HAMDULLAH HAMDÎ’NİN YÛSUF U ZELÎHÂ MESNEVİSİNDEKİ İBARESİ ÜZERİNE “اكرمى مثواه”

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 54, ERZURUM 2015, 137-147
Öz
15. yüzyılda Hamdullah Hamdî tarafından telif edilen Yûsuf u Zelîhâ
Mesnevisi Anadolu sahasının ilk edebî değer taşıyan eseridir. Mesnevide dil
açısından Eski Anadolu Türkçesi niteliklerinin yanı sıra Klasik Osmanlı
Türkçesine ait özellikleri de görmek mümkündür. Özellikle Arapça ve
Farsçaya ait kalıp ifadelerin, ayet ve hadislerin bu dillere ait şekillerle
kullanımı söz konusudur. Bu kullanımlardan birisi de “مثواه اكرمى” ibaresidir.
Bu çalışmada, ilgili ibare üzerine daha önce yapılan “egri mi meŝvāh”
değerlendirmesine karşı farklı bir okuma ve anlamlandırma yaklaşımı
sergilenmiş ve “ekrimį meŝvāh” sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Yûsuf u Zelîhâ, Hamdullah Hamdî, 15. yüzyıl, egri
mi meŝvāh, ekrimį meŝvāh.
ON “مثواه اكرمى” EXPRESSION IN HAMDULLAH HAMDÎ’S YÛSUF U
ZELÎHÂ MASNAVI
Abstract
Yûsuf u Zelîhâ Masnavi, compiled by Hamdullah Hamdî in 15th century,
is the first literary work carrying value of the Anatolian area. It is possible to
see the characteristics of classical Ottoman Turkish as well as the qualities of
Old Anatolian Turkish in terms of language in masnavi. In particular, the use
of the expression patterns concerning Arabic and Persian, the verses and
hadiths with the ways concerning these languages is available. One of these
uses is the phrase “مثواه اكرمى”. In this study, a different approach of reading
and interpretation has been demonstrated opposed to the “egri mi meŝvāh”
assessment made on the relevant phrase before and the “ekrimį meŝvāh”
result has been reached.
Keywords: Yûsuf u Zelîhâ, Hamdullah Hamdî, 15th century, egri mi
meŝvāh, ekrimį meŝvāh.
Ø. Giriş:
H 897 / M 1492 yılında tamamlanmış olan Yûsuf u Zelîhâ mesnevisi, Hamdî’nin
hamsesi içerisinde en güzel mesnevi olarak vasıflandırılmaktadır. Hamdî, mesnevisinde sadece
bir aşk hikâyesini işleme gayesi gütmemiş sosyal ve ahlakî mesajlar da vererek öğretici ve
yönlendirici bir görev üstlenmiştir. Ayrıca yaşadığı devrin sosyal hayatını da bu mesneviden
öğrenilebilmek mümkündür. Eserdeki didaktik yorumlar, tasavvufi unsurlar ise devrinin fikir ve
kültür hayatını yansıtmaktadır.

