsça olan aslına daha yakın olduğunu
söylüyor. Seralısı başka bir yerde (8) Hz. Ömer (r.a)'ın Iraktaki
ordu kumandanIanna gönderdiği bir emirnarneyi zikrediyor:
«Şayetsiz ... J' :-;..:r.~, ~~ derseniz, bu amandır». _. -o İkinci kelime olan ı.J-.;.' farsçadır.
5. et-Taberl (9), hicri 17. seneden bahsederken, birinin di-
ğerine sorduğu şu suaH zikr ediyor: ' ı ~) r....ıS ,) (Sen nerelisin:
6. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye'sinde (lO), Araplann,
düşman olan tran ordusu üzerinde bıraktığı intibayı anlatan, müs·
lüman bir askerin bir sözünü nakletmektedir: •
:~ J J JJ ü,J J (J" u .,.;'~(= Onlar:bizim
oklanmıza gülüp: yaysız çocuk okları diyorlardı), daha sonra buna
pişman olacaklardır.
(5) Bak. er-Ris§]e el.Qsmaniye, s. 179.
(6) el-Mebsüt, X, 70.
(7) Şerh es-Siyer el-Kebir, Bölüm, 42, no: 345.
(8)· Ad. geç. es. BöL. 46 no: 372.
(9) Tarih, Avrupa baskısı, I, 2560.
(lO) VII, 40. '
62
7. karnı büyük olan Halife Hz. Ali (r.a.)'ın fizyonomisi hak·
kında tbn Sa'd (11), onun çevresinden birinin bir mütalaasını
nakletmektedir: :ı,. ~....:..,; >-ı ;aym cümle, el-Belazuri'de (L2)
şöyle geçer: ..... ~., J ri (= Büyük kannlı geldi), . - 8. Ukalanın birisi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in büyük sahabisi
olan 'Ammar b. Yasir'i, bir iç harpte öldürmesinden ötürü gurur
duyuyordu. Bir gün onun arkadaşlannelanbiri, kendisine şunu (13)
hatırlattı: ~-:~ j:~~~ (= fakat senin hasının büyüktür!).
9. Birisi Hz. Ali (r.a.)'ın aleyhinde konuştu. Bir başkası onun
sözünü keserek şöyle dedi (L4): ~.:;5.J; 'J ,~t' ve el-Belazuri'ye
göre (l5) de söylenen söz şu idi:.J~ LS' ; (= vay, sen ki kö-
tü şeyler söylüyorsun!).
10. Tabari, tarihinde, hicri 59. sene hadiseleri arasında, şair
tbn Mufarriğ'le olan bir dialogu zikr etmektedir :
JÜ't). ~'YY ı.:: :7;;"~'. J Wl
.~,_~-) ~'.J~ ,;:::..1 ;..~.~~~~~
~''''';:', ) ;.-"7RW-Z;;JJ·~-; - , J - _.
(= o dedi: ·Bu nedir? Farsça olmasına rağmen, tbn Mufarriğ bunu
anladı ve cevap verdi: Bu sudur, meyva suyudur, üzüm suyu·
dur ve onun gümüş gibi beyaz bir yüzü var).
11. Aynı tarihçi, IDcri 108. yılı hadiseleri arasında, ma~lup
olarak dönen bir ordudan söz etmektedir:
tS .j,. , j 'j J ....;..; LS .:.., .,t..:; J.)'!'~- .:.. t ;;)l:.:i.'jt
(= Sen Hatalan'dan geliyorsun. Harab olmuş bir yüzle dönüyoı-­
sun, kalbin sevinçli olmadan dönüyorsun). ,Ve iki defa tekrar
edilmiş olan başka bir rivayette, şu cümleler dahi vardı:
~-iA!} :ı-_·:~_·Iıt.lejL, Jl,~ (= Sen zayıf, ve hasta olarak
(11) Tabakat, III/İ, s. 17.
(12) EnsAb, 1, 320.
(13) Ay. es. I. 173-
(14) Bak. İbn Sa'd, Tabakat, III/i,_ s. 185-0.
(15) EnsAb, I, 173.
63
dönüyorsun)..Bu son goruşe göre, «amedh değil,. «ame.de» olarak
telaffuz ·etmek lazımdır.
