İSLAM ORTAÇAĞI’NDA İRAN BÖLGESİNDEKİ TARİH YAZICILIĞI

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -255-
İSLAM ORTAÇAĞI’NDA İRAN BÖLGESİNDEKİ TARİH
YAZICILIĞI
In the Persian Territory Historiograpy In the Islam Medieval
Dr. Mustafa DEMİR∗
ÖZET
İslam sonrası İran’da Moğol öncesi ve sonrası yapılan tarih
yazım çalışmaları farklılıklar gösterir. Bu dönemlerde İran tarih
yazıcılığının gelişim ve değişim dönemlerini İslamiyet’in Farsça
üzerindeki etkisi ve İran coğrafyasında kurulan devletlerin
kültür anlayışları da etkilemiştir. İran’da Abbasiler devrinde
fetihler durduğundan dolayı bilimsel faaliyetler hız kazanmıştır.
Bu sebeple tarih yazıcılığı da Abbasi kültürel gelişimi içinde
şekillenmiştir.
İran bölgesindeki tarih yazıcılığını Moğol öncesi ve Moğol
sonrası olarak ikiye ayırmak mümkündür. Moğol öncesi
dönemde tarih yazıcılığı Hindistan mektebi ağırlıklı ve eski
kaynaklardan özetler aktaran, Arapça eserlerden taklit ve kopya
şeklinde derlemelerden ibarettir. Bu eserler genellikle kritik
eksikliği gösterirler. Moğol dönemi sonrası ise bu coğrafyada
İlhanlı-Moğol mektebi etkisi görülürken Farsça ön plana
çıkmaya başlamıştır. X. Asırda başlayan Farsça tarih yazımı,
Irak coğrafyasının yanı sıra Orta Asya şehirlerine de girmeye
başladı. Yazılan ilk Farsça tarih kitapları, Arapça tarih
kitaplarının tercüme veya muhtasarları şeklindeydi.
Bu dönemde ilk ciddi çalışmayı yapan Samani vezir ve
tarihçisi Belamî’nin Taberî tarihinin Farsça tercümesinin
ardından Gerdizî, Beyhakî gibi tarihçiler Farsça kaleme alınmış
orijinal tarih-coğrafya kitaplarıyla ansiklopedik eserler vücuda
getirdiler. Yine bu dönemde Meliknâme, Siyasetnâme,
Mücmelü’t- Tevarih gibi Farsça eserlerin yanı sıra şehir
tarihçiliğinde de önemli adımlar atıldı. Tarih-i Sistan ve İbn
Funduk Beyhakî’nin Tarih-i Beyhak adlı eserler bunlara örnek
olarak gösterilebilir.
Yine bu dönemde yetişen Birunî, Kaşanî, Zahireddin
Nişaburî, Ravendî , Kadı Beyzavî, Nesevî, İbnü’l Esir, Cüzcanî
ve İbn İsfediyar gibi müellifler önemli eserler vücuda getirdiler.


Sakarya Üniversitesi, Fen – Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ortaçağ Anabilim Dalı.
TAED 34, 2007, 255-273
-256- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Bu dönemin esas özelliği Farsça tarih yazımında yapılan
çalışmaların tercüme-i hal, şehir tarihçiliği, hanedan tarihi
alanında ilk örneklerin verilmiş olmasıdır.
Yine bu dönemde dünya tarihinin ilk önemli tarih denemesi,
Reşidüddin’in Camiü’t Tevârih’i ile oldu. Benaketî ve Kazvinî
ise daha çak destanî tarzda eserler vücûda getirdiler.
XIV.yüzyıl başlarına kadar İran, Irak, Türkistan ve
Anadolu’da tarihçilik İlhanlılar ve Timurluların himayesinde
devam etti ve büyük başarılara ulaştı. Bu dönemde Zekeriya
Kazvinî, Vassaf, Zekeriya Kazvinî, Mirhond, Hondmir,
Şerefeddin Yezdî, Nizmüddin Şamî Hafız Ebru gibi tarihçiler
büyük eserler vücûda getirdiler.
Anahtar Kelimeler: İran, Ortaçağ Tarihçiliği, İlhanlı,
Mirhond, Hondmir
ABSTRACT
Works of historiography after and before Mongolians in
Persia after Islam were different. The phases of development
and change in the periods were also affected by the Islamic
impact on Persian and the approaches of states established in the
Persian geography. The scientific activities in Persia accelerated
in the reign of Abbasids. Thus, historiography was formed in the
Abbasid cultural development.
It is possible that historiography in the region of Persia was
divided two period as after and before Mongol. Historiography
before Mongol period concluded summaries of ancient sources
derived from Indian school and anthologies of copies and
imitations derived from Arabian sources. These books had
generally lack of critical. Historiography before Mongol period,
while it was being seen the impact of Ilhanid-Mongol school in
that region, Persian started to bring in the foreground. The
Persian Historiography started 10th century, and it came into
Central Asian cities besides Mesopotamian region. The first
Persian books were the translation and condensed of Arabic
historical books.
Belami, Samanid Vizier and historians, made the first serious
work which was the translation of the Chronicle of Taberi in that
time, after whom Gerdizi and Beyhaki formed original historical
and geographical books, and encyclopedias. Again in that time,
some books such as Melikname, Siyasetname, Mücmel’ütTevarih
were formed, and there was also great giant in the city
historiography, such as Tarih-i Sistan (Choronicle of Sistan),
Tarih-i Beyhak (Chronicle of Beyhak) of Ibn Funduk Beyhaki.
In addition to these, some authors such as Biruni, Kaşanî,
Zahireddin Nişaburî, Ravendî, Kadı Beyzavî, Nesevî, İbnü’l
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -257-
Esir, Cüzzanî and İbn İsfendiyar grown up in that period, created
important works. The essential importance of this period was the
first examples of Persian Historiography given in the field of
tercüme-i hal (curriculum vitae), city historiography, and
dynasty historiography.
Reşiddüddin wrote the first historical anthology in the world,
Camiü’t Tevârih. Benaketî and Kazvinî preferred epic works.
Historiography continued under the patronage of Ilhanids and
Timurids in Persia, Iraq, Turkestan and Anatolia, and it reached
great success. In that period, great important works were created
by Zekeriya Kazvinî, Vassaf, Mirhond, Hondmir, Şerefedin
Yezdî, Nizmüddin Şamî, Hafiz Ebru.
Keywords: Persia, Medieval Historiography, Ilhanid,
Mirhond, Hondmir
slam sonrası İran’da Moğol istilası öncesi ve sonrası yapılan tarih
yazım çalışmaları farklılıklar göstermektedir. İslam Medeniyeti’nin
Ortaçağ sürecinde Farsça dili üzerindeki tesirleri İran coğrafyasındaki tarih
yazıcılığının gelişim ve değişim dönemlerini göstermektedir. Yine İran
bölgesinde kurulan devletlerin kültür anlayışları da bu gelişim hızını etkilemiştir.
Örneğin Emevîler döneminde İran’da gerçek anlamda bir İslam tarih
yazıcılığından bahsedilememesi1
, bu dönemde İran’daki İslam hakimiyetinin
daha çok idarî çerçevede kaldığını, kültürel yapıya aksetmediğini göstermektedir.
İran Ortaçağında tarih yazıcılığı Abbasî kültürel gelişimi içinde şekillenmiştir.
Yine, İran bölgesinde Moğol dönemi öncesindeki tarih yazım çalışmalarının daha
çok Hindistan idarî ağırlığını yansıttığı görülür. Bu durum, İran kültür ve
medeniyetinin gelişmesini daha ileri asırlara bırakmıştır.
İ
İran coğrafyasında Farsça tarih yazım çalışmaları, X. Yüzyıldaki Samani
hakimiyeti döneminden itibaren görülmeye başlar. Bu dönemden itibaren İslam
Medeniyeti’nin gelişmesinde aktif rol alan Türkler de özellikle Gazne ve
Selçuklu dönemlerinde Farsça tarih yazımında da önemli rol oynamışlardır. İran
coğrafyasında X. Yüzyıldan itibaren Farsça tarih yazım çalışmalarının
gelişmesine karşılık, X. Yüzyıl tarihçisi Narşahî’nin Tarih-i Buhara adlı
2 eserinde ve XIII. Yüzyıl Harezmşah tarihçisi Nesevî’nin çalışmalarında olduğu

