iran-Türkiye ilişkilerine Genel Bir Bakış

Son zamanlarda Türkiye-Ýran iliþkileri çok dikkat çekmektedir. Ýliþkilerin çok iyi olduðu ve “Ýran'ýn en çok güvendiði ülkenin Türkiye oldu-
ðu” iddia edilmektedir. Ýran-Türkiye arasýnda resmî ziyaret sýk sýk yapýlmakta ve enerji, ekonomi ve güvenlik anlaþmalarý imzalanmaktadýr. Üstelik Baþ-
bakan Erdoðan, Batýlýlarýn pek fazla sevmediði Ahmedinejad'ý desteklediðini çeþitli vesilelerle dillendirilmektedir. Bütün bu geliþmeler Türkiye-Ýran
iliþkilerini yeniden gündeme taþýmaktadýr. Yazýmýz bu doðrultuda Türkiye-
Ýran iliþkilerini genel hatlarýyla analiz etmeye çalýþacaktýr.
Rekabet ve Ýhtiyaç Denklemi
Türkiye ve Ýran, coðrafî konum, tarih, jeopolitik, nüfus ve kültürel kimlik itibarîyle bölgenin en önemli ülkeleridir. Ýki ülkenin de iyi komþuluk iliþ-
kilerine ihtiyacý vardýr. Büyüklükleri, taraflara geniþ bir coðrafî alanda iþbirliði imkâný ve ihtiyacý sunmaktadýr. Ýran, Türkiye'ye Orta Asya'ya karayolu
ulaþýmý fýrsatý sunarken, Türkiye Ýran için Avrupa'ya açýlan bir kapý konumundadýr. Jeopolitik konumlarý, taraflar açýsýndan önemli stratejik deðerler
oluþturmaktadýr. Ýran'ýn, Türkiye üzerinden doðal kaynaklarýný Avrupa pazarlarýna sunma þansý varken, Türkiye de Ýran üzerinden Orta Asya ile çeþitli
ekonomik iliþkiler kurma potansiyeline sahiptir. Söz konusu durum her iki
ülkeye farklý stratejik, jeopolitik ve ekonomik deðerler ve bölgesel olaylarda
kendine özgü etkinlik olanaklarý sunmaktadýr. Baþka bir ifadeyle, bölgelerinde etkin olan iki ülke, sürekli bölgesel hegemonya mücadelesi ve rekabeti
içindedir. Hegemonya mücadelesinin, Osmanlý ve Safevî hanedanlarýnýn çatýþmasýndan baþlayan çok derin tarihî kökenleri vardýr.
Ýran-Türkiye Ýliþkilerine
Genel Bir Bakýþ
Arif Keskin (*)
*
21. Yüzyýl Türkiye Enstitüsü Ortadoðu Araþtýrmalarý Bölümü Baþkaný
[45]
Ýran ve Türkiye iliþkilerinin biçimlenmesinde birçok unsur da etkili olmaktadýr. Ýliþkilerinin seyrini anlamak için, tüm unsurlarý bir bütünlük içinde ele almak gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye-Ýran iliþkilerinin belirlenmesinde kimlik tanýmlamasýnýn temel rol oynadýðý belirtilmelidir. Tarih
boyu her iki devletin kimliklerinin ve rejimlerinin farklý olmasý, onlarýn küresel sistemdeki konumlarýný, bölgesel vizyon arayýþlarýný ve ikili iliþkilerini
ciddi þekilde etkilemiþtir.
Osmanlý ve Safevî hanedanlarý Türk olmalarýna raðmen, Þiilik ve Sünnilik çerçevesinde farklý kimlik tanýmlamalarý içinde birbirlerine düþman ve
rakip konumunda olmuþlardýr. 20. yüzyýlýn baþlarýnda Þii-Sünni ayrýmý iki ülke iliþkilerinde belirleyiciliðini yitirse de, günümüze kadar her iki ülkenin bilinçaltýnda varlýðýný korumuþtur.
Ýran-Türkiye iliþkilerinde 20. yüzyýlýn baþýndan itibaren, Türk ve Fars
ayrýmý kendini göstermeye baþlamýþtýr. Ýran'da 1924'te, Fars kimliðini temel
alan Fars milliyetçisi Rýza Han Pehlevî iktidara gelmiþtir. Ayný dönemde
Türkiye'de Türk kimliðini esas alan cumhuriyet kurulmuþtur. Rýza Han, Atatürk'ün Türkiye'deki çaðdaþlaþma politikalarýný desteklese de, Türkiye
Cumhuriyeti'nin Ýttihat ve Terakki geleneðinin devamý olduðu ve pan-Türkist yapýda olduðu düþüncesi nedeniyle, ciddî endiþe içinde olmuþtur. Bu nedenle Ýran içinde Türk karþýtý politikalar uygulanmaya baþlamýþtýr.
