İRAN VE IRAK TÜRKMENLERİNİN ŞİFAHİ EDEBİYATINA MUKAYESELİ BİR BAKIŞ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 15
İRAN VE IRAK TÜRKMENLERİNİN ŞİFAHİ EDEBİYATINA
MUKAYESELİ BİR BAKIŞ
Abdolrahman DİEJİ*
1
* Dr.
Özet
Bu makalede Irak’ın kuzeyinde ve İran’ın kuzeyinde yaşayan birbirinden uzak iki Türkmen
halkının şifahi edebiyatı ele alınarak aralarında bir mukayese yapılmıştır. Özellikle iki bölgede
bulunan atalar sözleri, bilmeceler, mâniler, ninniler ve düğün nağmeleri mukayese edilerek
benzerlikleri ortaya çıkarılmıştır. Bazı örnekler o kadar birbirine benzerdir ki bu iki halkın
ortak tarihe, kültüre ve edebiyata sahip olduğu apaçıktır.
Anahtar kelimeler: İran Türkmenleri, Irak Türkmenleri, Türkmensahra, Şifahi edebiyat.
Abstract
In this article,by discussing the verbal literature of two Turkmen communities living in
northern Iraq and northern Iran,a comparison was made between them.Particularly,by
compraing dictums,riddles,lullabies, songs of wedding ceremonies,similarities between these
two communities are revealed. Some examples are so similiar with each other that,obviously
these two communities have a common history,culture and literature.
Key words: Iranian Turkmens, Iraqi Turkmen, Turkmensahra, verbal literature.

Derin bir geçmişe ve önemli bir medeniyete sahip olan Türkmenler değişik
ülkelerde yaşamaktadır. Bu halk bazı ülkelerde genel Türk adını taşımakta, bazı
ülkelerde ise Türkmen adıyla tanınmaktadır.
Bugün 6 milyon nüfusa sahip olan Türkmenistan’dan sonra 3 milyon Afganistanlı
2 milyon İranlı ve 3 milyon Irak Türkmeni vardır. Ayıca de Suriyeli Türkmenler de
bilinmektedir.
16 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
Bu çalışmada Irak Türkmenleri ve İran Türkmenlerinin sözlü edebiyatı
karşılaştırılmalı olarak ele alınacaktır. Irak Türkmenleri merkezi Kerkük olmak üzere
Irak’ın kuzeyinde, İran Türkmenleri ise merkezi Kümbet olmakla beraber İran’ın
kuzeyinde Hazar Denizi’nin doğusu ve Türkmenistan Cumhuriyeti’nin güneydeki
sınırı ötesinde yaşamaktadır. İran ve Türkmenistan Türkmenleri arasında Rusya-
İran-Afganistan üçgeninin sınırı 1881 yılında yapılan Ahal Antlaşması’yla çizilmiştir.
Ancak Türkmen milleti ikiye bölünüp birbirinden ayrı düşse de dilleri, edebiyatları,
folkloru aynen devam etmiştir. Dolayısıyla bugün İran Türkmeni’nden söz ettiğimizde
Oğuz dillerinden olan Türkmenistan dili ve şivesi ile konuşan, Türkmenistan’la aynı
edebiyata ve folklora sahip olan bir halk göz önünde bulundurulmaktadır. İçlerinde
soydaş severlik duygusu çok güçlü olan 2 milyon İran Türkmeni, dünyadaki Türkleri
ve özellikle Türkmenlerin hayatını merak etmekte ve onlarla ilişkiye geçmeyi arzu
etmektedir.
Bunlar arasında Irak Türkmenlerinin hayatlarını daha fazla merak ettiklerini
söylersem hiç de abartılı olamaz. Çünkü bu iki halkın benzer kaderleri vardır; ikisi
de ülkelerinde azınlık sayılır, ikisi de kendi kimliklerini korumak için mücadele
verirler. İkisi de tarih boyunca ve yakın zamanda birçok savaş ve kan-ateş günleri
yaşamışlar.