1
Berthold Spuler, “İran Tarihçiliğin Gelişimi”, (Türkçe Trc. Mustafa Demir ), Türk Dünyası Araş.
Dergisi, 134, Ekim 2001, s.167- 169. 2
Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998, s.66.
TAED 34, 2007, 255-273
-258- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
gibi3
bazı tarihçilerin çalışmalarını bu dönemde de Arapça olarak kaleme
aldıkları görülür.
I. Moğol Dönemi Öncesi İran Tarih Yazıcılığı
Miladi X. yüzyıla kadarki dönemde İran tarih yazıcılığı ile genel İslam
tarihi yazıcılığı arasında tarih çalışmalarının görünüşlerinde ve anlam
kazanmaları hususunda bir benzerlik bulunmaktadır. Bu dönemde İran ve ister
Hindistan’daki tarih yazıcılığı, kendi devirlerine ait malzeme ile sadece eski
kaynaklardan özetler aktaran Arapça eserler gibi taklit ve kopya derlemeler
şeklindedir. Genellikle kritik ve değerlendirme eksikliği gösterirler.4
Bu şartlar
altında İran coğrafyasındaki tarih çalışmaları, Moğol dönemi öncesinde
Hindistan Mektebi olarak, Moğol sonrası dönemde ise İlhanlı-Moğol Mektebi
olarak ikiye ayrılır.
İran’da İslam sonrası edebî eserlerin ortaya çıkışı gibi millî bir tarih
yazıcılığının da canlanmasında önemli olan itici güç, ince bir İslam yaldızı
altında İran’ın millî geçmişinin destanî ifadesini Sasanî kültüründe olduğu gibi
geleneksel olarak yeniden canlandırmaktır. Yine bu konudaki ilk eserler de X.
yüzyılda ortaya çıkmıştır.5
İslam dünyasında Farsça tarih kitaplarının te’lifine X.asrın ortalarında
başlandı. X. yüzyılda Basra, Kufe ve Bağdat gibi ilim merkezi arasına Nişabur,
Buhara ve Köhne Ürgenç gibi şehirler de girmeye başladı.Yazılan ilk Farsça tarih
kitapları, Arapça tarih kitaplarının tercüme veya muhtasarlarıdır. Bu dönemde
İran tarihçiliği adına ilk ciddi çalışma, Samani vezir ve tarihçisi Ebû Ali
Belami’den ( öl.974). gelmiştir. Belamî’nin Samanî Mansur b. Nuh adına,
eserini X. Yüzyıl başında kaleme alan İran tarihçisi Taberi’nin Arapça dünya
tarihinin Farsça tercüme çalışması, Farsça tarih yazımında ilk örnek sayılır. Bu
eser, yeni Fars Edebiyatının en eski örneğini de oluşturur. Bu tercümede Taberî
Tarihi’nin Arapça asıl nüshası, büyük ölçüde küçültülmekle beraber esere bazı
orijinal bilgiler de ilave edilmiştir. Yaklaşık, 963 yılında yapılan tercüme, serbest
bir tarzda yapılmış olup içine İran şehnamesinden ilavelerde bulunulmuştur.
Belamî tercümesi, Taberi Tarihi’nin orijinaline göre ilmi mahiyetinden çok şey
yitirmiştir.6


3
Ramazan Şeşen, a.g.e., s.160- 161. 4
Hamilton.A.R.Gibb, ‘‘Tarih’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB) ,XI, İstanbul 1970, s.793. 5
Claude Cahen, ‘‘İslamiyet’’, çev: E.Nermin Esendar, Bilgi Yayınları, Ankara 1990, s.221. 6
Ramazan Şeşen, a.g.e., s.55, 79.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -259-
İran’da ilk dönemdeki tercüme döneminden kısa süre sonra Farsça
kaleme alınmış orijinal tarih ve coğrafya kitaplarıyla ansiklopedik eserler gün
ışığına çıkmaya başladı. X. Yüzyıl Samani hükümdarlarından Nasr b. Ahmed’in
veziri Ceyhani’nin günümüze ulaşmayan fakat Gerdizi, Mervezi ve İdrisi gibi
birçok coğrafyacının da faydalandığı, Kitabü’l Mesalik ve’l Memalik adlı
coğrafya kitabı bunlara örnek olarak gösterilebilir. Eser, İbn Hurdadbih’in aynı
adı taşıyan eserinden faydalanılarak yazılmıştır. Eserle ilgili bilgileri
Makdisî’den edinmek mümkündür. Bu eser ayrıca Anonim Hudûdu’l Âlem
tarafından da kaynak olarak kullanılmıştır.7
XI. yüzyılda yerli hanedanlar için yazılmış iki önemli tarih kitabı
zamanımıza ulaşmıştır. Bunlar, Gerdizî ile Beyhakî’nin eserleridir. Farsça tarih
kitaplarının en eskilerinden olan Gerdizî’nin Zeynü’l Ahbâr adlı eseri, eski İran
tarihinden, Peygamber’in hayatından ve 1032 yılına kadar İslam tarihinden, 1041
yılına kadar ayrıntılı Horasan tarihinden bahseder. Gerdizî, eserinde coğrafi
bilgiler de vermekte, Türk topluluklarından da bahsetmektedir. 8
Ebû’l Fazl Beyhakî’nin eseri Tarih ise Mahmud El Verrâk’ın Yaratılıştan
1018 yılına kadar gelen tarihine zeyl olarak yazılmış olup tam bir ülke tarihi
değil daha çok Beyhakî’nin hizmetinde çalıştığı Gazne sultanlarının tarihidir. Bir
hatırat şeklinde sayılan eserin yalnız 1030-1044 yılına ait kısmı günümüze
gelmiştir. Daha sonra Arapça’ya da çevrilmiştir.9
Beyhakî, bu eseri ile Hindistan
mektebinin de en güçlü temsilcisi olmuştur. Bu eser hanedan tarihinin en güzel
örneklerinden biri olmuştur.10
Bu devirdeki önemli Farsça tarih kitaplarından biri de anonim
Meliknâme’dir. Selçukluların soyundan ve ilk zamanından bahseden bu eser
günümüze ulaşmamıştır. İbnü’l Esir, İbnü’l Adîm ve İbnü’l İbrî Abû’l-Farac,
eserden faydalanmışlardır. Melikname müellifi, Selçukluların ilk devirlerine ait
bilgileri Tuğrul Bey’in çağdaşı ve akrabası olan İnanç Yabgu’nun ağzından
anlatmaktadır. Eserde X-XI. yüzyıllarda Selçuklu siyasi gelişimiyle ilgili ilginç
bilgiler yer almaktadır. Eserde, Selçukluların faaliyetlerini abartmaya yönelik
tavırlar hakimdir.
Nizamü’l Mülk’ün Siyasetnâme’si de bu devirde yazılan Farsça tarihsiyasetname
eseridir. Selçuklu dönemine ilişkin ana kaynak hükmünde olan