Ýran'da yoðun Türk nüfusu bulunmasýna raðmen, kültürel üretimin ve
devletin resmî dilinin Farsça olmasý, Fars merkezli yapýlanmayý ortaya çý-
karmýþtýr. Ýran, tarih boyunca Fars dili ve Þii kimliði esasýnda kendini tanýmlamýþtýr. Söz konusu durum, Türkiye ve Ýran arasýnda tarihî kökenlere dayanan; etnik, kültürel ve mezhepsel farklýlýðý öne çýkaran, ancak ayný coðrafî
alaný içeren iki farklý kültürel havzanýn doðmasýyla sonuçlanmýþtýr. Ýran,
Fars ve Þia merkezli bir kültürel havza tanýmý yaparken; Türkiye, Türk kültü-
rü merkezli bir havza algýlamasýna sahip olmuþtur. Söz konusu durum, iki
ülkenin hegemonya mücadelesini hem derinleþtirmiþ hem de ekonomik ve
siyasi durumun ötesinde yeni bir boyut katmýþtýr.
Ýki ülkenin iki farklý kültür havzasý tanýmlamasý, onlarýn Orta Doðu, Orta Asya ve Kafkasya politikasýnýn belirlenmesinde önemli rol oynamýþtýr. Bu
kültürel havzanýn unsurlarý siyasal sistemde temsil edildikleri zaman, iki ülke
arasýnda sorunlar açýkça ortaya çýkmýþtýr. 1979'daki Ýran Ýslam Devrimi'nden sonraki iliþkiler bunun açýk göstergesidir. Bu dönemde, Þii kimliði
siyasallaþmýþtýr. Ýran'da Þiiliðin siyasallaþmasýyla, farklý kimlik tanýmlamasýna sahip iki ülkenin iliþkileri gerginleþmiþtir. 1991'de Sovyetlerin yýkýlmasý
Arif Keskin
[46] 21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009
sonrasýnda, Orta Asya ve Kafkaslarda geliþen olaylar da iki ülkenin farklý
kültürel havzaya sahip olduklarýný göstermiþtir. Orta Asya ve Kafkasya'da
Türk milliyetçiliðinin yükselmesi, Ýran-Türkiye arasýnda sorun yaratmýþtýr.
Türkiye ile Ýran arasýnda rejim sorunu sürekli var olmuþtur. Bu sorun,
1924'ten sonra monarþi-cumhuriyet rejimleri farklýlýðý etrafýnda þekillenmiþtir. Rejim farklýlýðý, 1979 Ýran Ýslam Devrimi'nin ardýndan tam anlamýyla
birbirine zýt hâle gelmiþtir. Ýran, Ýslam'ýn Þia yorumuna dayanarak þeriat devleti kurmuþtur. Ýslam(Þia) bu devletin temel ve belirleyici unsuru hâline gelmiþtir. Türkiye ise, laik bir devlet kurmuþ ve laikliði siyasal sistemin vazgeçilmez unsuru olarak görmüþ ve görmeye devam etmektedir. Ayrýca Türkiye,
kendini Batýlý ve Batý kültürü içinde tanýmlamak istemiþtir. Ýran ise, Batý'yý
kötülüðün kaynaðý olarak görmüþtür. Ýran kendini Ýslam dünyasý içinde gö-
rürken, kendini Batý kültürü içinde gören Türkiye'yi karþýt unsur olarak tanýmlamýþtýr. Ýran Ýslam Cumhuriyeti'nin ders kitaplarýnda ve propaganda
mekanizmasý içinde yer alan Atatürk düþmanlýðý bu karþýtlýðýn bir göstergesidir. Ýki siyasal sistemin (Ýslam Cumhuriyeti-Türkiye Cumhuriyeti) varlýk
nedenleri birbiri ile zýttýr.
