MUHAMMET BAYRAM HAN ŞİİRLERİNİN VEZİN (ÖLÇÜ) ÖZELLİKLERİ

9
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
٭Azerbaycan Milli İlimler Akademisi. ilhame_gultekin@hotmail.com
ÖZET
Vezin mevzusu Doğu klasik edebiyatı ilminin önemli konularından biridir. Şiirlerin ifade ve
tasvir güzellikleri, kafiye kuruluşu yanısıra onların musikisini, uyumunu iyi duymak ve anlamak için
şiirlerin vezin özelliklerinin de araştırılması önemlidir. Bayram han siirlerinin vezni de bu anlamda
çok ilginçtir. Bilindiği gibi arzuzun 10 nevi mevcuttur. Bayram han bunlardan yedisini kendi
şiirelerinde kullanmıştır. Şair 133 şiirinden (kaside, gazel, kıta, ferdiyat) 41’ni hezec, 44’nü remel,
28’ni müzare, 10’nu müctes, 3’nü recez, 4’nü mütekarib ve 3’nü hafif bahirlerinde yazılmıştır. Bu
araştırmada Muhammed Bayram hanın 'Türk' ve 'Fars' divanlarındakı eserlerin vezin özellikleri ve
nevleri araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Moğol İmparatorluğu, Doğu Edebiyatı, Azeri Edebiyatı, Muhammet
Bayram Han, aruz vezni, kafiye
METER PROPERTIES OF MUHAMMET BAYRAM’S POEMS
ABSTRACT
Meter is one of the important and the principal subjects of East Classic literature. İt is
important to analyse meter varieties for understand and feel harmony, expression and description
beauties of poems and its rhyme and music. That is why the meter of Bayram han’s poems is
interesting for us. This study research on meter properties and varieties of poems in Muhammed
Bayram’s Turkish and Persian Divans.
Keywords: Moghul Empire, Eastern literature, Azerbaijan literature, Muhammed Bairam
Khan, meter, aruz.
I. GİRİŞ
Azeri şairi ve serkerdesi Muhammet Bayram Han Karakoyunlular’ın
meşhur Baharlı boyundan idi. Onun hayatı döneminin tarihi olayları yanısıra
edebiyatı ile çok bağlı idi. O, Badahşan’da doğmuş, babasının ölümünden sonra ise
Belh’e yerleşmiştir. Muhammet Bayram 16 yaşlarındayken Azeri asıllı Safevi
hükümdarı Şah İsmail Safevi’nin ordusunda hizmete başlamıştır. Sonralar Moğol
devletine Buhara ve Semerkant etrafındakı döyüşlerde yardım eden bir sıra Safevi
askeri gibi, o da, Orta Asya’da kalarak hizmetine Moğol sarayında devam ediyor.
Moğol hükümdarı Babur Şah’ın dikkatini çeken Bayram Han sonralar Hümayun
Şah’ın en yakın arkadaşı ve hatta onun oğlu şahzade Ekber’in naibi (atalıq) oluyor.
Hümayun’un vefatında şahzade küçük olduğu için, 1556-1560 senelerinde hem
Moğol Devleti’ni tekbaşına idare etmiş, hemde Moğol Ordusu’nun baş kumandanı
görevini yapmıştır. “Han” ünvanını ona Safevi – Moğol görüşleri sırasında “Taht-ı
Süleyman” denen yerde Şah Tehmasip ve Hümayun Şah vermiştir. Sonralar o
farsça şiirlerinden birinde bunu şöyle hatırlıyordu:
بیرما! بندهء آن خسرو خوبان شدهء
گر چھ از شاه جھان رتبھء خانى دارى
10
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Ey Bayram, Dünya Hükümdarı’ndan “han” ünvanı aldın,
Gerçi o güzeller (iyilikler) Şah’ının hizmetkarısın
1555 senesinde ise Bayram Han Hümayun Şah tarafından daha yüksek
ünvanlar olan “Vekil es-saltanat”, “Han baba” ve “Hanlar Hanı” ünvanlarını alıyor.
1561 senesinde Ümre ziyaretine gitmek için yola çıkan, artık “emekli”
Bayram han eski düşmanlarından birinin oğlu tarafından haincesine öldürüldü.
Şairin mezarı şuan Meşhed’de İmam Musa er-Rizan Aleyhisselam’ın mezarı
yakınlığındadır.
