ÂŞIK SÜMMÂNÎ‟NİN “DİLBER SENİN” REDİFLİ ŞİİRLERİNDEN HAREKETLE BAZI TESPİTLER

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
ÖZET
Divan ve halk edebiyatında “sevgili” çok zengin
bir anlam dünyasında betimlenmektedir. Özellikle Divan
edebiyatında şairlerin sevgili için sıkça kullandığı “dilber”
tabiri, bilindiği üzere, güzel kadın anlamındadır. Bu
sözcüğün; -özellikle- Erzurum ve çevresinden bazı saz
şairleri ve mutasavvıflar tarafından Allah, Hz.
Muhammed, Kur’an-ı Kerim ve bazı din büyükleri için
kullanıldığı tespit edilmiştir. Böylece, içerisinde “dilber”
ifadesinin geçtiği her şiir metninde bir kadın sevgilinin
tasvir edilmediği; dahası, herhangi bir cinsiyete malik
olmayan Tanrı’nın bile birtakım şairler tarafından bu
tabirle tasvir edildiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Dilber, Hz. Muhammed, Âşık
Sümmânî, Alvarlı Muhammed Lutfi Efendi.
SOME DETERMINATIONS FROM THE SOURCE OF
THE „ÂŞIK SÜMMANİ‟S “DİLBER SENİN”
RYHMED POEMS
ABSTRACT
The word “darling” in Divan and Folk Literature
is depicted in a very rich world of meanings. The
expression “dilber” which the poets frequently used for
“darling” especially in Divan Literature, as we know,
means “a beautiful lady”. It has been determined that
this word was used by especially some poets and Sufis
from Erzurum and its neighborhood for God, Prophet
Muhammad, Quran, and some Islamic scholars. In this

ArĢ. Gör., Erzincan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü. ozkandasdemir@hotmail.com.
978 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
way, we see that “dilber” to be found in a poem does not
necessarily mean a lady to be loved. Moreover, even God
who has no sex can be seen to be depicted as “dilber” by
some poets.
Key Words: Dilber, Hz. Muhammed, Âşık
Sümmânî, Alvarlı Muhammed Lutfi Efendi.
“Dil-ber”, Lügat-ı Cûdî’de “gönül götürücü, güzel1
”; Türk
Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğünde “alımlı, güzel (kadın)2
” olarak
geçmektedir. Kökeni Farsça olan bu sözcük –bilindiği gibiedebiyatımızda
güzel kadın ve sevgili anlamında pek çok Ģiirde yer
almıĢtır. Daha eski sözlüklerde “gönül götürücü” olarak
anlamlandırılan Farsça birleĢik sözcüğün zamanla edebiyatımızda
“güzel kadın” anlamında kullanılmaya baĢlandığını görmekteyiz.
“Leylâ ve Mecnûn” mesnevisinin “Bu sıfat-ı Mecnûndur ve İbtidâ-yı
mihnet-i füzundur “baĢlıklı bölümünde Fuzûlî, Mecnûn’u Ģöyle tasvir
etmektedir: “Bir dil-ber-i serv- kadd ü gül- rûy/ Serv-i hoş- rû gül-i
semen- bûy” (Servi boylu ve gül yüzlü bir dilberdi; hoĢ bir servi,
yasemin kokulu bir güldü).3 Burada Fuzûlî’nin Mecnûn için “dil-ber”
sözcüğünü kullanması o tarihte kavramın henüz Farsça
etimolojisinden uzaklaĢmadığını göstermektedir. Oysa 16. yüzyıldan
baĢlayarak Karacaoğlan baĢta olmak üzere Anadolu halk ozanları
tarafından bu sözcük lirik Ģiirlerde artık “güzel kadın” olarak
kullanılagelmiĢtir. Farsça etimolojisinden bu Ģekilde uzaklaĢarak
anlam daralması sonucu sadece kadın sevgililer için kullanılan bu
tabir kanımızca Erzurumlu Emrah’ın etkisiyle bu defa bir anlam
geniĢlemesine uğramıĢtır.4 Allah, Peygamber, Kur’an-ı Kerim ve bazı
din büyükleri için bu ifadenin kullanılmasına –özellikle- Erzurum ve
yöresinden bazı âĢıklar ile yine Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî
(Alvarlı Efe)’nin dîvânında rastlanması bunun mahalli bir kullanım
olduğu yönündeki düĢüncemizi kuvvetlendirmektedir.
ÂĢık Sümmânî 1860 (bazı kaynaklara göre 18615
veya
18626
)- 1915 yılları arasında yaĢamıĢ bir saz Ģairidir. ġiirlerinde

1
Ġbrahim Cûdî Efendi, Lügat-i Cûdî, Haz.: Ġsmail Parlatır, Belgin Tezcan
Aksu, Nicolai Tufar, TDK, Ankara 2006, s. 85.
2 Türkçe Sözlük, c. 1, TDK, Ankara 1998, s. 589.
3
Fuzûlî, Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn, Haz.: Muhammed Nur Doğan Çantay
Kitabevi, Ġstanbul 1996, s.100.
4 Emrah ile ilgili tespitimiz için 34 numaralı dipnota bakınız.
5 Türk Dili, Türk ġiiri Özel Sayısı III (Halk ġiiri), TDK, Ankara, Haziran
1989, s. 218.
6 Abdulkadir Erkal, ÂĢık Sümmânî, Fenomen Yayınevi, Erzurum 2007, s. 11.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 979
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
tasavvufi bir derinlik ve klasik Türk Ģiirine has üslup özellikleri yer
alan Sümmanî’nin divani türüyle yazdığı üç Ģiir bazı tespitlere ilham
kaynağı olması bakımından önemlidir. Söz konusu üç divanisinde
Sümmânî, Peygamber’e olan sevgisini coĢkun bir lirizm ve tasavvufi
bir derinlikle terennüm etmiĢtir. Öyle ki tahsili hakkında bilgi sahibi
olmadığımız âĢığın bu Ģiirlerinde geçen hükm-i Süleymân”, “nüshâ-i
kübrâ”, “Vedduha Velleyli, “bâb-ı Firdevs-i âlâ”, “allemel esmâ”,
levleke levlek” gibi birtakım ifadeler bile, daha ilk bakıĢta onun ilmî
derinliği hakkında bize bazı ipuçları vermektedir. Dikkate değer olan
husus; Sümmânî’nin, üç divanisinde ve bazı Ģiirlerinde Peygamber’e
“dilber” sözcüğüyle sesleniyor olmasıdır. ÂĢık Sümmânî’nin
Peygamber’e atfettiği üç divanisini örnek olarak görelim:7
1
Ta ezel teslim olmuşum râhına dilber senin
Açaydım cemâlin için âyine dilber senin
Kondu adalet mülküne nice hükm-i Süleymân
Yetişmedi asla kimse pâyına dilber senin
Metheylemiş âyet ile cemâlin izzetini
Nüshâ-i kübrâ eylemiş ol hûbun ümmetini
Pehlivanlar harceylese pazuda kuvvetini
Hâşa kimse dayanamaz yanına dilber senin
Feth-i bâb ettin cihânı Haydar-ı Ali ile
Damadın Murtaza, ceddin izzet-i veli ile
Dost seni metheylemiş Vedduha Velleyli8
ile
Ya niçin âşık olmayam yüzüne dilber senin
Sensin cümle ârifânın dü cihânda bürhani
Sensin on sekiz bin âlem mülkünün dost hubânı
Güzellikte mahbup idi Mısır Elinin sultanı
Yine tay olmadı hâşa muyuna dilber senin

