SADREDDiN KONEVI'NİN HADİSÇİLİGİ

SADREDDiN KONEVI'NİN HADİSÇİLİGİ
Prof. Dr. A. Osma;n KOÇKUZU
V:ı;siyet-narrnesinde, "İshak oğlu Mulhammed :vahid ve ehadd dlan
A1laili. zü'l-celM'e inanmıştır. O Allaıh, tek'tir. İhtiyaçtan ve noksandan
annmışür. Kendisi ne doğmuş ve ne de bir kimseyi doğurmuş­
tur. Ona eş, küfüv ve denk olacak bir varlık da mevcut değildir" sözleriyle,
son din İslamlığ·a ~nanç ve bağlılığını ilan eden, "dostlar beni
iyi duala·rla ansınlar. Her türlü ha·klarını bana helal etsinler. BiJdikleri
meşru haıklarını helal kılsınlar. Benim bıraktığım bilgiler de onlara
helal olsun diyerek" açl'k kalp'lilikle, ilim sahibinin, maddi haklardan
çoik daha kutsal ölan öğretim-eğıiıtim hakkını cömertçe he[al
eden büyük sufi, hadisçi ve Türk düşrünce ha;yaıtımn seçkin siıınası,
Sadreddin Konevi, reMörlüğüıınüzün çalışmalarıyla, Türk gençhğine
ve sayın miısMirlerimize ilk kez 1tefenuatlı bir 'Ölçüde tanıtılacaktır.
Biz bu tebliğde onun; hayatı, ilmi şahsiyyeti, eserleri gıibi yönlerine
teması diğer rtebliğ sahiplerine buak·arak, hadisle i~giılisi üzerinde
duracağız. Müsta:kil çalışması olan, "Kırk Hadis"ini de b~r değerli
tebliğ sahibi işleyeceği için, oma da sadece atıfla yetineceğiz.
I - HAYATI VE İLMI ŞAHSİYYETİ
Fikirlerinin ağırlığı ıve farklılığı ıselbe:biyle, üzerine nisyan perdesi
çekilrneğe çalışılmış ilim ·a.damJarından birisi de Konevi'dir.
İbn-i Arabi'nni eser ve fikirılerini drünyaya tanıtan tek kaynak olmasına
.rağmen, onun eserlerinde Konevi'nin adının ziikredilmemesi,
muhtemelen Şeyh Sadreddin'in Türk asıllı olması, diğer müslüman
milleıtlerin onu tanımasını engellemiştir. Bunda eserlerinin, Konya
ve Türkiye kütüphanelerine mahsur kalışının da etkisi büyüktür.
Dünyanın ünu gereğ·i :gibi ıtanımaması, bir bakıma izah edilebiUr.
Bizim onu gerek.tiği ölçüde tanımayışı:nıız, tamamıyla bir haıta ve eksikliktir.
Adına cillt'ler dolusu yazılması, kendisinin ve öğıretisinin didik
didik işlenımesi, her dönemde Konevi mütehassısı fertler·in yetiş­
tiirimiş olması gerçeği, hiç lbir dönemde gözler önüne alınamamıştır.
A:zıiz milletimizin inanış rüıslwbu ve zemini, böylesi büyük[erin tanın-
1
,.


70 Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
--~-----------------------
ması ile ancak .tanınabilir. Tarihi ŞaJhsiyeltlerimizi bilmediğimiz,
inançlanmızın, fazilet ve hatalarımızın kaynağını bu'lamadığrmız
takdirde, kendi öz kökeniımiz üzerinde kendimize geılmemiz, yük3elip
gelişmemiz müm~ün olmayacak!tır.
Malaıtya'da doğup Konya'da yaşamış olan Sadrreddin Konevi'nin
adı Muhammed b. İshak'tır. BaıbaJSı Meodüddin İshak, Selçuklu sarayına
yakın, elçiliklerde bulunmuş bir ilim ve devlet adaJmıdır. Mecdüdd-in,
sarayda şehzadelere ve sultaniara hoca'lık da yapmıştır.
Konevi'nin H. 605/M. 1207 yılındg dünyaya geldiğini tarihçi Kerimüdin
Aıksarayi haber veri.r. (1) Niıhat Keklik bu ·tarihi H. 606 /M.
1210 ıQilarak kabul eder. (2) İbrahim Hakkı :KO'llyalı'ya :göre de Sadreddin
Konevi, H. 605/M. 1207 yılında doğmuştur. (3) Şeybin vefat
tarihi her üç kaynağa göre H. 673/M. 1271'dir.
Bazı yazarlar onu müreffeh bir hayat içinde; ıköşk ufağı evinde
yaşamış gösteri.rken, diğerlerine göre Konevi, zengin bir haya•t süırmemtştir.
Ha c e C i ha n isimli dostunun temin ettiği, bugünkü Wrbe,
hanikah ve mescidin yeri onun evidir.
Sadreddin Konevi Haleb'e ve Mısır'a seyahaJtler yapmış, ömrü-
nün 15 yıllık bır döneminde, manevi büyüğü ·ve hacası ·Saydığı İ b n-i
Ara b i ile bi-rlikte oLmuştur. Bu müddet için, f·arklı görüşler de rvardır.
Ömrünün .ka1an kısmında; eğitim, öğ.retim, irşad ve tasnif faaliyetleriyle
gününü geçirmiştir. Resm.i ıgörevi bilinmemektedir. !Bir kı­
zı, bir oğlundan söz edilir. Oğllunun, düşman süfi teşekküller ~tarafından
öldürüldüğü veya kend.ıl eceli ile öldüğü Tivayetler arasındadı:r.
Kızı S e k i n e ise, ısülalesini sürdürr-en tek kaynak olmuş!tur.
A. Konevi'nin ·ilim ve Fildr Dünyası ı
Sadreddin Konevi, Tefsir- Hadis -Fıkıh gibi şer'i ilimleri okutarak
ve öğrencileri ile müslüman halka bunları aktararak ömrünü geçiren
bir din alimi değiildir. O, İslami ilimleıri öğrenmiş, ama daha çok
dertini zevıkler, felsefi bilgiler ve farklı bir tasavvuf ha·lesi içinde yetişmiş;
müıtefekkir, süfi, bizzaıt bi·Lgilerini kendi ruh dünyasında tec-
·:rıübe ederek yaşayan bir alimdir. Eserlerinde yer yer beUrttıiği gibi
(1) Kerimüddin Malımüd Aksarayi, Müsameratü'l-Ahbar, Osman TURAN neş­
ri, Ankara, W4·4, s. '119.