12.. Aynı Iİlüellif, Hicrı 132. yılı hadiseleri arasında şuihtarı. iki
defa tekrar ediyor ~ü ~1.:~:/ ~~~ veya ~~~~LS i j~
(:::: ey cesur iIisanlar 'veriniz), ve bir kaç sahife sonra onu şununla "."X •
tamamhyor~ ~J ",i," Ü ~~ "'l.>: ü te.J,.,. (o;;: Siz, çöl·
deki evin insanlarısıııız, ayağa kalkımz).
13. Aynı müelli.f, hicri '145,' yılı hadiseleri arasında, bİr. kumandanın,
bir tepeden, arkadaşlarına yaptı~ ihtan nakletmektedir
: • i,) ,5': .Ie-).W~ ~~ .lb)'~t los''''''' ·~'·1~~ ... ;::;;.~.' ';.J' (:::: O, dağın tepesinden, arkadaşlanna fars-
ça bağırdı: Dağa çıkın; Bunun üzerine arkadaşlan, onun yanına
çıktı.
14. Aynı müel1if, aynı sene hadiseleri arasında iki defa tekrar
eder: Horasanlılarİbn Hudayr'ı görünce .' .... ' ~:: ....!; ~.!"'
(:::: Budayr geldi., Hudayr geldi!» diye bağmyorlardı.
15. Ve nihayet, aynı müellif hicıi 152. yılıhadiseleri arasında
şunu nakleder: .~, .~ y-.! .. ~~: ..a.t';':"~' AJ J"~.
(:::: Ve Ebu Suveyd ona farsça dedi: otur, otur ve o oturdu).
16. Bir gün Ebu Hanife (öL. 150 H.) ile İranh talebes'i İbn
el-Mubarek arasında bil" münazara vardı; ve ~stadının tesirli bir
izahı üzerine, İbn el-Mubarek şöyle nara attı: 'Urt,; j '...i...ı& (:::: Bu
altınelır!). (16),
Bunlar, sadece bir kaç örnektir. Bunlardan çok daha .fazla
bulunabilir. Haurlatmak için, eskiden talebem, şimdi İstçınbul
Üniversitesi'nde ~eslektaşım olan Ramazan Şeşen'in son bir çalışmasına
işaret edeyim: «Cahiz'in eserlerinde farsça kelimelerı>
(17) ki bundan bir tek misali nakletmekle iktifa edeceğim' (18) :
:""r,,;';:.i-~~~..Ff~(JJ~~ X).·~ 'j = Sen, p'olsaydın da seni tanımayacaktım). Burada da «barUn» değil, «be-
(16) Bak. es-Sayman, Menabb Ebi Hanife, Cahid Ali, el yaıması,~ İstanbu,l
larak, 13/a.
(17) İstanbul Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Mecnıuası, VII, 1972, s. 137-181.
(18) Bak. s. 142. Cahız'ın BuhaHi'sından nalcleo s. 22.
'64
nın» telaffuz etmek lazımdır. zira Arapça;da «eli yoktur ve bazan
·«elif» le. olduğu halde bugün hala CezaYİr ve Lübnan'da ceıı olarak
telaffuz edilir.
Hamiş:
Yukarda numara 2'de Selman-ı Farİsinin Kur'an-ı Kerim'i
farçaya tercüme etmiş olduğunu söylemiştiıiı. OnunFars dilini bi-
!işi İran'la savaş sırasında İslam Ordusuna: çok faydalı olmuştu.
'Bunun bazı izleri kaldı. Kitdb aı-Emvdı (paragraf 61, s. 25) 'ında
.Ebu Ubayd şu rivayeti, nakleder: Müslümanlar ne zaman bir tran
karasını muhasara ettilerse Selmfuı görüşmek için düşmana yaklaştı
ve şöyle dedi: 'Ben sİZin hemşehrinizim; İslamiyeti kabul etmelcle
her iki dünyanın şeref ve izzedenne nail oldum. E~r lsHlmiyyetı
kabul edecek olursanız o zaman diğer hel" hangi bir müslü-
manın sahib bulunduğu haklara ve vecibelere siz de sahip olursunuz.