7 Kimi derleme, kimi aktarma olan metinlerden yazı boyunca verdiğimiz
örneklere imlâ açısından müdahale etmedik.
8 KuĢluk vaktine andolsun.” “Geceye andolsun.” Sahih rivayetlere göre Hz.
Peygamber’e bir süre vahiy gelmez. Bunu duyan ve fırsat bilen müĢrikler “Rabb’i onu
bıraktı, ona darıldı.” Derler, inananlar arasında fitne çıkarmaya çalıĢırlar. Bunun
üzerine bu sûre indirilir. Birtakım sebepler yüzünden vahyin bir süre gecikmesi Hz.
Peygamber’i çok üzer. Yüce Allah kulu ve elçisi Hz. Muhammed’i yalnız
bırakmadığını, güneĢin parlayıp yükselmeye baĢladığı, gündüzün en genç zamanı olan
kuĢluk vakti ile her Ģeyin rahat ve huzura kavuĢtuğu, karanlığın çöktüğü geceye yemin
ederek Ģöyle buyurur: “KuĢluk vaktine andolsun. DurgunlaĢtığı zaman geceye
andolsun ki, Rabb’in seni bırakmadı ve sana darılmadı. Elbette senin sonun, ilkinden
iyidir. Rabb’in sana verecek ve sen razı olacaksın (üzülme). (Duhâ, 93/1-5) Bkz.:
Mehmet Yılmaz, Edebiyatımızda Ġslami Kaynaklı Sözler, Enderun Kitabevi, Ġstanbul
1992, s. 164.
980 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Vâsılı dosta yetiştin mübarek kadem ile
Sevdiğin aşkınla şad et bizi de ol dem ile
Bab-ı Firdevs-i Âla’da Asiye, Meryem ile
Lütfunla davet eyle, toyuna dilber senin
Eğer nebi eğer mürsel cümle zât-ı zernişân
Nuh, Halil, Musa ve İsa, Davut oğlu Süleyman
Eğer âlim eğer âşık meğer dertli dervişân
Cümlesi yüz sürmek ister pâyine dilber senin
Sen muhabbet madenisin ilmile imlâ ile
Gönül şehrini şaz etmiş Allâmel Esmâ ile
Yâr pazarın kadim eyle Sümmânî gedâ ile
Cemalin nur-ı Hüda’dır boyuna dilber senin9
2
Haddi midir ere kimse ahvâline dilber senin
Rütbede edemez kimse kemâline dilber senin
Kaftan kafa ziyâ verir semada şems ü kamer
Onlar da mübtelâ olmuş cemâline dilber senin
Derdimin de dermânısın cümle bây u gedânın
Lezzet-i sükkâr ezilmiş dilinde dilber senin
Aynasısın sen ol lezzet-i nûr-ı Hüdâ’nın
Hüccet-i burhân verilmiş eline dilber senin
Haddim midir methedeyim seni ben izzet ile
Methin bana kabahattir bin etsin dikkat ile
Hak seni zülfün metheylemiş kelâm-ı âyet ile
Veddûha Velleyli indi teline dilber senin
On iki ilmin bendinde sultân-ı evliyâsın
İlm-i ledünni zâhirde mahbûb-i kimiyâsın
Sümmânî bâbında kulam hâtemü’l enbiyâsın
O ne cândır fedâ olmaz yoluna dilber senin10
3
Tarih seksen dokuz düştüm peşine dilber senin
Yandım âh-ı âteşine yanaram dilber senin
Halkeylemiş cem eylemiş ol cânânı kübrâya
Yedi kavmin inzal olmuş yaşına dilber senin

9 Mehmet KardeĢ, MeĢhur Saz ġairi ÂĢık Sümmânî, Fakülteler Matbaası,
Ġstanbul 1963, s. 112- 113.
10 Abdulkadir Erkal, age., s.396.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 981
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Kudret kuşağı bükülmüş beline sevdiğimin
Lezzet-i sükkâr ezilmiş diline sevdiğimin
Ümmeti burhan eylemiş verilmiş eline sevdiğimin
Bin bir kere mûy saçılmış başına dilber senin
Amine hamile kaldı yahudan-ı enveri
Levleke levlek11 buyurmuş bu cihânın muhtârı
Affımıza sebep olan enbiyalar serveri
Ne cândır hâlis olmayan izine dilber senin
O yâr aşkını artırsın Sümmânî’nin efkârını
Fedlim le içinde gözlerimin ihsânını
Kararım yok Resûlullah isterim dilberimi
Gece gündüz düş olmuşam peşine dilber senin12
Sümmânî’nin bazı Ģiirlerinde “dilber” sözcüğü açık seçik
bir biçimde Hz. Muhammed ya da Hz. Ali için kullanılır:
“Kulundur Sümmânî bâbında dilber
Aşkın dükkânından hisseyi ister
Dediler muteber bir delil göster
Dedim hüccet Vedduhâya bağlandı.”13