Bayram Han’ın Moğol siyaset tarihine olduğu gibi, edebiyatına da
hizmetleri az olmamıştır. Şiiri ve sanatı çok seven Bayram’ın “Farsça” ve “Türkçe
(çığatayca)” iki Divan’ı mevcuttur. Bu araştırmada maksat şairin bu iki
Divan’ınındakı şiirlerin ölçü özelliklerinin araştırılmasıdır.
II. ARUZ İLMİ VE MİLLİ ARUZ
Aruz ilminin kurucusu VIII yüzyılda yaşamış ünlü arap filoloğu Abu
Abdurrahman Halil ibn-Ahmet’tir. Azeri profesör Ekrem Cafer’e göre “önceleri
sadece arap icadı, arap vezni olan aruz sonradan başka milletler arasında da
yayılmıştır. İster teorik, yani bir ilim gibi, isterse de sanat gibi aruz dokuzuncu
yüzyıldan başlayarak kendi öz arap çerçevesinden çıkarak gittikçe Yakın ve Orta
Doğu’nun bir sıra halklarının; islamiyeti kabul eden halkların, o cümleden önce
fars, sonra türk halklarının malı olmuştur” (Cafer, 1977: 43).
Milli aruzlara “farklı-farklı ilimler” demek de doğru olmazdı. Her halkta
aruz o halkın diline ve musikisine uyarak bazi milli özellikler kazanmıştır, lâkin
aruz hangi dile, hangi milletin şiirine uygulanırsa uygulansın başlıca kural ve
amaçları birdir (Cafer, 1977: 44).
Aruzda şiiri doğru okumak ve vezinleri bulmak için 4 unsura dikkat etmek
gerekir: imale, türkçe sözlerde kısa heceni vezne uygunlaştırmak için uzun
okunması; zihaf, uzun hecenin vezin gereği kısa okunması; medd, bir hecenin
içindeki uzun ses dolayısıyla veya sonundaki iki sessizin yan yana gelmesi sebebi
ile 2 hece sayılacak şekilde uzun okunması ve vasl, sonu sessizle biten hecenin
sesli ile başlayan bir hece ile yan yana geldiği zaman yeni bir hece oluşturması.
Bilindiği gibi Azericede, onun kök sözlerinde uzun sesliler bulunmuyor.
Bu sebepten vezne uyması için sözler şairler tarafından kökünden koparılarak
uzatılırdı. Ama bu tür uzatmaları tek bir dile bağlamak da doğru değildir. Türk
dillerinde sözlerin kökeninden uzaklaştırılması gibi, arap ve fars sözlerinin de
veznin talebi ile aslından uzaklaştırılması durumları mevcuttu. Mesela, “alim” sözü
hem [âlim], hem de [alim] şeklinde okunabilir. Bayram han gazellerinde de buna
yeteri kadar örnek vardır. Bunlardan birine bakalım:
نفسى كھ، براى تو كند، ترک نفایس
او در ھمھ آفاق، ز انفس بود انفس (Divan, 1971: 16)
11
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Verilen beyt hezecin sekizinci (mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün)
nevindedir. Beytteki “نفسى” sözü [nefesî] şeklinde telaffuz edilmesi gerektiği halde
gazelin umumi veznin talebi ile [nêfêsi] gibi telaffuz olunur. Yani kısa telaffuz
olunan heceler uzun, aksine uzun telaffuz edilen hece ise kısa şekil almıştır.
Böylece bir sözün içinde biz hem zihaf, hem de imale örneği görüyoruz.
Şair gazellerinde çok sayıda medd ve vasl numuneleri ile karşılaşıyoruz.
Mesela:
سوداى كاكل و غم زلف تو، اى پرى!
دیوانھ ساخت، خلوتیان خیال را (Divan, 1971: 18)
Veya:
چون خود مثال آھوي وحشى رمیدهام
با خود چگونھ رام كنم، آن غزال را (Divan, 1971: 18)
Verdiğimiz beyitlerin ikinci mısralarındaki “ساخت” ve “رام” sözleri
sonundaki iki sessizin yan yana gelmesi ve bir hecenin içindeki uzun ses
dolayısıyla 2 hece sayılacak şekilde uzun okunacaktır.
