SAFEVİ HASSA BİRLİKLERİNİN TEKÂMÜLÜ*

Cihannüma
Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi
Sayı II/1 – July 2016, 125-150
SAFEVİ HASSA BİRLİKLERİNİN TEKÂMÜLÜ*
Masashi Haneda**
(Çev. İlker Külbilge)
***
Minorsky, Safevi yönetim kılavuz kitabı olan Tezkiretü’l-Mülûk hakkında
kaleme aldığı ve tarih sahasında bir klasik olan giriş yazısını ve yorumunu
yayınladığından beri araştırmacılar, Şah İsmail tarafından kurulan devletin aşiret
karakteri üzerinde mutabakata varmışlardır. Gerçekten de, Şah İsmail’in tahta
çıkabilmiş olması ve bu suretle İran için iki yüzyıldan daha fazla süre devam edecek
göreceli olarak istikrarlı bir dönemin başlaması Türkmen boylarının, yani
Kızılbaşların askeri gücü sayesinde gerçekleşmiştir. İran; Osmanlı
İmparatorluğu’nun ve Özbeklerin tekrarlanan ve birbirini takip eden saldırılarına
direnme kabiliyetini de Kızılbaşların bu askeri kuvvetine borçluydu.
Kızılbaşların Şahlara karşı duydukları sadakatlarının azalması ile birlikte
onların başlangıçta dini fanatizm tarafından mobilize edilen bu askeri güçleri Safevi
yöneticileri için iki tarafı keskin bir kılıç halini aldı. Kızılbaş emirler Safevi
İmparatorluğu’nun sınırlarının savunulmasında vazgeçilmez bir konuma sahip
olmalarına rağmen, kontrol edilemeyen zorbalıkları ve yol açtıkları kargaşalıklar
yüzünden yöneticiler için temel endişe kaynağı olmaktan hiç çıkmadılar. Kızılbaş
askeri gücünün nasıl kontrol altına alınacağı meselesi 16. yüzyıl boyunca Safevi
şahlarının öncelikli güvenlik problemi oldu. Safevi hanedanına yaşam için ikinci bir
şans sunan büyük hükümdar Şah Abbas (1587-1629) buna bir çözüm buldu.
Şah Abbas’ın askeri reformları konusu önemli miktarda bilimsel dikkati
celbetmiş ve E.G. Browne’dan1 R. M. Savory’ye2 kadarki araştırmacılar tarafından
genel çalışmalar kapsamında incelenmiştir. Fakat Şah Abbas döneminde Gulamlar,
tüfekçiler ve topçular tarzındaki yeni askeri birliklerin oluşturulmasına veya belli başlı
Türkmen boylarının bölünerek güçlerinin zayıflatılmasına ilişkin daha güncel
tartışmaların Minorsky’nin Tezkiretü’l-Mülûk’ün girişindeki gözlemlerinden
etkilendiği de unutulmamalıdır. Şah Abbas’ın özellikle askeri reformları üzerine
eğilen yegâne makale, Minorsky’nin çalışmasının ve Felsefi’nin3 monografisinin iyi

* Makalenin orijinal künye bilgileri için bkz. “The evolution of the Safavid royal guard”, Iranian
Studies, (Translated by Rudi Matthee), vol.22, issue:2, pp.57-85.
** Professor, The University of Tokyo, Institute for Advanced Studies on Asia.
*** Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü.
1 E. G. Browne, A Literary History of Persia, 4 vols, (Cambridge: Cambridge University Press, 1964),
4: 103-107.
2 R. M. Savory, Iran under the Safavids, (Cambridge: Cambridge University Press, 1980), 76-103.
3 N. Felsefi, Zindegânî-yi Şâh Abbâs-ı evvel, 5 cilt, (Tahran, 1353/1974-75).
Masashi Haneda
126
bir sentezi olan fakat yeni bir bilgi içermeyen Babaev’in makalesidir.4 Minorsky’in
çalışması bu nedenle bu konudaki hâkim pozisyonunu muhafaza etmeye devam
etmektedir.
Safevi askeri sisteminin kendisine hasredilen iki çalışma ise birbirleriyle
belirgin şekilde tezat teşkil etmektedir. M. Röhrborn’un daha çok İran kaynaklarına
dayanan detaylı çalışması meselenin az bilinen birçok yönünü aydınlatırken,
Lockhart’ın çalışması ise geleneksel oryantalizm seviyesinde kalmaktadır.5
Bu konuda son olarak şunu da ekleyelim ki, Minorsky’nin meseleye genel
bakışını yansıtan eseri dışında6
, Safevi politikasının tekâmülünü Kızılbaş hareketi
açısından analiz eden kayda değer herhangi bir çalışma da bulunmamaktadır.
Bu makale söz konusu tekâmülün izini, Safevi askeri gücünün unsurlarından
biri olan ve Şah Abbas’ın askeri reformları tartışmasında sürekli gölgede kalmış
kurçi sınıfından yola çıkarak takip etmeyi deniyor. Bu makalenin özel bir temasını
oluşturmamasına rağmen yazıda Gulam birliklerine değinecek ancak tüfekçi
birliklerini burada tartışmayacağım. Tüfekçilerin buraya neden dâhil edilmediğini
kısa bir şekilde açıklamakta fayda var.
Bildiğim kadarıyla bugüne kadar hiç kimse Şah Abbas’ın askeri tedbirlerinin
çift karakterli doğasına henüz dikkat çekmedi. Bu tedbirler her şeyden önce dâhilde
Kızılbaş unsurunu zayıflatmayı amaçlıyor, hariçte ise heybetli Osmanlı ordularına
karşı koyabilecek modern silahlarla donatılmış birlikler vücuda getirmeyi
hedefliyordu. Tüfekçi birliklerinin organizasyonu ikinci hedefin bir parçası olup
politik bir amaca sahip değildi. Bu bakımdan tüfekçibaşı denen komutanları da
dâhil olmak üzere tüfekçi birliklerinin ve mensuplarının önemi, gulamlarınki ile
karşılaştırılamaz. Nitekim Şah Abbas dönemi tüfekçibaşılarının hiçbirinin adı,
Isfahan tüfekçibaşısı hariç, kaynaklarda yer almaz.7 Tavernier durumu doğru şekilde
müşahede etmiştir: “Acem Sarayı’nın en önemli kısmı bu kurumlardan [kurçi ve
gulam] meydana gelmektedir… Hanlara ve eyalet valilerine gelince, bunlar
genellikle Kurçi ve Gulamların dışından seçilmektedir”.8
I. Kurçiler kimdir?
Minorsky’ye göre kurçiler, “tecrübeli süvarileri temsil eder” ve isimleri
Kızılbaşlarla eş anlamlıdır.9 Bu görüş R. Savory tarafından hiçbir ihtiraz kaydı
olmadan tekrar edilmiştir: “Safevi geleneğinde kurçi, Safevi askeri gücünün temelini

4 K. Babaev, “Voennaya reforma shakha Abbasa I (1587-1629)”, Vestnik Moskovskogo Universiteta
Vostokvedenie 1 (1973):21-29.
5 K. M. Rohrborn, Provinzen und Zentralgewalt Persiens in 16. Und 17. Jahrhundert, (Berlin: Walter de
Gruyter, 1966). L. Lockhart, “The Persian army in the Safavid period”, Der Islam 34, (1959):89-98.
6 Minorsky, TM, 14-19.
7 MY, vr. 188b; basılı nüsha, 405. İleride yapacağım bir çalışmada tüfekçi problemine değineceğim.
8 J.B. Tavernier, Les six voyages… en Turquie, en Perse et aux Indes, (Paris, 1676), 592; İngilizce
tercüme, Collection of Travels through Turkey into Persia and the East Indies, (London, 1688), 224-225.
9 Minorsky, TM, 32.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
127
oluşturan Türkmen aşiret süvarilerinin bir üyesine delalet ederdi ve dolayısıyla bu
bağlamda kızılbaş ile eş anlamlıydı. Kurçiler; leşker-i ümera veya sipahiyan gibi isimler
almış kızılbaş olmayan unsurlardan açık şekilde farklıydı.”10 Röhrborn’a göre ise kurçi
terimi, tam tersine, hassa birliklerine delalet ediyordu ve bütünüyle Türkmen
süvarilerine dayanan Kızılbaşlarla eş anlamlı değildi.11
Bu görüş ayrılığının açıklaması sözü geçen yazarlar tarafından kullanılan
farklı kaynaklarda büyük ölçüde bulunmaktadır. Minorsky; Safevi ordusunu, önemli
kısmı 17. yüzyılda kaleme alınmış Avrupa kaynaklarının yardımıyla yeniden inşa
etmişti. Bu kaynaklar arasında Minorsky’nin büyük ölçüde güvendiği Chardin,
Safevi ordusunun vaziyetini yalnızca 17. yüzyılın ikinci yarısı açısından tasvir eder.
Buradaki mesele, Chardin’in betimlemlerinin ve Minorsky’nin kullandığı diğer
kaynaklardaki açıklamaların Safevi ordusunun sözü edilen durumu için bütün bir
17. yüzyıl boyunca aynı ölçüde geçerli olup olmadığıdır. Röhrborn’un en önemli
kaynağı ise Kumi’nin Hülâsatü’l-tevârîh’inde kayıtlı olan ve Bistâm’da 1530’da
gerçekleşen askeri bir geçit töreninin tasviridir. Bu metin Safevi ordusunun 16.
yüzyılın ilk yarısındaki yapısına ilişkin kesinlikle güvenilirdir ama 17. yüzyılın askeri
yapısı için de aynı güvenilirliğe sahip olduğundan şüpheliyim.
Hiçbir bilim adamı Safevi dönemi boyunca kurçi teriminin niteliğinde
meydana gelen değişimi problem edinmemiş gibi gözüküyor. Oysa Bistam’daki
mezkûr geçit töreni ile Chardin’in tasviri arasındaki 150 yıllık zaman dilimi, Safevi
ordusunun yapısında muhakkak şekilde bir farklılık doğurmuş olmalıdır. Şah
Abbas’ın 16. yüzyılın sonunda gerçekleştirdiği reformlar kurçilerin pozisyonlarında
ve bu reformların sonucu olarak kurçi teriminin içeriğinde herhangi bir değişiklik
yaratmadı mı?12 Yukarıda belirtilen kanaatların farklı dönemlerde kaleme alınmış ve
aralarında büyük zaman fasılası bulunan kaynaklara dayandığı gerçeği aslında bu
kanaatları zayıf kılmıyor mu? Bu nedenle bize düşen görev, İran ve Avrupa
kaynaklarında geçen kurçi teriminin gerçek anlamını daha sistematik bir şekilde
yeniden değerlendirmek olmalıdır. Ağırlıklı olarak Türkmen aşiretlerinden oluşan
ve bu özelliği ile bir benzeri bulunmayan Safevi ordusundaki kurçilerin sadece
askeri bir birlik olduğunu çok net şekilde gösteren kaynak, mezkûr Hülâsatü’ltevârîh’te
kaydedilmiş olan ve 1530’da Bistam’daki bir resmigeçitte yer alan

