YABANCI TIP TERİMLERİNE OSMANLI TIP METİNLERİNDEN TÜRKÇE KARŞILIK ÖRNEKLERİ

Gönderim Tarihi: 14.11.2016 Kabul Tarihi: 23.12.2016
YABANCI TIP TERİMLERİNE OSMANLI TIP
METİNLERİNDEN TÜRKÇE KARŞILIK ÖRNEKLERİ
Mehmet GÜRLEK
EXAMPLES OF TURKISH EQUIVALENTS OF FOREIGN
MEDICAL TERMS FROM OTTOMAN MEDICAL TEXTS
Öz
Tarihsel tıp metinleri üzerinde yapılan çalışmalarda karşılaşılan güçlüklerden biri tıbbi
terimlerin doğru karşılıklarının verilmesi konusundadır. Genel sözlükler dönem
metinlerinde geçen tıbbi terimleri açıklamada çoğu zaman yetersiz kalmaktadır.
Hastalık, organ, uzuv, ilaç ve ilaç yapımında kullanılan madde ve drog adları bu
dönemde kaleme alınmış tıbbi metinlerde önemli bir ağırlığa sahiptir. Hem Türkçenin
söz varlığı hem de tıp tarihi çalışmaları için değerli birer kaynak olan tarihsel tıp
metinlerinde geçen yabancı terimlere Türkçe karşılıkların verildiği örnekler sözlük
çalışmaları ile Türk terim bilimi için çok değerli veriler sunmaktadır. Bu çalışmada
Osmanlı tıp metinleri içinden XIV.-XVIII. yüzyıllar arasına ait 19 tıp yazmasında
geçen yabancı tıp terimlerine verilen Türkçe karşılıklar incelenmiştir. Tarihî Türkiye
Türkçesi araştırmalarının temel başvuru kaynaklarından biri olan Tarama Sözlüğüne,
tıp tarihi ve Türk terim bilimi çalışmalarına katkı sağlayacağına inandığımız bu
çalışmada Türkçe terimler alfabetik olarak sıralanmış, yabancı terim ile birlikte
kullanıldığı yerler çevriyazı ile verilmiş ve sonuna terimlerin geçtiği varak ve satır
numaraları eserin kısaltması ile birlikte köşeli parantez içinde gösterilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Tıbbı, Tıp Tarihi, Tıp Terimleri, Terim Bilimi.
Abstract
One of the difficulties encountered while studying on historical texts of medicine is that
correct equivalents of medical terms cannot be given. General dictionaries are mostly
insufficient in explaining medical terms seen in the texts of historical periods. Names
of illnesses, organs, parts of the body, medicine, and the names of materials and drugs
used in making medicines have a significant place in medical texts written in this
period. Examples where Turkish equivalents were given to foreign terms seen in
historical texts of medicine, which were valuable both for the vocabulary of Turkish
language and studies of medical history, provide very significant data for practices of
dictionary writing and for Turkish terminology. In this study, from Ottoman medical
texts, 19 medical works from 14th to 18th centuries were included and Turkish
equivalents given to foreign medical terms were analyzed. We believe that this study
will contribute to Tarama dictionary, which is one of the essential reference guides of
Historical Modern Turkish researches, and to studies of medical history and Turkish

Yrd. Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Dil Bilimi Bölümü, e-posta:
mehmetgurlek@gmail.com.
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
216
terminology. In it, Turkish terms were ordered alphabetically, foreign terms and places
they are used were given with transcription and to the end, the leaf and line number
where terms are used were shown in box brackets with the abbreviation of the work.
Keywords: Ottoman Medicine, History Of Medicine, Medical Terms, Terminology.
1. Giriş
Türk tıp tarihine baktığımızda Uygurlardan itibaren tıp biliminin Türklerde
gelişme gösterdiği görülmektedir. Türk tıbbının en eski örneklerinden biri
üzerine çalışan Sertakaya’nın (1989: 358) belirttiğine göre Uygur tıbbının
kuvvetli bir geleneğinin olması yanında Sanskrit, Tibet, Sogd, Çin gibi
dillerden çeviri yolu ile de klasik tıp metinlerine dayanan bilgilere sahiptir.
Moğol istilasından sonra Anadolu’ya yoğun bir şekilde göç eden Türkler
bilindiği üzere Oğuz ağzına dayanan bir yazı dili geliştirdiler. Edebî eserlerin
yanında Anadolu’da tıp konulu eserlerin 14. yüzyıldan itibaren arttığı görülür.
“Kayseri Gevher Nesibe Medresesi, Sivas’taki Gök Medrese ile İstanbul’daki
Süleymaniye Medresesi Osmanlı döneminde tıp eğitiminin verildiği eğitim
kurumlarına birer örnektir. Bu medreseler genellikle Bimarhane ya da
Darüşşifalarla bir arada bulunmakta ve eğitimin bir bölümü hasta başında
verilmekteydi” (Kemahlı 2015: 5).
“Osmanlı tıbbında Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi, Avrupa’da başlayan
modern tıbbın Osmanlı Devleti’nde tanınmasında önemli bir dönüm noktasıdır.
Avrupa’da neşredilen birçok tıbbî eseri tek başına tercüme etmiş ve diğer
faaliyetleriyle de modern tıbbın yerleşmesini sağlamış, modern tıbbı doğrudan
alan ve aktaran bir şahsiyet olmuştur. Onun dikkate değer bir yanı da eski tıp
terimlerini yeniden değerlendirmesi, yeni tıbba ait eksiklikler için yeni terimler
türetmesidir. Gerçekten Şânîzâde’nin kitapları Cemiyyet-i Tıbbiyye-i
Osmâniyye’nin 1873’te hazırladığı Lugat-ı Tıbbiyye’ye temel teşkil etmiş,
böylece aynı zamanda Türkçeleşme akımına katkıda bulunmuştur.” (Yılmazer
2010: 335). Osmanlı, Batı modeli ile eğitim veren Tıphane-i Âmire gibi eğitim
kurumları ile yüzünü tamamen Batıya dönmüştür.
Modernleşme çalışmalarıyla birlikte tıp terimleri konusunda klasik dönemdeki
Arapça ve Farsçanın ağırlığı bu dönemde yerini Fransızcaya bırakmışsa da,
Namık Kemal, Dr. Kırımlı Aziz Bey, Tıbbiye Matbaası Müdürü Hacı Arif Bey
gibi dönemin aydınları tıp terimlerini Türkçeleştirmek ve tıp alanında Türkçe
ile yayımların yapılmasını teşvik etmek konusunda büyük gayret sarf
etmişlerdir.
Cumhuriyetle birlikte başlatılan Dil Devrimi ile diğer alanlarda olduğu gibi tıp
terimlerinin Türkçeleştirilmesi için bireysel çabalar yanında Türk Dil Kurumu
çatısı altında da önemli çalışmalar başlatılmıştır. Ord. Prof. Dr. Zeki Zeren
1946’da yayınlanan Anatomi Sözlüğü ve Türk Anatomi Terimleri adlı kitabının
önsözünde “Tıbbî terimlerimizi Arapçadan kurtarma, Türkçeleri varsa
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
217
kullanma, yoksa eski kaynaklardan araştırma, bulma, uygun bir şekilde
oluşturma gereğini” ifade etmiştir.
Günümüzde tıp terimleri konusunda tamamlanmış veya devam eden çok sayıda
çalışma bulunmaktadır. Açıklamalı Tıp Terimleri Sözlüğü (Kocatürk 2005),
Latince Tıp Terimleri Sözlüğü (Güler 2012), Güncel Tıp Terimleri Sözlüğü
(Yıldırım 2014) gibi basılı sözlüklerin yanında çok sayıda web tabanlı sözlük
ve mobil uygulamanın var olduğunu görmekteyiz. Üniversitelerce hazıranan
Türkçe Tıp Dili Kılavuzu (2006) gibi referans kaynakların yanında Türk Dil
Kurumu tarafından hazırlanan İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü (2013) ile
sürmekte olan Tıp terimlerine Türkçe karşılık bulma çalışmaları ilk akla
gelenlerdir.
