İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI VE MECELLE-İ RÛZİGÂR-I NEV

81

İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN
BASINI VE MECELLE-İ RÛZİGÂR-I NEV
Güller NUHOĞLU*
Özet
İran toplumunda Batılılaşma hareketleri Feth Ali Şah Kaçar (Salt. 1797–
1834) zamanında başladı. İlk matbaa onun zamanında İran’a girdi. Nâsırüddin
Şah zamanında ise ilk Darü’l-fünun ve Batıdaki tarzda okullar açıldı ve ilk
gazete yayına başladı.
Farsça gazetecilik modernleşmenin en etkili gücü oldu. Çünkü aydınların
zihin ürünü olan ilmî ve edebî konuların çoğu, özellikle gazete ve dergi
sayfalarına yansıdı. Bu zihnî ürünlerden beslenen halk dünyadaki gelişmelerden
haberdar olarak fikrî yönden uyandı. Modernleşme yolunda mücadele
vererek toplumun geleneksel yapısını değiştirdi. Daha da önemlisi siyasî ve
sosyal gelişmeler yanında gazetelerin en büyük etkisi dil ve edebiyata oldu.
Edebiyat modernleşti ve dil sadeleşti.
Anahtar kelimeler: Gazete, Dergi, Mecelle-i Rûzigâr-ı Nev
Summary: In Iran,the westernisation movement started during the reign
of Feth Ali Shah Kachar (1797-1834). During this period the printing press
was set-up. During the reign of Nâsıruddin Shah western-type schools and
the university (Darü’l-fünun) were opened and the first newspaper was
published.
Persian journalism has became the effective force in moderisation. Scientific
and literary works as the product of intellectual brains found place in
the pages of the papers and periodicals. The people had access to what was
going on in the world through those publications and it was the intellectual
awakining for the people. As the result of this awakining the structure of
the society changed. Moreover, the most impression of the papers and the
periodical was on the language and the literature. The literature became
modern and the language was perified.
Keywords: Newspaper, Magazine, Mecelle-i Rûzigâr-ı Nev
* Yrd. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Fars Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı.
82 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
Köklü bir geçmişe sahip olan İran Edebiyatı 19.yy’a kadar klasik formunu
koruyarak süre geldi. Ancak 1789’daki büyük Fransız İhtilâli’nin yansımaları
bütün dünyayı etkilediği gibi İran toplumunu da etkileyince bu harekete bigane
kalamayan aydınlar, yüzlerini batıya dönerek özgürlük, demokrasi, insan hakları
gibi evrensel değerleri elde etmek için mücadele verdiler. Fransız İhtilâli yanında
Osmanlı’daki ıslahat hareketleri de bunda etkili oldu1
. Siyasî ve sosyal alandaki
bu hareketler edebiyata da yansıdı. Meşrutiyetten itibaren İran Edebiyatı bir
siyasî edebiyat olarak kitap ve dîvân kalıbında değil, gazete ve dergi formunda
belirginleşti. Bu sebeple gazetecilik, bu devir edebiyatının tamamını aksettiren
bir özellik kazandı2
.
Esasında daha Şah Abbas döneminde ekonomideki canlanma, Avrupa ülkeleriyle
diplomatik bağların kurulmasını (on yedinci yüzyıl başı) beraberinde getirmişse
de3
Batı’yla gerçek ilişkilerin kurulması ve batılılaşma hareketleri Feth Ali Şah
Kaçar (salt. 1797–1834)’la başladı. Bu hükümdar zamanında Batı’dan askerî ve
teknik uzmanlar getirtildi. Böylece Batı teknolojisi ve eğitimi İran ordusuna girdi4
.
İlk matbaa da bu hükümdar zamanında İran’a girdi ve Nâibü’s-saltana Abbas
Mirzâ (ölm. 1833) tarafından Tebriz’de faaliyete başladı. Bu matbaada ilk olarak
Mîrzâ Huseyn hatlı Kur’an-ı Kerim basıldı5
. Aynı zamanda Tahran’da bir matbaa
kuruldu6
ve bu matbaada Kur’an gibi temel dinî eserler ve seri olarak hukukî
metinler tabedildi7
.
İran’daki matbaacılığın merkezi olması sebebiyle Tebriz’deki matbaaya tab’hâne
adı verilmiş, Tebriz ve Tahran’daki matbaaları takiben Urmiye, Isfahan, Şiraz,
Meşhed, Reşt ve diğer şehirlerde de matbaalar kurulmuştur. Bu matbaalarda
dinî eserler yanında edebî, askerî, matematik, astronomi, takvim ve sâlnâme gibi
eserler basılmıştır8
. Meşrutiyetin ilânından sonra bu tür yayınlar yanında çoğu
1 Ya’kub Âjend, Edebiyyât -ı Novîn-i İrân, Tahran 1363 /1984, s. 17; İrânşehr, 1962, II/1015.
2 Edebiyyât-ı Novîn ,s. 29.
3 DİA .22/401.
4 a.g.e., 22/429; Mehmet Kanar, Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, İstanbul, 1999,s. 60.
5 Edward G. Browne,The Press and Poetry of Modern Persia, Cambridge,1914,s.8; Çağdaş İran Edeb -
yatının Doğuşu, s. 47 ;Edward G. Browne,A Literary History of Persia ,Cambridge,1978.IV/ 468; Yahya
Âriyenpûr, Ez Sabâ ta Nîmâ, Tahran 1350/1971, I/229-231.
6 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/232.
7 The Press, s. 7. Her ne kadar Tebriz’de kurulan bu matbaa ilk matbaa sayılsa da daha on yedinci yüzyılın ilk
yarısında Isfahan Culfa’daki Vank Ermeni Kilisesi’nde bir matbaa kurulmuş ve 1638 yılında Ermenice olarak
Zebur basılmış, bunu başka dinî kitaplar da takip etmişti. (Ez Sabâ ta Nîmâ, I/229; Çağdaş İran Edebiyatının
Doğuşu ve Gelişmesi, s. 46) Yine bazı yabancı yayınlarda 1784’te Buşehr’de matbaaya ait bilgiler varsa da kesin
kanıtlar elde yoktur. (The Press, s. 7) Ancak İran dahilinde bilinen ilk matbaalar bunlar olmakla beraber daha on
dokuzuncu yüzyıl başlarından itibaren Kalküta, Kahire ve İstanbul’da da Farsça kitaplar basılmıştır. (İrânşehr,
II/1247; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 47).
8 The Press, s. 8-9; İrânşehr, II/1247; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/233, dipnot: 4; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu
ve Gelişmesi, s. 47.
Güller NUHOĞLU 83
yüksek değerde olan doksan neşir9
bu matbaalarda basılarak hayata geçmiştir.
Şunu söylemek gerekir ki İran matbaacılığı elli yıla yakın litografya baskı olup
hurufata ancak Muzaffer Şah zamanında geçebilmiştir10.
Feth Ali Şah zamanında başlayan batılılaşma hareketi kendisi de bir yazar olan
Nâsırüddin Şah Kaçar zamanında hızla gelişmiş ve ilk Darü’l-fünun açılmıştır
(1852). Bu kurumda ders vermeleri için İranlı veya İran’a yerleşmiş yabancılar
veya Isfahan Culfa Ermenileri yanında Avrupa’dan da öğretim üyeleri getirtilmiştir.
Avrupa’ya burslu olarak öğrenciler gönderilmiş, Darü’l-fünun bünyesinde bir matbaa
kurularak ders kitaplarının basımı sağlanmıştır. Batı tarzı ilkokullar açılmış
ama hepsinden önemlisi ilk resmî gazete yayınlanmıştır11.
Farsça gazetecilik İran’da modernleşmenin en etkili gücüdür12. Bu sebeple eğer
bir kimse meşrutiyet süresince İran’ın ilmî ve edebî faaliyetlerini anlamak isterse
mutlaka yayınlanmış olan gazete ve dergi sayfalarına müracaat etmelidir. Çünkü
bu müddet zarfında aydınların zihin ürünü olan ilmî ve edebî konuların çoğu özellikle
dergi ve gazete sayfalarına aksetmiştir13. Bu zihnî ürünlerden beslenen halk,
dünyadaki gelişmelerden haberdar olarak fikrî yönden uyanmış, toplumun geleneksel
yapısını değiştirme ve modernleşme yolunda mücadele vermiş, meşrutiyet
ve kânun-i esâsî’nin kabulünü sağlamıştır. Siyasî ve sosyal alandaki bu gelişmeler
yanında, hiç şüphe yok ki gazetelerin en büyük etkisi dilin sadeleşmesi yolunda
olmuştur.
Ancak bu süreç oldukça sancılı geçmiştir. “Şark’da değişim rüzgârı başladı,
istibdat hükümetleri yıkılmaya mahkumdur” sloganıyla bu işte öncülük yapan
Cemâlüddin Efgânî’nin tahrikleriyle Kaçar despotluğuna ilk darbe vuruldu ve onun
öğrencilerinden biri Nâsırüddin Şah’ı öldürdü (1896). Yerine, babasına göre daha
özgürlükçü olan Muzafferüddin Şah geçti. Malî konularda Rusya ve İngiltere’ye son
derece bağlı olan Şah ne yazık ki İran milliyetçilerinin isteklerini yerine getirmekten
uzaktı. Halâ otoriter bir güç halinde olan Şah’ın politikaları, millî eğilimli basında
ironik şiir ve şarkılarda tenkitsel bir tarzda yer alarak halkı etkiledi. Ülkede büyük
karışıklıklar çıktı. İran milliyetçileri, ruhanîlerin de yardımıyla Şah’ı meşrutiyetin
ilânına zorladı. Böylece 7 Ekim 1906’da Meşrutiyet ilân edildi. 30 Aralık’ta ise
anayasanın elli bir maddesi Şah tarafından imzalandı. Böylece on dokuzuncu
yüzyıldan itibaren Batı’lı güçlerin (Fransa, İngiltere, Rusya, Almanya, ABD hatta
Türkiye) siyasî arenası hâline gelmiş olan İran, yaklaşık bir buçuk asırlık bir süreyi
9 Edebiyyât-i Novîn, s. 29.
10 The Press, s. 9.
11 Edebiyyât-ı Novîn, s.17; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 49.
12 The Press, s. 468.
13 Muhammed Sadr Hâşimî, Tarih-i Cerâ’id ve Mecellât-ı İrân, I/mukaddime, s. 3.
84 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
meşrutiyet ve batılılaşma yolunda, birkaç kez meclisin açılıp kapanması, anayasanın
ilânı veya rafa kaldırılması, sıkıyönetimler, siyasî suikastler, cinayetler, sürgünler,
yabancılar tarafından işgaller, ekonomik krizler gibi problemlerin yarattığı kaotik
bir ortamda dahilî ve haricî sıkıntılarla geçirdi14.
Yukarıda ana hatlarıyla çizilen bu siyasî panaroma içinde ilk gazete 1837’de
Mîrzâ Sâlih Şirazi’nin müdürlüğünde Tahran’da neşredildi15. Bugün hiçbir nüshası
mevcut olmayan gazete hakkındaki bilgiler, Encümen-i Asyaî dergisinden naklen
verilmiştir. Bu bilgilere göre Rûznâme-i İranî 16 unvanıyla zikredilmiş olan gazete
iki büyük yaprak ve tek sayfa halinde idi. Basım tarihi ve yerinden sonra Ahbâr-ı
Memâlik-i Şarkiyye başlığı altında Tahran ve İran’ın diğer şehir ve eyaletlerine ait
haberler, Ahbâr-ı Memâlik-i Garbiyye başlığı altında da Türkiye ve Avrupa’nın
durumu anlatılmıştı. Yayına başladığı tarih belli olmadığı gibi yayın süresi de
belli değildir17.
Yeni biçimli ilk gazete, Nâsırüddin Şah’ın tahta çıkışının üçüncü yılında (1851)
Mîrzâ Takî Han Emir Kebir’in emri ve teşvikiyle Mîrzâ Cabbâr’ın müdürlüğünde
devlet matbaasında taş baskı olarak yayınlanmıştı. Rûznâme-i Ahbâr-i Dârü’l-hilâfeyi
Tahran18 ismiyle haftalık olarak yayına başlayan gazete, ikinci sayısından itibaren
Rûznâme-i Vekâyi-i İttifakiyye19 ismini almış, elli yedi yıllık yayın hayatı içinde
başka isimlerle yayınına devam etmiştir. Gazete öncelikle Tahran haberlerini (Şah’ın
müesseseler ve saraylılarla görüşmeleri, av partileri, verdiği hediyeler, fermanlar,
lâkap ve unvan verilmesi vs.), sonra diğer şehirler ve muhtasar olarak da haricî
haberleri içermekteydi20. 1861 yılında matbaa başkanlığı ve gazetenin müdürlüğü
Mîrzâ Ebu’l-Hasan Han Sanîü’l-mülk’e verilince ismi Rûznâme-i Devlet-i Aliyye-i
İran olarak değiştirildi. Bu tarihten itibaren de resmî olarak yayınına devam eden
gazete İran’ın ilk resmî gazetesi idi21. 1871 yılına kadar altı yüz altmış sekiz sayı
14 İran’ın bir buçuk asırlık siyasi tarihi hakkında fazla bilgi için bkz. DİA., 22/401-403; Edebiyyât-ı Novîn,
s. 17-22; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/1-12; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 23-40.
