İHMÂL EDİLMİŞ BİR SEBK-İ HİNDÎ ŞÂİRİ: EBUBEKİR NUSRET EFENDİ VE DİVANI

Cilt: 5 Sayı: 9, Ocak 2017 / Volume: 5 Issue: 9, January 2017
İHMÂL EDİLMİŞ BİR SEBK-İ HİNDÎ ŞÂİRİ: EBUBEKİR NUSRET
EFENDİ VE DİVANI
A Neglected Sebk-i Hindi Shair: Ebubekir Nusret Efendi and
Divan
Kemal KARABUÇAK
ÖZ
XVIII. yüzyıl Osmanlı şiirinde Nedîm, Şeyh Gâlib gibi usta şâirler
yetişmiştir. Yine edebiyat araştırmacılarının değerlendirmesine göre ikinci derece
şiir yazan birçok şâir bu dönemde ismini duyurmuştur. Bu yüzyılda yaşamış olan
Ebubekir Nusret Efendi’nin şarihliği ve tıp kitabı yazarlığı edebiyat ve dil
araştırmacıları tarafından inceleme konusu olmuştur. Bununla beraber Ebubekir
Nusret Divanı’nın yeteri kadar bilinmemesi şâirliği konusunda çok az
değerlendirmede bulunulmasına sebep olmuştur. Bu makalede ulaşabildiğimiz
Ebubekir Nusret Divanı’nın beş nüshasından hareketle sanatçının şiirleri ve şâirliği
konusunda bilgi vermeye çalıştık. Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazan şâir,
gazellerinde Sebk-i Hindî akımını başarıyla yansıtmıştır. Şiirlerinde Sa‘ib-i
Tebrizî’nin tesiriyle sosyal konulara ağırlık vermiş, ayrıca geleneğe uygun olarak
aşk, şarap, sâkî gibi mefhumları ve remizleri de sık sık kullanmıştır. Orta hacimde
bir divana sahip olan şâir, şiirleriyle de XVIII. yüzyılda şöhret kapısını aralamayı
başarmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ebubekir Nusret, Şiir, Divan, Sebk-i Hindi, Nazîre
ABSRACT
In the 18th century in Ottoman poetry, famous poets graud up like Nedîm,
Şeyh Gâlib according to the evaluation of literature researches, many poets who are
second-rate poet announced their names is this term. Ebubekir Nusret Efendi lived is
this cuntery and his poetry and writership of medical books has became a subject of
review by literature and language researchers. At the same time, Ebubekir Nusret
Divanı is’not know as much so about his poetry wrere underestimated. In the case,
we tried to give information about the artist’s poems and poetry, in five copys of

 Doktora Öğrencisi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı
Anabilim Dalı, kemalkarabucak@mynet.com
Makalenin Geliş ve Kabul Tarihi: 24.11.2016-29.12.2016
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
34
Ebubekir Nusret Divanı. The poet wrote poems in Turkish, Farsi and Arabic’s
langugue. đIn his ghazal, trend Sebk-i Hindî reflectedsuccessfully by him. In his
poetry, it was under the influence of Sa‘ib-i Tebrizî. There, he fowsed an social
issues, besides in accordan with tradition, the wed often concepts and symbols like
love, wine, saki in his poem. The poet has a medium-sized in divan with poetry in
the 18th century, he has succeeded spacing of fame-gate.
Keywords: Ebubekir Nusret, Poem, Divan, Indian Style of Poetry, Ghazal
Giriş
Son Klasik Dönem, sosyal ve kültürel hayatta yeni bir değişimin başladığı,
III. Ahmet’in tahta çıkışından batılılaşma sürecinde önemli bir dönüm noktası olan
II. Mahmut devrine kadar devam eden bir süreci içine almaktadır (Horata, 2009: 13).
XVIII. yüzyılda siyasî, iktisadî ve ictimaî hayatta kendini belirgin olarak hissettiren
gerilemeye karşılık, bilim, kültür ve edebiyat hayatı bu çöküntüden fazla
etkilenmemiş ve önceki asrın devamı olarak olgunluk dönemini yaşamayı
sürdürmüştür (Şentürk, Kartal, 2010: 489).
XVIII. yüzyıl şâir sayısı çok olması nedeniyle ‘şiir’ ve ‘şâir asrı’ olarak
kabul edilmiştir (Şentürk-Kartal, 2010: 490). Bu dönem tezkirelerinde 1322 şâirin
yetiştiği saptanmıştır (Çeltik, 1998: 49-85). Prof. Dr. Osman Horata, bu asırda
yaşayan şâirleri edebiyat hayatındaki yerleri ve etkilerine göre dört gruba ayırmıştır
(Şentürk-Kartal, 2010: 501-503):
I. gruptakiler, el değmemiş düşünceler ile kendilerine has hayallere ve
yaratıcı vasıflara sahip olan şâirlerdir. Bu gruba Nedîm ve Şeyh Gâlip girmektedir.
Nitekim bu şâirlerin birçok takipçisi vardır.
II. gruptakiler, üstat kabul ettikleri bir başka şâirin peşinden gitmelerine
rağmen yer yer üstatları seviyesinde şiir söyleme kudretine sahip olan şâirlerdir.
Kamî, Sâmî, Nahîfî, Sünbülzâde Vehbî bu gruba giren şâirlerden bazılarıdır.
III. gruptakiler, nazım ve nesri, şâirler arasında kabul gören ve devrinde
şöhret bulmayı başaran şâirlerdir. Dürrî, Osmanzâde Tâib, Kânî, Hoca Neşet ve
Nevres-i Kadîm bu kısımda değerlendirilen şâirlerdendir. Ebubekir Nusret Efendi’yi
de bu gruba dâhil edebiliriz.