2. İnceleme
Bir dilin söz varlığındaki değişmeler dil ile ilgili temel gerçeklerden biridir.
Aksan’ın da belirttiği gibi (2006: 11) bir dilin söz varlığı, o dilin tarihine ışık
tutar, dildeki değişimleri yansıtır ve hangi dillerin etkisiyle ne türden
değişimlerin gerçekleştiğini gösterir. Bilim dilindeki değişimler o dilin ilişkili
olduğu medeniyet dairesi göstermesi açısından ayrıca önemlidir.
Tıp metinleri üzerinde yapılacak çalışmaların önemi konusunda Önler (1998:
157) şunları söylemektedir: “Tarihsel tıp metinleri günümüzde de birçok
yönden ilgi çekmekte ve bu bakımdan da değişik alanlarda çalışan pek çok
araştırıcıya malzeme niteliği taşımaktadırlar. Sağlık gibi geniş kapsamlı bir
alanı konu edindikleri için sözvarlığı açısından Türk dili araştırmaları için
zengin birer kaynak niteliğindedirler. Besin adlarından tutun, iklim koşulları,
genel sağlık alanı, hastalık adları, organ adları, bitki adları ve ilaç olarak
kullanılan pek çok madde adına değin geniş bir terminoloji yelpazesini
kapsarlar. Eski tıp anlayışına dayalı olarak yazılmış olmaları bakımından tıp
tarihi (özellikle Türk tıbbı) yönünden araştırmacılar için birinci derecede
malzeme niteliği taşırlar.”
Klasik Osmanlı tıp metinleri, genellikle Arapça ve Farsça kaynaklardan çeviri
yolu ile gelişme göstermiştir. Doğal olarak Arapça ve Farsçanın bu
metinlerdeki ağırlığı belirgindir. Bu dönem tıp yazmaları genellikle okunaklı
ve harekeli metinlerden mürekkeptir. Ne var ki bu tür eserler üzerinde
çalışmanın bir güçlüğü tıp terimleri konusunda ortaya çıkmaktadır. Dönemin
tıp metinlerinde tarihsel Türkiye Türkçesi araştırmalarının temel başvuru
kaynaklarından biri olan Tarama Sözlüğünde bulunmayan çok sayıda tıp terimi
ile karşılaşılmaktadır.
Bu konuda Yılmaz ve Demir (2009: 496) “Sürmekte olan metin yayınıyla
birlikte Eski Anadolu Türkçesi söz varlığına ait yeni verilerin ortaya çıkması,
bu verilerle ilgili yayınlar, daha önce taranmış eserlerde kimi sözcüklerin
tarayıcıların gözünden kaçmış olması ve sözlüğe yönelik kimi bilimsel
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
218
eleştirilerin varlığı gibi nedenler Tarama Sözlüğü’nün yeni ve güncellenmiş bir
baskısını zorunlu kılmaktadır.” düşüncesini ifade etmektedir. Bu sözlere
katılmamak elbette mümkün değil. Modern sözlükbilimi ilkelerine göre,
tarihsel veya güncel söz varlığını esas alan bir sözlük, belli aralıklarla
güncellenmelidir. Özellikle Türkçenin tarihsel metinlerinin yayımının son
yıllarda ciddi sayıda arttığını da göz önünde bulundurduğumuzda bunun bir
ihtiyaç olduğu ortadadır. Bu noktada tarihsel tıp metinlerinden elde edilecek
verilerin hem söz varlığına hem de Türk terim bilimine katkı sağlayacağı
açıktır.
Osmanlı tıp metinlerinde dikkatimizi çeken bir özellik de yabancı tıbbi
terimlerin Türkçe ile karşılanmaya çalışmasıdır. Bu durumu gözlemlemek için
XIV. yüzyıl ile XVIII. yüzyıl arasında Osmanlı sahasında kaleme alınmış telif
ve tercüme niteliğindeki 19 tıp yazmasındaki bazı örnekleri değerlendirdik.
İncelediğimiz yazma metinlerşunlardır: Alâim-i Cerrâhîn, Cerrahiyetü’lHâniye,
Anonim Cerrah-name, Edviye-i Müfrede, Hulâsa, Kitab-ı Hulâsa-i Tıb,
Kitab-ı Kehhâl-nâme-i nûru’l-uyûn, Terceme-i Kâmilü’s-sınāa, Kitabü’t-tıb,
Kitâb-ı Tıbb-ı Latîf, Menâfi’ün-nâs, Müntehab-ı fi’t-tıb, Risâle-i Haśatü’l-külye
ve’l-mesâne, Et-teshîl fi’t-tıb, Terceme-i Akrabadin, Gayet ü’l-Müntehâ fiTedbiri’l-Merzâ,
Tuhfetü’l-Erîbi’n-Nafia li’r-Rûhânî ve’t-tabîb, Kitab-ı
Hükemâ-yı Tertîb-i Mualece, Vasiyyet-nâme-i Kehhâlîn. Ele aldığımız bu
monografilerden bazıları üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır (Bkz. Canpolat
1973; Canpolat ve Önler 2007; Dindar 2013; Doğan 2009; Güven 2005;
Gümüşatam 2009; Okun 2015; Uçar 2009; Yavuz 2013;). Aşağıda tablo 1’de
müellif, dönem ve esas alınan nüsha bilgisi yer almaktadır.
Tablo 1. Tıp Metinleri Listesi
Eser Adı Müellifi Dönemi Nüshası
Edviye-i Müfrede İshâk bin Murâd 14. yy Malatya Genel Küt.
Nr. 1196-1.
Hulâsa Hekim Bereket 14. yy Konya Koyunoğlu
Küt. Nr. 12049.
Kitâb-ı Tıbb-ı Latîf 14. yy Konya Yazma Eserler
Küt., Nr. 1889.
Cerrahiyetü’lHâniye
Sabuncuoğlu
Şerefeddin 15. yy Paris Bibliotheque
National Turc. 693.
Terceme-i
Akrabadin
Sabuncuoğlu
Şerefeddin 15. yy Süleymaniye
Küt.Fatih, Nr. 3536.
Kitâb-ı Hulâsa-i
Tıb Cerrâh Mesud 15. yy Süleymaniye Küt.
Fatih Nr. 3550.
Terceme-i
Kâmilü’s-Sınâa 15. yy
Bursa İnebey Yazma
Eser Küt., Hüseyin
Çelebi Koleksiyonu,
Nr. 819.
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
219
Risâle-i Haśatü’lkülye
ve’l-mesâne Ahi Çelebi 15. yy
Süleymaniye Küt.
Bağdatlı Vehbi
Kitaplığı, Nr. 1491.
Müntehab-ı fi’t-tıb Abdülvehab bin Yusuf 15. yy Tire Necippaşa Küt.,
Nr. 591.
Kitâb-ı Kehhâlnâme-i
nûru’l-uyûn 15. yy Millet Küt. Ali Emiri
Koleksiyonu, Nr. 254.
Kitâb-ı Hükemâ-yı
Tertîb-i Muâlece 15. yy Amasya Beyazıt İl
Halk Küt.Nr. 1947.
Alâim-i Cerrâhîn İbrahim bin Abdullah 16. yy Süleymaniye Küt.
Hekimoğlu Nr. 568.
Cerrâh-nâme 16. yy İstanbul Arkeoloji
Küt. Nr. 729.
Et-teshîl fi’t-tıbb Hacı Paşa 16. yy Süleymaniye
Küt.Fatih, Nr. 3543.
Kitâbü’t-tıbb Şeyhi Mehmed Efendi 16. yy Çorum İl Halk Küt.,
Nr. 2943.
Menâfi’ün-nâs Kaysunizâde Nidâî
Muhammed Çelebi 16. yy Milli Küt., Nr. 576.
