Fuzûlî Şiirinin Vezni**

EKREM CÂFER
Türkiye Türkçesine Aktaran:
GÜNAY KÂZIM ÇATALKAYA

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 9, İstanbul 2012, 167-194.
Klasik Türk şiirinin zirve şahsiyetlerinden biri şüphesiz Fuzûlî'dir.
Edebiyat tarihimizde eserleri Fuzûlî kadar yaygınlaşmış, asırlarca sevilerek
okunmuş başka şair yok gibidir. Fuzûlî'nin şiiri üslup, sanat ve bedii
keyfiyetçe çok az şairin çıkabildiği bir seviyede durmaktadır.
Şiir sanatının en mühim konularından biri vezindir. Fuzûlî'nin sanatının
büyüklüğünü anlayabilmek için vezin konusunun da bilinmesi
gerekmektedir. Fuzûlî'nin vezin kullanımı bilinmediği takdirde onun
sanatının büyüklüğü anlaşılamayacak ve o sanatın mahiyetindeki kuvvet
ve etki okuyan ve dinleyen için anlaşılamayacaktır.
Şunu kabul etmeliyiz ki gerçek şiir dil ile musiki arasında hususi bir
sanattır. Şiir dilin musikisi ve musikinin dilidir. Şiirdeki beşeri hisler ve
fikirler vezin ve ahenk ölçüleri ile musikiye dönüşmektedir.
Azeri sahası klasik Türk şiiri, bilinen en eski şair Hasanoğlu'nun
gazellerinden başlayarak, yani 13. yy.dan itibaren tarih boyunca aruz
vezniyle meydana getirilmiştir.
Şurası bir gerçektir ki aruzun kaynağı başka olsa da (Arap edebiyatı)
farklı coğrafyalarda yaşayan Türk topluluklarınca kabul gördüğü gibi
Azeri şairlerce de kabul görmüş ve tatbik edilmiştir. Ancak bu vezin


Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
(sems1982@gmail.com).
** Bu makale daha önce şu eserde yayımlanmıştır: Muhammed Fuzuli, İlmi-Tedkiki
Makaleler, Vefatının 400. Yılı Münasabetiyle, Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyatı,
1958.
EKREM CÂFER
Türkiye Türkçesine Aktaran:
GÜNAY KÂZIM ÇATALKAYA
Fuzûlî Şiirinin Vezni**
168 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Türk dili ile tedricen ünsiyet kesbedebilmiştir. Sonuçta Arap ve Fars
edebiyatından farklı bir sıra hususiyetle birlikte Uygur, Osmanlı, Çağatay,
Özbek, Azeri, Türkmen ve Tatar aruzu meydana gelmiştir.
Aruz vezninin fonetik seviyesi ile Türk dillerinin fonetik tabiatı bir
anda uzlaşmamıştır. İlk devirlerde dil kolaylıkla şiirleşmediği gibi aruz
da kolaylıkla Türkleşmemiştir. Bu yüzden Azeri edebiyatının ilk asırlarındaki
manzum eserlerinin vezninde kusurlar olmuştur. Uzatmalar
(imaleler), kısaltmalar (zihaflar), bir mısranın veya beytin iki vezinde
okunabilmesi, bir şiirin içinde başka vezinde yazılmış mısraların olması,
cümlelerin anormal telaffuz edilmesi, aynı sözcüğü farklı şekillerde
(koymayın koymun, komun; demeyin demin: söyler söler vb. gibi) kullanmak
ve benzeri durumlar aruzun geçirdiği tekamülü gösteren hususlardır.
Böyle kusurların azalarak sonunda yok olmasında Fuzûlî'in rolü
büyük olmuştur.
Fuzûlî'den evvel aruz kullanımı nasıldı, önce buna bakalım. Aruz
vezninde mısralardaki uzun ve kısa hecelerin sıralanması farklı olur.
Türk dilinde uzun ünlü bulunmadığından bazı durumlarda aruzun gerektirdiği
hecelerde muvaffak olamamıştır. Bu yüzden şairlerimiz ister
istemez kimi ünlüleri ve onlarla birlikte heceleri uzatmak durumunda
kalmışlardır. Meselâ, Hasanoğlu:
Mefaİlün / mefaİlün / mefaİlün /mefaİlün
Şehâ şİrin /sözün kIlur / MisirdE bir / zaman kâsid
mısraında üç uzatma (imale) yapmıştır. Şirin kılur Misirde ifadesinin
i, ı, ve e sesleri kendilerinden önce gelen ş, k ve d ünsüzleri ile birlikte
cüzlerin üçüncü hecesini teşkil edir; bunlar bu bölümlerin kalıbı olan
mefâİlün tef'ilesinin üçüncü hecesi mukabilinde uzun i sesine tâbi olarak
yapmacık şekilde uzatılmış, bunun sonucunda Türk dili kendi normal
ahengini kaybetmiştir. Kadı Burhaneddin’in şu beytine bakalım:
FailAtün / mefAilün /feulün
GülşenE gel / nigârâ bül / bülü gör
GÜneş için /de dâne fül /fülü gör
Birinci mısrada gülşene sözcüğünde e sesi birinci tef'ilenin üçüncü
hecesini teşkil eden a sesine tâbi olarak uzatılmış, nigârâ sözünde ise
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 169
aslında uzun olan â sesi ikinci tef'ilenin üçüncü hecesindeki kısa i sesine
tâbi edilerek kısaltılmıştır. İkinci mısrada güneş sözcüğünde ü sesi ve
içinde sözcüğünde i sesi tef'ilenin birinci ve üçüncü hecelerindeki uzun
a’lara tâbi edilerek uzatılmış; ikinci bölümde ise Türk dilinde dene olan
sözcük de Farsca dâne şeklinde kullanılmıştır. Nesîmî’nin aşağıdaki beytini
okuyalım:
FailAtün /failAtün /failAtün / failün
Ana rahmi / ne düşelden / beni terk et / medi gam
Bilmezem ben / bu gamın gÖ/züne mehbU/bi miyem
Birinci mısrada rahmine sözcüğünde i sesi tefilenin uzun heceye
rastlayan dördüncü tün kapalı hecesine uydurularak aslında kısa olmasına
rağmen gayrıtabii şekilde uzatılmış; düşeli sözcüğünde ise vezne
uydurmak için kısaltmaya (zihafa) gidilmiştir. İkinci mısrada gözüne
sözcüğünde gö açık hecesi tef'ilenin tün kapalı hecesinin ahengine uydurularak
kusurlu şekilde uzatılmıştır.
Nesîmî'den sonra 15. yüzyıl şairlerinin eserlerinde biz aynı durumu
görmekteyiz. Meselâ Hâmidî'nin:
MefAİlün /mefAİlün / feUlün
NecE Aha /gözümden kan / lı yaşlar
NecE bir yÜ /ze könlüm kan / içinde
GecEler gün / bed-i gerdân / içinde
mısralarında tefilenin a, i ve lün uzun heceleri etkisi altında nece,
aha, yüze, gece sözcükleri kendi normal ahengini yitirmiştir. Yine 15.
yüzyıl şairi Kişverî’nin:
FAilAtün / fAilAtün / fAilAtün / fAilün
Şem’ ruhsa / rİni ta gör / dİ yüzünden / Utanıp
GÖgden yE /re ener hur / şîd-i tâbân / her gece
beytinde kısa i, i, u, ö, e ünlüleri aruz tefilelerindeki uzun a ünlülerinin
ahengine teslim olarak kusurlu bir şekilde değişmiştir; birinci bö-
lümde e kısa hecesi de tefilenin tün kapalı hecesine uydurularak uzatılmıştır.