IV. gruptakiler, kendilerinden öncekileri takip etmekle birlikte bazen güzel
tanzim ve iktibas edebilen şâirlerden oluşmaktadır. XVIII. yüzyıldaki şâirlerin
önemli bir kısmı bu gruba girmektedir.
İncelememize konu olan XVIII. yüzyıl şâirlerinden Ebubekir Nusret Divanı
ile ilgili ilk bilgiler Aynur Koçak tarafından verilmiştir. Dünü ve Bugünüyle Harput
Sempozyumu’nda sunulan bildiride Ebubekir Nusret’in hayatı hakkında bilgi
verildikten sonra şiirleri ve şâirliği konusuna değinilmiştir. Bildiride Ebubekir
Nusret Divanı’nın üç nüshası tespit edilmiştir. Şâirin şiirleri ile ilgili
değerlendirmelerde İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi TY. 515’te
bulunan nüsha kullanılmıştır. Bildirinin sonuç kısmı; geniş bir çalışmayla diğer
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
35
nüshalarının da ortaya çıkarılması ve edisyon kritik yapılarak incelenmesi, ilim
âlemine büyük bir kazanç olacaktır, temennisiyle bitmektedir (Koçak, 1999: 476).
A. Ebubekir Nusret’in Hayatı
XVIII. yy. şâirlerinden Hoca Ebubekir Nusret Abdullah Efendi Harputludur
(Mehmet Tahir, 2000: 240). Ebubekir Nusret Efendi’nin hangi yılda doğduğu belli
değildir. Ailesi Harput’ta “Çankalzade” namıyla tanınmaktadır (Koçak, 1997: 470).
Ulûm-ı resmiyeyi Dağıstanî Ali Efendi’den, ilm-i tasavvufu Mustafa el-Bekrî-i
Kuddusî’den tahsil etmiştir (Mehmet Tahir, 2000: 240). Sıbgatullah ve diğer
bilginlerle tanışmıştır ve bir müddet de İran, Bağdat ve Şam’da bulunmuştur
(Koçak, 1997: 470) (Selçuk, 2016: 86). Ebubekir Nusret, Divanı’ndaki tarihlerden
anlaşıldığı üzere genç yaşta Şam’a ilim tahsil etmek üzere gitmiştir. Divanı’ndaki bir
tarih manzumesinden Hicrî 1158/Miladî 1745/1746’da Şam’da bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Dımışk-ı Şâm’a lāyıh Mihrî geldi (N 50a, T./4)1
İstanbul’da III. Osman tarafından yaptırılan Nuruosmaniye Câmii
Kütüphanesi’nde hâfız-ı kütüblük vazifesini yürütmüştür (Mehmet Süreyya, 1314:
554). Nusret, bu kütüphanede görev yapan üçüncü hâfız-ı kütübdür (Ünlü 2009:
444). Farsçaya ve İran edebiyatına hâkim olduğu, Nuruosmaniye Kütüphanesinde
dönemin meşhur hocası Hoca Neş’et ile birlikte talep edenlere Farsça ve Arapça
öğrettiği bilinmektedir (Fatin, H. 1275: 407). Öğrencilerinden birisi az vakit içinde
şiir ve inşâ ile şöhret bulmuş ve genç yaşta şehit olmuş Beylikçi İzzet Bey’dir
(Mualim Nâci, 1986:179).
Mâ-hazar isimli eserin mukaddimesinden 30 küsur sene İstanbul’da ikamet
ettiği anlaşılmaktadır (Mehmet Tahir, 2000: 240). Divanı’nda bulunan tarihlerden
yola çıkarak bu sürenin kırk yıl civarı olduğu söylenebilir. Ebubekir Nusret’in
Nuruosmaniye Camii çeşmesi için düşürdüğü tarih Hicrî 1167/Miladî 1753-1754
yılına rastlamaktadır.
Dedi târîhini bu âb-ı hayâtın Nusret
Zemzem oldı harem-i mescide bu çeşme-i şâh (TS 10b, T./2)
Ebubekir Nusret Hicrî 1208/Miladî 1793-1794’te İstanbul’da vefat etmiştir
(Fatin, Hicrî 1275: 408). Ölümünün ani olduğu Sürûrî-i Müverrih’in yazmış olduğu
tarihten anlaşılmaktadır (Batur-Karabuçak, 2010: 251).

1 Kısaltmalar; Tire Necip Paşa Ktp. Diğer Vakıflar = N, Kral Suud Üniversitesi Ktp.= S,
Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. Hazine = TS, Gazel=G, Müfret= M, Tarihler=T olarak
gösterilmiştir.
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
36
Târîh-i irtihâlini yazdım telâş ile
Nusret Efendi eyledi azm-i bekâ meded (Hicrî 1208/Miladî 1793-1794)
Ebubekir Nusret Efendi’nin mezarı Eyüp’te Karyağdı Sokağı üzerinde
bulunan Kaşgarî Dergâhı’ndadır (Mehmet Tahir, 2000:240).
Ebubekir Nusret Divanı’nda Mevlevîlik ile ilgili beyitlere ve bir gazele
rastlanmasına rağmen gerek Şam’daki çevresi gerekse İstanbul Eyüp’te bulunan
Kaşgarî Dergâhına gömülmesinden dolayı Nakşibendî tarikatına mensubiyeti
kuvvetle muhtemeldir.
Nusret Efendi’nin esmer olduğu ve yüzünde bir ben bulunduğunu
divanındaki beyitten anlıyoruz.
Rû siyāhı Nusretâ çün iftihâr-ı hâmedir
Nokta-i âlem neden hâl-i melâl olmuş sana (S 5b, G./6)
Karakter olarak da kendisini hoş tabiatlı, inci ruhlu, şirin-edalı olarak
görmektedir.