7
S.G.Ağacanov, Oğuzlar, (Türkçe Trc.. Ekber N.Necef-Ahmet Annaberdiyev ), İstanbul 2002,
s.22 vd.
8
Ramazan Şeşen, a.g.e, s.80. 9
Ramazan Şeşen, a.g.e, s.80-81. 10 W.Barthold, ‘‘ Beyhaki’’, İslam Ans. ( MEB) C.II, İstanbul 1970, s.584.
TAED 34, 2007, 255-273
-260- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
eserde Selçuklu Devleti’nin siyasi ve sosyal yapısına ilişkin önemli bilgilerin
yanı sıra, Türkmen boyları hakkında da bilgiler yer almaktadır. Eserin Farsça
orijinal metni, günümüze ulaşmıştır.11
Selçuklular dönemi tarih yazıcılığı döneminde Mücmelü’t Tevarih adlı
anonim bir eser daha vardır. Bu tarih çalışması, Selçuklu tarihi üzerine yazılmış
ilginç eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Eserin yazarı, farklı tarih
kaynaklarından faydalanmıştır. Bunlar arasında İsfehani’nin, Hamdani’nin yerel
nitelikler taşıyan çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca eserin yararlandığı diğer
kaynaklar arasında Muizz-i Nişapurî’nin “Sultan Sancar’ın Hayat Hikayesi ve
Zaferleri” adlı eseri de vardır. Farsça yazılmış olan bu eser, yaratılıştan 1126
yılına kadar gelir. İran tarihi ağırlıklıdır. Verilen bilgilerin bir kısmı, efsaneler ile
karışıktır.12
Bu devirde yazılan Farsça tarihlerden biri de Târih-i Sistân’dır. Diğer bir
önemli eser ise Selçuklu vezirlerinden Anuşirevan b.Halid’in Futûr-u Zamâni’s
Südûr adlı kitabıdır. Bu eser günümüze gelmemiştir. Fakat İmameddin el
İsfehanî, bu eseri Arapça’ya çevirerek Nusretü’l Fetre adlı Selçuklular tarihine
derc etmiştir.13
Bu dönemde yazılan Farsça tarih kitaplarından İbn-i Funduk Beyhakî’nin
Târih-i Beyhak adlı eseri, bir şehir tarihi olup, Ebu’l Fazl Beyhakî’nin hanedan
tarihini daha da ileriye götürmüştür. Tarih-i Beyhak’ta mahallî tarih yapısının
yanı sıra tarih ilminin faydaları, Beyhak şehrinin siyasi geçmişi, coğrafi
özellikleri, Beyhak’ta Tahirî, Saffarî, Gazneli, Selçuklu hakimiyet dönemleri
belirtilir. Bu tarih yazılırken müellifin müşâhedeleri yanında resmî vesikalara da
dayanılmıştır. Bu durum Hindistan Mektebi’nin gelişimini de gösterir.14 Eser,
Nişaburi’nin Nişabur Tarihi örnek alınarak telif edilmiştir.15
XI.yüzyıl tarihçilerinden Birunî, Harezm tarihine dair Ahbarü’l Harezm,
Gazne tarihine dair, Tarih-i Eyyamü’s Sultan Mahmut, Karmatiler tarihine dair
Tarihü’l Mübeyyeze ve’l Karamita, tarih tenkidine dair Tenkihü’t Tevarih isimli
eserleri kaleme almıştır. İlk eseri olan Asarü’l Bakiyye ve diğer çalışmalarında
verilen tarihi bilgiler kaybolmuştur. Birunî’nin çalışmaları, birçok kaynağı bize
getirdiği gibi eserlerinde, tarihi kaynakları tam bir bilimsel yaklaşımla kritik

11 Bkz. Nizamülmülk, Siyasetname, ( Türkçe Trc. Nureddin Bayburtlugil), II. Baskı, İstanbul 1987,
s.32- 334. 12 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.32. 13 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.81-82; S.G.Ağacanov,a.g.e, s.30. 14 Fuad Köprülü, ‘‘İbn-i Funduk ’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB ), C.II, İstanbul 1970, s.584-586. 15 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.115.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -261-
ettiği görülmektedir.16 Birunî, Asarü’l Bakiyyesi’nde Harezmlilerin yüksek
medeniyet seviyelerini göstermiştir. Müellif, iyi Farsça bildiğini söyler. Arapça
olarak te’lif ettiği Et Tefhim fi Avâil-i Sanat’at Tencim adlı kendi eserini
Harezmliler için Farsça’ya tercüme etmiştir. Ayrıca eserlerinde Türk etnografyası
ve Türk illerinin özelliklerine de geniş yer vermiştir.17 Birunî, yazılı kaynakların
yanı sıra, kendi izlenimlerini ve edindiği bilgileri de eserlerinde kullanmıştır.
Örneğin, XI.yüzyılda Gazne’ye diplomatik ziyarette bulunan Kidan elçilik
heyetiyle görüşen Birunî, Uzak Doğu ülkeleri hakkında onlardan bilgi edinmeye
çalışmıştır. Muhtemelen, Baykal civarı ve Doğu Sibirya hakkında bilgiler veren
ilk Müslüman coğrafyacı Birunî olmuştur. Birunî’nin yaşadığı dönem, göçebe
kavimlerin Merkezi Asya’dan Doğu Asya’ya yaptıkları büyük göç hareketleriyle
önem kazanmaktadır. XI. Yüzyılda gerçekleşen bu göç dalgalarına Oğuz ve
Türkmenlerin büyük bir kısmı da katılmıştı. Bu sebepten Birunî’nin eserleri, bu
dönemle ilgili araştırma problemlerinin çözülmesinde büyük katkı
sağlamaktadır.18 Yine, Birunî devrinde Hindistan Tarih Mektebi’nde Arapça’dan
Farsça’ya eser çevirisinin yaygınlaştığı ifade edilebilir.
XI. yüzyıl Selçuklu tarihine ilişkin birçok eser gün ışığına çıkmıştır.
Bunlardan birisi Selçuklu Sultanı Mesud’un veziri Şerefeddin Kaşanî (öl. 1139)
tarafından yazılmıştır. Kaşanî’nin hayatının sonlarına doğru Farsça olarak ele
aldığı Futur-ı Zamanü’s Südûr ve Sudur-ı Zamanü’l Futûr adlı eseri, 1072-1134
yılı olaylarını alıp orijinal bir tarih çalışması ortaya koymuştur. Yine bu hatıratın
ilaveli menin hazırlayan İmameddin İsfehanî, eseri Farsça’dan Türkçe’ye
tercüme etmiştir. Müellif Anuşirevan’ın çalışmalarını da tamamlayarak kitaba
eklediği zeyle, 1194 yılına kadar vuku bulan olayların tarihini de eklemiştir.
Ebu’l Feth Bundarî, 1226 yılında eseri kısaltarak, kitaba bir önsöz ve yeni
açıklamalar ilave etmiştir. Kaşanî’nin çabası ve İsfehanî’nin gayreti ile
gündemde tutulmaya çalışan eser, Selçukluların siyasi tarihi üzerine yazılmış en
kıymetli kaynaktır.19
XII. yüzyıl müelliflerinden Zahireddin Nişapuri’nin Selçuknâme adlı
eserinin varlığıyla ilgili umutlar kesilmişken, eser 1950 yılında bulunmuş ve
Tahran’da yayınlanmıştır. Bu tarih kitabı, kaynak bakımından paha biçilmesi zor
bir eserdir. Nişapurî, Selçuklu tarihi alanında kendisinden sonraki müellifler için
bir numaralı ana kaynak olma hüviyetini hep sürdürmüştür. Onun eserini ilk
kullanan müellif, XII.yüzyıl tarihçilerinden Muhamed Ravendî olmuştur.