15 Bundan önce ilk Farsça gazete taslağı olarak nitelenebilecek bir tebligat İ’lam-nâme adıyla çıkarılmış ve
vatandaşların doğu ve batı haberlerini öğrenebilmesi için Kâğez-i Ahbârî’nin basılıp etrafa gönderileceği ilân
edilmişti.
16 Hakkında bilgi için bkz. Tarih-i Cerâ’id, I/303 Her ne kadar kaynaklar ilk gazete olarak bu ismi verse de
daha önceleri bugünkü anlamdaki gazetelerin ilkel şekli olan ve genellikle olayları günlük raporlar şeklinde
kaydederek şaha sunan Vekâyi-i Nigâr adı verilen şaha ait bir memur tarafından kaleme alınan Rûznâme veya
Rûznâmçeler mevcuttu. (The Press, s. 9; Meliku’ş-şuarâ Bahâr, Sebkşinâsî/Târîh-i Tatavvur-i Nesr-i Fârsî, Tahran
1373/1994, III/343; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/234-235; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 109).
17 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 3; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/236-237; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve
Gelişmesi, s. 110.
18 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/238.
19 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime s. 3.
20 a.g.e., I/3, IV/320; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/237 v.d.; The Press, s.9-10; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve
Gelişmesi, s. 110.
21 Târîh-i Cerâ’id, II/302;Murtazâ Sultânî, Fihrist-i Rûznâmehâ-yi Fârsî der Mecmûa-yi Kitaphâne-i Merkezi
Güller NUHOĞLU 85
olarak yayınlandıktan sonra bu isimle yayınına son verildi.
Aynı yıl Nâsırüddin Şah’ın devlet matbaası ve gazetelerinin idaresiyle
görevlendirdiği İ’timâdü’s-saltana22 Muhammed Hasan Han Sanîü’d-devle, Devlet-i
Aliyye-i İrân, İlmiye ve Millet- i Seniyye gazetelerinin yerine resmî gazete olarak
İrân (Rûznâme-i Devlet-i İrân) ismiyle bir gazete yayınladı23. Bu gazete 1915
yılında İrân-i Sultânî24,1928’de yine İrân (Rûznâme- i İrân) ismi ile yayınına
devam etti25.
1864 yılında Tahran’da Alikuli Mîrzâ İ’tizâdü’s-saltana idaresinde İlmiye
veya İlmiye-i Devlet-i Aliyye-i İrân ismiyle Farsça, Arapça ve Fransızca olarak
aylık bir gazete yayınlanmaktaydı. İsminden de anlaşılacağı gibi münderecatını
daha ziyade ilmî konular, Avrupalıların yeni keşifleri oluşturuyordu. Zaman zaman
kesintilerle yayınını 1871 yılına kadar sürdürdü ve bu tarihte bu isim altında
süresiz tatil edildi26.
Yine aynı kişi tarafından 1866 yılında Tahran’da Rûznâme-i Millet-i Seniyye-i
İrân isimli başka bir gazete neşredilmeye başlanmıştı. Aylık olarak çıkarılan gazete
ilk sayısından sonra iki aylık bir kesinti devresi geçirmiş ve üçüncü sayısından
itibaren Milletî ismiyle yayınına devam etmiş, dört yıllık yayın süresinde otuz
dört sayıya ulaşmıştı. Çoğunlukla eski ve yeni şairlerin hal tercümeleri ve saray
haberlerini konu edinmişti27.
Son üç gazete İtimâdü’s-saltana’nın idaresine geçmeden önce Tahran’da Darü’lfünun’da
taş baskı olarak, ilim bakanı şehzade İ’tizâdü’s-saltana’nın nezaretinde
neşrediliyordu28. Nâsırüddin Şah zamanında bu resmî gazeteler yanında başka
gazeteler de neşredilmiştir ki belli başlıları şunlardır:
İlmî veya Rûznâme-i İlmî: 1877’de Muhammed Hasan Han Sanîü’d-devle
tarafından çıkarılan gazete, dört senelik yayın hayatında toplam 64 çıkmıştır.
Adından da anlaşıldığı gibi ilmî konuları içermekteydi29.
Nizâmî-yi İlmiye ve Edebiye: 1877’de Mîrzâ Huseyn Han Sipehsâlar tarafından
neşrine başlanan gazete, 1880 yılında yerini Merîh’e bırakmıştır. Münderecatı
ve Merkez-i Esnâd-i Dânişgâh-i Tehran, Tahran, 1354/1975, s. 159; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/238; The Press, s. 11.
22 Muhammed Hasan Hân’dan itibaren İtimâdü’s-saltana matbaa başkanlarına ait olmuş, onun ölümünden
sonra Meşrutiyet’in başına kadar bu makama gelen herkes bu lâkabı kullanmıştır. (Târîh-i Cerâ’id, I/Mukaddime,
s. 7).
23 Târîh-i Cerâ’id, I/305; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/241; The Press, s. 11.
24 Târîh-i Cerâ’id, I/336.
25 a.g.e., I/312.
26 a.g.e., IV/45-48; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 117; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/238-239.
27 Târîh-i Cerâ’id, IV/237; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 141-42; Ez Sabâ Ta Nîmâ, I/239.
28 a.g.e., I/238.
29 Târîh-i Cerâ’id, IV/42; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/244; krş. Fihrist-i Rûznâmeha, s. 85.
86 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
askerî konulardır.30
İttilâ’:Mart 1881’de haftalık olarak ilk sayısı çıkan gazete yarı resmî bir gazete
olup İran Gazetesi abonelerine bedava verilmekteydi.31
Danîş: Darü’l-fünun yayınlarından olan gazete bu kurumun reisi Alikuli Han
Muhbirü’d-devle tarafından on beş günde bir neşredilmekteydi. 1881-1882 yıllarında
başladığı yayınına toplam 14 sayıdan sonra 1883’te son vermiştir.32
Şeref-Şerâfet: Muhammed Hasan Han İtimâdü’s-saltana’nın kurduğu gazete
1882 yılında aylık ve resimli olarak yayına başladı. Her bir sayısında devlet ricalinden
birinin resmi ve hal tercümesi yer almaktaydı33. 1896 yılından sonra Matbuat
Bakanlığı yayını olarak Şerâfet34 ismiyle yayınını sürdürdü.
1900’de Tahran’da Şerâfet kitapçısının müdürü tarafından aynı isimle bir gazete
daha neşredilmiştir ki avamî bir üslûbu tercih etmesiyle dikkat çekmektedir.
35
Nâsırüddin Şah devri gazetelerinin ortak özelliği, çoğunun resmî, taş baskı,
renksiz ve Tahran basımlı olmalarıydı. Ancak az sayıda da olsa diğer eyalet ve
şehirlerle yurtdışında da gazeteler neşredildi ki bunların en önemlileri şunlardır:
Ferheng: 1879’da Isfahan’da haftalık olarak yayınlanmaktaydı. Mîrzâ Takî Han
Kaşanî tarafından çıkarılan gazete yayın hayatını on yıl sürdürdü36.
Fars: 1872-73’te Mîrzâ Takî Han tarafından Şiraz’da neşredilen gazetenin ilk
üç sayısı Arapça-Farsça, sonraki sayıları ise Farsça idi37.
Bu devir gazetelerinin resmî olması sebebiyle, özgürlük yanlısı bazı aydınlar
fikirlerini ifadede ve halka iletmede güçlük yaşıyorlardı. Bu sebepten dolayı ülke
dışına sürülen veya giden bazı aydınlar, faaliyetlerini farklı ülkelerde sürdürerek
çıkardıkları gazetelerle halkın dikkatini İran’ın kötü durumuna çekmeye çalıştı.
Hatta bir kısmı bu yolda canlarından oldu. Halk üzerinde büyük etkisi olan bu
gazetelerin belli başlıları şunlardır:
Ahter: Yeni tarzda ülke dışında basılıp yayınlanan ilk Farsça gazetedir. İran
devletinin İstanbul’daki memurlarından Mîrzâ Necefkulî Han Tebrizî’nin teşvikiyle
Muhammed Tâhir-i Tebrizî’nin müdürlüğünde 1875 yılında İstanbul’da yayına
başladı. Bazen haftalık, bazen günlük, bazen de haftada iki kez yayınlanan gazete
Osmanlı coğrafyası dışında İran, Kafkasya, Irak ve Hindistan’da da büyük bir
30 Târîh-i Cerâ’id ,IV/305-306; Ez Sabâ ta Nîmâ, 1/243-244; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 153.
31 Târîh-Cerâ’id ,III/195; Fihrist-i Rûznâmeha, s.12; The Press, s. 43-44; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/244.
32 Târîh-Cerâ’id, II/265; Fihrist-i Rûznâmeha, s.77; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/244.
33 Târîh-Cerâ’id, III/59; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 77; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/244.
34 Târîh-Cerâ’id, III/58.
35 a.g.e., III/59.
36 a .g.e., IV/73-74; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/249; The Press, s. 12.
37 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/249; The Press, s. 12.
Güller NUHOĞLU 87
şöhret kazanmıştı. Yirmi iki yıl yayınlandıktan sonra 1897’de Osmanlı Devleti
tarafından yayınına son verildi38. Gazetenin başyazarı olan ünlü şairler Nâsirüddin’in
ölümünden sonra Tebriz’de idam edildi39.
Hikmet: Mîrzâ Mehdî Han-ı Tebrizî (Zâimü’d-devle)’nin idaresinde 1892’de
Kahire’de yayına başladı. Yaklaşık yirmi yıla yakın yayın hayatı olan gazete on
günde bir yayınlanıyordu.40 Başmakaleden başka İran, Mısır ve dünya haberlerini ve
çeşitli makaleleri içeren gazete, İran’da okunmasına izin verilmediği için Osmanlı
toprakları yoluyla İran’a gönderiliyordu.41
Kanûn: İlk sayısı Şubat 1890’da Londra’da Farsça neşredilen gazete “İran
inkılâbının ihyası, edebî ve siyasî yeniden doğuşunun asıl kaynağı”42 olarak
gösterilir. Prens Melkom Han Nâzimü’d-devle tarafından aylık çıkartılmaktaydı.
Meşrutiyet’in ilânında büyük rolü olan gazetenin başyazarlığını da Melkom Han
yapmaktaydı. Meşrutiyet taraftarlarının fikirlerini yansıtan sade ve akıcı üslûbu
sebebiyle halktan büyük ilgi görmüştür.43
Hablü’l-metîn: Meşrutiyetin ilânı süresince İran kamuoyunu oluşturmakta
büyük etkisi olan gazete 1893 yılında Seyyid Cemâlüddin-i Kaşanî tarafından
Kalküta’da kuruldu. Haftalık olarak yayınlanan gazetenin münderecatını siyasî
ve sosyal içerikli makaleler yanında İran, Mısır, Irak gibi ülkelerin olayları ve
haricî telgrafların tercümeleri oluşturuyordu. Gazetenin bir bölümü dinî konulara
ayrıldığı için İttihâd-ı İslâm’ın rehberi niteliğinde idi.44
Teveddûd veya et-Teveddûd: Paris’teki siyasî sürgünlerden Mısırlı Şeyh Ebu
Nezzâre tarafından 1891 yılında Paris’te Arapça, Farsça,Türkçe ve Fransızca olarak
dört dilde yayınlanıyordu45.
Süreyyâ: Mirza Ali Muhammed Han Kaşanî tarafından 1898’de Kahire’de kuruldu.
Aylık olarak yayınlanan gazete siyasî, ilmî, edebî, ticarî, sanayi vb. her tür
konudan bahsediyordu. Mîrzâ Muhammed iki yıl sonra gazeteden ayrılıp Perverîş’i
yayınladı. Süreyyâ ise Seyyid Ferecullâh Kaşanî ile yayınına devam etti46.
Muzafferüddin Şah babasını taklitle belki de Batılılaşmaya olan meyli sebebiyle
38 Târîh-Cerâ’id, I/63-65; The Press, s.36-37; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 7-8; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/250-251.
39 Edebiyyât-ı Novîn, s. 30.
40 Târîh-Cerâ’id, II/228-230; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 68; The Press s. 78-79; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/251.
41 Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 117.
42 Edebiyyât-ı Novîn, s. 31.
43 Târîh-i Cerâ’id, II/96 v.d.; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/251,The Press, s. 18; Edebiyyât- ı Novîn, s. 30.
44 Târîh-i Cerâ’id, II/200 v.d.; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/252; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s.
118.