A.Aymutlu (Aymutlu, 1943: 15) ve F.K.Timurtaş’a (Timurtaş, 1981: 31)
göre türk edebiyatında aruzun 8 (hezec, recez, remel, müzari, müctes, seri, hafif,
mütekarib), A.Talat’a göre 10 (hezec, recez, remel, münserih, müzari, müctes, seri,
hafif, mütekarib, kamil) (Talat, 1933: 41-42) bahri kullanılmıştır. Bunlar arasında
hezec ve remeli en etkin bahirler adlandırmak yanlış olmazdı. E.Cafer’e göre otuza
kadar nevi olan hezec bahrinin Azerbaycan edebiyatında bu güne kadar 10 seçme
nevi kullanılmıştır. Bayram Han’ın da 133 şiirinden (kaside, gazel, kıta, ferdiyat)
41’i hezecde, 44’ü remelde yazılmıştır. Her iki bahrin esas tef’ilelerinin 3 hecesi
uzun, 1 hecesi kısadır.
III. BAYRAM HAN ŞİİRLERİNDE ARUZ VEZNİ
A. Hezec Bahri
Bayram han hezec bahrinde 17 farsca ve 9 türkçe gazel yazmıştır. Şairin
kasidelerinin ise üçü bu bahirdedir. Şairin gazellerinin 11’i hezec bahrinin hezec-i
müsemmen-i salim veya, “dört bölümlü tam hezec” adlanan birinci nevindedir
(mefa’îlün, mefa’îlün, mefa’îlün, mefa’îlün). Bunlardan ikisi farsça, dokuzu ise
çığataycadır. Örneklere bakalım:
شدى یارم و لیکن، شیوهء یارى نمیدانى
دلم بردى ولى، آئین دلدارى نمیدانى (Divan, 1971: 27)
Başka bir örnek:
12
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Né dép, ey nâzenîn, méndin melâlın bar bilmes-mén
Nédin, yâ Rab, yétiptür könlüne âzâr bilmes-mén (Divan, 2007: 108)
Şairin 2 farsça ferdiyatı da bu türdedir.
بگلشن ھر طرف، كان سرو گلرخسار، میگردد
دو چشمم از براى دیدن او چار میگردد (Divan, 1971: 31)
Hezecin 8. nevinde ise farsça 13 gazel, 1 kaside, 5 ferdiyat, 1 kıta ve türkçe
4 gazel, 2 kaside var.
میخانھ كھ جاى طرب افزاى لطیفى است
خوش جاى لطیفى است، عجب جاى لطیفى است (Divan, 1971: 19)
Türkçe kasidesinden bir örnek:
Ey fitnede mestâne közün mazhar-ı eşyâ
Kün dék barı zerrât-ı cihân ‘aynıda peydâ (Divan, 2007:62)
Şairin bu nevde bir farsça nazmı da vardır:
منشئ خرد طانع میمون طلبید
انشاى سخن ز طبع موزون طلبید (Divan, 1971: 39)
Şair aynı zamanda arap aruzunda olup, Azerbaycan aruzunda işlenmeyen
vafir bahrinde de yazmıştır. Bayram hanın farsça divanında vafir bahrinin ikinci
kalıbında,
• – – – / • – – – / • – –
mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün
— ölçüsünde yazılmış 2 kıtası ve 2 gazeli vardır. Bu kalıp E.Cafer’e göre
Azerbaycan ve Fars aruzlarında vafir bahrinin değil, hezec bahrinin kalıbı sayılır.
Bir kaç tane örneğe bakalım:
13
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
اگر، با دردمندان یار باشى
ز باغ عمر، برخوردار باشى (Divan, 1971: 29)
Şairin iki kıtası da bu bu ölçüdedir:
زھى ذاتى كھ میبینم جھانى
بتو راجع ز اطراف و جوانب (Divan, 1971: 33)
Ve:
پدر نقاش و مادر نقش بندیست
بدو معنى، عبید نقش بندیست (Divan, 1971: 34)
B. Remel Bahri
Bayram hanın remel bahrinin birinci nevinin ikinci şeklinde (fâ’ilâtün
fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün) farsça bir gazeli ve bir ferdi vardır.
بیرما! آن بلبل بى خان و مانم، در فراق
كز دل پر سوز، ھر شب آشیان میسوزدم (Divan, 1971: 22)
Remelin ikinci nevinde (fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün) ise şairin 14
gazel ve 8 ferdi mevcuttur. Gazellerinden dördü farsça, onu türkçedir.