Bu halkın ikisi de yazılarında Arap alfabesini kullanmakta ve bu yüzden birbirlerinin
eserlerini okumakta zorluk çekmemektedir. Dolaysıyla İran Türkmenleri, Irak
Türkmenleri arasında iyi tanınmasalar da İran Türkmenlerinin Iraktaki kardeşlerinin
edebiyatı ile yakından ilgilendiklerini söylemek doğru olur.
Irak Türkmenlerinin çağdaş edebiyatı Türkiye ve Irak dil ve edebiyatının etkisi
altında, İran Türkmenlerininse İran ve Türkmenistan dil ve edebiyatının etkisi altında
olup farklı tarzlar ve okullara sahiptirler.
Ama bu halkların ortak geçmişi ve medeniyeti göz önüne alınıp halk edebiyatlarına
bakılırsa birçok benzerlik ve ortaklıklar bulmak mümkündür. Halk edebiyatındaki
şaşırtıcı benzerlikler bu iki halkın bir kökten olduğunu açıkça göz önüne serer.
Dolaysıyla bu araştırmada İran ve Irak Türkmenlerinin sözlü edebiyatının bazı
örnekleri ele alınarak karşılaşma yapılıp ortaklıklar ve farklılıklar ortaya konulacaktır.
Bu karşılaştırmada iki Türkmen halkının masalları, nağmeleri, halk şiirleri,
merasim şarkıları, atasözleri, bilmeceleri gibi sözlü ürünleri genel olarak gözden
geçirildi. Aslında dünyadaki bütün insanların düşünce ve duygularında ortaklık ve
benzerlik olduğu gibi bunların edebiyatı ve folklorunda da benzerliklerin olması gayet
normaldir. Bu iki halkın ortak tarih, milliyet ve medeniyetine sahip olmasından dolayı,
bunlardaki bazı gelenekler ve şarkılar, sözler benzerlik ve ortaklık göstermektedir. Bu
araştırmada en fazla ortaklık ve benzerliğe sahip edebî türler ele alınarak bunlardan
örnekler verilmiştir.
Atasözleri:
Türk milleti, konuşmalarında atasözlerini çok kullanan milletlerdendir. Ölüleri
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 17
saygıyla hatırlamak, yaşlılara saygı göstermek Türk cömertliğinin bir özelliğidir. Bir
Türkmen atasözüne göre:
Ölüsini sılan (ölüsüne saygı gösteren) beğ bolar, ulusunu sılan bay (Zengin) bolar.
Ancak bu saygı sadece yaşa olan saygı değil geçmişe, tarihe, ata-babaların
tarihteki tecrübelerine, edindikleri bilgi ve görüşlerine olan saygıdır. Atasözleri
bilim, düşünce ve hayat tarzının tükenmez altın hazinesidir ve ata-babaların arzu ve
hayallerini, görüşlerini kısaltıp en özet şekilde yeni kuşaklara vermektedir. Tanrı,
tabiat, at ve diğer hayvanlar ve insanın hayatta karşılaşabileceği her bir olay Türkmen
atasözlerinin konusunu oluşturur. İran ve Irak Türkmenleri atasözlerine bakıldığında
hem mana hem kalıp açısından büyük benzerlik ve ortaklıklar bulunur. Bu iki halkın
birbirinden uzak düşmesine rağmen bazen öyle benzer atasözlerine rastlamaktayız ki
iki si de bir ata-babanın sözüdür diyebiliriz.
Bu atasözleri bazen İran ve Irak Türkmenlerinde aynı sözlerle ifade edilir ve onları
sadece lehçelerinden ayrıt etmek mümkündür. Bazen de sadece bir iki kelime değişir.
Bir Irak Türkmen atasözüne göre bu dünyada:
Çoh gezey çoh biley, çoh yaşıyan çoh bilmez.
İran Türkmeni de bu sözü kendi söyleyişi ile onaylar:
Köp (çok) yaşan bilmez, köp (çok) gezen biler.
Sadakat, samimiyet ve doğruyu söylemek Türkler arasında büyük öneme sahiptir.