Ýran'ýn bölgesel ve küresel sistemdeki konumu, Türkiye-Ýran iliþkilerinin þekillenmesini etkilemektedir. Türkiye'nin ABD ve Ýsrail ile olan iliþkisi,
Türkiye-Ýran iliþkisini etkilemektedir. Ancak, ABD ve Ýsrail unsuru, Ýran ve
Türkiye iliþkilerinin tek belirleyicisi deðildir. Baþka bir ifadeyle, Türkiye-Ýran
21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009 [47]
Ýran-Türkiye Ýliþkilerine Genel Bir Bakýþ
iliþkisini ABD ve Ýsrail unsuruna indirgeyerek analiz etmek doðru bir yakla-
þým olmayacaktýr. Ayrýca Türkiye-Ýran iliþkisini, ABD ve Ýsrail unsurundan
soyutlayarak analiz etmek de doðru olmayacaktýr. ABD ve Ýsrail unsurunun
temel etkileri, Türkiye-Ýran iliþkilerini sýnýrlandýrýcý rol oynamasýnda
görülmektedir.
Ýran, ABD ile ciddi sorunlar yaþamaktadýr. ABD'nin politikasý, Ýran'ý
bölgesel ve uluslararasý sistemde zayýflatmak, onun siyasal davranýþlarýný de-
ðiþtirmek ve rejim deðiþikliði çerçevesinde þekillenmektedir. Söz konusu durum, Ýran Ýslam Devrimi'nin varlýðýný tehdit etmektedir. ABD, Türkiye ile
stratejik olarak niteleyeceðimiz bir iliþkiye sahiptir. Bu durum ise, Ýran ve
Türkiye'yi bazý bölgesel ve uluslararasý konularda ayný noktada olmalarýný
zorlaþtýrmaktadýr.
Ýran-Türkiye iliþkisini belirleyen bir diðer ö-
nemli olgu Ýran'ýn bölgesel politikalarýdýr. Ýran
ve Türkiye arasýndaki rekabet ve siyasî farklýlýklar, Orta Doðu'da kendisini göstermiþtir. Ýran,
Orta Doðu'da siyasal Ýslam'ý yaymak ve radikal
Ýslami gruplarý desteklemek peþinde olmuþtur.
Radikal Ýslami gruplar ve köktenci gruplar, Türkiye'yi Batý ve düþman kampýnda tanýmlamaktadýr. Söz konusu durum, Türkiye'yi radikal Ýslami gruplarýn hedefi konumuna getirmektedir. Ýran ve Türkiye'nin Orta Doðu denklemi içinde farklý siyasî arayýþlarýnýn önemli bir göstergesi de Ýsrail'dir. Ýran, Ýsrail'in varlýðýný kabul etmemekte ve Orta Doðu barýþ sürecini engellemeye çalýþmaktadýr.
Türkiye'nin ise Ýsrail'le çok derin iliþkileri bulunmaktadýr. Türkiye ile Ýsrail'in yakýnlaþmasý Ýran'ý her zaman rahatsýz etmiþtir.
Ýran ve Türkiye, Irak'ýn toprak bütünlüðünün korunmasý konusunda ortak bir bakýþ açýsýna sahip olmalarýna raðmen Kuzey Irak baðlamýnda ortak
politika üretmekten uzak görünmektedirler. Nitekim Türkiye, askerî müdahale olasýlýklarýný gündeme taþýyacak ölçüde rahatsýzken, Ýran sessizliðini
korumuþtur. Ýran, Kuzey Irak'ýn ayrýlmasýný istemese de mevcut yapýnýn
þimdilik sorunlu bir biçimde devam etmesini tercih etmektedir. Ýran, yeni
Kuzey Irak politikasýnda Türkiye dýþ politikasýný etkileme hesaplarý yapmaktadýr. Þöyle ki; Tahran, ABD ile olan gerginliðinde Türkiye'nin tarafsýz
kalmasýný istemektedir. Türkiye ve ABD'nin Kuzey Irak konusunda farklý
bakýþ açýlarýna sahip olduklarý bilinen bir gerçektir. Kuzey Irak, Türkiye ile
ABD'nin bölgesel iþbirliðini belli ölçüde sýnýrlandýrýrken Türkiye'yi Ýran ve
Suriye'ye doðru itmektedir. Irak'ýn toprak bütünlüðünün korunamamasý
[48] 21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009
ABD ve Ýsrail unsurunun temel etkileri, Türkiye-Ýran iliþkilerini sýnýrlandýrýcý rol oynamasýnda
görülmektedir.