Bu dörtlükte “vedduhâ” ifadesi ve buraya alınmayan bir
önceki dörtlükte yer alan “İki mim bir ha dala bağlandı” mısrasında
“Muhammed” sözcüğüne atıfta bulunulması “dilber” sözcüğüyle
Peygamber’in kastedildiğini göstermektedir.
“Derdime tabibsin sevdiğim dilber
Koyma melûl mahzûn bîçâre beni
Yoktur cihânda senin gibi dilber
Meylim müştâk etme ağyâre beni” 14
dörtlüğüyle baĢlayan Ģiirin devamındaki “Damadın şehriyâr sâki-i
yâver” ifadesiyle Hz. Muhammed’in kastedildiği görülüyor. Bir baĢka
Ģiirde Sümmânî bu tabiri Hz. Ali için de kullanmıĢtır:
“O hubân Ali ekberdir
O mahbûb zât-ı serverdir
O dilber nur-ı berdârdır
Ehl-i imânı yandırır”

11 “Lev- lâke lev- lâk le- mâ- halaktü’l- eflâk: Sen olmasaydın felekleri
(kâinatı) yaratmazdım.”
12 Abdulkadir Erkal, age., s.397.
13 Abdulkadir Erkal, age., s.182.
14 Abdulkadir Erkal, age., s.196.
982 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Bazı Ģiirlerde geçen “dilber” sözcüğüyle tam olarak kim
veya ne kastedilmiĢtir, bu sorunun kesin cevabını vermek oldukça
zor;15 fakat anlamın tesirinden ve Ģiirlerin genel dokusundan
Sümmânî’nin Ģiirlerinde sıklıkla kullandığı “dilber” ifadesiyle Allah,
Peygamber, Hz. Ali ve belki bir mürĢidi kastettiğini metinlerin
semantik yapısından çıkarabiliriz. Örneğin aĢağıdaki dörtlükte
erenlerin soyundan olan boyu seksenlik bir sevgiliden bahsediliyor;
ancak bu sevgili kimdir?
“Bir dilber sevmişem seksenlik boyu
Yeni taze tıfıl ağarmış mûyu
Sümmânî sevdiğim erenler soyu
Acaba ister mi bizi çarşıda”16
Kesin bir Ģey söylenemezse de Ģu dörtlükte Allah’a,
Peygamber’e veya bir tarikat yetkilisine bağlılığın vurgulandığını
söyleyebiliriz:
“Bir menzile başa kadar varmasan
Sen o yola kervan olsan ne fayda
Bir dilberin makamına konmasan
Hayâl ile mihmân olsan ne fayda.”17
“Dilber” sözcüğü bu Ģiirde Allah, Peygamber ya da bir
mürĢit için kullanılmıĢ olmalıdır. Bir baĢka dörtlükte Sümmânî bu
tabiri Tanrı için kullanmaktadır. ġair, ölüm gelip çattığında Allah’ın
huzuruna boĢ gitmekten korkarak Ģöyle sesleniyor:
“Dilbere müştaksın elde nesin var
Desti boş gidilmez cânâna karşı.”18
Sümmânî bir methiyesinde Kur’an-ı Kerim’i Ģöyle tasvir
etmektedir:
Ben bir dilber gördüm, çok belden ince
Sarılıp kucmanın imkânı mı var
Gövdesi ibrişim, yüzünde peçe
Kaldırıp açmanın imkânı mı var

15 Tasavvufi derinliği ve kapalı üslubu Sümmânî’yi hem zor anlaĢılır bir hale
getirmekte hem de bu yönüyle onu diğer birçok saz Ģairinden ayırmaktadır.
16 Abdulkadir Erkal, age., s.157.
17 Abdulkadir Erkal, age., s. 158.
18 Abdulkadir Erkal, age., s. 88.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 983
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Aslını sordum ki huriden değil
Cesette canı yok, bağda gül değil
Bir örük üstünde yüz on dört kâkül
Tarayıp örmenin imkânı mı var19
Yalnız iki dörtlüğünü aldığımız bu Ģiirinde Sümmânî âdeta bir
kadın sevgiliye olan aĢkını dile getirmektedir. Ġnce belinden sarılmak,
peçesini kaldırıp yüzünü açmak, kâkülünü tarayıp örmek, zülfünün
telini çözdürüp açmak istediği sevgilisini ilk bakıĢta bu Ģekilde
algılamak doğal olabilir; fakat metinde geçen “yüz on dört kâkül”,
“altı bin altı yüz altmış altı tam” ifadeleri Kur’an-ı Kerim’deki ayet
ve sure sayılarına iĢaret etmekte ve Ģiirin genel dokusunda
Sümmânî’nin “dilber” kavramını Kur’ân-ı Kerim için kullandığı
görülmektedir.
Orhan Kemal Tavukçu, “Yunus Şiirlerini Ayırt Etmeye
Yönelik Bazı Tespitler” baĢlıklı makalesinde Yunus’un Tanrı için
“maşuk” sözcüğünün yanında bu sözcüğün müennes Ģekli olan
“maşuka” sözcüğüne de yer verdiğini ifade etmektedir. “Yunus
Emre’nin kendine has kullanımlarından biri de Tanrı (sevgili) ile ilgili
ifadelerinde karşımıza çıkmaktadır. Şair bu tarz ifadelerde Tanrı için
maşuk kelimesinin yanında bu kelimenin dişil şekli olan maşuka
kelimesine de yer vermiştir. Tasavvufta Tanrı’nın sevgili olarak
nitelendirilmesi olağan bir durumdur. Ancak bu kavram için maşuk
kelimesinin yanında maşukanın da kullanılması herhalde sadece bizim
Yunus’a özgü bir kullanım olmalıdır.”20 Orhan Kemal Tavukçu’nun
Yunus Emre Divânı’nda tespit ettiği örneklerden bir beyit Ģu
Ģekildedir:
“Dünyâda Peygamberün başına geldi bu ışk
Tercemânı Cebrail maşukası Hâlıkdur”
Yunus Emre’de Arapça bir sözcüğün diĢil kullanımı
Tanrı’ya isnat edilirken, ÂĢık Sümmânî ve bahsi geçen Ģairlerde
anlam itibariyle diĢil karakterdeki bir sözcük; Allah, Peygamber ve
bazı din büyükleri için kullanılmıĢtır. Bu noktada Ģairlerimizin
doğrudan Yunus Emre’den etkilenmiĢ olabileceğini söylemek zorlama
bir tespit olabilir; fakat tasavvufi yaĢayıĢ içerisinde ortak hissediĢlerin
benzer çağrıĢımları ortaya çıkarabileceğini söylemek herhalde yerinde
bir tespit olacaktır. Ayrıca dikkate değer bir baĢka husus edebi