Türk adlı insanlar riya ve tezvir ve siyaset yapmayı çok sevmezler, Türkün başı gider
sözü gitmez. O yüzden Türk babası, atasözünde de çocuklarına her zaman doğru
söylemeyi tavsiye eder.
Irak Türkmeni:
“Eğri otı, düz sözleş” der
İran Türkmeni ise bu sözü onaylar:
Eğri otur, doğrı gürle!
Türkmen atasözüne göre herkes yapabileceği işini yapmalıdır, yapabileceği işine
göre konuşmalıdır. Bunu hem Irak, hem İran atasözü onaylar.
Irak Türkmeni:
Yoganve göre ayağı uzat.
İran Türkmeni:
Yorgana göre ayagıñı uzat.
Yorgan kısa olursa ayağını biraz toparlamak zorundasın yoksa kışta üşütürsün;
hayatta da kendi çözümünü kendi imkânlarına göre bulacaksın, yorgan hayat
18 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
şartlarının benzetmesidir. Atasözü bazı sözleri açık açık söyler üstteki örnekler gibi,
bazen ise metafor, benzetme, temsil dili ile manasını anlatır.
Irak Türkmeni:
İt hürür kervan yürür.
İran Türkmeni:
İt üyrer kerven maksada yeter.
Irak Türkmeni:
At atlını tanır.
İran Türkmeni:
At üstüne münyanı (bineni) tanar (Tanır).
Irak Türkmeni:
Acık tohtan habarı yohtu.
İran Türkmeni:
Acın doktan habarı bolmaz.
Irak Türkmeni:
Yığlamayan uşağa emcek virmezler.
İran Türkmeni:
Ağlamayan oğlana emme yok.
Irak Türkmeni:
Adam işlemeyince dişlemez.
İran Türkmeni:
İşlemedik dişlemez.
Irak Türkmeni:
Uşağı işe gönder, ardıca git.
İran Türkmeni:
Oğlana yumuş (iş) buyr ızından özuñ git.
İrak Türkmeni:
Balık baştan kohlar.
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 19
İran Türkmeni:
Balık başından porsar (kokar).
Bu ortaklık deyim şeklinde söylenen atasözünde de vardır:
Irak Türkmeni:
Gızın sana diyerim, genlim sen eşit.
İran Türkmeni:
Gızın sañga diyyarim, gelinim sen düş(in)!
Bazı Irak Türkmenleri ve İran Türkmenlerinin bazı atasözleri birbirine benzer
olduğu hâlde farklı ifade ve benzetmeye sahiptir. Bu farklılık genelde iki bölümlü
atasözlerinde görülür. İki mısralı şiir gibi yazılan bu atasözlerinde bir mısra benzer,
bir mısra farklı görülür.
Irak Türkmeni:
Adım adım yol olu (olur), damla damla göl olu (olur).
İran Türkmeni:
Dama dama göl bolar hiç dammasa çöl bolar.
Irak Türkmen atasözünün ikinci bölümü, İran Türkmenlerinde vardır ama “adım
adım yol olu” ifadesi İran Türkmenlerinde yoktur. “Hiç dammasa çöl olur” ifadesi ise
Irak Türkmenlerinde yoktur.
Yine bir örnek:
Hayvan gohlaşa gohlaşa, beni adam yahlaşa yahlaşa
Hayvan ısğaşa ısğaşa, insan soraşa soraşa
Bu atasözlerinin biri İran diğeri Irak Türkmeni’ne ait olsa da ayrı atasözüdür.
Irak Türkmenleri varyantındaki “gohlama” sözü ile İran Türkmen varyantındaki
“ıslama” sözü aynı anlamdadır ancak ilk varyanttaki “yahlaşa yahlaşa” sözü ile ikinci
varyanttaki “soraşa soraşa” sözleri farklı anlamlar taşır.
Görüldüğü gibi Türkmen ata-babalar, sözlerini daha güçlü ve kalıcı yapmak için
onları şiir şeklinde yazmaya, kafiye ve redifli yapmaya da çalışmışlardır.