16 Zeki Velidi Togan, “Birunî”, İslam Ansiklopedisi, (MEB ), C. II, İstanbul 1970, s.643. 17 Zeki Velidi Togan, a.g.m, s.636. 18 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.38. 19 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.31.
TAED 34, 2007, 255-273
-262- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Reşidüddîn de eserden faydalanmakla beraber, ana metni korumaya çalışmıştır.
XIV-XV. Yüzyıl tarihçilerinden Hafız Ebrû, Hamdullah Kazvinî, Muslihiddin
Larî ve Aksarayî de eserden istifade etmişlerdir. Ancak Nişapurî’nin kullandığı
kaynakları belirlemek çok güçtür. Nişapurî’nin bu eseri, Selçukluların ilk
dönemleri hakkında değerli bilgiler içermektedir. Bu bilgiler arasında Türkmen
boy liderlerinin Gazneliler’e karşı yaptığı savaşlar, mali yapıları, vergi sistemleri
ve Selçukluların devlet yapısına ilişkin önemli ayrıntılar, Şelçuknâme yazarının
tetkik ettiği hususlardır.20
XIII. yüzyıl başlarında Anadolu müellifi Ravendî’nin Râhatü’s Südûr ve
Ayetü’s Sürûr adı ile kaleme aldığı tarih çalışması, Farsça olup Melikşah’tan
itibaren Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarihini ihtivâ eder. Eser
kısalığı ile dikkat çeker.21 Eser, başlangıçtan 1194 yılına kadar gelen bir Selçuklu
tarihidir. Müellif, bu eseri 1203 yılında te’lif etmeye başlamıştır ve 1160-1199
tarihleri arasındaki Irak Selçukluları tarihi hakkında ayrıntılı ve güvenilir bilgiler
verir. Eksik tarafı kronolojiye önem vermemesi, bir edebiyat kitabı gibi darb-ı
mesel ve şiirlere fazla yer vermesidir.22
XIII. yüzyılda süsleme ve mübalağalarıyla Dürra-i Nadirî adlı eser, İran
tarih çalışmalarındaki belagât ilminin zirvesini gösterir. Mübalağalı tarih
yazıcılığının İran’daki diğer bir örneğini, Melik Keykavus’un XI. yüzyılda
emirlere öğütleri ihtiva eden, Kabusnamesi teşkil eder.23 Aynı doğrultuda
sayılabilecek diğer bir çalışma da Ferideddin Attâr’ın Tezkîretü’l Evliyâ’sıdır.
XII.yüzyıl sonlarında kaleme alınan eser, bu dönemde İran coğrafyasında
tercüme-i hal çalışmalarının seviyesini ortaya koyar.24
XII. yüzyıl Selçuklu tarihçisi olan Azimî, 1160 yılı olaylarına kadar
olayları yıl esasına göre bir eser ortaya koymuştur. Eser genel bir vekayinâme
özelliği taşır. Eser klasik İslam tarihlerine uygun tarzda yazılmıştır. Eserde kritik
ve estetik eksikliği kendini gösterir.25
Moğol dönemi öncesinde İran’da bir diğer tarih çalışması, Kadı
Beyzavî’nin Farsça kaleme aldığı Nizâmü’t Tevârih’tir. Bu eser genel tarih
yazımı özelliği gösterir. Eserde daha çok 1275’e kadar gelen İran hanedanları yer
alır. Bilhassa Fars Selçukluları ve atabeklerinin tarihi hakkında asıl kaynak

20 S.G.Ağacanov, a.g.e,s.32-33. 21 V.V.Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, II. Baskı, Ankara 1990, s. 27-30. 22 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 126-127. 23 İrfan Şahid, “ Fars Edebiyatı”, İslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, (Chambridge History of
Islam) C.IV, İstanbul 1989, s.225-226. 24 Helmut Ritter, ‘‘ Attar’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB), C.II, İstanbul 1970, s.10. 25 Ali Sevim, Azimi Tarihi, ( Türkçe Trc.Ali Sevim ) Ankara 1988, s.18.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -263-
durumundadır. Beyzavî, Salgurlular Devleti’nin yükselme ve çöküş dönemlerini
görmüş, Moğolların İran’ı istila etmelerine tanık olmuş, gördüğü bu olayları
temiz bir dille tasvir etmiştir.26
1220 yılından itibaren Orta Asya’da korkunç katliamlara neden olan
Cengiz istilası döneminde bu olaylara bizzat şahit olan ve Harzemşah Celaleddin
Mengüberdî’nin silah arkadaşı olan Muhammed Nesevî, Siretü Celaleddin
Mengüberdî adlı biyografisinde Harzemşah’ın hükümdarlık yılları ve seferlerinin
tarihi yanında Moğollarla yapılan savaşları anlatır. Nesevî’nin eseri, Ortaçağ
Müslüman tarihçiliğinde eşine az rastlanır bir edebî üslupla kaleme alınmıştır. Bu
değerli çalışmada, son dönem Harzemşahlar tarihi ve Cengiz Han’ın Orta Asya
istilası hakkında ilginç bilgiler yer almaktadır. Horasan Türkmenlerinin
işgalcilere karşı gösterdiği mücadeleleri anlatan kısım da oldukça önemlidir.27
1241 yılında tamamlanan bu eser, Moğolların Batı Türkistan ve İran’daki
faaliyetleri ve İsmailîler hakkında da önemli bir kaynak durumundadır. Eser
Arapça olarak kaleme alınmıştır. Nesevî’nin Futûr-ı Zamanü’s Südûr ve Zaman-ı
Futûru’s - Sudûr adlı Harzemşahlar Devleti’nin yıkılışından ve Moğol
istilasından bahseden Farsça bir tarih eseri daha bulunmaktadır.28
Moğol istilasının çağdaşlarından olan İbnü’l Esîr, Dünya tarihi
niteliğinde olan El Kamil fi’t Tarih adlı eserini Moğol istilası döneminde Arapça
olarak kaleme almıştır. İbnü’l-Esîr, gerçek bilgileri toplayıp tahkik ederken,
büyük cesaret sergilemiştir. El-Kamil, Fî’t- Târih adlı tarih çalışması, XI-XIII.
Yüzyıllar arası dönem İran ve Türk tarihi için kullanılması gereken önemli bir
tarih kaynağı durumundadır.29
Minhaceddin Cüzcanî’nin Tabakat-ı Nasırî adlı eseri de Moğol
istilasının tasvirini yapan tarih çalışmaları arasındadır. Eserin özellikle
Gazneliler, Gurlular, Selçuklular ve Harzemşahlar hakkındaki kısımları büyük
önem arz etmektedir.30 Bu kısımların hazırlanmasında Cüzcanî, günümüze
ulaşmayan kaynaklardan faydalanmıştır.31 Eser Farsça genel bir İslam tarihi
niteliğinde olup İran’daki hanedanlardan daha detaylı olarak bahseder.32