(.2•) Nihat Keklik, Sadreddin Konevi'nin Felsefesinde Allah-Kainat ve insan,
istall!bul, 1-9717, s. XI.
(3) İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitaıbeleri ile Konya, Tarihi, Konya,
1964, s. 4'94.
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı 71
onun tealimi (öğretisi) "seçk·in zümrenin de seç'kini", yüce ruh yapılı
kişilere yöneliktir. Bu ,giibi insanlar da cemiyetlerde gayet azdır.
Bu ta;bEt.ika dışında, Konevi'nıin çevresindekilere, idrakloci seviyesinde
irşadlları da olmuştur.
Ahmet Ateş, İbn-i Arabi'yi ve öğrencisi Konevi'yi : "Düşünce maiT.-
zemeler·i değişik kaynaklı, fikirleri halilta halinde sunan, meczedemeyen,
fikirlerinin tarihi değerı oLan, d1ni açıdan bu fikirlerin mü-
nakaşasının yersiz oLduğu, büyıük şiir ve nesiT ustası şahsiyetler" olarak
görür. (4)
Tarihçi ve hadis alimi Z e h e b i de onu, "ittiha.t fiılminin önderlerinden
ıbirisi" ıolarak gösterir. (5) Kone•vi'nin, rv·aJhdet-i vücut fikir
·ve felsefesinin en büyük simalarından. alımasına rağme:ç., !ittiha:t taraftarı
. sayılması münakaşa edilebillir. Aynı zat mesel.a İ b n u ' 1-
F ar ı z ö m e r b. A ı i adlı süfiyi tamtırken ittihaJt fikrine temas
eder ve onu: " ... bu büyük bir beladı.r ... sen onun şiirlerini iyice dü-
şün, acele davranma ... ısüfiler haikkında iyi zan besle" cümlesiyle sı­
yanet eder. Buradan anlaşılıyor ıki, profesör Ateş'in de dediği gibi,
bu fikirleri ·sılfiyane ':bir sa:rhoşluk (sekr) halinde söylenmiş sözler
olara abul, bior çok süfi ha>kkında uyguılanan bir hoşgörü formülü-
dür. (6)
Konevi ve hocasının fikirleri için söylenmiş, birbirini nrukzeden
sözler, değerlendirmeler ve fe,tvalar e.k·siik olmamıştır. Bize 'Öyle ge-
:liıyor ki, onunla ilgili konuşan pek çok kişi, eserlerinden elde ettiklerinden
hareket etmemekte, 'bazan başıkalarının fiık·rini tekırardan
ibaret davranışlarda bulunımaktadır. Y1ne öyıle zannediyoruz ki, onun
aınlaşılmwsı, bir .takım uzun ön hazırhk çalışmalarına, diksiyonerlere,
ıstılah lügatlerine, denemelere, biyograrfi'lere ihtiyaç .göstereceiktir.
Ülkemizde bir deneme'yi müstesna tutacak oli.ırsak, yüzyılla:ndLr
henüz bir şey yapılmamıştır diyebiliriz.
1jonevi'nin vasiyetinde, ıi.slama oılan müdmkündür. O, netice itibarıyla, bruba rve annesinden; yani
cemiyeıtten gördüğü, içinde uygulayarak yetiştiği şifahi ve arneli
müslümanlığa bağhdır. Amel hayatı da nokısansındır. Cenazesinde
kelime-i tevhid haıtmi gıibi bir toplu zikrin yapılmasını isteyecek kadar
nafileye bağlı ıkimse, Allah'ın emirleri hakkında bozuk inançla
yaşamcı.mıştır. İttihat ehlinin inançları, zahirde Konevi'nin bazı fi-
(4) İslam rAnsiklopedisi, Muhytddin İlbn el-Ambi maddesi, vur, s. 5514-'5•515.
(5) ez-Zehe:bi, Tezkiretü'l-Huffaz, IV, s. 67.3.
(6) İA, VIII, s. 5'4, 541, 655; Zehebi, Mizanü'l-İ'tidal, III, s. ılı24.
72 Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
kirlerine benzeye:bmr. Fakat onlar tamamen ayrı sapık bir zümred•lr.
Kendilerinin islam toplumuna ve devlete karşı politik faaliyetleri
mevcuttur. Vahdet-i vücutçuları, ehl-i iıttihat olarak görmek müm·
kün değildir. Bu olsa olsa ka'ba bir benzetme olabilir. Eski çağlaır tslam
Dünyası, aynen günümüz gibidir. Herkes diğerini damgaılama
peşindedir. Ölçü ve sisıtemlerde netlik yoktur. Farklı görüş sahiplerinin
aynı adla, bir alimin •ti'ksindiği bir grup veya fikirle damgalanması
düşmanın takti.ği gereğidir.
Gerek Konevi ve gerek hocasının, vefatıarına yaıkın, meşgul oldukları
felsefi pr.o:blemlerin terkedilmesini istemelerinden de söz edilmektedir.
Bazı yazarıara göre Sadreddin Konevi, ömrünün ıson demlerinde
hadlsle meşguliyeti çıkar tek yol olarak görmüş, vasiy-at- namesinde
de, diğer meşgaleleri yasaklamıştır. Ahme:t A.teş bunu :
"Ehil olmayan kişilere, her alimin yapabileceği bir tavsiye olarak gö-
rür." İbn-i Arabi'nin, fikirlerinden vazgeçtiğini kabul etmez. Çünkü
ona göre böyle bir tavsiye, "şeyhin haya-tını dolduran tecrübelerden
şüphe etmesi demektir", ki bu mümkün değildir. (7)
A'kıl yürütmeye ve felsefeye karşı çıkan tavırılarına rağmen ge-
·rektiği zaman aklı kullanan ve farklı anlamda da olsa felsefe yapan,
ilahi feyz ve keşfi ön planda tutan, antiık felsefeyi bi'Tinci elden okumrus:ı
bile, onu okuyanları okuyup tenkit eden, ittihat ve hullıl gibi
sapık fikıirleri beğenmeyen Konevi (8), semboller kullamşı, ağır yazışı,
dilinin ikendilerine ait terminoloi ile yüklü oluşu ... gl bi sebeplerle,
vasa-tın ıüstündeki bir ta-kım zeka·lar tarafmdan bile anlaşılamamıştır.