19 Mehmet KardeĢ, MeĢhur Saz ġairi ÂĢık Sümmani Hayatı ve ġiirleri,
Fakülteler Matbaası, Ġstanbul 1963, s. 111.
20 Orhan Kemal Tavukçu, “Yunus ġiirlerini Ayırt Etmeye Yönelik Bazı
Tespitler”, Journal Of Turkish Studies, Volume 28/II, 2004, s. 78.
984 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
metinlerde ve günlük hayatta Tanrı için müzekker (eril) isnatların
doğal karĢılanırken müennes (diĢil) isnatların çarpıcı olarak telakki
edilmesidir. Ġslam inanıĢında herhangi bir cinsiyete sahip olmayan
Tanrı için cinsiyet isnadı yapmak olanaksız olsa da, Hıristiyanlıktaki
teslis inancının etkisiyle Tanrı’ya “Baba” isnadı toplumumuzda
“Allah Baba” tabirinin kullanılmasına zemin hazırlamıĢtır. Tanrı’nın
eril karakterde telakki edilmesinin altında ataerkil anlayıĢın,
mitolojinin ve pagan inanıĢların etkili olduğu söylenebilir. Diğer
taraftan isimlerin diĢil ve eril olarak ayrıldığı diller konuĢan
toplumların hemen hepsinde Tanrı “O” zamiriyle karĢılandığında diĢil
olan zamir kullanılmaktadır.
Sümmânî’nin, bazı Ģiirlerinde “dilber” sözcüğünü birinci
anlamıyla ve alıĢılmıĢ olduğu Ģekliyle kadın anlamında kullandığı da
görülmektedir. Örneğin, sevdiğinden ayrılmanın verdiği duygularla
yazdığı;
“Bir vakit beraber sevdiğim dilber
Şimdi ayrıldı da ondan ağlarım”21 mısraları,
“Yol uğradım dilber senin iline”22
“Her sabah her sabah suya giden yâr
Al beni eline altın tas dilber”
23
mısralarında, Sümmânî’nin “dilber” sözcüğünü yaygın anlamıyla
kullandığı görülmekte ve bu Ģiirlerindeki üslubu Karacaoğlan lirizmini
hatırlatmaktadır.
Sümmânî’yle aynı çağda yaĢamıĢ olan ve kendisiyle
tanıĢtığını bildiğimiz Bayburtlu Celâlî’nin, Hz. Muhammed için
söylediği farklı Ģiirlerden örnek dötlükler:
“Celâlî sâildir kapında dilber
Hüsnün pertevinden bir bûse ister
Dediler muteber bir delil göster
Dedim hüccet “Ve’d- duhâ”ya bağlamış”24

21 Abdulkadir Erkal , age., s. 221.
22 Abdulkadir Erkal , age., s. 228.
23 Abdulkadir Erkal , age., s. 270.
24Sümmâni’den benzer bir dörtlüğü yukarıda vermiĢtik. Tahminimizce
“dilber” sözcüğünün kullanımında, Bayburtlu Celâlî, ya Sümmânî’den etkilenmiĢ
olmalı ya da Erzurum ve yöresinin bu yaygın kullanımını Bayburtlu Celâlî de
bilmektedir.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 985
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Çoktan âşık oldum ben o dilbere
İsmin kitap ettim aldım ezbere
İstedim Celâlî yazam deftere
Ülkesi “mim” durağı “mim” kendi “mim”25
Celâlî’nin, Mandafar26 köyüne giden hâmisi Hacı
Mehmed’in damadı Pîrî Bey için söylediği Ģiirden bir dörtlük
Ģöyledir:27
Gökyüzünün kevâkib-i Ülker’i
Hûblar ülkesinin şâh-ı serveri
Gönüller uğrusu İrem dilberi
Çin mülkünün hanı safâ gelmişsin28
Sümmânî’yle aynı çağda yaĢamıĢ olan diğer bir Ģair de
dönemin büyük mutasavvıflarından biri olan Erzurumlu Hâce
Muhammed Lutfî’dir. Bu zat halk arasında Alvarlı Efe Hazretleri
olarak bilinir. ġairin “Hulâsatü’l- Hakâyık” adlı divânında “dilber”
ifadesinin benzer kullanıĢları dikkat çekicidir. AĢağıdaki gazelde
Peygamber’e nispet edilen bu ifadenin örnekleri görülmektedir:
Gel ey bâğ-ı risâletde gül-i handân olan dilber
Gel ey râh-i besâletde şîr-i meydân olan dilber
Gel ey hûrşîd-i ma’nâ kubbe-i irşâdda bî-hemtâ
Gel ey nûr-i hidayetde meh-i tâbân olan dilber
Gel ey üstâd-ı kül senden umarlar feyz-i Rabbânî
Bütün ervah-ı zî-şân cânına cânân olan dilber
Gel ey Ahmed Muhammed Mustafa Muhtâr-ı Mevlâ’sın
Şeb-i Esrâ’da bezm-i vahdete şâyân olan dilber
Gel ey memdûh-i Mevlâ vâsıfın Perverdigâr olmuş
Sana vassâf olan kimdir rîh-i Rahmân olan dilber
Seni âlemlere rahmet hemân gönderdi bir Allah
Gel ey mihr-i şefâ’at şevkıne zî-şân olan dilber