45 Târîh-i Cerâ’id, II/143; The Press, s. 65; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 118.
46 Târîh-i Cerâ’id, II/151; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/251; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 50; The Press, s. 66-67
88 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
saltanatının ilk günlerinde matbuata fazla muhalefet göstermedi47. Böylece devlet
gazeteleri yanında şahıslar eliyle de gazeteler tesis edildi. Ancak bu gazeteler şahıs
eliyle kurulmalarına rağmen hür gazeteler olmayıp sadece Tahran ve vilâyetlerdeki
idarecilerin, kadrolarına dahil edilmediği, ama basımdan önce Matbaa Vezaretinin
kontrolünden geçen gazetelerdi48.
Milli eğilimli olarak nitelendirilebilecek49 bu devre matbuatı, Sadrazam Aynü’ddevle’nin
Şah ile yurt dışında bulunmasını fırsat bilerek beklentilerine cevap
vermeyen şahın politikalarını eleştirmeye ve halk üzerindeki etkisini artırmaya
başlayınca Nâsirüddin Şah zamanında kurulan50 sansür mekanizması işlemeye
başladı. Mîrzâ Ali Asgar Han Atabek-i A’zâm ve Aynü’d-devle’nin sadaretleri
zamanında dâhilî gazete ve dergilere, hatta İran dışında basılan Farsça gazetelere bile
ölçüsüz bir kontrol getirildi. Neticede iş, Edeb dışındaki gazetelerin kapatılmasına,
yurtdışında basılan gazetelerin ise ülkeye girişini yasaklayan kanunun çıkarılmasına
kadar vardı51.
Meşrutiyet öncesi yayınlanan bu gazetelerin önemlileri şunlardır:
Terbiyet: Haftalık şekilde 1896 yılından itibaren dokuz yıl boyunca yayınlanan
gazetenin imtiyaz sahibi ve müdürü ünlü şair Zekâü’l-mülk idi. Yayınladığı edebî
ve tarihî makalelerle ilim ehlinin dikkatini çekmiştir52.
Hülâsatü’l-havâdis: Günlük olarak Fars dilinde yayınlanan ilk gazetedir. 1898
yılında yayına başlayan gazete, dahilî haberler yanında dış kaynaklı haberlere de
yer veriyordu. Matbaa vezareti nezaretinde dokuz yüz doksan beş sayı çıktıktan
sonra 1903 yılında yayınına son verildi53.
Tahran’da Farsça olarak yayınlanan bu gazetelerden başka, La Patrie
(1870)54, Echo de Perse (1885–88/17 sayı)55 isimleriyle Fransızca gazeteler de
yayınlanmıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Nasirüddin Şah zamanındaki gazetelerin ortak
özelliği renksiz, taş baskı, çoğu resmî ve başkentte neşrolunmuş olmalarıdır. Yine
bu devirde, İdare-i Darü’t-tıbaa-yi Mübârekî adıyla bir idare kurulmuş, devlet
gazetelerinin neşir ve tanzimi bu kuruma bırakılmıştır56.
47 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 7.
48 a.g.e., I/mukaddime,s. 9; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/249.
49 Edebiyyât-ı Novîn, s. 18.
50 Tarih-i Cerâ’id, I/ mukaddime, s. 9.
51 a.g.e., I/ mukaddime, s. 11-13; Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 114-115.
52 Tarih-i Cerâ’id, II/116; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/245; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 41; The Press, s. 61–62.
53 Tarih-i Cerâ’id, II/245; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/245; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 72–73; The Press, s. 80–81.
54 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/241-243; The Press, s. 16.
55 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/243.
56 Târîh-i Cerâ’id, I/ mukaddime, s. 6.
Güller NUHOĞLU 89
Muzafferüddîn Şah’ın tahta çıkmasıyla Isfahan, Tebriz ve Fars gibi vilâyetlerde,
devlet gazeteleri yanında şahıslar eliyle de gazeteler tesis edilmiş ve bu
gazeteler, idarenin izni çerçevesinde yayınlanmışlardır57. Tebriz’in öncülük yaptığı
bu gazetelerin belli başlıları şunlardır:
Milletî: 1858 yılında aylık olarak Tebriz’de yayınlanan gazetenin ilk eyalet
gazetesi olduğu söylenmektedir58.
el-Hadîd: 1897’de Seyyid Huseyn Han tarafından Tebriz’de neşredilen gazete
iki veya üç sayıdan sonra yayınına ara vermiş, sonraki sayılarda Hadîd ismini
almış59 1906’dan sonra da Adâlet ismiyle yayınını sürdürmüştür60.
Edeb: 1898 yılında Edîbü’l-memâlik-i Ferâhânî, Tebriz’de Cerîde-i Edeb isimli
bir gazete neşretmiş, gazete ilk sayısından itibaren Edeb ismini almıştır. Taş baskısı
ve haftalık olarak neşredilen gazete, dünya çapında ünlü kişiler ve ilim adamlarının
resimleriyle ilmî makale ve tercümeleri içeriyordu. İki yıllık yayın süresinde toplam
22 veya 18 sayı yayınlandı. Aynı kişi tarafından 1901-1903 Meşhed’de, 1903-1905
yıllarında Tahran’da aynı isimle, 1906 yılından itibaren de Bakü’de İrşâd ismiyle
Türkçe olarak yayınına devam etmiştir61.
İhtiyâc: 1898 yılında Tebriz’de Mirza Alikulî Seferof idaresindeki İhtiyâc yedi
sayı yayınlandıktan sonra mizahî içerikli yazıları sebebiyle Azerbaycan hâkimi
tarafından kapatılıp müdürü cezalandırılmış, sonra İkbâl adıyla yayınına devam
etmiştir62.
el-Hadîd, Edeb ve İhtiyâc ile aynı yıllarda Tebriz’de yayınlanan bir diğer gazete
de Kemâl (1899) idi. Medrese-i Kemâl’in yayını olan ve Mîrzâ Huseyn Han Tabîbzâde’nin
idaresinde yayınlanan bu ilmî ve edebî gazete dergi formunda idi63.
Muzafferüddin Şah’ın yanlış politikaları, özellikle malî konularda azami derecede
İngiltere ve Rusya’ya bağlanması, milliyetçi aydınların tepkisinin halk üzerinde
yankı bulması ve çabucak meyvesini vermesiyle sonuçlandı. Neticede 5 Haziran
1906’da Meşrutiyet Fermanı okundu, 8 Ekim 1906’da meclis açıldı ve anayasanın
51 maddesi imzalandı.
Meşrutiyetin başlangıcında ilk meclis vekilleri, özellikle Azerbaycanlı vekiller
eliyle yapılan en önemli işlerden biri, “âzâd” kelimesinin gazete imtiyaz-nâmelerine
57 a.g.e., I/ mukaddime, s. 6.
58 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/246.
59 Târîh-i Cerâ’id, I/252.
60 Ez Sabâ ta Nîmâ, I/247; The Press, s. 75-76; krş. Târîh-i Cerâ’id, IV/5.
61 Târîh-i Cerâ’id, I/88; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/248; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 8; Edebiyyât-ı Novîn, s. 33; The
Press, s. 37-38.
62 Târîh-i Cerâ’id, I/55; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/247-248; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 7; The Press, s. 36.
63 Târîh-i Cerâ’id, IV/141; Ez Sabâ ta Nîmâ, I/248.
90 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
konulma hakkıydı. Böylece ilk meclis süresince “âzâd-ı millî” ibaresi gazete
serlevhalarında basıldı. Bu hakkı ilk kazanan gazete Meclis idi. İkinci olarak
Nidâ-yi Vatan bu hakkı elde etti. Ancak “nezâret-i riyâset-i întibâ’at” ibaresinden
kurtulamadı64.
Anayasanın sağladığı basın özgürlüğü sayesinde, çıkan gazetelerin sayısı arttı.
Yazarlar ve şairler şah ve idaresi hakkında serbestçe eleştiride bulunmaya başladı.
Meşrutiyetin ilânı yıllarında hiçbir şekilde gazetelerin bir partiyle bağı yoktu. Onlar
Meşrutiyet için mücadele ediyorlardı. Hatta büyük şairlerden her biri kendine ait
bir neşriyat çıkarıyordu65. Diğer taraftan günlük neşriyatın çoğu ikinci derecede
edebî değeri haiz iken haftalık ve daha uzun süreli neşriyatta sanat değeri yüksek
makaleler yayınlandı ki bunların başında Sûr-i İsrâfîl geliyordu66.
Meclis’in açılmasından sonra ilk olarak Meclis gazetesi yayınlandı. Meclis’ten
sonra birçoğunun ismi bu özgürlük ortamıyla uyumlu, uzun ve kısa süreli yaklaşık
30 gazete Tahran ve diğer şehirlerde yayına başladı67. Ancak okuyucusunun azlığı
sebebiyle birçoğunun ömrü uzun olmadı. Sadece yeterli sermayeye sahip olan ya
da müdürü ısrarlı gazeteler kalıcı olabildi68.
Meşrutiyetin ilânından sonra neşredilen belli başlı gazeteler:
Meclis: Seyyid, Muhammed, Sâdık-ı Tabâtabâ’i tarafından Tahran’da neşredilen
gazetenin önemi, meclis görüşmelerini yayınlamasıydı.
Hablü’l-metîn: 1893’te Kalküta’da yayınlanan aynı isimli gazetenin kurucusunun
kardeşi Celâlüddin Huseynî Müeyyidü’l-İslâm tarafından 1907’de Tahran’da
günlük olarak yayına başladı. 1908’de meclisin bombalanmasından sonra Reşd’e
sürülen sahibi tarafından aynı isimle bu şehirde yayınlandı. Muhammed Şah’ın
tahttan indirilmesinden sonra Tahran’da yayınına devam etti69.
Musâvât: Seyyid Muhammed Rızâ-yi Şirazî’nin sorumluluğunda 1907’de ilk
sayısı Tebriz’de, sonraki 26 sayısı Tahran’da yayınlandı. Hürriyet yanlılarının
dağılmasıyla, sahibi Kafkasya’ya gitmiş, dönüşte gazetenin yayınına Tebriz’de
devam etmiştir70.
Sûr-i İsrâfîl: Meşrutiyet’in başlangıcında basın özgürlüğü için mücadele veren
en önemli gazetedir. Mîrzâ Cihângîr Han Şirazî ve Mîrzâ Kâsım Han Tebrizî’nin
sorumluluğunda çıkan gazete 1907’de haftalık olarak Tahran’da yayına başladı.
64 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 16.
65 Edebiyyât-ı Novîn, s. 31.
66 a.g.e., s. 32.
67 , Ez Sabâ ta Nîmâ, II/25-26.
68 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 19.
69 a.g.e., II/208-210; The Press, s. 74.
70 Târîh-i Cerâ’id, IV/208-209; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 136-137; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/22.
Güller NUHOĞLU 91
Dehhodâ’nın çeşitli imzalarla Çerend u Perend sütununda yazdığı kısa ve satirik
makaleler Fars nesrinin en güzel örneklerindendir. Gazetenin Kafkasya’da
yayınlanan Molla Nasreddîn’le yakın bir bağı vardır. Meclisin bombalanmasından
sonra kapatılan gazete, 1909’dan itibaren sahibinin müdürlüğünde İsviçre’de
haftalık olarak yayınlandı. Ancak üç sayı neşredildi71.
Teyatr: 1908’de Mîrzâ Rızâ Han Tabâtabâ’i tarafından on beş günde bir
yayınlandı. Mükâleme ve soru cevap tarzında bir üslup benimseyen gazete Kaçar
devri idaresini ve istibdat devri ricalini eleştirmiştir72.
Encümen: 1906’da Tebriz’de önce Rûznâme-i Millî, sonra Cerîde-i Millî isimleriyle
yayınlandı. Azerbaycan bölgesinin haberlerini sade bir dille yayınlıyordu73.
Azerbaycan: 1907’de haftalık olarak Alikulî Seferof tarafından Tebriz’de
neşredildi. Tebriz’de kurşun harflerle basılan ilk gazetedir. Farsça ve Azerîce
yayınlanan gazete Molla Nasreddîn tarzındaydı74.
Haşarâtü’l-arz: Resimli ve mizahi tarzda basılan ilk gazetelerdendir. 1908’de
Tebriz’de Mîrzâ Aka Billurî tarafından kurulmuştur75.
Zikredilen bu gazeteler dışında Tebriz’de Ümîd76, Âzâd, İttihâd, Uhuvvet, İblâğ,
Misbâh, Mücahîd gibi çoğunluğu kaliteli gazeteler de neşredilmiştir.
Nesîm-i Şimâl: Seyyid Eşref Huseynî tarafından 1907’de Reşd’de kurşun harflerle
basıldı. Sahibinin şiirlerini yayınlayan mizahi bir gazeteydi77.
Feryâd: 1907’de Mîrzâ Habîbullah Aka-zâde tarafından Urmiye’de haftalık
olarak neşredildi. Urmiye’de neşredilen ilk gazetedir78.