Vasiyyet-nâme-i
Kehhâlîn Ebubekir bin Nurullah 16. yy Milli Küt. Nr. 495/2
Tuhfetü’l-Erîbi’nNâfia
li’r-Rûhânî
ve’t-tabîb
Hezârfen Hüseyin
Efendi 17. yy Bosna Hersek Gazi
Hüsrev Küt.Nr. R.986.
Gâyetü’l-Müntehâ
fi-Tedbiri’l-Merzâ
Müderris Hasan
Efendi 18. yy Süleymaniye
Küt.Fatih, Nr. 3588.
İncelediğimiz bu eserlerde yabancı tıp terimlerine verilen Türkçe karşılıklar
alfabetik olarak aşağıya sıralanmış, Türkçe tıp terimleri kalın (bold) olarak
yazılmıştır. İki nokta işaretinden sonra ilgili terimin karşılık olarak verildiği
yabancı terimle birlikte geçtiği yer çevriyazılı olarak verilmiştir. Son olarak
köşeli parantez ile birlikte terimin geçtiği yazma eser adı kısaltılarak varak ve
satır numarasıyla beraber gösterilmiştir. Bazı tıp terimlerinde birden fazla örnek
verildiyse örnekler birbirinden noktalı virgülle ayrılmıştır.
acı pelin: Afsentin, ism-i Yunānįdir, Türkįde acı pelin dėrler, aǾlāsı
aķdır. [TE 32a/9].
aġız aġrısı: Ķulāǿ illeti ki aġız aġrısı dėrler, ol Ǿillete ġāyet
muvāfıķdur [TE 27b/10]; Śıfat-ı devā kim issiden olan ķulāǾa
yaǾnį aġız aġrısına fāyide ider, ǾAcem dilinde ķulāǾa remįdek-i
dehān dirler [TA 255a/12].
aħśurducı nesne: Eger düşen nesneyi görürseñ birez benefşe yaġın
ıśıcaķ idüp andan śoñra muǾaŧŧıs yaǾnį aħśurducı nesne viresin
kündüs gibi [CH 57a/9].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
220
aķ çörek otı toĥmı: Ĥabbü’n-nįl yaǾnį aķ çörek otu toĥmıdur [KTL
90b/3].
aķça ot: Bu ota Türkçe aķça otı dėrler ve baǾzıları ĥalįme dėrler ve
baǾzıları sulŧān otı dėrler [KTL 36b/11].
Ǿaķlı gitmiş: ŚarǾı dutana ve maǾtuĥ yaǾnį Ǿaķlı gitmişe ve
müsevvese yaǾnį ehl-i vesvāsa fāyide ėder [TA 157b/8].
alalıķ: Baraś yaǾnį alalıķ rencinüñ dāġınuñ ŧarįķasın bildürür. [CH
5b/15].
alın sünügi: Tepenüñ iki sünügüne ulaşuķdur ve aña Ǿažmü’n-nuķre
dėrler, yaǾnį alın sünügi [MT 23a/9] ; Depenüñ iki süñügine
ulaşıķdur ve aña Ǿažmü’l-cebe dėrler yaǾnį alın süñügi dėrler
[AC 127a/10]
alın ŧamarı: Alın ŧamarı kim aña cebhe dėrler, andan ķan alınursa
menfaǾatı ķulaķ ķuruldusın açar [HT 59a/5] ; Dördünci alın
ŧamarıdur kim aña ħalefü’r-res dėrler [AC 154b/11]
at ķuyruġı: Emsūħ Türkįde at ķuyruġı dėrler budaķları çoķ ve yemişi
ķızıl olur, olduġı vaķtın ķararur [TE 33a/14].
aŧasoġanı: Isķıl ism-i Yunanįdir, Türkįde aŧaśoġanı dėrler, ǾArabįde
baśalu’l-fār, baśalu’l-Ǿunśul ve baśalu’l-ķay daħı dėrler [TE
30b/12].
ayaķ aġrısı: Ĥuķne ėtseler ırķu’n-nisāyı ki ayak aġrısıdur, gidere
[EM 6a/5]
ayıt: Ayıt ki Pārsice pencengüşt derler [EM 8a/9].
ayrıķ otı: Sįl,Türkįde ayrıķ otı dėrler [TE 41b/8].
ayruķ köki: ŝįl necmedür, Pārsįce bįd-i giyāh dėrler, Türkce ayruķ
kökidür [TA 276a/10].
baldırıķara: Bersiyāvşān ism-i Fārisįdür ve Türkįde baldırıķara ve
sünbül daĥı dėrler [TE 36a/18]; Persiyavşān ki baldırıķara dėrler
[T 30a/11] ; Persiyavşān bir otdur ķuyular dįvārında veya śu
üstünde olan ķayalarda biter, Türkįce aña baldırıķara dėrler [RM
10a/6] ; Persiyāvşān ki baldırıķara derler [TM 69b/6]
balıķ otı: Aźānü’l-fār üç nevǾ olur, birisi bostānį, ikisi berrį. Bostānį
nevǾine balıķ otı dėrler [TE 29b/8].
baş dönmesi: Devār marazına ki baş dönmesi dėrler [TDM 72a/6].
baş tamarı: Pes şaķķ itmegüñ ŧarįķ-i Ǿameli oldur kim evvel Ǿalįlüñ
ķįfālden yaǾnį baş ŧamarından ķan alasın [CH 57b/8] ; bėş ŧamar
vardur, birisi ķįfāldur ķoluñ büküldügi yėrde dirsek düşinde
yuķaruki ŧamardur kim Ǿavām aña baş ŧamarı dėrler [CH
152b/15] ; baş ŧamarı kim aña ķįfāl dėrler [HT 59b/15] ; Evvel baş
ŧamarı kim aña fūz dėrler, andan ķan alınursa menfaǾatı baş ve
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
221
göz ķanın keser [AC 154b/4].
başındaġı deri: Ve eger beŝre ġulfede yaǾnį başındaġı deride olursa
anuñ Ǿilācında ķorķmayasın [CH 96a/5]
beden şişmek: İstisķā beden şişmege dėrler [TA 278b/6].
beg börki: Hayyü’l-Ǿalem ki Türkįce sulŧān börki ve beg börki dėrler
[MN 90b/8].
bendükçe: Ĥareket anuñ-ıla tamām olur ve buña mafsal dėrler, yaǾnį
bendükçe. (MT 22a/6).
bıñar: Cümlesinden birisi oldur kim bir kişinüñ māķından
yaǾnį bıñarından ŧoķunup ķulaġı ŧözinden ŧaşra çıķdı [CH
148b/2].
boġaz şişmek: Boġaz şişmek kim aña ħunāķ dėrler [KT 19b/4]
boġuz depesi: Bilgil ėy ŧālib kim bu vereme eŧıbbā ķayletü’l-ĥulķūm
dirler, yaǾnį boġuz depesi, bu verem bir büyük verem olur [CH
85a/12].
burġulu ālet : Yāħūd bir dürlü ālet daħı düzesin kim eŧıbbā ol ālete
levleb dirler yaǾnį burġulu ālet dėmek olur [CH 197a/1].
burun ŧamarı: Burun ŧamarı kim aña Ǿırķu’l-enf dėrler [HT 59b/5]
; Burun ŧamarıdur kim aña Ǿırķu’l-enf dėrler [AC 155a/11]
burun ŧomurmaķ: Burun ŧomursa kim aña ruǾāf dėrler, ķan
galebesinden vāķiǾ olur, burun ŧomurur, ķanı durmaz [T 88b/15]
; Burun ŧomursa kim aña ruǾāf derler [AC 86a/3]
büyük ķalbur: Aķŝār, ism-i Bereberįdir, Türkįde ĥilāliye otı ve
büyük ķalbur daĥı dėrler [TE 28a/2]
cin śaçı: Eftimun, ism-i Yunanįdir, Türkįde cin śaçı dėrler, baǾzıları
kāfir śaçı dėrler [TE 32a/19].