25 Arap harflerinden birisidir. Hz. Muhammed’in adı bu harfle baĢladığı için
tek baĢına Peygamber’i simgeler.
26 Bayburt’a bağlı bir köy.
27 Bu bilgi için bk: Cemal Kurnaz, Mustafa Tatcı, Bayburtlu Celâlî ve ġiir
Dünyası, M.E.B. Yayınları, Ankara 2000, s. 283.
28 Örnek dörtlükler için bk: Cemal Kurnaz, Mustafa Tatcı, age., s. 137, s. 138,
s. 165.
986 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Ayağın tozuna kurbân olan Lutfî’ye rahmeyle
Usât-ı ümmetine zât-ı mihribân olan dilber29
Hüseyin Kutlu, “Hâce Muhammed Lutfî Hayatı, Şahsiyeti ve
Eserleri” adlı kitabında Alvarlı Lutfi Efendi’nin babası Hâce Hüseyin
Efendi tarafından irticalen söylenen bir gazelin öyküsünü Ģöyle ifade
ediyor: “Hâce Hüseyin Efendi bu gazeli, Hazret-i Pîr’in büyük oğlu
Şeyh Abdulhâdi (Hazret-i Şâh) Hasankale’yi30 teşrif buyurdukları
zaman irticâlen söylemiştir”31 Bu gazel32 Ģu Ģekildedir:
“Kadem basdın gönül tahtına sultânım safâ geldin
Dil-i pür- renc ü tâb-ı derde dermânım safâ geldin
Kapundur matla-i a’lâ tapundur maksad-ı aksâ
Senindir rütbe-i ‘ulyâ benim şâhım safâ geldin
Gel ey dilberlerin şâhı melâhat burcunun mâhı
Gedâ’nın hâlini gâhî sorup şâhım safâ geldin
Gel ey sultân-ı âlî-şân ki sensin Hüsrev-i devrân
Sana hep bende-i fermân buyur şâhım safâ geldin
Gedâî geldi o câne can olsun yoluna kurban
Seâdet tahtına sultân buyur şâhım safâ geldin”33
Bu tabirin bir din büyüğü için kullanılmasının ilk örneğini
herhalde Hâce Hüseyin Efendi vermiĢ olacaktır ki tarihî gerçeklik de
buna uygundur.34 Daha sonra bu kullanıĢ tabii olarak evladı Lutfi
Efendi tarafından devam ettirilmiĢtir.

29 Hâce Muhammed Lutfi, Hulâsatü’l- Hakâyık ve Mektâbât-ı Hâce
Muhammed Lutfi, Damla Yayınevi, Ġstanbul 2006, s. 191.
30 Erzurum’un Pasinler ilçesinin eski adı.
31
Hüseyin Kutlu, Hâce Muhammed Lutfî Hayatı, ġahsiyeti ve Eserleri,
Damla Yayınevi, Ġstanbul 2006.
32 Nida Tüfekçi tarafından Raci Alkır’dan notaya alınan bu gazel, sözleri çok
bozuk bir Ģekilde, TRT repertuarına türkü olarak girmiĢtir. Erzurum yöresine ait olan
bu türkü “Kadem Bastı” adıyla bilinir. Özellikle Erzurum’da yaygın olan bu tür
eserlerin musikideki karĢılığı “tatyan”dır.
33
Hüseyin Kutlu, age., s. 27.
34 NakĢibendî tarikatinin Halidiye koluna intisap etmiĢ olan Erzurumlu
Emrah’ın Ģiirlerinde tasavvuf önemli bir yer tutar. Erzurumlu Emrah Divânı’ndan
tespit ettiğimiz bazı Ģiirlerde (özellikle aruzlu Ģiirlerde) “dilber” sözcüğünün Allah,
Peygamber veya herhangi bir din büyüğü için kullanılmıĢ olduğuna dair bariz bir
ipucu bulamadığımızdan bu kullanımın ilk örneğini Emrah’ın vermiĢ olabileceğini
maalesef söyleyemedik. Oysa bazı Ģiirlerde Emrah’ın bu kullanıma ilham olabileceği
hissi uyanabilmektedir:
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 987
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Erzurum yöresinden bu kullanıĢa bir örnek de ÂĢık Mevlüt
Ġhsani’ye aittir. 1928 yılında Erzurum’un ġenkaya ilçesine bağlı
Kaynak köyünde dünyaya gelen ÂĢık Mevlüt Ġhsani’nin bir Ģiiri Ģu
Ģekildedir:
“Cihan yok iken var etti ervahın dilber senin
Kemalin, cemalindendir ahlakın dilber senin
Kurdu kandil-i hicapta adalet sarayını
Nice müddet karar etti otağın dilber senin
Cümlesinden evvel idin, neden geldin sonradan
Yüz igirmi dört bin nebi geldi geçti sıradan
Cümlesinden hub yaratmış, seni sevmiş Yaradan
Dikildi mağrip, maşrıka bayrağın dilber senin
Geldi Amine Hatun’dan nice oldu mucizat
Kâbe ile secde etti cümle ağaç, yerde ot
Hep yüz üstü yere düştü çok kilise, nice put
Kadem basınca cihana ayağın dilber senin
Âşık olan maşukunun kapısında köledir
Bülbülün ah u zarıncı terin gonca güledir
Gerdanın bab-ı selamdır, başın arş-ı a’ladır
Cemalin bedr-i münirdir yanağın dilber senin
Varmayanlar küfre gider gösterdiğin rahınan
Âşıkların seni arar feryadınan, ahınan
Cemalin İsm-i A’zamdır, dilin Bismillah’ınan
Ve’ş-şemsi leyli yazılı dudağın dilber senin

