HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH

Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 193
Yasemin YAYLALI*
Öz: Hâfız-ı Şirâzî, Fars edebiyatının ünlü şairlerindendir. Gazellerinden
oluşan Divan’ı vardır. Gazellerinde ahlaki, felsefi, irfani ve âşıkane
konuları akıcı ve sade bir dil kullanarak işlemiş; en önemlisi kolay gibi
görünen ama taklit edilemeyen bir tarzı benimsemiştir. Hâfız gazellerinde
birçok renge yer vermiş; bunlardan aşk ve ölümle özdeşleşen kırmızı ve siyah
rengi yoğun olarak kullanmış ve onları diğer renklere hâkim kılmıştır.
O, bu hâkimiyeti bazen yaptığı sıfat tamlamalarıyla bu iki rengin ismini
zikrederek; bazen de bu renkleri kullanmadan; ancak onları çağrıştıran çi-
çeklere, değerli taşlara, objelere ve şaraba yer vererek sağlamıştır. Hâfız,
siyah rengi bazen sevgilinin gözünün, saçının ve kaşının sıfatı olarak ger-
çek anlamda; bazen kara kalp, kara elbise gibi mecaz anlamda kullanmış;
bazen de siyah kelimesi yerine gece, akşam, karanlık gibi siyah çağrışımı
yapan kelime ve durumlara değinerek çeşitli şekillerde yer vermiştir. Hâfız,
kırmızıyı ise sevgilinin güzellik unsurlarını; âşığın acı ve ıstırabını ifade
etmek için kullanmıştır. Sevgilinin kırmızı yanağı, yüzü ve dudağı gül, nesrin,
lale gibi çiçeklere; akik, yakut gibi değerli taşlara; lal renkli şaraba ve
kadehe; ayrıca ateş ve kana benzetilmiştir. Âşığın içindeki hüznün dışarı
yansımasıyla kızaran yüzü; gözlerinden dışarı taşan ciğer kanı; lal, akik ve
şaraba benzetilen kırmızı renkte gözyaşlarıyla; şafak rengine teşbih edilen
gözleriyle ve mezarından yeşeren güllerle kırmızı renk olumsuz bir anlam
taşımıştır. Erguvani, lal renkli ve gül renkli v.b. gibi şarapla ilgili benzetmeler
de kırmızı imajı oluşturmuş; ayrıca kızıl altın, kırmızı yakut, kızıl
aslan ve kırmızı gül gibi tamlamalar da bu kırmızı atmosferi yaratmada
yardımcı olmuştur. Aslında sıfatları olmaksızın kan ve şarap kelimelerinin
geçtiği her yer kırmızı algısı uyandırmıştır.
Anahtar Kelimeler: Siyah, kırmızı, gazel.
* Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü
(yasemin_yaylali@hotmail.com).
194 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
BLACK AND RED IN HAFEZ’S LYRICS
Abstract: Hafız-ı Şirazi is one of the greatest poets of Persian Literature.
Owning a diwan, Hafız is famous for lyrics each of which are priceless.
He touched philosophical, moral and lyrical topics with a simple style;
moreover he adopted a style which is a seemingly easy but difficult to
imitate. While using colours in his lyrics, Hafız densely used black and red
which are identified with love and death; he made those colours dominant
over other colours. He managed this dominance sometimes by mentioning
them with adjective clauses and sometimes by using things like flowers,
jewels, objects and wine in his poems. Hafız used black in its real meaning
as the adjective of lover’s eye, hair or eyebrow; or as a metaphor like black
heart, black dress; or by mentioning this colour in various statements to
mean night, evening, darkness. He used red to mention beauty factors of
lover or the pain and grief of admirer. Lover’s cheek, face and lips are associated
with flowers like rose and tulip; or with jewels like onyx and ruby;
or with red wine and glass; or with fire and blood. Red colour has a negative
meaning with admirer’s face which blushes due to his melancholy; his
blood coming through his eyes; his red tears associated with ruby, onyx
and wine; his eyes associated with the colour of dawn and his grave having
roses on. The image of red is also created through metaphors related to red
or redbud wine; also metaphors such as red golden, red onyx, red lion and
red rose help creating this atmosphere. Indeed, all words containing blood
and wine create the sense of red regardless of their adjectives.
Key words: Black, red, lyric.
Giriş
Renkler genel olarak sıcak ve soğuk diye gruplandırılmaktadır: Kırmızı, turuncu,
sarı ve kahverengi sıcak; mavi, yeşil ve gri soğuk renklerdir. Kırmızı, turuncu
ve sarı coşku, heyecan, öfke, asabiyet, kavga, savaş renkleri; mavi ve yeşil
emniyet, huzur, dinginlik ve barış; kahverengi, gri ve siyah ise keder, hüzün ve
gam renkleri olarak kabul edilmiştir. Siyah ve beyaz renk olarak kabul edilmemiş
ve nötr renkler diye adlandırılmışlardır. Renklerin kullanımı sadece sanat ve
edebiyatla sınırlı kalmamış; siyaset, din ve psikolojide de geniş yer tutmuştur.
Psikologlardan çoğunun inanışına göre de her şahsın nezdinde kullandığı rengin
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 195
ve renklere verdiği tepkinin tahliliyle onun cismani ve ruhani durumları hakkında
bazı bilgiler elde edilebilir hatta cismani ve ruhani hastalıkların tedavisinde bazı
renklerden yararlanılabilir.1
Psikolog Dr. Taylor Hartman, insanların kişiliklerinin de rengi olduğunu ifade
etmiştir. Ona göre dört unsur yani kırmızı ateşi, mavi toprağı, beyaz suyu ve sarı
havayı sembolize etmektedir. Dolayısıyla dört tip kişilik vardır. Kişilik rengi kırmızı
olanlar kontrolü elinde tutmak isteyen güç düşkünüdürler; hayran olunmak
isterler, duygu ya da diğerlerinin zayıflıklarından hoşlanmazlar.2
Pamala Oslie’ye göre de kırmızılar bedensel ve cinsel yönden çekicidirler;
çevrelerini idare etmeyi severler; ilişkilerinde acımasız ve haşindirler.3
Kırmı-
zılar, insanların onların bütün kaprislerini çekmesini isterler; yalnız olmayı severler.
Memnuniyetsizdirler, inanılmaz derecede inatçı ve kavgacıdırlar.4
Aslında
Hartman ve Oslie kırmızı kişilik tipini tanımlarken adeta, edebiyatta aşığa sürekli
acı çektiren sevgiliyi tasvir ediyor gibidirler.
Oslie, yaşam renklerini de fiziksel, zihinsel ve duygusal renkler olmak üzere
üç ana gruba ayırmıştır. Fiziksel renklere sahip olanlar, bilgiyi, fiziksel varlıklarını
kullanarak aktarırlar. Bu renkler kırmızı, turuncu, mürdüm rengi ve sarıdır.
Zihinsel renklere sahip olanlar yaşamı akıl yoluyla, önce bilgiyi toplayarak, sonra
da onu analiz ederek algılarlar. Bu renkler mantıklı ten rengi, soyut ten rengi, duyarlı
ten rengi, çevreci ten rengi ve yeşildir. Duygusal renklere sahip olanlar yani
mavi, mor, çivit, eflatun ve kristal hayatı hisleri ve sezgileri yoluyla algılarlar.
Aynı yazara göre her cisimden yayılan elektromanyetik ya da enerji alanına
aura denir. Sanatçılar auraları yıllar boyunca aydın kişilerin ya da azizlerin baş-
ları ya da vücutları etrafında oluşan hale ya da parlak ışık olarak tanımlamışlardır.
Aurada yavaş titreşim kımızı ve turuncu renklerini; daha hızlı titreşimler ise
mavi, mor ve çivit mavisini ortaya çıkarmaktadır. 5
Renk olgusu toplumlara göre de farklılık göstermektedir. Her milletin iyi ve
kötü saydığı renkler vardır. Japonlar mavi ve yeşili iyi; mor rengi ise kötü sayarlar.
Amerikalılar kırmızı, sarı ve yeşili iyi; turuncu ve mor rengi kötü bilmişlerdir.
1 Ahmed Rızâ Ahmedî, “Renghâ Der Edeb-i Fârsî” Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî , Tahran 1381 hş.,
C. II, s. 684-685, 687.
2 Taylor Hartman Renklerin Şifresi, çev. Seval Birdal, İstanbul 2008, s. 46. 3 Pamala Oslie, Hayatın Renkleri, çev. Karınca Tercüme, İstanbul 2008, s. 15, 41-42. 4 Pamala Oslie, Aşkın Renkleri, çev. Elçin Dökmecioğlu Danacı, İstanbul 2008, s. 53. 5 Oslie, Aşkın Renkleri, s. 51-52.
196 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Her millet, her topluluk yaşadığı iklim ve çevresel faktörlere bağlı olarak renklere
farklı anlamlar yüklerler. Örneğin Araplar en çok yeşili severler. Kuran’da
da en güzel renk olarak yeşile işaret edilmektedir.6
Cahiliye Arapları kırmızıyı
sevmezler; kırmızı yıl (kıtlık yılı), kırmızı ölüm (en kötü ölüm), kırmızı rüzgâr
(kırmızı toprakla karışık esen en kötü rüzgâr) gibi kötü ve istenmeyen şeyler için
kırmızıyla oluşturulan tamlamalar kullanırlar. Ancak sahradan başka bölgelere
giden Arapların renklerle ilgili tasvirleri farklılaşmış ve kötü kabul edilen kırmızı
renk güzellik tezahürü olmuştur.7
Cahiliye Arapların aksine birçok kültürde kırmızı hem ölüm hem de yaşam
demektir. Komançe dilinde ekapti sözcüğü hem renk hem de kırmızı anlamlarına
gelmekte; bu yerli Amerikan kültüründe kırmızının her şeyi kapsayan bir kavram
olduğunu göstermektedir. Meksika Kızılderilileri olan Zapotek dilinde de “tlapalli”
yani kırmızı hem renk hem de kırmızı demektir. 8
Renkler edebiyatta da geniş yer tutmaktadır. Fars edebiyatında renkler, şairlerce
bazen hayalle karışık tasvirler oluşturmak, teşbihler, istiareler, kinayeler vb.
yapmak, bazen kendi duygu ve düşüncelerini yansıtmak ve bazen de ahlâki ve
dini konulara değinmek amacıyla kullanılmıştır. Renklerin Fars şiirinde kullanı-
mı nesre oranla daha fazla olmuştur.9
Kedkenî’nin deyimiyle, renklerin Fars edebiyatında kullanımında Horasan
üslubu başlangıç noktasıdır. Özellikle bu dönemdeki şairler tasvirleri için renklerden
istifade etmişlerdir. Beşinci yüzyılın sonlarından itibaren Fars şiirinde
şairler manevi ve soyut kavramların çoğunu renklerle şekillendirmişlerdir. Hint
üslubunda ise şairler çeşitli renkleri soyut kavramları vasf etmek için kullanmış-
lardır. Şiirde şairlerin renklere yaklaşımı da farklılık arz etmektedir. Zira kimi
tasvirlerinde renk konusuna büyük önem vermiş, kimi ise meseleye bir çeşit renk
körü gibi yaklaşmıştır.10 Irak üslubunda ise şairler tasavvufi edebiyatta renkleri
vasfetmek ve teşbihler yapmaktan ziyade daha çok mecaz anlamda tembih, talim
ve irşat için kullanmışlardır.11
6 Muhamed Rızâ Şefî’î-yi Kedkenî, Sûver-i Heyâl Der Şi’r-i Fârsî, Tahran 1389 hş., s. 268. 7 Ahmedî, a.g.m., s. 686. 8 Victoria Finlay, Renkler Boya Kutusunda Yolculuklar, çev. Kudret Emiroğlu, Ankara 2007, s. 139. 9 Sûde Eşkî, “Reng Der Edebiyât-i Klâsîk-i İrân”, (Çevrimiçi) http//www.rengmagazine.com, 29
Haziran 2014.
10 Kedkenî, a.g.e., s. 274-275. 11 Efsâne Serâcî, “Şîve-i Kârbord-i Renghâ Der Târîh-i Edebiyât-i İrân”, (Çevrimiçi) http//www.
seraji.blogfa.com, 30 Haziran 2014.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 197
Fars şiirinde renklerin kullanımı iki şekilde de sınıflandırılabilmektedir: Biri
alışılagelmiş şekilde diğeri sembolik olarak. Rengin alışılagelmiş olarak kullanılması
rengin doğrudan kendi anlamında kullanılmasıdır. Örneğin; erguvan rengi,
erguvan rengine uygun olarak şarap ile kullanılır. Yani kırmızı şarap kastedilir.
Aynı şekilde erguvan rengi, kırmızı yüze ve yanağa uygun olarak kullanılır ve
güzel, alımlı ve kırmızı yüz vurgulanır. Ya da sarı renk aşığın renginden ve yü-
zünden, perişan ve bitkin halinden; kırmızı gözyaşı da aşığın kanlı gözyaşından
kinayedir. Bu tür kullanımlar Klasik Fars şiirinde daha çok görülmektedir. Eski
şiirde maşukun yüzü hep beyaz; dudağı, yanağı kırmızı; saçı, kaşı, gözü, siyah;
ayva tüyleri yeşildir. Âşığın yüzü de daima sarı ve gözyaşları kırmızıdır. Şarap
erguvan rengi; sahra, orman, ağaç yeşil; baht bazen siyah bazen yeşil bazen beyazdır;
Şehadet kırmızıdır. Arifane ıstılahlarda ölüm dört renge delalet eder: beyaz,
siyah, yeşil ve kırmızı.