Meşrutiyet’in ilânından sonra İran dışında neşredilen gazetelerin sayılarında
da artış oldu. Bu gazetelerin en ünlüsü Mollâ Nasreddîn idi. Celîl Muhammed
Kulîzâde tarafından 1906’da Tiflis’te yayınlanan gazete Azerbaycan’ın ilk mizahî
ve hicvî gazetesidir. Halkı fikrî yönden uyandıracak makaleler yanında hicvî karikatürler
ve tenkidî şiirleri de dercetmiştir. Kendinden sonraki gazeteler üzerinde
büyük etkisi olmuştur79.
71 Târîh-i Cerâ’id, III/29; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 107; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/22, 77 v.d.; The Press,
s. 115-116; Browne, A Literary of Persia, IV/482.
72 Târîh-i Cerâ’id, I/147-148; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 49-50; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/22.
73 a.g.e., II/22-23; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 18-19; Târîh-i Cerâ’id, I/286- 288.
74 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/23; fihrist-i Rûznâmeha, s. 2.
75 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/23; Edebiyyât-ı Novîn, s. 32.
76 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/23.
77 Târîh-i Cerâ’id, IV/295; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/23,61 v.d.; Edebiyyât-ı Novîn, s. 32
78 Târîh-i Cerâ’id, IV/78-80; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/23; The Press, s. 122.
79 Nâzım Ahundof, Azerbaycan Tenz Rûznâmeleri (1906-1920), Tahran 1358, s. 24-90; Fihrist-i Rûznâmeha,
s. 141; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/41 v.d.; Târîh-i Cerâ’id, IV/237.
92 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
Hilâfet: 1906’da Hacı Şeyh Hasan Tebrizî tarafından on beş günlük olarak
Londra’da neşredildi. Farsça, Arapça ve Türkçe yayınlanan gazetenin bütün şark
milletleri üzerinde önemli etkisi vardı80.
Nâme-i Vatan: 1906’da Haydarâbâd’da haftalık yayınlanan gazetenin müdürü
Tahran muhacirlerinden Sahafbaşı idi81.
Meclisin açılmasından kısa süre sonra Muzafferüddin Şah öldü. Yeni şah
Muhammed Ali, anayasa ve meclis faaliyetlerini engelleme yolunu seçti. Şah’ın
bu davranışı hürriyet taraftarlarıyla saraylılar arasındaki mücadeleyi artırdı. Kendisine
suikast teşebbüsünü bahane eden Şah, Rusya’nın da yardımıyla Temmuz
1908’de meclisi bombalattı. Akabinde ise meclisi kapatıp sıkıyönetim ilân etti82.
Hürriyetçilerden bir kısmını öldürttü, bir kısmını hapsettirdi, bazısını da yurtdışına
sürdürttü83. Bir kısım hürriyetçi ise İngiliz konsolosluğuna sığınarak canını kurtardı.
Ülkede çıkan bütün gazeteler kapatıldı. Meclisin bombalanmasından sonra sadece,
Tahran’da devlet gazetesi olan İrân ve zaman zaman da Okyanus ismiyle tek
yapraklık yayın neşredildi84.
1909’da Muhammed Şah tahttan indirilmesi üzerine ülke dışında yaşayan
hürriyetçiler ve gazete müdürleri İran’a dönünce gazetecilik yeniden canlandı.
Meşrutiyet devrinde yayına başlamış olan Hablü’l-metîn, Sûr-i İsrâfîl, Nesîm-i
Şimâl gibi gazeteler yeniden yayına başladı. Ebat, baskı, üslup ve içerik yönünden
önceye göre daha iyi olmalarına rağmen hiçbirisi ilk yayın devrelerindeki tarafsızlığı
yakalayamadı ve her biri bir partinin veya cemiyetin yayın organı hâline dönüşerek
kendi fikir ve görüşlerini yaymaya çalıştı85.
Bu devrede ilk defa yayına başlayan şu gazeteler etkili oldu:
Şark: Tahran’da 1909’da Seyyid Ziyâüddîn Tabâtabâ’i’nin müdürlüğünde
günlük olarak yayına başladı. Hükümeti tenkit eden, kinaye yollu, sade ve halk
diline yakın şiirler yayınlıyordu. İttihâd ve Terakkî partisinin yayın organı olan
gazete, hâkim tabakayı eleştirdiği için 106 sayı yayınlandıktan sonra kapatıldı.
Onun yerine aynı yıl Berk86, daha sonra da Ra’d87 yayınlandı88.
İrân-ı Nov: 1907 yılında günlük olarak Tahran’da yayına başladı. Avrupa
80 a.g.e., II/247; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 73; The Press, s. 116.
81 Târîh-i Cerâ’id, IV/274.
82 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/17.
83 Bu gazeteciler için bkz. Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime,s. 24
84 Ez Sabâ ta Nîmâ; II/158. Fakat bu kargaşa döneminde Tebriz’de Encümen ve Nâle-i Millet yayına başladı.
(Ez Sabâ ta Nîmâ II/158, dipnot: 1)
85 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime,s. 25; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/158.
86 Târîh-i Cerâ’id, I/11 v.d.
87 a.g.e., II/120.
88 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/108; Târîh-i Cerâ’id, III/61 v.d.; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 96; The Press, s. 110.
Güller NUHOĞLU 93
gazeteleri tarzında yayınlanan gazete kısa zamanda diğer gazetelere örnek oldu.
Sosyal Demokrat partinin yayın organı olan gazete, açıkça ismi zikredilmemekle
beraber Bakü eski Sosyal Demokrat parti üyelerinden Resûl-zâde’nin makaleleriyle
tanınmıştı. 1911’de süresiz kapatıldı89.
Polis-i İrân: 1909’da Tahran’da çıkarılan gazete “Panislamistlerin hâmisi ve
hizmetçisi, İran istiklâlinin koruyucusu” iddiasıyla kısa sürede kapatılarak yerini
İrşâd’a bıraktı90.
İstiklâl-i İrân: 1909’da günlük şekilde yayınlanan gazete İttihâd ve Terakkî’nin
yayın organıydı91.
Son üç gazete farklı sorumlu müdür imzalarıyla neşredilmiştir. Bu devrede İran
ve Tahran dışında da önemli gazeteler neşredilmiştir ki belli başlıları şunlardır:
Şafak (1910/Tebriz), Horasan (1909/Meşhed), Tazebahâr (1910/Meşhed),
Sadâ-yı Reşd (1911/Reşt), Zâyenderûd (1909/Isfahan), Şems (1909/İstanbul), Surûş
(1909/İstanbul), Islâh (1909/Bombay), Arî (1909/Bakü), Necef (1910/Necef),
Sırâcü’l-ahbâr-ı Afganiyye (1911/Kabil)92.
İkinci meclisin feshinden sonra siyasî yönden dış baskılar (özellikle İngiliz ve
Rus) arttı. Bu güçlerin de etkisiyle birkaç gazete dışında basın susturuldu. Varlığını
koruyabilen birkaç önemsiz gazete irticaî görüşleri tebliğ ediyordu93. Meclis üçüncü
kez açılınca (Aralık 1914) bu defa Tahran, taşra ve yurtdışındaki gazete sayısında
patlama oldu94 ki bunların en belli başlıları İrân-ı Nov yerine çıkarılan Nevbahâr,
Şûrî, Asr-ı Cedîd, Ra’d, Sitâre-i İrân, Bâmdâd-ı Rûşen idi. Bu gazeteler ya devletin
ya İngiltere ve Rusya’nın ya da I. Cihân Harbi’nin başlamasıyla İngiliz ve Ruslara
karşı hoşnutsuzlukları sebebiyle Almanya ve Türkiye’nin tarafını tutmakta idi95.
Nitekim 1912’de Tahran’da yayına başlayan Âftâb, Rus ve İngiliz elçiliklerini
memnun eden makaleler yayınlamış96, 1913’te Ra’d ismiyle yeniden yayına
başlayan gazete İngiliz yanlısı bir politika gütmüş, 1914’te tesis edilen Asr-ı Cedîd
ise Rusya yanlısı makaleler neşretmişti97.
Birinci Dünya Harbi başladığında gazete ve dergilerin durumunda büyük bir
değişim meydana geldi. Aslında 1914-24 arasını Farsça gazetelerin olgunluk devri
89 Târîh-i Cerâ’id, I/345-348; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/108; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 27.
90 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/110; Târîh-i Cerâ’id, II/75.
91 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/110; Târîh-i Cerâ’id, I/161.
92 Bu gazeteler hakkında bilgi için bkz. Târîh-i Cerâ’id ve Fihrist-i Rûznâmeha ilgili maddeler.
93 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/224.
94 Bu gazeteler için bkz. a.g.e., II/224.
95 a.g.e., II/223.
96 Târîh-i Cerâ’id, I/214-215; Fihrist-i Rûznâmeha, s. 4; The Press, s. 31-32; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/223,
dipnot: 1.
97 a.g.e., II/223.
94 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
olarak bilmek gerekir. Çünkü bir kısım gazeteler bu devrede meclisin görevini
üstlenmiş, ülkenin genel durumu ve siyasetine dahil olmuşlardır98. Özellikle Tahran
gazetelerinin bu etkisi bu devre gazetelerinin zaman zaman tamamının ya da
çoğunluğunun kapatılmasına sebep olmuştur. Hatta kapatılmalarını kolaylaştıracak
kanunlar çıkarılmıştır99. Bu durum, kendisi de bizzat gazeteci olan Şark gazetesi
sahibi Seyyid Ziyâeddîn’in doksan günlük hükümeti süresince de devam etmiştir.
Hatta Gülşen, Hallâc, Sitâre-i İrân, Ra’d gibi Tahran’ın önemli gazetelerinden
birçoğunun yayını durdurulmuştur. Kıvâmü’s-Saltana kabineyi kurunca, zikredilen
gazetelerin yayınına ilâve Nâhîd, İttihâd, Karn-ı Bistum, Tûfân, İkdâm, Kânûn,
Halk, İrân-ı Âzâd, Siyâset, Hakîkat, Şafak-ı Surh, Kûşiş, Asyâ-yı Vusta, Siyâset-i
İslâm100 gibi gazeteler de yayına başladı ve sayıları giderek arttı101.
Yine bu sırada yurtdışında da gazeteler yayınlanıyordu ki bunların en önemlisi
Berlin’deki İranlı entelektüeller tarafından çıkarılan ve tamamıyla siyasî bir özellik
taşıyan Kâve isimli gazete idi102.
Harbin vuku bulması İran içinde ve dışında savaştan doğan olaylar ve inkılaplar,
uluslararası savaşın esef verici haberleri matbuata derç için yeni konular oluşturdu
ve Avrupa ebatlarındaki (büyük boy) gazetelerin her biri kendi üç sayfasını savaşa
ait haberlere ayırdı. Hatta bu gazetelerden bazıları baş makalelerini dış olaylara ve
savaş yorumlarına hasretti. Bu yüzden denilebilir ki gerçek manada dış olayların
bahsi İran gazetelerinde bu devirde başladı103. Yine bu gazeteler sayesinde İran nesri
sadeleşerek halkın anlayabileceği bir şekil aldı. Öte yandan ilk defa İran edebiyatı
ve şiiri hakkında kapsamlı tartışmalar yapıldı. Şiirde eski ve yeni tartışmaları
başladı104.
1920’li yıllar “kalem ve kadem savaşları”nın zirveye ulaştığı yıllar oldu.
Birinci Meşrutiyet’in ilânı için milletin bir bütün olduğu devrenin aksine,
muhtelif siyasî gruplar büyük bir çekişmeye girişti. Neticede 1924 yılında Rızâ Han
(Pehlevî) idareyi ele geçirerek başbakan oldu. Siyasî gruplardan her biri bu iktidarın
kendilerini emellerine kavuşturacağını umuyordu105. Ancak beklentilerine cevap
alamayan gazeteler hükümete karşı eleştirilerini artırınca yayınlarının durdurulması,
yazarlarının dövülmesi, hapsedilmesi veya öldürülmesiyle karşılaştı.
98 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 25; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/225.
99 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 26.
100 Bu gazeteler hakkında bilgi için bkz. Târîh-i Cerâ’id ve Fihrist-i Rûznâmeha ilgili maddeler.
101 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s.27; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/56-57.
102 Browne, A Literary of Persia, IV/483-484 ; Târîh-i Cerâ’id, IV/125.
103 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, s. 25-26.
104 Ez Saba ta Nîmâ, II/225.
105 Liberaller Kaçar Hanedanı’na son vereceğini ve sola meyletmeyeceğini, demokratlar cumhuriyeti ilân
edeceğini, sol kanat hâkim tabakaya bağlanmayıp toplumsal ıslahatlar yapacağını, milliyetçiler ise dış güçlerden
kurtulmuş sağlam bir devlet kuracağını umuyorlardı. (Edebiyyât-ı Novîn, s. 21)
Güller NUHOĞLU 95
Nitekim Sitâre-i İrân gazetesi yazarı Sabâ, milli savunma bakanlığında dövülerek,
Karn-ı Bistum gazetesi müdürü Işkî evinde öldürülerek özgürlük yanlılarına
gözdağı verilmeye çalışıldı. Gerçi Işkî’nin ölümünden sonra sol kanat gazeteleri bir
bildiri yayınlayarak can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle meclise sığındı. Ancak
kısa süre sonra güç galip geldi ve yayınlarına son verdi. Bunu diğer matbuatın
durdurulması takip etti106.