Bazen İran Türkmeni ve Irak Türkmeni bir manayı ifade etmek için atasözünde
müşterek kelimeleri farklı bir benzetme ve ifade ile kullanırlar. Mesela aşağıdaki
atasözlerinin ikisinde de birlik anlamı verilmek için “el” sözü kullanılmıştır ama her
birinde farklı bir biçimde kullanılmıştır.
Irak Türkmeni:
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
20 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
İran Türkmeni:
El eli yuwar( yıkar), iki el yüzü.
Başka bir örnekte ise üzüm üzüme bakıp karardığı gibi, kavun da kavunun
renginden etkilenir. Demek ki her şey kendi cinsinden olan şeyden etkilenir. Irak
Türkmeni üzüm metaforu ile İran Türkmeni ise kavun metaforu ile kendi fikrini beyan
etmiştir.
Irak Türkmeni:
Üzüm üzüme baha bah garali.
İran Türkmeni:
Gavun gavundan renk alar, reng almasa heng.
Bilmeceler:
Halk edebiyatının epik türlerinden biri bilmecelerdir. Bugünkü değişik eğlencelerin
olmadığı dönemlerde bilmeceler halk arasındaki eğlencelerden biriydi. İnsanlar boş
zamanlarında birbirine bilmece sorarak yarışıyorlardı. Bilmeceler sadece bir eğlence
aracı değil insanların zekasını ve bilgisini arttırma aracıydı da. Büyük şairler bile ara
sıra bilmece tarzında şiirler yazarak muşaere etmişlerdir. Irak Türkmenlerinden Lezgi
Ahmet ile Hasta Kasım arasında, İran Türkmenlerinden ise Türkmenlerin ünlü şairi
Mahtumkulu ile Meñli Şair arasında bilmeceli müşaireler olmuştur. Mahtumkulu bir
bilmecesinde şöyle sorar:
Ol kimidir dabanından soydular.
Şahir bolsañ şondan bize habar ber
Bu sorunun cevabı Iraklı Türkmen şairi Nesimi’dir:
Nesimini dabanından soydular
Bizden salam bolsun coğap (cevap) şeyledir
Bilmeceler belli bir olayın şairane tasviridir ve insanın tabiat ve cemiyet hakkındaki
düşüncesi ve hayat tecrübesini gizli bir şekilde dile getirirler. Bilmecede her olayın
mefhumu veya herhangi bir şeyin özelliği dolaylı biçimde söylenir, diğer yönleri saklı
tutulur.
Bu bilmeceler kimi zaman bir satırda, nesir şeklinde; kimi zaman şiir gibi 2 veya
daha fazla mısralarla yapılmıştır.
Bir satırlı bilmecelerden örnek:
Irak Türkmeni:
Elsiz ayaksız kapı açar.
(Cevap: yel, rüzgâr)
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 21
İran Türkmeni:
Elsiz ayaksız işik (kapı) açar.
(Cevap: yel, rüzgâr)
Birden fazla mısralı bilmecelerden örnek:
Irak Türkmeni:
Dağda düleyman
Suda Süleyman
Obada aslan
Yatar gövşer
Duzsuz bişer
(Cevap: yılan, balık, horoz, koyun, süt)
Bu bilmecenin İran Türkmenleri arasındaki varyantında cümlelerin sonunda fiil
kullanılır.
Dağda düleyman gördüm
Suda Süleyman gördüm
Obada aslan gördüm
Duzsuz bişen aş gördüm
(Cevap: yılan, balık, horoz, süt)
Hoyrat ve Mâniler:
Irak Türkmenlerinin edebiyat araştırmacısı Ata Terzibaşı’ya hoyrat ve mânileri
şöyle açıklamıştır:
“Hoyrat, horyat, koyrat ve koryat adı verilen ve yazanları pek belli olmayan cinaslı
dörtlükler, halk edebiyatı ve musikisinin en ince ve güzel örneğini teşkil eden bir çeşit
düzme (nazım) ve ezgi (nağme) şeklidir. Cinassız düz kafiyeleri olanları da vardır ki,
bunlardan bir kısmına mâni adı verilmiştir.”
Azeri Türkleri arasında hoyrat ve mâni karşılığında hep bayatı sözü
kullanılmaktadır.