10 Savory, Encyclopedia of Islam, 2, “Kurchi” maddesi altında. Şu makale ile kıyaslayın, Savory, “The
Principal offices of the Safavid state during the reign of Ismail I (907-30/1501-24)”, Bulletin of the
School of Oriental and African Studies 23 (1960): 91-105 (101).
11 K.M. Rohrborn, “Regierung und Verwaltung Irans unter den Safawiden”, Handbuch der
Orientalistik, Erste Abteilung 6:5, 17-50.
12 Burada fonksiyonel içerik kastedilmektedir (Moğolca qor, “carquois” kurçi, “kemankeş”, şu eserle
kıyaslayın, Doerfer, Türkische und mongolische Elemente im Neupersischen, Wiesbaden, 1963, 1: 429-
432). Terimin etimolojisi Röhrborn tarafından kurçi-yi şemşir vb. ifadelerin bulunuyor olması
sebebiyle sorgulanmıştır, “Regierung”, 35. Qor kelimesi bu yüzden Safevi döneminde anladığımız
kadarıyla genellikle silaha atıf yapıyordu. “Kurçi-yi Şemşir” ifadesi aslında kılıç kullanan bir askeri
birimi göstermiyordu fakat Cengiz Han döneminden Safevi kurçilerine kadarki “hassa muhafız
okçuları” arasında nesilden nesile geçen mükemmel bir devamlılık sözkonusudur.
Masashi Haneda
128
birliklerin dökümüdür. Bu geçit töreninde kurçibaşı Durak Bey’in komutası altında
yürüyen birliklerin erat sayısı 5 bin kurçiye yakındı.
13 Elbette, kurçi birlikleri
Kızılbaşların bir parçasıydı fakat bu iki terim asla tıpatıp aynı şeyi ifade etmiyordu.
Bu gözlemi açıklayan başka örnekler de mevcuttur. Örneğin Şah I. Tahmasb’ın
Van’a yönelik seferini iptal ettiğini açıklayan şu ifadeler gibi: “4.500 adamdan 1.500
tanesi kurçiydi, geri kalanlar emirlerin komutası altındaydı”.14 Bu açıklamadaki
“emirler” ifadesi net şekilde “Kızılbaş Emirler” anlamına gelmekteydi.
İskender Bey Münşi’nin vakayinamesindeki farklı bir pasaj ise, kurçi ile
kızılbaş terimlerinin kullanımındaki farklılığı, Şah Sultan Muhammed’in saltanatının
(1576-1587) başlarında meydana gelen bir hadise bağlamında ve ikna edici bir
şekilde anlatıyor. İsyan eden bir şehzadeye karşı Mâzenderan’a gönderilen çok
sayıda Kızılbaş beyi isyancı şehzadeyi tutsak etmiş geri dönerlerken o esnada Safevi
Devleti’nde iktidarı elinde tutan Mehd-i Ulya*
, otuz tane kurçiyi mezkûr şehzadeyi
yakalamaları ve Kızılbaş emirlerin bilgisi olmadan geceleyin gizlice öldürmeleri için
sevk etmişti. Kızılbaş emirler, bu durumdan şüphelendiler ve şöyle cevap verdiler:
“Onu yarın saraya getireceğiz ve Kızılbaşların meclisinde Şah’a takdim edeceğiz”.
Böylece İskender Bey Münşi’nin kurçiler ile Kızılbaşların kendi pozisyonları
arasında net bir ayrım yaptığını görüyoruz.15
Bu döneme ilişkin Avrupa kaynakları Safevi ordusunun yapısı ve kurçiler
hakkında çok az bilgi verir. 1571’de Şah Abbas’a gönderilen Venedik elçilik
heyetindeki Alessandri, kurçibaşını “hassa birliklerinin komutanı”, kurçileri ise
onun yaklaşık 5 bin kişiden oluşan “hususi muhafızları” olarak tanımlar. Elçiye
göre, bu birlik “imparatorluğun en kaliteli ve yetenekli kişilerinden” oluşmaktaydı.16
Bu bir iki örnek Röhrborn’un kanaatini desteklemeye yetiyor. Hiçbir
kaynakta 16. yüzyılda kurçi ile kızılbaş’ı eşit olarak telakki eden bir kayıt
bulunmamaktadır. Bu iki terimin Safevi saltanatının herhangi bir döneminde
eşanlamlı olarak kullanıldığını kabul etmek doğru değildir. Şah İsmail döneminde
aşiret birliklerinden oluşan askerlerin komutanı emîr’ül-ümerâ olarak
isimlendirilmişti. Minorsky bunu kurçibaşı ile karıştırmıştır.17 Emîr’ül-ümerâ’nın
gücü, Cengiz Han’ın yönetimi18 ile Timurlular zamanında19 da olduğu gibi, hassa

13 AQ, 203; Röhrborn, Provinzen, 46-48.
14 TT, 604.
* Safevi şahı Muhammed Hüdabende’nin eşi Hayrünnisa Begüm (çev. notu).
15 EM, 242.
16 Alessandri, Chronicle, 49 ve 53. Alessandri devamla 4.000 kurçiden söz eder (hikaye B, a.g.e., 53,
dipnot). Kurçibaşının pozisyonundan bahsederken onun bir asilzade, divanın bir üyesi ve
düzinelerce “idareciden” biri olduğunu ekler, bkz. a.g.e., 49.
17 Minorsky, TM, 117. Bu iki pozisyonun bir arada varolduğu Savory tarafından meydana
çıkarılmıştır, “Principal Offices”, 101.
18 Histoire secrete, 269, 278 ve çeşitli yerlerde.
19 krş. E. Mano, “Timur-cho no shakai” (Timurid society), Iwanami-koza Sekai-Rekishi 8 (Tokyo,
1919): 308.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
129
birliği görevini yerine getiren kurçi birliklerinin komutanından kesinlikle daha
fazlaydı (Cengiz Han’ın hassa alayına keşik deniyordu ve bu alay, diğer askerlerin
yanısıra 1.000 kurçi içeriyordu.) Tuhaf olan şu ki bu terim, yönetim sistemleri hiç
şüphesiz Safevi idari yapısına emsal teşkil eden Akkoyunlular hakkındaki
kaynaklarda görülmez. Akkoyunlular’da da hassa birlikleri kesinlikle mevcuttu fakat
bunlara inak veya boy-nöker deniyordu.20 Bu nedenle kurçi teriminin Safevi idari
kurumları üzerindeki etkisinin Doğu’nun siyasi geleneklerinden kaynaklandığı
söylenebilir.21
17. yüzyıldaki kurçiler ve özellikle de kurçibaşı hakkında Avrupalı seyyahların
eserlerinde İran kaynaklarında olduğundan çok daha fazla bilgi bulunur. Aşağıda
kronolojik düzen içinde verilen bilgiler belli başlı Batı kaynaklardan derlenmiştir.
Gouveia’ya göre “Ordusu, reisler tarafından sağlandığından beri Şahlar
yalnızca hassa birliklerini temin etmek durumundadır. Şahlar, sayıları yaklaşık 5-6
bin kadar olan kurçilere ödemelerini özel bir kaynaktan yapmaktadır”.22
Pietro delle Valle’nin tanıklığı ise herzamanki gibi ferasetli. Onun gözleminin
tamamını alıntılıyorum: “Dördüncü İran milisi, tüm diğerlerinden daha soylu olan
ve kurçi denen sınıftı. Kurçi kelimesi Türkçe bakmak/gözetmek anlamına gelen
kormak’tan gelir; bu yüzden kurçi gözeten veya gözkulak olandır çünkü görevleri
Şahı ve şahın sarayını korumaktır. Kurçilerin hepsine Kızılbaş denir. Kızılbaşlar
Şahın kendisi dışında hanlara veya sultanlara ya da başka birilerine hizmet etmezler
ve ödemelerini Şah’tan özel bir atiyye şeklinde alırlar. Velhasıl-ı kelam, kurçiler tam
olarak bizim eski imparatorlarımızın* “Muhafız Kıtası” gibidirler. Muhtemelen 12
bin kadar kurçi vardır. Kurçiler diğer Kızılbaşlarla aynı silahları kullanırlar ve ayrıca
bazen at üstünde de savaşırlar. Diğer askeri sınıflardan daha fazla Şah’ın görüş alanı
içinde bulundukları için genellikle taç giyerler. Özel bir subay onlardan sorumludur.
Bu subay şu sıralar, Şah’ın damadı olan ve birkaç kez sözünü ettiğim İsa Han
Bey’dir. Kendisi Erdebil’li olup Şeyh Avend soyundan gelmektedir. Bu yüksek
rütbeli görevlinin ünvanı kurçilerin reisi anlamına gelen Kurçibaşı’dır.”23
Aynı tarihlerde İran’da bulunan D. Garcia de Silva y Figueroa’nın gözlemleri
ise pek mükemmel değildir. Ona göre, “Bu kurçi milisleri; Ermeni mühtediler,
Gürcüler ve Çerkez Tatarlarından oluşmaktadır. Bunlar at sırtında bazen misket
tüfeğiyle savaşırlar. Fakat çoğunlukla pala dışında ok ve yay kullanarak savaşırlar…
Bu muhafız alayı askerlerinin, Türkiye’deki Yeniçeriler gibi, kurçibaşı denen ve

20 John E. Woods, The Aqqoyunlu: Clan, Confederation, Empire (Minneapolis and Chicago, 1976), 8;
Minorsky, “A civil and military review in Fars in 881/1476)”, Bulletin of the School of Oriental Studies
10 (1939): 141-178 (159-160).
21 Sümer, Kuruluş, 3-4.
22 Gouveia, Fransızca tercüme, Relations des grandes guerres et victories obtenues par le roi de Perse Chah
Abbas…, (Roucn, 1646), 113.
* Yazar burada Roma İmparatorluğu’nu kastediyor (çev. notu).
23 Pietro della Valle, I Viaggi. Lettere della Persia, eds. F. Gaeta ve L. Lockhart, (Rome, 1972), 355;
İngilizce tercüme R.M.
Masashi Haneda
130
imparatorluktaki en yüksek makamlardan birine sahip olan bir reisi ya da Ağa’sı
vardır. Şu anda mezkûr makamın sahibi Şah’ın damadıdır ve“muhafız alayının
komutanı” olarak her zaman Şah’ın yanı başında yer alır.”24
İran’da yaşayan misyonerler ve 17. yüzyılın ikinci yarısındaki seyyahlar
kurçibaşını kısmen farklı şekilde anlatırlar. P. Gabriel de Chinon’a göre kurçiler
“Yaklaşık 12 bin kişi” olup “ok, mızrak ve kılıç ile savaşan askerler”dir. “Onların
hepsi Oymak denen belirli topluluklardan alınmışlardır. Dağlarda ve çöllerde
yaşarlar… ve bütün servetleri sığırlar ile sürüler halindedir.” Bu dini şahsiyet diğer
Avrupalı yazarlar tarafından tekrarlanacak şu ek bilgiyi de verir: “Kurçiler geçmişte
çok nüfuz sahibiydiler. Bütün yönetim birimleri onların elinde olduğu için bu
durum onları çok güçlü kılıyordu ve hatta Şahlar bile bir dereceye kadar onlara
bağımlı görünüyordu. Onların ileri gelenleriyle uzlaşmış olan Şah Abbas bununla
birlikte onların başlarını kestirip Şah’ın köleleri anlamına gelen Gulam isminde
farklı bir ordu kurdu… Sonuç olarak eskiden İran şahlarının korkuya kapıldıkları
kurçiler artık bu şekilde değerlendirilmez oldular ve arzu etseler bile yönetimde
huzursuzluğa sebep olamadılar.”.25
Tavernier, kurçibaşını esas itibariyle aynı şekilde anlatır: “Kurçiler yiğitlikleri
hala büyük bir şöhrete sahip olan yabancı bir kavmin soyundan gelmektedir. Bu
halk Türkmenler gibi çadırlarda yaşar ve gençlerini zaman zaman Şah’a
gönderirler.26 Gönderdikleri bu gençlerin ayrıca bütün ihtiyaçlarını karşılayıp Şah’ın
dikkatini çekinceye kadar da onları kollamaya devam ederler. Hepsi atlıdırlar, iyi
maaş alırlar, görünümleri iyidir ve çoğu zaman imparatorluğun en yüksek
makamlarına terfi ettirilirler. Eskiden kırmızı başlıklar giydikleri için genellikle
kendilerine Kızılbaş denir. Şah’ın ödeme yaptığı yaklaşık 22 bin Kurçisi olduğu
söyleniyor. Şah Abbas bu birliği lağv edebilmek ve yerine Gulamları yerleştirmek
için yapabileceği ilk şeyi yaptı. Şah Abbas’ın onlara karşı duyduğu nefretin sebebi,
şahın yakınlarına söylemeyi adet haline getirdiği üzere, onların çok güçlü olduğunu
düşünmesi dışında Kurçilerin gücünün hanedanın iktidarına başkaldırabilecek tek
güç olmasıydı. Bunun sonucu olarak Doulam’ların (kelime metinde aynen böyle
geçiyor) bir kısmını görevden aldı fakat tasarılarını daha ileriye götüremedi.
Kurçilerin komutanı Kurçibaşı olarak isimlendirilir ve Kurçibaşı kurçilerin içinden