Din ısülahlarının bir kısmını, kendine göre farklı te'vil
edişinden dolayı tenkıit edHdiğini; mesela Ar ş 'a Felek el-Atlasi,
K ür s i 'ye ise felek es-Sevwbit adını verdiği, onları kadim Sa:ydığı
iqin; dine aykırı hareket ettiğini belir·ten KMip Çelebi, şu sözleriyle
de onu takdirden ·kendisini alamaz: "Fakat bu şeyıh, diğer te'vHlerinde,
akıl ve ruhu açacak, genişletecek yeni şeyler getirmiş bulunmaktadır
: (9)
~ ~ ~~_,:.ı 1 } L.., J t ..ı..ıi ..li t~ ı ..u u' ~' )
( . . . ~i J t...::_, ,; ~ ..u ı_, J 4]1_, » ..ı...ı:J ı
B. Eserleri :
Bir alimin ilim ve fiıkir hayatının, ruh tecrübelerinin ve arneli
(7) İA, VIII, s. 540-541.
(8) Nihat Keklik, a.g.e., s. 4, 6, 7, 8, 9, 10, !14.
(9) Katip Çelebi, Keşfu'z-Zunün, I., 33•5.
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı 73
seyr ve sülükünün belgeleri, kendinden sonrakHere bıraktığı eserleri
ve fikirleri olsa gerektir. Konervi'nin çok küçük yaşta İbn-i Arabi'yi
babasının çev.resinde görmesi ve ondan fikren etkilerrmesi mümkün
görülmektedir. Bazan menkabe mwlzemesi içinde verilen (Konevi
ve İbn-i Arabi yakınlığı, daha pe-k çok çalışmaya konu olacaktır.
Üvey babalık aİbn-i Araibi'nin Suriye'deki ikame,ti sırasında Konevi'nin .onunla ıkaldığı,
ömrünün son demlerinde, genç bir yakını olarak Şeyh-i Ekber'-
den faydalandığı lmvveW ihtimal olara'k değerlendirihnektedir. Bü-
tün l;ıunlar bize, hayatta olmasa bile, ölümünden sonra Sadreddin
Konevi'nin, şeyhin eserler~nin tamamını elinde bulunduran, onun
twsavvuf meslekini daha da farklı bir şekilde geliştirip yayan kişi olduğunu
,gösterir. Kaynakların ıbe-lirttiklerine göre, İbn-i Arabi'nin
sis,temi, Sadreddin Konevi hanikahı aracıhğıyla, önce Sur;iye'ye, Mı­
sır'a, daha sonra da İran'a ve da;ha doğuya yayılmıştır.
Osman Ergin >tarafından hazırlanan oldukça tam bir listede gö-
rülen eserlerin: Tasav,vuf, ahlak, metafizik gibi ilim ve disiplinler
başta olma;k üzere geniş bir alana yayıldığı müşahede olunmakıtadır.
Yarım kalmış bir Kırk Hadiıs şerh~ ve bir Fat·rha :terfsiri, onun doğrudan
dini ilimle·re dair yazdığı eserleridir. Oldukça malıdut imkanlar
içinde yapı~an ve 22 eseri ihtiva eden fbu liste, belki de Konya'daki
eserleri görülme-den tanzim e-idlıniş bulunmaktadır. Bu listenin
her an kabarınası mümkündür. Yapılacak yeni çalışmalar bir çok
eseri gün yüzüne çıkaracaktır. Bu yeni çalışmalar bize, yeni eserler
tanıtacak veya bir takım isnaıtları da kabul etmey·acektir. Bu durum,
yazmalar elde edildikçe bütün ilim dalları için .geçerHd:ir. Ben kısa
çahşmam arasında adına rasladığım iki eserini vermek isterim. iBunlar
ye-ni eser olabileceği gibi, ikinci bir adlandırmı:ı, veya şeyh'e isnad
olunan bir eser de olabilir. Ne var ki, kendi ifadeleri içinde geçişi bize
yeni eser ıintibaını vermiştir. Konevi, Miftahu Garybi'l-Cemve'lCud'd:::ı
Cv. 15 a), "Keşfu Sirri'l-Gay.reh An Sirri'l-Hayreh" adlı bir
eserinden söz eder. Aynı şekilde Fukuk Cv. 101 b) 'ta öğreniyoruz iki
onun, "el-Vefa bi'l-Keyli Ve':l~Mizan" adlı bir eseri daha vardır.
II - KONEVI'NİN HADİSÇİLİGİ
Konevi'nin muhaddisliğini isierneden önce, yaşadığı dev,irdeki
dünya hadisçiHği ve Anadoludaki durum üzerinde bir kaç cümle ile
bilgi arzedeceğiz. Daha sonra da onun hadis ilimleri ile olan ilgisine
değinecek, bilahare bazı eserlerindeki hadis dağılımına işare-tle bahsi
sana erdireceğiz.
' ·,
714 Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
A. Yedinci Asıi-da Hadis :
Hicretin yeddncı asrı, hadis ilimlerinin orijinal eserlerden mahrum
·kaldığı bir devir olmaktadır. Biyografi kitaplarına baktığımız
zaman da (10), bu rusrın, diğer asırlar ilmdar kalabalık olmadığını
görürüz. Daha çok eski eserlerin şerhedildiği bir devir sayılan yedinci
asır, oriijnal kitapların kısaltıldığı veya onlara bağlı yeni ikinci,
üçüncü sınıf kitapların te'lif edildiği bir dönemdir. Oldukça erken
bir dönemde yaşamış olan en dikkat çeken zaJt, Ebu Tahir Ahmed b.
Muhammed es-Silefi ve Hafız .AJbdü'l-Gani, b. Sürür el-Makdisi olmaktadır.
Abdül-Mümin ed-Dimyati ve İrbnu ebi Hamze de, yedinci
asırda adlarından söz edilen iki hadisçidir.