Nusret gibi sükkeri tabîʽat
Dikkatde şîrîn-edâ durur ruh (S 30a, G./7)
Aşağıdaki müfrette bulunan mazmun Muallim Nâci tarafından Osmanlı
Şâirleri kitabında beğenilmiştir. Beyit şâirin sosyal konulara bakışını yansıtmaktadır.
Pîr isen etme Habeş câriyesine ragbet
Sefer-i Bahr-ı Siyâh etme kasımdan sonra (TS 55a, M./1)
‘Eden’ redifli gazelin matla beyti de başta Bursalı Mehmet Tahir olmak
üzere birçok tezkire yazarı tarafından Ebubekir Nusret’in meşhur şiiri olarak
zikredilmiştir.

Kadrin bilürse tâʽati n’eyler günâh eden
Teshîr éder merâmını vaktinde âh eden (S 115a, G./1)
B. Ebubekir Nusret’in Eserleri
a. Ebubekir Nusret Efendi Mecmuası
Ebubekir Nusret’in tıpla ve faydalı ilimlerle ilgili olan eseri, “Mücerrebât-ı
Nusret, Nusret Efendi Mecmuası, Mâ-hazar fi’t-tıb, Nusret Efendi Risâlesi” gibi
isimlerle anılmaktadır. Yazma ve basma nüshalarının çok sayıda bulunması bu
eserin çok beğenilip okunduğunun bir işaretidir. Muallim Nâci Osmanlı Şâirleri adlı
eserinde Ebubekir Nusret için ‘Tıbba dair meşhur “Nusret Efendi Risâlesi”nin
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
37
sahibidir (Muallim Naci, 1986: 179)’ Ayrıca bu eser, “Mâ-hazar fi’t-tıbbu’r-rûhânî
ve’l- cismânî” adıyla İstanbul’da ilki 1245/1829’da, ikincisi de 1301/1883 yılında
olmak üzere iki defa basılmıştır (Ünlü, 2009: 444).
Ebubekir Nusret’in tıp kitabı ile ilgili Muhittin Eliaçık tarafından iki bildiri
sunulmuştur. İlki Gümüşhane Üniversitesi’nde Mayıs 2014’te gerçekleştirilen
Uluslar Arası Katılımlı Osmanlı Bilim ve Düşünce Tarihi Sempozyumu’nda
‘Ebubekir Nusret Efendi’nin “Mâ-hazar” Adlı Tıbbî Eseri ve Bazı Edebî Tetkikler’
başlığı ile sunulmuştur. İkincisi yine aynı yıl Van’da gerçekleştirilen 6. Uluslararası
İslam Tıp Tarihi Cemiyeti Kongresi’nde ‘Ebubekir Nusret Efendi’nin Mâ-hazar Adlı
Tıbbî Eseri’ başlığıyla sunulmuştur. Mâ-hazar üzerine Zeynep Atiye Aksaraylı
tarafından ‘Bir 19. yy. (H. 1257) Metni Olan Mâ-hazar’ın Dil İncelemesi’ konulu
yüksek lisans çalışması yapılmıştır.
b. Mülahhas min Tefsir-i Keşfi’l-Esrâr
Osmanlı Müellifleri’nde, Nusret’in Safevî’nin Hetk-i Esrâr adlı tefsirini
özetlediği (ihtisar eylediği) belirtilmiştir. Arapça olan bu eserin adı da Mülahhas min
Tefsir-i Keşfi’l-Esrâr’dır (Mehmet Tahir, 2000: 240). Bu eserin iki nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi nr: 162 ve Hamidiye nr. 192’de
bulunmaktadır (Yakut, 2007: 13).
c. Şerh-i Sâ‘ib-i Tebrizî
Ebubekir Nusret’in şerh alanındaki önemli çalışması Sâib-i Tebrizî’nin
şiirlerine yaptığı şerhlerdir. Ebubekir Nusret’in yaptığı şerhler hakkında Bursalı
Mehmed Tâhir’in Osmanlı Müellifleri’nde “Divan-ı Sâibin elif kâfiyesine şerhi
vardır”, (Mehmet Tahir, 2000: 240) Fatin Tekiresinde “gazeliyyât-ı Sâibe bir mikdar
şerh-i rengîn makâlesi vardır” (Çiftçi, 2000: 300). Mehmet Sürayya’nın Sicill-i
Osmânî’sinde “Sâibin ba’zı gazellerini şerh eyledi” bilgileri bulunmaktadır (Mehmet
Süreyya, 2000: 544). Ebubekir Nusret’in Sa‘ib-i Tebrizî şerhi aslında üç farklı
metindir. Sa‘ib-i Tebrizî’nin ‘elif’ harfli gazellerin şerhi ilk metindir. İkinci metin
‘te’ harfli gazellerin şerhidir. Üçüncü metin Sa‘ib-i Tebrizî Divanı’nın her harfinden
birkaç gazel seçilerek oluşturulmuş şerhtir (Ünlü, 2006: 88).
Ebubekir Nusret’in Sâ‘ib-i Tebrizî Şerhi metinlerine yönelik üç adet yüksek
lisans tezi yapılmıştır. İlk yüksek lisans tezi Osman Ünlü tarafından ‘Şerh-i Divan-ı
Sâ‘ib-i Tebrizî’den Elif Harfli Gazeller’ adıyla 2001 yılında Celal Bayar
Üniversitesi’nde yapılmıştır. İkinci yüksek lisans tezi Hüseyin Gönel tarafından
‘Şerh-i Ba‘zı Gazeliyat-ı Sâ‘ib-i Tebrizî ve Şerh Metodu’ adıyla 2004 yılında Fatih
Üniversitesi’nde yapılmıştır. Üçüncü yüksek lisans tezi Emrullah Yakut tarafından
‘Sâ‘ib-i Tebrizî Divanı Şerhi’nin İncelenmesi’ adıyla 2007 yılında İstanbul
Üniversitesi’nde yapılan çalışmadır.