 Yrd. Doç. Dr.; Erzincan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çeviribilim Bölümü,
dr.mehmetcihatustun@hotmail.com.
138* TAED 54 Mehmet Cihat ÜSTÜN
Hamdî’nin eseri, Anadolu sahasında edebî değer taşıyan ilk Yûsuf u Zelîhâ mesnevisi
olması yönüyle de ayrı bir önem taşımaktadır.1 Eserin bu denli başarılı olması ve geniş çevreler
tarafından beğeni 2 kazanmasında Hamdî’nin duygu dünyasının çok önemli bir rolü
bulunmaktadır. Yûsuf ve Zelîhâ mesnevisi, Hamdullah Hamdî’nin duygu ve düşüncelerini
kattığı beşeri aşktan ilahî aşka geçişi işlediği bir eserdir.
Eserin yazıldığı 15. yüzyılda Eski Anadolu Türkçesinden Osmanlı Türkçesine bir geçiş
söz konusudur. Açık, net, anlaşılır olan ve halkın dilinden beslenen yazı dili, yerini yavaş yavaş
ağır, süslü ve sanatlı bir yazı diline bırakmıştır. Bu nedenle H 897 / M 1492 yılında tamamlanan
Yûsuf u Zelîhâ mesnevisinde Arapça, Farsça unsur ve kaideleri, Oğuz Türkçesinin ses ve şekil
özellikleri bir arada görülmektedir. Mesnevide kökeni Arapçaya dayalı birçok sözcük ve sözcük
grubuna, Oğuz Türkçesinin karakterini yansıtacak ibarelere ve bazı arkaik unsurlara rastlamak
mümkündür.
İlki 1982 yılında Naci Onur tarafından Hamdullah Hamdî, Yûsuf u Züleyhâ: İncelemeMetin3
; diğeri ise 1993 yılında Zehra Öztürk tarafından Hamdullah Hamdi’nin Yusuf ile Zeliha
Mesnevisinde Tipler ve Motifler 4
adıyla mesnevi üzerinde iki önemli doktora çalışması
yapılmıştır. Bu çalışmalar daha sonraki yıllarda kitap formatında yayımlanmıştır.
Biz bu çalışmamızda Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisinde geçen “ اكرمى
مثواه” ibaresini ele alıp inceleyeceğiz. Bu incelemeyi yaparken bu mesnevi üzerinde daha önce
çalışan Naci Onur ve Zehra Öztürk’ün ilgili kelimeyi okuma ve anlamlandırma çalışmalarına
değineceğiz. 5 Akabinde kendi okuma ve anlamlandırma önerimizi vereceğiz. “مثواه اكرمى”
ibaresinin okuma ve anlamlandırma işi gerçekleştirilirken anlam kurgusunu sağlıklı bir şekilde
ortaya koyabilmek için sözcüklerin birbirleriyle olan bağlam niteliği dikkate alınarak bahsi
geçen kelimenin bulunduğu beyitten önceki ve sonraki beyitler de verilmeye çalışıldı.

1 E. J. W. Gibb, olay örgüsünün işlenmesi, anlatım ve üslup yönündeki kusursuzluk, konu derinliği açısından Yusuf u
Zelîhâ mesnevisini Fuzûlî Leylâ vü Mecnûn mesnevisini yazıncaya kadar Türk mesnevi tarihinin en başarılı örneği
kabul eder. Bu durum için bk. Gibb, E. J. W. (1967). A history of Ottoman poetry. C II. (2. bs.). Londra. s. 147.
2 Eserin başarısı ve kazandığı beğeni için en önemli işaret kayda geçirilen yurt içi ve yurt dışında yüz kırk nüshasının
bulunmasıdır. Nüsha kayıtları için bk. Öztürk, Z. (2001). Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf ve Zelîhâ mesnevîsi giriş,
metin, inceleme ve tıpkıbasım. C I, Harvard: Doğu Dilleri ve Edebiyatlarının Kaynakları 48. s. 158-208.
3 Onur, N. (1982). Hamdullah Hamdî, Yûsuf u Züleyhâ: inceleme-metin. Yayımlanmamış doktora tezi, Erzurum:
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. s. 489, 515.
4 Öztürk, Z. (1993). Hamdullah Hamdi’nin Yusuf ile Zeliha mesnevisinde tipler ve motifler. Yayımlanmamış doktora
tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 225, 560.
5 Onur ve Öztürk’ün Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisi üzerine yaptıkları çalışma ilk olması sebebiyle
büyük önem taşımakta ve bu özelliğiyle çoklu düşünmemize imkân tanımaktadır. Onur ve Öztürk’ün eser üzerindeki
emeklerini saygıyla dile getirmek gerekir.
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ Mesnevisindeki “مثواه اكرمى” İbaresi Üzerine
TAED 54* 139
Üzerinde durduğumuz “مثواه اكرمى” ibaresi mesnevinin 3396, 3947, 4436, 4552.
beyitlerinde 6 geçmektedir. Bu ifadeyi okuma çalışması çerçevesinde Onur ve Öztürk’ün
yaklaşımları “egri mi meŝvāh”
7
şeklinde ortak olup ilgili ibareye Onur herhangi bir mana
vermezken; Öztürk, ifadeyi deyim olarak ele almış ve “o zaman kullanılan bir ibare”
8 yönünde
anlam vermiştir. Bu durum karşısında aynı düşüncede olmadığımızı belirterek, biz bu ibareyi
“ekrimį meŝvāh” şeklinde okumakta ve “ona iyi bak!”, “ona yerli yerince davran!” şeklinde
birini bir başkasına emanet etmeye dayalı olarak anlamlandırmaktayız.
Onur ve Öztürk’ün “ekrimį” kelimesini “egri mi” şeklinde değerlendirmelerinin sebebi,
eski alfabenin bazı harflerinin birbirine benzemesi, kullanılan yazı türünün özellikleri, çoğu kez
de müellifin kendince tutum ve alışkanlığı yüzünden yazıda ortaya çıkan görüntü ile yakınlık ve
benzerliklerden ötürü yazmada doğru yazılmış bir kelimenin başka bir kelime olarak
okunmasıyla9
izah edilebilir.
İlgili ibareyi Yûsuf Suresinin 21. ayetinde görmek mümkündür:
“ve ķāle’l-leźįşterāhu min mıśra limre’etihį ekrimį meŝvāhu” “Mısır’da onu satın alan
kişi hanımına “ona iyi bak!”
10; “ona yerli yerince bak!”
11 dedi.
Kuran-ı Kerim’de bu ibarenin geçiyor olması “اكرمى” kelimesinin “egri mi” şeklinde
okunmasına imkân tanımamaktadır. Zira Arap dilinde /g/ sesini simgeleyen bir harf
bulunmamaktadır. İzahına çalıştığımız kelime Arapça “كرم” “kerem” kökünden “اكرمى” “ekrimį”