Hadııs ilimleri Anadoluya ilk müslrüman bilginler eliyle geılmiş­
tir. 1071 yılı, o günkü isirum dünyasının en büyük hadis €ıllimri Hatib
el~Bağdadi'nin vefat yıhdır. Anadolunun Türkler tarafından fethi
müjdesi Bağda..t'a geldiği zaman, Hatip henüz onaltı gün önce vefat
etmiş bulunuymdu. (ll) Bu tarih Hicri 463'tür. Bu tarihten Kone·vi'-
ye kadar geçen 150 yılıllık dönemde, elbette önce Arapça olmaık !kaydıyla,
hadisler ve hadis ilimleri, islamlaşan Anadoluda, az da olsa
okutulmuştur. Eldeki bazı eserlerin, Farsça tercemeleri, bazı kitapların
haşiyelerine konulan farsça izah cümleleri, bölge halkının, henüz
Him dili olmayan Türkçe yanında ilim ve edebiyat dili olarak
kullandıkları, belki de günlük dil olarak iıstimal eUikleiJ."i Farsça ile
irıtibatlarını da anlatmaktadır.
Kırk hadis şerhinin başında hadis ilimierindeki behresinitı çok-
·lpğundan ·söz eden Konevi, klasik manada bir hadis bilgini olarak
görüılmemiş .olacak iki, onu hadis biyografya kiıtaplarında bulamamaktayız.
Yaşadığı çevredekıl ilim ve tasavvuf erihabından f~rklı olarak
onun, hadis ilimleriyle devamlı meşgul olduğunu, s.on demleif'inde
belki de tek kişinin bu olduğunu biliyoruz. Zaten, henüz 150 yıllık
bir tarihi olan islami ilimlerin, bölgede i:ıim adamları eliyle ya.yılmaısı
ve okutulması tabıli olan bir husustur.
B. Konevi ve Hadis İliınieri :
Konevi'nin ıbir hadis alimi olduğunu söylerrken, onun klasik muhaddisler
gibi: ömrü rivayet ve dirayet çalışmalarıyla geçen, gerıeik­
ıtiğinde sırf hadis öğ•renimi için seyahatlere çıkan, belıirli görüşleri
(10) Abdtilaziz Dihlevi, Büstanu'l-Muhaddisin, (A. Osman Koçkuzu tercemesi),
indeks bölümü, yedinci asır hadisçileri.
(ll) Hatib el-Bağdacti, Şerefu Ashabi'l-Hadis, Hatiboğlu m~ri, Ankara, 197·2,
. s. 19.
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı
ve y.olu olan bir muhaddis olduğundan çok, değerli vakitlerinin bü-
yük bir 'kısmında, Hz. Peygamber'in sözlerini lkendisine meşgale se-
çen bir zaıt olarak ,görmek •temayülündeyiz. Böyle bir zata haıdis alimi
demek yanlış olmaz. Konevi, mesela Mevlevilerden hadis konusunda
çok farklıdLr. Teknik çalışmaları vardır, kütüphanesi ve gö-
rüşleri vaırdır.
MuhaJIIlJ11'ed b. İshak Sadreddin Kıonevi'ye yrukın bir dönemde ya-
şamış tarihçi .&ksarayi eserinde onun ilmi mevkiine ve hadisçi yö-
nüne şu sözleriyle ıtemas eder: "der on zeman Şeyhulislam şeyh Sadreddin
Muhammed hud. Alim-i kamil-i mükemmel Cv•eya mükeımmiD
büd. Ber cevamii ulüm iıttıla' yafte, hususen der Hm-i hadis ki
der meşarik ve ımeğarib der on fen müşarün ileyh büd ... " CO devirde
Şeyhulislam Şey!h Sadreddin Muhannmeddi (vardı). Kamil ve mü-
kemmel bir Mimdi. Bütün ilimiere aşina idi. Özellikle hadis ilminde,
Doğuda ve Batıda herkesin parmakla gösterdiği bir kişi idD. (12)
Hadis biyografi yazarı Zehebi, büyük hadisçilerin hayatını verirken,
bk vesile i1e ona da temas eder, fakat hadisçiHğine değinımez.
Bizce Saıdreddin Konevi'nin hadi·s bilgini olarak değerlendirilmesini
gerekli kılacak bazı sebepler ve zorlayıcı amiller mevcuttur.
Bunları sırayla arza çalışalım :
ı. Konevi'nin 28 (29) hflldis ihtiva eden bir eseri, onun hadis
şerbindeki derecesini gösrteren bi·r çalışmadır. Bu eserde orijinal te'-
viller ve tevcihler mevcuttur.
2. Konevi'nin, bugün küçük ıbir parçası elde bulunan bk hadis
i!htisas kitaphğı olmuştur. Kendisine çok yaıkın döneımde yaşamış bü-
yük muhaddislerin ve eski hadisçilerin eserleri bulunan bu ikitaplık
bize, onun asıl meşgalesinin hadis olduğu fikrini verecek güçtedir.
3. Sözünü ettiğimiz kitapların sayfalarında : günlük okunan
hadis miktaırını belirten kayıtlar, düze1tme ikayı:Narı, temellük kayıtları,
mukabele kayıtları ve sema' kayıtları mevcutturr. Bunlar anca:k
hadisçilerin bulunduğu çevrede görülen belgelerdir.
4. Şerılı metodu, •te'villeri her zaman münakaşa edilebilir, fakat
orijina.ldir, hadi·sçiliğine deliJ teşkil eder güçtedir.
5. Konevi, hadis şerhlerrinde, hadisçilerin tecrminolojisinden
farıklı olarak, ha;dislerde bir (sır) ve bir de Cmana) mütalaa eder.
02) Aksarayi, Müsameratü'l-Ahbar, s. 90, 119.
Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
Bütün hadislerde "lmşfu sirrih ve ida)hu ma'nah" --
) cümlesini kullanır. Açık,lamalaorı tasavvufi
ve remzidir. Verdiği biLgiler kendi müşahade ve keşf alemine aittk.
İşte bu tekniği, a;lışl!hnış ~ola ,ters düştüğü için münakaşa kabul
eder. Gerçi hadisleri bu tür açııkiama tekniği, yaklaşıik Konevi'den
üç yüz sene önceden rvarıdır. Konevi'nin ki,tapları arasında bulunan
Ömer el-Mukimi ed-Dineveri'ye aiıt Şerhu'l-Mesail adlı eser ile (13),
Gülabqdlı sufi hadisçi Eibubekr'in, Miftahu Maani'l-Ahlbarmda da bu
tür şerhleri görmekteyiz. Fakat Konevi'deki izahlar son de;rece ikarmaşl!k;
belki de o müşahedeleri bizzat yaşayan kimselerce aniaşıılabilecek
ka;rakterded:ir.