Fuzûlî'nin şiirinin veznine geçmeden onun çağdaşı saydığımız
Hatâî’nin de eserlerinden misaller verelim. Dehname’den:
170 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Mef’Ulü / mefAilün / feUlün
OdlAra / salıp fera / get ehlin
yAkıp ci / gerin kebâ /b eden ışk
Görülüyor ki bu beyti vezni ile doğru okumak için odlara ve yakıp
sözcüklerinin normal telaffuzunu tahrif etmek lazımdır. Birinci tefilenin
uzun u hecesi birinci mısrada odlara sözcüğünün ikinci hecesini, kapalı
mef hecesi de ikinci mısrada yakıp sözcüğünün birinci hecesini uzatmaktadır.
Nasihatname'den:
MefAİlün / mefAİlün / feUlün
Ne İse zâ / hirin bâtİ /nin oldur
Zâhirden bâ / tine dosdog / ru yoldur
Burada ise sözcüğünün İse okunmasından ziyade Arapça asıllı zahir
ve batin sözcüklerinin nasıl kullanıldığına dikkat etmeliyiz. Burada
ahenk ölçüsü tahrif edilen bu Arapça sözcüklerdir. Demek ki sorun burada
dilde ve vezinde değil şairin sanatındadır. Birinci mısrada batın
sözcüğü bAtİn şeklinde uzatılmış, ikinci mısrada zAhir sözcüğü ise neredeyse
zehir olarak kusurlu biçimde kısaltılmıştır. Böyle örneklere baktı-
ğımızda şairin vezindeki zayıflığını itiraf etmeliyiz. 16. yy. şairi Hatâî
vezin konusunda 14. yy.da yaşamış Nesîmî'den daha zayıftır. Buna dikkat
etmelidir. Belki bu yüzden Nesîmî Türk dilli halklar arasında unutulmamış,
Hatâî ise Fars dilli topluluklar içinde yaşamıştır. Oysa Nesîmî
Farsça ile daha çok şiir yazmıştır. Onun Farsça divanının dışında Türkçe
divanında da 37 Farsça gazel bulunmaktadır. Hatâî'nin ise bilinen yalnız
2 Farsça gazeli vardır.
Türkçenin aruzla uyuşup uyuşmaması şairin kendi sanat kudretine
bağlıdır. Hatâî'nin gazellerinden iki misal verelim:
FailAtün / failAtün / failAtün / fAilün
Yer yoh İken / gün yoh İken / ta ezelden / vAr idüm
Yahut;
FailAtün / failAtün / failAtün / fAilün
On sekiz min / âlemi gez /miş idüm Cir / cis ile
Derye altın / dAkı sAcı / kızdıran en / vâr idüm
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 171
İlk örnekte iken ve var sözcükleri tahrif edilmiş, uzatılmıştır; ikinci
örnekte ise deryâ sözcüğünün ikinci hecesi kısaltılmış, dakı eki ve sac sözcüğü
yine uzatılmıştır.
Buraya kadar Fuzûlî'den önceki şairlerin şiirlerindeki vezin uyuş-
mazlıkları üzerinde durduk. Türk edebiyatının gelişme döneminde Türk
dili ile aruz vezni arasında bir uyumsuzluk vardır. Şairler vezin zaruretinden
dolayı Türkçe sözcüklerde kimi zaman uzatma veya kısaltmalar
yapmak zorunda kalmışlardır. Bu durum Fuzûlî'de, onun muasırı olan
başka şairlerde, hatta ondan sonra da devam etmiştir. 15. yy.ın sonu ile
16. yy.ın başında yaşamış hem şair hem âlim olup Farsça eserleri de bulunan
Hâmidî,1 Nesîmî'ye nazireleri bulunan Firâknâme yazarı Halîlî,2
Fuzûlî'yi de etkilemiş ve birkısım şiirlerini tanzir ettirmiş bulunan Bergüşadlı
Habîbî,3 Şah İsmail dönemi şairlerinden Sürûrî,4 Abdurrahmân-ı
Câmî ile Ali Şîr-i Nevâyî'nin yakın çevresinde bulunmuş Basîrî5 ve başka
şairlerin şiirlerinde vezin kusurlarının devam ettiğini görmekteyiz.6
Fuzûlî, Türk şiirinin vezin ve ahenk açısından gelişmesinde büyük
hizmetleri olan bir şairdir. Kadı Burhâneddin, Nesîmî, Kişverî ve özellikle
Hatâî'de gördüğümüz vezin kusurlarını Fuzûlî'de görmüyoruz.

1
Derdi hecrinde bana yAr olmadı sabr ü karâr
Sen bana yAr olmayınca kimse yAr olmadı bana (Hâmidî)
2
Can nedür ki Anı kurbân etmeyem cânâna men (Halîlî) Aynı mazmun Fuzûlî'de de
vardır:
Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil 3
Ey könül ışk ehline her-dem gülerdin şem' tek
Men demez mİdim ki birgün aglayasıdur gülen (Habîbî)
4
Tâ mu'anber kâkülün horşîde salmışdur kemend (Sürûrî) Aynı mazmun Fuzûlî'de
şöyledir:
Kılsa gerdûn âfitâbün her şu'â'ın bir kemend
Yine;
Ey Sürûrî hatt-ı sevdâsından Anun baş çeken
Pârelensün tîg-ı mihnetle kalem tek bend bend (Sürûrî) 5
Kirpigün sihr okları ebrûlarundur yAy ana
Bir menin kİmi belâ-keş ugrar İse vay ana (Basîrî) 6
Gonçeyi gül bülbülün kasdİne peykân eylemiş (Şâhî) Fuzûlî ise şöyle demektedir:
Gonçesin gül bülbülün katlİne peykân eylemiş
172 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Türk edebiyatında en çok kullanılan aruz bahirleri hezec ve remeldir.
Bunların her tef'ilesi dörder hecedir ve her dört heceden üçü uzun,
yani kapalıdır. Hezec mefAİlün, remel ise fAilAtün kalıplarıdır. Bunlardan
sonra muzâri' ve müctes kalıpları gelir. Bu kalıpların tef'ileleri hezec
ve remel bahrinden olan cüzlere dayanmaktadır. Türkçede uzun ünlü
olmadığı kabul edildiğinden bu durum vezin uygulamalarında ciddi
zorluklara yol açmıştır.
Yukarıda anlatılmaya çalışıldığı gibi şiir dili ile vezin ayrılmaz bir
şekilde birbirine bağlıdır. Bu sebeple 16. yy.da Fuzûlî'nin Türkçeye kattığı
karekter, aynı zamanda o devrin aruz karakterini de gösterir. Fuzûlî
bir kıt'asında şöyle demektedir:
Ol sebebden Fârsî lafz ile cohdur nazm kim
Nazm-ı nazük Türk lafz ile igen düşvâr olur
Lehçe-i Türkî kabûl-i nazmı terkîb eyleyüp
Ekserâ elfâz-ı nâ-merbût ü nâ-hemvâr olur
Mende tevfîk olsa bu düşvârı âsân eylerem
Nev-bahâr olgaç tikenden berg-i gül izhâr olur
Buradaki nazm-ı nâzük ifadesi Türk diliyle şiir yazma anlayışını ifade
etmektedir. Elfâz-ı nâ-merbût ü nâ-hemvâr ifadesi ise dil ile vezin arasındaki
uyuşmazlığı ifade etmektedir. Şair, Nazm-ı nazük Türk lafz ile igen
düşvâr olur derken iki hususa işaret etmektedir. Bunlardan birincisi edebî
dile Arapça ve Farsça sözcükler kabul etme ihtiyacı; ikincisi de bu sözcüklerin
yardımı ile aruz veznine uygun Türkçe şiirler kaleme alabilmektir.