24 D. Garcia de Silva y Figueroa, Comentarios de…la pate del Rey de Espana Don Felipe III nizo al Rey Xa
Abas de Persia, (Madrid, 1903); İngilizce tercüme. R.M. Adam Olearius, The Voyages and Travels of
the Ambassadors from the Duke of Holstein, to the Great Duke of Muscovy, and the King of Persia…,
(London, 1667), 273, kurçibaşı ile ilgili şunları yazar “on bin atlının komutanı olan” bu görevli
“Şah Abbas zamanında Saray’daki bir beye hizmet etmiş önemsiz bir memur ve Şamlu boyuna
mensup bir köylünün oğluydu.” Bu okçu birlikleri Şah İsmail tarafından “sürekli maaş verilecek
daimi bir ordu olarak” kurulmuştu. Askerler barış zamanlarında “kendi yurtlarında oturacaklardı.”
25 P. Gabriel de Chinon, Relation nouvelles du Levant…, (Lyon, 1671), 43-44; İngilizce tercüme, R. M.
26 Tavernier’in bilgi kaynaklarından biri olan P. Raphael du Mans kurçileri “Türkmenler gibi
çadırlarda oturan, Şah’a hizmet etmesi için çocuklarını saraya gönderen, gönderilen bu çocukların
ailelerini destekleyen ve belli bir soydan gelen eski bir halk olarak” tanımlar, Estat de la Perse en
1660, (Paris, 1890), 154.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
131
biri olmalıdır. Şah, kurçi olmayan bir başkasını kurçilere komutanları olarak
dayatamaz.”27
Thevenot da kurçiler hakkında hemen hemen aynı şeyleri söyler,
“Türkmenler gibi çadırlarda yaşarlar, sayıları yaklaşık 25 bin kadardır, Şah’ın
hizmetindedirler ve savaşa elli bin adam gönderebilirler.” Ki bu yüzden Şah Abbas
“kurçilerin sayısını düşürüp Gulamların sayısını arttırmış ve bütün yüksek
mevkilerde Gulamları tercih etmiştir”. “Onların komutanı bir Kurçi’dir ve Şah
onların başına içlerinden olmayan birini getiremez.” “Şah önemli birini ölüme
mahkûm ettiğinde ise infaz işini genellikle bir Kurçi’ye verir.”28
Chardin’in tasviri de Tavernier’in ki ile paraleldir: “Düzenli birlikler kurçi
denen kuvvetlerden oluşur. Sayıları Şah Abbas tarafından düşürüldükten sonra bile
hala 30 binden az değildir ve hemen hemen tamamı süvaridir; bununla birlikte
önceki dönemlerde mevcutları nerdeyse bunun iki katıydı ve sayıları bazen o kadar
artıyordu ki en kapsamlı seferleri esnasında Şah’ın emrinde 80 bine yakın kurçinin
bulunduğu iddia edilmektedir… Bu birliklerin askerleri Türkmenler veya kaliteli
askerleri barındıran eski bir ırka dayanan gerçek Tatarlardır… Onlar Kızılbaş adını
taşımaktadır. Bu isim onlara, hanedanın ilk prensi olan Şeyh Safi’nin fetihleri
sırasındaki katkılarından dolayı verilmiştir… İmamet inancına ateşli şekilde bağlı
olmalarının yanısıra Şeyh Safi’ye verdikleri destek onlara büyük nüfuz sağlamış;
hem savaşların idaresini üstlenmişler hem de saraydaki en yüksek makamları ele
geçirmişlerdir… Kurçiler, tüm İranlı askerler ve müteakiben saray ve İran halkı
tarafından küçümseyici şekilde kızılbaş olarak adlandırılmıştır… Bu Kızılbaşlar Şah
Abbas döneminin sonlarına kadar imparatorluktaki seçkin bir pozisyonu ellerinde
tutmayı sürdürdüler. Şah Abbas, yönetim tarzına muhalefet ettikleri için onları imha
etti… Şah Abbas Kurçilere karşı direnmek ve onları kontrol altında tutmak için iki
yeni birlik kurduktan sonra tedrici olarak ve şartların elverdiği ölçüde onları imha
etti, böylece bu cesur Türkmenleri liderlerinden mahrum bıraktı. Sonunda onları,
komutanlarının başını vurdurarak ve askerlerini ülkenin farklı yerlerine dağıtarak
boyunduruğu altına aldı… Onların komutanına kurçibaşı denir. Kurçiler
başkalarından emir almadıkları için Kurçibaşı daima onların arasından seçilir.”29
Mükemmel bir bilimsel gözlemci olan Kaempfer de kurçileri aynı şekilde ve
güçlerini 15 ile 20 bin arasında tahmin ettiği atlı bir muhafız alayı olarak
tanımlamıştır.30 17. yüzyılın sonunda ise rahip P. Sanson şunu belirtmiştir: “Şu anda
imparatorluk içindeki ikincil bir rütbeden daha fazla bir şey olmayan Kurçi başı,
bundan önceki hiyerarşide birincil önemdeydi… Bütün orduların doğuştan

27 Tavernier, 591-592; İngilizce çeviri, 224.
28 J. De Thevenot, Suite du voyage de Levant…, (Paris, 1674), 191; İngilizce çeviri, The Travels of
Monsieur de Thevenot into the Levant, 3 vols., (London, 1687), 1: 100-101.
29 Voyage de chevalier Chardin en Perse, ed. Langles, (Paris, 1811), 5: 298-302.
30 Engelbert Kaempfer, Amoenitatum Exoticarum…, (Lemgoviae, 1712), fasikül 5: 71; Almanca
tercüme, Am Hofe des persischen Grosskönigs 1684-84, (Leipzig 1940, yeniden basım, Tübingen 1977,
93.
Masashi Haneda
132
komutanıydı fakat Şahların hizmetindeyken Şahlar onlara duydukları büyük güveni
kaybettiler. Buna rağmen Kurçibaşı, daima sınırları korumaları emredilen kurçi
isimli süvarilerin hala komutanıdır. Bunlar hiç reforma tabi tutulmamış veya
feshedilmemiş birliklerdir. Her kurçi hazineden yıllık 100 kronluk bir ödeme alır.
Kurçilerin çocukları, eğer Kurçibaşı onaylarsa, babalarının yerine geçer.”31
Bu genel gözlemleri Gemelli Careri’nin Kurçiler hakkındaki şu tanıklığı ile
noktalayalım: “Kurçiler veya Kızılbaşlar… 22.000 kaliteli askerden oluşan bir birlik
oluştururlar; onların komutanına Kurçibaşı denir ve yaklaşık 15.000 tuman maaş
alır.”32
Bütün bu metinleri tetkik ettiğimizde yalnızca Pietro della Valle’nin kurçi ile
Kızılbaş’ı birbirinden ayırt ettiği görülmektedir. Tavernier’den sonra bütün yazarlar
kurçi ve Kızılbaş’ın aynı anlama geldiğini tereddüt etmeksizin öne sürmüşlerdir.
Kronolojik olarak Della Valle ile Tavernier arasında yer alan Olearius ve Gabriel de
Chinon bu konu hakkında emin değiller fakat öyle görünüyor ki onlara göre de
kurçi birlikleri eski Kızılbaş süvarileri temsil etmektedir.
Kurçiler hakkında Avrupalı gözlemciler arasında oluşmuş bu söz birliğini,
yabancı gözlemciler tarafından yapılmış hatalı değerlendirmeler şeklinde mi
yorumlamalıyız? Veya Şah Abbas’ın siyasetindeki başka bir şeyin yansıması olarak
mı okumalıyız? Bu soruya cevap vermeden önce, konu ile ilgili Farsça metinlerdeki
kanıtlara bir göz atalım.
Şah Abbas’tan sonraki dönemlerde kaleme alınan Avrupa kaynakları kurçi ile
Kızılbaş’ı eşit telakki etmekte hemen hemen aynı fikirdeyken, İran kaynakları ise bu
dönem boyunca bile, kurçi birliklerinin emirlerin oluşturduğu birliklerden farklı
olduğunu kanıtlayan örnekler yönünden zengindir. Şimdi Şah Abbas’ın müneccimi
Molla Celil’in Ruznamesi’nden bir pasaja bakalım. Bu pasajda yazar 1012/1604’de
Erivan’ın zaptı sırasında kesilen düşman kafalarının bir listesini verir.33
Kurçi birlikleri 450 kelle
Gulam birlikleri 600
Mukaddem birlikleri 16
Şahseven birlikleri 202
Ali Kuli-Han’ın mülazımları 56
Kara Hasan Han Ustaclu’nun mülazımları 80
Emir Gûne Han’ın mülazımları 52

31 Nicolas Sanson, Voyage ou relation de l’etat present du royaume de Perse (Paris, 1695), 30; İngilizce
tercüme, The Present State of Persia, (London, 1695), 20-21. [Haneda ya da Matthee, sehven olsa
gerek, yazarın ismini M. Sanson şeklinde yazmış. Oysa yazarın ismi Nicolas Sanson’dur, çev. notu]
32 Gemelli Careri, Giro del Mondo, (Napoli, 1699), 2: 224; İngilizce tercüme, A Voyage round the World,
2 vols. (baskı yeri yok, baskı tarihi yok), 1: 166.
33 MY, vr. 120a-b; basılı nüsha, 258-259.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
133
Bu veya 1016/1607’deki Şemahı kuşatmasına ilişkin aynı türden başka bir
liste34, kurçi birliklerinin hem diğer birliklerden hem de emirlerin komutası altında
görev yapan birliklerden şüphesiz farklı olduğunu göstermektedir.
Aynı durum Şah II. Abbas dönemi için de geçerlidir. 1648’deki Kandahar
kuşatması esnasında kalenin kuzey tarafından bir hücuma girişen Safevi ordusunun
22 birliğinden ondört tanesi kurçibaşı ve kurçilerin liderliğindeyken altı tanesi
kullarağası ve gulamlar ve diğer ikisi ise bir emir tarafından komuta edilmişti.
Güney tarafından saldırıya geçen altı birlik ise çeşitli emirlerin komutası altındaydı.35
Bu arada İranlı kronik yazarlarının kurçi birliklerini emirlerin komuta ettiği
Türkmen aşiret askerlerinden ayırt ettikleri kayda değer bir durumdur ve bu
Türkmen aşiret askerleri Avrupa kaynaklarının dikkatini çokça çeken birliklere ek
olarak Safevi ordusunun çekirdeğinin daima bir parçası olarak betimlenmişlerdir.
Şimdi kurçi terimi hakkındaki bu muvakkat sonuçların önemli noktalarını
tekrar yineleyelim:
1) Kurçiler Safevi ordusunda özel bir birimi teşkil ederler, en azından Şah
Abbas’tan önce hassa muhafız alayı olarak hizmet vermişlerdir ve kurçi terimi kesin
şekilde Kızılbaş teriminden farklı olup Kızılbaş terimi İran kaynaklarında Türkmen
aşiretlerinin tamamını belirtmek için kullanılır.
2) 17. yüzyıla ait Farsça metinler kurçileri sürekli olarak, Kızılbaş emirlerin
birliklerinden tamamen farklı ve bağımsız birer unsur olarak anlatmış olmalarına
rağmen eserlerini aynı dönemde kaleme alan hemen hemen bütün Avrupalı yazarlar
kurçi ile Kızılbaş’ı özdeş kabul etmektedir.
Avrupa kaynakları ile Şah Abbas sonrası kurçilere müteallik bilgi veren İran
kronikleri arasındaki bu çelişkiyi nasıl izah edebiliriz? Abbas’ın reformları öncesi ve
sonrası kurçilerin fonksiyonları arasında yapılacak bir karşılaştırma bize aradığımız
cevabı verecektir.
II. Şah Abbas Öncesi Kurçi Birlikleri
Safevi kurçilerinin zikri ilk kez, Türkmen birliklerinin Erzincan yakınlarında
toplanmasından hemen sonra 1500 yılında gerçekleştirilen Bakü kuşatması
esnasında geçer.36 Kurçi birlikleri böylece Safevi ordusu tam da aşiret birlikleri
şeklinde kurulduğu esnada meydana getirilmiştir. Çok az istisna hariç kurçiler aşiret

34 MY, vr. 150a-b; basılı nüsha, 32; Gulamlar 500 kişinin kellesini almışlardır, kurçiler 801, Zülfikar
Han’ın mülazımları 905, ‘Ali Kuli-Han’ınkiler 50, Pir Budak Han’ınkiler ve Tebriz halkı 52,
vesaire.
35 Tahir Vahid Kazvini, ‘Abbâsnâme, yay. I. Dihkan (Arak, 1329/1950-51), 114-115. Şah Abbas
sonrası döneme ait kaynaklarda “Kızılbaş Emirler” benzeri ifadelerin artık görülmemesi kayda
değer bir durumdur. Türkmen aşiretlerinden gelen emirlerin varlıklarını sürdürdükleri bir
dönemde terminolojide meydana gelen bu değişiklik, Türkmen aristokrasisinin toplumsal
konumundaki bir dönüşüme işaret etmektedir.
36 Anonymous MS., Biritish Library, Or. 3248, vr. 62a; AQ, 66.
Masashi Haneda
134
halkı arasından silahaltına alındılar.37 Safevi döneminin başlangıcından itibaren
kroniklerde “filan aşiretten kurçi”38 benzeri ifadelerle karşılaşıyoruz. Buradaki aşiret
ismi, filan aşiretin “yüzbaşı”sı ifadesinde de olduğu üzere, kurçinin apaçık şekilde
aşiret kökenine atıfta bulunmaktadır. Aynı aşirete mensup kişilerden müteşekkil her
bir kurçi bölüğü, teorik olarak, bir yüzbaşının idaresindeki 100 kişilik bir birlikten
oluşuyordu.39
Bu erken dönem kurçilerinin sayısal gücü hakkında üç rakama sahibiz. Safevi
güçlerinin durumu hakkındaki 1516 yılına ait bir Osmanlı raporunda kurçilere dair
çok mütevazı sayılar verilmektedir: “Mel’un Şah’ın kurçileri 1.000 adamdır. Bunlar
Çaldıran Savaşı’nda 3.000 kişiydiler. O tarihten sonra yalnızca 1.700 kişi kaldılar. Şu
anda sayıları 1.000’dir. Şah onların 700 tanesinin defterini dürdü”.40
1530 yılında Bistam’daki geçit töreninin tasviri ise 1500 kurçiyi kurçibaşının
komutası altında gösterir.41 Bu aynı zamanda Alessandri tarafından verilen sayı ile
aynıdır.42 Ve son olarak İskender Bey Münşi’ye göre Şah Tahmasb’ın öldüğü sırada
sarayda yaklaşık 4.500 kurçi vardı ve ayrıca kurçiyan-ı daş denilen ve fonsiyonları
tam olarak belirlenememiş 1.500 kişiden oluşan başka bir kurçi birliği daha
mevcuttu.43
Bu bilgiler bizi, kurçi birliklerinin gücünün Şah Tahmasb’ın döneminde
kayda değer şekilde arttığı ve sayılarının yaklaşık olarak 5.000’e ulaştığı sonucuna
götürüyor.
Başka bir makalemizde Şah İsmail döneminde kurçilerin hassa muhafız
ordusu olarak farklı rollerini tahlil etmiştik ki, bu rollerin en önemlileri şunlardı:
1) Şahların yanında savaşmak,
2) Şah’ın emriyle fakat onun katılmadığı askeri seferler düzenlemek,
3) Hanedanın ikamet ettiği sarayı korumak,
4) Devletin emirlerini imparatorluğun eyaletlerine ulaştırmak ve bu emirlerin
yerine getirilmesini sağlamak.44