در نھانى، باده مینوشى، بیاران دگر
پیش ما، اظھار زھد و پارسائى میكنى (Divan, 1971: 28)
Türkçe şiirinden de bir örneğe bakalım:
Yârsız cânımnı alġan mihnet-i hicrân émiş,
Mihnet-i hicrân démenler kim belâ-yı cân émiş (Divan, 2007: 112)
Şairin türk divanındaki ferdiyatın altısı da remelin ikinci nevindedir. Şairin
bu bahirde bir kasidesi de vardır:
Hâşiye gülgûn kera tâcında la’l-i âbdâr
Şem’ birle şu’le hemdem dâd ile hemreh şerâr (Divan, 2007: 72)
14
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Üçüncü nevinde (fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün) bir türkçe gazeli vardır:
Yârıŋ olsun pâdşâh-ı zü’lcelâl,
Neyyir ü câh u celâlın bî-zevâl (Divan, 2007: 138)
“Fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün” nevinde şair bir fert yazmıştır.
بخیال قد و بالاى تو، اى تازه نھال!
نھ چنان زار و ضعیفم كھ در آیم بخیال (Divan, 1971: 32)
Bu nev bazen “fâ’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün”, yani birinci hecenin
uzun olması şeklinde de kendini gösteriyor ki, şairin bu nevde yazılmış farsça beş
ve türkçe iki şiiri vardır:
Ey köŋül, müjde, kim ol serv-i hurâmân kéledür.
Yanı başdın ten-i efsürdem ara cân kéledür (Divan, 2007: 125)
Ve:
خاک بر سر كنم از غم شده در آتش و آب
كھ بگرد سر او باد چرا میگردد (Divan, 1971: 20)
İkinci beytin, gördüğümüz gibi, birinci mısrası “fâ’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün
fe’ilün”, ikinci mısrası ise “fâ’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’lün” ölçüsündedir. Şairin
bu ölçüde yazılmış şiirlerinin neredeyse hepsinde şu iki ölçü beraber şekilde
kullanılmıştır. Bunlarda sonuncu tef’ile bazi beytlerde “fe’lün” bazilerinde ise
“fâ’lün” şeklindedir.
Şairin ferdiyatından ikisi de bu nevde yazılmıştır:
شیوهء فتنھ ز چشم سیھش، معلوم است
گوشھء فتنھ گری از نگھش، معلوم اس (Divan, 1971: 31)
15
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Şair farsça ferdlerinin birini ise “fâ’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtü”
nevinde yazmıştır:
ھست ذرات جھان آئینھء طلعت
دوست
ھر كجا مینگرم در نظرم طلعت (Divan, 1971: 31)
اوست
Gördüğümüz gibi şair remel bahrinde de hezecde olduğu gibi dört taraflı
kalıplara üstünlük vermiştir. Bu özellik şairin hangi bahirde yazmasından aslı
olmayarak, bütün divanı boyunca kendini göstermektedir.
C. Müzari Bahri
Bayram han şiirlerinde en çok yer ayırdığı üçüncü bahir ise Azerbaycan
aruzunun en etkin bahirlerinden olan müzaridir. Şairin bu vezinde yazdığı 20 (10’u
farsça, 10’u türkçe) gazeli vardır:
Çün éylemes vefâ kişige dehr-i bî-sebât,
Hoş rehrevî ki éyledi kat-ı ta’alluġat (Divan, 2007: 68 )
Bazen bir gazelde müzarinin iki nevi ile karşılaşıyoruz:
Ey hâk-i âsitânın olup mecma’-i rüsül,
Cem’-i rüsülġa mihr-i ruhun Hâdî-i sübül
Séndin tapıp sa’âdet-i kevneyn uluġ kiçik
Ey lutf birle bâ’is-i îcâd-ı cüz’ ü kül (Divan, 2007: 70)
İlk beyt müzarinin birinci “mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün”, diğeri ise
üçüncü “mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtü” kalıbındadır.
Şair 3 kasidesini de bu vazinde yazmıştır:
محو صفات اوست، اگر فضل، گر كمال
محتاج ذات اوست، اگر شاح، گر گدا
حرف ثناى اوست، اگر قطعھ، گر غزل
بھر دعاى اوست، اگر مدح، گر ثنا (Divan, 1971: 7)
16
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Şair kasidenin bu misralarında çok güzel lafz (söz) oyunu yaratmıştır.