Fuzûlî'nin Şiirinde Aruz Bahirleri
Bilindiği gibi Türk şiiri, iki ölçü ile meydana getirilmiştir: hece ve
aruz. Bu iki ölçü, yüzyıllardır tatbik edile gelmiştir. Kimi şairlerimiz her
iki ölçüyü de kullanmıştır. Meselâ, Hasanoğlu'nun bugün elde olmasa
da hece ile yazdığı türkülerinin olduğu bilinmektedir. Kadı Burhaneddin
ve Nesîmî'nin her iki ölçü ile yazmış olduğu şiirleri bulunmaktadır.
Fuzûlî'nin oğlu Fazlî'nin de hece ile yazdığı şiirleri vardır. Fuzûlî'nin ise
yalnız aruzu kullandığını görmekteyiz.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 173
Hezec bahri
Türk edebiyatında en çok hezec bahrinden vezinler kullanılmıştır.
Toplamda 30 kadar kalıbı bulunan hezec bahrinin 10 kalıbı daha çok
tercih edilmiştir.7 Bunlar:
1- MefAİlün mefAİlün mefAİlün mefAİlün
Fuzûlî, bu kalıpla 68 gazel yazmıştır. Meselâ;
Perîşân halk-ı âlem âh u efgân etdügümdendür
Perîşân oldugum halkı perîşân etdügümdendür
...
Sabâ lutf etdün ehl-i derde dermândan haber verdün
Ten-i mecrûha cândan câna cânândan haber verdün
Fuzûlî'nin Leylî vü Mecnûn mesnevisindeki 22 gazelin 6'sı bu kalıptandır.
Kasidelerinden 8'i yine aynı kalıptandır. Meselâ:
Esîr-i derd olanlar rûzigârun inkılâbından
Eger sabr etseler dermânların hem rûzigâr eyler
Kıt'aların 4'ü aynı kalıpla yazılmıştır:
Sadâ-yı ney harâm olsun dedün ey sûfî-i sâlüs
Ele verdün hilâf-ı şer' ile nâmûsın İslâmı
1 terci'-bend, 1 terkib-bend, 2 murabba' yine aynı kalıptandır:
Getür sâkî kadeh kim nev-bahâr-ı âlemün devridür
...
Terkibbenden:
Ne hoşdur elde gülgûn câmı başda ışk-ı sevdâsı
Murabba'lardan:
Perîşân hâlün oldum sormadun hâl-i perîşânum
...
Girîbân oldı rüsvâlık el ile çâk-i dâmen hem

7
Bu makale kaleme alınırken Fuzûlî'nin Hadîkatü's-süedâ'sı dışında bilinen bütün
eserleri gözden geçirilmiştir. Hadîka'daki manzum parçaların vezni ise ayrıca
değerlendirelecektir.
174 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
2 muammâ da bu kalıpla yazılmıştır:
Müşevveş olmasın şâne üzülse zülfünün târı
Peşîmân mı olur âzâd eden yüz min giriftârı
Fuzûlî divanının dibacesinde yer alan iki manzum parça bu kalıptandır.
Bunlardan ilki "Zehî sâni'..." ile başlar. Diğeri ise "Tabî'at şöhrei..."
şeklinde başlamaktadır.
Fuzûlî'nin Kadı Alâeddin'e yazdığı mektuptaki manzum parçalardan
biri de aynı kalıptandır.
Bu bahr-ı neylgûn min mövci her sâ'at ayân eyler
Böylelikle Fuzûlî'nin manzum eserlerinden 84'ünün bu kalıpla yazıldığını
görmekteyiz.
2- MefAİlün mefAİlün feUlün
Bu vezinde Fuzûlî’nin sadece Türkçe divanının dibacesinde dört
mısradan ibaret bir şiiri ve bir de muamması vardır. Şiiri:
Hazân der gülşen-i irfâna hâsid
İlâhî hâsidi har eyle dâ'im
Muamma:
Muhît-i ışka gavvâs olalı cân
Özini eyledi hâk ile yeksân
3- Mefâîlün mefâîlün
Bu vezinde Fuzûlî'nin bir gazeli vardır:
Fuzûlî rind-i şeydâdur
Hemîşe halka rüsvâdur
Sorun kim bu ne sevdâdur
Bu sevdâdan usanmaz mı
4- Mef'Ulü mefAİlü mefAİlü feUlün
Müstezad hezeci denilen bu vezinde yazılmış Fuzûlî'nin 8 gazeli bulunmaktadır.
Bunlardan 7'si gazelleri içinde, 1'i ise Leylâ vü Mecnûn'unda
yer almaktadır.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 175
Könlüm açılur zülf-i perîşânı görgeç
Nutkum tutılur gonçe-i handânı görgeç
Leylâ vü Mecnûn'dan:
Cân verme gam-ı ışka ki ışk âfet-i cândur
Işk âfet-i cân oldugı meşhûr-ı cihândur
5- MefUlü mefAİlün mefUlü mefAİlün
Bu vezinle yazılmış Fuzûlî'nin yalnız bir eseri vardır:
Ayîne sever cândan ruhsâre-i cânânı
Bir hâlete etmiş kim ayrılsa çıhar cânı
6- Mef'Ulü mefAilün feUlün
Leylâ vü Mecnûn hezeci diye adlandırılan bu vezinde Fuzûlî'nin
mesnevisi dışında 22 gazel, 2 murabba', 2 münâcaat, 3 rubai ve 1 kasidesi
bulunmaktadır.
Her söz ki gelür zuhûra menden
Min ta'ne bulur her encümenden
...
Başlarda belâyı çoh görüp akl
Bir özge makâma eyledi nakl
...
Hüsn olmasa ışkı zâhir olmaz
Işk olmasa hüsni bâhir olmaz8
Fuzûlî'ye aidiyeti şüpheli olan Sohbetü'l-esmâr da bu vezinle kaleme
alınmıştır. Bu mesnevide dil, üslup ve sanat kusurlarından başka kaba
vezin kusurları da bulunmaktadır. Meselâ;