Arif Keskin
korkusu, Türkiye'nin nükleer sorunu baðlamýnda Ýran'a karþý daha pasif bir
politika izlemesine neden olmaktadýr. ABD'nin Kuzey Irak ve özellikle de
PKK konusunda Türkiye'nin isteklerine duyarsýz kalmasýna karþýlýk Ýran'ýn
söyleminin Türkiye'ye çok daha yakýn bir noktada gözükmesi, Türk toplumunun dikkatini çekmektedir. Bu açýdan bakýldýðýnda, Kuzey Irak sorununun çözümsüz kalmasý ve Kürtlerle Türkiye arasýnda gerginliðin sürmesi
Ýran'ýn bölgesel politikasýna yarar saðlamaktadýr.
Ýran ve Türkiye iliþkilerinin belirlenmesinde, Orta Asya ve Kafkasya da
önemli rol oynamaktadýr. Orta Asya ve Kafkasya'nýn, Ýran'ýn özellikle Türkiye politikasýnýn belirlenmesinde önemli etkileri bulunmaktadýr. Ýran içinde yoðun Türk nüfusu bulunmaktadýr. Türkiye, Ýran'daki Türk nüfus ile ilgilenmese de, Ýran Türkiye'ye bakýþ açýsýnda bu konuya dikkat etmektedir. Ý-
ran kendi içindeki Türk varlýðýný Türkiye için potansiyel kültürel ve siyasal
nüfuz alaný olarak görmektedir. Kendi sýnýrlarý içinde bulunan Türkler üzerindeki olasý etkileri düþünen Ýran, Orta Asya ve Kafkasya'daki Türk nüfusu
varlýðýna birinci derecede önem vermektedir. Bu bölgede Türkçülüðün siyasî bir olgu olarak ortaya çýkmasýndan endiþe duymaktadýr. Ýran'ýn hem Orta
Asya-Kafkasya'da hem de o bölgenin dýþýnda
yukarýdaki konsepte hareket ettiðini söyleyebiliriz. Ýran-Ermenistan-Yunanistan ekseni bu arayýþlarýn açýk göstergesidir. Baþka bir ifadeyle;
Ýran, Orta Asya ve Kafkasya'daki hareketleri
kendi milli güvenliði baðlamýnda tanýmlamakta
ve Türkiye'nin bölgesel hareketliliðini sýnýrlandýrmayý amaçlamaktadýr.
Ýyileþmenin Seyri ve Mahiyeti
Ýran-Türkiye arasýndaki rekabet durumu 1979 Ýran Devrimi'nin ardýndan gergin ve çatýþmalý bir hâl almýþtýr. Ýki rejimin zýtlýðý, küresel konum ile
bölgesel ayrýþmalarýn niteliði, gerginliðin temel nedenleri olmuþtur. Rejim
sorunu sürekli var olmuþtur. Devrimin hemen ardýndan özellikle Tahran'ýn
devrim ihraç çabalarý ve PKK'yý destekleme giriþimleri, güven bunalýmý do-
ðuran konular olmuþtur. Bu þartlar iliþkileri bazý dönemlerde sorunlu hâle
getirirken 1997'den sonraki süreçte Hatemi ile birlikte iki ülke aralarýndaki
sorunlarý aþmaya baþlamýþtýr. 1997'den sonra Ýran, özellikle rejim ihracý konusunda daha güvenilir ve duyarlý tutum sergilemeye baþlamýþtýr. 1997'den
sonra Türkiye-Ýran iliþkileri yeni bir döneme girmiþtir. 1997'den günümüze
kadar Ýran-Türkiye iliþkileri en fazla güvenlik ve ekonomi alanýnda geliþmiþ-
tir.
21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009 [49]
Kuzey Irak sorununun
çözümsüz kalmasý ve
Kürtlerle Türkiye arasýnda gerginliðin sürmesi
Ýran'ýn bölgesel politikasýna yarar saðlamaktadýr.
Ýran-Türkiye Ýliþkilerine Genel Bir Bakýþ
Ýran-Türkiye güvenlik iliþkilerinin 1989'da temeli atýlsa da en verimli dö-
nemi 1997'den sonra baþlamýþtýr. Söz konusu güvenlik iliþkileri Ýran'ýn
PKK'ya bakýþ açýsýnýn deðiþmesiyle baþlamýþtýr. ABD'nin Irak'a yerleþmesiyle birlikte ise, Ýran'ýn PKK terör örgütüne bakýþý deðiþmeye baþlamýþtýr.