“Emrahı binde bir âşık bulunmaz
Âşık-ı sâdıkın mihri dolunmaz
Bu bâbda bizlere yasak olunmaz
Dilberler şâhının dergâhıdır bu”
Emrah’ın, her iki âlemde de kendisinden baĢka sevdiği olmayacak bir sevgilisi
(dilber) var ama bunun kim olduğunu kesinlikle bilmiyoruz. Tahminlerle hareket
etmemek için burada örnek vermekle yetineceğiz:
“….
Özünden gayrı yokdur sevdiğim dünyada vü ukbâda
Enîsim nâzenînim nev-civânım dilberim sensin
Bilürsen kim tarih-i aşk içre rehberim sensin”
AĢağıda Emrah çıraklarından Gedaî ve Emrah kolundan diğer âĢıklardan
verdiğimiz örnek Ģiirlerde bu kullanımın yer alması Emrah’ın bu âĢıklar ve Erzurum
yöresi âĢıklarına örnek olabileceği düĢüncesini pekiĢtirmektedir.
ġiirler için bkz: Metin Karadağ, Erzurumlu Emrah Divânı, Uludağ
Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Yayınları, Balıkesir 1990, s. 191, 336.
988 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Bütün dünya güzelliğin edemezler netice
Kuduretin sevdiğisin, sensin yüceden yüce
Lutfeyle nur-ı envarın şu Mevlüt’e bir gece
Haşa asla anlatamam tırnağın dilber senin”35
ÂĢık Mevlüt Ġhsani ile ilgili çalıĢmasında36
, Dilaver Düzgün,
“İhsani” mahlasını âĢığa Lutfi Efendi’nin verdiğini ifade ederek
sonraki sayfalarda Ģu bilgileri veriyor: “XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile
XX. yüzyılın başlarında yaşamış olan Doğu Anadolu’nun iki büyük
şairi Çıldırlı Âşık Şenlik ve Narmanlı Âşık Sümmânî’nin ölümlerinden
15 yıl kadar sonra dünyaya gelen Mevlüt İhsani, kendisini hazır bir
geleneğin ortasında bulmuştur.”37 Bu bilgilerden hareketle Mevlüt
Ġhsani’nin Ģiirlerindeki bu kullanımı, ya kendisine mahlasını veren
Alvarlı Lutfi Efendi’den ya da âĢıklığına zemin hazırlayan
Sümmânî’den etkilenerek ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Ġhsani’den
yarım asır önce “dilber senin” redifiyle Peygamber’e ithafen Ģiirler
söyleyen Sümmânî’nin Erzurum ve çevresi âĢıklık geleneği içerisinde
Ġhsani’ye örnek olduğu muhakkaktır. Dolayısıyla -muhtemeldir ki-
Ġhsani bu Ģiirlerinde Sümmânî’den etkilenmiĢtir. Ġhsani’nin
Peygamber için yazdığı bir baĢka Ģiirin ilk dörtlüğü Ģöyledir:
“Bir dilberin mecnunuyum
Nur cemalin ziya bize
Ta ezelden meftunuyum
Penah-ı Kibriya bize”38
Erzurum’un Ġspir ilçesine 60 km, Bayburt’a 32 km uzaklıkta
ve baĢlangıçta Ġspir’e bağlıyken 1957’de Bayburt’a bağlanan
Çamlıkoz köyünde 1908’de dünyaya gelen ve 1959’da vefat eden Hak
ÂĢık’ı Hicrânî ile ilgili çalıĢmasında Sabri Özcan San, bir rüya olayı
ardından kendisine maneviyatta babasının Celalî olduğunun
söylendiğini ifade etmektedir39. Bayburtlu Celalî’den etkilenmiĢ
olduğunu teyit eden bir gerçek de Hicrânî’nin “dilber” tabirini Allah,
Peygamber ve din büyükleri için kullanmıĢ olmasıdır.
Peygamber için söylediği bir Ģiirden örnek dörtlük:
Bir gece manâda gördüm bir dilber

35 Dilaver Düzgün, ÂĢık Mevlüt Ġhsani Hayatı, Sanatı ve ġiirlerinden
Seçmeler, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum 1997, Sayfa 33.
36 Dilaver Düzgün,, age.
37 Dilaver Düzgün,, age., s. 17.
38 Dilaver Düzgün,, age., s. 231.
39 Bkz: Sabri Özcan San, ÂĢık Hicrânî, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1987, s. 16.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 989
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Dolanır cenneti izleri Mim’de
Saki-i devrânda âb-ı hayatta
Halleri Errahmân yüzleri Mim’de40

Bir baĢka Ģiirden örnek:
Dedim dilber ile girem pinhane
Dedi şeyda bülbül müsün sen bana
Hop servi kameti dönmüş damene
Bezenmiş budağı gülleri Mim’de41
Ġlahi Sevgili için söylediği Ģiirden örnek:
Biz ki bir dilberin mübtelasıyız
Layık desez de hoş demesez de hoş
Serencam-ı aşkın kerbelasıyız
Âşık desez de hoş demesez de hoş42

Hem Allah hem de Peygamber için söylediği Ģiirden örnek:
Sevda çöllerinde Hicrânî Gedâ
Çok yalvardım kalkmaz aradan perde
Benim nişanım var iki dilberde
Biri Elif43’tedir birisi Mim’de44
Pîr’i için söylediği iki Ģiirden örnek dörtlükler:
Bir mah-ı dilberde kaldı nazarım
Sarraf bulup açamadım pazarım
Hurufsuz hecede imlâ yazaraım
Kalem elin defter elin dal elin45
Mestâne olmuşam ta kal û belâ
İfadem halloldu ol Arş-ı âlâ
Bir mah-ı dilbere oldum müptelâ
İsmini söylesem yâr ayanda mı46
Erzurumlu Emrah çıraklarından BektaĢi Ģair BeĢiktaĢlı
Gedaî’den örnekler:
Hz. Ali için yazdığı koĢmadan örnek dörtlük:

40 Sabri Özcan San, age., s. 97.
41 Sabri Özcan San, age., s.100.
42
Sabri Özcan San, age., s.103.
43 Arap harflerinin ilkidir. Allah adı bu harfle baĢladığı için Tek olan Allah’ı
simgeler.
44 Sabri Özcan San, age., s.140.
45 Sabri Özcan San, age., s.163.
46 Sabri Özcan San, age., s.186.
990 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Sevdim bir dilberi hublar serveri
Kızarmış ruhleri ter güle nisbet
Dudağı sükkeri kudret kevseri
Hâl-i hindûları fülfüle nisbet47
Gedaî’nin yazdığı bir münacattan örnek:
Gedaî yâr-ı sâdık buldum anı dâr-ı dünyâda
Ana ben cân ü dil verdiğimi fâşeylemem yâda
Nazîrin görmedim ol dilberin dünyâda ukbâda
Dilimde Kulhüvallah Ellezi Esrâ bu ma’nâda
O nevreste mekândan lâmekândır kimseler bilmez
Ne sultandır ne handır âlişandır kimseler bilmez48
“XIX. Asır Saz Şairlerinden Hengâmî” adlı kitabında
Hengâmî’nin BeĢiktaĢlı Gedaî ile arkadaĢ olduğunu söyleyen Sadettin
Nüzhet, onun BektaĢi tarikatine mensup olduğunu da ifade
etmektedir.49 Hengâmî’nin ayaklı semaî tarzında yazdığı bir naattan
burada örnek verelim:
Nice tarif edem mehdin bu âlemde senin dilber
Edem mehdin bu âlemde senin dilber ruyin enver
Bu âlemde senin dilber ruyin enver lebin sükker
Senin dilber ruyin enver lebin sükker saadettir50
ÂĢık Dertli’nin çırağı Geredeli ÂĢık Figanî’nin51 (1814- 1895)
Peygamber için yazdığı bir gazel Ģu Ģekildedir:
Güzellerde bir emsâlin bulunmaz serfiraz dilber
Mülûkâne edâ etvar olan nevreste naz dilber
Keman kaş üstüne kumral kıvırcık avrupâ uymuş
Mubârek cism-i penbe gülden hasıl beyaz dilber
Kaşınla kirpiğin olmuş müstehir hüsnüne meftun
Efendim “ahsen-i takvim”ine eyler niyaz dilber