37 Bkz. Aubin, “Soufis”, 6.
38 HR, 196, kurçi-yi Varsak, a.g.e., 309: kurçiyan-ı Dulkadir.
39 Khu, II, vr. 140b: yüzbaşı-yı Dulkadir; a.g.e., 140b, 143b, 176b: yüzbaşı-yı Ustaclu; a.g.e., 143b:
yüzbaşı-yı afşar; a.g.e., 145b: yüzbaşı-yı kurçiyan-ı kaçar; a.g.e., 235a: yüzbaşıgeri-yi kurçiyan-ı
yirmidört.
40 J.L. Bacque-Grammont, “Ottomans et Safavides au temps de Sah Isma’il et Tahmasp”,
(basılmamış doktora tezi, Sorbonne, 1980), 206-207.
41 Bkz. 13 nolu dipnot.
42 Bkz. 16 nolu dipnot. Chronicle, Alessandri’den alıntı yapıyorum, dipnot 53, 4.000 kurçi sayısını
veriyor ve ayrıca 2.000 kurçinin yıllık maaşlarının 100 ile 160 duka olduğunu aktarıyor.
43 EM, 141. Ayrıca bkz. Minorsky, TM, 15; Röhrborn, Provinzen, 49.
44 Masashi Haneda, “Safavi-cho no seiritsu”, (The Formation of the Safavid State, Toyoshi Kenkyu
içinde, 37: 2, (1978): 24-56 (33.37).
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
135
Şah Tahmasb döneminde icra edilen bu farklı rollere ilişkin kroniklerden çok
sayıda örnek verilebilir.
Kurçibaşıların yerel garnizon kumandanı veya bir şehzadenin hanehalkını
koruyan askeri komutanların başı olarak görev yaptığı birkaç istisna dışında kurçiler
genellikle hem eyaletlerde geçici görevlerde bulundular hem de Şah’ın yanında ve
sarayda yer aldılar.45 En azından 1530 yılından itibaren sarayda bulunan kurçilerden
bazıları kurçi-yi tir ü keman, kurçi-yi tirkeş, kurçi-yi çetr ve kurçi-yi şemşir gibi özel
ünvanlara sahiptiler.46 Bu ünvanların saray muhafızlarına ilişkin olduğu47 veya
mezkûr yetkilerle donatılmış farklı kurçi gruplarının var olduğu bazı araştırmacılar
tarafından öne sürülmüştür.48 Benim inancıma göre bu kurçilerin kendileri
isimlerinden kaynaklanan yetkilerle donatılmış değillerdi fakat şahın yanında
silahlarını veya güneş şemsiyelerini taşır halde hazır bulunuyorlardı. Bu fikir, bu
referansların daima özel bir kurçi ismine eşlik ettiği ve bildiğim kadarıyla asla bir
grubu kapsamadığı gerçeği tarafından da desteklenmektedir (ki bu durumda kurçi-yi
çetr’in ne anlama geldiğini hayal edebilmek çok zor olurdu). Öyle bile olsa kurçilere
verilen bu sıfatlar, kaynaklarda “sıradan” kurçilere verilen referanslardan çok daha
az gözükmektedir. Ayrıca Şahın doğrudan maiyetinde olan kurçilerin onun lütfuna
daha fazla nail oldukları da düşünülebilir.
Kurçilere maaş ödenme usulüne ilişkin bilgi veren vazıh belgelerden ise
yoksunuz. Bununla birlikte kurçilerin maaşlarını Kızılbaş emirlerden değil şahtan
aldıkları aşikârdır. Merkezi yönetimin idari organizasyonu vezir-i kurçi ile veznedar-
ı kurçi olan müstevfi’nin fonksiyonlarını da içeriyordu.49 1578’de tahta çıkan yeni
Şah Hüdabende Kazvin’e yerleştiğinde kurçiler ödenmesi gecikmiş 10 yıllık
alacaklarını hemen tahsil ettiler.50 Kendi aileleri51 dışında bendelere de sahip olup
onları beslediklerinden bu on yıl boyunca maaş alamamaları onları yerel halktan

45 Şah Tahmasb’ın oğlu şehzade İmam-Kuli Mirza’nın kurçibaşısı Karamanlı bir emirdi (BQ, vr.
331b). Şah Muhammed Hüdabende’nin kurçibaşısının oğlu olan Yusuf Bey Afşar, Şah’ın oğlunun
kurçibaşıydı (AQ, 724). Meşhed harimini koruyan bir grup kurçi vardı (EM, 203) ve bu grup
kurçibaşının komutası altındaydı (BQ, vr. 339a). Diğer bir grup kurçi, Röhrborn’un gösterdiği
üzere, Şah I.Tahmasb’ın idaresi altındaki eyaletlerde görevlendirilmişti (bkz. AQ, 356 ve 383,
“Tahran kurçisi” ve “Nahçivan kurçisi” ifadeleri kullanılmaktadır.)
46 EM, 1219-1220. “Kurçi-yi tir ü keman” ifadesi ilk kez 941/1534-35 yılında görülür, bkz. BQ, vr.
308b.
47 Savory, EI 2, “Kurchi” kelimesi altında.
48 Röhrborn, “Regierung”, 35. dipnot 126.
49 Bir müstevfi-yi kurçi’nin varlığı 949/1542-1543’de teyit edilmektedir (Khu, II, vr. 114b). Bir vezir-i
kurçiyan ise ilk kez 1511-1512’de zikredilmiştir. (Aubin, “Soufis”, 14). Şah İsmail zamanında
görev yapan böyle bir vezir 1530’ların başlarında alkolik olduğu için ölüme mahkûm edilmişti,
bkz. BQ, vr.305b; AQ, 225.
50 EM, 228. bkz. HR, 636. Hasan Rumlu, Ahsenü’t-tevârîh, ed. A. H. Neva’I, (Tahran, 1347/1968-
1969), 636.
51 EM, 142.
Masashi Haneda
136
tehditle para koparmaya sevk etmişti.52 Kurçilerin maaşları ile birlikte aldıkları
toprak tevcihatları hakkında ise maalesef hiç bilgi sahibi değiliz.53
Timurlular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular aşiret konfederasyonlarına
liderlik ettiklerinden kendilerini aynı zamanda kabile mensubiyetiyle ilişkilendiren
bir kabilenin de lideriydiler. Safevi şahları muayyen bir aşirete mensup olmadıkları
için böyle özel rabıtalar ile bağlı oldukları özgün bir aşirete sahip değillerdi. İşte bu
durum, Safevi yönetimini kendisinden önce İran topraklarında hüküm sürmüş
mezkûr imparatorluklardan ayıran farklılığı oluşturur. Safevi Devleti ile birlikte
kabile bağının yerini mistik bir dini mukavelenin aldığını; ancak bu durumun iktidar
hırsıyla dolu Kızılbaş emirleri mürşîd-i kâmil’i etki altına alma ve kilit pozisyonları ele
geçirme konusunda rekabete girişmekten yine de alıkoymadığını biliyoruz. Bu
bağlamda, kurçibaşı makamında bulunmuş olanların listesi bize ilginç gözlem
malzemesi sunmaktadır:
Şah I. ‘Abbas’tan önce görev yapan Kurçibaşıların Listesi:
Teyit Edildiği Yıl İsmi
911/1505-1506 Abdal Bey Dede54
915/1509-1510 Yığan Bey Tekelü55
918/1512 Saru Pire Ustaclu56
920/1514 Yaraş Bey Ustaclu57
? BekrBey Ustaclu58
935/1528-1529 Tatar oğlu Tekelü59
936/1529-1530 Durak Bey Tekelü60
937/1531 Dura Bey/Dede Bey61

52 Bkz. Alessandri, Chronicle, 46. Kurçilerin toprak vergileri hakkında bkz. Alessandri, Chronicle, 53 ve
dipnot.
53 Khu, I, vr. 60a, Aubin’den alıntıdır, “Soufis”, 6. Toprağın, müstefitleri olarak kurçilere yeniden
tahsis edilmesi Şah Abbas’ın saltanatının ilk yıllarında Kazvin ve Savuk-Bulak’ta kayda geçmiştir.
54 Aubin, “Soufis”.
55 a.g.e., 12.
56 a.g.y.
57 a.g.y.
58 Bu isim Tahmasb’ın saltanatının başlarında görevde olan kurçibaşı olarak yalnızca bir Osmanlı
belgesinde geçer, J.L. Bacque-Grammont, “Une liste d’emirs Ostaglu revoltes en 1526,” Studia
Iranica 5, (1976):96, 97, 100. Bacque-Grammont, onun kimliğini 1515 yılı civarlarında bey
rütbesine yükselen kurçi Bekr olarak tanımlar, “Ottoman et Safavides”, 449, dipnot 646. Sümer
ise Bedr Bey Ustaclu’yu, herhangi bir kaynağı referans göstermeksizin, Tahmasb’ın kurçibaşısı ve
Çayan Sultan’ın kardeşlerinden biri olarak kaydeder, Kuruluş, 58.
59 Hurşad bin Kubad, Tarîh-i Elçi-yi Nizâmşah, MS. Bristish Library, Or, 153, vr.39b.
60 AQ, 203.
61 Bu şahıs aynı sene içinde öldürüldü, BQ, vr. 303b; Câferî, Tarîh-i Cihân-ârâ (basım yeri ve tarihi
yok), 286; HR. 310 (1931’deki Seddon baskısı, 236). Dura Bey ismi açık bir biçimde Durak ile
aynıdır.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
137
937/1531 Pervane Bey Tekelü62
940/1533-1534 Halife Muhammed Şamlu63
940/1533-1534 Oğlan Halife Şamlu64
940/1533-1534 Şir Hasan65
940-969/1534-1562 Sevindik Bey Afşar66
982/1574 Ahmed Bey Afşar67
984/1576-1577 Yusuf-Kuli Sultan Afşar68
984/1576-1577 Allah-Kuli Bey Afşar69
984/1576-1577 Kuli -Bey/Sultan Afşar70
Kızılbaşlar 1502’de İran’da iktidarı ele geçirdiklerinde Lahicanlı bir sufi
kurçibaşılık hizmetini üstlendi. Şah’ın bürokratik reformlarından sonra kurçibaşılık
makamı Ustaclu’ların eline geçti. Üç Ustaclu’lu emirin 1514 ile 1525 yılları arasında
emirü’l-ümera makamında peşpeşe bulunduklarını da unutmamak gerekir. Bunlar
Çayan Sultan, Çayan Sultan’ın oğlu Bayezid Sultan ve kardeşi Köpek Sultan’dır.
Zaten 1514’ten evvel en yüksek askeri memuriyeti üstlenmiş olan Çayan Sultan’ın
kardeşleri en azından 1512 yılından itibaren kurçibaşılık makamında bulundular.
Şah Tahmasb’ın saltanatının ilk döneminde kurçibaşılık makamı daima, zamanın
vekil veya emirü’l-ümera gibi makamlarında bulunan en seçkin Kızılbaş memurun
aşiretine mensup olan kişilere veriliyordu; bu sebeple Çuha Sultan Tekelü’nün