çanaķ: ǾAzle bir Ǿuzvdur ki müǿellef sinirden ve etdendür, Türkcesi
çanaķ dėrler [TA 280b/4]
çekirdeksüz ķuru üzüm: Edviyeleri dögüp eleyeler, kişmiş-ile
yaǾnį çekirdeksüz ķuru üzüm ile yoġuralar [TA 102b/14].
çetük otı / kedi otı: Asarun Türkįde çetük otı ve kedi otı dėrler.
ǾArabįde ĥaśįsetü’s-sinnevr dėrler, Fārisįde nārdįn-i deştį dėrler
[TE 30a/8]; Asarun, bir kökdür, Türkįce kedi otu dėrler [RM
34b/7].
çıban: Śulb şişdür gözüñ ķabaġında olur çıban gibi, ǾAcem aña
gedek dėrler, ǾArab remil dėrler, Türk çıban dėr [VK 238b/3];
demāmil, çıbanlara dėrler [CN 85b/3] ; Dümmel bir ķatı şişdür
kim gözün ķapaġında mütevellid olur, Ǿāmme-i ǾAcem aña
küdküd dėrler, velį Türkçesi çıban demek olur [KN 102a/10] ;
AǾżāda verem çıķsa çıban dėrler [AC 100a/11]
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
222
çıġıt: Kelef ve nemeş ve baraś Ǿilāclarındadur, bunlara Türkįce
yüzde olan çıġıda dėrleri levni ķızıl olana kelef dėrler, lök renklü
olana kelef dėrler, ķara olana baraś dėrler [CN 61a/11] ; Bu daħı
bir rencdür ki gevdede ķara ķara belürür, aña Türkce çıġıt dėrler
[AC 294a/4]
çıķuķ: Bilgil iy ŧālib kim bir Ǿużv bir Ǿużvdan çıķsa aña eŧıbbā fek
dėrler, Türkice çıķuķ dėrler [CH 189b/5] ;
çıyan otı: Besfāyic ǾArabįsi ażrāsü’l-kelb ve teşmįz ve Ǿāķıbetü’l-
ĥacer dirler Türkįde çıyan otı ve besfāyic daħı dirler (T.E. -18)
çiçek: Cüderį ve ĥaśbe beyānındadur. Cüderį, çiçege dirler. Vaķt olur,
cemįǾi bedende olur, vaķt olur cemįǾi aǾżāda olur ve baǾżı
aǾżāda olmaz [CN 96a/4] ; Ĥaśba ve cüderi ki çiçek dėrler, ķan
ķaynayup ĥarekete gelrmekten müteǾaffin olup oġlancuķlarda
olur [T 68b/16] ; Ĥaśbe ve cüderį çiçek çıķarmaķdur, ikisinin daħı
Ǿilācı birdür [EM 55a/2]
çitlemik: Buŧm, śaķız aġacı nevǾinden bir aġaçdur, aña çitlemik
dėrler [TDM 28a/12]
çoġan: Kendürüs ki aña Türk dilince çoġan dėrler [KT 5b/7]
daġ üzümi / ŧaġ üzümi: Daġ üzümi ki aña mevįzec derler, bir
miķdārını saĥķ ėdüp daħı zeyt yaġı-y-ıla maħlūŧ ėdüp başına
ursalar aġrı defǾ ėde [TM 11a/4] ; Daġ üzümi ki mevįzec dėrler
[KTL 14a/2] ; Mevįzec ki aña ŧaġ üzümi dėrler [KT 9b/8].
daġlaġu: Andan śoñra bu mikvātı yaǾnį daġlaġuyı daħı ķızdurasın
ve ol śıfāķı delesin [CH 105b/1].
delüce baķla: Türmis ki aña termiye dėrler ve delüce baķla dėrler [T
60a/8]
delüler nuŧūlı: Nuŧūl-ı mecānįn dirler yaǾnį delüler nuŧulı dėmek
olur [TA 241b/5]
demregü: Śıfat-ı ŧılā kim ķūbāyı giderür yaǾnį demregüyü giderürür
[TA 235a/8] ; AǾżāda ķūbā olsa kim aña demregü dėrler, sebeb-i
nişānı Ǿilācı, ķan göyünmekden olur [AC 98b/2]
demür hindi: Temr-i hindį baǾżı ǾArab ħavmar daħı dirler, Türkįde
demür hindįdür [TE 40a/13].
deñiz köpügi: Zebedü’l-baĥra deñiz köpügi dėrler, anuñ bir dengin
bal-ıla ezüp içeler [RM 17a/5]; deñiz köpügi ki zebedü’l-baĥr
dėrker [EM 60a/15].
deriñ cirāĥat: Maħābįnün yaǾnį deriñ cirāĥatlaruñ Ǿilācınuñ
ŧarįķasın bildürür [CH 11b/6].
deve ŧabanı: AǾżāda ĥumret çıķsa kim aña deve ŧabanı dėrler [AC
101b/3]
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
223
dilki ŧaşaġı: : Şol ot ki aña ħusyetü’ŝ-ŝaǾleb dėrler ki dilki ŧaşaġıdur
[T 33b/8].
doñuz başı / toñuz başı: Ol ħanāzįr ki doñuz başı derler, anuñ üzerine
ursalar bi-iznillāh oñuldup ħalāś ėde [TM 45b/2] ; Ħanāzįr dėrler
verem devāsındadur, yaǾnį toñuz başı [KS 2a/18].
ebem gümeci: Ebem gümeci dėdükleri ot ki Fārisįce adı ħūrperest,
ǾArabca aña ħubāzį dėrler [EM 1b/13].
endāmlar ditremek: Endāmlar ditremek kim ǾArab dilince aña
raǾşe dėrler [H 25a/1].
eñse sünügi: Bir pāresi başuñ ardındadur ve tepenüñ iki sünügine
ulaşuķdur ve aña Ǿažmü’n-nuķre dėrler yaǾnį ense sünügi [MT
23a/7].
eñse ŧamarı: Eñse ŧamarı kim aña ħalefü’r-res dėrler, andan ķan
alınursa menfaǾatı depe ve omur aġrısın defǾ ėder [HT 59a/9].
eñse: Ol yėrde kim cümcüme dėrler yaǾnį eñse dėrler [CH 17b/4].
eşek marulı / eñlik: Ebū ħelsā, Türkįde eşek marulı ve eñlik daħı
dėrler, ǾArabįsi şeceretü’d-demdir [TE 28b/4] ; ǾArabca ħaśśü’l-
ĥımār dėrler, Türkçe eşek marulıdır [TA 274b/10].
eşek turpı: ǾAcem ĥār-ı ħıyār dėr ve ǾArab ķıśśaü’l-ĥımār dėr, issi
ve ķurıdur [MN 90b/10].
Frenk uyuzı: Bu Firenk uyuzınuñ adı ķurhādur ve Firenk dilincemāl-
ı Firencese derler, Türk dilince Firenk uyuzı dėrler [AC 285b/11]
gelincik İbn-i Ǿırs ıśırsa Türkįce gelincik dėrler [CN 153b/7].
gevde tamarı: Üçüncisi bāselįķdür ķoluñ aşaġasında olur, bu ŧamara
Ǿavām gevde ŧamarı ve ķarın ŧamarı dirler [CH 152a/1] ; Gevde
ŧamarı ki aşağı ŧamardur aña baseliķun dėrler [T 16b/9] ; On altıncı
gevde ŧamarıdur ki ķolda olur, aña ekhel dėrler [AC 156a/5]
giciyik: Ĥikke renci kim aña giciyik dėrler, ol daħı uyuzdan bir
cinsdür, sivilceler olup, gicir [T 92b/1] ; Ĥake renci kim aña
giciyük dėrler [AC 107b/9].
göynek: Ġarįķūn ve ŧarħaştuķıla ki aña göynek dėrler [EM 52b/4]
göyündürme: Aña ǾArabca ākile ve Pārsice ħūre dėrler ve Türkce
kesme ve göyüdürme dėrler [EM 22b/3].
göz aġrısı: Dükeli göz aġrısına remed dirler [VK 249a/1] ; Göz
aġrısıdur ki remed dėrler, remede ya ķan ġālib olmaķdur [T 44a/3].
göz bıñarı ŧamarı: Göz bıñarı ŧamarı kim aña māķu’l-Ǿayn dėrler
[HT 59b/2].
göz ķararması: Südūd marazına ki göz ķararması dėrler bunların
cümlesine Ǿilācdır [TDM 72a/7].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
224
güyegü otı: Güyegü otı,ǾArab saǾter dėr, issi ve ķurudur [MN
91b/9].