Eğer reddecek olursanız cizye ödemek zorunda kalacaksınız
.ve toz toprak başlarınıza dökülecek. Eğer siz bunu da reddedecek
olursanız o zaman biz sizinle savaşacağız. Sonra bunu üç gün tekrar
etti; reddedilince de savaş oldu. Arapça cümle şöyledir,:
r-?L~~ r~~I.r5'iı,,;·r~~'v~ görülüyor ki, ~~:~~
(toprak başa) sözü farsçadır.
VIEUX TEXTES PERSANS eREZ LES AlJTEU1lS ARABES
(par Muhammed Hamidullah)
,Intl"oducttoiı
i'Arabie et la Perse, ce sont deux regions voisines. Rien d'etonnant
qu'i! y ent des influences reciproques, m~me dans le domaine
linguistique. Quelquefois les sorces etrangeres nous forunıissent les
r~nseignements qui comblent les lacunes dans les donnees indigenes.
·De la' cette petite entreprise, en tant qu'6chantillon, et non point
exhaustif. Nous voulöns etudier ici le persan daps les 150 premjeres
annees de l'Hegire seulement, et c'est l'epoque concemant laquelle
les sources persanes sont les' plus maigres.
il y a des mots persans passes e~' arabeı et il y a m~me des
phrases entieres citees par les öUvrages 'ar.abes. C'est ce deuxie~e
,65
genrede dennees que nous nous proposons d'etudier id. Mais
quelques exemples du premier genre seront donnes d'abord, pour
qu'on puisse en avoir une id6e.
Les motspersans en arabe
" Deja avant l'Islam, beaucoup de mots persans semblent
avoir passe en arabe, "peut--etre en partie par le fait des colomes
persal:ıes en Arabie de l'Est (,Bahrain, 'Umfm), et en Arab'ie du
, "Sud (Le Yemen ). Celiı. au point que meme le Coran en a employe
-un "certain nombre de termes culturels et admisistratifs-. comme
'" .' .Jıt,)~' ,: (pot a l'eau) " ~~ (capitation), etc.
"Dans la. şa.QlQ. d'al~Bukh!ri, il y a tout un chapitre (56/188) :
'~.-:~.a.....;~.:~,H, ~.J.iJL, V- ' donnant non seulemen:t les
-~ot~ abyssins dont le Prophete aurait parle, mais aussi l~ mots
persans. Eri effet, lors du creusage du Fosse (de la bataille de
.Kh~ndaq, quand Iiibir vit que le Prophete semblait etre fatigue par
exces du travail et manque de la nourriture, il pn~para quelque
chose et invita le Prophete. Jabir avait chuchote, mais ententandt
l'invitation, le Prophete d6clara a haute voix: -..Ai 'J"t4- u' •
~;'ı '.J -'~ -riJ (Jabir a prepare pour vous tous un festin). Iqi, il a
employe le mot (sour), qui est du persan pur, qui se retrouve
meme en "pehlevi. (Je ne parlerai pas id des mots grecs qui rencontrent
dans les paroles attribures au Prophete).
Dans le traite d'a1-Hudaibtyah de l'an 6 de I'Hegire, le ,Prophete
em~ie le terme ii'~!'!' ~~;;epee dans la gaine;' l~ mot , -. . " ü l.,..4- ". est, s~lon le dictionnaire Listin al·'arab, arabisation du
mot persan ~.~t;J.-
Dans la poesie arabe pre-islamique aussİ on rencontre une
quantitte ,appreciable de mots persans: iJ J}~' Ct.t), .. (les
vents froids, u J ;-" ~,~ = OJ pluriel f4"'.)}~ );
., r.ı jJ::-!.'ct.ı::,J L' (les vents chauds, 'fP~ ,rr pluriel
r}/~ );Z:J~ ( ,jardin); U-';':~ (~~'"assembıee).
66
De tels mots ont quelquefois eu d'histoire amusante, etrange.