6. Sadreddin'in hadisçiliği fakihliğinden baskındır. Hatta fakibIere
kıüçük bir tarizi de mevcuttur. Vasiyetinde lhadisçilerin kitaplarmda
,belirtilen şekilde yıkanmasını i,ster. Ayrıca, hadis kitaplarına
ayrıcalık tanır, diğer bazı eserlerinin satılınasını vasiye't eder.
7. Sufi1er bir cemiyeıtte ekseriyeti teşkil etmez. Konya'da o dö-
nemde üç ayrı tarikat merkezinin hadisle i~gisi vardır. Diğerlerinin
ilgisi basittir, fakat Konevi'le;rıde bu iş tekniik manadadır. Kul[anılan
hadislerin sıhhat derecesi de Konevi'lerin lehinedir.
9. Hadisçiler, hadis sevkinde belirli tabirler kullanırlar. Konevi
kendisini bunlara bağlı hissetmez. Onu bu şekilde seı-ıbestliğe sevkeden
sebep, rivayet Jmnun:larını aşarak: "Doğrudan Hz. Peygamber'-
denkeşf veya istifaza yoluyla veya başıka şeki:ller ile haberlerin alı­
nabileceği, onu soru sorulabHeceği" hususundaki ıkanaatları olsa gerrektir.
Hadisçilerr, böyle bir yolun ilıniliğini 'ka:bul etmemektedirler.
Konevi'nin Kırk Hadis şerhinde ll türde hadis sevkettiğini görüyoruz.
Bunları sıra;lama;k bize bir fikir verecekttir :
a. Allah'ın elçisi dedi ki şeklindeki ifadesi, 28. hadis,
b. AJllwh'ın elçisi. .. idi, 46. hadis,
c. Peygamberimizin şöyle huyurdukları sabit olmuştur; 5, 6, 7,
9, 19 ve 27. hadis-i şerifler,
ç. Muttasıl 'bir senetle sabit oldu ki, ı. hadis,
d. Camiu'l-Usul adlı katipten ... , r'alancanın rivayeti olarak: 2,
3, 17 ve 23. hadis-i şeriner,
(13) Ömer el-Mukimi, ed-i[)neveri, Şerhu'l-Mes:W, v. 19b; 23a, 25b, 3,3a, 41a,
79a, 99b v.d.
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı --------------~----~--
77
e. Falancanın rivayeti ıolarak el-Cami' adlı eserden burada adı
geçen eser, bir önceıki eser de olabilir; Buhari'nin aynı adlı kitabı da
olabilir), 12, 15. hadisler,
f. Genellikle sahibi adı vererek, "falancadan" şeklinde hadis
verişi; 8, 20, 21, 22, 24. hadis-i şer:ifler,
g. Es-SaJhih adlı eserde veya sahih hadisler arasında sabit oldu
ki: 10, ll, 18, 26. hadisler,
h. Müslim'in es-Sahih adlı eserinden, 13, 16. hadisler,
i. Tirmizi falancadan rivayet etti: 25. hadis,
j. Ri,vayet olunur ki, 14. hadis. Son y.ol hasta bir ifade tarzıdır.
Buna ~temrlz sigası adı verilir. Yazarın kesin konuşmadığı analmına
gelir.
Bn hadis sevk yolları içinde; 1, 2, 3, 4. yollar her zaman için Hmi
mgnada ıtenkide uğ,rayabilecek yollardır. Fakat, böyle yollarla
hadis sevkeden kişi; zaman kazanmak gibi sebeplerle, çok sağılam
bildiği haberleri de verebilir. Ama aksi de varid olabilir. 5., 8, 9, 10.
'yo1lar, aliım okuyucu tarafından kontrolü mümkün yollarıdır. 7 ve 8.
yolların ·ise kontrol ve araştırılması hayli güçtür. Bazan imkansız
bile olmaıktadır.
Özetleyecek olursak diyebilir ki : Kıonevi, hadisi ve illmle.rini, hadis
sevk tekniğini bilmektedir. O, ıklasik hadisçilerin yolu yanında,
tenkide uğrayabilecek, ama kendi inancına ,göre güçlü sayılan yollarla
da hadisleri vermiştir.
Kırk Hadis ~şerhinde CKeşfu Estari Cevahiri'l-Hikem El-Müstahrace
el-Mev.rılse Min Cevamii'l-Kelim) (14) açıkladığı hadislerin konulannı
·tespit de faydalı olacaktır. Eserde bulunan 28 hadisin konu
dağılım ise şöyledir:
a. Değişik türde :ilbadeıtler : 2, 3, 23. hadisıler,
b. Temizlik meseleleri : ı, 13. hadisler,
lJ. Tevbe : 5. hadis,
ç. Rüya yorumu, yalan rüya anlatımı: 6, 7, 21, 22, 25. hadisler,
d. Sosyal konular ve hukuki meseleler : 9, 10, ll, 19, 14, 27, 26
hadisler,
(14) Katip Çelebi, Keşfu'z-Zunan, II, s. 1038.
Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
e. Dua şekilleri : 4, 8, ı 7, 20, 24. hadisiler,
f. İk!tisat : 16. hadis,
g. Tasavvuf, kozmoloji, felsefe, görgü kuralları, peygamberler
ve ümmetieri .gibi muhtelif konuJar: 12, 15, 2, 18, 27, 28. hadisler.
Konevi bu 28 hadis ile okuyucusunun, i1k merhalede fıkhi ve
sosyal yönüne; rüya yorumu gibi kalbi ve manevi cihetlerlne; dua
gibi Allah'a karşı kulun en yaJkın olduğu zaman ve mekanınahitap
etmişti·r. İnsanın madde ve ruh dünyasında ona rehber olacak, Peygamberimizin
mübarek sözlerini tamtmıştır. İkinci derecede olmak
üzere, oemiyeti ilgilendiren konulardaki haberleri de eserine almış­
tır. Peygamberini öldüren ferdi ve .toplumu en rezil insan olaraık tanıtan
haberi açı'klayarak, rehberlik · müessesesinin lmrunmasına
önem aMetmiş ve aynı kurumun tarih !boyunca düşmanıarına hedef
teşkil ettiğini de vurgulama.k istemiştir.