ĥarb dutan: Kemafitus śanavber-i ermenįdür, Türkce ħarb dutan
dėrler [TA 275b/10].
ĥarb kesen: Behmen ĥarb kesen dėrler bir kökdür, ishāl ve zaħįr
illetini fi’l-ĥāl giderdügi içün Türkįde ĥarb kesen dėrler [TE
39a/2].
ıpar yavşanı: Afsentįn ki ıpar yavşanı dėrler [T 59b/7].
ıśırġan dikeni toħmı: Bezrü’l-encere Türkįde ıśırġan dikeni toħmı
dėrler [TE 37a/4].
iblis tırnaġı: Ažfārü’ŧ-ŧįb, iblis tırnaġı dėrler, deñizden çıķar bir
çiçegüñ başında olur, aǾlāsı beyāz olur [TE 31b/17].
imic: Bilgil iy ŧālib kim bu maraża baǾżı diyārda Ǿilletü’l-baķar
dėrler, şol ecilden kim bu Ǿillete śıġırda çoķ vāķiǾ olur, aña
Türkice imic dėrler. Bu bir ķurtdur kim derinüñ altında tevellüd
ėder, et-ile derinüñ arasında gezer [CH 146a/4].
ince aġrı: Dıķ ısıtmasına ki ince aġrıdur, eyüdür [EM 33a/1].
incik kemügi: Baldır yaǾnį incük kemüklerinüñ śınuķınuñ Ǿilācınuñ
ŧarįķasın bildürür [CH 12a/10].
irilemiş: İntifāħ Ǿilleti dėdügimüz lafž-ı ǾArabį’dür, ǾAcemce
bürdemįde demek olur, Tükçe irilemiş demek olur [KN 134a/4].
iriñlendürici devālār: Andan śoñra muķayyiĥ yaǾnį iriñlendürici
devālār istiǾmāl ėdesin, tā kim ol baġladuġuñ ebrįşümler düşe,
gide [CH 90a/11].
issi ot: Yāħūd ķıvama gelmiş baluñ üzerine Ǿaķāķįr yaǾnį issi otlar
ekesin, maħbānuñ üzerine urasın, baġlayasın [CH 141a/17].
işitmek siñiri / eşitmek siñiri : Birine Ǿaśabü’s-semǾ dėrler, yaǾnį
işitmek siniri [MT 26a/8] ; Birine Ǿaśabü’s-semǾ yaǾnį ki
eşitmek siñiri dėrler [AC 130b/9]
it boncuġı: Eger bir kimsenüñ gözi ağrısa it boncuġı ki aña Pārsįce
sipįd-mühre dėrler ve ǾArabca adına verǾa dėrler [KT 7a/7].
it kenesi: Ve daħı şol ĥayvān ķanını kim aña ķurādü’l-kelb dėrler,
yaǾnį it kenesi dėmek olur [KN 89a/14].
ķadın ŧuzluġı: Anber baris ķadın ŧuzluġı dirler uvacuķ māye-ħoş bir
yemişdür [TE 33b/6]
ķalaca / ķalaça kemük: Ķaśıķ kemügi ufanmasını beyān ėder ki aña
Türkįce ķalaca dėrler [CN 134a/10] ; Bir daħı ķaśuķ kemügidür
aña ķalaça kemük dėrler [CA 119b/5].
ķamış köki / ķarġı köki: Aśl-ı ķaśśab Türkįde ķamış köki, ķarkı köki
daħı dėrler, bunun ķuvvet-i cāźibesi vardır [TE 31b/2].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
225
ķan ŧaşı: Sāźenc Ǿadesi kim aña ķan ŧaşı dėrler mercimek gibi ķızıl
ŧaş olur [AC 249b/4]
ķan tutdı: Ve sekte marazına ki aña ķan tutdı dėrler [TDM 72a/6]
ķan tükürmek: Nefesü’d-deme yaǾni ķan tükürmeğe dėrler, Ǿilletiñ
evvelinde memzūc sirkeyle ezüp vereler [TA 30b/15].
ķara yüreklü: Usŧuħudus ki ķara yürekli dėrler, derece-i evvelde
yābisdür, süddeyi açar [T 29b/10].
ķarabaş / ķaraķan çiçeği / ķarabörklü: Ustuħudus ism-i Yūnānįdir.
Türkįde ķarabaş ķaraķan çiçeği ve ķarabörklü dėrler [TE 30b/2].
ķaragöz: Āderyūn dedikleri Türkįde ķaragöz dėrler, iki cins olur,
bostānį ve berri olur [TE 29b/4].
ķaraķuz: MaǾcūn-ı cemācime aña ķaraķuz dėrler, ķaśıķ yellerini
ŧaġıdur, laŧįf ve mücerrebdür [MN 165a/5].
ķarın ŧamarı: Üçüncisi bāselįķdür ķoluñ aşaġasında olur, bu ŧamara
Ǿavām gevde ŧamarı ve ķarın ŧamarı dirler [CH 152a/1].
ķarnıyarıķ: Beźr-i ķaŧūnā ki ķarnıyarıķ dėrler, pireleri öldürür [TDM
24b/1] ; Bezr-i ķaŧūnā Türkįde ķarnıyarıķ ve boġa yapraġı toħmı
dirler [TE 36b/3].
ķaruca: Ķaruca yaǾnį bāzū kemüginüñ śınuķınuñ Ǿilācınuñ
ŧarįķasın bildürür [CH 12b/17].
ķaśıķ yarıġı: Fıtıķ marazına ki ķaśıķ yarıġı dėrler, nāfiǾdür [TDM
44b/14] ; Śıfat-ı żamād kim fatķa yaǾnį ķaśuķ yaruġına fāyide
eyler [TA 228a/6].
ķaśnı: Sekbįnec Türkçe ķaśnı dėrler yėmesi miķdārı bir buçuķ dirhem
ola [RM 27a/10].
ķaŧrān göbegi: ġāriķūn ki aña ķaŧrān göbegi dėrler, eyüsi oldur ki aķ
ola [T 32b/15].
ķavaķ: Ķavaķ ki fārsįce sipįddār derler, ǾarǾar serv ağacından bir
nevǾdür” [EM 30b/1]
ķavuķ: Mesāne ki ķavuķ dėrler anuñ ağrısına nāfidür nāfiǾdür, ķumı
çıķarur [TDM 39b/7] ; Ķavuķ kim aña meŝāne dėrler [MT 43b/5].
ķayaķoruġı : Ĥayyü’l-Ǿālem ķayaķoruġıdur [TA 280a/8].
ķızamuķ: Ĥaśbe ķızamuġa dėrler, miķdārı ŧaru danesi ķadar olur,
iriñi olmaz [CN 96a/11].
kiriş: Bir cism biter kim aña veter yaǾnį kiriş dėrler ve ol kirişüñ bir
ucı uzanur [MT 36a/7] ; Aña veter dėrler yaǾnį kiriş ve ol kirişüñ
bir ucı uzanur [AC 41b/8].
kirpükler dökilmek: Ammā intişārü’l-hedeb kirpükler dökildürgine
dėrler ve bu Ǿillet iki dürlü olur [VK 243b/12].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
226
ķoç boynuzı: İklilü’l-melik ki aña ķoç boynuzı dėrler [T 37b/10] ;
İklįlü’l-melik ki aña ķoç boynuzı dėrler [AC 266b/5]
ķonaķ: Ĥuzzāz ķonaġa dėrler ki başda olur hāg kepek gibi dökülür
[CN 56b/5] ; SaǾfa bir Ǿilletdür kim kirpük diplerinde kepek gibi
nesne ĥāśıl olmaķdur, Türk dilince ķonaķ dėrler [KN 105b/1].