8
Türkiyeli şair Abdülhak Hâmid'in:
Hüsn olmasaydı ışk olamazdı bu âşikâr
Işk olmasaydı hüsn de olmazdı dil-şikâr
beytinin Fuzûlî'den iktibas olduğu açıktır.
176 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Hem egnüme atlâs-ı Firengî
İki yârün arasında mahrem
Yoh men kimi dehrde mukaddem9
Bu misalde ikinci mısraın vezni remel bahrindendir.
Sonuç olarak Fuzûlî hezec bahrinin 6 kalıbını kullanmış, bu kalıplarla
78 gazel ve irili ufaklı 102 eser kaleme almıştır.
Remel Bahri
Türk şiirinde aruz vezninin en çok kullanılan bahri remeldir. Yirmiden
çok vezni bulunan remel bahrinin en çok 9 seçme kalıbı tatbik
edilmiş olup Fuzûlî bunlardan 6'sını kullanmıştır.
1- FailAtün failAtün failAtün fAilün10
Fuzûlî'nin bu vezinle yazılmış 9'u Leylâ vü Mecnûn'da olmak üzere
145 gazeli bulunmaktadır.
Hayret ey büt sûretün gördükde lâl eyler meni
Sûret-i hâlum gören sûret hayâl eyler meni
...
Nâledendür ney kimi âvâze-i ışkum bülend
Nâle terkin kılmazam ney tek kesilsem bend bend
Leylâ vü Mecnûn'dan:
Âşık oldur kim kılur cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân etmesün her kim ki kıymaz cânına
15 kaside bu vezinle yazılmıştır, meselâ:
Fasl-ı gül tab'ında emnîyetden olsaydı eser
Gark-ı hûn-ı lâlezâr olmazdı tîg-ı kûhsâr
20 kıt'a bu kalıptandır, meselâ;

9 Fuzûlî, Eserleri, Bakı 1949, s. 252. 10 FailAtün tef'ilesinin iki hecesindeki a'nın ikisi de uzundur. İlk hecedeki uzun a'yı
da A ile göstermemiz gerekirdi, ancak ikinci hecedeki a, vurguyu da taşıdığı için
onu ilkinden ayırmak üzere A ile göstermeyi doğru bulduk.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 177
Pâdişâh-ı mülki dînâr ü direm rüşvet verüp
Feth-i kişver kılmaga eyler müheyyâ leşkeri
...
Eksük olsun aradan nâkıs yazan dîvânumı
Bulmasun şîrâze-i tûmâr-ı ömri intizâm
Nesh olınsun nusha-i a'mâli ol tâbi'lerün
Kim basalar defter-i şi'rin Fuzûlî nâ-tamâm11
Bu vezinde yazılmış şairin 2 terci'-bendi ve 2 murabbası bulunmaktadır.

Terci'-bendlerden:
Men kimem bir bî-kes ü bî-çâre vü bî-hânemân
Tâli'üm âşüfte ikbâlüm nigûn bahtum yaman
...
Şükr kim çarh istikâmet üzre seyrân eyledi
Cem' ehli devlet a'dâsın perîşân eyledi
Murabba'lardan:
Gayr ile her dem nedür seyr-i gülistân etdügün
Bezm edüp hey'et kılup yüz lutf ü ihsân etdügün
...
Hâsılum berg-i hevâdisden melâmet dâgıdur
Mesnedüm kûy-i melâmetde fenâ torpagıdur
Fuzûlî'nin muhammesleri içinde Habîbî ve Çağatay şairi Lutfî'ye
yazdıkları da aynı kalıpla kaleme alınmıştır.
Ey harîr içre tenin mutlak bulur içre gül-âb
Gögsün âb-ı rûşen ol âb üzre dügmendür habâb
Habîbî'ye yazılan tahmisten:
Ger senün-çün kılmasam çâk ey büt-i nâzük-beden
Gûrum olsun ol kabâ egnümde pîrâhen kefen12