C. Hadis İ1imleri Açısından Eserlerine Kısa Bir Bakış :
Örnekleri Konevi'nin dört ana eserinden seçmiş bulunmaktayız.
Bu eserler, yazıma halinde olup, büyüık 'bir i-hıtimalle bazıları şeyhin
kendi yazısıyla yazılmış olarak Konya Yusuf Ağa Kitaplığında korunmaktadır.

ı. el-Fukfik Fi Mu,stenediıtı Hukıni'l-Fusus
Fukuk'a Cv. 5) sahih bir hadisle başlayarı Sadreddin Konevi,
"Her nesilden dürüst ilim adamla;rının; aşırıların tahrifılerinde ve batıl
ehlinin sapıklıklarından dini koruma'k üzere, hadis ilimlerini yüklerıeceklerini
C öğrenip öğreteceklerinil" haber veren hadis-i şerifi
zikreder. Yine Cv. 27 a-b), Peygamberimizin dualarını verir. Cibril
ile PeygaJmberimizin bir k!onuşmasını nakleder. Mlah'ın salatını anlatır.
(29 b) 'de Peygamberimizin bir huıtbesini sevikederek H u ı ı e ıt
meselesini an:ı.atır. (43 b) 'de, ecdada ıyemini yasaklayan PeygaJIDibe·r
buyruğunu nakleder. Buraya ilmdar geçmiş olan hadisler, otantik hadisleri
toplayEI!ll ana hadis kitaplarımızda geçmektedir. Cv. 61 m 'de
Peygamberim1ze; "Ralbbini gördün mü?" diyen sahabiye verdiği cevap
söz konusu edilir: "o, bir nurdur, nasıl .göreyim?" Konevi: "mü-
cerred nür görülemez" cümlesiyle hadisi açıkla;r. Aynı sayfada, Allah'ın
sevgili kullarına belayı artırdığını belirten, müna'kaşa edilmiş
bir haber mevcuttur. Konevi bütün bu haberlerde kaynak vermemeıktedir.

Cv. 119 a) 'da, Allah'tan Peygamberimize bilgi'nin gelişi bk ka-
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı ------~------~-
demelenme ile verilir. Bu söZI1er, Peygamberimize izafe olunur. Fakat
buradaiki metinlerin bir kısmı, hadis alimlerinin reddettikleri haberlerdir,
ispa!tları zordur. Öy~e rinamyoruz ki, meleıklard9n Peygamberimize
kadaır böylesi bir kademelenmeyi, Sadıreddin Konevi dışında
yapan bir alim bilmemekıta haklıyız.
(v. 125 a) 'da, dünyanın sonunu haber veren bazı alcimetleri sı­
raılayan biır hadis na~ledilmektedir. Bu hab.er de ıkaynaksızdır. Akaiıt
alimleri ile me21hepler ıtarihi yazarları arasınıda ihtilaflı konulardandıır.
Bir hadis şeklinde v·eırilişi : "bazı f.i!kir gruplarının, kendi inanç-
larını, Peygamberimizden asırlar sonra bile, onun ağzından verme
günahından kurtulamadıklarının bir tespi!ti olsa gerektir.
(v. 151 b) 'de, Konevi ve İbn-i Arabi'nin, K e ş f 'i önemli bir 'bilgi
kaynağı gören ve ıkendHerini diğer sufilerden ayıran gö:r:üşle;ri
mevcuttur. eyh ıburada: "İıbn-i Arabi'nin Peygamberimizle ve ölmüş
bazı muhterem kişilerle bizzat görüştüğünü" anlatır. Onun belintti-
ğine göre bu ıhadiseler, gece ve gündüz farkı olmadan her zaman tahakkuk
etmişıtk. Konevi bilgi verrneğe şöyle devam eder: "bunu defalarca
bizzat denedim. İşte bu Peygamberimiz·in Allah yeryüzüne
(arza), nebilerin cesetlerini yemeyi haram 'kıldı, mübarek sözüyle
işaret ettiği husus1
tur." Sadr.eddin Konevi verdiği bu bilgiler~e; senetsız
ve kaynaksız hadis nakılinde, bizzat görüşrneğe dayandığını, bunun
da Peygamberimizin mübarek bir sözrünün ıbir tecellisi olduğunu
savunur. Cesedin bozulmaması ile, göcrüşmenin, eski vücuttan
faydalanarak, .tecessüm şeklinde (yani bir nevi dirilme ile) taha;kkuk
ettiğine işaret eder.
F u .k u k 'taki .genel hava, bir kaç tane dışında, uydurma; asılsız
hadisin bulunmaması şekliridedir. Tasavvuf kaynaklı bir kaç haber
ise münEilkaşa konusu yapılabilir. Genellikle : ahire•t, ruh dünyası,
Pey:gamberlerin manevi maıkamıları, bazı sembolik açıklamalar ihtiva
eden haberler, bir hadisçi titizliği ıle senede bağlanmamıştır. Hadislerin
büyük ıbir kısmının sıhhaıti rahatlıkla ifade edilebilir. Aynı
dönemde yazılan eserlerden CelMednin, naıklettiği haiberler için bu hükmü veremeyiz. Kanaatımızca Sadreddin'i
hadisçi yapan husus da budur.
2. en-Nefehat el-İlahiyye :
Allah'ınrahmeti eseri bazı hoş kokulan olduğunu, onlara doğru
yönelmemizi öğütleyen ve tasavvufi eserlerde görülen bir haber
mukaddimeda ve-
~ p~
r:
1
80 Prof. Dr. A. Osman Koçlmzıı
rümekte ve eser·in adı da bu haberden iti·bas olunmatadır. Cv. 7 a) '-
da, "ben kulumun zannattiği gibiyim" haberi vardır. Bu da hadis
.olarak zikredHir. Cv. ll a) 'da Konevi'nin, ilimde kullandığı gerçek
ölçü verilk Şöyl8 der : "Z ev Ir ve Fe y z diliyle söylüyorum. Vehbi
olan feyz'le. Yoksa fikri zorlama ve sonradan kazanılan; kesbi
olan ilimJe değ·il." Bu cümlelerde enteresan görülebileceık dörıt terim
vardır : Zevk dili, vehbi feyz, bile bile zoraki düşünce, ilm-i kesbi.