Renklerin sembolik olarak yani dolaylı kullanılması ise renklerin tasviri bakımdan
anlamlandırılmasıdır. Bu kullanım dört şekilde gerçekleşmektedir:
1) Rengin yerine doğal işaret ve unsurların kullanılması 2) Soyut unsurlar aracılığıyla
renklerin kullanılması. 3) Çeşitli ve karışık renklerin mazharı olan nadir
eşya ve eserlere işaretle renklerin kullanılması. 4) Renklerin kinayeli olarak kullanılması.12
Renklerin Fars şiirinde sembolik olarak kullanılması, sanat hükmünde
olmazsa, sadece hayalle sınırlı kalmaz, hatta anlam da verir. Örneğin miladi
onuncu yüzyıl şairlerinden Urfî-yi Şîrâzî, lacivert rengi olumsuz bir olguya uygun
bir renk olarak kullanarak (lacivert nefs:نیلگون نفس); ondan daralmış ve hapis
olmuş nefsi anlatmak için istifade etmiştir. Bu örnek dışında eski edebiyatta rengin
sembol olarak kullanılması örneklerine pek rastlanmaz. Bazen şairler daha da
ileri gitmiş ve sembolü sembolle anlatmışlardır. Rengin sembolleştirilmesi onun
önemli yönlerinden biridir; eğer doğru bir şekilde yapılırsa, şiirin gizli ruhuna
nüfuz etmek için kilit hükmündedir. Bunu başaran şairlerin başında Hâfız-ı Şirâzî
gelmektedir. Onu Ahmed-i Şâmlû takip etmektedir.13
Fars edebiyatında renklerden sadece tasvir yapmak, eşya ve varlıkları açıklamak,
teşbihte bulunmak için istifade edilmemiş, bunun yanın da siyasi, dini ve
ahlaki mesajlar için de yararlanılmıştır. Özellikle siyah ve beyaz eğitici, ahlaki
görevde rol oynamıştır. Bu tür kullanımlara her zaman ve her üslupta şairlerin
12 Serâcî, a.g.m., (Çevrimiçi) http//www.seraji.blogfa.com, 30 Haziran 2014. 13 Pîrâye Yağmâyî, “Hûn Çû Mî Cûşed, Meneş Ez Şi’r Rengî Mî Dehem”, (Çevrimiçi) http//www.
Jongezaman.com, 30 Haziran 2014.
198 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
şiirinde rastlanmaktadır. Örneğin Mevlanâ’nın Divân-ı Şems’i ve Mesnevi’si Irak
üslubunda beyaz ve siyah renklerin Fars edebiyatında en fazla kullanıldığı örneklerle
doludur. Sâdî’nin Bostan’ında ve Hâfız’ın divanında bu örnekler bolca yer
almaktadır.14
Fars edebiyatında veya kültüründe kullanım açısından hiçbir renk kırmızı
rengin derecesine ulaşamamıştır. Bahar ve nevruz tasvirlerinde kırmızı renk tüm
renklerin önüne geçmiş ve bugünkü inanışın aksine şairler güzellik, baharın tazeliği,
mutluluk, sevinç, neşe, âşıklık ve aşk tasvirlerinde hep bu rengi kullanmış-
lardır. Eskiler ay ve güneşin ışığını da kırmızı olarak görmüşlerdir. Ayrıca bugün
siyah ve beyaz rengin zıt iki renk olarak bilinip kullanılmasının aksine, eskiden
şairler siyahın zıttı olarak kırmızıyı kullanılmışlardır. Örneğin Kisâyî, Kaside-i
Bahariyye’sinde kırmızı ve siyahı zıt renkler olarak kullanmıştır. Fars edebiyatında
sevgilinin yüzü, yanağı, dudağı gibi uzuvları daima kırmızı ve kırmızı ile
alakalı olan gülnar, elma, üzüm, nar gibi meyvelere; erguvan ve lal renkli şaraba;
akik ve yakut gibi taşlara; gül, nesteren, lale ve şakayık gibi çiçeklere, meyve,
şarap ve taşlara benzetilmiş; aşığın da gözyaşı sirişk ağacı, nar tanesi ve üzüm
suyu, akik taşı, kan gibi kırmızı meyve, taş ve objelere teşbih edilmiş ve böylece
Fars şiiri bütünüyle kırmızılaşmıştır. Âşıkların gözyaşının rengi, düğün rengi,
bayram rengi, gül ve nar çiçeği rengi, şarabın rengi Fars şiirinde tümüyle kırmızı-
dan kinaye olmuştur.Fars edebiyatında سرخ (kırmızı) ve قرمز (kırmızı) kelimeleri
kırmızı rengi karşılamaktadır. Fars şairleri سرخ kelimesine daha çok yer vermişler
قرمز kelimesini daha az kullanmışlar ya da çok nadir kullanmamışlardır. Örneğin
Nâsır-ı Hüsrev ve Nizâmî birkaç kez bu kelimeye yer vermişlerdir. Pehlevice
سوری (kırmızı) kelimesi de Fars edebiyatında kırmızı anlamında kullanılmıştır.15
Hafız ise gazellerinde سرخ ve سوری (kırmızı) kelimelerine yer verirken قرمز kelimesini
hiç kullanmamıştır.
سرخ kelimesi Pehlevice; قرمز (kırmızı) kelimesi bazı kaynaklara göre Arap-
ça ya da Ermenice قرمز sözcüğünden gelmektedir.16 Bazı kaynaklara göre de
قرمز (kırmız) Sanskritçe krim-dja adı verilen bir böcekten gelmekte ve bugün de
Farsçada kırmızı için onun adından gelen “kırmız” sözcüğü kullanılmaktadır.17
قرمز Kırmız mercimek ya da nohut tanesi şeklinde ipek böceğine benzeyen, di-
14 Serâcî, a.g.m., (Çevrimiçi) http//www.seraji.blogfa.com, 30 Haziran 2014. 15 Muhammed Mehdî-yi Hasanî, Reng-i Sorh Der Edeb-i Fârsî, (Çevrimiçi) http//www. http//
hassani.ir/post-262.aspx, 25 Haziran 2014.
16 ‘Alî Ekber Dihhudâ, Luğatnâme, Tahran 1337 hş., C. XXXVIII, s. 230. 17 Finlay, a.g.e., s. 142.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 199
şisinin kanadı olmayan koyu kırmızı renkli küçük bir böcektir. Daha çok meşe
ağacında yaşayan bu böcek türünün ezilerek kanının çıkarılmasıyla kırmızı renk
elde edilmektedir.18 Bu böceğin kanından elde edilen kırmızı rengi kral ve kardinallerin
elbiselerinde, ekran tanrıçalarının dudaklarında ve büyük ressamların
tuvallerinde kullanmışlardır. Eski Mısırlılar onu İran ve Mezopotamya’dan ithal
etmişlerdir.19 Fars edebiyatında قرمز kelimesi çok az kullanılsa da lâl, koşnil veya
kızılî adlarıyla bilenen ve sevgilinin dudağına teşbih edilen parlak kırmızı, frenk
incirinde yetişen bu böceğin kanından elde edilmektedir.20
Klasik ve primitif sanatlarda en çok yararlanılan renk olan kırmızı, güneş ve
ateş rengi olup, hareket ve sıcaklık etkisi uyandırmaktadır.21 Kırmızı renk neşe,
samimiyet ve hoşlanma hissi oluşturması yanında aşkın sembolüdür. Çok uzaktan
bile göze çarptığından tehlike işareti olarak kullanılmakta; bu renk aynı zamanda
şehvet, hiddet ve nefret gibi olumsuz duyguları da sembolize etmektedir.22
Şairler şiirlerinde kırmızı renge, gül ya da çiçeklerden ve bitkilerden her biri
ile birçok kinaye ve teşbih yaparak da yer vermişlerdir. Örneğin gül kırmızı rengi
bakımından Fars şiirinde birçok şeye teşbih edilmiştir. Fars edebiyatında gülden
maksat genellikle kırmızı güldür. Kırmızı gül şiirde çoğunlukla yanak ya da kırmızı
yüzden kinayedir; şarap ve kadeh de kırmızı güle teşbih edilmiştir. Bazen
de kandan kinaye olan bu gül ekseriyetle aşk nişanesidir.23 Fars edebiyatında gül
ve nesrin, tek başına gül ve gülbun kelimeleri de kırmızı gül manasında kullanılmıştır.
Sevgiliye de teşbih edilen gülün, gülreng, gül-i sorhî gibi sıfatları kırmızı
renkli gül anlamında kullanılmıştır. Şairlerce kırmızı ve sarı renkli türleri olan
nesrin çiçeği ile de bazen kırmızı güle bazen de nesterene işaret edilmiştir. Ço-
ğunlukla görülen gül ü nesrin ibaresi de kimi zaman kırmızı gül kimi zaman da
nesrin çiçeği için kullanılmıştır. Şakayık da kırmızı çiçekleri sebebiyle şiirlerin
bir bölümünde şaraba ve kadehe benzetilmiştir.24
Şairler siyah renk için de sümbül, menekşe gibi bazı çiçeklerden yararlanmışlardır.
Sümbül bahar mevsiminin başlarında açan bir çiçektir. Sümbülün tür-
18 Amîd, a.g.e., s. 938. 19 Finlay a.g.e.,, s. 142. 20 Finlay a.g.e., s. 135. 21 Ercümend Kalmık, Renklerin Armoni Sistemleri, İstanbul 1950, s. 17. 22 Kalmık, a.g.e., s. 38. 23 Sîrûs-i Şemîsâ, Ferheng-i İşârât,, Tahran 1386 hş., II, 1041. 24 İsmâil-i Pûr, “Giyâhân Der Edeb-i Fârsî”, Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî , Tahran 1381 hş., C. II,
s. 1196, 1199, 1202.
200 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
lerinden olan siyah Hint sümbülü, Fars şiirinde sevgilinin saçından ve zülfünden
kinayedir; sümbül-i ter ise güzellerin ayva tüyü, beni, saç ve zülfünden kinayedir.
Menekşe ise yaprakları kalp şeklini andıran ve düzensiz, asimetrik (çarpık) çi-
çekleri bulunan bir çiçektir. İki cinsi vardır: Kokulu menekşe ve hercai menek-
şe. Mor, mavi renkleri yanında beyaz, pembe renkleri de vardır. Laciverte yakın
koyu renkli yaprakları dolayısıyla sevgilinin saçı ve zülfüne teşbih edilmiştir.
25
Nötr renk olarak kabul edilen siyah keder, ölüm ve matem rengi kabul edilmiş;
korku ve karanlığın rengi olduğu gibi kötülüklerin de rengi olmuştur.26 Batı
kültüründe siyah genellikle ölümü simgelemektedir. Siyahlık bütün ışık emildi-
ğinde ve geriye yansıtılmadığında oluşmaktadır; dolayısıyla ölümden geriye dö-
nüş olmadığını düşündüğümüzde siyah güzel bir simgedir.27
Hafızın gazellerinde öne çıkan iki renk: kırmızı ve siyahtır. Hafız’ın şiirlerinde
renkleri kullanmadaki ustalığı bazen kırmızı ve siyah rengin adını zikretmeden;
kırmızı ve siyah çağrışımı yapan kelimelerle bu atmosferi yaratmasından
kaynaklanmaktadır. Örneğin:
دیشب گله زلفش با باد همی کردم چیست؟ گفتا: غلطی بگذر زین فکرت سودایی
Dün gece rüzgâra zülfünden şikâyet ediyordum. Dedi ki: Yanlışın var, sen bu
kara sevdadan vazgeç! (493/3)
Beytinde siyah renk kelimesi geçmemekte; ancak siyah olgusu زلف ،دیشب
سودایی kelimeleriyle oluşturulmaktadır. Öyle ki دیشب (dün gece) kelimesi gecenin
siyah renginden kinayedir, زلف (saç) kelimesi de daima siyahtır, سودایی (siyahlık,
kara sevdalık) kelimesi ise: hem siyah anlamında hem de melankoli manasında
ihâmlı olarak kullanılmıştır.
ز حسرت لب شیرین هنوز می بینم چیست؟ که الله می دمد از خون دیده فرهاد
Hâlâ görüyorum Şirin’in dudağının hasretiyle,
Laleler bitiyor Ferhad’ın gözünden akan kandan. (101/6)
Aynı şekilde yukarıdaki beyitte de kırmızı rengin ismi geçmemekle birlikte üç
kırmızı imajı veren خون ،الله ،لب kelimeleriyle kırmızılık sağlanmaktadır. لب (du-
25 Muhammed Ca‘fer Yâhakkî, Ferheng-i Esâtîr ve Dâstân-i Vârehâ der Edebiyyât-i Fârsî,
Tahran 1386 hş., s. 217-218, 484..