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
38
d. Dîvân-ı Nusret
Ebubekir Nusret’in Divanı’nın tespit edebildiğimiz 9 nüshası vardır.
Bunlardan üçü Türkiye’de, altısı yurt dışında bulunmaktadır. Bu Divanların en
hacimlisi 162 varak olan Kral Suud Üniversitesindeki 5418 numaralı nüshadır.
Sayfa sayısı olarak ikinci büyük nüsha Medine Arif Hikmet Bey Kütüphanesinde
197/811 katalog numarası ile kayıtlıdır. Nüsha 84 varaktır ve istinsah tarihi H.
1218’dir (Şarlı, 2001:107). Türkiye’de bulunanlardan İstanbul Nadir Eserler
Kütüphanesi’nde bulunan TY 515 numaralı Divançe müellif hatlıdır. Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi Hazine numara 879 (Karatay, 1961:215) ve Tire Necip Paşa
Kütüphanesi Diğer Vakıflar numara 808’de bulunmaktadır. Yurt dışında bulunanlar
diğer nüshalar ise şunlardır: Katalog numarası Talat 227 Mısır Milli Kütüphanesi
Kahire/Mısır’da (Selçuk, 2016: 86), 383-C.O.D. Turc Bayerishcen Staatsbibliothek
München Münih/Almanya’da, No: 382 Saint Petersbourg Doğu Dilleri Enstitüsü
Saint Petersbourg/Rusya’da (Smirnow, 1897: 99), Or. 1246 katalog numarası ile
Universty Library, Cambrige Üniverstitesi /İngiltere’de (Arberyy, 1952: 20)
bulunmaktadır.
İncelediğimiz beş Divan nüshasını üç grupta toplamak mümkündür:
1. grup, Tire Necip Paşa Diğer Vakıflar 808 ve Kral Suud Ünivrsitesi
Kütüphanesi 5418’de kayıtlı nüshalardan oluşmaktadır. Nüshaların başında dibace
vardır. Dibaceden sonra ‘elif=ا ‘harfinden ‘ye=ى ‘harfine kadar 28 harfte Türkçe ve
Farsça gazeller yer almaktadır. Bu gazellerin Türkçe olanların sayısı 557, Farsça
olanların sayısı ise 38’dir. Nüshalar musammat, mukattaat, müfredat ve tarihlerle
sona erer.
2. grup, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 879 ve Bayerishce
Staatsbibliothek München Cod 383 nüshalarından oluşmaktadır. Bu nüshalar
kasideler ile başlamaktadır. Daha sonra kısa mesneviler bulunmaktadır. Kısa
mesnevilerden sonra Farsça bir murabba ile mersiye yer almakta ve tarihlere
geçilmektedir. Nüshaların ikinci bölümü Farsça ve Türkçe gazellerden oluşmaktadır.
Gazellerden sonra müfredat ve mukatta‘at bulunmaktadır. Son bölümde Arapça ve
Farsça tahmis ve Türkçe tercî-i bend bulunmaktadır. Nüshalar Farsça 24 beyitlik
kısa mesnevi ile bitmektedir. Bu grupta olan 20 Türkçe gazel 1. grupta
bulunmamaktadır.
3. grup, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki TY 515
katalog numaralı nüshadır. Müellif hatlı kaydı olmasına rağmen en az şiir olan nüsha
budur. 96’sı Türkçe ve Farsça gazel olmak üzere çeşitli nazım şekillerinde 159 şiir
vardır.
C. Ebubekir Nusret’in Nazîreleri, Şiirlerine Söylenen Nâzîreler
Ebubekir Nusret Divanı’nında dikkati çeken bir başka husus nazîre olarak
söylediği şiirlerindeki başarısıdır. Şâir; Fûzûlî, Bâkî, Şeyhülislam Yahyâ, Nâbî,
Nedîm ve Şeyh Gâlip gibi Türk edebiyatının bazı büyük şâirlerine nazîreler
söylemiştir.
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
39
Fuzûlî’nin ‘yazmışlar’ redifli şiirine söylemiş olduğu nazîre:
Ezel kātibleri uşşāk babtın kare yazmışlar
Bu mażmun ile hat ol safha-i ruhsāre yazmışlar ( Fuzûlî, G. 104/1)
Gönül pîşâne-i bahtın görüp âvâre yazmışlar
Kusûr-ı resm-i hâlimden beni bî-çâre yazmışlar (Nusret, S 47b, G./1)
Bâkî’nin ‘yıkılası’ cinası ile meşhur şiirine söylediği nazîre:
Hoş geldi bana mey-gedenin âb u hevâsı
Va’llahi güzel yirde yapılmış yıkılası (Bâkî, G. 508/1)
Kasr-ı emelin âh u bana âb u hevâsı
Her vech ile manzûr-ı tabîʽat yıkılası (Nusret S 138b, G./1)
İlk olarak Neşâtî’nin yazdığı daha sonra Naʽîlî-i Kadîm’in nazîre söylediği
‘nihânız’ redifli gazele Ebubekir Nusret aynı üslupla fakat kafiyesi farklı nazîre
söylemiştir.
Şevkuz ki dem-i bülbül-i şeydâda nihânuz
Hûnuz ki dil-i gonçe-i hamrâda nihânuz (Neşâtî, G. 50/1)

Mâruz ki ʽasâ-yı kef-i Mûsâ’da nihânız
Mâr anlama mûruz ki teh-i pâda nihânız (Naîlî-i Kadîm, G. 135/1)
Sad-ekber-i devlet gibi ahterde nihânız
Revnak-dih-i her pâyeyiz efserde nihânız (Nusret S 56b, G./1)
Ebubekir Nusret, ilk olarak Nâbî’nin yazdığı daha sonra Tecellî’nin nazîre
söylediği ‘taarruz’ redifli şiirlerine nazîre söylemiştir.