“Eğer” edatını her dört misrada veznin talebi ile önce, yanaşı vetet (vetet-i megrun
- هها), sonra hafif sebeb (sebeb-i hafif - ها) şeklinde kullanmıştır. Mısralara tef’ileleri
ile beraber göz gezdirelim:
Mahv-e se/fât-e ûst,/ eger fazl,/ ger kemâl
Mohtâc-e/ zat-e ûst,/ eger şâh,/ ger gedâ
– –  / –  –  /  – –  / –  –
mef’ûlü / fâ’ilâtü / mefâ’îlü / fâ’ilün
Bu mısralarda, aynı zamanda, “ûst”, “fazl” ve “medh” sonundakı iki
ünsüzün yanaşı gelmesi ve “şah” sözü terkibinde bir uzun ünsüzün olması
sebebinden “medd”e misaldir.
Bayram hanın farsça “Divan”ında olan ferdiyatından beşi de müzarinin
“mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün” şeklinde olan müzare-i müsemmen-i ahreb-i
mekfuf-i mehzuf adlandırılan birinci ölçüsündedir. Bir kaç örnek:
ما داغ عشق بر دل شیدا نھادهایم
دیوانھوار روى بصحرا نھادهایم (Divan, 1971: 32)
Başka bir örnek:
دارم چنان امید كھ، قیوم لازوال
باز دگر نصیب كند دولت وصال (Divan, 1971: 32)
D. Müctes Bahri
Müctes bahrinde şairin on şiiri vardır. Bunlardan yedisi gazel, ikisi kaside,
biri ise kıtadır. Bunlardan ikisi “mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün”, ikisi
“mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’lün” şeklindedir. Aşağıdaki gazelde ise her iki
ölçüde mısralar olduğunu görüyoruz:
رسیده است بسى نامرادیم، ز رقیب
اگر دمى، بمرادى رسیدهام از تو (Divan, 1971: 25)
Gördüğümüz gibi, bunlar arasında fark sadece sonuncu tef’ilenin ikinci
hecesindedir. Bu mısralarda da yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu kibi “ez” ön
eki iki şekilde, “ze” ve “ez” şekillerinde kullanılmışlar. Böyle olunca, aslında,
17
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
metinde aynı görevi taşıyan bu ek sanki farklı-farklı anlamlarda kullanılmıştır
etkisi bırakıyor. Şarin şiirlerinde böyle dikkat çeken örneklerle çok karşılaşıyoruz.
E. Recez Bahri
Aruzun diğer, geniş kullanılan bahirlerinden biri de recezdir. Şairin bu
bahirde 3 şiiri vardır. Bunlardan ikisi recezin birinci, biri ise üçüncü nevindedir:
پیر فلک بعمر خود، جستھ ولى نیافتھ
مادر امھات را مثل تو، دیگرى خلف (Divan, 1971: 17)
Başka bir örneğe bakalım:
Ol şûh derdi bâ’isi kıldın gezendni,
Köydürdün, ey sipihr, men-i dermendni (Divan, 2007: 105)
Şairin yukarıda örnek getirdiğimiz farsça nazmi recez-i müsemmen-i
metvi-yi mehbun veya dört bölümlü kısa recez adlanan “müfte’ilün mefâ’ilün
müfte’ilün mefâ’ilün” ölçüsündedir. Türk divanından aldığımız ikinci örnek ise
recezin birinci nevindedir. Bu nev “müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün
müstef’ilün” ölçüsündedir. Şairin bu ölçüde olan her iki gazeli ise “müstef’ilün
müstef’ilün müstef’ilün fe’lün” şeklindedir. Burada “müstef’ilün” hezez zihafının
etkisi ile “fe’lün” olmuştur, yani sonundaki vetedi atarak gerçek tef’ilenin kalan
kısmını düzeltme tef’ileye çevirmiştir.
F. Mütekarib Bahri
Şair mütekarib bahrinde de 2 gazel ve 2 kıta yazmıştır. Bunlardan üçü,
farsça şiirleri mütekarib-i müsemmen-i salim, dört bölümlü tam mütekarib “fe’ûlün
fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün”, türkçe kıtası ise mütekarib-i müsemmen-i mahzuf, dört
bölümlü hafif mütekarib “fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ül” ölçüsündedir.
نگارا! بغیر تو یارى ندارم
بجز فكر وصل تو كارى ندارم (Divan, 1971: 23)
Başka bir örnek:
بصد دلخوشى كرد با شاه بیعت
پى بیعتش گشت تاریخ - دلخوش (Divan, 1971: 34)
Müselmân u hindûġa bardur müdâm,
Éşikinde câgîr üçün bâgûyın
18
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Bolup barça hindûġa hoşhâllıġ,
Müselmânlar içre tüşüp kayġuyın (Divan, 2007: 143)
G. Hafif Bahri
Hafif bahrini Bayram han 2 kıtasında (“fâ’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün”
ölçüsünde) ve bir nazım (“fâ’ilâtün mefâ’ilün fe’lün” ölçüsünde) eserinde
kullanmıştır. Hatırlatalım ki, hafif bahrinin hece vazni ile benzerliyi, yakınlığı
vardır, anlatımda olaylarin gelişmesine uygun olduğundan yazarı aruzun biçimsel
taleblerinden kısmen de olsa, kurtarır.