26 Kalmık, a.g.e., s. 40. 27 Finlay, a.g.e., s. 99.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 201
dak) sevgilinin dudağı daima kırmızıdır, الله (lale) ve خون (kan) her ikisi de yine
kırmızıdır. Hâfız’ın şiirlerinde bu tür kullanımlar fazlaca yer almaktadır.28
Hafız’ın gazellerindeki kırmızılık, sadece Farsça kırmızı rengi karşılayan
“سرخ” kelimesiyle sınırlı kalmamış, kırmızı renk anlamını veren،گلگون ،گلنار
,kelimeleriyle
de sağlanmıştır. Aslında Hâfız’ın şiirlerinde kırmızı rengi kullanımında گلعزار، گلرنگ، لعل، یاقوت، عقیق ارغوان، گل، الله، سوری، شفق، آتش، رنگین، خون
onu diğerlerinden ayıran da bunlar olmuştur. Kırmızı ve kırmızı anlam ifade eden
sözcükler bazen sevgilinin gül, erguvan, şarap ve nesrin rengindeki yüzünü, yanaklarını
ve dudaklarını yani güzellik unsurlarını bazen de aşığın kırmızı, akik,
gül renkli kanlı lal renkli gözyaşlarını, kana bulanmış, şafak rengine dönmüş
gözbebeklerini, kırmızı güllerin ve lalelerin yeşerdiği mezarını yani âşığın keder,
hüzün ve acılarını anlatmıştır. Kırmızı sevgili için müspet, âşık içinse menfi
bir anlam taşımıştır. Lal renkli, erguvanî, gül renkli nitelemeleri yapılan kırmızı
şarapla ilgili kullanımlar da yine kırmızı imajı oluşturmuştur. Bunların yanın da
âşığın döktüğü kanlı gözyaşlarıyla değer kazandığını anlatmak için kırmızı yakut,
şair tarafından şiirlerinin hoşluk ve güzelliğinin değerini ifade etmek için kırmızı
altın, cesaret sembolü olarak kızıl aslan gibi kırmızıyla yapılan bazı tamlamalara
yer verilmiş; ayrıca renk kelimesi de kırmızı renk anlamında kullanılmıştır. Aslında
bunlar dışında hemen hemen tüm şiirlerde geçen gül, gülbun, gülzar, erguvan,
şakayık, şarap ve kan gibi kelimelerle de kırmızı bir atmosfer oluşturmuştur;
ancak bunların çokluğu göz önüne alındığında bu çalışmada sadece kırmızı gül,
erguvan rengi gözyaşı gibi kırmızı ve kırmızı anlamı veren ifadelerle kurulu tamlama
ve cümleler dikkate alınmış, yer yer bu imajı oluşturan kelimelere de yer
verilmiştir. Aynı durum siyah kelimesi için de geçerlidir.
سیاهی ، تیره ،سواد، سودا، بنفشه، تاریک، تاریکی، داخ، دیجور، شب شب siyah) kelimesi yanında siyah, kara ve karanlık
anlamı veren) سیاه/ سیه Gazellerde siyah olgusu
kelimelerle de sağlanmaktadır. Siyah kelimesi رنگ، شام، ظلمت، ظلمات، ظالم، مشکین
sevgilinin saç, kaş, kirpik, ben gibi uzuvlarını anlatırken gerçek anlamda bir de
amel defterinin siyah olması, kalbi kara olmak, kara düşünceli olmak, gönlün
kararması gibi mecaz anlamda kullanılmıştır. Bazen kara (kara köle), karanlık
(Karanlıklar diyarı, karanlık gece), kapkaranlık (kapkaranlık gece) gibi kelimeler
ile yine siyah kelimesi kastedilmiştir. Ayrıca zaman dilimi olarak kullanılan gece,
(işret gecesi, Kadir gecesi, kış gecesi, ayrılık gecesi, sohbet gecesi) gece yarısı,
dün gece ve akşam ile de yine siyaha vurgu vardır.
28 Yağmâyî, a.g.m., (Çevrimiçi) http//www. Jongezaman.com, 30 Haziran 2014.
202 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Hafız’ın gazellerinde siyah ve kırmızı renkle ilgili kullanımlar şöyle gruplandırılabilir:
Siyahla ilgili kullanımlar:
1.Sevgiliyle alakalı olanlar (Ben, kâkül, zülüf, kirpik, göz gibi siyah olan
uzuvları)
2. Siyah anlamı veren kelimelerle ilgili mecazî kullanımlar
3. Siyah çağrışımı yapan kullanımlar (Gece ile ilgili kullanımlar, akşam, kara,
karanlık, karanlıklar ülkesi)
4. Siyah anlamı veren kelimelerle ilgili diğer kullanımlar
Kırmızı ile ilgili kullanımlar:
1. Sevgili ile ilgili olanlar (Sevgilinin yanağı gül, nesrin ve lale; yüzü, gül;
dudağı lâl rengindedir.)
2. Âşıkla ilgili olanlar (Âşığın hırkası gül; gözyaşı kan, lal; gözleri şafak rengindedir;
gönlü kan içinde kalmıştır)
3. Şarapla ilgili olanlar (Lâl renkli şarap, gül renkli şarap, erguvanî şarap vb.)
4. Kırmızı ile ilgili diğer kullanımlar
Siyahla ilgili kullanımlar:
1. Sevgiliyle alakalı olanlar
Sevgilinin Uzuvları:
Sevgilinin beni siyahtır: Sevgilinin beninin siyah oluşuna yaklaşık sekiz yerde
هندو ,سیه, سیاه ve مشکین kelimeleriyle işaret edilmektedir:
در خم زلف تو آن خال سیه دانی چیست؟ نقطۀ دوده که در خلقۀ جیم افتادهست
Zülfünün büklümündeki o kara ben nedir, bilir misin?
Cim harfinin çanağına düşen mürekkep noktası!29
29 Şiirlerin Türkçe çevirilerinde: Hafız-ı Şirazî, Hafız Dîvânı, çev. Abdülbâki Gölpınarlı, İstanbul
2011; Hafız-ı Şirâzî, Hafız DivanıI-II, çev. Mehmet Kanar, İstanbul 2011; Hâfız, Hâfız Divânı, çev.
Hicabi Kırlangıç, İstanbul 2012 adlı kitaplardan yararlanılmıştır. Şiirlerin Farsçalarında Muhammed
Rızâ Berzger-i Halıkî, Şah-i Nebât-i Hâfız, Tahran 1382 hş. adlı kitap kullanılmış, beyitlerin yerleri
parantez içinde Türkçe çevirilerinin yanına gazel ve beyit numarası şeklinde gösterilmiştir.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 203
بر آتش رخ زیبای او به جای سپند به غیر خال سیاهش که دید به دانه
Güzel yüzünün ateşine üzerlik yerine,
Kim bulur onun siyah beninden başka tane. (427/6)
سواد لوح بینش را عزیز از بهر آن دارم که جان را نسخهای باشد ز لوح خال هندویت
Göz levhasındaki karayı şundan aziz bilirim:
Canım için odur senin siyah beninin örneği. (95/3)
ای که در زنجیر زلفت جای چندین آشناست خوش فتاد آن خال مشکین بر رخ رنگین غریب
Ey zincire benzeyen saçları, bunca aşina âşığın mekânı olan sevgili,
Kırmızı yanağına öyle misk gibi simsiyah ve eşsiz ben ne de güzel yaraşmış.
(38/4)
Kâkülü (perçemi) siyahtır: Kâkülünün siyahlığına dört yerde هندو ,رنگ شب
ve سیاه kelimeleriyle değinilmektedir:
گفتم ای شام غریبان طرۀ شب رنگ تو در سحرگاهان حذر کن چون بنالد این غریب
Sevgiliye dedim: Gece gibi siyah kâkülün gariplerin akşamıdır.
Aman, şu garip âşığın inlemesinden sakın seher vakti!(14/7)
من سرگشته هم از اهل سالمت بودم دام راهم شکن طره هندوی تو بود
Ben şaşkın da aslında selamet ehliydim,
Hindu renkli perçemin yoluma tuzak kurdu. (210/5)
دی گلهای ز طرهاش کردم و از سر فسوس گفت که این سیاه کج گوش به من نمیکند
Dün perçeminden yakındım, hayıflanarak
Dedi, bu eğri siyah zaten bana kulak asmaz. (192/2)
Zülfü siyahtır: Zülfünün siyah oluşu yaklaşık on bir yerde ،هندو ،سیاه شام
سیاهی kelimeleriyle anlatılmaktadır. Birkaç örnek:
204 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
تا دم از شام سر زلف تو هر جا نزنند با صبا گفت و شنیدم سحری نیست که نیست
Her yerde zülfünün akşamından söz edilmesin diye
Seher yeliyle söyleşmediğim sabah yok. (73/5)
بیاض روی تو روشن چو عارض رخ روز سواد زلف سیاه تو هست ظلمت داج
Senin yüzünün aklığı gündüz gibi aydınlık
Siyah zülfünün karası gecenin zifirisi. (97/3)
بجز هندوی زلفش هیچ کس نیست که برخوردار شد از روی فرخ
Zülfünün karasından başka hiç kimse
Yüzünden nasibini almaz asla Ferruh’un. (99/2)
سلطان من خدا را زلفت شکست ما را تا کی کند سیاهی چندین درازدستی
Sultanım, Allah aşkına, zülfün yıktı bizi
Bu siyahî ne zamana dek zulüm edecek daha. (435/4)
Kirpikleri siyahtır: Sevgilinin kirpiklerinin siyah oluşuna üç yerde سیاه ve
سیه kelimeleriyle değinilmektedir:
مژه سیاهت ار کرد به خون ما اشارت ز فریب او بیندیش و غلط مکن نگارا
Siyah kirpiklerin verdiyse ölüm fermanımızı,
Ey sevgili, düşün kirpiğin hilesini, yanılma. (6/3)
شعر خونبار من ای باد بدان یار رسان که ز مژگان سیه بر رگ جان زد نیشم
Siyah kirpiğiyle can damarımı iğneleyen yâre
Ulaştır ey rüzgâr kan yağdıran şiirimi benim. (341/6)
Gözü siyahtır: Sevgilinin gözünün siyahlığına sekiz yerde سیه ve سیاه kelimeleriyle
işaret edilmektedir.30 Birkaç örnek:
بر آن چشم سیه صد آفرین باد که در عاشق کشی سحر آفرین است
30 Bahâuddîn-i Hurremşâhî, Hâfıznâme, Tahran 1366 hş., C. I, s. 300.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 205
Yüzlerce aferin olsun o siyah gözlere doğrusu!
Âşık öldürmede ne sihirler yarattı! (55/4)
گناه چشم سیاه تو بود و گردن دلخواه که من چو آهوی وحشی ز آدمی برمیدم
Siyah gözünle güzel boynunun suçuydu
Ben vahşi bir ceylan gibi insanlardan ürktüm. (322/7)
2. Siyah anlamı veren kelimelerle (سواد ،تیره ،سیه ،سیاهی ،سیاه) ilgili mecazî
kullanımlar:
a. سیاه دل )سیه دل) : Kötü niyetli, kara kalpli, acımasızdan kinayedir.31
دلم ز نرگس ساقی امان نخواست به جان چرا که شیوۀ آن ترک دل سیه دانست
Gönlüm, sakinin gözünden canının bağışlanmasını dilemedi.
Neden mi diyeceksin? Çünkü o kara kalpli merhametsiz güzelin âdetini biliyor.
(47/6)
دیدم و آن چشم دل سیه که تو داری جانب هیچ آشنا نگاه ندارد
Gördüm, o senin kara kalpli gözün
Tanıdığına doğru hiç baktığı yok. (127/5)
غالم همت دردی کشان یک رنگم نه آن گروه که ازرق لباس و دل سیهند
Mavi elbise giyen kara kalplilerin değil
Tortu içen tek renklilerin himmetine kul olurum. (201/7)
b. نامه سیاه: Amel defteri siyah olan kimse, günahkar32
سیاهی نامه: Günahkar olmaktan kinayedir.33
سیاه نامه: Yaklaşık sekiz yerde geçen bu tamlama asi, günahkar, fâsık ve zalim
olmaktan kinayedir. Hafız bu terkibi dört farklı şekilde (سیاهی نامه ,نامه سیاه ve نامۀ
kullanmıştır:34 (سیاه, نامه سیاه
31 Rahîm-i Afîfî, Ferhengnâme-yi Şi‘rî, Tahran 1373 hş., C. II, s. 1019. 32 Hasan-i Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen, Tahran 1383 hş., II, 1575. 33 Muhammed Rızâ Berzger-i Halıkî, Şah-i Nebât-i Hâfız, Tahran 1382 hş., s. 218. 34 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 772.
206 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
سیاه نامه تر از خود کسی نمی بینم چگونه چون قلم دود دل به سر نرود؟
Kendimden daha günahkâr, amel defteri benden daha siyah kimseyi göremiyorum.
Bu hal ile nasıl olur da gönlümün dumanı, kalem gibi başımdan tütmez?
(224/9)
مکن به نامه سیاهی مالمت من مست که آگه است که تقدیر بر سرش چه نوشت
Ben sarhoşu günahkârlıkla kınama
Kaderin başına ne yazdığını kim bilir ki. (79/6)
می ده که گر چه گشتم نامه سیاه عالم نومید کی توان بود از لطف الیزالی
Şarap ver, âlemin günahkârı olup çıktıysam da
Ezeli lütuftan nasıl ümitsiz olunur ki. (462/3)
c. )گشتن( شدن روی سیه: Utangaç, yüzsüz, rezil olmaktan kinayedir35:
به صدق کوش که خورشید زاید از نفست که از دروغ سیه روی گشت صبح نخست
Doğruluk için çalış ki nefesinden güneş doğsun
Çünkü yalan yüzünden kara çıktı birinci sabahın yüzü. (28/6)
خوش بود گر محک تجربه آید به میان تا سیه روی شود هر که در او غش باشد
Bir tecrübe mihengi olsa da içi dışına uymayan mürailerin hep yüzleri kararsa…ne
hoş olurdu! (159/3)
ç. چرده سیه:Buğday tenli, alımlı çehreli, güzel yüzlü sevgiliden kinayedir36:
آن سیه چرده که شیرینی عالم با اوست ّ چشم می گون، لب خندان، دل خرم با اوست
O esmer dilberde dünyanın şirinliği var.