L'argent non travaille (en metal pur, et non en pieces de monnaies
ou hijou) s'appelait en vieu persan 4 OJ (ne karda), d'ou
(nugrata, nuqrah); puis ce dernier s'introduit en persan, OU
l'original~); tombe en desuet~?e et m~me oubli complet. (Je
ne parlerai pas ici du mot J:!~/, qui est babylonien «para disu»
(jardin), de la en grec et langues europeennes: Paradis. Entre en
arabe sous la forme de OJ ',;, on le prit pour pluriel dont on
fabriqua le singulier ~.i' il passa comme tel en persan
musulman).
Chu Abo. Haııifah ad-DinaW'arı (dans son histoire al-Akhbar at·
tiwdl et surtout dans son encydopeie botanique) et .chez J~
(honune de lettres) et at-Tabari (histarien, juriste et commenta·
teur du Coran), -pour ne dter que ces trois auteurs bien coİınus,­
il y a des centaines de mots persans employes dans leurs ouvrages
arabes. ,Dans mon edition de Dfnawarl, qui a vu ·le jour grace a
l'lnstitut français du Caire), il y a non moins de 79 plantes qui
ont des noms persans, inchanges, en arabe (cf index de eet ouvrabe,
s. v. o~ti).
Textes persans
Mais ce sont des phrases completes qui sont parfois dt&!;
dans les ouvrages arabes, et elles nous permettent de connmtre et
le vieux vocabulaire et, parfois, la vieiIle prononciation. Voici
quelques ex.emples, ranges chronologiquement:
1. Selon le Sunan d'Ibn Majah (ch. Tibb, section lO, Hadith
No. 3458), un jour, apres la priere de ~r (midi), le Prophete
s'aperçut qu' Abfı Hurairah, son compagnon, etait anormalement
assis. Le Prophete lui demanda::i '("'J .J ••-;.s..:" (en persan, est~e
que ton ventre fait mal?)...
2. Salman al-Farsı etait un des Persans parm.i les compagnons
du Prophete. Le juriste dassique Taj ach-Chari'ah (dans son anNihaya
hdchiyat aı.hiddyah) cite, dıapres as-Sarakhs! (ef aJ-Mab·
silt, I, 33) que certains Iramens avaient embrasse l'Islam. lls ne
connaissaient point l'arabe. Comme convertis sinceres, ils ne
voulaient neo negliger de leurs devoirş religiellX., les offices de
prieres surtout. Sur leur demande, Salman al·PArsi leur traduisit
67
.la .Surat al-fatiha (premier chapitre du Coran, la condition Sine
qua non de la priere) en persan,....-et avec I'autorisation du
Prophete, ajoute I'auteur, la leur envoya,- et le texte en avait
'commence ainsi :
'ü L,~ , 4 I.} )ıt r (au nom de Dieu I'indulgent, le
element). lls repetaient ce texte p.ersan dans leurs offices, jusqu'a
ce que leurs langues s'amo11irent pour le texte arabe.
.·3. Se10n al-Jaı.ıi~ (d ar-Risdlah al-'Vthmdniyah, p. 179),
lorsqu' Ab-cı Bakr fut elu comme calife, on aurlbue aSalman alF~rsi
l'exc1amation suivante: .} i.}J.;. ; .}, .}j (prononcez: karded
c.. -a-d. vous avez- fait ,et pourtant vous n'avez pas fait, a savoir,
comme il fallait). '
," 4..As-Sarakhsi (al-Mahsut, Xi 70) nous rapporte: Un jour
un eselav.e (persan?) dans I'armee musulmane tira dans une
'f~rtresse assiegee une fleche sur laquelle il avait ecrit le mot
persanı;:...,.-;:ı... (= n'ayez pas peur). Les assieges sortirent
avec cet octroi de l'aman. on sournit l'affaire au calife 'Umar, et
celui-ci donna I'ordre d'executer cet aman secretement donne par
meme un esc1ave, et ajouta: il est bien un des ,Musulmans! Le
meme auteur (dans le Charh as-siyar al;kablr, ch. 42, No. 345)
.ditque .cet esc1aveavait ecrit (et non ~.;. comme,
idans 1'autre .redt; et ce demier est plus pres de I'original persan).
Ailleurs, (meme. ouvrage, ch. 46, No. 372), Sarakhsicite une
ciFculaire du calife ,~Umar, adressee aux commandants de ses
ı~r:lİ:1,~s en Ir~q: «Si vous dites .~ :,:; 'J j' u-.f-; , 'l c'est .... ..-.ıı_ ...-..,..;
·d~-·l'aman». La deuxieıne formule, ~>-est persan.