26 M.Şemsettin Günaltay, İslam’da Tarih ve Müverrihler, İstanbul 1991, s. 168. 27 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.44 - 45. 28 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 160-161. 29 İbnü’l- Esîr, El- Kâmil Fî’t-Târih, C.IX- XII, ( Türkçe Trc. Abdülkerim Özaydın, Ahmet
Ağırakça ), İstanbul 1987. 30 El-Cüzcanî, Tabakât-ı Nasirî, ( İng. Trans. by. H. G. Raverty, vol. I-II, London 1881. ) 31 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.45. 32 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 162-163.
TAED 34, 2007, 255-273
-264- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
XIII. Yüzyıl Fars tarihiliğinde genel tarih eserlerinin yanında bölgesel
tarih eserleri de büyük ilerleme kaydetmiştir. Şehirlerin, büyük eyalet ve
vilayetlerin tarihinin yazımına büyük önem verilmiştir. İbn. İsfendiyâr tarafından
1217 yılında tamamlanan Tarih-i Taberistan33 adlı eseri, bu tarz çalışmalara bir
örnek olup, Horasan ve Orta Asya ülkelerinin tarihlerine ait bilgiler
verilmektedir.34
II. İLHANLI- MOĞOL DÖNEMİ İRAN TARİHÇİLİĞİ
XIII - XIV. yüzyıl Orta Asya ve İran tarihçiliği, önceki dönemlerin
üslubunu yansıtmasına rağmen, kendine özgü birtakım yenilikler de
geliştirmiştir. Bu dönemde Arap edebî dilinin tamamen ortadan kaktığını, bunun
yerine Fars ve Tacik mekteplerinin daha etkili olduğunu görmekteyiz. Sınırlı
sayıda bulunan saray tarihçiliği ve hanedan merkezli tarih yazımı, zamanla yerini
genel tarih kitaplarına bıraktı. Bu tarzın geleneksel bir hal alması, doğu
tarihçiliğinde ilk defa dünya tarihi alanının oluşmasıyla sonuçlandı.
35
Reşidüdîn’in Câmiu’t-Tevârîh’i Dünya tarihinin en önemli telif denemesi oldu.
Reşidüddîn ile başlayan Moğol Tarih Mektebi, Moğollar’ın İslam
Dini’ni kabulü ile kendini ispatladı ve Benaketî, Hamdullah Kazvinî ile destanî
ve vekayinâme tarzına döndü. Reşidüddîn’in öncesinde ise daha çok münşî
tarzındaki yazımı ile Cüveynî bu konuda ilk adımı atmış oldu.36
1300 yılından XVI.yy başlarına kadar Irak, İran, Türkistan ve
Anadolu’da tarihçilik genellikle İlhanlılar ile Timurluların himayesinde devam
etti. Özellikle İlhanlılar döneminde çok değerli tarih çalışmaları yapıldı.
Ata Melik Cüveynî’nin Târih-i Cihangüşâ adlı eseri, Moğol istilası
sonrasında yazılan ilk Moğol- İslam tarihi durumundadır. Uzun yıllar Moğolların
hizmetinde çalışan Cüveynî, Hülagü’nün hizmetindeyken katıldığı Alamut
kalesinin zaptında ele geçirdiği Hasan Sabbah’ın hayatına dair kitabı, Târih-i
Cihangüşâ adlı eserinde özetledi. Üç cilt halinde telif edilen eserin birinci
kısmında Moğolların geleneklerinden, Cengiz Yasası’ndan, başlangıçtan Güyük
Han’ın vefatına kadarki Moğol tarihinden, ikinci kısımda Harzemşahlardan,
Hülagü dönemine kadarki İran Moğolları tarihinden, üçüncü kısımda ise Mönge
Han’ın tahta çıkışıyla başlayıp İsmaililerden bahseder. Eser, 1257 yılı olaylarıyla

33 İbn İsfendiyar, Tarih-i Tabaristân, Tahran 1320. 34 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.46. 35 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.46. 36 Hamilton.A.R.Gibb, a.g.m, s.794.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -265-
sona erer. Târih-i Cihangüşâ, Reşidüddîn ve Vassâf tarafından da kaynak olarak
kullanılmıştır
37
XIV.yüzyıl Fars tarihçiliği, İlhanlı döneminde büyük başarılara ulaştı.
Ortaçağ Doğu tarihçiliğinin en mükemmel eserlerinden olan Câmiü’t - Tevârih
bu dönemin başlarında kaleme alınmıştır. Eserin tartışmasız en büyük başarısı,
İslam tarihçiliğinde etkin olan dünya tarihi hakkında eski mülahazaları ortadan
kaldırmış olmasıdır.
XIII - XIV. yüzyıl Fars tarihçiliği, Doğu Asya Türk-Moğol uluslarının
sosyal ve kültürel özelliklerinin öğrenilmesinde önemli bir katkıda bulunurlar.
Câmiü’t- Tevârih, bu ulusların tarihine, dünya tarihinin bir parçası olarak bakma
olanağı sağlamıştır. Eserde Oğuz ve Türkmenlerin boy-şecere sistemine ve boy
kimliğine büyük önem verilmiştir.38
Câmiü’t Tevârih’in yazımına Gazan Han’ın emriyle başlanmış, Olcaytu
Han zamanında tamamlamıştır. Başta Abdullah Kaşanî olmak üzere birçok kişi
yardımda bulunmuştur. Kitap başlıca dört kısımdan meydana gelmektedir.
Birinci kısımda, Moğol ve Türk kabileleri, Cengiz Han’ın ölümünden Gazan
Han’ın ölümüne kadarki Moğol tarihi, ikinci kısımda Olcaytu tarihiyle Adem’den
kendi zamanına kadarki İslam Tarihi, Oğuzlar, Türkler, Çinliler, Hintliler,
Yahudiler ve Frenkler’in tarihi, üçüncü kısımda Arap, Yahudi, Moğol, Türk,
Frenk ve Çin hakim sülalelerinin şecerelerinden bahsedilir. Eserin İlhanlılar’a ait
olan kısmını Reşideddîn kendisi yazmıştır. Bu anlamda kollektif bir tarih
yazıcılığından bahsetmemiz mümkündür.39
Eserde Oğuz Destanı’nın en güvenilir nüshası da bir bölüm olarak yer
almıştır. Oğuz destanına dair rivayet Zeki Velidi Togan tarafından Türkçe’ye
tercüme edilmiştir.40
Abdullah Kaşanî’nin bir de Farsça bir tarihi vardır. Târih-i Olcaytu adını
alan eser, 1318 yılı olayları ile sona erer. Sağlam ve ayrıntılı bir tarih olan bu
eserin bir nüshası Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.41 Kaşanî’nin bu
eseri, tarih yazımının ayrı bir tarzını, günlük hadiselerin yorumsuz olarak basının
işlevine benzer bir şekilde yazılmasını temsil eder. Bu eser, yorumsuz olarak
yazıldığı için Timur devri tarihçileri için önemli bir kaynak durumundadır.42

37 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 165-166. 38 S.G.Ağacanov, a.g.e, s.47. 39 Zeki Velidi Togan, ‘‘Reşidüddin Tabip’’, Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi,IX, s.10. 40 Reşîdeddîn Oğuznâmesi, ( Türkçe Tercüme ve Tahlil: Z. Velidi Togan), İstanbul 1982. 41 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 233. 42 M.Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 312.
TAED 34, 2007, 255-273
-266- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Zekeriya Kazvinî’nin Asârü’l Bilâd ve Ahbârü’l İbâd adlı coğrafya eseri,
1280 sonrası olaylarını ihtivâ eden tarihi bilgiler de vermektedir. Eser, Farsça
yazan şairler, Anadolu Selçukluları ve Moğollar devrindeki Anadolu ve İran
coğrafyası ve tarihi bakımından değerli bir kaynaktır. Moğollar devrindeki
Anadolu şehirleri hakkında bilgiler de verir. Arapça olan eser Farsça’ya da
tercüme edilmiştir.43 Bu eserde Türk ve Moğollardan asli bir medeniyete mensup
milletler sıfatı ile bahsedilir. Yalnız İlhanlı hükümdarlarına yaranmak için eserde
eski Türk ananesi ve bazı Türk kabileleri Moğol gibi gösterilmiştir.44
1300 tarihinden önce Abdullah b.Fazlullah Vasssâf, Moğolların tarihini
yazmaya başladı. Vassâf, tarihini 1310 yılına kadar getirdikten sonra ilave olarak,
Moğol Devleti’nin menşeini, Harzemşahlar Devletini ve Hülagü’nün seferini
anlatır. Eser, İran edebiyatının en iyi örneklerinden biri kabul edilir. Müellif,
kendisini eseri hakkında yüksek fikirler beslediği Cüveynî’nin halefi olarak kabul
eder ve eserine onun kaldığı yerden başlar.45 Vassâf tarafından Cüveynî’nin
Târih-i Cihangüşâ’sına zeyl olarak yazılan Tecziyetü’l Emsâr ve Tecziyetü’l
Âsâr adını alan bu eser, 1258-1318 yılları arasında Moğolların İran ve
Türkistan’daki faaliyetlerinden bahseder. Beş ciltten oluşan bu esere Târih-i
Vassâf adı da verilir. Vassâf, tarihini kaleme alırken tarafsız davranmış,
Moğolların iyi taraflarını övdüğü gibi merhametsiz ve adaletsiz taraflarını
eleştirmiştir.46
Reşidüddîn’in tarihine özet ve zeyl olarak bir tarih yazan Benaketî ise
genel bir dünya tarihi yazıcılığı girişiminde bulunmuştur. Bu sebeple eserinde
muasırı olan hadiselerden başka, Çin, Hint, Beni İsrail ve Bizans tarihine de yer
vermiştir. Târih- i Benaketî adlı eser, dokuz bölümden oluşmaktadır. Benaketî
Tarihi’nin bir nushası, Aşırefendi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır.47
İlhanlı Devleti’nin son tarihçisi Hamdullah Kazvinî’nin yazdığı Tarih-i
Güzide, tarih kitaplarının incelenmesiyle ve onların özeti olarak telif edilmiştir.
Eser, Reşidüddîn’in eserinin bir özetidir.. Hamdullah Kazvinî, eserini, 1329
yılında tamamlamıştır. Eserin yazılmasında Câmiü’t Tevârih esas alınmış,
düzenleme konusunda bile bu eser taklit edilmiştir. Târih-i Güzîde, incelenirse
İsmailîler kısmına kadar Reşidüddîn’in eserinin aynen alındığı görülür. Kazvinî,
eserine yalnız Câmiü’t Tevârih’in ikinci cildinin Târih-i Etrâk ve Çin, Yehud ve
Frenk ve Hind’e ait bölümlerini almakla yetinmemiş, kendisi de fazla olarak