Onun şarap rengi gözleri, gülen dudağı ve mesut gönlü var. (57/1)
d. کاسه سیه: Cimri, eli sıkıdan kinayedir.37
35 Afîfî, a.g.e., C. II, s. 1522. 36 Afîfî, a.g.e., C. II, s. 1521. 37 Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen, C. II, s. 987, 979.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 207
برو از خانه گردون به در و نان مطلب کان سیه کاسه در آخر بکشد مهمان را
Feleğin evinden çık dışarı ekmek dilenme
Çünkü o cimri sonunda öldürür misafirini. (9/7)
e. کار سیاه: Günahkâr, zalim, bozguncu, hilekardan kinayedir.38
بیا به میکده و چهره ارغوانی کن مره به صومعه کان جا سیاه کارانند
Meyhaneye gel de erguvanileştir yüzünü
Tekkeye gitme, orada günahkârlar var. (195/8)
f. سیاه شعار: Siyah bayrak, kara elbise; gecenin siyahlığından kinayedir.39
ز دوستان تو آموخت در طریقت مهر سپیده دم که صبا چاک زد شعار سیاه
Sabah rüzgârı seher çağında aşka düşerek kara elbisesini yırtıp atmayı âşıklarından
öğrendi. (416/5)
g. سیه افعی Siyah yılan; kırmızı aslan ve siyah yılan tek renklilikten ve şahsiyetli
olmaktan kinayedir.40 Hâfız, kırmızı aslan ve siyak yılan mazmunlarını Arap
edebiyatından almıştır. Arap edebiyatında bu mazmunlar aslan ve yılanın en deh-
şet ve korku verici türlerine işaret eder.41
Ayrıca kırmızı aslan cesaret sembolüdür. Yılan bütünüyle siyah ve aslan da
bütünüyle kırmızıdır. Kaplan ve pars gibi vücutları başka renklerle kaplı değildir.
Mecaz anlamda bunları; “biz aslan gibi sadece kırmızı ve yılan gibi sadece
siyahız; alaca renkli değiliz” derken hilekâr ve yalancı olmadıklarına, kimsenin
gözünü boyamadıklarına işaret etmek için kullanmıştır.42
رنگ تزویر پیش ما نبود شیر سرخیم و افعی سیهیم
Yalan dolan olmaz hiç bizde
Kırmızı aslanız, siyah yılanız (381/9)
38 Afîfî, a.g.e., C. II, s. 1504. 39 Huseyn Alî-yi Herevî, Şerh-i Gazelhâ-yi Hâfız, Tahran 1381, C. III, s. 1706. 40 Rahîm-i Zünnûr, Der Custicû-yi Hâfız, Tahran 1367 hş., C. II, s. 870. 41 Muhammed-i İsti‘lâmî, Ders-i Hâfız, Tahran 1382 hş., C. II, s. 980. 42 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1579.
208 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
j. سیاهی (siyahî): Yaklaşık üç yerde kullanılan bu kelime bir yerde: Siyah köle,
siyah saç ve ben43; iki yerde ise siyah köle, siyah saç44 anlamında tevriyeli kullanılmıştır.45
Birkaç örnek:
خزیه دل حافظ به زلف و خال مده که کارهای چنین حد هر سیاهی نیست
Hâfız’ın gönül hazinesini zülfe, bene verme
Böyle işler her siyah kölenin, her kadri bilmezin harcı değil. (76/9)
سیاهی نیکبخت است آن که دایم بود همراز و هم زانوی فرخ
O zülüf, ne talihli bir zenci kul ki, daima onunla yoldaş, daima onunla diz
dize. (99/3)
سلطان من خدا را زلفت شکست ما را تا کی کند سیاهی چندین درازدستی
Sultanım, Allah aşkına, zülfün yıktı bizi
Bu siyahî ne zamana dek zulüm edecek daha. (435/4)
k. کردن سیه را کسی جامه Başkasının elbisesini siyaha boyamak, karalamak, onu
suçlamaktır.46 Yani kendini iyi, başkalarını kötü saymaktır.47
ما نگوییم بد و میل به ناحق نکنیم جامه کس سیه و دلق خود ازرق نکنیم
Biz kötü konuşmayız, meyletmeyiz haksızlığa
Herkesin elbisesine kara deyip mavi demeyiz hırkamıza. (378/1)
l. تیره قلب ,سیاه قلب Şeklinde yaklaşık üç yerde kullanılan kalp kelimesi tevriyeli
kullanılmıştır: 1. پول سیاه yani ناسره پول : sahte para, ayarı bozuk para, 2. دل سیاه ya
da سیاه دل: pis kalpli, kirli gönüllü, günahkar.48
جز قلب تیره هیچ نشد حاصل و، هنوز باطل در این خیال که اکسیر می کنند
Elime geçe geçe kararmış bir kalpten başka şey geçmedi.
43 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 174 44 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 218; 45 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 700. 46 Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen, C. I, s. 338. 47 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 971. 48 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 413.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 209
Hâlâ akılları sıra toprağı altına dönüştüreceklerini sanıyorlar. (200/3)
آن چه زر میشود از پرتو آن قلب سیاه کیمیاییست که در صحبت درویشان است
Dervişlerin sohbetinde öyle bir iksir var ki
Onun ışığıyla kara kalp altın olur. (49/4)
نقد دلی که بود مرا صرف باده شد قلب سیاه بود از آن در حرام رفت
Var olan gönül akçem harcandı şaraba
Kara bir kalp idi bu yüzden harama gitti. (84/7)
m. شد تیره درونها: Gönüllerin kararması yani haset, hırs, gam, ümitsizlik ve
benzeri şeylerden kinayedir.49
درونها تیره شد، باشد که از غیب چراغی بر کند خلوت نشینی
Gönüller karardı, belki halvette oturan birisi gayb âleminden bir çerağ uyarır.
(483/7)
n. رای تیره: Kötü, batıl ve yanlış düşünce50 شدن رای تیره hem gönlün batıl hayal
ve düşünceleriyle hem de sevgilinin siyah saçının rengiyle ilgilidir.
51
دال، همیشه مزن الف زلف دلبندان چو تیره رای شوی، کی گشایدت کاری؟
Gönül, daima güzellerin saçlarını düşünüp durma.
Kara düşüncelere, olmaz tedbirlere daldın mı nerde bir daha işin düzelecek?
(443/5)
o. بینش لوح سواد: Göz levhasının karası; tamlamasında gözün karası ifadesi göz
bebeğinden kinayedir.52
سواد لوح بینش را عزیز از بهر آن دارم که جان را نسخه ای باشد ز لوح خال هندویت
Göz levhasındaki karayı şundan aziz bilirim:
Canım için odur senin siyah beninin örneği. (95/3)
49 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 1217. 50 Afîfî, a.g.e., C. I, s. 503. 51 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 1126. 52 Halıkî, a.g.e., s. 257.
210 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
3. Siyah çağrışımı yapan kullanımlar:
a. Gece: Bazen sevgilinin saçının ve kakülünün siyahlığını; bazen sevgilinin
yokluğunda geçen ömrü kapkara geceye teşbih için bazen de zaman dilimi olarak
kullanılmaktadır. Zaman dilimi olarak aşığın sevgilinin aşk acısıyla uykusuz kaldığı,
bütün gece onu düşündüğü süreyi ve şarap içme zamanını anlatmaktadır شب
(gece), شب همه (bütün gece), شبها (geceler), بیداران شبهای (uykusuzların geceleri) ve
شبی (bir gece) kelimeleri kullanılmıştır. Birkaç örnek:
گفتم ای شام غریبان طرۀ شب رنگ تو در سحرگاهان حذر کن چون بنالد این غریب
Sevgiliye dedim: gece gibi siyah kâkülün gariplerin akşamıdır.
Aman şu garip âşığın inlemesinden sakın seher vakti! (14/7)
چراغ دیده شب زنده دار من گردی انیس خاطر امیددار من باشی
Gece uyanık gözlerimin çırası olursun
Umutlu gönlümün can dostu olursun. (457/2)
همچو حافظ همه شب ناله و زاری کردیم کای دریغا به وداعش نرسیدیم و برفت
Hafız gibi bütün gece inleyip feryat ettik
Yazık ki vedasına yetişemedik gitti. (85/6)
Gece ile ilgili olarak ayrılık gecesi, dört yerde قدر شب (kadir gecesi), üç yerde
صحبت شب (sohbet gecesi), sekiz yerde فرقت شب ,هجران شب ve هجر شب (ayrılık
gecesi), bir yerde رمضان عید شب (Ramazan bayramı gecesi), bir yerde تنهایی شب
(yalnızlık gecesi), bir yerde شراب شب (şarap gecesi) gibi bazı kullanımlar bulunmaktadır.
Birkaç örnek:
حکایت شب هجران، نه آن حکایت حالی است ّ که شمه ای ز بیانش، به صد رصاله بر آید
Ayrılık gecesinin hikâyesi, öyle hemencecik anlatılıverecek bir hikâye değil…
Zerresinden yüzlerce risaleler meydana gelir. (234/3)
شب صحبت غنیمت دان، که بعد از روزگار ما بسی گردش کند گردون، بسی لیل و نهار آرد
Sohbet gecesini ganimet bil, bizim devrimiz geçtikten sonra,
Nice geceler gelir, gündüzler geçer; felek çok döner daha. (115/3)
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 211
شب تنهایی ام در قصد جان بود خیالش لطفهای بیکران کرد
Yalnızlık gecesi canıma kast etmişken
Sonsuz lütuflar etti sevgilinin hayali. (137/2)
Gece ile ilgili olarak yaklaşık sekiz yerde شب نیم (gece yarısı), altı yerde امشب
(bu gece), dört yerde دیشب (dün gece), altı yerde دوش (dün gece) ve bir yerde ise
دوشین (dün gece) kelimeleri de geçmektedir.
b. Akşam: Üç yerde sevgilinin saçına teşbih, on beş yerde ise zaman anlamında
toplam on sekiz yerde شام (akşam) kelimesi geçmektedir. Birkaç örnek:
چو ماه روی تو در شام زلف میدیدم شبم به روی تو روشن چو روز میگردید
Akşama benzeyen zülfünün çevresinde ay yüzünü görünce gecem aydınlandı,
gündüze döndü. (238/7)
کارم بدان رسید که همراز خود کنم هر شام برق المع و هر بامداد باد
Öyle bir hale geldim ki kendime sırdaş ederim
Parlayan şimşeği her akşam, rüzgârı her sabah. (102/2)
c. Karanlık: Karanlığı anlatan yaklaşık olarak iki yerde ظلمت, iki yerde ظلمات
(karanlık), bir yerde ظالم (karanlıklar), iki yerde تاریکی /تاریک (karanlık), şeklinde
kullanımlar bulunmaktadır. Birkaç örnek:
خافظ شکایت از غم هجران چه می کنی در هجر وصل باشد و در ظلمت است نور
Hâfız, hicran derdinden ne şikâyet edersin
Vuslat hicrandadır, ışıksa karanlıkta. (254/7)
روز در کسب هنر کوش که می خوردن روز دل چون آینه در زنگ ظالم اندازد
Gündüzün hüner kazanmaya çalış... Gündüz şarap içmek, ayna gibi olan gönle
karanlık pası verir. (150/5)
شبی دل را به تاریکی ز زلفت باز میجستم رخت میدیدم و جامی هاللی باز میخوردم
Bir gece karanlıkta kalbimi saçlarında arıyordum
Yüzünü görüyordum, hilalimsi kadehten içiyordum sanki. (318/6)
212 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Karanlıkla ilgili bir yerde داج (çok karanlık gece), iki yerde رنگ شب (gece rengi),
ve karanlık gece anlamına gelen tamlamalar da bir yerde شب دیجور, yaklaşık
dört yerde تیره شب (karanlık gece), dört yerde تار شب,bir yerde ظلمت شب, bir yerde
سیاه شب, bir yerde تاریک شب, bir yerde مظل لیل kullanılmaktadır. Birkaç örnek:
بی مهر رخت روز مرا نور نمانده است وز عمر مرا جز شب دیجور نمانده است
Yüzünün güneşi olmayınca ışığım kalmadı
Ömrümden geriye karanlık geceden başkası kalmadı. (38/1)
به جلوه گل سوری نگاه میکردم که بود در شب تیره به روشنی چو چراغ
Kırmızı gülün cilvesine baktım. Adeta karanlık gecede apaydın bir lambaya
benziyordu. (295/2)
صبح امید که بد معتکف پرده غیب گو برون آی که کار شب تار آخر شد
Gayb perdesinde itikâfta olan ümit sabahı
Artık dışarı çıksın, karanlık gecenin işi bitti. (166/4)
Ayrıca iki yerde geçen تیره kelimesi (karanlık) ( تیره)باد (kararsın) anlamında53;
شدن گون تیره ibaresi de kararmak yani bulanık olmak54 anlamı vermektedir:
خیره آن دیده که آبش نبرد گریه عشق تیره آن دل که در او شمع محبت نبود
Kör olsun o göz ki aşka düşmemiştir, ağlamaktan suyu bilmemektedir. Kararsın
o gönül ki sevgi çerağından mahrumdur. (208/3)
آب حیوان تیره گون شد خضر فرخ پی کجاست خون چکید از شاخ گل باد بهاران را چه شد
Abıhayat bulandı, ayağı uğurlu Hızır nerede?
Gül dalından kan damladı, bahar yeline ne oldu? (169/2)
Bir yerde باد سیه ifadesi de kararsın anlamında kullanılmaktadır:
اگر به دست من افتد فراق را بکشم که روز هجر سیه باد و خان و مان فراق
Elime geçse öldürürüm ayrılığı
Kararsın ayrılık günü, dağılsın ocağı. (297/7)
53 Bosnavî, a.g.e., C. II, s. 1212. 54 Herevî, a.g.e., C. II, s. 710.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 213
d. Karanlıklar ülkesi: Yaklaşık olarak iki yerde ظلمت (karanlık), üç yerde ge-
çen ظلمات (karanlıklar) kelimesiyle İskender ve Hızır’ın ölümsüzlük çeşmesi olan
âb-ı hayatı bulmak için gittikleri karanlıklar diyarına55 telmihte bulunulmuştur.56
حجاب ظلمت از آن بست آب خضر که گشت ز شعر حافظ و آن طبع همچو آب خجل
Hızır’ın içtiği abıhayat, Hâfız’ın şiirinden, su gibi akıcı ve temiz tabiatından
utandı da onun için karanlıklar diyarına girdi. (305/7)
گذار بر ظلمات است، خضر راهی کو؟ مباد کآتش محرومی آب ما ببرد
Güzergâhımız karanlıklar ülkesine doğru; yol gösterecek Hızır nerede?