Rızâ Han’ın Türkiye’yi taklitle rejimi cumhuriyete tebdil etme gayreti Batı
düşünce tarzına sahip siyasetçiler ve genç düşünürler tarafından destek görmesine
rağmen Tahran’da ulemânın ayaklanmasına sebep oldu ve cumhuriyet taraftarlarının
beklentilerinin aksine yeni bir şahlık hanedanın tesisiyle sonuçlandı. Rızâ Han,
Nisan 1926’da taç giydi.
Rızâ Şah’ın yıldan yıla güçlendirdiği askerî rejimin ilk yıllarında ve sonraki
birkaç yılda devletin, ılımlı gazetecilere davranışı çok sert değildi. Bu sebeple
Tahran’da yayınlanan gazetelerin sayısı arttı107. Fakat yavaş yavaş Rızâ Şah’ın
gazetecilere karşı tutumu sertleşti. Tahran ve taşrada belli gazetelerin dışındakilerin
neşri durduruldu.
Rızâ Şah döneminde emniyet dairesinin doğrudan ve tamamen gazete
münderecatlarını denetleme yetkisi vardı108. Gazete müdürlerinin emniyet dairesinin
izni olmaksızın hiçbir şekilde bir konuyu neşretme hakları yoktu. Emniyet
sadece gazetelerin başmakale, dahilî ve haricî haberlerini değil reklamlarını bile
denetliyordu. Sadece ihtiyatlı davranabilenler (belki de Şah ve devlet teşkilâtına
yakınlıkları sebebiyle) yayınlarına devam edebildi. Ittılâât-ı İrân (sonraları Mihr-i
İrân), Kûşiş, Şafak-ı Surh, tedbirli siyasetleriyle Rızâ Şah’ın saltanatı süresince
yayınlarını sürdürdüler. Hatta Şah ve devlet kurumlarına yakınlıkları sebebiyle
nasiplendiler109.
Gazete müdürleri hakkındaki en küçük suizan onların hapsi ve sürgünü için
kâfiydi. Birçok gazete müdürü önemsiz bir haberin yayını sebebiyle hapsediliyor,
işkenceye maruz kalıyordu. Nitekim Tûfân gazetesi müdürü Ferruhi-yi Yezdî
uzun süreli bir mahkûmiyet sonunda hapiste öldü. Bu sebeple bu devre gazeteleri
devletin ve şahın görüşü aksine hiçbir şey yazamadı.
Emniyet ve siyasî idarenin gazetelere tavrı, özellikle 1937’den sonra, Tahran’da
komünist örgütlerin varlığının ortaya çıkmasından sonra son derece sertleşti.
Öyle ki gazetelerin münderecatı sadece fermanlar, sıradan ülke haberleri, Şah ve
106 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, 27-28; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/62.
107 Bu gazeteler için bkz. Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime,s. 29.
108 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime, 29; Ez Sabâ Ta Nîmâ, III/60.
109 a.g.e., III/60.
96 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
bakanların ülke seyahatleri gibi konular oldu110.
Eylül 1941’de Rızâ Şah tahttan indirilip taht el değiştirince hapishane kapıları
açıldı, aralarında gazete müdürlerinin de bulunduğu siyasî suçlulardan birçoğu
hapishanelerden çıktı ve yeniden faaliyete başladı. Önceki gazetelere ilâveten
Necât-ı İrân, Ümîd ve İkdâm gibi yeni birkaç gazete de yayın hayatına adım attı111.
Yeniden hürriyet ortamına kavuşan gazeteler, öncelikle sayfalarının tamamını
önceki devri tenkide, çıkarılan kanunlara muhalif hareket etmeye hasrederek,
sabık şah ve onun polis teşkilatı ve emniyet genel müdürü hakkında eleştirinin
dozunu kaçırdılar112.
Giderek konular güncelleşti. Parti teşkilâtları, hükümetlerin kurulması, yıkılması,
saltanatın durumu, bürokrasi çarkının bozulması, enflasyon gerçeği ve tehlikeleri,
aşiretler, azınlıklar v.b. konu edinilirken hükümete saldırı da görev addedilmeye
dönüştü113. Yeniden iktidar ve basın arasında mücadele başladı. Sonunda engellemeler,
takip ve tutuklamalar zirveye çıktı. 1942’de kurulan Kıvâmü’s-saltana
hükümeti tarafından Ahbâr-ı Rûz ismiyle yayınlanan devlet haberleri dışında,
basın tamamen susturuldu. 1908’deki matbuat kanununu ıslah eden bir kanun
çıkarılarak (24 Aralık 1942) imtiyaz hakları iyice zorlaştırıldı114. İmtiyaz meselesindeki
karışık durum sebebiyle sık sık yayını durdurulan gazeteler ancak
başka isimlerle faaliyetlerine devam edebildiler115 ki bu durumda arkalarında bir
siyasî parti olan gazeteler farklı isim konusunda aleni bir başarıya sahipti. Meselâ
Tudeh partisinin yayın organı olan Rehber ve Zafer elliden fazla isimle yayınını
sürdürebilmiştir116.
II. Cihân Harbi yılları olması sebebiyle müttefikler de İran basınına konu oluyordu.
Özellikle işgaller sebebiyle ülkenin ekonomik durumunun zayıflamasına
sebep olmalarından dolayı tenkit ediliyorlardı. Bu duruma bir müddet tahammül
ettikten sonra onlar da karşı atağa geçerek neşriyata dahil oldu ve çeşitli gazeteler
yayınladı. İngilizler bu işte ilk adımı attı. Ruslar işgalleri altındaki yerlerde mahallî
dillerde gazeteler çıkardı. Lehistanlılar da 1940-1943 arası kendi uyruklarında
olanlar için birkaç süreli yayın neşretti117. Bunları Amerikalılar takip etti118.
110 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime,s. 33; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/60.
111 1941-47 yılları arasında neşredilmiş gazete sayısı dört yüz altmış dört olup üç yüz otuz üçü Farsça diğerleri
Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Fransızca, Rusça ve Lehçe idi. (Bu gazeteler için bkz. Edebiyyât- ı Novîn, s. 250
v.dd.)
112 Târîh-i Cerâ’îd, I/mukaddime, s. 33.
113 Edebiyyât-ı Novîn, s. 233.
114 Târîh-i Cerâ’id, I/mukaddime,s. 33.
115 Edebiyyât-ı Novîn, s. 234.
116 a.g.e., s. 235.
117 Lehistanlıların İran’da bulunma sebebi için bkz. İrânşinâsî, Vol. XXIII, no. 2, s. 299.
118 Edebiyyât-ı Novîn, s. 237.
Güller NUHOĞLU 97
İran, savaş süresince batılı müttefiklerle Rusya arasındaki buluşma noktası
ve bu keşmekeşin etkilerini hisseden ilk ülke oldu. Bu sebeple İran matbuatı da
sağ ve sol etiketini kullanarak iki kanatta ihtisaslaştı. Sağ kanat matbuatı doğal
olarak İngiliz siyaseti ve bu siyasetin hamilerine, sol kanat ise Tudeh partisi
hamiliğinde Rusya’ya meyletti. 1945’e kadar hükümetlerin görüşüne göre her iki
kanat gazetelerinin yayını zaman zaman durduruldu119.
1945 yılının İran basını için önemi haiz olduğu söylenebilir. Çünkü Azerbaycan’da
özerk idarenin devrilip demokrat rejimin gelişiyle Tebriz gazetelerinin çoğu tatil
edildi fakat sol kanat gazeteleri yayınlarına devam ederek olgunlaştı. Ayrıca
Rızâîye, Zencan ve Meyane’de ilk defa mahallî gazeteler yayına başladı. Daha da
önemlisi Türk dili yazı dili olarak kullanılmaya başladı. Türkçenin yazı dili olarak
kullanılması Kürt toplumunun merkezi olan Mâhâbâd’ta birkaç gazetenin Kürtçe
olarak yayımının yolunu açtı120.
1946 yılının Nisanında yayınlanan sağ kanadın en etkili ve önemli gazetesi
Âteş idi.
1946 Haziran’ında İran basın sendikası kuruldu. Sendikanın üyeleri sol kanadın
ılımlı gazetecileriydi. Tudeh Partisi taraftarı gazeteler birliğe katılmadı121. 1947
Temmuz’unda uluslararası gazeteciler teşkilâtı üyeliğine kabul edilecek olan sendika
kısa bir süre sonra hükümetin emrine girdi. Aralık 1946’da haberleşme ve çalışma
bakanı Ahmed Ârâmiş sendika başkanlığına seçilince sendikanın, devletle ilgisi
bakımından matbuatı çeşitli gruplara taksim etme amacını güttüğü anlaşıldı.
Sendikayla ilgileri sebebiyle sağ kanat gazeteleri yayınlarına nispeten rahat bir
şekilde devam ederken, sendikaya dâhil olmayan sol kanat gazeteleri kendilerine
yeni bir pozisyon alarak İngiliz siyasetine saldırı yerine Amerikan siyasetine
hamlelere başladı.
Tahran’da Tudeh Partisi’nin temel iki gazetesi Rehber ve Zafer başka isimlerle
yayınlarına bir müddet devam ettikten sonra kapandı. Haziran 1947’de ılımlı
Merdum gazetesi partinin resmî organı olarak yeniden yayına başladı. Ancak sol
kanat gazetelerinin kendi aralarında çekişmeye girmesi, 1947’nin sonuna kadar
bu gazetelerin günlük işlerde önemsiz rol oynamalarına sebep oldu122. Aynı yılın
Haziran’ında ertelenmiş seçimlerin yapılması esnasında sağ ve sol taraftan olmayan
bir gurup muhalif, ayaklanma hazırlığına girişince İkdâm, Âteş, Dâd gibi gazeteler
cüz’i görüş ayrılıklarına rağmen bir grup oluşturup zamanın hükümetini eleştirdi.
Bunların yayınları sadece o günkü devleti açık açık eleştirdikleri için 1947 yılının
119 a.g.e., s. 237-238.
120 a.g.e., s. 242.
121 Sendikanın üyeleri için bkz. a.g.e., s. 243.
122 Edebiyyât-ı Novîn, s. 244-245.
98 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
ilk yarısı içinde birkaç kez durduruldu. 1947 yılının Temmuz’unda askerî hükümet
zamanında bu gazetelere baskın yapılarak sahipleri tutuklandı.
Bu olay basına baskı için son çaba sayılır. Bu sırada Ârâmiş makamını kaybedince
devletle sendika arasındaki yakın ilgi bitti ve akabinde de basın sendikası
resmî olarak Demokrat Parti’yle ilişkisini kesti123.
Bu zamanın en ünlü gazetesi yirmi binlik tiraja ulaşan Keyhân idi ki o bu
tirajıyla kırk-elli bin tirajlı resmî gazete Ittılâât’ın ardından geliyordu. Özellikle
gazete sahibi Misbahzâde’nin ve başyazarının makaleleri o günün gazetelerinin
hiçbirinin yakalayamadığı bir başarı elde etmişti. Diğer gazetelerin tirajları ise
dört-beş bin civarında değişiyordu.
1941-47 arası aynı anda veya farklı zamanlarda yaklaşık otuz gazete ulusal
gazete şekline dönüştü. Bunlardan Ittılâât, İrân, İrân-ı Mâ, Rehber ve onların yerini
alan Merdum, Sitâre, Kûşiş, Mihr-i İrân az çok düzenli ve aralıksız yayınlandı.
Geri kalanları siyasî haftalıklar olarak nitelendirmek gerekir124.
Nispeten kaliteli olan bu gazeteler muayyen zamanlarda belki elliden fazla
isimle yayınlandı ki gerçekte bunlar diğer bazı ülkelerin kitapçık ve risalelerinin
rolünü oynuyorlardı. Bunların bazısı siyasî partilerin gazeteleriydi. Bazısı müstakil
bir gurubun veya kişinin görüşlerini yansıtıyordu. Bir kısmı ise mahallî bağları
kuvvetlendirmek için yayınlanıyordu. Bunlar tiraj yönünden iki-üç bin veya daha
az idiler. Ama geniş bir okuyucu kitlesini etkiliyorlardı. Çünkü bu gazetelerin
görüşleri diğer tecrübeli gazeteler yoluyla naklediliyordu.
Tahran matbuatının bir örneği bir dereceye kadar eyaletlerde de tekrar edildi.