ķöpricük: dāĥile meylden ve terķova ki aña köpricük dirler, śınup
içerüye meyl itse Ǿilāc gücdür [CN 119b/2].
ķunduz ħayası / ķunduz ŧaşaġı: Cünd-i bįdester yaǾnį ķunduz
ĥāyesi ve aña oġlan aşı daħı dėrler [MT 83b/1] ; ķunduz ŧaşaġı ki
Pārsice cünd-i bįdester dėrler [EM 30a/2]
ķurdeşen / ķurdeşin: Şerā kurdeşenine dėrler, kurdeşeni az olur,
ķandan olur [CN 69a/5] ; Şerā ki ķurdeşin dėrler, yaśśı yaśśı
kızıllığa mail ķabarcuķlardur ki baǾzısı iri olur, gicidür [T 68a/8].
ķurluġan: Dāħıs issi veremdür, ŧırnaķla et arasında olur, aña Türk
dilince ķurluġan dėrler [CN 95a/7]; Dahıs kim aña ķurluġan dirler
[HT 50a/3] ; Dāħıś ki ķurluġan dėrler, issi veremdür ki ŧırnaķlar
ķatında olur, ķatı aġrır, ķatı sançar [T 68a/1] ; Dāħıs kim aña
ķurluġan dėrler, sebebi ķan göyünmekden dökülür ve dırnaķ
dibinden çıķar [HT 50a/3] ; Dāħıs renci kim aña ķurluġan dėrler,
dırnaķ dibinde çıkar, aġrır, dırnaġı çıkar [T 92a/6] ; Dāħısa renci
kim aña ķurluġan dėrler [AC 106a/3]
ķuru ķaşınma: Giciyik ve ĥikke ki ķuru ķaşınmaya dėrler ve ķūbā
gibi ki temregüdür nāfiǾdür [TDM 69b/2].
ķuśdurucu otlar: Makįǿ devāları yaǾnį ķuśdurucu otları bildürür
[TA 203a/ 5]
ķuş dili: Lisānü’l-Ǿaśāfir ķuş dili dėrler bir otdur, bir aġacuñ
yėmişidür ki aña çıtlamuķ aġacı dėrler [RM 14a/9].
ķuş etmegi: Tūderį, Türkįde ķuş etmegi ve ķaraĥasan otı ve ışpatan
daĥı dirler [TE 40b/10].
ķuş ŧarusı: Ĥabbetü’l-ķalb ki aña ķuş ŧarusı dėrler, aķça ve
muhkemce iri ŧaruya benzer [RM 37b/8].
ķuzġun otı: serħes ki ķuzġun otı dėrler [T 60a/3] ; ķuzġun otı ki
ǾArabca serħes dėrler [EM 29a/12]
oġlan aşı: Cāvşįr Fārisįden muǾarrebdür, Türkįde cāvşįr ve oġlan aşı
dėrler [TE 41b/17] ; oġlan aşı ki aña ķunduz ŧaşaġı dėrler, Pārsįce
cāvşįrdür [EM 6a/14].
oġlan eşi: Oġlan başı üzerine gele ve meşįme yaǾnį oġlan eşi bile
gele yāħūd göbegine ulaşuķ ola [CH 114a/1).
oġlancuķlar śayruluġı: Ümmü’ś-śıbyān ki aña oglancuķlar
śayruluġı dėrler, uçuķdur ki śafrādan olur [T 43b/12].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
227
oġul otı: Bādrencür ki oġul otına derler, anuñ bir dürlüsi olur, turunc
ķoķusı gibi rāyiĥası olur [TM 24b/2]
oñulmaz cirāĥat: Bilgil iy ŧālib kim her cirāĥat ve her verem kim
üzerine zamān geçer, ķarĥa olur, oñulmaz, iriñi aķar, her ķanķı
Ǿużuvda gerekse olsun, cümlesine nāśūr dėrler yaǾnį oñulmaz
cirāĥat dėmek olur [CH 134a/14].
orta ŧamar: Orta ŧamardan ki aña ekĥel dėrler [T 16b/11].
ökçe: Rusġa yaǾnį ökçe-y-ile ŧaraķ ortasında üç pāre süñük vardur
[MT 25a/8].
ökse: Dıbķ ki ökse de dėrler [TA 280a/8] ; İklilü’ş-şems dėdikleri
otdur ve dıbķdır ki ökseye dėrler [TDM 24a/8].
öksüd: Eger bu dėdügümüz Ǿamel-ile çıķmayacaķ olursa, alasın şol
śaķızı kim aña Ǿilkü’l-enbāŧ dėrler ya şol śaķızı kim aña Türkįce
öksüd dėrler [CH 57b/3].
peyġamber dügmesi: Cedr-i rūmį kim aña peyġamber dügmesi
dėrler, yapraġın ķurtlanmış yaralara dögüp uralar [MN 78a/8].
śaç dökülmesi: Śaç dökülmesi kim aña dāǿü’ŝ-ŝaǾleb dėrler [HT
59b/13].
śarulıķ: Yaraķāna ki śarulıķdur müfįddür [EM 27b/10 ]
sekirden: Bu süñügün adı ķaŧātdur ve Türkçe sekirden dėrler [MT
25a/2] ; Bu süñügüñ adı ķaŧātdur ve Türkįce sekirden dėrler [AC
129b/2].
semüzlük otı: Baķlatü’l-ĥamķa ve recle ve farfaĥ ve ħurfe
ǾArabįdür, Türkįde semüzlük otı ve toħmekān dėrler [TE
38a/13].
śıçan śoġanı: Bir ot vardur, aña ǾArabca baślü’l-fār dėrler yaǾnį
śıçan śoġanı demek olur [HT 76a/4].
sıtma: Ķandan olan sıtmaya sūnūħus dėrler [KS 21b/18].
sidük dutulmaķ: İĥtibās-ı bevl sisdik dutulmaġa dėrler [TA 279a/5].
sigil: ǾArabca ŝelįl dėrler, Türk dilince sigil dėrler [VK 239b/11] ;
ŝelįl kim gözün ķapaġında iki nevǾdür, maǾrūf ǾAcem dilince
ķundume dėrler, Türk dilince sigil dėrler [KN 104a/4] ; ŝelįl
Ǿaķfedür ki boynuz gibi olur, ŝelįl, sigile dėrler [CN 71a/9].
siñirler yumşadıcı: Urum dilince nevre ħalistiķu dėrler ve Türk
dilince siñirler yumşadıcı dėrler [AC 194a/8]
siñirlice otı: Lisānü’l-ĥaml ki aña siñirlice otı dėrler [T 55b/3]
sivilci: ǾAlįle evvel tenķıye-i beden buyurasın, andan śoñra her
beŝrenüñ yaǾnį her sivilcinüñ üzerine bir laŧįf dāġ urasın [CH
50a/11].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
228
śu kerdemesi: Circirü’l-māǾ aña Türkįce śu kerdemesi dėrler, anı
bişirüp yemek ve çiğle yemekle ŧaşı bev-ile çıķarur [RM 51a/9].
şiş: Şol veremlerüñ yaǾnį şol şişlerüñ kim ķoltuķ altında ĥādiŝ olur
[CH 9a/11].
tavşan uyķulu: O göze ǾArab ıśŧılāĥında ķurūĥu’l-ārnibiyye dėrler,
ǾAcemce ĥabb-ı ħarķuş dėrler yaǾnį tavşan uķulu dėmek olur
[KN 86b/11].