Bu durumda mahrumluk ateşi suyumuzu alıp götürmesin sakın! (129/4)
4. Siyah anlamı veren kelimelerin (سواد ،هندو ،سیه ،سیاهی ،سیاه) kullanıldığı
diğer yerler ise şöyledir:
سیاه مشک (Siyah misk): Bir çeşit siyah ve kuru misktir.57 Hâfız, sevgilinin
siyah benini ve miski, siyah renkli ve güzel kokulu oluşu sebebiyle mukayese
etmekte ve sevgilinin siyah beninin siyah miskten siyahlık ve güzel koku bakı-
mından daha üstün olduğuna vurgu yapmaktadır.58
ای آفتاب آینه دار جمال تو مشک سیاه مجمره گردان خال تو
Ey güneş yüzüne bir ayna olan sevgili;
Siyah misk senin benine buhurdan tutmakta! (408/1)
سیاهی قطره (Siyah damla): İki yerde geçen bu tamlamadaki سیاهی kelimesinden
kasıt siyah mürekkeptir.59
کلک تو بارک الله بر ملک و دین گشاده صد چشمه آب حیوان از قطره سیاهی
Kalemin maşallah akıtır dine, devlete
Siyah damladan yüz abıhayat çeşmesi.(489/2)
55 Yâhakkî, a.g.e., s. 10-11. 56 Sîrûs-i Şemîsâ, Ferheng-i Telmîhât, Tahran 1385 hş., s. 443-444. 57 Zünnûr, a.g.e., C. II, s. 929. 58 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1665. 59 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1998.
214 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
سیه سنگ: Siyah, kara taş; eskiler güneşin sıcaklığının etkisiyle taşın yakuta
ve inciye dönüştüğüne inanmışlardır. Ancak kara taş lal yani yakut olmak için
ne kadar çabalasa da yine olamaz; çünkü onun özü ve cevheri siyah ve kirlidir.
Yani her bir taş cevhere dönüşme yeteneğine sahip değildir ve kemale ermek için
kabiliyet gereklidir.60 Örnekler:
گر جان بدهد سنگ سیه لعل نگردد با طینت اصلی چه کند بدگهر افتاد
Kara taş can verse bile, yine lal olamaz. Ne yapsın? Yaradılışı kötü bir kere.
(110/7)
کردن سیه: Siyah yapmak, boyamak.61
چه فتنه بود که مشاطه قضا انگیخت که کرد نرگس مستش سیه به سرمه ناز
Onun sarhoş nergisini naz sürmesiyle boyayan
Kader süsleyicisi nasıl bir fitne çıkardı böyle. (258/6)
سیه اسب: Siyah at; siyah renkli, nadir ve değerli bir attır.62 Tarihte Sasani hü-
kümdarı ikinci Hüsrev’in atı siyah renkliydi ve onun adı Şebdîz (gece rengi) idi.
Üzerinde de gümüş işlemeli eyeri vardı. Hâfız, bunu saliklerin yaya olarak Hak
yolunu tuttuklarını ve onların yanında böylesine değerli ve eşsiz bir atın hiçbir
öneminin olmadığına vurgu yapmak için kullanmıştır.
خوش برانیم جهان در نظر راهروان فکر اسب سیه و زین مغرق نکنیم
Yoldaşların önünde süreriz atı sıçratarak hoşça
Siyah atı, simli eyeri düşünmeyiz. (378/5)
h. کج سیاه: Siyah eğri; siyah köle, siyah saç anlamında tevriyeli kullanılmış-
tır63.
دی گله ای ز طره اش کردم و از سر فسوس گفت که این سیاه کج گوش به من نمی کند
Dün perçeminden yakındım, hayıflanarak
Dedi, bu eğri siyah zaten bana kulak asmaz. (192/2)
60 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 972. 61 Hasan-i Enverî, Ferheng-i Rûz-i Sohen, Tahran 1383 hş., s. 722. 62 Zünnûr, a.g.e., C. II, s. 862. 63 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 700.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 215
سیاه آن (o siyah): Sevgilinin siyah saçı kastedilmiştir.64
نی من تنها کشم تطاول زلفت کیست که او داغ آن سیاه ندارد
Zülfünün zorbalığını çeken bir ben değilim
Kimin o siyahîden kalma yarası yok.
دیده سواد: Gözün karası tamlamasıyla aşığın siyah göz bebeğine65 işaret edilmiştir.
سواد دیده غمدیده ام به اشک مشوی که نقش خال تو ام هرگز از نظر نرود
Hüzünlü gözümün karasını gözyaşıyla yıkama,
Beninin izi gözümden asla gitmez. (224/3)
سیاه نقطه (siyah nokta): Tamlaması yine âşığın siyah göz bebeğinden isriaredir66
این نقطه سیاه که آمد مدار نور عکسی است در حدیقه بینش ز خال تو
Nurun merkezi olan bu siyah nokta
Beninden bir yansımadır görüş bahçesinde. (408/9)
زلف هندوی (zülfün karası) ,سواد زلف (zülfün karası): Yaklaşık olarak iki yerde
bu kelimelerle sevgilinin saçının siyahlığına değinilmiştir:
بجز هندوی زلفش هیچ کس نیست که برخوردار شد از روی فرخ
Zülfünün karasından başka hiç kimse
Yüzünden nasibini almaz asla Ferruh’un. (99/2)
بیاض روی تو روشن چو عارض رخ روز سواد زلف سیاه تو هست ظلمت داج
Senin yüzünün aklığı gündüz gibi aydınlık
Siyah zülfünün karası gecenin zifirisi. (97/3)
64 Bosnavî, a.g.e., C. II, s. 791. 65 Muhammed Sûdî-yi Bosnavî, Şerh-i Sûdî Ber Hâfız, trc. İsmet-i Settârzâde, Tahran 1366, C.
II, s. 1282.
66 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 1042
216 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
هندو سنبل (Hint sümbülü): Hoş kokulu bahar mevsiminin başlarında açan ve
çabuk solan; birkaç farklı türü bulunan bir çiçektir. Çiçekleri salkım şeklinde
kırmızı, mavi, mor, beyaz ve sarı renkleri mevcuttur. Yaprakları uzun ve ucu sivridir.67
Sümbül, sümbül-i Hindî, sümbül-i Rûmî ve sümbülü cebeli olmak üzere
üç kısımdır.68 Sümbülün türlerinden olan siyah Hint sümbülü, Fars şiirinde sevgilinin
saçından ve zülfünden kinayedir; sümbül-i ter ise güzellerin ayva tüyü,
beni, saç ve zülfünden kinayedir.69 Yaklaşık olarak on dört yerde sevgilinin saçı
siyahlık ve koku bakımından sümbüle teşbih edilmiştir. Ancak bunlardan sadece
birinde Hint sümbülü şeklinde kullanılmıştır. هندو سنبل دو (iki Hint sümbülü)
tamlaması sevgilinin iki siyah saçından istiaredir.70 Sevgilinin saçı siyahlık bakı-
mından sümbüle benzetilmiştir.71
هم جان بدان دو نرگس جادو سپردهایم هم دل بدان دو سنبل هندو نهادهایم
Hem canı o sihirli nergise teslim ettik
Hem gönlü o iki siyah Hint sümbülüne bıraktık. (365/3)
Kırmızı ile ilgili kullanımlar:
1. Sevgili ile ilgili olanlar (Sevgilinin yanağı gül, nesrin ve lale; yüzü, gül;
dudağı lâl rengindedir.)
2. Âşıkla ilgili olanlar (Âşığın hırkası gül; gözyaşı kan, lal; gözleri şafak rengindedir;
gönlü kan içinde kalmıştır)
3. Şarapla ilgili olanlar (Lal renkli şarap, gül renkli şarap, erguvanî şarap vb.)
4. Kırmızı ile ilgili diğer kullanımlar
1. Sevgili ile ilgili olanlar: Sevgilinin yüzü, yanağı, dudağı gibi güzellik unsurları
gül, nesrin, lale, erguvan, lal, akik, yakut ve ateş gibi çiçeklere, değerli
taşlara ve objelere benzetilmiştir. Özellikle gül kelimesi ile ilgili oldukça fazla
kullanım vardır. Ancak sadece mâşuk ve âşıkla alakalı olanlar göz önünde bulundurulmuştur.
Aynı durum lale, şakayık ve diğer çiçekler için de geçerlidir.
67 Halıkî, a.g.e., s. 223. 68 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 399. 69 Pûr, a.g.m., C. II, s.1195. 70 Zünnûr, a.g.e., C. II, s. 829. 71 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 939.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 217
Sevgilinin yüzü gül ve nesrin rengindedir: Hafız birçok kez نسرین و گل (gül
ve nesrin) ibaresini kullanmıştır. 72 Yaklaşık olarak altı yerde geçen bu ibarenin
ikisinde نسرین و گل (gül ve nesrin) ifadesi kırmızı gül anlamında kullanılmıştır.73
Örnek:
آن که رخسار تو را رنگ گل و نسرین داد صبر و آرام تواند به من مسکین داد
Gül ve nesrin rengi veren senin yüzüne
Sabırla sükûn verebilir ben miskine. (112/1)
Yüzü gül rengindedir: Yaklaşık olarak iki yerde geçen روی گل (gül gibi yüz)
tamlamasıyla sevgilinin yüzü kımızı güle teşbih edilmiş74 yani yüzünün kırmızı
oluşuna dikkat çekilmiştir.75 Ayrıca bir yerde رخسار گل (gül yüz) ve dört yerde
geçen رخ گل (gül gibi yüz) tamlamalarıyla da sevgilinin yüzü kırmızı güle benzetilmiştir.
Örnek:
ای خرم از فروغ رخت الله زار عمر بازا که ریخت بی گل رویت بهار عمر
Yüzünün parlaklığından ne hoştur ömür lalezarı!
Dön gel, gül yüzün olmadan soldu ömür baharı. (253/1)
Yüzü ateşe benzer: Sevgilinin gönül çalan kırmızı yüzü ateşe teşbih edilmiştir.
Sevgilinin yüzünün ateşe beninin ise üzerliğe benzetilmesi Fars şiirinde
çok eski bir gelenektir. Bunun ilk örneğine Hanzala-i Bâdgîsî’de rastlanmaktadır.
Hafız da bu eski mazmunu kullanmış ve sevgilinin kırmızı yüzünün ateşten daha
parlak olduğuna dikkat çekmiştir.76
بر آتش رخ زیبای او به جای سپند به غیر خال سیاهش که دید به دانه
Ateşe benzeyen yüzünde, o güzele nazar değmesin diye üzerlik yerine siyah
beninden başka daha iyi bir şey yakıldığını kim gördü ki? (427/6)
Yanağı lale rengindedir: Lale kırmızı renkli, ortası siyah renkli bir çiçektir.
Yaklaşık olarak elli türü bulunmaktadır. Otuz beş yerde geçen Lale, Hafız’ın şiirlerinde
bir kaç şekilde kullanılmıştır: Şahadet mazharı, ezeli aşkın dağlanmışı,
72 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 305. 73 Pûr, a.g.m., C. II, s.1199. 74 Halıkî, a.g.e., s. 611. 75 Pûr, a.g.m., C. II, s. 1199. 76 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 1086.