62 TT, 586.
63 Tarîh-i Elçi-yi Nizâmşah, vr. 46a; TT, 595.
64 BQ, vr. 308a. Oğlan Halife, Halife Muhammed ile aynı kişidir, bkz. Câferî, 288, “Muhammed
Halife kurçibaşı Şamlu, Oğlan Halife olarak da bilinir”.
65 TT, 608. Bu şahıs hiç şüphesiz kurçibaşı Saru-Hüseyin’dir, BQ, vr. 319a. Eymür oymağından
(Câferî, 290, h. 941 yılı başlığı altında) yani Dulkadir aşiretinden (bkz. Sümer, Kuruluş, 95)
olduğuna dair ki tespitler ispatlanamamıştır.
66 AQ, indekste; Câferî, 296, 307; Aubin, “Soufis”, 2.
67 AQ, 587 (Ahmed Bey Afşar aynı sene içinde tenzil-i rütbeye uğradı; Şah Tahmasb’ın ölümü
esnasında görevde olan yüksek rütbeli memurlar listesinde ise kurçibaşıydı, Khu, II, vr.275b).
68 II. İsmail’in saltanatında kurçibaşıydı (EM, 140’a göre Kuli Bey ile aynı kişiydi).
69 II. İsmail tarafından kurçibaşılığa tayin edildi, bu şahıs açık şekilde Kuli Bey’dir (Kuli Bey’in, AliKuli
şeklindeki farklı bir ismi için bkz. AQ, 665, dipnot 14 ve 744, dipnot 5).
70 Kirman valisi olan Kuli-Bey Şah II. İsmail’in tahta geçmesi ile birlikte 1576 yılının Haziran ayında
kurçibaşı olarak atandı (AQ, 622). Onun atanmasına “hiçkimse kurçilerin işlerine müdahale
etmemeli, bir talebi olan kurçiler bunu Kuli Bey’e söylemeli ve bir kurçi bir cürüm işlediğinde
Kuli Bey bunu yetkililere bildirmelidir” şeklindeki emirler de eşlik etmişti (BQ, vr.339a). Kuli Bey
Afşar, hizmete başladığı tarih bilinmeyen tek kurçibaşıdır. Şah II. İsmail’in ölümü esnasında hala
görevdeydi (AQ, 656; EM, 223) ve görevine Şah Muhammed Hüdabende’nin saltanatında da
devam etti (AQ, 665:Kuli Sultan Afşar). Mehd-i Ulya’nın “niyabeti” esnasında muvakkaten
görevden alındı ve yerine İskender Sultan Afşar getirildi (AQ, 695; MY, vr. 16a; basılı metinde
48). Kuli-Bey makamını geri kazandıktan sonra, Vezir Mirza Selman’ın düşürülmesine katkıda
bulunanlardan biri oldu; Azerbeycan’ı işgal eden Osmanlılara karşı savaştı (EM, 311) ve akabinde
Osmanlıların tarafına geçti (AQ, 799; EM, 319-320).
Masashi Haneda
138
döneminde iki Tekelü kurçibaşı, Hüseyin Han Şamlu’nun döneminde ise bir Şamlu
kurçibaşı göreve getirilmiştir. Şah Tahmasb iktidarı yeniden ele geçirdiğinde
Lahican sufilerinden olup hala hayatta olan ama önde gelen aşiretlerden birine
mensup olmayan Sevindik Bey Afşar’ı kurçibaşı olarak tayin etti. Sevindik Bey
Afşar’ın ölümünden sonra belgelerimizde, tuhaf ama Erdebilli Safevi ailesinin
Ma’sum Bey’in şahsında yönetimi bizzat ele geçirdiği zamana denk gelen bir fasıla
bulunmaktadır.
Şah Abbas’ın, kendi hocası ve vekili olan Mürşid-Kuli Han Ustaclu’yu
1588’de öldürterek iktidarı şahsen ele almasından hemen sonra Kazvin valisi
Muhammed Şerif Han Çavuşlu bazı problemlerle karşılaştı. Şerif Han hem Şah
Tahmasb’ın saltanatında görev yapmış bir kurçi-yi tir ü keman’ın oğlu hem de
Ma’sum Bey’in kızının oğlu olduğundan hanedanın teveccühü ona babasının
mansıbını tevarüs etme garantisi vermişti. Mürşid-Kuli Han 1558 yılında Horasan’a
bir sefere çıktığında Muhammed Şerif’e valilik makamını teklif etti (kendisine
valilik, “han” ünvanı ve dirlik olarak da Kazvin teklif edilmişti). Bu cezbedici teklife
karşı koyamayan Muhammed Şerif kurçilik makamını bir yeğenine devrederek
hanedanın hizmetinden ayrıldı ve bir eyalet han’ı olmayı tercih etti. 1589’un
başlarında Şah Abbas Horasan’dan döndüğünde bu rezalet henüz yayılmamıştı
fakat yine de Muhammed Şerif, Şah’ın hizmetinden hanedanın rızasını almadan
ayrılmış olmaktan duyduğu endişe nedeniyle küçük bir akraba grubu ile yine de
Gilan’a kaçtı.71
Bu küçük olay kurçiler hakkında had safhada bilgilendiricidir. Bu örnek
bağlamında görülmektedir ki, kurçilerin durumu genel sonuçlara ulaşmaya imkân
vermeyecek kadar izole edilmiştir. Kurçiler hakkında kroniklerde sıralanan bireysel
bilgiler Kızılbaş emirler hakkında verilenlerden daha azdır ve bu durum şüphesiz
kurçinin ikinci derece bir rütbe olmasının kesin bir göstergesidir. Kurçi mevkiinin
aile karakteristiği herşeye rağmen yine de dikkate şayandır. Bir o kadar aydınlatıcı
olan diğer bir durum ise, kurçilerle şahlar arasındaki güçlü sadakat bağıdır. Bunun
sonucu olarak han ünvanına terfi etme beklentisiyle ayartılan ve Kazvin valisi olan
Muhammed Şerif’in bu gelişmeden sonra, hırslarının hanedana olan sadakatını ihlal
etmesine ses çıkarılmayan bir adamın ezici suçluluk duygusu ile hareket ettiğini
görüyoruz. Muhammed Şerif’in yukarıdaki hikâyesinden ise şu sonuç çıkıyor: Şah
Abbas'tan önce, hiçbir kurçibaşı ve şüphesiz hiçbir kurçi han ünvanı ile
onurlandırılmamıştı. Bir üst memuriyet olan “sultan”a yükseltilen bir istisna
dışında, kurçiler kendilerine bahşedilen “bey” ünvanı ile kariyer hiyerarşisinin en alt
basamağında kalmışlardır.
Dahası, tartışmasını yaptığımız bu dönem boyunca, emirü’l-ümera makamına
yapılan atamaların aksine, kurçibaşı makamına yapılan atamaların kroniklerde
kaydedilmediğini müşahede ediyoruz. Kurçibaşılar hakkındaki bilgiler değişmez bir
şekilde onların fiilleriyle sınırlıdır ve sonuncusu hariç, bu bilgiler hizmete

71 EM, 418.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
139
başladıkları tarihe uygun bir şekilde verilmez. Safevi tarihinde kurçibaşılık görevini
üstlenmiş olanların kronolojisini tespit etmek bu nedenle çok zordur.
Bütün bu tespitler, kurçibaşılık makamının bu dönem boyunca yüksek
derecede politik bir öneme sahip olmadığını ortaya koyuyor. Askeri rolleri ve idari
görevleri dışında, özel muhafız hizmetleri kapsamında kurçi bölüklerinin Şahlarla
olan bağlantıları sıkıydı. Fakat yönetici sınıf hiyerarşisinde kurçiler ve hatta onların
komutanı olan kurçibaşılar ikinci derece bir yer işgal ediyorlardı. O nedenle
kurçibaşıların yönetimdeki rolleri aşiret başkanlığı yapan Türkmen emirlerinki ile
karşılaştırıldığında kesinlikle sınırlıydı.
Tesadüf eseri, Şah Abbas’tan önceki dönemin son kurçibaşısı olan Kuli
Sultan Afşar seleflerinden çok daha iyi bilinmekte, bu cihetle kendisi Şah
Tahmasb’ın ölümünü takip eden kargaşa yıllarında ön plana çıkan lider kişiliği ile
tanınmaktadır.72 Kuli Sultan Afşar'ın bu herkesçe tanınmasını kronik yazarı Ahmed
Kumi’nin çağdaşı olma raslantısına mı, kendi kişisel faziletlerine mi, dönemin
şartlarına mı yoksa Şah Abbas sonrası dönemde kurçibaşıların gelecekteki
konumunun habercisi olan evrime mi borçlu olup olmadığını bu dönemin az
bilinirliği yüzünden belirleyemiyoruz.
III. Şah Abbas Sonrası Kurçi Birlikleri
Şah Abbas’ın askeri, ekonomik ve idari reformlarının, Kızılbaş emirlerin
gücünü azaltmak için tasarlandığı genel olarak kabul edilmektedir. Çünkü Kızılbaş
emirler, Abbas’ın bir çocuk olarak saltanat sürdüğü zamanlarda yaptıkları gibi onun
seleflerinin yönetim altında da otoritelerini kötüye kullanmışlardı. Bu reformların
en çarpıcı yönü ise; Kızılbaşları, başlıca etki kaynaklarını oluşturan silahlı kuvvetler
üzerindeki tekellerinden mahrum etmesi ve şahı onların baskısından kurtaran
gulamlar ve tüfekçiler ismindeki iki yeni birliğin tesis edilmesiydi.
Peki, bu değişiklikler esnasında kurçi birlikleri genel özelliklerini muhafaza
ettiler mi? Şimdi de reformlar sonrasında kurçilere ne olduğuna bir bakalım.
Avrupa kaynaklarının az çok işaret ettiği üzere kurçiler daima Türkmen
aşiretlerine mensup kişiler arasından seçilmiştir.73 İran kaynaklarında bir kurçinin
ismini genellikle onun mensup olduğu aşiretin ismi takip etmektedir.
Kurçi mansıbı babadan oğula geçme eğilimindeydi74 ve bu eğilimin erken
dönemlerde de var olduğunu zaten tespit etmiştik.
Kurçi birliklerinin bu dikey yapısı değişmeden kaldı. Bu nedenle, 1000/1591-
1592 yılında kurçibaşılığa tayin olunan Allah-Kuli Bey kariyerine bir kurçi olarak
başlayıp daha sonra yüzbaşı olmuştu.75 Bu durum bir kurçinin, kendi askeri

72 AQ, 799, 1018.
73 Bkz. Gabriel de Chinon, 43.
74 Bkz. Sanson, 46; EM, 885: “[Tahmasb-Kuli Bey Şamlı’nın ki kendisi kurçi-yi şemşir’di] yerini
alabilecek bir oğlu yoktu. Onun mansıbı, aynı oymaktan Kara Han Bey’e devredildi.”
75 Bkz. dipnot 95.
Masashi Haneda
140
hiyerarşilerindeki terfi meratibinin karakteristik bir örneğidir. Burada ayrıca özel bir
askeri birim olan kurçi birliklerinin özerkliğini de görüyoruz.
Kurçilerin fonskiyonları da değişime uğramadı. Mirza Bey Cünâbedî, kurçi
teriminin şahın kişiliğiyle bağlantılı hizmetlerde bulunanları kapsadığını teyit eder.76
Bu, Della Valle’nin ifadesi ile de çok belirgin bir şekilde uyumludur. “Kurçi-yi
şemşir” vb. özel ünvanlar bu makalenin önceki kısımlarında zaten tartışılmıştı.
Bedik’e göre ise, kurçilere özgü fakat önceki dönemlerdekilere oranla daha etkisiz
ve kendine has birkaç mansıb daha mevcuttu.77 Bu sebepten ötürü mesela bir kurçiyi
tüfeng’in ortaya çıktığını görüyoruz.78 Kurçilerin fonksiyonlarındaki belirgin
devamlılık burada da kolayca görülüyor.
Kaynaklar, şahlar ile kurçiler arasındaki ilişkinin çok yakın şekilde devam
ettiği sonucuna ulaşmamıza imkân veriyor. Bazı kurçilerin sadakatı, tahta çıkmasını
çevreleyen zorlu şartlar esnasında, daha sonra Abbas ünvanını alacak olan genç
Abbas Mirza’nın hoşuna gitmişti. Bu sırada ise hemen hemen bütün Kızılbaş
emirler yalnızca kendi kazanımlarını ve çıkarlarını korumanın peşinden koşuyordu.
Kronikler, kendilerini Abbas’a adayan kurçilerden yalnızca birkaç tanesinin ismini
verir. Örneğin, Herat valisi Ali-Kuli Han Şamlu ile Meşhed valisi Mürşid-Kuli Han
Ustaclu arasında Horasan’da hâkimiyet kurmak için verilen mücadelenin
sonucunda Mürşid-Kuli Han Ustaclu, Abbas Mirza’yı yanına alıp çok sayıda Şamlu
taraftarı ile birlikte Meşhed’e götürmüştü. İskender Bey Münşi, Ali-Kuli Han
Şamlu’nun Mürşid-Kuli Han Ustaclu ile arasının bozuk olduğunu ve bu ikisinin
birbiri peşi sıra Herat’a kaçtıklarını nakleder. “Neticede Meşhed’te Abbas Mirza’nın
hizmetinde kalan tek Şamlu’lular, şehzadenin cilevdarı olan Hüseyin Bey
Abdullah… ve Şah Ali Bey Kerametlu’nun oğlu Ali (-Kuli) Bey” olmuştur.79
Aslen bir kurçi-yi şemşir olan Hüseyin Bey de Herat valisi olacaktı.80 Kurçiyi
sadak olan Ali-Kuli Bey’e gelince, kendisi Şah Abbas’ın sarayında eşikağasıbaşı
görevine getirildi.81 Üçü de aslen kurçi olan geleceğin Hemedan valisi Hasan Han
Çavuşlu, geleceğin Kirman valisi Genç Ali Han ve yine geleceğin Çukur Sa’d valisi
Emir Gune Han, Horasan’da kalmaya başladığı andan itibaren Abbas Mirza’nın
maiyetinde bulundular.82