Ýran'ýn PKK konusunda bakýþ açýsýnýn deðiþmesinde; ABD'nin Irak'ýn
kuzeyine yerleþmesi, Iraklý Kürtlerle sýký bir iþbirliðine girmesi ve PKKPEJAK'ý Ýran'a karþý eyleme geçirme isteði etkili olmuþtur. Bunun yaný sýra
Ýran'da yükselen etnik milliyetçilik ve bu ülkede yaþayan ciddi sayýdaki
Türk'ün varlýðý, Ýran'ýn Türkiye'nin güvenlik kaygýlarýný “açýk biçimde tahrik etme isteðinin” son bulmasýna neden olmuþtur. Ýran'ýn Türkiye'nin bu
iki kaygýsýna olumlu tutumu iki ülke iliþkilerinin çok farklý bir sayfaya taþýnmasýný saðlamýþtýr.
Ýran-Türkiye iliþkilerinin geliþen bir boyutu da ekonomidir. Ancak ÝranTürkiye ekonomik iliþkileri Türkiye aleyhinde seyretmektedir. Ýki ülke arasýndaki ticaret hacmi 10 milyar dolar düzeyindedir, ancak doðalgaz ve petrol alýmý nedeni ile ticarî dengeler Türkiye'nin aleyhine açýk vermektedir.
Türkiye bu dengeyi deðiþtirmek için bazý çabalar gösterse de arzu edilen
sonucu alamamýþtýr. Ýran'ýn ekonomik mevzuatý çerçevesinde dýþ yatýrým
zorluklarý, ekonomik çalýþma kültürü, siyasî hesaplaþmalar ve güvenlik algý-
lamalarý süreci sýkýntýlý hâle getirmektedir. Siyaset gölgesinde bir ekonomik
yapýya sahip olan Ýran, pazarlarýnda daha güçlü bir Türkiye istememektedir.
Ýran Nükleer Çalýþmalarý ve Türkiye
Türkiye'nin Ýran'ýn nükleer programýna bakýþý, barýþçýl nükleer çalýþmalarýný kabullenmek, nükleer silaha sahip olmamasý, sorunun sýcak bir çatýþ-
maya dönüþtürülmemesi, BM kararlarý çerçevesinde çözüme ulaþýlmasý,
Ýran ile iliþkilerin zedelenmemesi hususlarý çerçevesinde þekillenmiþtir.
Türkiye, nükleer silaha sahip bir Ýran'ý istememektedir. Nükleer silahlara sahip bir Ýran, Orta Asya ve Kafkasya'da etkinliðini ciddi þekilde arttýrabilir ve Rusya ile geliþtireceði iþbirliði Türkiye'nin çýkarlarýný olumsuz yönde
etkileyebilir. Azerbaycan'a karþý çok daha güçlü bir duruþu olabilir ve bu durum gerek Azerbaycan'ýn ve gerek Türkiye'nin enerji politikalarýný etkileyebilir. Ýran'ýn nükleer çalýþmalarý Orta Doðu bölgesindeki Arap devletlerini
de bu çalýþmalara baþlamaya itebilir. Böyle bir durumda da, bölgenin gü-
venlik sistemi daha da karmaþýk bir hâl alýr.
Türkiye yukarýdaki belirtilen bakýþ açýsýný uzun zaman pasif ve sessiz bir
þekilde sürdürmüþ ve Ýran nükleer sorunu baðlamýnda inisiyatif almak istemediði þeklinde bir görüntü çizmiþtir. Türkiye'nin son zamanlarda ise, Ýran
[50] 21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009
Arif Keskin
nükleer sorununda inisiyatif almak istediði görülmektedir. Türkiye'nin Ýran
nükleer sorununda daha aktif bir politika üretmesinin çeþitli sebepleri vardýr.
Ýran nükleer sorununun çok hassas ve kritik bir aþamaya girdiði görülmektedir. Batý ve Ýran arasýndaki gerginliðinin týrmanmasý Türkiye'nin aleyhindedir. Türkiye, Batý ve Ýran arasýndaki gerginliði düþürmeye çalýþmaktadýr. Ýran nükleer sorunun diplomasi yoluyla çözülmediði taktirde muhtemel
ortaya çýkacak ambargo paketleri, Türkiye-Ýran ekonomik iliþkilerini olumsuz etkileyebilir. BM veya ABD ve AB'nin hazýrlayacaðý ambargo paketinin
Türkiye'nin Ýran ile ekonomik iliþkisini etkileme potansiyeli vardýr.