6 Mesnevinin beyitleri için bk. Üstün, M. C. (2014). Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisi (gramer-metindizin).
Yayımlanmamış doktora tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 485, 526, 563, 572.
7 Onur, N. (1991). Yûsuf u Züleyhâ (metin). Ankara: Akçağ Yayınları. s. 251, 289, 321, 328; Öztürk, Z. (2001).
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf ve Zelîhâ mesnevîsi giriş, metin, inceleme ve tıpkıbasım. C I, Harvard: Doğu Dilleri ve
Edebiyatlarının Kaynakları 48. s. 107, 124, 139, 143.
8 Öztürk, Z. (2001). Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf ve Zelîhâ mesnevîsi giriş, metin, inceleme ve tıpkıbasım. C I,
Harvard: Doğu Dilleri ve Edebiyatlarının Kaynakları 48. s. 57.
9 Tulum, M. (2000). Tarihî metin çalışmalarında usul Menâkıbu’l-Kudsiyye üzerinde bir deneme. İstanbul: Deniz
Kitabevi. s. 16
10 Yazır, E. H. (2013). Hak dini Kur’an dili tefsiri. C V. Ankara: Akçağ Yayınları. (Sadeleştiren: Sadık Kılıç,
Lütfullah Cebeci, Orhan Atalay).
11 Feyizli, H. T. (2010). Feyzü’l-Furkân Kur’ân-ı Kerîm ve açıklamalı meali. İstanbul: Server Yayıncılık.
140* TAED 54 Mehmet Cihat ÜSTÜN
şeklinde12 bir emir çekimi ile elde edilmiştir. Kavram alanı olarak da “ikram et, kerim ol, güzel
bak, özenle hazırla”
13 manalarına sahiptir.
Yûsuf Suresinde geçen ilgili ayeti Kastamonu Yazma Eserler Kütüphanesi veri
tabanında 37 Hk 1064/1 arşiv numarasıyla kayıtlı olan ve Şânî mahlaslı bir müstensih tarafından
H 955 / M 1547 tarihinde istinsah edilen nüshada kırmızı kalemle yazılmış bir şekilde görmek
de mümkündür. “Ekrimį meŝvāh” ibaresinin geçtiği bu ayetten önce Yûsuf’un köle pazarında
Mısır Azîzi Kıtfîr tarafından satın alınıp karısı Zelîhâ’ya emanet edildiğini anlatan beyitler yer
almaktadır. Bu durumu adı geçen nüshada şu şekilde görmek mümkündür:
[117a]
3395. Çün ǾAzįz oldı mālik ol aya
Anı ıśmarladı Zelįḫāya
“Azîz Yûsuf’u satın alıp ona sahip olduğunda, onu Zelîhâ’ya emanet etti.”
3396. Didi yüz luŧf-ıla aña ki bu māh
Nūr-ı çeşmüñdür ekrimį meŝvāh
“Zelîhâ’ya, iyilik, ihsan ve lütufta bulunarak, bu ay yüzlü güzel (Yûsuf) evladındır, ona
iyi bak!, ona yerli yerince davran!”
[117b]
قوله تعالى وقال الذى اشتريه من مصر المرأته اكرمى مثواه14