76 Ravzatü’s-safeviyye, MS. British Library, Or. 3388, vr. 292b: “Kurçi ki mülazım-ı hasse-yi padişah-ı
kızılbaş be an nam minamend”.
77 P. Bedik, Chehil Sutun, (Vienna, 1678), 245-246.
78 Abbâsnâme, 68.
79 EM, 305. Basılı metinde Ali-Kuli Bey yerine Ali Bey ismi geçiyor, fakat Ali-Kuli Bey belirgin
şekilde kastediliyor (bkz. R.M. Savory tarafından yapılan çeviri, History of Shah ‘Abbas the Great by
Eskandar Beg Monshi, 2 vols, (Boulder, Co., 1978), 1: 438; MY, vr. 26a; basılı nüsha, 61).
80 EM, 441, 942.
81 EM, 420, 1040.
82 Hasan Han bir kurçi-yi tir ü keman idi, EM, 400-401, 442. Diğer iki şahsa gelince, onların kurçi
olduğuna dair doğrudan bir ifade yok fakat bu yine de Genç Ali Han (bkz. EM, 1041) ve babası
bir kurçi olan Gune Han için (EM, 1041) bağlamdan çıkarılabiliyor.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
141
Kurçilerin ekonomik durumuna ilişkin ise çok az bilgiye sahibiz. Maaşlarını
1617’de benimsenen daimi vergi tahsisi (heme-sale) sistemine göre alıp almadıkları
belirgin olmamakla birlikte83, yine de açıktır ki kurçiler geçimlerini Şahlar tarafından
kendilerine sunulan toprak tevcihleri, tuyul veya mevaciblerle sağlamayı
sürdürdüler.84 İşleri ise her zaman vezir-i kurçi ve müstevfi-yi kurçi tarafından idare
edildi.85
Kısacası, kurçi birlikleri Şah İsmail ve Şah Tahmasb döneminden itibaren
kendilerine has karakteristik özelliklerini birçok açıdan muhafaza etmişlerdir.
Bununla birlikte bu tespit, Safevi dönemi boyunca kurçilerin durumunda hiçbir
değişiklik olmadığı anlamına gelmemektedir; tam aksine, kurçi birliklerinin ve
kurçilerin sosyal statülerinin yapısında köklü değişiklikler meydana gelmişti.
Ne yazık ki, Şah Abbas’ın reformları sonrasında kurçi birliklerinin toplam
sayısı hakkında rakamlar veren Farsça kaynaklardan yoksunuz. Bu bilgi için
tamamen Avrupa kaynaklarına bağlıyız ve bütün bu Avrupa kaynaklarının da
kurçilerle kızılbaşları hemen hemen birbirine karıştırdığını da unutmamalıyız.
Hâlbuki gerçekte Türkmen emirlerin kuvvetleriyle kurçi birliklerini birbirinden
ayırmak icap eder. Fakat önce birliklerin mevcuduna ilişkin Avrupalı kaynaklar
tarafından verilen rakamlara bakalım:
Gouvea: 5 ile 6.000
Della Valle: 2.000
Olearius: 10.000
Chinon: 12.000
Tavernier: 22.000
Thevenot: 25.000
Chardin: 30.000
Kaempfer: 15 ile 20.000
Gemelli Careri: 22.00086
Gouve tarafından verilen rakam hiç şüphesiz, eski kurçi birliklerinin insan
gücünü gösterir ve onun, gulam birliklerinin mevcudiyetine dair bir farkındalık bile
göstermeyen Safevi ordusuna ilişkin tasviri Şah Abbas’ın reformlarından önceki
döneme aittir. Gouvea’nın aksine, Della Valle'nin rakamları daha güvenilirdir, zira
yazar kurçilerle kızılbaşlar arasında açık bir ayrım yapmıştır. Onun verdiği rakamlar,
Gabriel de Chinon’un tahmini tarafından da teyit edilmektedir. Bununla birlikte,
kurçilerle Kızılbaşları birbirine karıştırmış gibi göründüğü gerçeğini dikkate

83 EM, 924-925. TM, vr. 128b, çeviride sayfa 108’de topçuların maaşlarını hanedanın sonuna kadar
heme-sale (=her yıllık, bütün yıllık, çev. notu) şeklinde aldığı kaydedilir fakat kurçiler tarafında
alınan maaşın türü belirtilmemiştir.
84 MY, vr. 240a.
85 TM, vr.59a-60b, çeviride 72, 73, şerh, 141.
86 Gemeli Carreri bu rakamı Tavernier’den almış olabilir.
Masashi Haneda
142
aldığımızda bu Fransisken rahibin tahminleri hakkında ister istemez bazı şüpheler
beliriyor. Yine de, kurçilerle rekabet girmiş olmaları gereken gulamlar için verilmiş
12.000 ya da 15.00087 sayısını göz önüne aldığımızda Olearius’un yanısıra Della
Vella ve Gabriel de Chinon’un öne sürdüğü rakamlar da yeterince makul
görünüyor. Ama kurçilerin sayısını yazarlarının kafa karışıklığı sebebiyle 17. yüzyılın
ikinci yarısına ait diğer beş rakamdan yola çıkarak saptamak yine de riskli olurdu.
Şah Abbas’dan sonra gerçekleştirilen önemli askeri reformların kanıtlarından
yoksun olduğumuz gözönüne alınacak olursa bir araştırmacının elinden, kurçilerin
mevcuduna ilişkin 17. yüzyılın birinci ve ikinci yarısı arasındaki sayısal çelişkinin
çok küçük olması gerektiğini iddia etmekten başka bir şey gelmez. Bu durumda
kurçi birliklerinin mevcudunun bütün bir 17. yüzyıl boyunca 10.000’den fazla
olduğu sonucuna varıyoruz. Bu rakam kurçi birliklerinin Safevi ordusunun reform
edilmesinden önceki insan gücü ile kıyaslandığında ki bu sayı azami 5.000’di, Şah
Abbas’ın reformları sonrasında kurçilerinin sayısının en azından ikiye katlandığı
sonucunu beraberinde getirmektedir.
İran kaynakları kurçilerin sayısındaki bu artışı zımni olarak teyit etmektedir.
1610-1611 yılları arasında, idam edilen Şirvan valisi Zülfikar Han Karamanlu’nun
Karamanlu aşiretine mensup birkaç mülazımı kurçi birliklerine kaydedilmiş,
askerlerinin geri kalan kısmı da temayüle uygun şekilde, Şirvan’ın yeni valisi Yusuf
Han’ın emrine verilmişti.88 Genel olarak, bir emir ne zaman saygınlığını yitirse
adamları, onun yerini alan emir’in hizmetine verilirdi. Zülfikar Han’ın adamlarının
bir kısmının kurçilere dâhil edilmesinin ise herhalde Şah Abbas’ın kurçi birliklerinin
mevcudunu arttırmak istemesinden kaynaklandığı söylenebilir.
Bu benzer durumun birkaç örneği daha var. Osmanlıların 1627’de Bağdat’ı
yeniden fethetme teşebbüsünden sonra Şah, savaşta kendini gösteren çok sayıda
askeri kurçi olarak kaydetti.89 Üstelik bu sırada kurçi birliklerinin mevcudu nedamet
getirmiş isyancıların dâhil edilmesi90 veya artık bir gelir kaynağı olmayanların da
kabul edilmesi sebebiyle91 şişmişti. Bu tip farklı faktörler kurçi birliklerinin sayısının
hiç şüphesiz artmasınayol açmıştır.
Kayda değer bir başka değişim ise, kurçibaşının ve dolayısıyla komuta ettiği
birliklerin sosyal statüsünde meydana geldi. Şimdi, 1587-1666 yılları arasında yani
Şah I. Abbas’ın tahta geçmesinden Şah II. Abbas’ın ölümüne kadarki dönemde
kurçibaşılık yapanların listesine geçelim (konumuza ilişkin bir İran kroniğinin
bulunmaması 1666 yılından öteye gitmemizi engelliyor).
1587’den 1666 yılına kadarki Kurçibaşılar:

87 Babaev, “Voennaya reforma”, 26.
88 EM, 806-807.
89 EM, 1057.
90 EM, 820.
91 MY, vr. 88a.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
143
Teyit Edildiği Yıl İsmi
996/1578-1588 Yusuf Han b. Kuli Bey Afşar92
996/1587-1588 Bedr Bey Afşar93
997/1588-1589 Vali Han Afşar94
1000/1591-1592 Allah-Kuli Bey Kapamaoğlu Kaçar95
1021/1612-1613 İsa Han Safevi96
1040/1631 Çerağ Han Pirzade97
1041/1632 Emir Han Söklen Dulkadir98
1046/1637 Canıhan Şamlu99

92 AQ, 872; EM, 381. Yusuf Han, kurçibaşı Kuli Bey Afşar’ın oğluydu (bkz. dipnot 70). Şah
Abbas’ın çok güçlü vekili Mürşid-Kuli Han’a karşı komplo kurulmasına karıştığı için yakalanıp
tutuklandı ve tenzili rütbeye uğradı.
93 EM, 384. Bedr Bey, Şah Muhammed Hüdabende’nin zamanında Kohgiluye valisi olan İskender
Bey Afşar’ın kardeşlerinden biriydi (EM, 140). Yalnızca birkaç aylığına kurçibaşılık yapmış,
Mürşid-Kuli Han’ın katlini müteakip görevlerin yeniden dağıtılması münasebetiyle Esterabad
valiliğine tayin edilmiştir.
94 EM, 402. Vali Han, sabık Herat valisi olan kurçibaşı Yusuf Han’ın kuzenlerinden biriydi (EM,
384). Vali Han Afşar, isyanını önleyemediği Bektaş Han'ın babasıydı ve makamını Allah-Kuli
Bey’e verdi.
95 EM, 439. Allah-Kuli, yüzbaşı olan bir kurçidir. Kaybedilmiş eyaletlerin yeniden fethedilmesinde
kurçibaşı olarak önemli bir rol oynamıştır. Fakat aniden tutuklanmış ve 1021/1612 yılının
başlarında idam edilmiştir. Onun gözden düşmesi hakkında bkz. EM; 858-859.
96 Ma’sum Bey Safevi, Şah Tahmasb’ın ünlü vekiliydi. Şah Abbas’ın da damadıydı (“History of
Rostam Khan”, MS. British Library, ekler, 7655, vr. 30a). İsa Han önce yüzbaşıydı, kurçibaşı
olmadan önce de valilik yaptı. Şah Safi'nin tahta çıkarılmasındaki rolüne rağmen İsa Han (EM,
1072 ve takip eden sayfalar; Muhammed Ma’sum Isfahani, Hülasâtü’l-ahbâr, Almanca çev. G.
Rettelbach, Munich, 1978, 22, 28, bundan sonra Siyer olarak geçecek), oğullarının Şah Safi’nin en
büyük kardeşini tahta geçirmek için çevirdiği entrikalar yüzünden (İskender Bey Münşi, Zeyl-i
Âlem-ârâ-yı ‘Abbâsî, ed. Süheyli Hansari, Tahran, 1317/1938-1939, 86,90, 257-258 ve Siyer, 337-
338.) Receb 1040/Şubat 1632 tarihinde yani Şah Safi’nin saltanatının hemen başlarında tenzil-i
rütbeye uğradı.
97 Siyer, 109-110. Çerağ Han’ın da Safevi hanedanı ile kan bağı vardı. Şeyh Avend sülalesi tarafından
muteber bulunmayan Erdebil’li bir mütevellinin oğluydu (“History of Rostam Khan”, vr. 30b-31a)
ve İsa Han’ın oğulları ile işbirliği yaptı, fakat sonuçta onlara ihanet etti ve böylece kurçibaşılık
mansıbını elde etti. Bununla birlikte kurçibaşı olduktan beş ay sonra (Temmuz 1632’de) İsa
Han’ın oğullarının öldürüldüğü sırada o da ortadan kaldırıldı. (Ayrıca bkz. İskender Münşi, Zeyl,
98-99, 258).
98 Siyer, 125. Emir Han sırasıyla kurçi, Söklen kurçilerinin yüzbaşısı (Dulkadir Söklen oymağı
hakkında bkz. Sümer, Kuruluş, 178-179) ve mühürdar-ı mühr-ü hümayunoldu. Daha sonra Har ve
Simnan ile Kirman valiliği yaptı. Çerağ Han’ın ölümü üzerine kurçibaşılık görevine atandığı tarihe
kadar Kirman valiliğini elinde tuttu, ayrıca bkz. İskender Münşi, 99 ve müteakip sayfalar, 259;
“History of Rostam Khan”, vr. 32a. 1637 yılının ilkbaharında doğal sebeplerden hayata veda etti.
99 Siyer, 233. Canıhan, yasavul-ı sohbet idi, ilerleyen tarihlerde de Emir Han’ın yerine eşikağasıbaşı
oldu. İtimadü’d-devle Mirza Taki’nin iktidarını kıskandığından, Taki Han’a konutunda saldırıp onu
öldüren emirlerin tarafında yer aldı. Canıhantutuklandı ve bütün ailesi ile birlikte katledildi
(‘Abbasname, 64-69). Olearius’un eserinde kendisinden ilginç bir şekilde söz edilir, 273.
Masashi Haneda
144
1055/1645-1646 Murtaza-Kuli Han Kaçar100
Bu liste ve kayıtlar bazı sonuçlara ulaşmamıza imkân veriyor. Herşeyden
evvel, Safevi Devleti’nin erken dönemlerine ait tayinlerin kronolojisi karışıkken ve
bunlara ilişkin kesin bir tespit yapmak zorken Şah Abbas’ın saltanatını takip eden
dönemdeki kurçibaşı tayinlerine ilişkin tarihler nettir. Şah Abbas’tan sonraki
dönemde kurçibaşıların ne tayinleri ne de görevden alınmaları kroniklerin
dikkatinden kaçmıştır. Kaynakların bu türden konulara olan ilgisizlikleri erken
dönemlerde gözlemleniyor. Bu durum kurçilerin önemlerinin arttığını teyit
etmektedir.
İkinci olarak, Allah-Kuli Bey hariç, bütün kurçibaşılar, en yüksek devlet
memurlarına verilen “han” ünvanına sahiptir. Bu yeni fenomen, kurçibaşıların
statüsünün yükseldiğini şüphe götürmez bir şekilde doğrulamaktadır.
Hiçbirşey, kurçibaşıların devlet politikaları üzerindeki etkisini İsa Şeyh
Avend’in kariyerinden daha iyi gösteremez.101 Eğer bu kurçibaşı rakipsiz gücünün
keyfini sürüyor olmasaydı, hiç şüphesiz destekleyicileri hanedan soyundan gelen
birinin yerine Şeyh Avend soyundan birinin geçmesi için çabalamazlardı.
Kurçibaşıların, Farsça metinlerde vazifelerinden sonra sıralanan ve “Yüce
Divan’ın en seçkin makamı”102 ve benzeri gösterişli ünvanlarla ifade edilen yüksek
pozisyonları Şah Abbas’ın saltanatından Şah Sultan Hüseyin’inkine kadarki dönem
boyunca çok sayıda görgü şahidi tarafından beyan edilmiştir. Mesela 1608’de
Isfahan’da bulunmuş olan Karmelit* Paul Simon, Şah’ın “dört tane müşaviri”
olduğunu söyler. Bunlar “Komutanı Allah-Verdi Han, Veziri Atabek, Kurçibaşı ve
hem valisi hem de hocası olan biri daha. Birincisi hariç diğerleri sürekli Şah ile
birliktedir ve Şah huzuruna birini kabul ettiğinde onun yanında ayakta dururlar.”103
İran sarayını 1696 yılında ziyaret eden Portekiz sefiri önemli dört görevlinin Şah’ın
sağında oturduklarını söyler. Bunlar Büyük vezir itimadü’d-devle, kurçibaşı,
kullarağası ve vakanüvis’tir.104 Safevilerin son döneminde devleti ve idareyi tasvir
eden Tezkiretü’l-müluk’a göre kurçibaşılar “Muhteşem devletin sütunları olan
emirlerin en önemlisidir”.105 Nadir Şah’ın tahta geçmeden evvel kurçibaşı olarak
kendini tayin ettiği gerçeği106 bu makamın ehemmiyeti hakkında hiç şüphe
bırakmamaktadır.