Türkiye'yi inisiyatif almaya iten diðer bir husus da, Ýran nükleer sorununun mahiyetidir. Nükleer silah konusu ABD-Ýran arasýnda sýcak çatýþmayý
doðurabilecek vahamette bir sorundur. Nükleer anlaþmazlýk ABD ve Ýsrail'i
Ýran'a saldýrmaya itebilir. Bölgedeki sýcak çatýþma ve sonrasýnda oluþacak
belirsizlik ortamý Türkiye'nin zararýnadýr. Ýran'ýn nükleer macerasý Türkiye'nin istemediði bir aþamaya taþýnabilir. Türkiye bu baðlamda AB, Rusya ve
Çin ile benzer kaygýlara sahip olsa da, onlardan çok daha fazla olumsuz
etkilenme potansiyeline sahiptir.
Türkiye, yukarýdaki saikler çerçevesinde, Ýran nükleer sorununda arabulucu olmak istemiþtir.
Türkiye, Tahran ve Washington arasýndaki arabuluculuk arzusunu birkaç defa dile getirmiþtir. Ancak Ýranlýlar, “Ýran ile ABD arasýndaki sorunlar,
derinliði ve karmaþýklýðý nedeni ile üçüncü bir ülkenin devreye girmesiyle
çözülemez” þeklindeki ifadeleriyle Türkiye'nin bu isteði karþýsýnda hep mesafeli olmuþlardýr.
Ýranlýlarýn Türkiye'ye mesafeli bir duruþ sergilemesinin birçok sebebi
vardýr. Birincisi, Türkiye-Ýran iliþkilerinin doðasýnýn teþkil ettiði rekabettir.
Arabuluculuðu kabul edilen ülke genellikle her iki taraftan nüfuzun da kabul
edildiði anlamýna gelir. Bu da üçüncü ülkeye önemli bir prestij saðlar. Ayrýca
üçüncü ülkeye her iki taraftan da faydalanma imkâný verir. Ýran, Türkiye'nin
bu süreçte bir prestij kazanmasýný istemiyor. Arabuluculuðu kabullenmesi,
Türkiye'yi küresel ve bölgesel sorunlara olumlu katký saðlayacak bir ülke pozisyonuna yükseltir. Bu da Türkiye'nin hem ABD hem de AB nezdinde önemini arttýrýr. Ýran'ýn bunlarý isteyeceði kuþkuludur.
Ýkincisi, Ýranlýlar arabulucu ülkeden de bir þeyler almayý düþünüyorlar.
Arabulucu ülkenin onlara verebileceði bir þeylerin olmasýný istiyorlar. Ýran'ýn
21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009 [51]
Ýran-Türkiye Ýliþkilerine Genel Bir Bakýþ
Türkiye'den ne alabileceðini de hesaplýyorlar. Örneðin, arabulucunun büyük
ülkelerden olmasýnýn, hatta kimilerine göre Irak ve Afganistan tarafýndan
olmasýnýn Türkiye'den daha yararlý olacaðý düþünülüyor. Çünkü bu vesile ile
Ýran oradaki kazanýmlarýný uzun süre elinde tutabilecek þekilde
perçinleyebilir.
Üçüncüsü, Ýran güvenlik bürokrasisinin engelidir. Nitekim Ýranlý bazý
güvenlik uzmanlarý ABD ile Ýran arasýndaki sorunun temelini güvenlik
konusunun teþkil ettiðini belirtiyorlar. Güvenlik, sorunun mahiyeti gereði
gizlidir. Bu nedenle, AB ülkelerinin bile Ýran ile ABD arasýnda yapýlacak
güvenlik anlaþmalarýndan haberdar olmamasý gerekmektedir.
Dördüncü sebep, güven sorunudur. Ýran-Türkiye iliþkileri iyi bir yolda
yürüse de iki ülkenin karþýlýklý olarak güven sorunlarýný aþtýklarý söylenemez.
Bu nedenle Ýran'ýn, Türkiye'nin veya arabuluculuk isteyen baþka diðer ülkelerin bu sorunun çözülmesini gerçekten ne kadar istediklerinden emin olmadýðýný da söyleyebiliriz. Çünkü Ýranlýlara göre ABD-Ýran iliþkisinin iyileþmesi, baþta Sünni Araplar olmak üzere birçok devletin istediði bir olgu
deðildir. Bu nedenle üçüncü bir ülkenin devreye girmesi sorunu daha da karmaþýklaþtýrabilir.