12 Günday, H. ve Şahin, Ş. (2011). Arapça Dilbilgisi (Sarf Bilgisi). İstanbul: Alfa Yayıncılık. s. 11-14, “ekreme”
maddesi için bk. Kanar, M. (2009). Arapça-Türkçe sözlük. İstanbul: Say Yayınları. s. 280.
13 http://www.mealler.org/Kelime.aspx?id=10929 / 02.12.2014.
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ Mesnevisindeki “مثواه اكرمى” İbaresi Üzerine
TAED 54* 141
3397. Umaram nefǾi ola cānumuza
Ya oġul ola ḫānedānumuza15
“Ümit ederim ki (belki), bize faydası dokunur ya da hanemize evlat olur (onu evlat
ediniriz.)”
“مثواه اكرمى” ibaresini okuma ve anlamlandırma çerçevesinde bu ibarenin geçtiği Yûsuf
u Zelîhâ mesnevisinin telif edildiği dönemdeki dil koşullarına da değinmek faydalı olacaktır. 15.
yüzyılda yani Eski Anadolu Türkçesi ile bunun bir devamı olan Eski Osmanlı Türkçesinin son
yüzyılında, telif edilen eserlerde yabancı ögelerle yüklü bir dil kullanılmıştır. Bu yüzyılın ikinci
yarısı Orta Osmanlı veya Klasik Osmanlı Türkçesine bir geçiş dönemi görünümü arz
etmektedir. Çünkü İstanbul'un başkent olması, devletin sınırlarının genişlemesi, siyasal birliğin
kurulması bu devrede gerçekleşmiştir. Böylece şehirlerde kültür merkezleri oluşmuştur. Artan
medrese sayısı ve bu medreselerde, öğretimde Arap-Farsça eserlerin model alınması yazı dilinin
yanında şiir dilini de ağırlaştırmıştır.16 Tüm bu etkenler Arapça-Farsça sözcük, gramer unsurları
ve bazı kalıplaşmış ibarelerin o dönemde yazı diline girmesine sebep olmuştur.
H 897 / M 1492 yılında tamamlanmış olan Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ
mesnevisinde hem Eski Anadolu Türkçesinin yabancı etkilerden uzak yapısını hem de izahına
çalıştığımız Arapça - Farsça unsurlarla yüklü biçimini görmek mümkündür. Mesnevide özellikle
Arapça - Farsça kelime kullanmanın yanı sıra bazı ifadelerin Arapça ve Farsça kaidelere göre
yazılması, bazı ayetlerin aynen aktarılması dikkat çekicidir. Bu kullanım bazen bir beytin içinde
bir iki kelimeyle sınırlı kalırken bazen de bir beytin tamamında kendisini göstermektedir:
[4a]
ليسه كمثله شئ 55. Źātı
17كلى فيه كل مقال Śıfatı
“Allah’ın zatına benzer bir şey yoktur, onun vasıfları için bütün sözler aciz kalır.”
همه عالم ضياي نوراله .58
ليس في جبة الوجود سواه18