100 ‘Abbâsnâme, 68. Sabık eşikağasıbaşı idi. Şah II. ‘Abbas’ın ölümüne kadar makamını korudu.
101 Bkz. dipnot 96. Onun askeri kariyeri için bkz. EM, 962, 999, 1000, 1027.
102 EM, 402.
* Filistin’deki Karmel Dağı’nda 1156 yılında kurulmuş olan Hıristiyan tarikatına mensup keşiş ya da
rahibe (çev. notu)
103 Chronicle, 159.
104 J. Aubin, L’ambassade de Gregorio Pereira Fidalgo a la cour de Chah Soltan-Hosseyn, (Lisbon, 1971), 59.
105 TM, vr. 11b, çeviri, 46.
106 a.g.e., 117.
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
145
Kurçibaşı makamının öneminin artmasına paralel olarak başka bir gelişme
daha meydana gelmiştir. Bu da kurçilerin diğer önemli idari kademelerde görev
yapmaya başlamasıdır. Şimdi eyalet valiliklerini gözden geçirelim.
Önde gelen on dört eyaletin valilerinin I. Abbas, Safi ve II. Abbas
dönemlerini kapsayan listesi Röhrborn tarafından tanzim edilmiştir.107 Listeye
bakıldığında hemen farkedilecektir ki sözü edilen dönemde biri aşiret
mensuplarından diğeri ise gulamlardan oluşaniki tür vali mevcuttu. Gulam
birliklerinden seçilen valilerin varlığı, yeni bir gelişmedir ve bu yeni gelişmenin
öneminin altı birden fazla araştırmacı tarafından çizilmiştir.108 Bununla birlikte,
aşiret mensubu valilerden oluşan ve kurçi birliklerinin üyelerinin eyalet idaresinin
reisleri olarak atanmasıyla ortaya çıkan diğer grubun içinde meydana gelen sessiz ve
eş zamanlı değişim ise hiç kimsenin dikkatini çekmemiştir. Makalemi, hakkında
mebzul miktarda bilgi bulunan Şah I. Abbas’ın saltanatı ile sınırlandırdığım için bu
konu ile ilgili birden çok vaka ile karşılaştım.109 Bu vakalarda yer alan şahıslar,
kronikler tarafından bildirildiği üzere, değişmez bir şekilde Safevi ordusunun en
önemli kademelerinde görev alan ve Şah’ın mutlak güvenine sahip görevlilerden
oluşmaktadır.
Ali-Kuli Han Şamlu tarafından takip edilen kariyer çizgisi bu açıdan aynı
derecede önemlidir. Şah Abbas’ın saltanatının başlarında kurçi-yi sadak olan AliKuli
Han sonradan dîvânbeyi olarak tayin edildi ve bu sayede de küçük bir yönetici
elit grubun üyesi oldu. Ve daha sonra da en önemli saray pozisyonlarından biri olan
eşikağasıbaşı görevine getirildi.110
Yönetici elitlerin üyeleri hakkındaki ayrıntılar önceki dönemlere oranla Şah
Abbas dönemi için mebzul miktardadır. Erken dönemler için benzer kariyer
profillerininin olmadığını kesin olarak tespit etmek pek mümkün
görünmemektedir.
Buna rağmen şahsi kanaatim, kurçilerin sistematik bir şekilde devletin en üst
kademelerine yerleştirilmesinin yalnızca Şah I. Abbas’ın döneminde gerçekleştiğidir.
Bazı iddiaların aksine111 kurçilerin bu makale boyunca izini sürdüğümüz
evrimleri kurçi birliklerinin büyüyen önemini göstermektedir. Yönetici sınıfın içinde
bulunan kurçibaşıların itibarları gözalıcı bir şekilde büyürken kurçi birliklerinin
mevcudu da artmıştır. Bize düşen görev bu değişikliklerin ardında yatan amaçları
belirlemek olacaktır.

107 Röhrborn, Provinzen, 33-37.
108 Minorsky, TM, 17; Babaev, “Voennaya reforma”, 26; Savary, Safavids, 79, 81; Röhrborn, Provinzen,
33.
109 Röhrborn, Provinzen, 51.
110 EM, 1040.
111 Bkz. Savory, EI 2, “Kurchi” maddesi altında: “I.’Abbas’ın tahta çıkması ile birlikte, kurçibaşıların
bizzat kendilerinin önemi artarken kurçibaşılığın önemi ise aynı hızda zeval bulmaya başladı”.
Masashi Haneda
146
IV. Kızılbaşlara karşı Şah Abbas’ın Siyaseti
Kurçilerin, Kızılbaşların arasından seçilmeleri gerçeği kurçileri, 16. yüzyılda
Safevi toplumunun iskeletini oluşturan aşiret konfederasyonundaki unsurlardan biri
yaptı. Peki, Şah Abbas’ın reformları Kızılbaş emirler ve aşiret askeri kuvvetleri
dışındaki diğer unsurların kaderini nasıl etkiledi? Bu sorunun cevabında şu hükme
varıyoruz: bahsedilen reformlar bu grupların etkisini büyük ölçüde zayıflatmış
olmalıdır. Aşağıdaki satırlar ise Kızılbaş emirler sınıfının politik açıdan mevzi
kaybetmesinin özet bir dökümüdür.
Öncelikle, çok sayıda gulamın eyalet valisi olarak atanması aşiretlerin güç
kaybetmesinin doğrudan nedenidir. Fars eyaleti bunun iyi bir örneğini oluşturur. Bu
eyaleti 1503 yılından 1594-1595 yılına kadar Dulkadir aşiretine mensup emirler
yönetmişti. Ferhad Han Karamanlu’nun kısa bir fasıla oluşturan yönetiminden
sonra eyalet 1004/1595-1596 yılında Kullarağası Allah-Verdi Han’a tevcih edildi.
Safevi hanedanı kurulduğundan beri ilk kez bir gulam böyle bir makamı işgal
ediyordu. Bu durum, Allah-Verdi Han’ın ölümünden sonra da devam etti ki AllahVerdi
Han’ın yerine oğlu İmam-Kuli Han geçti ve eyalet Şah Safi tarafından hassa
topraklarına zam edilinceye kadar da böyle sürdü. Şah’ın askeri seferler düzenlediği
bu otuz küsür yıl boyunca Allah-Verdi Han ve bilahare oğlu İmam-Kuli Han her
defasında Fars eyaletinin askerleri ile birlikte Şah’ın bu seferlerinde yer aldılar.
Kaynaklar bu Fars kuvvetlerinin terkibi konusunda ayrıntılı bilgi vermiyor olsa da,
bu birliklerin özellikle Dulkadir aşiretine mensup askerlerden oluştuğuna hiç şüphe
yoktur. Gerçekten de, Dulkadir aşiretinin Fars eyaletinden başka bir bölgeye zorla
göç ettirildiğine dair herhangi bir emare olmaması bu aşiretin Fars eyaletinde
oturmaya devam ettiği halde eyalet valiliği pozisyonunu sonradan kaybetmiş olduğu
şeklinde anlaşılabilir.
Eğer hipotezimiz yanlışsız bir şekilde kanıtlanırsa, bir gulamın eyalet valisi
olarak tayin edildiği bu an, Safevi tarihinde bütünüyle yeni bir fenomenin vukuuna
yani bir gulamın komutasında olduğu halde aşiret mensubu askerlerden oluşan
eyalet birliklerinin ortaya çıkışına işaret ediyor demektir. Açıkça görülüyor ki, bu
tedbirin Şah Abbas tarafından uygulamaya konmasından önce, eyaletlerde
konuşlandırılmış bütün aşiret kuvvetleri aşiret reislerinin komutası altındaydı. Bu
aşiret reisleri aynı zamanda eyalet valisi olmuştu. Hemen hemen bütün Safevi
askerleri bu nedenle ya kurçi birliklerine ya da Kızılbaş emirlerin kumandası altında
bulunan her bir eyaletteki aşiret kuvvetlerine bağlıydı.
Şah Abbas tarafından tesis edilen yeni sistem uygulanmaya başlar başlamaz
şartlar ciddi olarak değişti. Gulam kökenli emirlerin yönetimi ele aldığı bölgelerde
eyalet birlikleri artık bütünüyle aşiret mensuplarından teşkil edilmez oldu. Gulam
unsuru eyalet kuvvetlerinin karakterini şekillendirir hale geldi. Kaynak eksikliği bu
mesele üzerine daha fazla yoğunlaşmamızı engelliyor. Her halükarda bu yeni
fenomenin, ilk dönemlerde eyalet valiliklerini tekelleri altına almış olan Kızılbaş
reislerin gücünün aşınmasına katkıda bulunduğuna şüphe yok. Bunlara ek olarak,
Türkmen aşiretlerinin bir kısmının gulamların komutası altına girmesi ile birlikte
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
147
Kızılbaşların bir kısmının kimliklerini kaybetmeye başladıklarını ve yalnızca kurçi
birliklerinin aşiret özelliklerini yansıtmaya devam ettiklerini belirtmek gerekiyor.
Geleneğe bağlı Kızılbaş emirlerin düşüşüne katkı yapan diğer bir faktör ise
hiç kuşkusuz köken olarak kurçi birliklerine mensup olan valilerin varlığıdır. Bu
kurçi kökenli valiler mensup oldukları aşiretlerin isimlerini taşısalar da, valilik
makamına yükselmelerinin sebebi, mensup oldukları aşiretlerin gücünden ziyade
şaha olan sadakatleriydi ve şahlarla bağları da eski Kızılbaş emirlerinkine nispetle
daha yakındı. Bunların aşiret üyeleriyle herhangi bir şekilde yakın bağlar kurup
kurmadığı ise tartışmaya açıktır.112 Herhalükarda şurası kesindir ki bir kurçinin
Şah’a sadık bir aşiretin reisliğini yapması Şahların, aşiret toplumu üzerinde önceki
dönemlere nispetle daha iyi kontrol kurmalarını sağlamıştır.
Aşiretlerin daha önce ara sıra yaptıkları şekilde, önemli devlet işlerini
tartışmak için toplanan aşiret temsilcilerini Şah Abbas’ın yönetimi esnasında artık
görmüyoruz.113 Bu andan itibaren, yalnızca kurçi birliklerini değil aynı zamanda
bütün Kızılbaş aşiretlerini yalnızca kurçibaşılar temsil ederlerken114 aşiret reisleri de
politika sahsesinden çekilmişlerdir. Yani kurçi birlikleri ve onların komutanı olan
kurçibaşılar güçlerini artırırken Türkmen aşiretleri ve onların Kızılbaş emirleri Şah
Abbas’ın reformlarının ardından itibarlarını kaybetmişlerdir.
Kızılbaş emirlerin önemlerindeki kayda değer düşüşün grafiğini bu şekilde
çıkardıktan sonra kurçi teriminin değerlendirilmesi hakkında 17. yüzyıla ait İran ve
Avrupa kaynakları arasındaki mevcut zorluklara ilişkin daha evvel ortaya
koyduğumuz soruları şimdi kolayca cevaplayabiliriz.
Safevi ordusunun yapısı hakkında Avrupalıların verdikleri bilgilere ilişkin bir
sorgulama konuya dair kabaca iki tür tasvirin ortaya çıktığını göstermektedir.
Bunlardan birincisi, Safevi ordusunun dört gruptan oluştuğunu yazan Della Valle
ve Chardin’in tasvirleridir. Della Valle’ye göre bu dört grup kurçiler, Kızılbaşlar,
gulamlar ve tüfekçilerdir; oysa Chardin’e göre bu birlikler eyalet valilerinin temin
ettiği birimler olan kurçiler, gulamlar ve tüfekçilerden oluşmaktadır.115 İkinci tasvir
ise bütün diğer Avrupalılar tarafından yapılan tasvirdir. Bu tasvire göre ise Safevi
ordusu kurçiler, gulamlar ve tüfekçilerden oluşmaktadır.
116 Bu farklılık ise aşağıda
gösterileceği şekilde açıklanabilir.