Gerçi onlar genellikle aynı isimle daha uzun süreli yayınlanabilmişlerdir. Eyaletler
için verilmiş olan yaklaşık seksen ruhsata ilâveten, muayyen zamanlarda da kırkelli
ruhsat söz konusuydu. Bu sayı 1946’daki çoğu ruhsatsız olan Azerbaycan’daki
demokrat matbuatı kapsamıyordu. Isfahan on altı ruhsata sahipti. Şiraz, Tebriz,
Reşt, Meşhed, Hemedan sırayla onu takip ediyordu. Eyaletlerdeki sayıları onlara
varan bu gazetelere rağmen günlük haberlerin asıl kaynağı Tahran gazeteleri
yani Ittılâât ve Keyhân idi. Eyalet gazetelerinin tirajları da çok azdı. Bazen yüz
nüshanın altına düşüyordu. Buna rağmen bazıları iyi bir pozisyonda olup uzun
süreli bir yayın hayatına sahipti. Meselâ Reşt’de basılan Bedr-i Munîr125 1919’dan
beri düzenli olarak basılıyordu.
Yukarıdaki rakamlara Farsça dışındaki neşriyat dahil değildi. Gerçekte resmî
olarak tanınan tek mahallî dil Ermenice idi. Tahran’da dört, Tebriz’de bir gazete
123 a.g.e., s. 245.
124 Edebiyyât-ı Novîn, s. 246.
125 Hakkında bilgi için bkz. Târîh-i Cerâ’id, II/10 -12; Edebiyyât-ı Novîn, s. 269.
Güller NUHOĞLU 99
bu dille yayınlanıyordu. On gazete Türkçe, üç Kürtçe, İran’da geçici yaşayan
yabancılar için de Batı dillerinde on üç gazete yayınlanmakta idi126.
Süreli yayınların gazeteler yanında diğer önemli bir türü olan dergiler İran’da
ilk yayınlanan gazeteden yaklaşık yetmiş beş yıl sonra yayına başladı127. Bunun
bir sebebi yayınlanan gazetelerin bir dereceye kadar dergi formatında çıkmaları ve
onların görevini yüklenmiş olmalarıydı. Giderek gazetelerin siyasî ve sosyal konularda
ihtisaslaşarak kendi aslî görevlerini üstlenmeleri, başta edebî konular olmak
üzere tarih, tıp, ekonomi, spor, sanat vs. gibi konuların başka bir yolla okuyucuya
iletilmesini mecburi kıldı. Bu sebeple bazı gazeteler ya format değiştirerek dergi
hâline dönüştü veya ilk defa dergi formatında yayın hayatına adım attı. Nitekim
1906’da Berlin’de siyasî bir gazete olarak yayına başlayan Kâve, 1919 yılından
itibaren edebî ve ilmî bir dergi hâlini aldı. 1910 yılında Melikü’ş-şuarâ Bahâr
tarafından siyasî bir gazete olarak yayına başlayan Nevbahâr, 1922’den sonra
ebat, üslup ve sayfa yönünden değişerek bir edebî dergiye dönüştü128. 1906’da
Tahran’da haftalık olarak yayına başlayan Maârif bir müddet sonra dergi olarak
yayınına devam etti129.
Farsça dergiler, edebî konular ve çeşitli bilim dallarına yer vermelerine
rağmen İran kültürü, tarih araştırmaları, arkeoloji ve sosyoloji dallarına daha az
yer ayırmışlardır. Îrec Efşâr bunun sebebini “İran dergilerinin uzun geçmişinin
olmaması”na bağlamıştır130.
Resmî ve özel kuruluşlar tarafından yayınlanan dergiler, İran halkının kendi dil
ve kültürüne ilgisini çekerek millî duyguların kuvvetlenmesinde rol oynamıştır.
Ayrıca İran dili ve edebiyatıyla ilgili yazılar yanında Batılı müsteşriklerin incelemelerinin
tercümelerine de yer vererek ilmî çalışma geleneğinin başlamasında etkili
olmuş, buna ilâveten Avrupa edebiyat ve düşüncesinin tanıtılmasına, dolayısıyla
çağdaş İran edebiyatının gelişmesine yardımcı olmuşlardır131.
Dergiler, gazetelere göre daha az okuyucu kitlesine sahip olsalar da zaman zaman
on binlik tirajlara ulaşabilmişlerdir. Meselâ 1923 yılında Tahran’da yayına
başlayan ve kesintilerle yayınına devam eden haftalık siyasî dergi Ittılâât-ı
Heftegî on bin tiraja ulaşmış, Ümîd, Sabâ, Terakkî ve Tahrân-ı Musavver beş-on
bin arasında oynayan tirajlara sahip olmuşlardır. Siyasî, ilmî ve edebî dergiler
yanında eğlendirici yönleri ağır basan halk dergileri (Mecellât-ı Merdumî) de nisbî
126 a.g.e., s. 247 -248.
127 Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s. 130.
128 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/228.
129 Târîh-i Cerâ’id, IV/222.
130 Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s.130.
131 Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, s.131.
100 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
bir tiraja sahip olup daha çok haftalık şeklinde neşredilmiş, siyasî dergilere göre
daha fazla resim ve fotoğrafa yer vermişlerdir.
Siyasî dergilerden daha az tiraja sahip olan ilmî ve edebî dergiler, ülkenin ilmî
ve edebî cereyanlarında etkili olmaları sebebiyle büyük bir öneme sahiptir. Bu
dergilerin belli başlıları şunlardır:
Gencîne-i Fünûn: Muhammed Ali Terbiyet, Yusûf İ’tisâmü’l-mülk ve
Seyyid Hasan Takîzâde tarafından 1903’te Tebriz’de kuruldu. On beş günde bir
neşrolunmaktaydı132.
Bahâr: 1911’de Yusûf İ’tisamü’l-mülk tarafından aylık olarak Tahran’da
neşredilen dergi kendini edebî, ahlakî, ilmî, siyasî ve içtimaî olarak tanıtmasına
rağmen yabancı kitaplardan yapılan tercümelerle şöhret bulmuştur133.
Ferheng: Reşd medreselerini bitiren bir grup gencin oluşturduğu Cemiyet-i Ferheng
tarafından 1917’de Reşt’te yayına başlayan dergi aylık olarak neşredilmekteydi.
İlmî, edebî, ahlakî, fennî ve iktisadî konuları içermekteydi134.
Gul-i Zerd: Mîrzâ Yahyâ Han Reyhânî’nin müdürlüğünde 1918’de Tahran’da
yayına başlayan dergi on beş günde bir neşrediliyordu. Edebî bir dergi olup yeni
İran şiir üslûbunun oluşmasında öncülük yapmıştır135.
Dânişkede: Melikü’ş-şuarâ Bahâr idaresinde 1918’de Tahran’da aylık olarak
yayına başladı. Sahibinin şiir ve makalelerinden başka bir dizi edebî makale ve
Avrupa edebiyatından tercüme romanları tefrika hâlinde neşrediyordu136.
Armağan: Vahîd-i Destgirdî tarafından neşredilen dergi, Fars dilinin önemli ve
faydalı edebî ve tarihî dergilerinden biridir. 1919’da başladığı yayınını 1940’da
sahibinin ölümünden sonra oğlu Mahmud Vahîdzâde-i Nesîmî’nin idaresinde
1970’li yılların sonuna kadar sürdürmüştür. Eski ve yeni tarzda şiirler, meşhur
edebiyatçıların makaleleri ve eski şairlerin biyografilerine yer vermiştirl137.
Kâve: 1906’da Berlin’de yayın hayatına başlayan gazete 1919’dan sonra
gazetenin kurucusu Seyyid Hasan Takî-zâde’nin başkanlığında aynı şehirde aylık
olarak dergi formatında yayınına devam etti. İlmî, edebî ve tarihî özelliğe sahip
derginin makaleleri Berlin’de toplanan entelektüel İranlı gençler tarafından tertip ve
tanzim ediliyordu. Avrupa medeniyetini İran’da tanıtmak, taassupla mücadele, millî
132 The Press, s. 130; Târîh-i Cerâ’id, IV/167.
133 a.g.e., II/26; Murtazâ Sultânî , Fihrist-i Mecellehâ-yi Fârsî ez İbtidâ tâ Sâl-i 1320 Şemsî, Tahran
2536/1975, s. 25; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/114.
134 Târîh-i Cerâ’id, IV/76; Fihrist-i Mecelleha, s. 93-94; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/229.
135 Târîh-i Cerâ’id, IV/157; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/223.
136 Târîh-i Cerâ’id, II/270; Fihrist-i Mecelleha, s. 49-50; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/225.
137 Târîh-i Cerâ’id, I/121; Fihrist-i Mecelleha, s.9-10; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/227-228.
Güller NUHOĞLU 101
birliği güçlendirmek, Fars dili ve edebiyatını korumak vs. amacını güdüyordu138.
Âzâdistân: 1920’de Tebriz’de on beş günlük olarak yayına başlayan derginin
sahibi Takî Rif’at, dergisini “edebî ve İran edebiyatının yenileşmesinin taraftarı”
olarak tanıtmıştır. Dergi kadınlara yönelik makaleler de içermekteydi139.
İrânşehr: 1921’de Huseyn-i Kâzımzâde tarafından Berlin’de yayınlanmaya
başladı. Rızâzâde Şafak, Reşid-i Yasemî gibi devrin ünlü edebiyat ve tarihçilerinin
makalelerinin yer aldığı dergi, aylık olarak aralıksız dört yıl yayınlandı. Kâve’ye
göre daha basit ve halkın anlayabileceği bir üslûba sahipti. İran’ın İslâm öncesi
devirlerini ve İranlı genç nesillerin karşılaştığı sorunları konu ediniyordu140.
Pars: Farsça ve Fransızca olarak 1920 yılında İstanbul’da aylık yayınlanan
dergide Lahutî Kirmanşâhî, Edibü’l-Memâlik, Şûrîde, Ali Nevrûz ve Rıza Tevfik’in
şiir ve makaleleri yer alıyordu141.
Ta’lim ve Terbiyet: Kültür bakanlığı yayınlarından olan dergi 1920’de Tahran’da
Ali Asgar Han Hikmet idaresinde yayına başladı. Rızâzâde Şafak, Bediü’z-zamân
Furûzânfer gibi ilim adamlarının makaleleriyle, 1938‘den itibaren Amûziş ve
Perveriş ismiyle yayınına devam etti142.
Âyende: 1920’de Tahran’da yayına başlayan dergi zamanının ünlü siyasetçi ve
yazarlarının makaleleriyle İran’ın milli birliğinin tesisini amaçlıyordu143.
Takaddüm: 1922 yılında Tahran’da Keyhân gazetesinin sahibi Abdurrahman
Ferâmurzî ve kardeşi tarafından aylık olarak çıkarılan dergi eğitim-öğretim, tarih,
coğrafya, edebî tenkid konularında makaleleri, eski ve yeni şairlerin şiirlerini, Batı
edebiyatından yapılan tercümeleri içeriyordu144.
Ârmân: Doktor Şirâz Pûr Pertev’in sorumluluğunda 1925’de Tahran’da aylık
olarak yayınlanan dergi Saîd-i Nefîsî, Reşîd-i Yasemî, Melikü’ş-şuarâ Bahâr gibi
ünlü edebiyatçıların makalelerini içeren edebî, tarihî ve ictimaî bir dergidir145.
Şark: İlk olarak 1919’da Tahran’da yayına başlayan dergi 1925 yılında Saîd-i
Nefîsî’nin sorumluluğunda üçüncü kez yayınlandı. Edebî, tarihî ve ilmî konuların
çeşitliliği yönünden önemli bir dergiydi. İkbâl-i Aştiyânî, Melikü’ş-şuarâ Bahâr,
Rızâzâde Şafak, Reşîd-i Yasemî gibi yazar ve ilim adamlarını yayın kadro-
138 Târîh-i Cerâ’id, IV/120 v.d.; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/232, Browne, A Literary of Persia, IV/483.
139 Târîh-i Cerâ’id, I/149: Fihrist-i Mecelleha, s. 3; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/230.
140 Târîh-i Cerâ’id, I/337; Fihrist-i Mecelleha, s. 17; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/232; Browne, A Literary of Persia,
IV/488.
141 Târîh-i Cerâ’id, II/46; Fihrist-i Mecelleha, s. 26-27; Ez Sabâ ta Nîmâ, II/235.
142 Târîh-i Cerâ’id, II/128; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/63; Edebiyyât-ı Novîn, s. 255.
143 Târîh-i Cerâ’id, I/350; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/65.
144 Târîh-i Cerâ’id, II/132; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/65.
145 Târîh-i Cerâ’id, I/119; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/66.
102 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
sunda bulunduran dergi kendisini, gününün İran edebiyatının temsilcisi olarak
tanımlıyordu146.
Peymân: Seyyid Ahmed-i Kesrevî-yi Tebrizî tarafından 1928’de Tahran’da
yayına başladı. İki bölümden oluşan gazetenin birinci bölümü: hayat, kanunlar,
ahlak, din gibi sosyolojik konuları; ikinci bölümü ise tarih, coğrafya ve dil gibi
ilimleri konu ediniyordu147.