Zāhid dir idüm it yüri rindâna taʽarruz
Bilseydüm eger itmegi rindâna taʽarruz (Nâbî, G. 363/1)
Bir âlet imiş zâhid-i nâdâda taʽarruz
Eylerse n’ola zümre-i rindâna taʽarruz (Tecellî, G. 62/1)
Hâr etmese gülzârda dâmâna taʽarruz
Bülbül edemez gonca-i handâna taʽarruz (Nusret S 71a, G./1)
Ebubekir Nusret’in Şeyhülislâm Yahyâ’nın ‘bakar’ redifli şiirine nazîre
söylemiştir
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
40
Hemîşe merdüm-i çeşmim izâr-ı yâre bakar
Gözüm o pencereden sahn-ı lâle-zâre bakar (Yahyâ, G. 73/1)
Çü hâl-i dîde-i hasret ki rûy-ı yâre bakar
Hemân o suhte-pervânedir ki nâra bakar (Nusret, S 18a G. /1)
Ebubekir Nusret, Nedîm’in ‘olmuş sana’ ve ‘söylerim sana’ redifli
gazellerine nazîreler söylemiştir.
Haddeden geçmiş nezâket yâl u bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı hâl olmuş sana ( Nedîm, G. 2/1)
Mesti-i çeşmin çü mey reng-i celâl olmuş sana
Mezhebin vüʽsatlidir kim mey helâl olmuş sana (Nusret, S 5b G./1)
Gör kadd-i yâri serv-i çemân söylerim sana
Bak ol dehâna râz-ı nihân söylerim sana (Nedîm, G. 3/1)
Püşt-i dü-tâ-yı çarħı kemân söylerim sana
Bahr ü nihâd-ı kevni nihân söylerim sana (Nusret S 9a, G./1)
Ebubekir Nusret çağdaşı Şeyh Gâlib’in ‘ateş’ redifli gazeline nazîre
söylemiştir.
Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûy-bâr âteş
Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâle-zâr âteş (Şeyh Gâlib, G. 165/1)
‘Aceb pervâne-mezhebdir nişâmen-gāh-ı hâl âteş
Dil âteş meşreb âteş şemʽ-i ruhsâr-ı cemâl âteş (Nusret S 68a, G./1)
Ebubekir Nusret’in Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde Hoca Neşet’le birlikte
gençlere Arapça ve Farsça öğrettiği bilinmektedir. Bu gençlerden Müvakkit-zade
Pertev ve Beglikçi ‘İzzet’in divanlarında Nusret’e nazîre söyledikleri görülmektedir.
Divanında Ebubekir Nusret’in gazeline bir tahmis söyleyen Pertev ayrıca şâirin
divanındaki gazelleri tefe‘ül olarak görmektedir.
A‘dâya zafer bulmaga itdükde tefe‘ül
Dîvânın açup bul anı Nusret gazelinde (Pertev, G. 460 /2)

Safâ-yı gonca-ı râhat-nümâ belâ-yı vatan
Sabâ-yı gülşen-i ârâm olur hevâ-yı vatan (Nusret, S 116a G./1)
Diyâr-ı gurbete çıkdık edüp fedâ-yı vatan
Çi sûd serde berâber gezer hevâ-yı vatan (Beylikçi ‘İzzet Bey, sayfa 77)
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
41
D. Ebubekir Nusret’in Şiirlerinde Sebk-i Hindî
Hind yolu, Hind üslûbu, Hind tarzı gibi anlamlara gelen Sebk-i Hindî Türk
edebiyatına XVII. yüzyılda dışarıdan gelmiştir. İran’da doğmasına rağmen
Hindistan’da gelişmiş ve XVII. yüzyılda Türk edebiyatını etkisi altına almıştır
(İpekten, 1998: 62).
Sebk-i Hindî şiirinin en dikkat çekici özelliği zincirleme tamlamalar ile
yüklü ağır bir dilinin olmasıdır. Ayrıca soyut ve somut kavramların birlikte
kullanılması da Sebk-i Hindî’nin dikkat çeken bir diğer dil özelliğidir. Bu akım
şâirleri şiirlerinde redifi çok önemsemişlerdir. Bunun yanında tezat ve mübalağa
sanatları Sebk-i Hindî akımında şâirlerin en önem verdikleri edebî sanat olmuştur.
Şâirler, insan ruhunun ıztıraplarını dile getirmişler; yine acı ve ıztıraplarını
dindirmek için çareyi tasavvufta aramışlardır (Deniz, 2005: 75).
Tüm Sebk-i Hindî şâirleri gibi Ebubekir Nusret de şiirde ince manalar
aramaktadır. Şâir aşağıdaki beytinde sevgilin yakıcı güzelliğini cehennem
kıvılcımlarıyla mübalağa ederek aşığın gönlünde dumansız bir ateşe
dönüştürmektedir. Beyitte bulunan uzun tamlamalar yine bu akımın bir özelliğidir.
Ayrıca ‘āteş-i bî-dūd’ tamlaması da alışılmamış bağdaştırmadır. Dumansız ateş
olmaz.

Şerâr-ı düzah-ı hüsn-i cemâldir sende
Gönülde var ise bir zerre âteş-i bî-dûd (S 31a G./4)
Beyitlerde bulunan tamlamaların somut ve soyut kelimelerden oluşması
Sebk-i Hindî akımının en önemli özelliklerinden biridir. Şâir aşağıdaki beyitte:
‘Hayalden (sevgiliye) kavuşma dilenciliği etsem, fikir mahallemin ana yolu bana
daracık gelir.’ diyerek somut ve soyut kelimeleri bir araya getirmektedir. ‘Deryûze’
somut, ‘visâl’ soyut kelimedir. İkinci mısradaki ‘Şehrâh’ ve ‘kûy’ somut kelimeler,
‘fikir’ ise soyut kelimedir. Beyitte hayâl ile fikir arasında çatışma söz konusudur.