43 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 168. 44 M.Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 301-302. 45 V.V.Barthold, a.g.e, s. 51. 46 Ramazan Şeşen, a.g.e, s. 238-239. 47 M.Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 306.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -267-
bilgin ve şairlerin biyografileriyle, doğduğu yer olan Kazvin şehrinin tarihi ve
eserleri konusunda iki bölüm eklemiştir. Kısaca Târih-i Güzîde’de, İslam tarihi
içinde İran’da hakim olan sülalelerin hakimiyetleri özetlendiği gibi, İran’da birer
hükümet kuran Türklerle Moğollar konusunda da esaslı bilgiler vermiştir. Eserin
son bölümü Kazvinî’ye bir coğrafyacı olarak da ün kazandırmıştır. İran şehirleri
konusunda yazdığı sayfalarda çekici ve renkli tasvirler, ticarete, ziraata, halkın
ahlak ve adetlerine, karakterlerine dair kıymetli bilgiler çok fazladır.48 Bunun
yanında esere önemli şahsiyetlerin tercüme-i halleri de eklenmiştir. Bu yönüyle
eserin değeri bir kat daha artmıştır. Kazvinî’nin değerlendirme gücü,
Reşidüddîn’den daha üstündür. Reşidüddîn, Samanîler ile ilk Gazneliler tarihini
verirken Utbî’nin eserinin Farsça tercümesini aynen tekrar ettiği halde Kazvinî,
Utbî’nin almadığı fakat diğer kaynaklarda bulunan bazı bilgileri de eserine
eklemiştir.49 Ayrıca Kazvinî’nin Zafernâme ve Nuzhetü’l Kulûb adlı iki eseri
daha vardır. Nuzhetü’l Kulûb coğrafya ve kozmografya ile ilgilidir. 50 Bu eser,
büyük bölümü ile Katip Çelebi’nin Cihannümâ adlı eserinde aynen
tekrarlanmıştır.51
Zekeriya Kazvinî’nin 1275 tarihinde tamamladığı Âsâru’l- Bilâd ve
Ahbâru’l-İbâd adlı Arapça coğrafya eseri de İran’da yapılan coğrafya
çalışmalarından biridir. Eser, İran, Anadolu ve Ön Asya beldelerinin coğrafî
yapıları hakkında bilgiler verdiği gibi, dönemin hadiseleri hakkında tarihî bilgiler
de bulundurmaktadır.52
Bu dönemde Farsça’da tarihi hal tercümesinin yokluğu dikkat çeker.
Farsça umumî tarihlerde XIII.yüzyıldan sonra ölüm haberleri, değerli şahsiyetler,
vezirler, şairler ve ediplere ayrılmış bir kısım da bulunur. Daha sonraki
devirlerde ise çağdaş hal tercümeleri İran dilinde yazılmaya başlanmıştır. Buna
örnek olarak Herat Mektebi müelliflerinden Seyfüddin Fazlî ve Hwandmîr’in
vezirlere dair yazdıkları hal tercümeleri gösterilebilir.53
Timur devrine gelince, Timur’un kendi hukukunu korumak için bir
‘‘Vezirler Efsanesi’’ tertip ettiği bilinmektedir. Bunu ilk defa Uygur
kaynaklarına bağlı kalan XV.yüzyıl tarihçilerinde görüyoruz. Bu tarih
kitaplarının en meşhuru 1425’te tamamlanan Şerefüddin Yezdî’nin

48 M.Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 316. 49 Barthold, a.g.m, s.52. 50 Hamdullah Müstevfî al-Kazvinî, Nüzhetü’l-Kulûb, Nşr. Guy Le Strange, II. Baskı, Leiden 1993. 51 Katip Çelebi, Cihannümâ, İstanbul, H.1145. 52 Zekeriya bin Muhammed el-Kazvinî, Âsâru’I-Bilâd ve Ahbâru’l-İbâd, Dar Sader Yay. Beyrut,
Tarihsiz. 53 Hamilton, A.R.Gibb, a.g.m, s.795.
TAED 34, 2007, 255-273
-268- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Zafernâme’sidir.54 Yezdî, Şahruh’un oğlu İbrahim Sultan’ın arzusu üzerine
yazmaya başladığı bu önemli eseri, edebi, musanna bir üslupla kaleme almıştır.
Dört sene içinde tamamlanan bu eserini yazarken arşiv vesikalarına, tarih
kitaplarına, önemli kişilerin hatıralarına başvurmuştur.55 Eser, Çağatay
nesepleriyle uluslarının durumundan söz eden Tarih-i Cihangîr adında bir giriş ile
Şahruh’un ikinci oğlu İbrahim Mirza’nın son dönemlerine kadar Timuroğulları
tarihinden oluşmaktadır. Yazar, girişte Türklerin efsanevî köklerinden başlayarak
Timur’un ortaya çıkışına kadar gelmiş, bunun arkasından da Timur’un fetih ve
zaferleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Devletşâh ve Hwandmîr gibi
kimselerin, ifadesindeki tatlılık, cümlelerindeki güzellik bakımından o zamana
kadar Farsça ile yazılmış olan kitapların hemen hepsine tercih ettikleri eser,
Timur’un tarihî olaylarını tasvir eden eserler arasında çok önemli bir yer
tutmaktadır.56 Timur’un torunu İbrahim Mirza’nın emriyle düzenlenen eser,
doğal olarak birçok yönleri ile taraf tutularak yazılmıştır. Bu nedenle Timur
dönemi için yalnızca bu esere bakmak yetmediği gibi Timur hakkında doğru bir
düşünceye varabilmek için buna karşı yazılan İbn. Arabşâh’ın Acâibe’l Makdûr
fî Nevâib-i Timur adlı eserine de bakılmalıdır.57
İbn. Arapşâh’ın bu eseri, Timur hakkında yazılmış Arapça tek eserdir.
Edebî bir üslupla yazılmıştır. Timur’dan başka, onunla mücadele eden
hükümdarlar hakkında da bilgi verir. Seyahatleri esnasında Timur’un seferleriyle
ilgili bilgi toplamıştır. Hissi ifadeler dışında doğru ve sağlam bilgi vermiştir.
Farsça kaynaklarla arasında büyük fark yoktur. Semerkand ve bu şehirdeki ilmi
muhit hakkında kıymetli bilgiler ihtiva eder.58
Timur’un tarihini Nizameddîn Şamî de Zafernâme adlı kitabında
anlatmıştır. Şamî, Yezdî’nin Zafernâme’sini kendi eseri için esas kabul edip,
Uygurların manzum tarihi de üzerine ekleyerek tarihini Timur devrine kadar
getirmiştir.59
Nizameddîn Şamî’nin Zafernâme’sinin devamı niteliğinde bir başka
Timur tarihi Tâcü’s- Selmânî’nin Tarihnâme’sidir.60 Timur’un son saltanat
yılındaki faaliyetleri ile Timur’un ölümünü müteakip 1409 yılına kadarki saltanat