5. Pour I'annee 17 R, at-Taban (Ta'rıkh, 1,2560, ed. EU1'ope),
'cite' la question que .quelqu'un avait posee a quelqu'un d'a:utre:
, ~) r'.u ;'i (de quel pays es-tu?) 41
" '~. 6. ıbn: Kathıt, dans son al-Biddya wa'n-Niha,ya (VII, 40)
'che cette parole d'un soldat musulman, concemant !'tmpression
qu~ les Arabes' avaient laissee chez I'armee adverse, persane:
. c,!l .} c.:J.j .} 0,.ı ~,; "'"-yS- ..;,;. .. -;.~ (= lls riaient
.-de ,nos fleches, et disaient: fleches, d'enfants, sans lances), pour
ı:egretter plus tard.
68
7. Concemant la physionomie du calife 'Ali, qui avait un
gros ventre, ıbn Sa'd (Tabaqtit, III/i p. 17) cite la remaı:que de
q~e19u'un de son entotirage: .Ja ~--:. '"r,., ,; et la meme
phrase chez al-Baladhuri (Ansdb, I, 320), est: .....,~, j,j-!
(= le gros centre est venu).
8. Quelq'un de stupide etait fier· d'avoir tue, dans une
guerre civile, le gral1d compagnon du Propbete, a savpir 'Am~ar
ibn Yasir. Alors un de ses camarades lui rappela (ef Anstib de
Baladhuri, I, 173) : J .. .A,;; "-,··r~-:; (= mais ta partie adverse est
,quelque chose de grande!)
9. Quelqü'un parla mal de 'Ali. Un autre l'interrompit en
disant· (ef. ıbn Sa'd, Tabaqtit, III/i, p. 185-6): J~ .ı:~:s~'~ et
selon al-Baladhuri (Ansab, I, 173 note) la fOFffiule 'fut~b;s ~~I.J ,.
(= oh toi qui par1es de chose mauvaise!).
10.. Dans les evenements de l'an 59 H., Taban cHe dans ses
annales un dialogue avec le poetelbn Mufarrigh:
: J~t;' ~,<~~_,_.~.-~,~.~j ;,:,:-:,'~~""'8' ~G~. ..~.~., i."~ '-,'-~1 _.~-. .J _ ,..... J,___.. ..,il -r":'"' •.
~ .~'J) ,- "~'i':·;'iJ~'
(= il dit : Qu'est-ce que c'est? ıbn Mufarrigh le comprit, bien que
ce fllt en persan, et repondi: C'est de i'eau, du jus de fmit, du jUs
de raisin,et il a un visage blanc comme argent).
11. Dans les evements de l'an 108 H., le meme histOTien parle
d'une armee rentrant en deroute:
lS..i..' .l') J ~'·tS ..i.." .4: ,;~;:s ..i.. t ~~ j'
(= Tu rentres de Khuttaıan. Tu rentres au visage devasM. Tu
rentres sans coeur rejouissant). Et dans une autre version, repetee
par deux fois, il y avait encore ces phrases:
;.;;' .le' } Y. ,.1.; 4(.le'; '-t .J'-t , 'w __ .... 4
(= Tu rentres en etat mince et malade). Cette derniere version
implique qu'i! faut prononcer amade, et non .dmadı.
12. Dans Ies ,evenements de I'an 132 H., le meme' auteur
repete par dem, fois cette somrnatİQn': 'i~ ;':;-.r :..Iıf.A':"" OU:
69
J'~ i tı; (= donnez, oh braves jeunes gens). Puis
quelqueS-pages plus loins, il le complete par ce qui suit: ,~",. ".""~- .f!I'ı'. -~
:ıı ~.J't , . ..,- ,';"" '-t~ la;;, u l..J;f' (= Vous etes les gens
de'la maisQn dans le desert, levez-vous-'~
13. Dans les evenements de l'an 145 H., le meme auteur
rapporte qu'un certain commandant -sornma du haut d'une colline ses
camarades: • :;~~~,s_~~~iJ~-~~1.&:~~_F.!l.~·~?g
• ~, ..,)t (Il cria du haut de la montagne en
persan, a ses camarades: A la montagne! Alors ses çamarades
monterent vers lui).