Hoyrat, mâni, bayatı belli bir kalıp ve konulara sahip olan bir şiir türünü
anlatmaktadır. Bu şiirler halk törenlerinde, düğünlerde veya yaslı günlerde; bilmeceler
ve ninnilerinde kullanılabilecek yedi heceli şiirlerdir.
İran ve Türkmenistan Türkmenleri arasında da halk arasında benzer konu ve
özellikleri taşıyan yedi heceli şiirler vardır. Ancak İran Türkmenlerinde bu şiirlerin
hoyrat ve mâni gibi genel adı kullanılmaz. Şiirler ve nağmelere genel konularına göre
ad verilmiştir. “Halk aydımları”, “Laleler”, “Huwdiler”, “Moncuk attırlar” vb.
22 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
Hoyrat ve mâni araştırmacıları genelde hoyratı cinaslı şiirler, mânileri ise cinassız
ve kafiyeli şiirler olarak adlandırırlar. Bu açıdan İran Türkmen şifahi şiirlerini mâni
olarak göz önüne almak daha uygundur. Aslında İran ve Türkmenistan’ın belli
Türkmen şairleri Irak Türkmen şairleri gibi hoyrat ve mâni üzerine ciddi çalışma
yapmamışlardır. Ancak halk edebiyatında şairleri belirsiz güçlü mâniler görmek
mümkündür. Halk mânileri köy halkı gibi sade de olsa yanıp pişen kalplerden çıktığı
için en derin ve ince duygu ve tasvirlere sahiptirler. Bunlar ellenmedik, değişmedik
doğal duygulardır. İran Türkmenlerinin şifahi edebiyatında gelin-kızlar en büyük paya
sahiptir. “Lale” denilen gelin-kızların şiirleri, şifahi edebiyatın en ünlüsü olarak hâlen
gelin-kızların arasında söylenir. Bu şiirler gelin-kızların acı veya hoş günlerini, arzu
ve isteklerini, aşk ve ayrılıklarını gösterir. Yedi heceli ve mâni kalıbında olan bu şiirler
dörtlük formunda beyan edilmiş olup ikinci ve dördüncü mısraları kafiyelidir. Bu
şiirlerde en ağırlıklı konular elden ayrı düşmek, anne babayı ve akrabaları özlemek,
yalnızlık veya yardan ayrı düşmek, istemediği biri ile evlenip yarın zarını çekmek gibi
konulardır. Türkmenlerin göçer konar dönemine ait olan bu şiirler, o dönemdeki gelinkızların
durumunu anlatır. “Lale” sözü o dönemde hicran odunda yanan gelinlerin
birinin adıdır diye bir söylence vardır. Kız evlenir ve başka bir elin gelini olur. Kendi
eli uzaklara göçer gider. Kız onlardan haber bile almaz. Sadece ağlar, yaş döker ve
onlar için “lale” söyler.
Gara gara göç gelýär (Kara kara göçer konar geliyor)
Gara yavı boş gelyär (Kara at boş geliyor)
Gızın yada bereniñ (Kızını yabancıya veren)
Gözi dolı yaş gelyär (Gözü dolu yaş geliyor)
Ol görünýan dağ mıdır (O görünen dağ mı acaba?)
Üstü kese bağmıdır (Üstünde ağalar var mı acaba?)
Aşakdan gelen guşlar (Aşağıdan gele kuşlar)
İlimiz aman mıdır (Elimiz aman mı acaba?)
Ak guş bolup uçsadım (Ak kuş olup uçsaydım)
Öz ilime düşsedim (Kendi elime geçseydim)
Öz ilimiñ suwından (Kendi elimin suyundan)
Ganıp ganıp içsedim (Doya doya içseydim)
Irak Türkmen mânilerine bakıldığında, Türkmen kızları da göçer konarlık
derdinden az acı çekmemişlerdir. El göçer. Komşu elde kızın sevdiği vardır. Ama kız
göçmek zorundadır. Aşkını anne babasına da anlatamaz. Kız derdini sadece “mâni”ye
aktarabilir.