54 Şerefeddîn Ali Yezdî, The Zafarnamah by Maulana Sharafuddin Ali of Yazd , edited for the
Asiatic Society of Bengal by Maulawi Muhammad Ilahdad , I –II, Kalkutta 1887- 1888. 55 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.244. 56 Tacü’s- Selmânî, Tarihnâme, ( Türkçe Trc. İsmail Aka ), Ankara 1988,Önsöz Bölümü, s. 1 57M.Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 372-373. 58 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.216. 59 Barthold, a.g.e, s.52. 60 Tacü’s- Selmânî, Tarihnâme, ( Türkçe Trc. İsmail Aka ), Ankara 1988.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -269-
mücadelelerini anlatan Tarihnâme, Şahruh dönemi hadiselerini kaleme almakla
görevlendirilen Şahruh’un tarihçisi Tâcü’s- Selmânî tarafından kaleme alınmıştır.
Eser, XV. yüzyıl başındaki Horasan ve Türkistan bölgesi tarihi konusunda en
önemli tarih kaynağı durumundadır.61
Yine Timur tarihini Abdullah el- Hâtifî de başka bir Zafernâme yazarak
işlemiştir. Şahruh zamanında yazılan önemli tarih kitaplarından biri Cengiz ve
Timur sülalelerinin neseplerinden bahseden Muizz el-Ensab fî Şeceret-i Selâtin-i
Moğol’dur. Bu eserin müellifi belli değildir. Bazı kısımları Barthold tarafından
Petersburg’da yayınlanmıştır.
Bu dönemde Kemâleddin Semerkandî’nin Farsça kaleme aldığı Matla elSa’deyn
ve Mecma el-Bahreyn adlı eserinde Ebû Saîd Bahâdır Han’ın
doğumundan(1304), 1471 yılına yani Hüseyin Baykara’nın tahta çıktığı yıla
kadar Çağatay Ulusu arasında cereyan eden olaylardan, bahsedilir. Timur’un
ölümünden Hüseyin Baykara’nın tahta çıkışına kadarki olayları anlatan ikinci
kısım orijinaldir. Çünkü bu yıllar arasında cereyan eden olaylar, müellif
tarafından bizzat takip edilmiştir.62
Doğuda Timurlularla başlayan ilmî ve edebî Rönesans döneminin seçkin
kişilerinden biri olan Timur devri tarihçilerinden Hâfız Ebrû’nun Şahruh’un
emriyle yazdığı Zübdetü’t Tevârih-i Baysungur adlı tarih çalışması, 1471 yılında
tamamlanmış olup 1304-1471 yılları arasındaki olayları konu edinir. İlhanlıların
sonuna kadar gelen bu eser, Olcaytu ve Ebû Saîd Bahâdır Han devirlerinden
bahseder. Bu eser, müellifin Mecmuatü’t- Tevârih adlı büyük bir tarihinin son
kısmını oluşturur. Bu genel tarih, hilkatten 1427 yılına kadar gelen olayları ihtivâ
eder. Buradaki yıllara dağıtılan olaylar vekayinâme tarzında düzenlenmiştir. Bu
eserin üçüncü ve son kısmı çok önemlidir. Üçüncü kısımda Selçuklular ve
İlhanlılar zamanında İran tarihinden, Zübdetü’t Tevârih-i Baysungur adını alan
son kısımda ise Timur ve 1427 yılına kadarki Şahruh tarihinden söz edilir. Eserin
orijinal kısmı bu son kısmıdır. Müellifin bundan başka iki ciltlik Mesâlikü’lMemâlik
ve Suverü’l - Ekâlîm adlı Horasan, Kirman ve Maveraünnehir’in tarihi
ve coğrafyasından söz eden bir eseri ile Nizâmüddin Şamî’nin Zafernâmesi’ne
bir zeyli de bulunmaktadır.63

61 Tacü’s- Selmânî, a.g.e., s.1.
62 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.244. 63 Felix Tauer, Timurlular Devrinde Tarihçilik, Belleten, CXIII, s.54,55; Ramazan Şeşen, a.g.e,
s.242,243.
TAED 34, 2007, 255-273
-270- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Yine İlhanlı ve Timurlu tarihi açısından zikredilmesi gereken önemli
eserlerden diğerleri de Devletşâh el- Semerkandî’nin Farsça şiir yazan şairlerden
bahseden ve hatimesi Hüseyin Baykara’ya tahsis edilmiş olan Tezkîretü’ş –Şuarâ
adlı eseri, Mirza Muhammed Kâsımî tarafından yazılan Şahruhnâme adlı eser,
Muineddin el- İsfirazî’nin Hüseyin Bahadır Han’ın teşvikiyle yazdığı Ravzatü’lCennât
fi Evsâf-i Medineti’l Herat adlı Herat Tarihi64 ve Ebû Bekir etTihranî’nin
Karakoyunlu-Timurlu mücadelelerinden bahseden ve Kitâb-ı
Diyarbekriyye isimli tarih çalışmalarının belirtilmesi gerekir.65
Timur devri kaynakları, bir tarihçi için kötü puan olacak şekilde sadece
siyasi olaylara ve iç anlaşmazlıklara yer verir, hükümdara asi veya sadık sülale
mensuplarını kaydeder. Bu kaynaklarda iktisadî ve ictimaî sebeplere ait bilgi
bulmak çok zordur. Bunun yanında yine de siyasete dair eserlerin müellifleri,
teb’anın durumuna dair bazı bilgiler vermişlerdir. Bu devre ait hal tercümelerinde
ise ictimaî, iktisadî ve kültürel bazı bilgilere rastlanabilir. Bu konuda Ali Şir
Nevaî’nin Mecâlise’n- Nefâis adlı eseri örnek olarak gösterilebilir.66
Burada ismi ayrıca bahsedilmesi gereken bir kişi vardır ki o da Timurlu
devri edebiyatına ve bu dönem Rönesans’ına büyük katkıda bulunan Ali Şir
Nevaî’dir. İran edebiyatına büyük katkısı olan Nevaî’nin Nefehatü’l Üns adlı
eserinde kadın ve erkek mutasavvıflardan bahsedilir. Ali Şir Nevaî ayrıca
Timurlu devrinde yetişen birçok tarihçiyi de himayesine almıştır. Bunlardan
Hwandmîr ve Mîrhwand çok önemli eserler vücuda getirmişlerdir.
Timurlular döneminde İran’da yazılan tarih kitaplarının genişlik ve
kapsam bakımından en önemlisi Mirhwand’un eseridir. Ravzatü’s Safâ fî Sîreti’l
Enbiyâ ve’l Mülûk ve’l Hulefâ adını alan bu eser, bir bakıma Doğu tarihinin bir
ansiklopedisi niteliğindedir.67 Mirhwand, diğer Türk tarihçileri gibi, bu eserine
ilk yaratılıştan başlamış, peygamberler tarihi ve eski İran hakkında uzun
ayrıntılar verdikten sonra, İslam tarihine geçmiştir. Müellifin eserini yazarken
Hafız Ebrû’nun Mecmuatü’t- Tevârih adlı eserinden ilham aldığı anlaşılmaktadır.
İslam tarihine ait ciltlerde, İslamiyet’in doğuşu ve halifelerin tarihi anlatıldıktan
sonra Türk, Tatar ve Moğol tarihlerine geçilerek Sultan Hüseyin Baykara
zamanına kadar olan olaylar bütünüyle incelenmiştir. Mirhwand, bu eseri Doğu
kaynaklarının büyük bir çoğunluğunu inceledikten sonra oluşturmuş olduğundan,
eser, Doğu tarihlerinin bir özeti niteliğindedir. Eserin üçüncü ve dördüncü