14 Âyet: Onu (Yusuf’u) satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki: “Ona iyi bak!”; “ona yerli yerince bak!” (Yūsuf:
12/21)
15 Üstün, age., s. 485
16 Gözütok, A. (200). Divan şiirinin dil yönünden bazı özellikleri. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 14, s. 2.
17 Âyet: “Onun (Allah’ın) benzeri hiçbir şey yoktur” (Şūrā: 42/11).
18 Üstün, age., s. 231-232.
142* TAED 54 Mehmet Cihat ÜSTÜN
“Bütün âlem Allah’ın nurunun varlığının ışığıdır, onun nuruyla aydınlanmayan hiçbir
şey yoktur.”
[4b]
79. ǾIşķdur aślı cümle eşyānuñ
19كلها ينتهي الي ذالك

“Bütün her şeyin aslı aşktır, Her şey ona (Allah’a) dönecektir.
[5a]
يا سميع النداء في االهوال .87
دايم الفضل واهب االمال
“Ey felaketler anında çağrıları (duaları) duyan! Ey fazlını devam ettiren ve ey istekleri
yerine getiren!”
عالم الغيب فاتح االبواب .88
ساتر العيب غافر االذناب20
“Ey gaybı bilen, kapıları açıcı! Ayıbı örten, günahları affeden!”
[5b]
99. Didi Ǿirfānuña iren sālik
21ما عرفناك حق معرفتك

“Sana ulaşan ve seni anlayan sâlik ‘Yâ Rabb! Biz seni layıkıyla gerçek manada
tanıyamadık.’ dedi.”
Üzerinde okuma ve anlamlandırma çalışması yaptığımız “ekrimį meŝvāh” ibaresi de bu
kullanımlar gibi Arapça kaidelere göre oluşturulmuş bir emir çekimidir. Mesnevinin dört
yerinde geçmekte ve Yûsuf Suresinin 21. Ayetinden lafzen iktibas edilmektedir.
Bu ibare üzerine yaptığımız okuma ve anlamlandırma çalışmasını daha net görebilmek
için kendisinden önce ve sonraki beyitlerle olan bağlam ilişkisine de değinmek gerekir:

19 Âyet: “Her şey ona (Allah’a) dönecektir.” (Kasas: 28/88) / “Bütün nefisler ölümü tadıcıdır, sonunda bize
döndürüleceksiniz.” (Ankebūt: 29/57) / “Bütün nefisler ölümü tadıcıdır. Sizi hayır ve şerr fitneleri ile imtihan ederiz
ve bize döndürüleceksiniz” (Enbiyâ: 21/35).
20 Üstün, age., s. 234.
21 “Yâ Rabb! Biz seni layıkıyla gerçek manada tanıyamadık”, Üstün, age., s. 235.
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ Mesnevisindeki “مثواه اكرمى” İbaresi Üzerine
TAED 54* 143
[117a]
3394. Çünki şehden bu geldi fetĥ-i kelām
ǾAķd-i beyǾ oldı ara yirde temam
“Şahtan (Yusuf’u satın almak için) müsaade gelince orada satış işlemi gerçekleşti.”
3395. Çün ǾAzįz oldı mālik ol aya
Anı ıśmarladı Zelįḫāya
“Azîz Yûsuf’u satın alıp ona sahip olduğunda, onu Zelîhâ’ya emanet etti.”
3396. Didi yüz luŧf-ıla aña ki bu māh
Nūr-ı çeşmüñdür مثواه اكرمى
“Zelîhâ’ya, iyilik, ihsan ve lütufta bulunarak, bu ay yüzlü güzel (Yûsuf) evladındır, ona
yerli yerince bak!” dedi.
[117b]
3397. Umaram nefǾi ire cānumuza
Ya oġul ola ḫānedānumuza22
“Ümit ederim ki (belki), bize faydası dokunur ya da hanemize evlat olur (onu evlat
ediniriz.)”
[135b]
3944. Beni aldı Ǿale’l-ḫuśūś ǾAzįz
Tā olam aña menfaǾat-engįz
“Azîz (Kıtfîr) bilhassa ona menfaatim dokunsun diye beni satın aldı.”
3945. Beni ferzend idüp o ferzāne
Baña virdi emānet-i ḫāne
“O Azîz beni evlat edinip hanesini bana emanet etti.”
3946. Çün anuñ mürġ-i āb ü dānesiyem
Ĥareminde emįn-i ḫānesiyem
“Ben, suyunu ve yemini ondan alan bir kuş gibiyim, Hareminde ise hanesinin güvenilir
kişisiyim.”