Üzün oğlan dal oğlan
Zülfüm elden sal oğlan
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 23
Babam öyi göç etdi
Yana yana gal oğlan
Irak Türkmen genci ayrılıktan söz ettiği zaman benzer dörtlükleriyle tam İran
Türkmen gencini hatırlatıyor. Galiba aynı keder ve aynı kader birlikte yaşamışlar.
Irak Türkmeni:
Yetimem vurulmuşam
Men ciğerden yanmışam
Galbım oniçin ağlar
Yardan ayrı galmışam
İran Türkmeni:
Bu yerde yalan bolmaz
Derdimi bilen bolmaz
Söwer yardan ayrıldım
Göz yaşı silen bolmaz
Onlar geceleri yarlarını bekledikleri zamanlar da aynı duyguları paylaşırlar. Şu iki
dörtlüğü âdeta tek bir şair yazmış:
Irak Türkmeni:
Giceler zar giceler
Mene zinhar giceler
Ay batar ölker çıkhır
Gelmedi yar giceler
İran Türkmeni:
Bu giceler hoş gice
Yar gucağı boş gice
Sen onda ya men munda (burada)
Arman ara daş (uzak) gice
Görüldüğü gibi bu iki farklı kanatta duygular ve ifadeler çok benzerdir. İkisi de
dörtlük biçimde, mâni kalıbındadır ve vezinleri de yedi heceli 4 artı 3 tür. Bu şiirlerin
vezinleri de ister İran ister Irak’ta genelde 4 artı 3 veya 5 artı 2 dir.
Ninniler (Hudiler):
Ninniler 7 heceden oluşan dörtlük formunda yazılan şiirlerdir ve Türkmen şifahi
24 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
edebiyatının en güzel türlerindendir. Ninnilerde de mânilerin vezni uygulanır. Ninniye
İran Türkmenleri arasında ve Türkmenistan’da “hudi” denir. Irak Türkmenleri
arasında ise “lay lay” ve “ninni” sözleri geçerlidir. “Lay lay” sözü ninninin musikisini
taşıyan ve tekrarlanan sözdür. Bu söz İran Türkmenleri hudilerinde “allay allay”
olarak geçiyor:
Irak Türkmeni:
Lalay dedim yatınca
Belelerem ay batınca
Gözüme şiş batıram
Sen hasıla yetince
İran Türkmeni:
Alay alay atayın
Sensiz nahil ( nasıl) yatayın
Sen bir bağçalı bağ bolsañ ( olsan)
Men sayañda yatayın
Biri Irak biri İran Türkmeni’ne ait olan bu iki ninninin ikisinde de annenin
çocuğunu uyutabilmesi için çoğu geceyi uykusuz geçirmesi ve yavrusunun büyüyüp
yetişmesini dilekleri anlatılır. Sanki bu iki kanadı tek bir anne yazmış.
Irak Türkmeni:
Yuhudan kalhtım (yuykudan kalktım) sersem
Seher gülünü dersem
Neynirem (ne yapayım) dünya malın
Bir öpsem bir gohlasam (koklasam)
İran Türkmeni:
Balam balam balası
Senden geler gül isi
Seni bağrıma bassam
Aleme yayrar (yayılır) isi
Bu ninnilerin ikisinde de anne çocuğunu çiçeğe benzetir. Birincide anne yavrusunu
öpmek ve koklamak ister ve bir kere öpmek ve koklamak için dünya malından geçer;
ikincide yavrusunu kucağına basıp o çiçeğin kokusundan dünyaya dağıtır. İkisi de
Türkmen annesinin şairane güzel duygusunu sergiler.
Abdolrahman DİEJİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı 25
Merasim ve Düğün Nağmeleri:
İran Türkmenleri ve Irak Türkmenlerinin merasim ve düğün nağmelerinde de
birçok benzerlik bulunmaktadır. Bu şiirler de 7 heceli mısralardan oluşur. İster kalıp
açısından ister mana açısından birbirine çok benzer kanatlar görülür.