Ey lebin kâmbahş-ı zümre-i ‘ışk,
Vey yüzün kıblegâh-i ehl-i vefâ
Néçe könül mülâzemet kemîne,
Kıladur Bayram-ı kemîne-edâ (Divan, 2007: 141)
Farsça “Divan”ından bir örneğe bakalım:
باز فتح غریب روىء نمود
كھ دل دوستان از ان بكشود (Divan, 1971: 38)
Bazi müellifler rübailerin de aruz vaznine uyduğunu söylerler. Ve bu
bakımdan onları ahreb ve ahrem olmaq üzere iki kısma bölürler (İlaydın, 1961: 46;
Timurtaş, 1981: 56-57). Eger ilk cüz “mef’ûlü” olursa ahrep, “mef’ûlün” olursa
ahrem vaznleri adlanır. Ahrep ve ahrem vaznlerinin her birinin de 6 şekli vardır.
Timurtaş’a göre ahrem vazinleri bir o kadar da ahengli olmadığı için az
kullanılmıştır. Bunun dışında rübailerin her misrası ayrı bir vazinde de yazıla
bilirdi. H.İlaydın bunları «rübayi vazni adlandırılan özel aruz kalıbı» adlandırmıştır
(İlaydın, 1961: 141).
Sonuç
Yakın Doğu’da Orta Yüzyıllar Edebiyatı İslam dininin etkisi altında gelişen bir
edebiyat idi. Bu edebiyatın temsilcilerinin eserleri mevzu ve amaç bakımından
birbirine çok yakındı. Çünkü, “Divan Edebiyatı”nın belli kuralları vardı ve
yazarların bu sınırları aşmaması gerekiyordu. Bayram Han şiirlerinde de duygular
ve düşünceler bütün Divan şairlerinde olduğu gibi, “aynı” sözcüklerle anlatılıyor.
Sevgilinin boyu serve, yanakları güle benzetiliyor, onun gözleri sarhoş, saçları
matem gibi siyah, hicran gecesi gibi uzundur. Onun şiirlerindeki başlıca mevzu
aşk, ızdırap, hasret, şarap’tır. Bayram Han 16. y.y. büyük kumandan, devlet adamı
ve şair idi. O, Hindistan, Orta Asya, İran ve Afganistan halklarının ve kültürlerinin
yakınlaşmasında, dostluq ilişkilerinin kuvvetlenmesinde mühüm hizmetleri olan o
nadir şahıslardan biri idi. Onun tarih karşısındakı bu hizmetleri kısmen araştırılsa
da edebi hayattaki rolü gölgede kalmıştır. Şairin şiirleri şimdiye kadar hiçbir geniş
19
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
(DÜSBED) ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED)
ISSN : 1308-6219
Nisan 2011
YIL-3 S.5
araştırmaya tabi tutulmamıştır. Bu makalede amacımız Bayram Han’ın duygusal
simasını ve şiirsel zekasını tanıtmak ve gelecek nesillere taşımaktır.
Kaynakça
Aymutlu, Ahmed. (1943), Arûz. Türk Şiirinde Kullanılan Arûz Vezinleri Ve
Misalleri, Ahmet Halit kitabevi, İstanbul.
İlaydın, Hikmet. (1961), Türk edebiyatında nazım, 4. Basılış, Sulhi garan matbaası,
İstanbul.
Tâlat Ç.Ahmet. (1933), Türk şiirlerinin vezni, Ahmet İhsan matbaası Ltd.,
İstanbul.
Tekcan, Münevver. (2007), Bayram Han’ın Türkçe Divanı, Beşir Kitaevi, İstanbul.
Timurtaş, Faruk Kadri. (1981), Tarih içinde türk edebiyatı, Er-tu matbaası,
İstanbul.
Cəfər, Əkrəm. (1977), Əruzun nəzəri əsasları və Azərbaycan əruzu, Bakı.
Hussamuddin Rashdi, Muhammad Sabir. (1971), Divan of Bayram Khan. Karachi.

Konular