ŧaġ servisi / ardıç: Ebhel, ŧaġ servisi, ardıç daħı dėrler, bu ardıç iki
nevǾ olur: Bir nevǾi yemişsiz, bir nevǾi yemişli [TE 28b/10].
ŧalaķ otı: Usķulufenderyun Türkįce ŧalaķ otı dėrler, ŧaşlu yerde biter
[RM 41b/10].
ŧalaķ: Kevkebü’l-arz dėyü ŧalaġa dėrler [TA 104b/2].
ŧavşan gözlü: Bilgil iy ŧālib kim bu Ǿillete eŧıbbā şetre dėrler ve
ernebiyye daħı dėrler yaǾnį ŧavşan gözlü dėmek olur [CH
62a/10].
teke śaķalı: Teke śaķalı ki ǾArabca liĥyetü’t-teys Rūmca ķosŧundus
dėrler [EM 12b/14] ; Liĥyetü’t-teysdir ki tekeśaķalı daħı dėrler
[TDM 23b/1].
ŧırnaķ çıķmaķ: Ve bir nevǾine tefalluǾü’l-ežfār dėrler yaǾnį ŧırnaķ
çıķmaķ dėmek olur [CN 148a/10].
ŧoluçuķ: Bilgil iy ŧālib kim bu maraż ekŝer gözüñ ķabaķlarında Ǿārıż
olur, bir nesnedür kim ķatılıġı ve berkligi sebebinden berde dėrler
yaǾnį ŧoluçuķ dirler [CH 60a/10].
ŧoñuz başı: Ħanāzįr rencinüñ yaǾnį ŧoñuz başınuñ dāġınuñ ŧarįķasın
bildürür [CH 4a/12] ; Ol ĥanāzįr ki tonuz başı dėrler [KTL
35b/17].
ŧopalaķ: SuǾd Türkįce topalak dėrler, yemesi miķdārı bir buçuķ
dirhemdür [RM 19a/2] ; Topalaķ kim aña suǾd dėrler, aġız
ķoķusın giderür [KT 19b/1]
ŧuluñ aġrısı: Ŧuluñ ağrısına ki şaķįķa dėrler [EM 40b/7]
ŧuluñ ŧamarı: Ŧuluñ ŧamarı kim aña Ǿırku’ş-şaķįķ dėrler, andan ķan
alınursa menfaǾatı baş aġrısın ve göze ķan inmegi defǾ ėder [HT
59a/11] ; ŧuluñ ŧamarıdur kim aña Ǿırķu’ş-şaķįķ dėrler [AC
155a/2]
uçuķ: ŚarǾ yaǾnį uçuķ dāġınuñ ŧarįķasın bildürür [CH 22b/2] ; śarǾ
ki uçuķ rencidür [EM 27b/10]
ur: SelǾa veremlerdür ki aña Türk dilince ur dėrler [CN 92a/4] ;
SelǾa kim aña ur dėrler, bir Ǿilletdür ki ķızıl olur, varduķça büyür,
yumşaķ olur [T 91b/7] ; selaǾ-ı taǾaķķud adlu verem
devāsındadur, yaǾnį urlara dėrler [KS 2b/1] ; Eñsede yā ayruķ
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
229
yerde selǾa olsa kim aña ur dėrler [AC 97b/10].
uruz otı: Uruz otı ki ĥayyü’l-Ǿālem daħı dėrler [EM 4b/5]
uyuz: Ve ammā şol ŧamar kim gözüñ bıñar yanındadır, menāfiǾi
oldur kim fāyide eyler göz rencine ve yüz rencine ve gözüñ
cerebine yaǾnį uyuzına [CH 153a/10] ; Cereb renci kim aña uyuz
dėrler [AC 107a/6]
üstübec: İsfidāc Türkįde üstübeç dėrler aǾlāsı üsrüb dedikleri ķurşun
üstübecidir (TE 30a/13].
üzerlik: Üzerlik, Fārisį sipend dėrler, ǾArab ĥarmul dėr [MN 90b/8].
yaķmaca:Ŧāǿūn Ǿilācı kim aña yaķmaca dėrler, vebā eyyāmında çoķ
vāķiǾ olur [HT 50b/7].
yan başı aġrısı: Ķudemādan bir kişi var-ıdı kim vecaǾü’l-vereke
yaǾnį yan başı aġrısına ve Ǿırķu’n-nisāya Ǿilāc ėderidi [CH
40b/7] ; vecaǾü’l-vereke yaǾnį yanbaşı aġrısına fāǿide ėder [TA
194a/11] .
yan başı kemügi: Bilgil iy ŧālib kim ķaçan kim ĥoķķa kemüginüñ
yaǾnį yan başı kemüginüñ arasına ruŧūbet-i muħāŧį yaǾnį ķoyu
balġam munśab olsa [CH 39a/5].
yanbaşı: Eger bu Ǿillet fiķarāt-ı žahrda olursa yāħūd ħuķķ-ı verekįde
ki aña yanbaşı dėrler [CA 114b/9].
yarım baş aġrısı: Şaķįķa didügi yarım baş aġrısıdur [H 12b/1].
yaşmaķçılar dikişi: Ve ammā bir dikiş daħı vardur kim ol dikişe
ħıyāŧatü’l-esākife yaǾnį başmaķçılar dikişi dėmek olur, bu dikişüñ
ŧarįķ-i Ǿameli oldur kim iki igneyi bir ebrįşüme ŧaķasın, yaşmaķ
diker gibi dikesin [CH 132b/1].
yavşaķ: Kirpük diplerinde olur aña ǾArab dilince śanan dėrler Türk
dilince yavşaķ dėrler [VK 243a/10].
yenür yara: Yenür yara kim Pārisįce ħūre ve ǾArabca ākile dėrler,
iki dürlüdür [T 104b/3] ; Yenür yaraları beyān ėder, Pārsça ħūre
ve ǾArabça ākile dėrler [AC 78a/2].
yer zamġı: Uşne Türkįde belūŧ aġacı, yer zamgı dėrler, Fārisįde
duvāle derler [TE 31a/7].
yuķaruya dönen siñir: Ve bunlar aǾśāb-ı rāci Ǿilā fevķ dėrler,
yaǾnį yuķaruya dönen siñirler [AC 131a/11].
yumşaķ şiş: Şol şişlere kim ǾArabca aña türbül dėrler, yaǾnį yumşaķ
şiş, anı pişürür ve yumşadur [TA 240a/10].
yumşaķ verem: Verem-i riħūdadur ki aña Yunanca uziyma dėrler,
yaǾni yumşaķ verem dėmek olur [CN 87a/4].
yund ķuşı: Toraġaludis bir ķuşdur kim aña Türkįce yund ķuşı dėrler,
serçe deñlü, rengi bozracuķ olur [RM 22a/8].
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
230
yürek oynaması: ħafaķān yaǾnį yürek oynaması, bu bir ĥareketdür
ki cirmi ķalbde ĥāśıl olur [EM 48b/15].
yürek ŧamarı: İkinci ekĥeldür kim ol źikr ėtdügümüz mevżıǾuñ
ortasındadur ol ŧamar mürekkebdür, ķįfāl-ile bāselįķ ŧamarından
bu ŧamara Ǿavām yürek ŧamarı dėrler [CH 152a/1].
yüz göz egilmesi: Başda olan zahmetleri giderür ve yüz göz
eğilmesini giderür, aña laķve dėrler [HT 69a/13].
žor: Zaħįr marazını beyān ėder, buña Türkįce žor dėrler ve yüreği çoķ
çoķ burar ve sürer [TE 19a/6].