218 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
kadeh, şarap ve sevgilinin yüzünün kırmızılığı vb.77 Lale kırmızılık ve letafet
bakımından sevgilinin yanağına benzetilir ve iki yerde geçen عذار الله (lale yanaklı)
tamlamasıyla sevgilinin yanağının lale renginde oluşuna yani kırmızılığına
değinilir.78 Örnek:
طرف چمن و طواف بستان بی الله عذار، خوش نباشد
Çayır çimen, bahçelerde dolaşma,
Lale yanaklı sevgili olmayınca hoş olmaz. (163/2)
Yanağı gül renklidir: Yaklaşık olarak dört yerde geçen گلعذار (gül yanaklı)
ifadesiyle sevgilinin yanağı güle benzetilmiştir.79 Sevgilinin yanağının kırmızı
güle benzetilmesi yüzünün kırmızılığını ifade etmek için kullanılmaktadır.80 Örnek:
گلعذاری ز گلستان جهان ما را بس زین چمن سایه آن سرو روان ما را بس
Bize cihan gülistanında bir gül yanaklı dilber yeter. Bu çayırlıkta, bu çimenlikte
o salına salına yürüyen selvi boylunun gölgesi kâfi. (268/1)
Yanağı erguvan rengindedir: Yaklaşık üç yerde sevgilinin yanağı/yüzü erguvan
çiçeğine benzetilmiştir. Erguvan ince dallı kırmızı renkli çiçekleri olan bir
ağaçtır. Bu ağacın çiçeklerine de erguvan adı verilmektedir. Erguvan çiçeği Fars
edebiyatında sevgilinin yanağına benzetilmektedir.81 Sevgilinin yanağının erguvan
gibi kırmızı oluşuna dikkat çekilmektedir.82
بیاض روی تو را نیست نقش درخور از آنک سوادی از خط مشکین بر ارغوان داری
Yüzüne nakış layık değil… Çünkü erguvan gibi yanağında misklere benzer
siyah hattın bir kudret nakşı! (445/4)
Sevgilinin dudağı laldir: Sevgilinin dudağı kırmızı oluşu sebebiyle birçok
yerde kırmızı kıymetli bir taş olan lal taşına benzetilmiştir.83 Yaklaşık olarak 50
77 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 333-334. 78 Şemîsâ, a.g.e., C. II, s. 1059. 79 Halıkî, a.g.e., s. 676. 80 Pûr, a.g.m., C. II, s. 1199. 81 Pûr, a.g.m., C. II, s.1188. 82 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1803. 83 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 288.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 219
yerde sevgilinin dudağının لعل (lal) yani kırmızı oluşuna sadece لعل (lal) ve /لعل لب
لب لعل (lal dudak), سیراب لعل (parlak lal), شکرین لعل (şeker gibi lal), شکرافشان لعل (şeker
saçan lal), لعل خاتم (lal yüzüğü), فروش باده لعل (şarap satan lal), دلکش لعل (alımlı,
لعل روان بخش ,(cana can katan lal) لعل روح فزایش ,(Yemen lali) لعل یمانی ,(çekici lal
(ruh bağışlayan lal), پرست می لعل (şarap düşkünü dudak), نوشین لعل (baldudak),
güzellerin) لعل بتان ,(yârin lali) لعل یار ,(sevgilinin lali) لعل نگار ,(baldudak) نوش لعل
lali), تو لعل (senin lalin) tamlamaları kullanılarak değinilmiştir. Birkaç örnek:
شربتی از لب لعلش نچشیدیم و برفت روی مه پیکر او سیر ندیدیم و برفت
Lal dudağından bir şerbet içirmedin gitti. Ay gibi yüzünü doya doya seyredemedik
vesselam. (85/1)
لعل سیراب به خون تشنه، لب یار من است وز پی دیدن او، دادن جان کار من است
Yârimin dudağıdır kana susamış parlak lal taşı,
Onu görmeye can atmaktır bendenizin işi. (51/1)
به شوق چشمه نوشت چه قطرهها که فشاندم ز لعل باده فروشت چه عشوهها که خریدم
Senin bal pınarına iştiyakla ne gözyaşları saçtım
Bâde satan lalinden ne işveler satın aldım. (322/4)
Dudağı lal kadehidir: Sevgilinin kırmızı lal dudağı bir yerde kadehe teşbih
edilmiştir. لعل جام (lal kadeh) sevgilinin kırmızı dudağından istiaredir.84
برنیامد از تمنای لبت کامم هنوز بر امید جام لعلت دردی آشامم هنوز
Dudaklarından hâlâ ermedim arzuma
Lâl kadehini umarak tortu içerim hâlâ. (265/1)
Sevgilinin dudağı lal renkli şaraptır: Yaklaşık olarak iki yerde geçen لعل بادۀ
لب (dudağın lal şarabı) ifadesiyle lal rengini alan sevgilinin dudağı şaraba benzetilerek
kırmızılığına vurgu yapılmıştır.85
بادۀ لعل لبش کز لب من دور مباد راح روح که و پیمان ده پیمانۀ کیست؟
84 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 594. 85 Halıkî, a.g.e., s. 187.
220 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Dudaklarının lal badesi uzak kalmasın dudağımdan.
Kimin canına can katar? Kimle kadeh kaldırır? (67/3)
Dudağı akiktir: Akik kırmızı renkli kıymetli bir taştır. Yaklaşık olarak beş yer
de kullanılan akik taşı, sevgilinin dudağıyla ilgili olarak üç yerde geçmektedir.
Sevgilinin dudağı kırmızılık yönünden86 üç yerde geçen ،عقیق آن ،عقیق درج
همچو عقیق kullanımlarıyla akik taşına benzetilmiştir.87 عقیق درج (akik kutusu)
sevgilinin inci gibi dişlerinin içinde yer aldığı kırmızı renkli dudağından ve ağ-
zından kinayedir.88 عقیق آن (o akik) sevgilinin kırmızı dudağı ve ağzından istiaredir.89
عقیق همچو (akik gibi) ifadesiyle de sevgilinin dudağı akik taşına benzetilmiştir.90
Birkaç örnek:
بوسه بر درج عقیق تو حالل است مرا که به افسوس و جفا مهر وفا نشکستم
Senin akik kutuna öpücük kondurmak helaldir bana
Çünkü sitem ve cefayla vefa mührünü kırmadım. (314/7)
از آن عقیق که خونین دلم ز عشوه او اگر کنم گلهای غمگسار من باشی
İşvesinden gönlümün kan kesildiği o akik dudaklardan şikâyet edersem, sırdaşım
olasın! (457/4)
Dudağı yakuttur: Yakut taşı yaklaşık on yerde kullanılmakta; ancak sevgilinin
dudağı ile ilgili olarak iki yerde geçmektedir. İki yerde geçen فزا جان یاقوت
(can bahşeden yakut) sevgilinin dudağından istiaredir.91 فزا جان یاقوت ifadesinde
sevgilinin dudağı kırmızılık ve can bahşetmesi sebebiyle yakuta teşbih edilmiş-
tir.92 مفرح یاقوت (ferahlatıcı yakut) içine daha çok mutluluk versin diye az miktarda
yakut, firuze ve akik gibi kıymetli taşların tozunu döktükleri bir çeşit şaraptır. Ve
bu ifade de sevgilinin kırmızı dudağından istiaredir.93
86 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 810. 87 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 1197. 88 Herevî, a.g.e., C. II, s. 1304. 89 Zünnûr, a.g.e., C. II, s. 1046. 90 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 1198. 91 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 745. 92 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1734. 93 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 86.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 221
یاقوت جان فزایش از آب لطف زاده شمشاد خوش خرامش در ناز پروریده
Yakut gibi cana can katan dudakları, letafet suyundan doğmuş; güzel ve salına
salına yürüyen şimşir boyu, naz ve nimetle beslenip yetişmiş! (425/4)
Sevgilinin lâl dudağının rengi, âşığın kalbinin kanındandır: Sevgilinin
لعل (lâl) yani kırmızı dudağının renginin, âşığın kalbinin kanından kaynaklandığı
söylenerek eski bir inanışa işaret edilmektedir. Eskiler lâlin madenden çıkarıldı-
ğında renksiz olmasına karşın; onun yeni ölmüş hayvanın yürek kanında ya da
ciğerinde bekletildiğinde kırmızı renkli hale geldiğine inanmışlardır. Sevgilinin
de kendi lâl dudağını daha kırmızı ve şeffaf yapmak için onu, âşığın yürek kanına
buladığına dikkat çekilmektedir.94
رنگ خون دل ما را که نهان میداری همچنان در لب لعل تو عیان است که بود
Gizlemeye çalıştığın kalbimizin kan rengi
Senin lal dudağında hâlâ eskisi gibi belirgin. (213/6)
2- Âşıkla ilgili olanlar: Âşığın yüzü, gözyaşları, gönlü, ciğeri kırmızıya,
kana, lâle ve akik taşına, narçiçeğine, güle, şaraba, şafağa benzetilmiş; sevgilinin
hasretiyle ölen âşığın mezarından gül ve lalelerin yeşerdiğine dikkat çekilmiştir.
Kan kelimesi aslında tek başına kırmızı imajı vermektedir; ancak çalışmada sadece
âşığın döktüğü kanla karışık gözyaşlarına dikkat çekilmiştir.
Aşığın yüzü kırmızıdır: روی سرخی (yüz kırmızılığı) ifadesiyle âşığın yüzü-
nün kırmızı oluşuna dikkat çekilmiştir. Aşığın yüzü kırmızıdır; ancak bu mutluluktan
değil; gönül kanının yüzüne yansımasındandır.95
به طرب حمل مکن سرخی رویم که چو جام خون دل عکس برون میدهد از رخسارم
Yüzümün kırmızılığını neşeden sanma. Şarap kadehi gibi gönlümün kanı yanağıma
aksetmiş! (324/2)
Âşık ciğer kanını döker: جگر خون (ciğer kanı) ibaresi kanlı gözyaşına işaret
etmektedir.96 Yaklaşık iki yerde geçen جگر خون (ciğer kanı) tamlamasıyla âşığın
aşk derdiyle döktüğü kanlı gözyaşına dikkat çekilmektedir. Örnek:
94 Herevî, a.g.e., C. II, s. 897. 95 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 834. 96 Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen, C. I, s. 535.
222 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
سحر سرشک روانم سر خرابی داشت گرم نه خون جگر میگرفت دامن چشم
Seherde akan gözyaşım yıkım niyetindeydi
Ciğer kanım sarılmasaydı gözümün eteğine. (339/4)
Gözü kan ağlar: شدن خونبار (kan damlamak, kan ağlamak) ifadesi kanlı gözyaşı
dökmek anlamına gelmektedir.97 Âşığın çokça ağlamaktan kanla karışık gözyaşı
döktüğüne işaret edilmektedir.98
گردی از رهگذر دوست به کوری رقیب بهر آسایش این دیده خونبار بیار
Gözcüsünün inadına, sevgilinin geçtiği yerden
Kan ağlayan bu gözüme şifa için bir toz getir. (249/5)
Gözü kan saçar: افشان خون (kan saçan) ifadesi kanlı gözyaşı dökmek anlamı-
na gelmektedir.99 Âşığın, keman kaşlı sevgiliden dolayı kanlı gözyaşı döktüğüne
dikkat çekilmektedir.100
مرا چشمیاست خون افشان ز دست آن کمان ابرو جهان بس فتنه خواهد دید از آن چشم و از آن ابرو
Kan saçan bir gözüm var o keman kaş elinden
O gözlerden, o kaşlardan dünya çok fitne görecek. (412/1)
Gözbebeği kana bulanır: شد آغشته خون به (kana bulanmak) ibaresiyle çok
ağlamaktan âşığın gözbebeğinden kan aktığına101; kanlı gözyaşı döktüğüne işaret
edilmektedir.102 Örnek:
مردم چشمم به خون آغشته شد در کجا این ظلم بر انسان کنند؟
Gözbebeğim kana bulandı
İnsana bu zulmü nerede yaparlar.197/7( )
97 Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen, C. I, s. 539. 98 Halıkî, a.g.e., s. 604. 99 Zünnûr, a.g.e., C. II, s. 937. 100 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1683. 101 Bosnavî, a.g.e., C. II, s. 1148. 102 Herevî, a.g.e., C. II, s. 832.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 223
Gönül kanı gözlerinden akar: دل خون (gönül kanı) kanlı gözyaşından istiaredir.103
Yaklaşık olarak yirmi yerde geçen bu ibareyle âşığın gözlerinden kanla
karışık gözyaşının yani gönül kanının akmasına değinilmektedir.104
از دیده خون دل، همه بر روی ما رود بر روی ما ز دیده چه گویم چه ها رود
Gönül kanımız gözlerimizden yüzümüze akar durur.
Daha ne diyeyim, gözlerimizden yüzümüze neler gider durur! (220/1)
Kanlı gözyaşı döker: خونین اشک (kanlı gözyaşı) kırmızı gözyaşı, yanma ve
erimeden kaynaklanan bir gözyaşıdır.105 Yaklaşık iki yerde خونین اشک tamlamasıyla
âşığın aşk derdinden kanla karışık gözyaşı döktüğüne dikkat çekilmektedir.106
Ayrıca üç yerde geçen خونابه (kanlı gözyaşı)107 ibaresiyle de âşığın kanlı gözyaşı-
na işaret edilmektedir. Birkaç örnek:
اشک خونین بنمودم به طبیبان گفتند درد عشق است و جگر سوز دوایی دارد
Hekimlere kanlı gözyaşımı gösterdiğimde,
Dediler: Aşk derdidir bu; vardır ciğer yakan ilacı. (123/6)
گر چنین چهره گشاید خط زنگاری دوست من رخ زرد به خونابه منقش دارم
Sevgilinin ayva tüyleri böyle çıkarsa ortaya
Ben sarı benzimi kanlı yaşla nakışlarım. (326/4)
Gözyaşları kırmızı akar: Âşığın gözyaşlarının آمد بر سرخ (kırmızı akması) ibaresiyle
kanlı gözyaşı dökmesine yani üzüntüyle çok fazla ağlamasına işaret edilmektedir.108
اشک غماز من ار سرخ بر آمد چه عجب خجل از کرده خود پرده دری نیست که نیست
Gammaz gözyaşım kırmızı akarsa, şaşılacak şey mi? Sırrını ifşa edenin utanmaması,
yaptığına pişman olmaması mümkün mü? (73/3)
103 Halıkî, a.g.e., s. 542. 104 Bosnavî, a.g.e., C. II, s. 1263. 105 Afîfî, a.g.e., C. I, s. 148-149. 106 Halıkî, a.g.e., s. 319. 107 Enverî, a.g.e., C. I, s. 539. 108 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 170.
224 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Lal gibi gözyaşı döker: Âşığın kanlı gözyaşı kırmızılık ve şekil bakımından
لعل (lal) taşına teşbih edilmektedir. İki yerde sevgilinin yoluna لعل (lal) gibi gözyaşı
yani kanla karışık kırmızı renkli gözyaşı döktüğüne dikkat çekilmekte109; bir
yerde de رمانی لعل (nar gibi lâl) ibaresiyle aşığın kırmızı akan gözyaşlarına değinilmektedir.