22 Üstün, age., s. 485
144* TAED 54 Mehmet Cihat ÜSTÜN
3947. Ol benümçün dir مثواه اكرمى
Ben anuñçün olam mı hįç bed-ḫˇāh
“O (Azîz) benim için “ona iyi bak, ona yerli yerince davran” derken, ben onun için nasıl
kötülük düşünebilirim.”
3948. Gil-i Ādem çün ola pāk-sirişt
Pāk olur anda cümle kār-ıla kişt
“Âdem’in toprağı temiz bir yaradılışa sahip olduğu için bütün işler onda temiz bir
şekilde zuhur eder.”
3949. Śanma zānį her ehl-i evzānı
Ki zinā-zādeler olur zānį23
“Her kendini bilen kişiyi zînâya meyleder sanma; ancak zina sonucu doğanlar yasak
ilişkiye meyleder.”
[151b]
4433. Bilmezem māniǾüñ nedür bu işe
ǾUķdem artar düşürdügümce dişe
“Bu işe seni engelleyen ne olduğunu bilmiyorum, tam istediğimi elde edecekken işim
zorlaşıyor.”
4434. Didi Yūsuf murāduñı iy yār
Ĥāśıl itmege iki māniǾ var
Yusuf: “Ey yâr! Senin isteğini yerine getirmeme iki engel var.” dedi.
4435. Śordı anları ol nigār aña tįz
Didi ḫışm-ı Ḫudā vü ķahr-ı ǾAzįz
“Zelîhâ, o iki engeli Yûsuf’a sordu, Yusuf, (bunların) Allah’ın gazabı ve Azîz’in kahrı
olduğunu söyledi.”
4436. Eylesem bu günāhı ŧuysa o şāh
Diye mi saña مثواه اكرمى
“Bu günahı işlesem ve Azîz (Kıtfîr) bunu duysa, “onu sana emanet etmiştim, ona yerli
yerince davran” dediğini hatırlatmaz mı?”


23 Üstün, age., s. 526
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ Mesnevisindeki “مثواه اكرمى” İbaresi Üzerine
TAED 54* 145
4437. Belki tįġ-i bürehne-y-ile revān
Tenden eylerdi cānumı Ǿuryān
“Belki o anda keskin bir kılıçla beni öldürürdü.”
[152a]
4438. Zihį ḫaclet ki çün ķıyāmet ola
Her zinā-kār olan melāmet ola24
“Bu öyle bir utançtır ki, Kıyamet gününde her zina işleyeni ayıplanacak, kınanacak hâle
getirir.”
[155b]
4550. Yūsufa söyledi Ǿazāmet-ile
ŦaǾn idüp nįze-i melāmet-ile
“Kibirli bir şekilde ve ayıplayıp kınayarak Yusuf’a dedi ki,”
4551. Ki senüñ-çün o deñlü virdüm genc
Ki ĥisābın yitürdi gevher-senc
“Senin için o kadar çok hazine verdim ki, bunun hesabını gevher ölçen kişi (bile)
tutamadı.”
4552. Seni ferzend idindüm iy bed-ḫˇāh
اكرمى مثواه Didüm ehlüme
“Ey kötülük isteyen, seni evlat edindim ve mahiyetimde olanlara “ona yerli yerince
bakın!” dedim.”
4553. Ḫādim itdüm saña Zelįḫāyı
Ķul-iken ĥüsnine cihān ayı
“Ay onun güzelliğine kul olmuşken, ben Zelîhâ’yı senin için hizmetkâr ettim”
4554. Her kenįzüm ķatuñda ḫidmet-gūş
Her ġulāmum ķapuñda ĥalķa-be-gūş25
“Bütün kadın ve erkek esirlerim katında ve kapında hizmetçidir.”
4555. Saña fiǾlüm vefā-y-iken bį-ĥad
Nedür iy bį-ḫıred bu cünbiş-i bed