Bunlar Konevi'ye göre iik aynı tarzdır. !Birinciler kendiliğinden, ilahi
bir sünuhat He gerçekleşkken, ikincilerin bir çalışma, bir gayret,
tahsil ve be-şeri ,güç ile elde edilmesi söz konusudur. İyi düşünüldüğü
taJkdirde, her ikisi de aynı olmakla beraber, eski çağlardan beri, il-
:m:i.n; vehbi ve kesbi ayırımı, düşüncenin ise; feyz ve beyin mahsulrü
olan düşünceler şeklinde bölümlenmeleri adet olmuştur.
Cv. 13 a-b) 'de Kur'an'ın iniş ·tarzı anlatılırken : "bütün yaratıkların,
yaratılmadan önce, bk ölçü içinde miktarlarına ve diğer özelliklerine
ilahi ta~kdir .getirildiğini haber veren, değişik beş ıtane rivayet
vardır. Bütün bu haberleırıde, senet v.e kayna'k verilmemekte, sadece
bunların h ad i s olduğu söylenmakle yetinilmektedir.
3. Miftahu Gaybi'l-Cem'i ve'l-Cfıd :
Sadreddin Konevi lbu eserinin bir yerinde, httap erttiği zümt""eyi
belirtir. Onun bu açıklaması umumiyetle ıkitaplarının ehil olmayanlar
tarafından gözden geçirilmesini önlemeye maıtuftur. Aynı endi-
şeyüi, vasiyet-naımestnde de gösıterir. Miftah'ın; "hülasatrü'l-hassa,
yani seçkin bbakanın da özü olan zümre'ye" h1tap ettiğini belirler.
Cv. 31 a).
Cv. ll9 a) 'da Keşif ve Ş u h u d'a itimat eWğini belir.ten kayıtlardan
bir tanesi vaTdır. Ayrıca !böyle bir ifade, Cv. ll a)'da mevcuttur.
Nikahı, tesirlerini ve fonksiyonunu anlatı:rıken, doğacak çocuğun
cinsiyetini yine bir hadisle açıklar ve "Allah Ademi kendi suretinde
yarattı" haberini, Adem ile Havva'nın yaratılışını hep haberler halinde
verir.
Cv. 103 a-b) 'de, r1iyet-amel ilişkilerini, sahih bir hadis olan: Cameller
niye!tlere bağlıdır : ( ~~lı J t,; ~ 1 1...; ı ) hadisi ile açı•klar.
Sadreddin Konevi, kaina·tın var oluşu ve AllaJh'ın varlığı pcrobleımini;
CALlah vardı, başka da hiç bir şey yoktu C ..U ı u IS' )
( • ,_r, .__ ~,.ı J ) sözü ile açıklamaya çalışır. Muhtemelen bunu
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı 81
hadis olarak görür. Bu konuda Peygamberlerden gelen haberleri,
velilerden intikal eden sözleri, yazılmış eserileri !biırer işaret tela~kki
eder. Bir çok hadisçinin üzerinde .tenkitler yaptıkları: (Peygamberi~
mizin ruh olarak ilk yaJratl!lmış varlık olduğunu: ileri süren ve bir
hadis ağırlığı içinde verilen, ( ~ı, ' W ı Us!'-~ r ..ı 1., ~ ~)
"Adem henüz çaJIDur ile su arası bir varlık iken ben PeygamJberdim'·
sözünü kitabında nakleden Konevi, elest bezmini hatırlatır, bunun
pek çok kişi tarafından dünyada hatırılandığına dikkati çeker. Ha;-
berlerde yine senet ve tehnik kayııtlara bağlı kalmaz.
4. Et-Teveccüh el-Eteınm Naıhve'l-Halfk:
Kalp temizliği yolunu benimseyen salikin neler yapması gerektiğine
tahsis ettiği bu kitabında yine hadisiere yer verir. Belirli bir
yol alındıktan sonra evliliği tavsiye eden Konevi, iyi bir eş bulamayacak
olanılara, bekarrlığı, orucu ve az uyumayı öğütler. Bunu Peygamberimizin
bir hadistyle te'yid eder. Hadisi senetsiz ve kaynaksız
verir. (Selam ona olsun, dedi ki: iki yüz yılından sonra en hayırhnız,
hafif ve güçsüzleriniz olacaktır. Hafif ve güçsüz kimdir? diye sorulunca
Peygamberimiz; hamıı:nı ve çocuğu olmayanlardır buyurdular).
(v. 41 bl. Bekarlığın öğülmesi konusu, genellikle uydurma haberlere
konu olmuş, islam dünyasında bazı zaruretler dışında, müslümanlar
evlenmişlerdir. Keza bekarlığı yeren habe;rlerin de aynı
ilietle ma'lul oldukları iddia olunmaktadır. Mürid için lüzumlu ilim
ölçüsünü verirıken Konevi: "lüzumsuz ·teferruat ve ıs,tılahlar yerine,
Allah ve elçisinin sözlerindeki gizli manalar" cümlesini kullanır
(v. 43 a).
Bu bahse netice olanıık diyebiliriz ki, hadis ilimlerinin tekniğini
ve ilmi >şar.tlarını bilmesine rağmen Konevi, Hacası ve keşfi esas alan
diğer bazı sü.filer gibi; terminooljiye, teknik şartlara, usul konuları­
na ve kaynak verme mecbü.riyetine pek iyi riayet >etmez. Kullandı.ğı
haberlerin bir bölümü, sü.fHerde müşterek olan. münakaşa davet
eden haberlerdiır. Bunun yanında, veroiği hadislerin yüzde yetmiş­
ten fazlasının sahiih haberler olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar çok defa,
kalbi amellere, metafizik meselelere, f,eısefi açıklamalara, zevklerin
izahına mesnet olaraık serpiştirilımiş haberlerdir. Şeyh !bunların
hadis olduğunu kabul eder.
Onun eserl·erinde; ibadet, muamelM, cezalar gibi sosyal ve fe;rdi
yönü birlikte haJberler pek .bulunmamaJkıtadır. Eserleri, biır ilm-i hal
kttabı tarzında rterıtip ediilmemiştir. Bu itibarla, mesela bir Cami', bir
82 Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu
Müsnet, lbir Mu'cem türünde hadis koleksiyonları söz konusu değildir.