14. Dans les evenements de la meme annee, cet auteur dit
par deux fois: Quand les gens de Khorasan voyaient ıbn
Khudair, ils s'exCı~aient • '·' .... t •.:..a.' ~'(= Khuöair
est venu!). - ---,----,-.~
15. Et, enfin, dans les evenements de l'an 152, il rapporte:
i·~ ,'~"'~~~~~-~, 6..1 Jlü (= AiorsAbtiSuWaid ~iiitJ-·..". .. A'" .-."
lui dit en persan: Assaie-toi, assaie-toi, et il s'assit).
16. Un jour il y avait une discussion entre Abti J:lanffah
(mort 150 H. et son eleve persan ıbn al-Mubarak; et sur une
explication penetrante de son maitre, ıbn al-Mubarak s'exclatna:
&n'I,~~ _..-(;::: c'est de l'or!) (ef, as-Saimari, . Mandqib Abi
Hanı/ah, Ms Chahid Ali, Istanbul, .fol. 13/a).
ce ne sont la que des echantillons. On en trouvera beaucoup
d'autres. Je signale pour memoire un recent travail d'un de mes
eleves et maintenant collegue de I'Universite d'lstanbul, RamadAn
Chechen, «Motş persans dans les ecrits de JaJ:ıi~» (Ramazan Şeşen,
Cahiz'in eserlerinde farsca kelimeler), publie dans la revue de la
facuIte des lettres d'lstanbul, section Orientalisme, il savoir
Şarkiyat Mecmuası .. l>- dS- .".~ 4,,;;,.. ı.,.; VII, 1972, p. 137-181),
dont je me contente de citer un seule passage (voir p. 142, qu'il cite
selon Ja1,ıi~, Bukhalii p. 22): r:..-l;...Z.,; r:} u 'J L: x 'j i Lt
(= Meme si tu sortais de ta peau, je ne te connaitrais pas). Id
aussi, il faut prononcer beroun, et non bdroun, car- e n'existe pas
70
en Arabe, et panois on le rend par alif qu'on prononce eneore en
AIgerie et au Liban comme (e).
P.s.
J'ai dte plus haut, sous No. 2, la tmduction persane du Saint
Coran par Salman Farsı. Sa conriaissance du persan etait tres
utile pour l'armee musulmane pendant les guerres avec l'lran, ce
qui nous alaisse quelques traces. Ainsi, dans son Kitab al-Am'wil
(§ 61, p. 25), Abü 'Ubaid cite un redt: Oand les Musıilmans
assiegeaient quelque fortresse de nran, Salman se rendait devant
l'ennemi et leur disait qu'il etait un d'ellX, qu'a cause de nslam
il avait obtenu les honneurs des deux mondes. Puis ajoutait: Si
vous embrassez l'Islam, vous aurez les droits et les devoirs comme
tous les autres Musulmans; mais si vous refusez, il vous incombera
la capitation et la poussiere sur vas t~tes; si vous refusez meme
cela, nous vous combattrons; apres avoir repete cela pendant trois
jours, si l'ennemi refusait toujours, on les combattait. Ce texte
porte cette phrase : .r- .>.-';'~~."~~~'rS"ıt ~.~.:! ~'. u Ü' Et 1'on
verra que r-~~ d La..' (La poussiere sur (votre) tete est en persan. _......... -~~....
ANCIENT PERSIAN TEXTS ,BY ARAB AUTHORS
This artiele is written by Prof. Dr. M. Hamidullah and translated
into Turkish by Dr. İ. S. Sırma. The influence of Persian on
Arabic, during the first hundredand fifty years or the Muslim era
can be seen in this artiele. Same examples of certain Persian letters
, are alsa gİven which had entered into the Arabic alphabet, before
the advent of Islam. As a result of this we find same Persian letters
in the Our'an and alsa used in the traditions (hadith). Again the
author, trying to show the influence of Persian on Arabk, gives
not only the letters but alsa same sentences, the examples of
which are taken from numerous writers.
71

Konular