Şâirin realist tarafı sevgiliye kavuşma hayali kurmasına engel olmaktadır.
Deryûze-i visâlini etsem hayâlden
Şehrâh-ı kûy-ı fikrim olur teng-nâ bana (S 4b G./3)
Şiirin var olmasında ‘hayâl’ önemli bir etkendir. Özellikle Sebk-i Hindî
şâirleri için ‘hayâl’in özgün oluşu son derece önemlidir. Ebubekir Nusret aşağıdaki
beyitte Sebk-i Hindî şâirlerinin üzerinde çokça durduğu ‘gussa’ ve ‘gam’dan
bahsetmektedir. Şâir: ‘Kederler kardeş gibi hayâlimin rahmindedir. Benim bahtımın
annesi sıkıntıdan hamile olur.’ diyerek Sebk-i Hindî akımının hayal, gussa ve gam
yüklü özelliğini şiirinde yansıtmaktadır.

Gussa birâder-sıfat rahm-ı hayâlimdedir
Mâder-i bahtım benim gamdan olur hâmile (S 133a G./4)
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
42
Tezat sanatı Sebk-i Hindî şâirlerinin rağbet ettiği sanatlardan biridir (Deniz,
2005: 75). Şâirler girift anlamı özellikli bu sanatı kullanarak yakalarlar. Ebubekir
Nusret aşağıdaki beytinde ‘gayret ateşiyle’ ‘kerem suyunu’ birbirine karıştırarak
girift bir anlam ortaya çıkarmaktadır. Şem ve pervane mazmunuyla birlikte ateş ve
ab kelimelerinin kullanılması dikkat çekicidir.

Âteş-i gayret u âb-ı keremin mezc etdi
Yine şemʽ-i ruhı görmüş gibi pervânesini (S 134b G./2)
Sebk-i Hindî şâirlerinde tasavvufun önemli bir yeri vardır. Onlar ruhlarında
duydukları acı, ıztırap ve çalkantıları yansıtmak için çareyi tasavvufa sığınmakta
bulmuşlardır. Onlar için tasavvuf amaç değil bir araçtır (Deniz, 2005: 75) Ebubekir
Nusret’te de bu durum aynıdır. Aşağıdaki beyitte şâir arzu ve isteklerin çok olduğu
bir meyhanede (tekkede) başını rahatça koyabileceği bir yastığın bulunmadığını
söylemektedir. Şâirin hayret makamında olan başının altında testi gibi bir şey vardır.
Ama testinin de farkında olması hayret makamında olmadığını ve tûl-ı emelinin yani
hırsının hala çok olduğunun göstergesidir.

Bâliş ne arar mey-gede-i tûl-ı emelde
Zîr-i ser-i hayretde sebû-veş elimizdir (S 43b G./2)
Sebk-i Hindî’nin en önemli özelliklerinden biri de realist söyleyiştir. Bu
anlayışı sahip şâirlerin birçoğu toplumsal konulara duyarlığı olan şahsiyetlerdir.
Ebubekir Nusret aşağıdaki ilk beyitte zamanından yakınmaktadır. Şâir insanların
yüzünde edebe dair bir iz görünmediğini söylemektedir. İkinci mısrada şâirâne bir
söyleyişle edep şarabının yüz kadehinden döküldüğünü yani edepli olmaktan
insanların çıktığını ve artık yüzlerinin kızarmadığın söylemektedir.
Vücûh-ı ehl-i ‘asrda görünmez âb-ı edeb
Döküldü sâgar-ı rûda olan şarâb-ı edeb (N 5b G./1)
Ebubekir Nusret’te Hikemî tarzda şiirler de görülür. Aşağıdaki beyitte şâir:
‘Acaba hiç elden gitmemiş kına rengi gördün mü?’ diyerek zamanla her şeyin elden
gideceğini söylemektedir. İkinci mısrada da deryûze-gınâ yani dilencilik-zenginlik
tezadı söz konusudur. ‘Dilencilerin gözünde hiç zenginlik sürmesi gördün mü?’
sözüyle toplumsal algıya yönelik bir eleştiri söz konusudur.

Gitmemiş elden ‘aceb reng-i hınâ gördün mi hîç
Dîde-i deryûzede kuhl-ı gınâ gördün mi hîç (S 26a G./1)
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
43
SONUÇ
Ebubekir Nusret XVIII. yüzyılda yaşamış şâirlerden biridir. Şâirliğinden
daha çok şarihliği ve tıp kitabı yazarlığıyla ün kazanmıştır. Ebubekir Nusret
Divanı’nın yeteri kadar bilinmemesi şâirliğini geri planda bırakmıştır. Ancak şâirin
divanının dokuz nüshasının bulunması bu alanda da azımsanmayacak kudrete sahip
olduğunun göstergesidir. İncelediğimiz nüshalardan hareketle şâirin mürettep bir
divana sahip olduğu görülmektedir. Divanında dibace, kaside, musammatlar, kısa
mesnevi, tarih, gazel, mukattaʽat ve müfretten oluşan nazım şekilleri bulunmaktadır.