Yani, hadis ailmak isteyen onun eserieTine değil ana kaynaJklara
müracaat edecektir.
SONUÇ:
Büyük hakim, sufi, arif billMı, hadis alimi Sadreddin Konevi
Muhammed b. Iİshak, milletimizi meydana getiren kültür değerlerimiz
içinde seçkin bir yere sahiptir. Nasıl 13. asır lKonya'sından, CelaLeddin
Rumi, :bugün bütün insanlığa seslenip, huzur ve sükun, barış
ve kardeşiİlk tohumları ekiyorsa; ikendisini iyice önce kendimiz
tanıyıp, ·Sonra da dünyaya tanıttığımız takdirde, :Kjonya ikinci bitr
İbn-i Arabi'nin insanlığa sunulmasında öncü olacakıtır. Büyük alim
Muhammed Hamidullah'ın dediği gibi, bugünün Avrupası, hatta topyekün
batısım, büyük hukukçu Ebu Hanife hazretlerinin içtihatlarından
çok, Nm-i Arabi'nin fikirleri kendine çekmektedir. Bu dünya
tarihinde hep böyle olmuştur. Kimbilir belki de Koneviler ve onların
hikmeti yoluıyla insanlık İs[amı tanıyacaık ve son Peygamber Muhammed
Musıtafa'nmgeniş rahmeti Memleri böylece kuşatacaiktır.
İleriye ait tecellileri ancaJk Allah en iyi bi.Je'bilir.
Kitaplarındaiki sema' kayııtlarında, Ebu Tahir es-Silıefi, Cemalettin
el-Vasiti, ~bu'l-HaJSen el-İskenderani gibi hadis şeyhlerine rasladığımız
Konevi'nin kütüphanesinde, müke:rırer nüshalar :halinde rasladığımız
el-Ahkam el-Kubra ve Camiu'l-Usul gibi hadis eserleri ve
daha pek çok delil, şeyhin hadise ve onun sallübi Hazret-i Peygambere
bağllılığmı gösteren hüccetlerdir. Mütehassıslann ilgisini Konevi'nin
:hadisçiliği üzerine çekebi1diğimiz takdirde; "hadis iliroJeri ve
tasavvuf ilişkileri", "sufi hadisçiler ve hadisçi sufiler" gibi oldukça
bakir konulan da ibirliikte öğırenmemiz mümkün olacaktır.
Alksarayılı tarihçi Kerimüddin Makmud'un da dediği gilbi, gününde
hadisçiliği doğu ve batıda şöhret yapmış bir" alimin, yüzyıllaır boyu
perde atıkasmda kalması, gönlüm razı olmayacağı bir hususıtur.
Teknik ilimierin ve maddi gelişmelerin henüz akıtüalitesini tamamen
ayakıta ~tuttuğu bk dünyada, özellikle bir ülkede yaşaımaJktayız.
Dünya milletleri, ilimleri teknik ve manevi diye ayırıma tabi ·tutmadan
aynı ilgi ile gündemde tutma'kta ve :her ikisinden faydalanmaktadır.
Zengin rtarihimizde, ilahiyat, felsefe gibi fikri ve manevi
ağır ilimierin mensupla.ırının aynı zamanda •ta:bib. eczacı, teknik eleman,
sanatkar olduğu devreleri gördük. Tarihin bu altın çağlarında;
filozof, ilahiyaıtçı, filoloğ, tarihçi asla !horlanmıyor, aıksine ihürmet
Selçuk Dergisi I. Sadreddin Konevi Özel Sayısı 83
görüyocdu. Aynı günlerin, aynı kemal ölçüleri içinde tekerrür eimesini
diliyoruz. Maddi ilimierin verdiği havanın, manevi ilimlerle de
takviye edilerek, iki 'lmnatlı irfan ehli biJginlerimizin, mütevazi' iki-
şililerinde göreceğimiz, haşmetli çalışmayı, dünyaya ışık tutan kı­
vamı beklemek hakkımızdır.
Büyük bir mütefekkir olarak, Allah-kainat ve cemiyet ilişkileri
ile ikafa ve gönüllerini devamlı meşgul eden Sadreddin ve emsali dehalar,
.fert ve cemiyet pJanında ahlak güzelliği örnekleri orıtaya ikoyaraık,
mesüd bk toplum halinde yaşamanın çilesini çeken cemiyet
direkleri olmuşlardır. Bu örnekler, bizim kendimize g,elmemizde nirengi
noktalarıdır. İnsan unsurumuzu mükemmelleştirırneımiz için,
bunlardan daha iyi modellere sahip bulunmaanaktayız. Türk milletini
dünyaya farklı kılan da bu değerler olsa gereMirr.
Son cümlemiz Sadredıdin Konevi'nin bir duası olsun :
ı.!lı~ J ~ ~ı, , d~ J ı ..::.. ı;.:;.ı ~ı ü-- ~,.ı; ~ r~ ı )
4 ı d • ~ ~ , •• ~ JS ı:.r , 1 l.:s. w Lo~ uS , 1 ~ ,j~ ,
~ı_, . ~_,;w J~ı ~ . ~ ~ ~, ı_,s)U )
~ ~ ~~; 1.:c trt-" ~ : L...ır ~wl..., t. ~ J t.:•t; .J )
"Allahım, ikalplerimizi senden başka şeye yönelmekten ve senden
başkasıyla meşgul olmaiktan ant, >teım.iz kıl. Bizi bizden al, bizim
yerimize bizi kendinle do1dur Cbizde ·teoelli et>. Bizi aleme yağmalJık,
Şeytana ,oyuncak yapma. BHaıkis bize nur baıhşet. Dualarımızı çabucak,
kendi istediğinin aynı şekilde ikabul buyur. Sen işitensin, sen
(bize) yakınsın, sen dualara cevap ve!'ensin". (15)
(15) Yusu'f Ağa Kitaplığı, Yzm., No: 4HH.3, v .. 35.; Tebliğde kullanılan:
a. en-Nefehat el-İlahLyye, Yusuf Ağa, No: 4'867 •.
b. Mi:ftah., aynı kütüphane, no: 4!865.
c. Fukuk,aynı yer, 4'8'5:8,
d. et-Teveccüh el-Etemm Nahve'l-Hakk, aynı yer, no: 488·3. f
ı 1
·:

Konular