64 Ramazan Şeşen, a.g.e, s.246-247. 65 Ebû Bekir-i Tihranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, ( Türkçe Trc Mürsel Öztürk), Ankara 2001. 66 Felix Tauer, a,g,m, s.66-67.
67 Mîrhwand, Ravzatü’s Safâ fi Sireti’l Enbiyâ ve’l Mülûk ve’l Hulefâ, ( Tashih: Çemşîd Giyânfer
), C.I-XV, Tahran, H.1380,
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -271-
ciltleri, Rüstem Paşa’nın emriyle Mustafa b. Hasanşah tarafından Türkçe’ye
tercüme edilmiş, Balatîzade Hasan tarafından yapılan ikinci tercüme 1338 yılında
İstanbul’da yayınlanmıştır.68
Ali Şir Nevaî’nin kültür okulunda yetişen Hwandmîr, Mîrhwand’un
kızının oğludur. Hwandmîr’in en önemli eseri Habîbü’s Siyer fî Ahbâr-i Efradi’l
Beşer adlı Farsça tarihidir. Bir dünya tarihi olan bu eser her biri dört bölümden
meydana gelen üç cilt halinde kaleme alınmıştır. Eser hilkat ile başlayıp Şah
İsmail’in öldüğü yıl olan 1524 yılına kadar gelir. Bu arada Hindistan’da iken
eserin sonuna bazı ilaveler yapmıştır. Kitabın Timurlulardan önceki kısmı, dedesi
Mîrhwand’un eserinden ve diğer bazı kaynaklardan faydalanılarak meydana
getirilmiştir. İlk iki cildi İslam tarihinden bahseder. Üçüncü cilt Cengiz Han’dan
sonraki Türklerin ve Moğolların tarihinden bahseder. Bu cilt eserin yarısını
meydana getirir. Eserin Timurluların son devirleri ile Safevîler devrinden
bahseden kısmı orijinaldir. Bundan başka Timurlular ve Safevîler devrindeki
hükümdarlara ait bahislerin sonunda alimlerin, ediplerin, büyük kişilerin vefatları
yer alır. Bu biyografiler önemlidir.69
Hwandmir, büyük babasının eserini tamamlamak yanında başka tarihler de
yazmıştır. Bunlar; Meşhur hükümdar ve bilginlerin meşhur hareket ve sözlerini
tarih sırası ile nakleden Meâsire’l Mülûk, Herat’ın tasviri ve muassır kişilerden
bahseden Hülâsatü’l Ahbâr fi Beyâni’l Ahbâr ve’l Ahyâr, meşhur vezirlere ait hal
tercümelerini ihtivâ eden Düstûre’l Vüzerâ, Müntehab-ı Tarih-i Vassâf, ve
Hümayunnâme’dir.70
KAYNAKLAR
AĞACANOV, S.G., Oğuzlar, ( Türkçe Trc. Ekber N.Necef-Ahmet
Annaberdiyev) , İstanbul 2002.
BARTHOLD, V.V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, (Türkçe Trc. H. Dursun
Yıldız), Ankara 1990.
___________., ‘‘ Beyhaki’’, İslam Ans. ( MEB) C.II, İstanbul 1970,
CAHEN, Claude, ‘‘İslamiyet’’, ( Türkçe Trc. E.Nermin Esendor), Ankara 1990.

68 Şemsettin Günaltay, a.g.e, s. 400-401. Ramazan Şeşen, a.g.e, s.247-248. 69 Ramazan Şeşen, a,g,e, s.248-249. 70 Felix Tauer, a.g.m, s.64.
TAED 34, 2007, 255-273
-272- M. DEMİR: İslam Ortaçağı’nda İran Bölgesindeki Tarih Yazıcılığı
Cüzcanî, Tabakât-ı Nasirî, ( İng. Trans. by. H. G. Raverty), vol. I-II, London
1881.
Ebû Bekir-i Tihranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, ( Türkçe Trc Mürsel Öztürk), Ankara
2001.
GÜNALTAY, M.Şemsettin, İslam’da Tarih ve Müverrihler, İstanbul 1991.
Hamdullah Müstevfî al-Kazvinî, Nüzhetü’l-Kulûb, Nşr. Guy Le Strange, II.
Baskı, Leiden 1993.
HAMİLTON, A.R.Gibb, ‘‘Tarih’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB) ,XI, İstanbul
1970.
İbn İsfendiyar, Tarih-i Tabaristân, Tahran 1320.
İbnü’l- Esîr, El- Kâmil Fî’t-Târih, C.IX- XII, ( Türkçe Trc. Abdülkerim
Özaydın, Ahmet Ağırakça ), İstanbul 1987.
Katip Çelebi, Cihannümâ, İstanbul, H.1145.
KÖPRÜLÜ, Fuad, ‘‘İbn-i Funduk ’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB ), C.II, İstanbul
1970.
Mîrhwand, Ravzatü’s Safâ fi Sireti’l Enbiyâ ve’l Mülûk ve’l Hulefâ, ( Tashih:
Çemşîd Giyânfer ), C.I-XV, Tahran, H.1380.
Nizamülmülk, Siyasetname, ( Türkçe Trc. Nureddin Bayburtlugil), II. Baskı,
İstanbul 1987.
Reşîdeddîn Oğuznâmesi, ( Türkçe Tercüme ve Tahlil: Z. Velidi Togan), İstanbul
1982.
RİTTER, Helmut , ‘‘ Attar’’, İslam Ansiklopedisi, (MEB), C.II, İstanbul 1970.
SEVİM, Ali, AzimÎ Tarihi, ( Türkçe Trc.Ali Sevim ) Ankara 1988.
SPULER, Berthold , “İran Tarihçiliğin Gelişimi”, (Türkçe Trc. Mustafa Demir ),
Türk Dünyası Araş. Dergisi, 134, Ekim 2001.
ŞAHİD, İrfan, “ Fars Edebiyatı”, İslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti,
(Chambridge History of Islam) C.IV, İstanbul 1989.
Şerefeddîn Ali Yezdî, The Zafarnamah by Maulana Sharafuddin Ali of Yazd ,
edited for the Asiatic Society of Bengal by Maulawi Muhammad
Ilahdad , I –II, Kalkutta 1887- 1888.
ŞEŞEN, Ramazan, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998.
TAED 34, 2007, 255-273
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum 2007 -273-
TAED 34, 2007, 255-273
Tâcü’s- Selmânî, Tarihnâme, ( Türkçe Trc. İsmail Aka ), Ankara 1988.
TAUER, Felix, Timurlular Devrinde Tarihçilik, Belleten, CXIII, ( Ocak 1965),
Sayı:113.
TOGAN, Zeki Velidi, “Birunî”, İslam Ansiklopedisi, (MEB ), C. II, İstanbul
1970.
_________________,‘‘Reşidüddin Tabip’’, İslam Ansiklopedisi, C.IX, İstanbul
1970.
Zekeriya bin Muhammed el-Kazvinî, Âsâru’I-Bilâd ve Ahbâru’l-İbâd, Dar Sader
Yay. Beyrut, Tarihsiz.

Konular