رمانی لعل kırmızı nar taneleri şeklinde olan bir çeşit kırmızı yakuttur110
ve aşığın kanlı gözyaşlarından istiaredir.111 Birkaç örnek:
ز چشمم لعل رمانی چو میخندند میبارند رویم راز پنهانی چو میبینند میخوانند
Onlar gülünce gözümden nar gibi lal yaşlar yağar
Bakacak olurlarsa yüzümdeki gizli sırrı okurlar. (194/5)
بیا که لعل و گهر در نثار مقدم تو ز گنج خانه دل میکشم به روزن چشم
Gel de ayağına saçmak için gönül hazinemden
Lal ve inci çekeyim gözümün penceresine. (339/3)
Narçiçeği rengi gözyaşı döker: Aşığın gözyaşları گلنار (narçiçeği) renginde
yani kırmızıdır.112 گلنار kelimesiyle aşığın kanlı gözyaşlarına işaret edilmektedir.113
باغبان همچو نسیمم ز در خویش مران کآب گلزار تو از اشک چو گلنار من است
Bahçıvan, meltem gibi sürme beni kapından
Senin bahçenin suyu narçiçeği renkli gözyaşımdandır. (51/6)
Gül renkli gözyaşı döker: گلگون Kelimesi tevriyeli kullanılmıştır: Gül renkli,
kırmızı. Nizâmî’nin Husrev u Şirin manzumesinde Şirin’in kırmızı yeleli, siyah
kuyruklu, siyahla kırmızı arası bir renkte olan atının ismidir.114 گلگون اشک
(gül renkli gözyaşı) ifadesiyle âşığın gözyaşı kırmızı güle teşbih edilerek115 kanla
karışık kırmızı renkli gözyaşı döktüğüne dikkat çekilmiştir. 116
109 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 288. 110 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 440. 111 Halıkî, a.g.e., s. 484. 112 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 124. 113 Halıkî, a.g.e., s. 145. 114 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 663. 115 Herevî, a.g.e., C. II, s. 1221. 116 Halıkî, a.g.e., s. 687.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 225
گر کمیت اشک گلگونم نبودی گرم رو کی شدی روشن به گیتی راز پنهانم چو شمع
Gül renkli gözyaşı atım koşmasaydı can havliyle
Dünyada hiç faş olur muydu gizli sırrım mum gibi. (294/4)
Akik rengi gözyaşı döker: Akik kırmızı renktedir. Âşığın gözyaşları akiğe
benzemektedir. Âşığın akik rengi yani kırmızı gözyaşı dökmesine değinilerek,
sevgilinin ayrılığından kanlı gözyaşı dökmesine dikkat çekilmektedir.
117
اگر به رنگ عقیقی شد اشک من چه عجب که مهر خاتم لعل تو هست همچو عقیق
Gözyaşım akik rengi almışsa, boyansa, şaşılacak ne var?
Çünkü senin lal dudağının mührü akik gibi. (298/8)
Gözyaşları şaraba benzer: Âşığın gözyaşları sevgilinin hasretinden kırmızı
renkli şarap gibi kanla karışık kırmızı renkte akar.118
بیا به شام غریبان و آب دیده من بین به سان باده صافی در آبگینه شامی
Şam-ı garibana gel de gözyaşlarımı gör. Şam’da yapılma sırça şişedeki saf
şaraba benziyor. (469/3)
Cananın sevgisizliğinden âşığın gözleri şafak rengine döner: Âşığın gözyaşlarının
sevgilinin ona meyletmemesinden رنگ شفق (şafak rengini) almasıyla,
gözyaşlarının kırmızı renkli olmasına119 yani kan gibi kırmızı akmasına işaret
edilmektedir.120
اشک من رنگ شفق یافت ز بی مهری یار طالع بی شفقت بین که در این کار چه کرد
Yârin sevgisizliğinden kızıla boyandı gözyaşlarım şafak gibi,
Şu şefkatsiz talihe bak. Bu işte neler etti neler! (140/3)
Aşığın mezarından kırmızı gül biter: Kırmızı gül aşk nişanesi olarak âşığın
mezarından yeşermektedir.121 Âşık sevgilinin kırmızı gül gibi olan yüzünün has-
117 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 774. 118 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1910. 119 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 304. 120 Bosnavî, a.g.e., C. II, s. 856. 121 Pûr, a.g.m., C. II, s. 1199.
226 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
retiyle ölse de bu kırmızı gülün onun gönlünden silinmeyeceğine ve toprağından
aşkının göstergesi olarak yeşereceğine vurgu yapılmaktadır.122
به عشق روی تو روزی که از جهان بروم ز تربتم بدمد سرخ گل به جای گیاه
Yüzünün aşkıyla bir gün âlemden gidersem, toprağımdan yeşil ot yerine kırmızı
güller biter. (416/6)
Âşıkların mezarından lale biter: Hafız, gazellerinde laleyi aşk yolunda ölen
âşıkların, şehadetin mazharı olarak yaklaşık dört yerde kullanmıştır. Lalenin şehide
ya da şehidin laleye benzetilmesi eski bir gelenektir.123 Şairane tabirlerde
lale kandan biter yani laleler mezarlıklarda çokça biter ve bu yüzden renkleri
kırmızıdır.124
ز حال ما دلت آگه شود مگر وقتی که الله بردمد از خاک کشتگان غمت
Derdinle ölenlerin toprağından lale biter de
O zaman gönlün haberdar olur halimizden belki. (93/6)
Âşığın kanlı gözyaşından laleler biter:
ز حسرت لب شیرین هنوز میبینم که الله میدمد از خون دیده فرهاد
Hâlâ görüyorum, Şirin’in dudağının hasretiyle
Laleler bitiyor Ferhad’ın gözünden akan kandan. (101/6)
3. Şarapla ilgili kullanımlar: Şarapla ilgili kullanımlar oldukça fazla olmakla
birlikte çalışmada bunlardan sadece kırmızı renkte olanlar üzerinde durulmuştur:
Lal renkli şarap: Yaklaşık olarak yirmi bir yerde لعل می (lal renkli şarap) ibaresiyle
lal yani kırmızı renkli şaraba değinilmektedir.125
صوفی بیا که آینه صافی است جام را تا بنگری صفای می لعل فام را
Sûfi, saftır kadehin aynası.
Gel de gör, neymiş lal renkli meyin safâsı. (7/1)
122 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 1063. 123 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 333-334. 124 Şemîsâ, a.g.e., C. II, s. 1059. 125 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 130.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 227
به یاد لعل تو و چشم مست میگونت ز جام غم می لعلی که میخورم خون است
Lal dudağınla şarabı andıran sarhoş gözünü anıp
Gam kadehinden içtiğim lal renkli şarap kandır. (54/2)
Gül renkli şarap: Yaklaşık olarak beş yerde geçen گلرنگ می (gül renkli şarap)
ve گلرنگ باده (gül renkli şarap) ifadelerinden kasıt kırmızı şaraptır. گلرنگ می ya da
گلرنگ باده beyaz üzümden yapılan parlak kırmızı renkte şaraptır.126
بیار ز آن می گلرنگ مشک بو جامی شرار رشک و حسد در دل گالب انداز
Saki, o gül renkli, misk kokulu şarabı getir.
Gül suyunun gönlüne haset kıvılcımı sal. (263/4)
باده گلرنگ تلخ تیز خوش خوار سبک نقلش از لعل نگار و نقلش از یاقوت خام
Gül renkli, hoş içimli, kekremsi hafif şarap
Çerezi yârin lâli, konuşması saf yakut. (309/6)
Erguvanî şarap: Yaklaşık altı yerde geçen ارغوان چون می (erguvan gibi şarap)
ve ارغوانی شراب (erguvan renkli şarap) ifadeleriyle şarap kırmızılık yönünden erguvana
benzetilmiştir. Erguvan dalları ince, baharda son derece kırmızı ve güzel
çiçekler açan bir ağaçtır. Onun çiçeklerine de erguvan adı verilir. Hafız’ın şiirinde
kırmızılık ve letafet mazharıdır ve bazen kırmızı şaraba bazen de sakinin ve sevgilinin
yanağına teşbih edilmiştir.127
بر برگ گل به خون شقایق نوشته اند کان کس که پخته شد، می چون ارغوان گرفت
Erguvan renkli şarabın içine gül suyu dökelim
Itırlar saçan buhurdana şeker karıştıralım. (87/9)
بده ساقی شراب ارغوانی به یاد نرگس جادوی فرخ
Erguvan renkli şarap ver saki
Sihirli nergisin hatırına Ferruh’un. (99/5)
126 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 696, 798. 127 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 171.
228 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
4. Kırmızı ile ilgili diğer kullanımlar: Sevgili ve âşıkla ilgili olanlar dışında
kırmızı kelimesiyle yapılan kırmızı altın, kırmızı yakut, kızıl aslan ve kırmızı gül
gibi başka kullanımlar da mevcuttur.
Kırmızı altın: سرخ زر kırmızı altın, altın sikke 128 anlamına gelmektedir.129
Hafız kendi güzel ve hoş sözlerini ya da şiirlerini سرخ زر kırmızı altına benzetmiştir.130
Altın her ne kadar sarı olsa da eskiler onun parlaklığından dolayı onu
kırmızı görmüş ve kırmızı altın diye adlandırmışlardır.131
خموش حافظ و این نکتههای چون زر سرخ نگاه دار که قالب شهر صراف است
Hâfız, sus ve kırmızı altına benzeyen bu nükteleri muhafaza et; çünkü şehir
kalpazanı sarraftır, anlar da çalar ha! (44/7)
Kırmızı yakut: رو سرخ یاقوت (kırmızı renkli yakut) ve احمر یاقوت (kırmızı
yakut) tamlamalarını kıymetli taş anlamında kullanılmıştır.132 رو سرخ یاقوت (kırmızı
renkli yakut) tamlamasında onun kılıcının korkusundan (büyük ihtimalle
Şah Şûcâ’ kastedilmektedir133 kırmızı yakutun bile tıpkı insanın yüzünün sarıya
dönüştüğü gibi sarı samana dönüşeceğine değinilmekte134; احمر یاقوت (kırmızı
yakut) tamlamasında ise âşığın, sevgiliye kavuşmak uğruna kan ağladığına, kanlı
gözyaşı döktüğüne ve bu şekilde değer kazandığına; böyle bir âşığın da tıpkı kırmızı
yakut gibi değerli olduğuna dikkat çekilmektedir.135
گر پرتوی ز تیغت بر کان و معدن افتد یاقوت سرخ رو را بخشند رنگ کاهی
Madene bir huzme düşse senin kılıcından
Kırmızı yüzlü yakut sararır saman gibi. (489/11)
تا بو که دست در کمر او توان زدن در خون دل نشسته چو یاقوت احمریم
Onun beline elimiz erişir ümidiyle
Yürek kanı içinde kalmış kırmızı yakut gibiyiz. (372/4)
128 Dihhuda, a.g.e., C. XXVII, s. 317. 129 Muhammed Mu’în, Ferheng-i Mu’în, Tahran 1371 hş., II, 1728. 130 Hurremşâhî, a.g.e., C. I, s. 280. 131 Şemîsâ, a.g.e., C. I, s. 579. 132 Hurremşâhî, a.g.e., C. II, s. 745. 133 Halıkî, a.g.e.,.s. 1073. 134 Herevî, a.g.e., C. III, s. 1971. 135 İsti‘lâmî, a.g.e., C. II, s. 957.
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 229
Kırmızı aslan: Bkz. سیه افعی (Siyah yılan).
رنگ تزویر پیش ما نبود شیر سرخیم و افعی سیهیم
Yalan dolan olmaz hiç bizde
Kırmızı aslanız, siyah yılanız. (381/9)
Kırmızı gül: Yaklaşık iki yerde geçen سوری گل (kırmızı gül), çiçeğini oka teş-
bih ettikleri kırmızı, kırmızı fesleğenlerin bir türüdür.136 Botanikte gül-i Mudammedî
olarak da bilinir. Bu gül çok hoş kokuludur ve çoğunlukla bahçelerde, ırmakların
kenarlarında yetişir. Kokusundan dolayı gül suyu yapımında kullanılır.137
غنچه گلبن وصلم ز نسیمش بشکفت مرغ خوشخوان طرب از برگ گل سوری کرد
Vuslat gülümün goncası açıldı melteminden
Güzel ötüşlü kuş kırmızı gül yaprağından şakıdı. (141/5)
به جلوه گل سوری نگاه میکردم که بود در شب تیره به روشنی چو چراغ
Karanlık gecede parlayan meşaleyi andıran
Kırmızı gülün baktım görünüşüne. (295/2)
Ayrıca رنگ (renk) ve رنگین (renkli) kelimeleri kırmızı ve gül renkli anlamlarına
da gelmektedirler.138 Yaklaşık yedi yerde geçen رنگین (renkli) ifadesi kırmızı
anlamında kullanılmıştır:
ای که در زنجیر زلفت جای چندین آشناست خوش فتاد آن خال مشکین بر رخ رنگین غریب
Ey zincire benzeyen saçları, bunca aşina âşığın mekânı olan sevgili, kırmızı yana-
ğına öyle misk gibi simsiyah ve eşsiz ben ne de güzel yaraşmış. (14/4)
گل بر رخ رنگین تو تا لطف عرق دید در آتش شوق از غم دل غرق گالب است
Gül, senin kırmızı yanağında terin lütfunu görünce
Özlem ateşiyle yanıp yüreği gülsuyuna gark oldu. (29/6)
136 Zünnûr, a.g.e., C. I, s. 665. 137 Halıkî, a.g.e., s. 361. 138 Muhammed Mehdî-yi Hasanî, Rengîn Be Ma’nâ-yi Sorh Ve Terkîbât-i Ân Der Şi’r-i Fârsî,
(Çevrimiçi) http//www. http//hassani.ir/post-262.aspx, 30 Haziran 2014.
230 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
بس که در خرقه آلوده زدم الف صالح شرمسار از رخ ساقی و می رنگینم
Kirli hırka içinde iyilikten o kadar dem vurdum ki
Sakinin yüzünden ve kırmızı renkli şaraptan utanıyorum. (355/5)
SONUÇ
Fars edebiyatında renkler, şairlerce bazen hayalle karışık tasvirler oluşturmak,
teşbihler, istiareler ve kinayeler yapmak, bazen kendi duygu ve düşüncelerini
yansıtmak ve bazen de ahlaki ve dini konulara değinmek amacıyla kullanılmıştır.