Beþinci gerekçe, Ýran-ABD arasýndaki iliþki kanallarýnýn hiç bir zaman
týkanýklýk yaþamadýðý argümanýdýr. Ýran ve ABD istedikleri zaman görüþ-
müþlerdir. Bu görüþme ABD'nin Afganistan ve Irak'a saldýrýsý sýrasýnda ve
sonrasýnda da olmuþtur. Nitekim ABD-Ýran arasýnda Irak merkezli güvenlik
toplantýlarý yapýlmýþtýr. Ayrýca ABD'nin Tahran'da Ýsviçre Büyükelçiliði
bünyesinde ABD Çýkarlarý Koruma Bürosu hep olmuþtur. Bu nedenle gö-
rüþmeye karar verdikleri zaman üçüncü ülkeye ihtiyaç duymadan bunu yapabilirler.
Altýncý sebep, Ýran ve ABD iliþkilerinin doðasýndan ileri gelmektedir.
Ýran ve ABD iliþkileri çok farklý boyutlarý olan bir güven bunalýmý ile karþý
karþýyadýr. Bu güven bunalýmýný çözebilecek ülkeler, ABD ve Ýran'dan baþka
herhangi bir üçüncü ülke olamaz. Ayrýca Türkiye, Ýran'a bu çerçevede gü-
venlik garantisi veremez. Gazze saldýrýsý, Baþbakan Erdoðan'ýn, “Ýsrail bizi
arkadan vurdu” sözü, kritik noktalarda Türkiye'nin dýþlanabilme ihtimalini
söz konusu yapmýþtýr ve bu da Ankara'nýn güvenirliliðini zedelemektedir.
Ayrýca iki ülke arasýndaki sorunlarýn karmaþýklýðý arabulucunun iþini zorlaþtýrmaktadýr.
Yedinci sebep, Ýran ve ABD iliþkilerinin daha karmaþýk olmasýnýn ve
çözüm formülü bulunmasýnýn kolay olmadýðý gerçeðidir. Türk diplomasisi
[52] 21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009
Arif Keskin
bu karmaþaya ýþýk tutacak bir formül bulabilirse, bu süreçte istediði yeri alabilir. Her iki tarafý tatmin edici bir formülün bulunmasý kolay gözükmüyor.
Nitekim Türkiye'nin çantasýnda da böyle bir sihirli formülün olmadýðýný gö-
rüyoruz.
Sekizinci sebep ise, arabuluculuk giriþimlerinin Bush döneminde geçerli
olabilecekken Obama döneminde pek de mantýklý gözükmediði argümaný-
dýr. Bu dönemin özelliði, her iki tarafýn doðrudan görüþmeye hazýr olduklarý
ve dolayýsýyla arabulucuya gerek kalmadýðýdýr.
Yukarýdaki olgulara baktýðýmýzda, Türkiye'nin Ýran ile ABD arasýndaki
arabuluculuk hayalinin gerçekleþmesinin o kadar da kolay gözükmediði
açýktýr. Bu süreçte Türkiye'ye bir rol biçilmemesi, Ýran'ýn stratejik hatasý ve
yanlýþ bir baþlangýç olarak da yorumlanabilir. ABD-Ýran arasýndaki sorunlarýn çok boyutluluðu ve derinliði arabuluculuðu dýþlasa da, bu olgu ayrýca ü-
çüncü taraflarýn devrede olmasýný da zorunlu kýlmaktadýr. Ýran ve ABD bu
süreci ikili görüþmeler çerçevesinde sýnýrlarsa, istedikleri sonucu almakta
zorlanabilirler. Çünkü Ýran-ABD iliþkileri iki ülkenin sorunu olmanýn ötesinde bölgesel ve küresel boyutu ve niteliði olan bir olgudur. Bu nedenle bu
sorunun çözülmesinde bölgesel ve küresel bir ortak iradenin doðabilmesi ö-
nemlidir.
Türkiye'ye göre Ýran-Batý arasýndaki görüþmenin daha saðlýklý yürümesi
için hem bölgesel hem de küresel anlamda Türkiye daha fazla katký saðlayabilir. Türkiye, Batýlýlarýn bölgeyi bilmediðini ve diyalog kuramadýðýný düþünmektedir. Türkiye'nin “bu bölgeyi en iyi biz biliriz ve en iyi biz konuþuruz”
görüntüsü Batý'nýn yetersizliðini vurgulamaya yöneliktir.