Ebubekir Nusret Divanı’nda en çok bulunan nazım şekli gazeldir. Tespit ettiğimiz
577 Türkçe gazelin arasında 14 adet dü-beyt vardır. Her harften gazel yazma çabası
bazı şiirlerinde anlamın ve ahengin bozulmasına yol açmıştır. Şâirin şiirlerinde
Sebk-i Hindî akımının etkisi görülür. Bunula birlikte sosyal konulara değindiği
birçok şiiri vardır. Dili Sebk-i Hindî’nin tesiriyle tamlamalarla doludur. Şâir, Arapça
ve Farsça kelimeleri şiirlerinde çok fazla kullanmıştır. Ebubekir Nusret, Divan
şiirinin büyük şâirlerine nâzire söylemiştir. Beylikçi ʼİzzet Bey ve Pertev’in şâire
nazîreler söylemesi, bu şâirleri etkilediğinin göstergesidir.
KAYNAKÇA
Aksaraylı, Z. A. (2013). ‘Bir 19. yy. Metni Olan Mâ-hazar’ın Dil İncelmesi.
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Manisa: Celal Bayar Üniversitesi.
Arberry, A. J. (1952). A Second Supplementary Hand-List Of The Muhammeden
Manuscripts In the University & Colleges Of Cambridge. Cambridge:
Cambridge At The University Press.
Batur A.-Karabuçak K. (2010). Müverrih Sürûrî Külliyatı-II/1 Tarihleri İnceleme.
Ankara: Divan Kitap.
Beglikçi ‘İzzet (Hicrî 1258). Beglikçi ‘İzzet Beg Divanı. İstanbul.
Bilkan, A. F. (2011). Nâbî Divan 1-2. Ankara: Akçağ Yayınları.
Çeltik, H. (1998). 18. yy. Tezkirelerindeki Divan Şâirler. Journal of Turkish Studies
/ Türklük Bilgisi Araştırmaları (TUBA) (Hasibe Mazıoğlu Armağanı II),
Harvard University, 22, s. 49-85.
Çiftçi, Ö. Hâtimetül-Eş‘âr (Fatin Tezkiresi). Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.(
e-kitap).
Deniz, S. (2005). Tecellî ve Divan. İstanbul: Veli Yayınları.
Eliaçık, M. (2014). Ebubekir Nusret Efendi’nin Mâ-hazar Adlı Tıbbî Eseri ve
Bazı Edebî Tetkikler. Uluslararası Katılımlı Osmanlı Bilim ve Düşünce
Tarihi Sempozyumu, 08-10 Mayıs 2014, s. 753-765, Gümüşhane.
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
44
Eliaçık, M. (2014). Ebubekir Nusret Efendi’nin Mâ-hazar Adlı Tıbbî Eseri. 6.
Uluslararası İslâm Tıp Tarihi Cemiyeti Kongresi, 23-26 Eylül 2014, s.103-
104, Van.
Ertem, R. (1995). Şehülislâm Yahyâ Divanı. Ankara: Akçağ Yayınları.
Fatin (Hicri. 1275). Hâtimetü’l- Eş‘âr. İstanbul.
Gölpınarlı, A. (2005). Fuzûlî Divan. İstanbul: İnkılâp Kitabevi.
Gönel, H. (2004), Şerh-i Ba'zı Gazeliyat-ı Sa‘ib-i Tebrizi ve Şerh Metodu.
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul: Fatih Üniversitesi.
İpekten, H. (1997). Na‘îlî Hayatı, Sanatı, Eserleri. Ankara: Akçağ Yayınları.
İpekten, H. (1990). Na‘îlî Divanı. Ankara: Akçağ Yayınları.
Horata, O. (2009). Has Bahçede Hazan Vakti- XVIII. Yüzyıl Son Klasik Dönem
Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yayınları.
Kaplan, M. (1996). Neşâtî Divanı. İzmir: Akademi Kitabevi.
Karatay, F. E. (1961). Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazma Eserler
Kataloğu. C. II. İstanbul: Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Yayınları.
Koçak, A. (1999). Hoca Nusret Efendi ve Divanı. Dünü ve Bugünüyle Harput -
Tarih-Edebiyat-Şiir- Folklor, 1998, s. 469-476, Elazığ.
Macit, M. (1997). Nedîm Divanı, Ankara: Akçağ Yayınları.
Muallim Nâci (1997). Osmanlı Şâirleri (Haz. Cemâl Kurnaz).Ankara: Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları.
Okçu, N. ( 1993). Şeyh Gâlib (Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri, Şiirlerinin Umûmî
Tahlîli ve Divanının Tenkidli Metni). Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Selçuk, B. (2016). Harputlu Bir Şarih: Ebubekir Nusret Efendi. Uluslararası
Harput’a Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu, s. 85-91, Elazığ.
Smirnow, V. W. (1897). Manuscrits Turc de Lıtstıtut De Langues Orıntales.
Saint-Petersbourg: İmprimerie de I’Academie Imperiale des Sciences.
Şarlı, M. (2001). Medine-i Münevvere’deki Arif Hikmet Bey
Kütüphanesi’nde Bulunan Edebiyatla İlgili Türkçe Yazma Eserler. İlmî
Araştırmalar : Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri, 11., s. 99-112.
Şentürk, A. A.-Kartal A. (2010), Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Dergah
Yayınları.
Ünlü, O. (2001). Şerh-i Divan-ı Sâ‘ib-i Tebrizî’den Elif Harfli Gazeller.
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Manisa: Celal Bayar Üniversitesi.
Ünlü, O. (2006). Türk Edebiyatında Sâʼib-i Tebrizî Şerhleri. Celal Bayar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 4/Sayı 1, s. 85-93, Manisa.
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
45
Ünlü O. (2009) Ebubekir Nusret’in Sâʼib-i Tebrizî Şerhleri. Turkish Studies,
Volume 4/6 Faal 2009, s. 442-455, Ankara.