47 Sadettin Nüzhet, XIX. Asır Saz ġairlerinden BeĢiktaĢlı Gedaî, Sühulet
Kütüphanesi, s.44.
48 Sadettin Nüzhet, age., s. 80
49 Sadettin Nüzhet, XIX. Asır Saz ġairlerinden Hengâmî, Sühulet
Kütüphanesi, s. 9.
50 Sadettin Nüzhet, age., s. 42.
51 Bilgi için bk: Hayrettin Ġvgin, Geredeli aĢık Figanî, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1994.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 991
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Beni medh ü senâ etti deyü incinme sultânım
Sana bu muhtasardan muhtasar vallah az dilber
Figanî veş nice âşıkların vardır aman şâhım
Beni de defterinde mücrim edna babında yaz dilber52
Hacı BektaĢ Tekkesi’ne mensup Zileli Ģairlerden Gulam
Haydar’ın “derdime dermana geldim” redifli bir Ģiirinde Tanrı’ya
yakarıĢını ifade eden Ģiiri Ģu dörtlükle baĢlar:
Ey benim sevdiğim dilber
Derdime dermana geldim
Senden gayrı yoktur kimsem
Derdime dermana geldim53
Elhamdü Zikriye tapĢırmasıyla Ģiirler söyleyen Gulam
Haydar’ın kızı Zileli halk ozanı Cemile’nin Hacı BektaĢ için yazdığı
bir Ģiir Ģu mısralarla baĢlar:
Nazlı dilber bu illerden gideli
Mecnunum şahımın yolunda bugün54
Yine Hacı BektaĢ-ı Veli için yazıldığını “Bendesine beyan
eder aslım Horasan deyi” mısraından anladığımız bir Ģiirde Zileli
Sadık Ģöyle seslenmektedir:
Nail oldum efendimin mübarek cemaline
Acep şahım bakmaz m’ola bendesinin haline
İntizarım ol dilberin lebinin zülaline
Sadık dil olmuş çağırır el- aman deyi55
Örneklerde görüldüğü gibi bazı Alevi- BektaĢi Ģairlerde de bu
kullanıma rastlanmaktadır. Gerçek adı Kara Hüseyin olan ve
Gemerek’te doğup Hekimhan’da vefat eden BektaĢi ozanı ÂĢık
Sadık56’ın bazı Ģiirlerinde bu kullanıma rastlamaktayız.
MürĢidi Feyzullah Çelebi için söylediği Ģiirden örnek:
Gezerken dilbere yolum düş oldu
Mübarek Cuma gecelerinde
Çok ağladım gözlerimden yaş geldi
Mübarek Cuma gecelerinde57

52 Hayrettin Ġvgin, age., s. 78.
53 Mehmet Yardımcı, 16. Yüzyıldan Günümüze Ġz Bırakan Zileli ġairler, Zile
Belediyesi Kültür Yayınları, Mayıs 2004. s.136.
54 Mehmet Yardımcı, age., s.175.
55 Mehmet Yardımcı, age., s.189.
56 ÂĢık sadık hakkında bilgi için bk: Ġsmet Zeki Eyüboğlu, ÂĢık Sadık,
Pencere Yayınları, Ġstanbul 1997.
57 Ġsmet Zeki Eyüboğlu, ÂĢık Sadık, Pencere Yayınları, Ġstanbul 1997, s. 25.
992 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
Hz. Ali için söylediği Ģiirden örnek:
Bakınca Firdevs bağında
Duran dilbere aşk olsun
Hublar saf olmuş sağında
Horan dilbere aşk olsun58
Ġslam geleneğinde; büyük peygamberlerden olan Hz. Âdem
“Safiyyullah”, Hz. Ġbrahim “Halilullah”, Hz. Musa “Kelimullah” ve
Hz. Ġsa “Ruhullah” olarak nitelendirilmiĢtir. Ġslam Peygamber’i Hz.
Muhammed için “Habibullah” yani Allah’ın Sevgilisi tabirinin
kullanılması Peygamber’in sevgili olma yönünü daha çok öne
çıkarmıĢtır. Hıristiyanlar için Hz. Ġsa “Tanrı’nın Oğlu” olarak
görülürken Müslümanlar için Hz. Muhammed; Allah’ın kulu, elçisi ve
sevgilisidir. Ġslam dinine mensup bütün milletlerin edebiyatlarına
kadar yansıyan Peygamber sevgisi Ġslamiyet’in kabulüyle biçimlenen
Türk edebiyatında da sıklıkla iĢlenmiĢtir. Divan ve halk Ģairleri,
modern Ģair ve yazarlar eserlerinde Peygamber’i kendilerince övmüĢ;
bu konuda birbirinden güzel eserler vermiĢlerdir. Türk edebiyatında
Peygamber’e atfedilen Ģiirler arasında klasik hüviyet kazanmıĢ olanlar
dahi vardır ki Süleyman Çelebi’nin “Mevlid-i Şerif”i Türk
toplumunun nazarında kutsiyet kazanmıĢ bir eserdir. Peygamber’in
damadı Hz. Ali, Müslümanların çok sevdiği ve hakkında fazlaca Ģiir
söylenen diğer bir Ģahıstır. Müslüman sanatçıların Peygamber’e olan
sevgilerini dile getirirken kullandıkları tabirleri zaman zaman Hz. Ali
için de kullanmıĢ olmaları bu sevgiyi gösteren bir delildir.
Divan ve halk Ģiirinde sıkça yer alan “dilber” ifadesi
Farsçadan dilimize geçmiĢ ve edebiyatımızda “sevgili, güzel kadın”
anlamında kullanılagelmiĢtir. Bazı halk Ģairlerinin Allah, Peygamber,
Kur’ân-ı Kerim ve bazı din büyüklerini bu ifade ile tasvir ettiğini
görmekteyiz. Bu Ģairler yoğun olarak Peygamber’e olan sevgilerini
Ģiirlerinde bu tabirle dile getirmiĢlerdir. “Habibullah” sıfatıyla anılan
Hz. Muhammed için “dilber” isnadı Peygamber’in “Allah’ın
Sevgilisi” olma hüviyetinin sonucudur.
59 Aynı coğrafyada yaĢayan
bazı Ģairler tarafından bu tabire yeni bir anlam yüklenmesi sonucunda
kavramın mahalli bir hususiyet kazanması örnek Ģiirlerle böylece teyit
edilmiĢtir.