11 Eserlerini nâkıs yazanları ta'n eyleyen büyük şairin bu anlamlı kıt'ası nedense 1944
ve 1958'deki Bakı baskılarına alınmamıştır. Fuzûlî'nin zamanında henüz matbaa
yok idiyse bu "tâbi'ler" neyi ifade etmektedir, araştırılmalıdır. Şiir dil, üslup ve
bütün ruhu ile Fuzûliyânedir.
178 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Lutfî'nin gazeline yazılan tahmisin ilk beyti:
Cândadur subh-i ezelden mihr-i ruhsârun senün
N'ola tâ şâm-ı ebed olsam talebkârun senün
Fuzûlî'nin muammalarından 20'si bu vezinle yazılmıştır, meselâ;
Gül yahasın çâk edüp her lahza bâd-ı subh-dem
Âkıbet andan sınar bülbül kimi gül gönli hem
Divan dibacesinde yer alan manzum parçaların 4'ü yine bu vezindedir,
meselâ;
Bî-nasîb olsun na'îm-i huldden ol zişt kim
Nâ-mülâyim lehçesi mevzûnı nâ-mevzûn eder
Şikâyetnâme'de yer alan manzumelerden 2'si yine bu vezinle kaleme
alınmıştır. Sonuç olarak Fuzûlî'ye ait irili ufaklı 216 manzume remel
bahrinin bu kalıbındadır.
2- FailAtün failAtün fAilün
Fuzûlî bu vezinle yalnız 2 muamma kaleme almıştır, bunlar;
Gerçi kıldun câna cevri bî-hadi
Senden ey horşîd yüz döndermedi
...
Âhumun ey meh eşit evsâfını
Firkatünden tutdı gög etrâfını
3- FeilAtün feilAtün feilAtün feilAtün
Bu veznin ilk tef'ilesi failAtün olabilir. Bu vezinle yazılmış bir şiirde
her iki şekil de görülebilir. Fuzûlî bu vezinle yalnız 2 gazel yazmıştır,
misaller:
Veh ne kâmet ne kıyâmet bu ne şâh-ı gül-i terdür
Ne belâdur nazar ehline ne hoş medd-i nazardur
12 Habîbî'de bu beytin ilk mısraı "Ger senün-çün etmeyem çâk ey gül-i nâzük-beden"
şeklindedir. Çâk etmek ile gülün kırık yapraklarının tasavvuru daha rabıtalı
gözüküyor.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 179
İlk mısraın birinci tef'ilesi failAtündür.
Ne güher bulsa begenmez bırakur yazıya deryâ
Gâlibâ kim ana maksûdı dişün kimi güherdür
İkinci gazelden misal:
Olmaz oldı görüp ahvâlümi el hûblara âşık
Bu mısrada da ilk tef'ile failAtündür.
4- (FailAtün) feilAtün feilAtün feilün (fa'lün)
Bu veznin son tef'ilesi iki kapalı hece, yani fa'lün olabilir. Fuzûlî'nin
bu vezinle yazılmış şiirlerinden misaller:
Gamdan öldüm demedüm hâl-i dil-i zârı sana
Ey gül-i tâze revâ görmedüm âzârı sana
...
Bâga ergil bülbüle arz-ı gül-i ruhsâr eyle
Yıg gülün ırzını bülbül gözine hâr eyle
...
Yine ol mâhı menüm aldı karârum bu gece
Çıkacakdur felege nâle-i zârum bu gece
...
Ne görür ehl-i cefâ bende vefâdan gayrı
Ne bulur şem'i yahan kimse ziyâdan gayrı
...
Gazme tîgıyle gözün könlümi yüz pâre kılup
...
Her birinün bir hedefi nâvek-i müjgân etdi
...
Penbe-i dâg-ı cünûn içre nihândur bedenüm
Diri oldukça libâsum budur ölsem kefenüm
...
Perde çek çehreme hicrân güni ey kanlı sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
...
Salmasaydum dil-i vîrâna imâret tarhın
Anda genc-i güher-i ışkı nihân etmez idüm
180 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
...
Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil
Ne nizâ' eyleyelüm ol ne senündür ne menüm
...
Âşık oldum yine bir tâze gül-i ra'nâya
Ki salur âl ile her dem meni yüz gavgâya
Fuzûlî'nin bu vezinle yazılmış gazellerinden başka 6 kasidesi, 6
kıt'ası ve 7 muamması bulunmaktadır. Kasidelerden misal:
Sabr her derde mürûr ile müdâvâ eyler
Sâhib-i sabrı bulur her ne temennâ eyler
Kıt'alardan misal:
Perde çek aybına zulmet kimi halkun dâim
Ger dilersen ki nasîb ola sana âb-ı hayât
Muammalardan misal:
Ayâg aldukca ele muhtesib eylerse yasak
Muhtesib başına âhır sınacakdur bu ayak
Fuzûlî, remel bahrinin bu kalıbında yazmış olduğu 58 gazel, 6 kaside,
6 kıt'a, 1 murabba, 7 muamma ve 4 manzume bulunmakta olup hepsi
82 parça şiir olmaktadır.
5- FeilAtü failAtün feilAtü failAtün
Fuzûlî bu kalıbı yalnız bir gazelinde kullanmıştır. Gazelin ilk beyti:
Büt-i nev-resüm namâza şeb ü rûzî râgıb olmış
Bu ne dîndür Allah Allah büte secde vâcib olmış
Sonuç olarak Fuzûlî'nin bu bahirden vezinlerle yazmış olduğu 304
civarında manzumesi bulunmaktadır.
Recez Bahri
20'den çok kalıbı olan bu bahrin şimdiye dek 4 vezni kullanılmıştır.
Nesîmî'den Mu'ciz'e kadar pekçok şairin tatbik ettiği bu bahre, Fuzûlî
çok fazla ehemmiyet vermemiştir. Şairin bu bahirden yalnız müstef'ilün
müstef'ilün kalıbıyla yazılmış bir kasidesi bulunmaktadır. Kasideden bir
bölüm:
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 181
Hak mazharıdur her çiçek
Ger etmese nakkâş şek
Bir nârden şeklini çek
Vergil ana neşv ü nemâ
Tutmış Haka nerges yüzin
Açmış hakîkat-bîn gözin
Kılmış nazar görmiş özin
Sırr-ı Hak-ile âşinâ
Mütekârib Bahri
Bu bahrin 4 kalıbı Türk edebiyatında daha çok kullanılmıştır. Fuzûlî
ise 2 kalıbını tatbik etmiştir.
1- FeUlün feUlün feUlün feUlün
Fuzûlî:
Cihân içre her fitne kim olsa hadîs
Ana serv-kaddündür elbette bâ'is
Töküp ışkı kûyünde vaslın diler dil
Saçar nef' üçün dâne torpaga
Kasidesinden:
Yine deşt-i ser-sebzidür fasl-ı hurrem
Cihân bî-tekellüf tekellüfde âlem
Eger mâha mihr-i ruhun salsa pertev
Meh olmaz dahı mihrden zerrece kem
2- FeUlün feUlün feUlün feul
Divan dibacesinde yer alan gazel hakkındaki manzume bu kalıpla
yazılmıştır:
Gazeldür safâ-bahş-ı ehl-i nazar
Gazeldür gül-i bû-sitân-ı hüner
Gazel de ki meşhûr-ı devrân ola
Ohumak da yazmak da âsân ola
182 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Muzâri' Bahri
Bu bahrin 3 kalıbı Fuzûlî tarafından tatbik edilmiştir.
1-Mef'Ulü failAtü mefaİlü fAilün
Fuzûlî bu kalıpla 18 gazel kaleme almıştır. Bunlardan biri aynı zamanda
mülemmadır. Gazellerin biri Leylâ vü Mecnun'da yer almaktadır:
Yâ rab belâ-yı ışk ile kıl âşinâ meni
Bir demde belâ-yı ışkdan etme cüdâ meni
Gazellerden:
Sabrum alup felek mana yüz min cefâ verür
Az olsa her metâ' ana el çoh behâ verür
...
Her kayd olursa mahz-ı belâdur ki bülbüle
Ger şâh-ı gülden olsa küdûret verür kafes
Fuzûlî'nin bu kalıpta yazılmış 3 kasidesi bulunmaktadır. Bunlardan
1'i Leyla vü Mecnun'da, diğer ikisi kasideleri arasındadır. Baştan başa bir
sanat harikası olan Kış Kasidesi de bu kalıptandır:
Bir gün ki dey alâmetin etmişdi âşikâr
Tutmışdı öz füsürdelige tab'-ı rûzigâr
Bergini şâh-ı gül ele vermişdi ser te-ser
Ya'nî tecemmüline cihânun yoh i'tibâr
Bu kalıpla yazılmış Fuzûlî'nin 6 kıt'ası vardır:
Dogruluk-ile harflere sadrdur elif
Yâ harfini ayaga burahmışdur i'vicâc13
Fuzûlî'nin bu kalıpla yazmış olduğu birkaç manzumesi daha vardır.
Habîbî'nin meşhur "dedüm dedi" şiirine Fuzûlî'nin naziresi olan tesdisi,

13 Elif harfi Arap elifbasında düz, doğru bir çizgi gibidir; yâ harfi ise eğri yazılır. Aynı
zamanda elif ilk harf olup en başta, yâ ise sonda/son ayakta durur. Burada
didaktik bir mesaj vardır: Elif harfi gibi doğru olursan başta olursun, yâ harfi gibi
eğik olursan da sonda/ayakta kalacaksın.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 183
mersiyesi14 ve Leylî ve Mecnûn mesnevisindeki iki münacaatı aynı kalıptandır.
Tesdisin ilk bendi şöyledir:
Dün sâye saldı başuma bir serv-i ser-bülend
Kim kaddi dil-rübâ idi reftârı dil-pesend
Güftâre geldi nâgeh açup la'li nûşhend
Bir püste gördüm anda töker rîze rîze gend
Sordum meger bu dürc-i dehendür dedüm dedi
Yoh yoh devâ-yı derd-i nihân-durur senün
Bu bendin üçüncü mısraında nâgeh_açup sözcükleri arasında vasl
yapılmalıdır.15
Muzâri' bahrinin birinci kalıbında Fuzûlî'nin üç manzumesi vardır.
Bunlardan 2'si muammaları arasında, diğeri divan dibacesinde yer alan
manzum parçalar içindedir. Muamma:
Mihnetse râyi sîneme geldükce muttasıl
Bezl eylerem hadengine her lahza hûn-i dil
Dibacedeki beyit:
Sayt-ı fesâhat ile sözüm tutdı âlemi
Men mehd-i i'tibârîde tıfl-ı zebûn henûz
2- Mef'Ulü failAtün mef'Ulü failAtün
Fuzûlî'nin bu kalıpta 18'i gazel olmak üzere 34 manzumesi bulunmaktadır.
Gazellerinden misaller:
Zülfi kimi ayagın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir gılca i'tibârum
...
Olsaydı mendeki gam Ferhâd-i mübtelâde
Bir âh ile vererdi min Bîsütûnı bâde