Yakut, E. (2007). Sâ‘ib-i Tebrizî Divanı Şerhi’nin İncelenmesi. (Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Şiir Örnekleri
I (S 14b)
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
1 Bildirirdim nabz ile derd-i dili Lokmân’a hep
Korkarım sûz-ı tenimden dest ü resmi yana hep
2 Kılletin kesretde ma‘nâsı ‘aceb vüs‘atlidir
Zulmet-i şeb munkalibdir bir meh-i tâbâna hep
3 Târ-ı cismi ‘aks-i sevdâdan ‘ibâret etdiler
Hemcü müjgânım çıkar ħurşîd içün seyrâne hep
4 Çeşm-i bîmârın gazel âbıyla bulsa sıhhati
Śarf ederdim kuvvet-i nutkum ana dermâne hep
5 Bâd-pây-ı kilkimin aldıkda sît-ı ma‘nasın
Leng olur esb-ı tabi‘ât girmeden meydâne hep
6 Şöhret-i Yûsuf bulunmaz sa‘y-ı bâtıldır hele
Hüsn ile meşhûr olan ‘azm etseler Ke‘nân’e hep
7 Gevher-i nutkum ne lâyık dâne-i ‘ömr gayrına
Söyle Nusret varise bahş eyledim cânâne hep
II (S 26b)
Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün
1 Belâ-yı gamda kalsın ‘âşıkın şâd olmasın mı hîç
Ne dersin bezm-i vaslın dillere yâd olmasın mı hîç
2 Mey olsun mutrib olsun sâkî-i mestâne-rev gelsin
Bu bezm-i fitne-engîz içre feryâd olmasın mı hîc
3 Akar sad cûy-ı çeşm-i haste diller pâyına her şeb
Nümâyiş-gâh-ı kaddin serv-i âzâd olmasın mı hîç
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
46
4 Dil-i gülzār-veşden rū-nümādır cūy-ı ülfetler
Bu kühsâr-ı Şîrîn’e ‘aşk-ı Ferhâd olmasın mı hîç
5 Safâ-gâh-ı nikâtım Nusretâ ‘âlemde seyr eylese
Sabâ-yı şi‘r-i bâg-ı nazma münkâd olmasın mı hîç
III (S 68a)
Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün
1 ‘Aceb pervâne mezhebdir nişîmen-gâh-ı hâl âteş
Dil âteş meşreb âteş şem‘-i ruhsâr-ı cemâl âteş
2 Sevâd-ı dûd-ı âh külbe-i hicrândan bilkim
Nezâket ile komuşdur dilde eyyâm-ı visâl âteş
3 Sebebdir ihtirâk-ı kevkeb-i âsâyiş-i dehre
Vüfûr-ı ma‘rifet olduķça ħurşîd-i kemâl âteş
4 Olursun nâvek-endâz-ı dil-i agyâr-ı gamzenden
Dimezsin sengden peydâ eder zahm-ı nisâl âteş
5 Dil-i bülbül kebâb-ı puhte-i nâr-ı tecellîdir
Tenûr-ı sîne-i ‘uşşâka besdir infi‘âl âteş
6 Vücûd-ı ‘āriyet gerd-i fenâ-yı rû-yı ‘âlem ken
Olur dil-beste-i hâkister-i fikr-i muhâl âteş
7 Cahîm-i intizâr-ı vasla ülfet etdigimdendir
Semender-veş dil-i zârımdan etmez irtihâl âteş
8 Mukâbil âfitâb-ı hüsne pertev-sûz-ı ruhsârın
Birûndur kûre-i ta‘bîrden ol bî-misâl âteş
9 Meşâm-ı câna bu sûziş-i ma‘nâ gelir Nusret
Yine çok nükte-i rengîne salmışdır hayâl āteş
IV (S 87a)
Fe‘ilātün Fe‘ilātün Fe‘ilātün Fe‘ ilün
1 Dolanır mûy-miyânına hayâlim yârin
N’eylesin da‘iredir togrı yolı pergârın
2 Vehci vâr ravza‘-ı ikrâra dil-âvîz olsam
Düzah-ı fikre çeker bir tarafı inkārın
İhmâl Edilmiş Bir Sebk-İ Hindî Şâiri: Ebubekir Nusret Efendi ve Divanı / Kemal Karabuçak
47
3 Hastadır nefs-i denî verme hevâsın hergiz
Düşmenimdir hele tab‘ınca giden bîmârın
4 Zikr-i meyhâne mükerrer bizi mest etmişdir
Zâhidâ vecde getirmez mi seni ezkârın
5 Yâra ibrâm-ı visâli diyemem terk eyle
Elleri var ise tutsun etegin gülzârın
6 Tavk-ı kumrı gibi teng oldı gönüller gamdan
Kime ey serv-i kıyâmın ne yere reftârın
7 Gerçi vîrân-şude semt-i belâyım Nusret
Bir eli yapmadadır kâmil olan mi‘mârın
V (S 115a)
Mefʽûlü Fâʽilâtü Mefâʽilü Fāʽilün
1 Kadrin bilürse tâʽati n’eyler günâh eden
Teshîr eder merâmını vaktinde âh eden
2 Hayt-ı şiʽâʽ-ı cezbe-i nutkun keser mi hîç
ʽÂlemde kehrübâ-yı giriftâr-ı kâh eden
3 Mânend-i dîde kıble-nümâ-yı cihân olur
Mihrâb-ı ebruvânına vazʽ-ı cibâh eden
4 Bilmez henüz bâde-i gül-fâmın ismini
Mey meclisinde âb-ı hayâta nigâh eden
5 Mânend-i meyl-i âh-ı mücessem gerek hele
Çeşm-i kebûd u çarh-ı sitemkâra râh eden
6 Nusret eder mi hâk-ı Sıfâhân’a iltifat
Çeşmin sevâdı şiʽr-i terimle siyâh eden

Konular