58 Ġsmet Zeki Eyüboğlu, age., s. 74.
59 Bu tabirin bazı Ģiirlerde Allah, Hz. Ali ve din büyüklerine isnat edildiğini
yukarıda örnekleriyle gösterdik.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 993
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
KAYNAKÇA
ASLANOĞLU, Ġbrahim; ÂĢık Seyit Türk, Sivas Valiliği Halk Eğitimi
BaĢkanlığı Yayınları, Sivas 1967.
ASLANOĞLU, Ġbrahim; ÂĢık Veli Hayatı, KiĢiliği, DeyiĢleri, Kültür
ve Turizm Bakanlığı M.F.A.A.D. Yayınları, Ankara 1984.
BAġGÖZ, Ġlhan, ÂĢık Ali Ġzzet Özkan YaĢamı, Sanatı, ġiirleri,
Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1979.
DÜZGÜN, Dilaver; ÂĢık Mevlüt Ġhsani Hayatı, Sanatı ve ġiirlerinden
Seçmeler, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum 1997.
DÜZGÜN, Dilaver; ÂĢık Mustafa Ruhani Hayatı, Sanatı ve
ġiirlerinden Seçmeler, Atatürk Üniversitesi Yayınları,
Erzurum 1997.
DÜZGÜN, Dilaver; ÂĢık YaĢar Reyhani Hayatı, Sanatı ve
ġiirlerinden Seçmeler, Atatürk Üniversitesi Yayınları,
Erzurum 1997.
Ebyat-ı Ağlarbaba Hazretleri, (Künyesiz).
ERGUN, Sadettin Nüzhet; XIX. Asır Saz ġairlerinden BeĢiktaĢlı
Gedaî, Sühulet Kütüphanesi.
ERGUN, Sadettin Nüzhet; XIX. Asır Saz ġairlerinden Hengâmî,
Sühulet Kütüphanesi,
ERKAL, Abdulkadir; ÂĢık Sümmânî, Fenomen Yayınevi, Erzurum
2007.
EYÜBOĞLU, Ġsmet Zeki; ÂĢık Sadık, Pencere Yayınları, Ġstanbul
1997.
FUZÛLÎ; Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn, Haz: Muhammed Nur Doğan,
Çantay Kitabevi, Ġstanbul 1996.
GÜNDOĞDU, Cengiz; "ÂĢık Sümmânî’de AĢkın Metafiziği”,
Tasavvuf, S.8, 2007, ss. 113-154.
GÜNEY, Eflatun Cem; GÜNEY, Çetin Eflatun, Erzurumlu Emrah,
Ġstanbul Maarif Kitaphanesi, Ġstanbul 1975.
Hâce Muhammed Lutfi; Hulâsatü’l- Hakâyık ve Mektûbât-ı Hâce
Muhammed Lutfi, Damla Yayınevi, Ġstanbul 2006.
Ġbrahim Cûdî Efendi; Lügat-i Cûdî, Haz: Ġsmail Parlatır, Belgin
Tezcan Aksu, Nicolai Tufar, TDK, Ankara 2006.
ĠVGĠN, Hayrettin; Geredeli aĢık Figanî, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1994.
994 Özkan DAŞDEMİR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
ĠVGĠN, Hayrettin; ÂĢık Sıtkı Baba, Emel Matbaacılık, Ankara 1976.
KARADAĞ, Metin; Erzurumlu Emrah Divanı, Uludağ Üniversitesi
Necatibey Eğitim Fakültesi Yayınları, Balıkesir 1990.
KARDEġ, Mehmet; MeĢhur Saz ġairi ÂĢık Sümmânî, Fakülteler
Matbaası, Ġstanbul 1963.
KESKĠN, Özgen; Türk Saz ġairliği ve Ardanuçlu Efkârî, Öner
Matbaası, Bursa 1984.
KURNAZ, Cemal; TATCI, Mustafa, Bayburtlu Celâlî ve ġiir
Dünyası, M.E.B. Yayınları, Ankara 2000.
KUTLU, Hüseyin; Hâce Muhammed Lutfî Hayatı, ġahsiyeti ve
Eserleri, Damla Yayınevi, Ġstanbul 2006.
MACĠT, Muhsin; Erzurumlu Zihnî Divanı, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara 2001.
MAKAL, Tahir Kutsi; ÂĢık Hasan Dede, Toker Yayınları, Ġstanbul
1997.
ÖZDEMĠR, Ahmet; Kelkitli ÂĢık Serdarî Hayatı, Sanatı ve ġiirleri,
Kent Basımevi, Ġstanbul 1993.
ÖZER, Ahmet; Türk Edebiyatında Naatler, Kaynak Yayınları, Ġzmir
2008.
SAKAOĞLU, Saim; Bayburtlu Zihni, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ġstanbul 1988.
SAKAOĞLU, Saim; ErciĢli Emrah, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1987.
SAKAOĞLU, Saim; Karaca Oğlan, Akçağ Yayınları, Ankara 2004.
SAN, Sabri Özcan; ÂĢık Hicrânî, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1987.
TAVUKÇU, Orhan Kemal; “Yunus ġiirlerini Ayırt Etmeye Yönelik
Bazı Tespitler”, Journal of Turkish Studies, Volume 28/II,
2004.
TUNA, Kenan; Erzurum Türküleri ve Nazariyatı, Semih Ofset
Matbaacılık, Ankara, tarihsiz.
Türk Dili, Türk ġiiri Özel Sayısı III (Halk ġiiri), TDK, Ankara,
Haziran 1989.
Türkçe Sözlük, c. 1, TDK, Ankara 1998.
Âşık Sümmânî’nin “Dilber Senin”... 995
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/3 Summer 2010
YARDIMCI, Mehmet; 16. Yüzyıldan Günümüze Ġz Bırakan Zileli
ġairler, Zile Belediyesi Kültür Yayınları, Mayıs 2004.
YILMAZ, Mehmet; Edebiyatımızda Ġslami Kaynaklı Sözler, Enderun
Kitabevi, Ġstanbul 1992.
YÜKSEL, Hasan Avni; ÂĢık Seyrânî, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1987.

Konular