24 Üstün, age., s. 563
25 Üstün, age., s. 572
146* TAED 54 Mehmet Cihat ÜSTÜN
“Sana ben böyle vefalı davranırken, ey akılsız bu fenalık içeren eğlence hali nedir?”
Sonuç:
Eski harfli metinlerin çeviri yazı yoluyla Latin harflerine aktarılması; yazar, metin ve
okuyucu arasındaki ilişkinin net bir şekilde kurulabilmesinden geçer. Arap temelli Türk
alfabesiyle yazılmış bir metnin yazarını tam ve eksiksiz bir biçimde anlayabilmek için müellifin
yazı diline yansıyan düşüncelerini, cümle bağlamı çerçevesinde değerlendirerek doğru okumak
ve anlamlandırmak gerekir. Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisinde dört yerde
geçen “مثواه اكرمى” ibaresi, Onur ve Öztürk tarafından “egri mi meŝvāh” şeklinde okunmuş,
Öztürk tarafından deyim olarak ele alınıp “o zaman kullanılan bir ibare” şeklinde
anlamlandırılmıştır. Lafzen iktibas olarak Yûsuf Suresi’nden alınan bu ifade “ekrimį meŝvāh”
şeklinde okunup “ona iyi bak!, ona yerli yerince davran!” şeklinde anlamlandırılmalıdır.
Kaynaklar
Feyizli, H. T. (2010). Feyzü’l-Furkân Kur’ân-ı Kerîm ve açıklamalı meali. İstanbul: Server
Yayıncılık.
Gibb, E. J. W. (1967). A history of Ottoman poetry. C II. (2. bs.). Londra.
Gözütok, A. (2000). Divan şiirinin dil yönünden bazı özellikleri. Atatürk Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 14.
Günday, H. ve Şahin, Ş. (2011). Arapça Dilbilgisi (Sarf Bilgisi). İstanbul: Alfa Yayıncılık.
Kanar, M. (2009). Arapça-Türkçe sözlük. İstanbul: Say Yayınları.
Onur, N. (1982). Hamdullah Hamdî, Yûsuf u Züleyhâ: inceleme-metin. Yayımlanmamış
doktora tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Onur, N. (1991). Yûsuf u Züleyhâ (metin). Ankara: Akçağ Yayınları.
Öztürk, Z. (1993). Hamdullah Hamdi’nin Yusuf ile Zeliha mesnevisinde tipler ve motifler.
Yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Öztürk, Z. (2001). Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf ve Zelîhâ mesnevîsi giriş, metin, inceleme ve
tıpkıbasım. C I, Harvard: Doğu Dilleri ve Edebiyatlarının Kaynakları 48.
Tulum, M. (2000). Tarihî metin çalışmalarında usul Menâkıbu’l-Kudsiyye üzerinde bir deneme.
İstanbul: Deniz Kitabevi.
Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ Mesnevisindeki “مثواه اكرمى” İbaresi Üzerine
TAED 54* 147
Üstün, M. C. (2014). Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisi (gramer-metin-dizin).
Yayımlanmamış doktora tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yazır, E. H. (2013). Hak dini Kur’an dili tefsiri. C V. Ankara: Akçağ Yayınları. (Sadeleştiren:
Sadık Kılıç, Lütfullah Cebeci, Orhan Atalay).
http://www.mealler.org/Kelime.aspx?id=10929 / 02.12.2014

Konular