Türkiye'nin ABD ile olan iliþkisi, NATO üyesi olmasý, AB ile olan iliþkileri ve Sünni Arap devletleri ve Ýsrail ile olan iliþkileri ciddi imkân saðlamaktadýr. Davos krizi, Türkiye'nin Araplar ve Ýsrail nezdinde tarafsýzlýðýna gölge
düþürmeseydi, Ankara anahtar bir pozisyonda olabilirdi. Özellikle Ýran sorununda, Ýsrail ve Yahudi lobilerinin hassasiyeti sebebiyle, Türkiye bu bað-
lamda da önemli iþler yapabilirdi. Þimdi ise bu olgu o kadar kolay gözükmese de Türkiye'nin bu süreçte hâlâ önemli yeri vardýr. Türkiye'nin, ABD-
Ýran iliþkilerinde müzakereye yönelik motivasyonun arttýrýlmasýnda, görüþ-
me mekâný saðlanmasýnda, taraflarýn aþýrý isteklerinin törpülenmesinde ve
özellikle görüþmenin saðlýklý bir yörüngede yürütülmesinde önemli katkýlar
saðlayabileceði düþünülmektedir. Türkiye'nin rolünü arabulucu olarak deðil
de “kolaylaþtýrýcý” olarak tanýmlarsak daha gerçekçi olabiliriz.
21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009 [53]
Ýran-Türkiye Ýliþkilerine Genel Bir Bakýþ
Sonuç
Türkiye ve Ýran bugün bölgenin en güçlü iki ülkesi olduklarýnýn bilincinde olarak iliþkilerini gergin hâle getirmek istememektedirler. Ýran ve Türkiye'nin iliþkilerinde bir güven bunalýmýnýn olduðu bilinse de bunun yüksek
sesle dillendirilmemesi önemlidir. Türkiye'nin, Ýran'ýn bölgedeki artan etkinliðine kuþkuyla bakmakla beraber çok da dert ettiði söylenemez. Türkiye
bölgeye özellikle Irak merkezli bir dýþ politika algýsýyla ve özellikle de Kürt
ayrýlýkçýlýðý açýsýndan yaklaþmakta, dolayýsýyla Ýran'ýn bölgesel güç artýþýna
pek de ses çýkarmamaktadýr.
Ýki komþu ülke, komþuluk iliþkilerini geliþtirme yolunda önemli adýmlar
atmaktadýr. Ancak, bu yakýnlaþmaya raðmen, iki ülke arasýndaki iliþkilerde
güven ortamýnýn tesis edildiðini söylemek doðru olmayabilir. Türkiye-Ýran
iliþkilerinde tansiyon ve gerginlik dönemleri geride kalmýþsa da, çok boyutlu
bir iþbirliðinden söz etmek için vakit henüz erkendir. Rejim ve devlet kimliðinin farklýlýðý, küresel sistemdeki konumlarý ve bölgesel arayýþ ve politikalarý iki ülkenin daha fazla yakýnlaþmasýný engellemektedir. Mevcut farklýlýklar, iliþkilerin derinleþmesi ve çeþitlenmesini engellese de, iki ülke var olan
farklýlýklarýn husumete dönüþmesini bilinçli bir þekilde önlemektedir. Irak
dahil, bölgesel konularda ortak hareket edebilecek politika üretemeseler de,
bu konularý bir çatýþma nedeni hâline getirmekten kaçýnmaktadýrlar. Bu
nedenle, Türkiye-Ýran iliþkileri ekonomi ve güvenlik alanýnda iþbirliði ekseninde geliþmektedir.
Son tahlilde, geniþ çaplý ve çok boyutlu bir iliþki olmasa da, son dönemdeki geliþmeler iki ülke arasýnda yeni bir dönemin baþladýðýný göstermektedir. Ýliþkiler karþýlýklý güven temelinde olmasa da, bu gerçeðin dillendirilerek soruna, tansiyona ve krize dönüþmesi istenmemektedir. Bu durum her
iki ülkenin önceliklerinin sonucudur. Türk dýþ politikasýnýn önceliði Irak'týr
ve bu sorunun çözümünde Ýran'a ihtiyaç vardýr. Ýran'ýn dýþ politika önceliði
ise, ABD ve Batý ile yaþadýðý nükleer sorun ve Sünni Arap devletleri ile yaþadýðý sorunlardýr. Ýran tüm bu sorunlar karþýsýnda Türkiye'nin en azýndan tarafsýz kalmasýný istemektedir.
[54] 21. Y ÜZ Y IL A ra lýk 2009
Arif Keskin

Konular