112 Savory’de bu iddiayıherhangi bir belgeye dayanmayan genel bir görüş takip eder, Safavids, 81. Bir
aşirete reis yapılan bir emir ile ilgili örnek bir vaka mevcut fakat Cünebadi’de, bu şahsın başına
geçirildiği aşiretle bir bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmuyor, Ravza, vrs.292b.
Bununla birlikte, konu ile ilgili kurçileri içeren örnekler bulamadım.
113 Bu toplantıların en ünlüsü Şah Muhammed Hüdabende’nin saltanatının başlarında bütün önemli
emirlerin kâğıtları yeniden kardıkları toplantıdır, bkz. EM, 223.
114 Bu, özellikle Safevi hanedanının sona erdiği tarihe kadar geçerli olan bir gerçektir, bkz. TM, vr.
11b.
115 Della Valle, 348-355; Chardin, 5: 298-309.
116 Gabriel de Chinon, 42-45; Tavernier, 591-594; Thevenot, 191; Kaempfer, Amoenitatum, 70-71; Am
Hofe, 92-93; Sanson, 30-32.
Masashi Haneda
148
İran’a 1617 yılında varan Della Valle kurçi ile Kızılbaş arasındaki farklılığı
ayırt edebildi çünkü Şah Abbas’ın çeşitli tedbirleri henüz alınmıştı ve Kızılbaş
emirler kayda değer nüfuzlarını sürdürüyorlardı. Hanedanın başlangıcından itibaren
anlamı açık ve net olan Kurçi ve Kızılbaş terimleri arasındaki farklılık gözden o
kadar kolayca ve hemen kaybolmamıştı. Evet, Della Valle inkar edilemez bir şekilde
yetenekli bir gözlemciydi ama aynı zamanda mevcut şartlar bu iki terim arasındaki
farkı görmesine yardımcı olmuştu.
Zaman geçtikçe ve reformlar etkisini gösterdikçe iki terim arasındaki berrak
fark azalmaya başladı. Kurçi birlikleri önemlerini korumaya devam ederken
Kızılbaşların düşüşleri o kadar hızlandı ki Avrupalı gözlemcilerin onların yani
Kızılbaşların varlığını algılayamadıkları bir noktaya ulaştı. Dahası, esasen aşiret
askerlerinden oluşan eyalet birliklerinin başındaki gulamların mevcudiyeti gerçekleri
bulanıklaştırıyordu. Bir yandan kurçilerin güçlerinin ünlü “Kızılbaş” ismini hak
etmeleri için yeterli olması diğer yandan ise bu dönemde eski Kızılbaş unsurunun
bakiyesini yalnızca kurçi birliklerinin temsil etmeleri yüzünden İran’a Şah Abbas’ın
saltanatından sonra gelen ziyaretçiler kurçileri Kızılbaşlar’la eşanlamlı olarak
algılamışlardır.
Diğer meşhur bir gözlemci olan Chardin, Della Valle’den 50 yıl sonra eyalet
birliklerinin önemine dikkat çekmiştir. Fakat kendisi bu birliklerin nasıl
tanımlayacağını bilemediği için bunların eyalet valilerinin komutası altındaki
birlikler olduğundan bahsetmekle iktifa edip sözünü ettiği mezkûr dört grubun hiç
şüphesiz en büyüğü olan eyalet kuvvetlerinin sayısal gücüne işaret etmiştir.
Aslında, Şah Abbas’tan önceki dönemde Kızılbaş kuvvetleri arasında
merkezi bir pozisyona sahip olan ve Della Valle’nin Kızılbaş olarak tanımladığı
birlikler işte bu eyalet birlikleriydi. Şah Abbas tarafından alınan; kurçi birliklerinin
güçlendirilmesi, gulamların tayin edilmesi ve kurçi emirlerin eyalet idarelerinin
başına geçirilmesi gibi tedbirlerin sonucunda eyaletlerde konuşlandırılmış birlikler
önemlerini, kimliklerini ve hatta kendilerine has isimlerini bile yitirdiler. Sonunda,
diğer Avrupalıların yanısıra Chardin de Kızılbaş terimini kurçilerle bir tuttu.
Chardin hatalıydı çünkü kurçiler başlangıçta Kızılbaş olarak isimlendirilen Türkmen
aşiretlerinin hiçbir zaman tamamını temsil etmemişlerdi. Gerçi hiçkimse Chardin’i
bu hatası yüzünden suçlayamaz çünkü Kızılbaş terimi o dönemdeki eyalet
birliklerine tesmiye edilemeyeceği ve de aşiret unsurunun o zamandaki temsilini
yalnızca kurçi birlikleri karşıladığı için Avrupalıların zihinlerinde mahut kızılbaş
teriminin yerini kurçi almış idi.
Buna karşın İranlı kronik yazarları kurçilerle Kızılbaşlar arasındaki ayrımın
tamamen farkındaydı. Bildiğim kadarıyla İranlı yazarların eserlerinde kurçi teriminin
hatalı tek bir kullanımı bile yok. İran kaynaklarında kurçi, hiç istisnasız bir şekilde,
kurçi birliklerine mensup birini temsil eder. Kaynaklarda çoğu kez gittikçe daha az
kullanılan Kızılbaş terimi ise hiçbir zaman sadece bir kurçi birliğine delalet etmemiş
gibi gözüküyor. Eyalet birliklerine gelince, bunlara genellikle “filan hanın birlikleri,
filan eyaletin filan valisinin birlikleri” şeklinde atıfta bulunuluyordu. Bu nedenle
Safevi Hassa Birliklerinin Tekâmülü
149
İran knonikleri kendi zamanlarındaki Safevi ordusunun gerçeğini yine kendi
tarzlarında yansıtmaktaydı.
Şah Abbas’ın Türkmen aşiretlerine yönelik politikasının bir parçası olarak
aldığ birtakım tedbirler, reformların bu zamana kadar üzerinde durulmamış bazı
yönlerini belirlememize izin vermektedir.
Hanedanın ilk yıllarında Şah’ın iktidarının önemli kısmı aşiret gücüne
dayanıyordu. Bundan da şu sonuç çıkar ki, Şah Abbas’ın Kızılbaşların gücünü ve
etkisini azaltmak istemesi durumunda hanedanın iktidarını destekleyecek alternatif
bir unsura ihtiyacı olacaktı. Peki, bu unsur neydi? Bu sorunun cevabı makalemizin
bundan önceki sayfalarında zaten kısmen verildi. Cevap, en ufak bir şüpheye mahal
bırakmayacak şekilde, gulam birlikleridir. Fakat bana öyle geliyor ki mesele bu kadar
basit değil. Eğer şahın gücü tamamen gulam unsuruna dayansaydı, Şah Abbas’ın
dönemini takip eden yıllarda Gulam kökenli emirlere karşı şahlar tarafından
girişilen çeşitli eylemleri açıklamak imkânsız olurdu. 117
Bunun da ötesinde, farzedelim ki Şah Abbas Kızılbaş aşiretlerinin ve onların
reislerinin hâkim durumunu sarsmak amacıyla yeni birlikler yarattı, peki onun
böylesine etkili bir devrim yapmak için güvendiği kuvvet neydi? Bu devrimin tehdit
ettiği Kızılbaşlara karşı başarılı olmak için Şah’ın zaten varolan kuvvetlerin
desteğine ihtiyacı vardı. Şah, eğer Kızılbaşların etkisini yok etmek ve gulam
sistemini uygulamaya koymak istediyse başından beri bu konuda kendisine destek
olmaları için yeni birliklere bel bağlamamış olmalıdır. Şah açısından kullanılabilir tek
kuvvet kurçi birlikleriydi. Şah Abbas tahta çıktığı esnada kendini, kurçilerinki hariç,
herhangi bir iktidar dayanağından mahrum bir şekilde buldu. Bu yüzden doğal
olarak kurçilerden yardım istedi. Şah için Mürşid-Kuli Han Ustaclu’ya karşı
harekete geçen suikastçılar arasında gulam Allah-Verdi Bey’in yanısıra kurçi-yi tir ü
keman Kara Hasan Çavuşlu ve kurçi-yi sadak Ali-Kuli Bey Şamlu’yu görüyoruz.118
Dolayısıyla kurçi birliklerinin yükselişi aşiret unsurunun gücünün azalması ile
başa baş gitmişti. Bu noktada, etkisini bütünüyle azaltmaya niyet ettiği aşiret
toplumunun unsurlarından birini kendi politikası lehine yanına çekmeyi başaran
Şah Abbas’ın politik dehasını görüyoruz. Şah bu yeni askeri sistemde ordusunun
yegâne komutanı oldu ve en başından beri hanedanın tarihini yaşadıkları
dönüşümlerle belirlemiş olan kızılbaşlar ile merkezi iktidar arasındaki ilişkiyi kendi
lehine düzenleyebildi.

117 Örnek olarak, Allah-Verdi Han’ın oğlu İmam-Kuli Han’ın ve bütün oğullarının Şah Safi
tarafından bertaraf edilmesi; Şah II.’Abbas’ın saltanatının başlarında sipahsalar Rüstem Bey’in şah
tarafından idama mahkûm edilmesi, vb.
118 MY, vr. 31b; EM, 400-401.
Masashi Haneda
150
Bibliyografya
Alessandri: Referanslar, Vincenzo Alessandri’nin Chronicle’ındaki anlatımlarının A ve B
versiyonlarıdır.
AQ: Ahmed Kumi, Hülâsatü’l-tevârîh, ed. E. İşraki, 2 cilt, (Tahran, 1980-184).
Aubin, “Soufis”: Jean Aubin, “Revolution chiite et conservatisme. Les soufis de Lahejan,
1500-1514”, Moyen Orient et Ocean Indien, XVIe-XIXe siecles I, (1984): 1-40.
BQ: Budak Kazvini, Cevâhirü’l-ahbâr, MS, Leningrad.
Chronicle: [anonim], A Chronicle of the Carmelites in Persia and the Papal missions of the XVIIth
and XVIIIth centuries, 2 vols. (London, 1939).
EM: İskender Bey Münşi, Tarîh-i Âlem-ârâ-yı ‘Abbâsî, ed. İraj Afşar, 2 cilt, (Tahran,
1350/1971-1972).
HR: Hasan Rumlu, Ahsenü’t-tevârîh, ed. H. R. Neva’i, (Tahran, 1347/1968-1969).
Khu: Fazli Huzani Isfahani, Efzelü’t-tevârîh, I, MS, Eton College Persian 172; II, MS,
British Library, Or., 4678.
MY: Celaleddin Müneccim Yezdi, Rûznâme, MS., British Library, Or.6263; basılı metin:
Tarîh-i ‘Abbâsî ya Rûznâme-yi Mollâ Celâl, ed. S. A. Vahid Niya, (Tahran, 1366/1987-
1988).
Röhrborn, Provinzen: Klaus Michael Röhrborn, Provinzen und Zentralgewalt Persiens im 16.
Und 17. Jahrhundert, (Berlin: Walter de Gruyter and Co., 1966).
Sümer, Kuruluş: Faruk Sümer, Safevi devletinin kuruluşu ve gelişmesinde Anadolu Türklerini rolü
(Ankara, 1976).
TM: Tezkiretü’l-Mülûk, A Manual of Safavid Administration, trans. And ed. V. Minorsky,
(London, 1943).
TT: Tezkire-yi Şah Tahmasb, ed. P. Horn, in Zeitschrift des Deutschen Morgenlandischen
Gesellschaft 44 (1890): 563-649.

Konular