14 Hadîkatü's-süedâ'daki mersiyeyi kastetmiyoruz.
15 Nâgeh sözcüğündeki h, zayıf bir sestir; ayrıca mukayese ediniz: haçar-açar, hindiindi,
hele-ele vb.
184 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
3- Mef'Ulü failAtün
Fuzûlî'nin bu kalıpta bir mülemma gazeli bulunmaktadır:
Men mübtelâ-yı hicrân
Mende irâgi cânân
Ve'l-ömr keyfe mâkân
Mislü'r-riyâhi râyih16
Müctess Bahri
Türk aruzunun altıncı bahridir. Bu bahrin bizde iki kalıbı vardır.
Fuzûlî, ikinci kalıpta 11 gazel yazmıştır. Bu kalıp mefAilün feilAtün
mefAilün feilündür. Son tef'ile fa'lün olarak da kullanılabilmektedir,
meselâ:
Hoş ol zamân ki harîm-i visâle mahrem idüm
Ne mübtelâ-yı belâ ne mukayyed-i gam idüm
...
Tutuşdı gam odına şâdî gördügün könlüm
Mukayyed oldı ol âzâdî gördügün könlüm
...
Gezerdüm itlerün içre fezâ-yi kûyünde
...
Ne gördi bâdede bilmen ki oldı bâde-perest
...
Yörütmeyin eregi meclis içre bâde ile
Harâmî-zâdeni koyman helâlî-zâde ile
Fuzûlî'nin iki terkib-bendinden biri bu kalıpla yazılmıştır. Terkibbendin
matla beyti şöyledir:
Menem ki kâfile-sâlâr-ı kârvân-ı gamem
Misâfir-i reh-i sahrâ-yı mihnet ü elemem
Fuzûlî'nin 3 muamması bu kalıpla yazılmıştır, meselâ:
Neçük ki râhat içün guş yatur yuvasında
Dil-i şikeste yatur ohların arasında

16 Ömür nasıl olursa olsun rüzgâr gibi esip gidendir.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 185
Şairin Şikâyetname'sinde "Zehî misâl-i şerîf ü ..." sözleri ile başlayan
bir nazmı da aynı kalıptandır. Şairin bu kalıpla yazılmış toplam 26 manzumesi
bulunmaktadır.
Hafîf Bahri
12'den fazla kalıbı olan bu bahrin Türk edebiyatında yalnız bir kalıbı
kullanılmıştır. Bu kalıbın dört varyantı vardır:
FailAtün mefAilün feilün
FailAtün mefAilün fa'lün
FeilAtün mefAilün feilün
FeilAtün mefAilün fa'lün
Fuzûlî'nin bu kalıpla yazdığı en büyük eseri Beng ü Bâde'sidir.17 Bu
eserden dört varyanta misal verelim:
Her kim olsa ayaguma baş urar
Men gelince kamu ayaga durar
...
Her ne derd olsa men devâ vererem
Tab' güzgüsine cilâ vererem
...
Sen nesen ki senünle yâr olalar
Gizlü işlerde râzdâr olalar
...
Çün kedûret gedüp sefâ geldi
Germ olup mi'de iştehâ geldi
...

17 F. Köprülü: "Beng, yani esrar ile şarap arasında bir münazaradan oluşan bu 500
beyte yakın mesnevi Şâh İsmail'e ithaf edilen Farsça bir manzumedir ki şairin ilk
gençlik eserlerinden sayılabilir." (İA, İstanbul 1947, XXXVII, 695.) diyerek eserin
Farsça olduğunu söylemesi bir yanlış eseri olsa gerektir. Mesnevide Farsça olan 42
manzum serlevha ve Nizâmî'nin Heft Peyker'inden tazmin edilmiş bir beyit
bulunmaktadır (Her çe endîşe der-gû men âverd / Matbah-ı reft u der-miyân
âverd) Ancak metin Türkçedir. Hacmine gelince; İstanbul yayınında (Çelebizade
Mehmed Münir, h. 1328) 439, Bakü yayınında (Hamid Araslı, 1949) 434 beyittir.
Mesnevinin vezninde olan 21 beyit Farsça serlevha bu sayıya dahil değildir.
186 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Iztırâb içreyem humârum var
Bâdeye hayli intizârum var
...
Doldurup sâkî-i sabâ her-dem
Câm-ı gül içre bâde-i şebnem
...
Yoh özünden meger senün haberün
Ki ne terkîbsen nedür hünerün
...
Ne sebebden günâhkâr olubam
Ne günâh eyledüm ki hâr olubam
...
Dizi üzre revân gelüp sâkî
Dedi ey bâde işretün bâkî
...
Men eger râzî olmasam senden
Başına çoh belâ geler menden
...
Ola mı kimse göstere cür'et
Mene endürmege ser-i tâ'at
Fuat Köprülü, Nizâmî'nin Hamse'sini anlatırken Heft Peyker'in veznini
feilAtün mefAilün feilün, yahut fa'lün şeklinde verir ki bu doğrudur
(Türk Edebiyatı Tarihi, İkinci Kitap, İstanbul 1921, s. 210). Beng ü Bâde'de de
durum aynıdır.18
Fuzûlî'nin hafif bahrinde yazılmış bir gazeli bulunmaktadır. 7 beyitten
oluşan bu gazelde hafîf bahrinin üç varyantı kullanılmıştır:
Ey könül yârı iste cândan keç (2. varyant)
Ser-i kûyin gözet cehândan keç (4. varyant)
Milk-i tecrîdidür ferâgat evi (1. varyant)
Bu harâb olacak mekândan keç (4. varyant)