Irak Türkmeni:
Bir tabur göğerçinim
Hermandadı hermanda
Her kimin yarı yohtu
Derd ondadı gam onda
İran Türkmeni:
Gızıl gızıl horazlar
Harmandadır yar yar
Öylenmedik yiğitlr (evlenmedik gençler)
Armandadır yar yar
Birinci kanatta güvercin ikincide horoz gelir. Sonuçta ikisi de kuştur. İkisinin de
harmanda olduğu söylenir. İkisinde de gençlerin bir yara ihtiyacı olduğu vurgulanır.
“Yağmur dileği” merasimi İran Türkmenleri arasında olduğu gibi Irak
Türkmenlerinde de vardır. Bu merasim İran’da “Süt Kazan”, Irak’ta ise “Köse geldi”
adıyla bilinir. Bu merasim uzun süre yağmur yağmayan dönemlerde yapılır.
Bütün halk bu merasime katılır. Evleri birer birer gezerler. Yağmur duaları okurlar.
Halkın önüne çıkıp dua okuyan kişiye Irak’ta “köse” derler, İran’da “molla” denir.
“Köse” Irak Türkmenleri arasında Azerbaycan’da olduğu gibi yüzüne siyah renk
sürer, çığlı (keçi derisi) giyer; keçeden şapka, kulak, boynuz, kuyruk yapar, boynuna
kankavur (çıngırak) takar, kendini tanınmaz bir hâle getirir. İran’da “molla”nın yanında
“eşek” adıyla bilinen biri vardır. “Köse” veya “eşek”e para ve çeşitli yiyecekler verilir.
Bu merasimde okunan “nağme” yağmur dileğini anlatmaktadır. Ancak ifade tarzları
ve sözlerinde farklılıklar da vardır, benzerlik de.
Irak Türkmencesinden bir parça:
Allah bir yağış ele
Dam duvarı yaş ele
Paşa kızı geçende
Babucunu yaş ele
Vereni hatun olsun
Vermeyen katır olsun
26 Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 28. Sayı
İran ve Irak Türkmenlerinin Şifahi Edebiyatına Mukayeseli Bir Bakış
İran Türkmeni:
Bir eşecik getirdim
Añırtmanı gitmerin
Bir bölecik bulut grrtirdim
Yağdırmanı gitmerin
Bereniñ oğlı bolsın
Bermediğiñ gızı bolsın
Bu iki nağmede son beyte kadar, her biri ayrı dil ve ifade ile yağmur dileğinde
bulunur, ancak son satırda “köse” veya “molla”ya bir şey vermeyen kişilere söyleyen
sözleri benzerdir. Şiir iki yerde de 7 hecelidir ve İran’daki örnekte 7 heceden çıkan bir
iki mısra, onun esas 7 heceliğini değiştiremez.
Kaynakça
Baymuradow, Amanmırat (1989), Yedigenim Yedi Yıldız, I. cilit, Türkmenistan Yay., Aşğabat.
Baymuradow, Amanmırat (1989), Yedigenim Yedi Yıldız, II. cilit, Türkmenistan Yay., Aşğabat.
Baymuradow, Amanmırat (1989), Yedigenim Yedi Yıldız, III. cilit, Türkmenistan Yay. Aşğabat.
Dieci, Abdurrahman (1377 h.), Mukaddeme-i Ber Edebiyat-ı Amiyane-i Torkman, Pejuhendeh
Yay., Tahran.
Gazi, Murat Durdi (1381 h.), Türkmen Folkloru, I. cilt, Aşk-ı Daniş Yay., Kümmet Gabus.
Gazi, Murat Durdi (1382 h.), Türkmen Folkloru, II. cilt, Aşk-ı Daniş Yay., Kümmet Gabus.
Terzibaşı, Ata (1962), Kerkuk Eskiler Sözü, Türkmen Kardeşilik Yayımlarından, Bağdat.
Paşayev, Gazenfer (1998), Irak Türkmen Folklorı, Kerkuk Vakfı Yay., İstanbul.
Terzibaşı, Ata (1975) Kerkük Hoyratları ve Mânileri, 1. cilt, Ötüken Yay., İstanbul.

Konular