İrân-ı İmrûz: ünlü yazar Muhammed-i Hicâzî’nin müdürlüğünde 1939’da
Tahran’da neşredildi. İlmî, edebî ve tarihî konuları içeren aylık ve resimli bir
dergiydi148.
Mecelle-i Mûsîkî: Kültür bakanlığı musikî dairesi yayınlarından olan dergi
1940’da Tahran’da yayına başladı. İsminden de anlaşılacağı gibi konuları daha
ziyade müzikle ilgili olmakla beraber, Sâdık Hidâyet tarafından derlenen halk
hikâyeleri ve efsaneler, halk türküleri hakkında makaleler, edebiyat araştırmalarında
yeni usûl v.b. konulara da yer veriyordu. Ünlü şair Nîmâ Yuşîc de derginin yazar
kadrosundaydı149.
Merdum: İlk defa 1942’de Bozorg-i Alevî’nin de taraftarı olduğu Cem’iyyet-i
Zıdd-ı Faşist’in yayın organı olarak yayına başladı. Bir müddet sonra Tudeh
partisinin yayın organı oldu. Birkaç kez kapatıldı. 1946’da Celâl Âli Ahmed’in
başyazarlığında yayınlandı. 1947’den sonra önemini kaybetti150.
Suhan: Pervîz Nâtil-i Hânlerî tarafından 1943’te aylık olarak Tahran’da
yayınlanan derginin başyazarı Zebîhullâh Sâfâ idi. Edebî bir dergi olan Suhan
yeni yazarların eserlerine de yer veriyordu151.
Bu dergiler yanında Tahran’da Ahd-i Terakkî (1912), Pervîn (1915), Mecelletü’ledeb
(1917), İkbâl (1918), Firdovsî (1921), Dünyâ-yı İmrûz (1924); Kirman’da
Edeb (1919); Tebriz’de Edeb (1919); Şiraz’da Dünyâ-yi İrân (1920), Hâver (1920);
Isfahan’da Dânişkede-i Isfahan (1926); Meşhed’de Debistân (1924) gibi dergilerle152
yurtdışında da bazı dergiler yayınlanmıştır.
146 Târîh-i Cerâ’id, III/66 v.d.; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/67.
147 Târîh-i Cerâ’id, II/93; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/68.
148 Târîh-i Cerâ’id, I/320; Ez Sabâ ta Nîmâ, III/71; Fihrist-i Mecelleha, s. 17; Edebiyyât-ı Novîn, s. 265.
149 Târîh-i Cerâ’id, IV/241; Ez Sabâ Ta Nîmâ, III/72.
150 Edebiyyât-ı Novîn, s. 311.
151 a.g.e., s. 292.
152 Ez Sabâ ta Nîmâ, II/230. Dergiler için bkz. Târîh-i Cerâ’id ve Fihrist-i Mecelleha ilgili maddeler.
Güller NUHOĞLU 103
MECELLE-İ RUZİGÂR-İ NEV153
İlk sayısı 1941 yazında Londra’da yayınlanan dergi, elde bulunan sayılara göre
en az 1945 sonuna kadar yayınına devam etmiştir. Doubleday Doran & Company
Inc., New York veya Hodder & Stoughton Limited, London şirketi vasıtasıyla “The
New Age” editörlüğünde neşredilmiş ve derginin dağıtımı Gordon & Gotch Ltd.
şirketi tarafından yapılmıştır. İlmî, edebî ve iktisadî bir dergi olarak kendisini tavsif
eden dergi üç ayda bir olmak üzere yayına başlamış, muhtemelen 1944’ten itibaren
iki ayda bir olmak üzere yayınını sürdürmüştür. Aldığı reklam ve takriz yazılarıyla
(Meselâ, ikinci sayısında, zamanın dışişleri bakanı Anthony Eden’in bir takrizi
bulunmaktadır) yayına başladıktan sonra büyük bir ilgi gördüğü anlaşılmaktadır.
Derginin fiyatı bir şilin veya yirmi Amerikan senti olarak belirlenmiştir Dergide
yayınlanmak üzere gönderilen makalelerin reddi veya kabulünde dergi idaresi tam
yetkilidir ve makale sahibinin, makalesinin iadesini istemesi hâlinde posta ücretini
önceden göndermesini prensip edinmiştir.
Küçük boy ve çift sütun üzere tanzim edilmiş olan dergi resimlidir. Dış kapak,
sağ üst köşede cilt ve sayı, sol üst köşede derginin yayın dönemi bu kayıtların
altında büyük punto ile derginin ismi, ismin hemen altında sayfayı kaplayacak
şekilde İran klasiklerinden (Şâhnâme, Hamse-i Nizâmî vs.) bir konunun işlendiği
Britanya ve Victoria gibi müzelerde bulunan bir minyatür veya İran el sanatlarına
ait bir objeyle süslenmiştir. İç kapakta, sayfanın üst tarafında derginin ismi, hemen
altında dergiyi vasfeden cümleler, onun altında makalelerin fihristi, fihristin altında
da yayın ilkeleri ile editör ve derginin adresi yer almaktadır.
MEVCUT DERGİLERİN MÜNDERECATI
Cilt I, sayı 1 (1941 yaz):
Lorens Benion’un, Britanya müzesinde bulunan bir mecmuadaki üç yazma
kitabın resimleri (minyatürleri) hakkındaki “Tasvirhâ-yi Hâmse-i Nizâmî der
Müze-i Britanya” imzalı makalesi.
M.M.F imzalı kişinin Londra hakkındaki görüş ve düşüncelerini aktardığı
“Bozorgterin Şehrhâ-yi Cihân” başlıklı makalesi ve Londra’ya ait sekiz adet
fotoğraf.
M.M imzalı “Nizâmî: Hayat, Şiir, Ahlak” başlıklı makale.
Basil Gray’ın İran el sanatlarından filizkârî hakkındaki “Filizkâriha-yi İrân”
isimli makalesi ve bu sanata ait birkaç fotoğraf.
153 İran süreli yayınlarını konu edinen kitaplarda ismi yer almayan bu derginin yukarıda tanıtılan sayıları Dr.
Hidayet Yavuz Nuhoğlu’nun özel koleksiyonunda bulunmaktadır.
104 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
Prof. C.A. Astwry’nin, Nizâmî’nin basılmış eserlerinin bir fihristini içeren
“Fihristnâme Derbâre-i Nizâmî” başlıklı makalesi.
Ünlü İngiliz şairi Francis Thompson’a ait, İngiliz ârifâne şiir türünün güzel bir
örneğinin Müctebâ Minovî tarafından “Yûz-i Hoda” başlıklı Farsça çevirisi.
Hâme-i Yek Nefer-i Pejûhende imzalı “Meşrûta-yi İngilistân” başlıklı makale.
West Minister kilisesi ve Kraliçe Elizabeth ve eşi VI. George’nin taç giyme tören
kıyafetleriyle bir fotoğrafı da makaleye derc edilmiştir.
A. C. Arberry’nin “Kitâbhâne-i İdâre-i Hindistan” isimli makalesi ve
kütüphanenin ve Hindistan idare binasının fotoğrafları.
Fihrist-i Edebiyât-ı Fârsî, Târîh-i Afganistân, Baba Tâhir’in Dobeytileri,
Fahruddîn-i Irâkî’nin Uşşaknâmesi ve İngilizce tercümesi, Nicolson’un Mesnevî
çevirisi gibi kitapların basımı sebebiyle E.E. imzalı “Cihân-ı Matbûât” isimli
makale.
“Sâdirât-ı Britanya Hengâm-ı Ceng/Savaş Zamanı İngiltere’nin İhracatı”
başlıklı makale
Sanayi araştırmalarında İngilizlerin başarısını konu alan “Pîrûzmendî-yi İngilizhâ
der Pejûheş-i San’atî” başlıklı yazı.
Cilt I, Sayı 2 (1941, sonbahar):
Prof. Alice I. Means tarafından E. Browne hakkında “ Hâverşinâsân-ı Bozorg-i
İngilisî Edward Granville Browne 1862-1926” başlıklı makale ve Browne’ye ait
bir fotoğraf.
Müctebâ Minovî’nin Browne hakkında kaleme aldığı “ Edward Browne ve
Hidemât-ı Û be İrân” isimli makalesi ve Browne’ın yaşlılık günlerine ait bir
fotoğrafı ile Cambridge, Pembroke College’de kaldığı odanın fotoğrafı.
Cstr Byty koleksiyonunda bulunan Farsça seçkin birkaç yazma kitap hakkında
Cy. Vy. As. Wlknsn’in “Derbâre-i Çend Nusha-yi Hattî-yi Mümtâz-ı İrânî der Koleksiyon-i
Cstr Byty ” başlıklı makalesi ve bu kitaplardan alınmış on minyatür.
Dr. Arberry’nin Muhyiddîn-i Arabî’yi konu edindiği “Pes ez 800 Sâl” isimli
makalesi ve Şam’a ait iki fotoğraf.
“Kûşiş-i Cengî-yi Hindustan/Hindistan’ın savaştaki çalışmaları” başlıklı
makale.
“Meşrutâ-yi İngilistan” isimli makalenin ikinci bölümü ve İngiliz Meşrutiyet
serüvenini konu edinen dört resim.
Savaş yıllarında İngiltere’deki yabancılar için basılan gazeteler hakkında
Güller NUHOĞLU 105
“Berghâ-yi Âzâd” başlıklı makale.
Prof. Dr. Yusuf Şaht’ın “Hemrâhî-yi Îrânîyân der Pîşreft-i Pezeşkî ve Dâniş/
Tıp ve Bilimin İlerlemesinde İranlıların Rolü” isimli makalesi.
“Pîşrefthâ-yi Britanya der Rişte-i Elektrik” başlıklı makale ve Oxford Üniversitesi
kütüphanesi ve kraliyet hava kuvvetlerine ait savaş uçaklarının fotoğrafları.
“Sad Sâl der Râh-ı Dârûsâzî-yi Âzmâyişgâhhâ-yi Pejûheş-i Britanya ve Amerika
Germkâr Hestend/Amerikalı ve İngiliz araştırmacılar laboratuarlarda bir asırdır
çalışıyorlar” isimli makale.
Cilt I, Sayı 3 (1941, kış):
R.L. Turner tarafından kaleme alınan ve ünlü müsteşrik Edward Denis Ross’ın
konu edinildiği “ Hâverşinâsân-ı Bozorg-i İngilisî” seri başlıklı “Sir Edward Denis
Ross” isimli makale ve Sir Edward’a ait bir fotoğraf.
Ez Nakkâşî-şınâsân imzalı “Koleksiyon-i Aymyr” isimli makale.
Dr. Arberry tarafından yazılan “Fahreddîn-i Irakî - Şâir-i Mutasavvıf-i İrân”
isimli makale ve Şam, Hemedan, Delhi, Kahire, Kâbe’ye ait fotoğraflar.
Saadet Ali Han tarafından yazılmış ve Mecdüddin Mîr Fahraî tarafından Farsçaya
çevrilmiş ünlü Hintli şair Cûş’un konu edinildiği “Yek Şâir-i Hindî” isimli
makale ve Cûş’un karakalem portresi.
“Meşrutâ-yi İngilistân” isimli makalenin üçüncü bölümü ve William Pitt’e ait
resimler
Zekeriyâ-yi Râzî’nin konu edinildiği “Çend Dâstân der Bâre-i Pezeşkân-ı
İrân” isimli makale.
“Pîşkeşî-yi Britanya be Cihân-ı Râh-ı Âhen” isimli makale ve İngiliz
demiryollarına ait resimler.
Emperyal radyodan alınmış “San’at der Hengâm-ı Ceng” isimli makale.
Sinemanın konu edinildiği “Perde-i Sefîd” isimli bir yazı.
“Dânîşserâ-yi Ulûm-i Şarkî ve Afrikâyî” isimli makale.
Cilt II, Sayı 1 (1942, yaz):
S. Heleson’un “Revâbıt ve Alâyık-i Edebî ve Ferhengî ki Meyân-ı Akvâm-ı İrân
ve İngilistân Mevcûd Est/İran ve İngiliz Milletleri Arasındaki Edebî ve Kültürel
Bağlar” başlıklı makalesi.
Thomas Herbert’in XVII. yüzyılda İran’a yaptığı seyahat ve orada geçirdiği
günlerdeki gözlemlerini yazdığı kitap hakkında Sir William Foster’in “Kadîmterîn
Şerhî ki der bâb-ı İrân Be Zabân-ı İngilisî Nivişte şode/İran hakkında İngilizce
106 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
yazılmış en eski şerh” isimli makalesi.
Prof. Ernest Weakly’nin “ Zebân-ı İngilisî” isimli makalesi.
Yvcn Mytvh’un “Hamzâ-yi Isfahanî” başlıklı makalesi.
Winston Churchill, Franklin Roosevelt gibi birkaç İngiliz ve Amerikalı ünlünün
özgürlük hakkındaki mesajlarını içeren “Peyâm-ı Âzâdî/Özgürlük Mesajı” isimli
makale ve bu kişilere ait fotoğraflar.