Renklerin Fars şiirinde kullanımı nesre oranla daha fazla olmuştur. Şiirde şairlerin
renklere yaklaşımı da farklılık arz etmektedir. Zira kimi tasvirlerinde renk
konusuna büyük önem vermiş, kimi ise meseleye bir çeşit renk körü gibi yaklaş-
mıştır.
Fars edebiyatında ve kültüründe renklerin kullanım oranı da değişmektedir.
Örneğin hiçbir renk kırmızı rengin derecesine ulaşamamıştır. Bahar ve nevruz
tasvirlerinde kırmızı renk tüm renklerin önüne geçmiş ve bugünkü inanışın aksine
şairler güzellik, baharın tazeliği, mutluluk, sevinç, neşe, âşıklık ve aşk tasvirlerinde
hep bu rengi kullanmışlardır. Eskiler ay ve güneşin ışığını da kırmızı
olarak görmüşlerdir.
Hafızın gazellerinde de öne çıkan iki renk: kırmızı ve siyah olmuştur. Hafız’ın
şiirlerinde renkleri kullanmadaki ustalığı bazen kırmızı ve siyah rengin adını zikretmeden;
kırmızı ve siyah çağrışımı yapan kelimelerle bu ortamı yaratmasından
kaynaklanmaktadır. Hâfız’ın şiirlerinde kırmızı rengin kullanımında, onu diğerlerinden
ayıran da bunlar olmuştur. Kırmızı ve kırmızı anlam ifade eden sözcükler
bazen sevgilinin gül, erguvan, şarap ve nesrin rengindeki yüzünü, yanaklarını
ve dudaklarını yani güzellik unsurlarını bazen de aşığın kırmızı, akik, gül renkli,
lal renkli kanlı gözyaşlarını, kana bulanmış, şafak rengine dönmüş gözbebeklerini,
kırmızı güllerin ve lalelerin yeşerdiği mezarını yani âşığın keder, hüzün ve
acılarını anlatmıştır. Kırmızı sevgili için müspet, âşık içinse menfi bir anlam ta-
şımıştır. Lal renkli, erguvanî, gül renkli nitelemeleri yapılan kırmızı şarapla ilgili
kullanımlar da yine kırmızı imajı oluşturmuştur. Bunların yanında âşığın döktüğü
kanlı gözyaşlarıyla değer kazandığını anlatmak için kırmızı yakut, şair tarafından
şiirlerinin hoşluk ve güzelliğinin değerini ifade etmek için kırmızı altın, cesaret
sembolü olarak kızıl aslan gibi kırmızıyla yapılan bazı tamlamalara yer verilmiş;
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 231
ayrıca renk de kırmızı renk anlamında kullanılmıştır. Aslında bunlar dışında hemen
hemen tüm şiirlerde geçen gül, gülbun, gülzar, erguvan, şakayık, şarap, kan
gibi kelimelerle de kırmızı bir atmosfer oluşturulmuştur; ancak bunların çokluğu
göz önüne alındığında bu çalışmada sadece kırmızı gül, erguvan rengi gözyaşı
gibi kırmızı ve kırmızı anlamı veren ifadelerle kurulu tamlama ve cümleler dikkate
alınmış, yer yer bu imajı oluşturan kelimelere de yer verilmiştir. Aynı durum
siyah kelimesi içinde geçerlidir.
Siyah kelimesi sevgilinin saç, kaş, kirpik, ben gibi uzuvlarını anlatırken ger-
çek anlamda bir de amel defterinin siyah olması, kalbi kara olmak, kara düşünceli
olmak, gönlün kararması gibi mecaz anlamda kullanılmıştır. Bazen kara (kara
köle), karanlık, karanlıklar diyarı, karanlık gece, kapkaranlık (kapkaranlık gece)
gibi kelimeler ile yine siyah kelimesi kastedilmiştir. Ayrıca zaman dilimi olarak
kullanılan gece, (işret gecesi, Kadir gecesi, kış gecesi, ayrılık gecesi, sohbet gecesi)
gece yarısı, dün gece ve akşam ile de yine siyaha vurgu vardır.
Hafız, renkleri eski örneklerine pek rastlanmayan bir biçimde bazen sembolik
olarak kullanmıştır. Rengin sembolleştirilmesi onun önemli yönlerinden biridir
ve eğer doğru bir şekilde yapılırsa şiirin gizli ruhuna nüfuz etmek için kilit hükmündedir.

Hafız, renklerden sadece tasvir yapmak, eşya ve varlıkları açıklamak, teşbihte
bulunmak için istifade etmemiş, ayrıca ahlaki ve eğitici amaçla da kullanmıştır.
Özellikle siyah ve beyaz bu görevi üstlenmiştir. Hafız’ın gazellerinde siyah ve
kırmızı renkle ilgili kullanımlar şöyle gruplandırılabilir:
Siyahla ilgili kullanımlar:
1. Sevgiliyle alakalı olanlar (Ben, kâkül, zülüf, kirpik, göz gibi siyah olan
uzuvları)
2. Siyahla alakalı mecazî kullanımlar
3. Siyah çağrışımı yapan kullanımlar (Gece ile ilgili kullanımlar, akşam, kara,
karanlık, karanlıklar ülkesi)
4. Siyah anlamı veren kelimelerle ilgili diğer kullanımlar
Kırmızı ile ilgili kullanımlar:
1. Sevgili ile ilgili olanlar (Sevgilinin yanağı gül, nesrin ve lale; yüzü, gül;
dudağı lâl rengindedir.)
232 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
2. Âşıkla ilgili olanlar (Âşığın hırkası gül; gözyaşı kan, lal; gözleri şafak rengindedir;
gönlü kan içinde kalmıştır)
3. Şarapla ilgili olanlar (Lâl renkli şarap, gül renkli şarap, erguvanî şarap vb.)
4. Kırmızı ile ilgili diğer kullanımlar
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 233
SUMMARY
BLACK AND RED IN HAFIZ’S LYRICS
Yasemin YAYLALI*
In Persian literature colours are used by poets to create depictions mixed with
images; to make metaphors, figures and allusions; to reflect poet’s views; to mention
moral and religious topics. The use of colours in Persian verse is more than
its use in Persian prose. Poets’ approaches towards colours also differ. That is to
say, some poets paid much attention on colours in their depictions while some
behaved like colorblind.
The usage density of colours in Persian culture and literature also varies. For
example no other colour has reached the level of red by means of usage. In spring
and nawruz depictions, red has the first rank and contrary to contemporary views
poets used this colour in the depictions of beauty, freshness of the spring, happiness,
joy, cheer, amorousness and love. Also the light of moon and sun was
accepted as red by them.
Red and black are also outstanding colours in Hafız’s lyrics. His master of
using colours in poems occurs when he creates the atmosphere of these colours
even without using them directly but mentioning them with metaphors sometimes.
These are his distinct features in using red in his poems. The word red
and other words meaning red describe lover’s face in rose, redbud, wine colour;
her cheek and lips that is to say her beauty factors; also sometimes this colour
describes admirer’s bloody, red, onyx or ruby tears; his bloody or dawn-coloured
pupils; his grave where red roses or tulips grow that is to say his grieves, sadness
or pains. This means; red has positive meanings for lover but negative meanings
for admirer. Also uses of wine colours such as red, redbud, rose-coloured have
created the image of red. Along with these uses, there are some other metaphors
such as red onyx in order to mean that admirer becomes valuable with his bloody
tears; red golden in order to mean the value of poet’s works; red lion as a symbol
of courage; also the word colour is used to mean red colour.
* Assist. Prof. Dr., Atatürk University, Faculty of Letters, Department of Persian Language and
Literature (yasemin_yaylali@hotmail.com).
234 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Indeed the words like rose, rosary, peony, redbud, wine and blood have all
created a red atmosphere; however in this study only the phrases and sentences
meaning red or red rose, redbud tear have been taken into consideration while
sometimes the words creating these images have been included. The same is valid
for also black.
Black is used in its real meaning while mentioning lover’s organs such as hair,
eyebrow, eyelashes or naevus; it is also used in figurative meaning while mentioning
deed, an ill-heart, having bad idea or being hopeless. Some words like black
(black slave), darkness, the country of darkness, dark night, utter darkness (an
utter dark night) have also been referred by black. Also the word night as a period
of time (the night of libation, Qadr night, winter night, night of separation, night
of visit), midnight, last night and evening are referred by black.
Hafız used colours sometimes in a symbolic way unlike old examples. This is
one of his important features and this is a key factor, if conducted in the correct
manner, in penetrating poem’s secret soul.
Hafız used colours not only in descriptive manner but also in didactic manner
for morals and values. Especially black and white have this role. The uses of red
and black in Hafız’s lyrics can be grouped as follow:
The uses of black:
1. Related to lover (black organs such as naevus, curl, earlock, eyelashes, eye)
2. Figurative uses related to black
3. Uses evoking black (uses related to night, evening, dark, darkness, country
of darkness)
4. other uses with the words giving the meaning of black
The uses of red:
1. Related to lover (lovers’ cheek is in red and redbud colour; her face is in
rose colour, her lips are in ruby colour.)
2. Related to admirer (admirers’ coat is in rose colour; his tear is in rose or
ruby colour; his eyes are in dawn colour; his heart is full of blood)
3. Related to wine (ruby-coloured wine, rose-coloured wine, redbud-coloured
wine etc.)
4. Other uses related to red
YASEMIN YAYLALI / Şarkiyat Mecmuası Sayı 26 (2015-1) 193-236 235
KAYNAKÇA
Ahmed Rızâ Ahmedî, “Renghâ Der Edeb-i Fârsî” Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî,
Tahran 1381 hş., C. II, s. 684-695.
‘Alî Ekber Dihhudâ, Lugatnâme I-L, Tahran 1337 hş.
Attâr-i Nîşâbûrî, İlahînâme (tsh. Muhammed Rızâ Şefî‘î-yi Kedkenî), Tahran
1387 hş.
Bahâuddîn-i Hurremşâhî, Hâfıznâme, Tahran 1366 hş.,C. I-II.
Efsâne Serâcî, “Şîve-i Kârbord-i Renghâ Der Târîh-i Edebiyyât-i İrân” (Çevrimiçi)
http//www.seraji.blogfa.com, 30 Haziran 2014.
Ercümend Kalmık, Renklerin Armoni Sistemleri, İstanbul 1950.
Hafız-ı Şirazî, Hafız Dîvânı, çev. Abdülbâki Gölpınarlı, İstanbul 2011.
Hafız-ı Şirâzî, Hafız Divanı I-II, çev. Mehmet Kanar, İstanbul 2011.
Hâfız, Hâfız Divânı, çev. Hicabi Kırlangıç. İstanbul 2012.
Hasan-i Enverî, Ferheng-i Kinâyât-ı Sohen I-II, Tahran 1383 hş.
………………..., Ferheng-i Rûz-i Sohen, Tahran 1383 hş.
Huseyn Alî-yi Herevî, Şerh-i Gazelhâ-yi Hâfız I-IV, Tahran 1381 hş..
İsmâil-i Pûr, “Giyâhân Der Edeb-i Fârsî”, Dânişnâme-yi Edeb-i Fârsî, Tahran
1381 hş., C. II, s. 1181-1204
Muhammed Ca‘fer Yâhakkî, Ferheng-i Esâtîr ve Dâstân-i Vârehâ der Edebiyyât-i
Fârsî, Tahran 1386 hş.
Muhammed-i İsti‘lâmî, Ders-i Hâfız I- II, Tahran 1382 hş.
Muhammed Mehdî-yi Hasanî, Rengîn Be Ma’nâ-yi Sorh ve Terkîbât-i Ân Der
Şi’r-i Fârsî (Çevrimiçi) http//www. http//hassani.ir/post-262.aspx, 30 Haziran
2014.
Muhammed Mehdî-yi Hasanî, Reng-i Sorh Der Edeb-i Fârsî (Çevrimiçi) http//
www. http//hassani.ir/post-262.aspx, 25 Haziran 2014
Muhammed Mu’în, Ferheng-i Mu’în I-VI, Tahran 1371 hş.,
Muhammed Rızâ Berzger-i Halıkî, Şah-i Nebât-i Hâfız, Tahran 1382 hş.
Muhamed Rızâ Şefî’î-yi Kedkenî, Sûver-i Hayâl Der Şi‘r-i Fârsî, Tahran
1389 hş.
236 HÂFIZ’IN GAZELLERİNDE KIRMIZI VE SİYAH
Muhammed Sûdî-yi Bosnavî, Şerh-i Sûdî ber Hâfız I-IV, trc. İsmet-i Settârzâde,
Tahran 1366.
Pamala Oslie, Hayatın Renkleri, çev. Karınca Tercüme, İstanbul 2008.
Pamala Oslie, Aşkın Renkleri, çev. Elçin Dökmecioğlu Danacı, İstanbul
2008.
Pîrâye Yağmâyî, “Hûn Çû Mî Cûşed, Meneş Ez Şi‘r Rengî Mî Dehem” (Çevrimiçi)
http//www. Jongezaman.com, 30 Haziran 2014.
Rahîm-i Afîfî, Ferhengnâme-yi Şi‘rî I-III, Tahran 1373 hş.
Rahîm-i Zünnûr, Der Custicû-yi Hâfız I-II, Tahran 1367 hş.
Sîrûs-i Şemîsâ, Ferheng-i İşârât I-II, Tahran 1386 hş.
Sîrûs-i Şemîsâ, Ferheng-i Telmîhât, Tahran 1385 hş.
Sûde Eşkî, “Reng Der Edebiyât-i Klâsîk-i İrân” (Çevrimiçi) http//www.rengmagazine.com,
29 Haziran 2014.
Taylor Hartman Renklerin Şifresi, çev. Seval Birdal, İstanbul 2008.
Victoria Finlay, Renkler Boya Kutusunda Yolculuklar, çev. Kudret Emiroğ-
lu, Ankara 2007.

Konular