18 H. Blokmann ve ondan sonra Y. E. Bertels, klasik Fars edebiyatında bu bahrin beş
kalıbının olduğunu ispat etmişlerdir, bk. Y. E. Bertels, Gramatika Persidskogo Yazıka,
Leningrad 1926, s. 112.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 187
Son mısradaki ilk tef'ileyi failAtün olarak kabul edebiliriz, zira kalın
ünlülü açık heceler çoğunlukla Arapça ve Farsçadaki uzun ünlülere eşitlenerek
uzatılır. Bizim şiirimizde uzatma (imale) yapılmasının sebeplerinden
biri de budur.
Fuzûlî'nin kasideleri arasında sayılan, fakat bize göre kaside olmayıp
Hasb-i hâl manzumesi olan Bağdat kadısı Seyyid Muhammed'e yazılmış
şiir yine aynı bahirde yazılmıştır. Manzumeden misaller:
Men kimem bir fakîr ü bî-ser ü pâ
Kemterîn bende vü kemîne gedâ
Ne mizâcumda irtikâb-i gurûr
Ne hayâlümde ihtimâl-i riyâ
Hâl-i müşkildür anda kim bir ola
Sâhib-i hükm ü sâhib-i da'vâ
Fuzûlî'nin kıt'alarından dördü de bu bahirde yazılmıştır:
İlm kesbiyle pâye-i rif'at
Ârzû-yi muhâl imiş ancak
...
Cenneti almak olmaz agçe ile
Girmek olmaz behişte rüşvet ile
Yine Fuzûlî'nin bu bahirle yazılmış biri muamma, biri divan dibacesinde,
üçü de Şikâyetname'sinde olmak üzere beş manzumesi daha vardır.
Ayrıca şairin Beng ü Bâde'den sonra kaleme aldığı Hadîs-i Erba'în'i de
bu bahirle yazılmıştır. Bu eserde Abdurrahman-ı Câmî'den tercüme 40,
biri de kendisine ait olmak üzere 41 dörtlük (murabba), yani 164 mısra
bulunmaktadır. Misaller:
Müslim oldur ki ehl-i âlem ile
Sıdk ola kavli hayr ola emeli
Zararın görmege müselmânlar
Ola pâkîze hem dili hem eli
...
Dostlardan hemîşe hoş görinür
Bir birin hedye ile etmek yâd
Hedye irsâlı bir mu'âmeledür
Ki muhabbet olur anunla ziyâd
188 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Münserih Bahri
Otuzdan fazla kalıbı bulunan bu bahrin yalnız üç kalıbı Türk edebiyatında
kullanılmıştır. İlki müfteilün müfteilün fAilündür. Fuzûlî'nin bu
kalıpla yazılmış bir gazeli bulunmaktadır. Gazelden misaller:
Kimsede ruhsâruna tâkat-i nezzâre yoh
Âşıkı öldürdi şevk bir nazara çâre yoh
Bagrı bütünler mene ta'ne ederler müdâm
Hâlumı şerh etmege bir cigeri pâre yoh
Bu bahrin diğer kalıbı müfteilün failatü müfteilün fa'dır. Bu kalıpla
yazılmış Türk edebiyatında bildiğimiz yalnız Fuzûlî'nin bir mülemma
gazelidir. Bu gazelin beyitlerindeki ilk mısralar Türkçe, ikinciler ise
Arapçadır. Zaten bu kalıp Arap aruzuna hastır ve Fuzûlî tarafından tatbik
edilmesi de ilginçtir. Misaller:
Dâg-ı firâkına ihtimâli ne mümkin
...
Zikri ile hoş keçür hemîşe zamânun
...
Eyle hayâl-i ruhın nazarda tasavvur
...
Münserih bahrinin bu kalıbı Türk dilinin tabiatine uygun düşmü-
yor. Bundan dolaya Fuzûlî'nin bir gazeli dışında edebiyatımızda bu kalıpla
kaleme alınmış başka bir esere tesadüf edemedik.
Serî' Bahri
Bu bahrin yalnız müfteilün müfteilün fAilün kalıbı bizde kullanılmıştır.
Fuzûlî'nin bu kalıpla bir gazeli bulunmaktadır. Gazellerden misaller:

Saldı ayakdan gam-ı âlem meni
Ver mene gam def'ine sâkî şerâb
Yâr suâl etse ki hâlın nedür
Haste Fuzûlî ne verersen cevâb
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 189
Bu gazelin meşhur beyti ise şöyledir:
Dûzaha girmez siteminden yanan
Kâbil-i cennet degül ehl-i azâb19
Kâmil Bahri
Türk şiirinde çok az kullanılmış olan bu bahrin yalnız 2 kalıbı tatbik
edilmiştir. İlki mütefAilün mütefAilün mütefAilün mütefAilündür.
Fuzûlî'nin bu kalıpta bir gazeli bulunmaktadır.
Yeter ey felek bu cefâ yetür men-i zâre serv-i revânümi
Meh-i tal'at ile münevver et dil ü dîde-i nigerânümi
...
Neçe kadd ü hâl ü hat u ruhun gamı renc ü derd ü belâ ile
Büke kaddümi töke yaşümi yıha könlümi yaha cânümi
Rubai Vezinleri
Rubainin 24 kabılı bulunmaktadır. Fuzûlî ise bunlardan 6'sını kullanmıştır.

1- Mef'Ulü mefAilün mefaİlü feul
2- Mef'Ulü mefaİlü mefaİlü feul
Misaller:
Ey 'ukde-güşâ-yı Acem ü Türk ü Arab
Ressâm-i rüsûm-i fazl ü âsâr-i edeb
...
Derler ki kılur gonçe leb-i yâr ile bahs
Gül-berg-i ter ol la'l-i güher-bâr ile bahs

19 Fuzûlî'nin bu beyti uzun zaman edebiyatçılar arasında tartışmalara neden olmuş,
edebiyat bilgisi kitaplarına da alınarak olumsuz örnek olarak gösterilmiştir. Güya
bu beyitte şairin fikri anlaşılmıyor. Sitemden yanan cehenneme girmez, (aynı zamanda)
kâbil-i cennet değil, ehl-i azaptır (çünkü siteminde yanıyor). Veya siteminden
yanan cehenneme girmez, kâbil-i cennettir, ehl-i azap değil (çünkü senin sitemin
âşıka seadettir). Eski yazıda noktalama işaretlerinin olmaması beytin farklı
şekillerde anlaşılmasına sebep olmuştur. Beyitte virgül kullanılsaydı sorun halledilirdi.
Fikrimizce virgül "cennet" ile "değil" sözcükleri arasına konulmalıdır.
190 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
3- Mef'Ulü mefAilün mefaİlün fa'
4- Mef'Ulü mefAilü mefaİlün fa'
Misaller:
Mey şevki olupdur mene âdet ey şeyh
Geldükçe bu şevk olur ziyâdet ey şeyh
...
Hoşdur mene mey sene ibâdet ey şeyh
Re'y ile degül ışk-ı irâdet ey şeyh
5- Mef'Ulü mefAilün mefaİl feul
6- Mef'Ulü mefAilü mefaİl feul
5 ve 6. rubai kalıpları az kullanılmıştır. Misaller:
Sâkî kerem et şerâb-i gülfâm yörüt
Gülfâm-i şerâbe verme ârâm yörüt
Bezm içre habâb-i eşk-i gülgûnümden
Min câmı yörütme cân üçün câm yörüt
...
Gül devri hoş ol kim tuta gülfâm kadeh
Bezminde demi tutmaya ârâm kadeh
Her subh ki horşîd-sıfat kaldıra baş
Bezmin bezeyüp gezdire tâ şâm kadeh
Fuzûlî'nin dört mısraı aynı vezinle yazılmış rubaileri de vardır, mesela:

Ey kesb-i kemâle i'tikâdın nâkıs
Tahsîl-i kemâle ictihâdın nâkıs
Âr etme talebde kıl hazer andan kim
Kâmiller içinde ola adın nâkıs
Fuzûlî gibi bütün mısraları aynı vezinde rubai yazan şair Türk edebiyatında
az olduğu gibi Fars ve Arap edebiyatlarında da nadirdir.
Fuzûlî Türk diliyle 76 rubai yazmıştır. Bunlardan 71'i divanında, 3'ü
Leylî vü Mecnun'unda, 2'si de mülemmalarındadır. Bunların tamamı 304
mısra olur. Mısralardan 79'u rubainin 1. kalıbı ile, 64'ü 2. kalıbı ile, 79'u
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 191
3. kalıbı ile, 60'ı 4. kalıbı ile, 15'i 5. kalıbı ile, 7'si de 6. kalıbı ile kaleme
alınmıştır. Anlaşıldığı kadariyle 5. ve 6. kalıplar Türk şiirine uygun de-
ğildir. İlginçtir ki Hadîkatü's-süedâ'daki 13 rubainin hiçbir mısraında bu
kalıplar kullanılmamıştır.
Buraya kadar yazılanları toparlarsak Fuzûlî'nin Türk diliyle yazdığı
manzum eserleri şu şekildedir:
324 gazel
42 kaside
43 kıta
3 terci'-bend
2 terkib-bend
5 murabba
3 muhammes
2 tahmis
1 tesdis
2 münâcât
1 mersiye
1 hasb-i hâl
38 muamma (bunlar arasındaki 2 rubai bu sayıya dahil değildir)
1 hadîs-i erbain
3 mesnevi
12 dibacede yer alan manzume
7 Şikâyetnâme'de yer alan manzume
3 Kadı Alâeddin Mektubu'ndaki manzume
Tamamı 493 parça eder. 76 rubaiyi de buna eklediğimizde toplamda
569 eser olur. Bunlardan:
103'ü hezec bahri
304'ü remel bahri
39'u muzari' bahir
26'sı müctess bahri
13'ü hafîf bahri
3'ü mütekârib bahri
192 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
2'si münserih bahri
1'i recez bahri
1'i serî' bahri
1'i kâmil bahrinde yazılmıştır. Ayrıca rubailer de vardır. Fuzûlî'nin
şiirlerinde mütedârik hariç diğer bahirlerin kalıpları kullanılmıştır. Bunlardan
hezecin 6, remelin 6, müzâri'in 3, mütekâribin 2, münserihin 2;
recez, müctess, hafir, serî' ve kâmil bahirlerinin birer kalıbı tatbik edilmiştir.
Böylelikle Fuzûlî'nin şiirlerinde 10 bahrin 24 kalıbı kullanılmıştır.
Buna rubainin 6; remel, müctess ve hafîf bahirlerinin kalıplarının 11 varyantını
da dahil edersek toplam 41 aruz kalıbı olur.20
Kısa Bir Mukayese
Fuzûlî'nin şiirlerinde kullandığı vezinlere baktıktan sonra onu, daha
önceki klasik şairlerimizle mukayese etmek faydalı olacaktır. Nesîmî,
Kişverî ve Hatâî'nin şiirlerinde kullandıkları vezinlerle Fuzûlî'ninkileri
karşılaştıralım. Fuzûlî'den önce vezin çeşitliliği açısından en zengin şair
Nesîmî'dir. Nesîmî aruzdan başka hece ile de şiir yazmıştır.
Nesîmî, aruzun 11 bahrinden 9'unu ve bu 9 bahrin 19 kalıbını kullanmış,
mütedârik ve kâmil bahirlerini tatbik etmemiştir. Fuzûlî ise 11
bahirden yalnız mütedârik bahrini kullanmamıştır. Hezecin mefaİlün
mefaİlün, remelin feilAtün feilAtün feilAtün feilAtün ve feilAtün feilAtün
feilün, mütekâribin feUlün feUlün feUlün feUlün, müzâri'in müfteilün
failAtü mütfeilün fa', kâmilin mütefAilün mütefAilün mütefAliün
mütefAilün kalıpları Nesîmî'de yoktur. Nesîmî'de en çok kullanılan
müstef'ilün müstef'ilün müstef'ilün müstef'ilün ile müfteilün mefAilün
müfteilün mefAilün kalıpları ise Fuzûlî'de bulunmamaktadır.
Nesîmî'den misal:
Ey nâzı çoh dilber meni yandurma hecrin nârine
Çoh yanırem pervâne tek şem'-i ruhun envârine
...

20 A. Gölpınarlı, Fuzûlî Divanı, İstanbul 1948, s. 413'te Fuzûlî'nin kullandığı vezinleri
daha eksik göstermiştir.
Fuzûlî Şiirinin Vezni ● 193
Düşmiş mu'anber sünbülün horşîd-i tâbân üstine
Şol resm ile müşkin benün gül-berg-i handân üstine
...
Düşdi yine deli könül gözlerinün hayâline
Kim ne bilür bu könlümün fikri nedür hayâli ne
...
Gerçi firâka düşmişem 'ayn-ı visâl içindeyem
Gel nazar eyle hâlüme gör ki ne hâl içindeyem
Bu iki kalıpta Fuzûlî şiir yazmamıştır. Sonuçta Fuzûlî'nin şiirlerinin
vezni kemiyetçe Nesîmî'ninkilerden zengindir.
Kişverî, aruzun 11 bahrinden 5'ini ve bu 5'in de 12 kalıbını kullanmıştır.
Fuzûlî'de olup Kişverî'de bulunmayan bahirler; mütekârib, münserih,
hafîf, serî' ve kâmil bahirleridir. Ayrıca iki şairce kullanılan bahirlerin
bazı kalıpları yine Kişverî'nin şiirlerinde tatbik edilmemiştir. Kiş-
verî'de olan 2 kalıp ise Fuzûlî'de yoktur. Bunlar, recezin 1. ve 3. kalıplarıdır.
Böylelikle Fuzûlî'nin vezin kullanımı açısından Kişverî'ye göre
daha zengin olduğu bariz şekilde göze çarpmaktadır. Kişverî'den misaller:

Veh veh ne âteş-perestsen bu câme-i gülgûn bilen
Yûsif dirilmiş gûyiyâ pîrâhen-i pür-hûn bilen
...
Ma'şûka könlinde vefâ yoh çeşm-i giryân neylesün
Bitmez çü seng-i hâreden gül-berg-i bârân neylesün
...
Hâr-ı ferâg ilen yine bagrumı pâre kılmagil
Öldüreyüm seni dedün tîg ile üşte gelmişem
Hatâî ile Fuzûlî'yi karşılaştırdığımızda Hatâî'nin 11 bahirden 4'ünü
ve 4'ün de 7 kalıbını kullandığını görmekteyiz. Hatâî'nin gazellerinde,
Dehnâme'sinde ve Nasîhatnâme'sinde hezec, remel, müzâri' ve müctess
bahirleri ve bu bahirlerden hezecin 1, 2, 6 ve 10. kalıpları, remelin 1. kalıbı,
müzâri'in 1. kalıbı ile müctessin 2. kalıbı tatbik edilmiştir. Hatâî'de
olup Fuzûlî'de olmayan hiçbir kalıp yoktur. Hatâî'nin bir farkı hece öl-
çüsüyle de şiirler kaleme almış olmasıdır.
194 ● DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Sonuç olarak;
Fuzûlî'nin tatbik ettiği remelin 4 ve 6. kalıpları, mütekâribin 1. kalı-
bı, müzâri'in 3. kalıbı, münserihin 3. kalıbı ve kâmilin 1. kalıbı Nesîmî,
Kişverî ve Hatâî'de kullanılmamıştır. Bu kalıplar Fuzûlî tarafından Türk
şiirinde uygulanmış kalıplardır.

Konular