Dr. H. C. Farmer’in kaleminden “Ulemâ-yı Bozorg-i Îrân der Fenn-i Mûsîkî/
Müzik İlminde İran’ın Büyük Âlimleri” isimli makale.
Prof. C. E. Eskat Watson’un “Keşâverzi-yi İngiliz/İngiliz Tarımı” isimli makalesi.
Dr. Margeret Sims imzalı “Senâî-yi Gaznevî” başlıklı makale.
1940’lı yıllarda ilk defa yazılan veya yeni baskıları yapılan Farsça kitapların
konu edinildiği E. E. ‘nin “Der Kitabhâne-i Men” başlıklı makalesi.
“Hitâbeha-yi Abraham Lincoln Reis-i Namver-i Eyâlât-i Müttehide/Birleşik
Devletlerin Ünlü Başkanı Abraham Lincoln’un Hitabetleri”başlıklı yazı.
Charles Marryet’in “Huner ve Sınaât-ı Britanya” başlıklı makalesi.
Sir George Newman’ın “Bihdâşt-i Kârgerân-i San’atî/Sanayi İşçilerinin
Hıfzıssıhhası” başlıklı makalesi.
Cilt II, Sayı IV (1943):
Ünlü müsteşriklerin konu edinildiği makale dizisinin beşincisi olarak ünlü İngiliz
müsteşrik Sir Thomas Arnold hakkında Y. D. imzalı “Hâverşinâsân-ı Bozorg-i
İngilisi Sir Thomas Arnold” başlıklı makale.
Ahmed-iYahyâ tarafından kaleme alınan kuruluşundan itibaren Ezher Cami’si
ve üniversitesinin tanıtıldığı “Hezâr Sâl-i Ta’limât-ı Dînî” başlıklı makale.
Ç. E. Yang Ç. ‘ye ait Çin resim sanatının anlatıldığı “Hünerhâ-yi Zîbâ-yi Çin
(II)” başlıklı makale.
T. H. Maynard’a ait “Burc ve Bârûhâ-yi İngilistân/İngiltere’deki Kale Surları
ve Kuleleri” isimli makalenin ikinci bölümü ve makaleye konu olan kalelerin
resimleri.
Mısırlı ünlü yazar Mahmûd Teymûr’un muhtasar hayat hikâyesi ve ona ait “Der
Çemenzâr-ı Aşk” isimli hikâye.
Prof. H. V. Bailey’nin “Efsânehâ-yi Nart” isimli makalesi. Makalede Kafkas
halklarından olan Osetlerin dili, kahramanlık hikâyeleri ve efsaneleri konu
edinilmiş.
Güller NUHOĞLU 107
“Tercümehâ-yi Cedîd Ez Asâr-ı Şûerâ-yı İrân-(I)” seri başlığı altında Melikü’ş-
şuarâ Bahâr’a ait “Çeşme ve Seng” isimli şiir ve A. J. A. tarafından yapılmış
İngilizce tercümesi.
John Drynkvtr’un İngiliz şiiri hakkındaki “Mukaddime der Bâb-ı Fenn-i Şiir”
başlıklı makalesinin ikinci bölümü.
S. T. Kolrich’e ait bir manzumenin Mes’ud Ferzâd tarafından yapılmış “Deryâ-
neverd-i Fertût” başlıklı tercümesi.
Fizikçi ve matematikçi olarak bilinen ünlü bilgin Isaac Newton’un kimya ile
olan ilgisinin anlatıldığı Douglas McKie tarafından yazılmış “Newton ve Şîmî”
başlıklı makale.
“Hidemât-ı Ulemâ der Ceng-i Kununî/II. Dünya Savaşında İlim Adamlarının
Hizmeti”, “İlim Sayesinde İnsan Ölümden Nasıl Kurtulur?” alt başlıklı bir yazı
Cilt IV, Sayı III (1945):
Saadet Ali Han’ın “Şerhî der Bâb-ı Fitzgerald” isimli makalesi. Bu makalede
Fitzgerald’ın portresi, evinin fotoğrafı, Spedding tarafından çizilmiş karakalem
resmi ve kabri de makale içine derc edilmiş.
“Tasavvuf der İrân” seri başlığıyla Dr. Margareth Sims’e ait “Mahmûd-i Şebusterî”
isimli makale. Tebriz Kalesi ve Tebriz camilerinden ikisine ait fotoğraf.
Dr. Muhammed Muîn’in “Bihterin-i Kitâbhâ-yı İngilisi Şâyeste-i Tercüme be
Zebân-ı Pârsî/Farsça’ya Tercüme Edilmeye Değer En İyi Kitaplar” isimli makalesi.
Makale 19. yy’den itibaren İran eğitim sistemindeki Batılılaşma hareketlerinin
özetini ve Muin’in eğitim ve öğretim metodu hakkında Batılılar tarafından yazılmış
kitapların Farsçaya tercümesi için temenni ve teşviklerini içermektedir.
Hasan Muvakkar Balyozî tarafından kaleme alınmış olan “Çonan ki Perverişem
mî Dehend mî revim” başlıklı hikâye.
Angela Rotkin’in “Şerhî der Bâb-ı Celâl ve Azamet-i Melike-i Elisabeth (1558-
1603)” isimli makalesi.
“Şûarâ-yi İrân ve Mütercimîn-i İngilisi-yi Îşân” seri başlığı altında Prof. A.
C. Arberry’nin Hâfız’ın şiirlerinin İngilizceye çevirilerini içeren “Hâfiz” başlıklı
makalesinin üçüncü bölümü.
Prof. H. W. Bailey’in “Kişver-i Hoten/Hoten Ülkesi” makalesi. Kaşgar ve
Yarkent’e ait fotoğraflar ile mahalli kıyafetli Kırgız erkeği, Kırgız kadın şarkıcı,
Uygur Rakkase, Hotenli bir derviş vs. fotoğraflar da makaleye derc edilmiş.
Wolseley Russell’in bir şiirinin Mart 1943’te Müctebâ Minovî tarafından
yapılan Farsça çevirisi
108 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
Y. D. imzalı “Warren Hastings-Siyâsetmedâr ve Hâverşinâs/Politikacı ve
Müsteşrik Warren Hastings” başlıklı makale. Warren Hastings’in bir portresi de
makalede yer almaktadır.
“Tercümehâ-yi Cedîd ez Âsâr-ı Şuarâ-yi Îrân (8)” seri başlığı altında Saîd-i
Nefîsî’nin “Hazân-ı Aşk” isimli şiirinin A. J. A. tarafından yapılmış İngilizce
çevirisi.
Dr. E. D. Imms imzalı “Def’i Âfet-i Meleh/Çekirge İstilâsını Önleme” başlıklı
makale.
W. H. Salmon tarafından kaleme alınan “İlm-i Husûf ve Kusûf ve Târîh-i An/
Ay ve Güneş Tutulması ve Tarihi” isimli makale.
Cilt IV, Sayı 4 (1945):
H.W. Williamson’un “Te’sîr-i T. S. Elliot der Edebiyât-ı İngilisî/İngiliz
Edebiyatında T. S. Elliot’un etkisi” başlıklı makalesi.
Sir Charles Fawcett’e ait makalenin “Âğâz-ı Münâsebât-ı Siyasî ve Ticâretî
Beyn-i İrân ve İngilistan/İran ve İngiltere Arasında Siyasi ve Ticari ilişkilerin
Başlaması” başlığıyla mütercimi zikredilmeyen bir şahıs tarafından yapılmış
Farsça çevirisi.
Oscar Wilde’ye ait bir hikâyenin “Gûl ve Bulbul” başlıklı Farsça çevirisi.
H. St. J. Philby’e ait “Nakşe Berdâri-yi Şark-i Vustâ/Ortadoğu’nun Haritasını
Çizmek” başlıklı makale. Bu makalede ünlü coğrafyacı Batlamyus’tan başlayarak
çizilen haritalara Ortadoğu’nun nasıl aktarıldığı konu edinilmiş, Mercator tarafından
çizilmiş Dünya ve Avrupa haritası da makaleye derc edilmiştir.
“Şûarâ-yi Îrân ve Mütercimîn-i İngilisî-yi Îşân” seri başlıklı makalelerin
dördüncüsü olan ve Arberry tarafından kaleme alınan “Ömer Hayyam” başlıklı
makale ve Fitzgerald’ın Spedding tarafından karakalem çizilmiş resmi.
S. H. Waddington imzalı “Şi’r ve İlm-i İmrûz” isimli makale.
P. J. Smyrk kaleminden “Filizzât-ı Kıymetî ve Maşrik Zemin/Değerli Madenler
ve Şark Ülkeleri” isimli makale.
Mehdî Furûğ’a ait “Muhsin ve Meryem” başlıklı hikâye.
“Murâselât-ı Vâride” başlığı altında okuyucuların gönderdikleri yazıların
neşredildiği bu köşede İranlı bir öğrenci tarafından yazılmış “Beççe ve Terbiyet”
başlıklı bir yazı.
“Tercümehâ-yı Cedîd ez Âsâr-ı Şuarâ-yı Îrân” seri başlıklı makalelerden Mecid-
üddîn Mîr Fahraî (Gülçîn-i Gîlânî)’ye ait “Berg” isimli şiirin A. J. A. tarafından
Güller NUHOĞLU 109
İngilizce çevirisi.
Derginin müdürü tarafından kaleme alınmış olan “Tercüme-i Arabî-yi Dîvân-ı
Hâfız” başlıklı tanıtım yazısı.
E. C. Bullard’ın “Tahkîk-i İlmî” başlıklı makalesi.
Cilt IV, Sayı 5 (1945):
B. Ayfr Evans’ın “Avâmil-i Kadîm ve Pâyende der Şi’r-i İngilisi” isimli makalesi.
Prof. C. R. Dryvr’in “Hânden-i Ketîbehâ-yı Fârsî-yi Kadîm/Eski Farsça Kitabeleri
Okumak” isimli makalesi.
Dr. R.B. Sercnt’e ait “Nâsirüddîn Şah-ı Kaçar ve Seferhâ-yi U be İngilistân”
başlıklı makale. Nâsırüddin Şah’ın 1873 yılında İngiltere’ye yaptığı seyahat
konu edinilmiş, Nâsırüddin Şah ve Kraliçe Victoria’nın resimleri de makaleye
derc edilmiştir.
Aslen Lehistanlı olan ünlü yazar ve heykeltıraş Rum Landu tarafından yazılan
“İngilisî: Zebân-i Müşterek-i Dünyâ-yi Cedîd/Yeni Dünya’nın Ortak Dili İngilizce”
başlıklı makale
H. D. Kryvzla tarafından “Asiatic Review, Nisan 1944, London” daki bir
makale “Efkârî der Bâre-i İrân” başlığıyla nakledilmiş. Makalede 1940’lı yıllarda
İran’daki basın, radyo, sinema, edebiyat ve şiirin İran toplumu üzerindeki olumlu
etkileri sorgulanmış.
Sir Richard Wynstd’in “Zebân ve Edebiyât-ı Malayaî/Malay Dil ve Edebiyatı”
isimli makalesi
Leyam Oflahortî’nin “Müsâbakâ-yi Drov” isimli hikâyesi.
“Şuarâ-yi Îrân ve Mütercimîn-i İngilisî-yi Îşân” seri başlıklı makalelerden
beşincisi olarak A. C. Arberry tarafından kaleme alınan “Firdevsî” başlıklı
makale.
“Tercümehâ-yi Cedîd ez Âsâr-ı Şuarâ-yı Îrân” seri başlığı altında Yağmâî’nin
“Cevâni” başlıklı şiiri ve A. J. A. tarafından İngilizce çevirisi.
Muhammed imzalı “Mecid” başlıklı hikâye.
Mes’ûd Ferzâd’a ait London 1943 tarihli “Bûm” başlıklı dörtlük.
1944 yılı için derginin “Teknoloji Rahatlık mı yoksa Sıkıntı Sebebi midir?”
konulu yarışmasının neticesinin ilânı.
Zehra Daîzâde tarafından “Ali Rızâ ve Rızâ Abbâsî” başlıklı makalede batılı
müsteşriklerce ressam Ali Rıza ile Hattat Rızâ Abbasî’nin birbirine karıştırılması
110 İKİNCİ DÜNYA HARBİ SONUNA KADAR İRAN BASINI…
hususunda bir açıklama.
Prof. F.V. Thomas’a ait “Sir Marc Auril Ashton” başlıklı makale.
Michael Kanvy’in İngiliz beşikleri hakkındaki “Gahvârehâ-yi Kadîm-i İngilisî”
başlıklı makalesi ve çeşitli beşik fotoğrafları.
Her sayının son on sayfası reklamlara ayrılmıştır.
* Altı çizili isimler Lâtin alfabesi ile imlâsı tespit edilemediğinden transliterasyon ile gösterilmiştir.

Konular