Tablo 2. Karşılıkların Listesi
āderyūn: ķaragöz
afsentin: acı pelin
afsentįn: ıpar yavşanı
Ǿaķāķįr: issi ot
ākile; ħūre: göyündürme
aķŝār: büyük ķalbur / ĥilāliye otı
anberbaris: ķadın ŧuzluġı
aǾśāb-ı rāciǾilā fevķ: yuķaruya
dönen siñir
Ǿaśabü’s-semǾ: işitmek siñiri
aśl-ı ķaśśab: ķamış köki / ķarġı
köki
aźānü’l-fār: balıķ otı
ažfārü’ŧ-ŧįb: iblis tırnaġı
azle: çanaķ
Ǿažmü’n-nuķre / Ǿažmü’l-cebe:
alın sünügi
ażrāsü’l-kelb / teşmįz /
ǿāķıbetü’l-ĥacer / besfāyic:
çıyan otı
bādrencür: oġul otı
baķlatü’l-ĥamķa/ recle / farfaĥ
ħurfe: semüzlük otı
baraś: alalık
bāselįķ: ķarın ŧamarı / gevde
damarı
bāselįķ / ekhel: gevde tamarı / orta
ŧamar
baślü’l-fār: śıçan śoġanı
bāzū kemügi: ķaruca
behmen: ĥarb kesen
berde: ŧoluçuķ
bersiyāvşān/ persiyavşān:
baldırıķara
beŝre: sivilci
beźr-i ķaŧūnā: ķarnıyarıķ
bezrü’l-encere: ıśırġan dikeni
toħmı
buŧm: çitlemik
cāvşįr: oġlan aşı / ķunduz ŧaşaġı
cebhe/ħalefü’r-res: alın ŧamarı
cedr-i rūmį: peyġamber dügmesi
cereb: uyuz
circirü’l-māǿ: śu kerdemesi
cümcüme: eñse
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
231
cünd-i bįdester: ķunduz ħayası /
ķunduz ŧaşaġı
dāħıs: ķurluġan
dāǿü’ŝ-ŝaǾleb: śaç dökülmesi
demāmil: çıban
devār: baş dönmesi
dıbķ: ökse
dıķ: ince aġrı
ebhel: ŧaġ servisi / ardıç
eftimun: cin śaçı / kāfir śaçı
ekĥel: yürek ŧamarı
emsūħ: at ķuyruġı
fek: çıķuķ
fıtıķ: ķaśıķ yarıġı
ġāriķūn: ķaŧrān göbegi
ġarįķūn; ŧarħaştuķıla: göynek
ġulfe: başındaġı deri
ĥabbetü’l-ķalb: ķuş ŧarusı /
ķaraĥasan otı/ ışpatan
ĥabbü’n-nįl: aķ çörek otı toĥmı
ħafaķān: yürek oynaması
ĥake: giciyik
ħalefü’r-res: eñse ŧamarı
ĥalįme: aķça ot / sulŧān otı
ħanāzįr: doñuz başı / ŧoñuz başı
ħanāzįr: toñuz başı
ĥār-ı ħıyār; ķıśśaü’l-ĥımār: eşek
turpı
ĥaśbe: ķızamuķ
ĥaśbe / cüderį: çiçek
ĥaśįsetü’s-sinnevr / nārdįn-i
deşti/ asarun: çetük otı / kedi otı
hayyü’l-ǿalem: beg börki / sulŧān
börki
ĥayyü’l-Ǿālem: ķayaķoruġı
ĥayyü’l-ǿālem: uruz otı
ħıyāŧatü’l-esākife: yaşmaķçılar
dikişi
ĥikke: ķuru ķaşınma / giciyik
ĥoķķa / fiķarāt-ı žahr: yan başı
kemügi
ĥumret: deve ŧabanı
ħunāķ: boġaz şişmek
ħūre; ākile: yenür yara
ħūrperest; ħubāzį: ebem gümeci
ħusyetü’ŝ-ŝaǾleb: dilki ŧaşaġı
ĥuzzāz: ķonaķ
Ǿırķu’l-enf: burun ŧamarı
ırķu’n-nisā: ayaķ aġrısı
Ǿırku’ş-şaķįķ: ŧuluñ ŧamarı
ısķıl/ baśalu’l-fār / baśalu’l-
ǿunśul / baśalu’l-ķay: aŧasoġanı
ibn-i Ǿırs: gelincik
iĥtibās-ı bevl: sidük dutulmaķ
iklilü’l-melik: ķoç boynuzı
Ǿilkü’l-enbāŧ: öksüd
Ǿilletü’l-baķar: imic
intifāħ/ bürdemįde: irilemiş
intişārü’l-hedeb: kirpükler
dökilmek
isfidāc: üstübec
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
232
istisķā: beden şişmek
ķaŧāt: sekirden
ķayletü’l-ĥulķūm: boġuz depesi
kelef / nemeş / baraś: çıġıt
kemafitus śanavber-i ermenį:
ĥarb dutan
kendürüs: çoġan
kevkebü’l-arz: ŧalaķ
ķįfāl; fūz: baş tamarı
kişmiş: çekirdeksüz ķuru üzüm
ķūbā: demregü
ķulāǿ: aġız aġrısı
ķurādü’l-kelb: it kenesi
ķurhā; māl-ı firencese: frenk
uyuzı
ķurūĥu’l-ārnibiyye / ĥabb-ı
ħarķuş: tavşan uykulu
laķve: yüz göz egilmesi
levleb: burġulu ālet
liĥyetü’t-teys/ ķosŧundus: teke
śaķalı
lisānü’l-ĥaml: siñirlice otı
lisānü’l-Ǿaśāfir: ķuş dili
mafsal: bendükçe
maħābįn: deriñ cirāĥat
māķ: bıñar
makįǿ devā: ķuśdurucu otlar
māķu’l-Ǿayn: göz bıñarı ŧamarı
maǾcūn-ı cemācime: ķaraķuz
maǾtuĥ: Ǿaķlı gitmiş
mesāne: ķavuķ
meşime: oġlan eşi
mevįzec: daġ üzümi ŧaġ üzümi
mikvāt : daġlaġu
muķayyiĥ: iriñlendürici devālār
muǿaŧŧıs: aħśurducı nesne
nāśūr: oñulmaz cirāĥat
nefesü’d-dem: ķan tükürmek
nevre ħalistiķu: siñirler yumşadıcı
nuŧūl-ı mecānįn: delüler nuŧūlı
pencengüşt: ayıt
raǾşe: endāmlar ditremek
remed: göz aġrısı
ruǾāf: burun ŧomurmaķ
rusġa: ökçe
śanan: yavşaķ
saǾter: güyegü otı
śarǾ: uçuķ
sāźenc Ǿadesi: ķan ŧaşı
sekbįnec: ķaśnı
sekte: ķan tutdı
ŝelįl: sigil
selǾa: ur
serħes: ķuzġun otı
ŝįl / bįd-i giyāh: ayrıķ otı
sipend / ĥarmul: üzerlik
sipįddār /ǾarǾar: ķavaķ
sipįd-mühre/ verǾa: it boncuġı
sūnūħus: sıtma
suǾd: ŧopalaķ
südūd: göz ķararması
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
233
şaķįķa: ŧuluñ aġrısı
şaķįķa: yarım baş aġrısı
şeceretü’d-dem: eşek marulı /
eñlik
şerā: ķurdeşen / ķurdeşin
şetre / ernebiyye: ŧavşan gözlü
tefaǾullü’l-ežfār: ŧırnaķ çıķmaķ
temr-i hindi; ħavmar: demür
hindi
terķova: ķöpricük
toraġaludis: yund ķuşı
tūderį: ķuş etmegi
türbül: yumşaķ şiş
türmis / termiye: delüce baķla
ŧāǿūn: yaķmaca
usķulufenderyun: ŧalaķ otı
usŧuħudus: ķara yüreklü/ ķarabaş /
ķaraķan çiçeği / ķarabörklü
uşne: yer zamġı
ümmü’ś-śıbyān : oġlancuķlar
śayruluġı
vecaǾü’l-verek: yan başı aġrısı
verem: şiş
verem-i riħūda: yumşaķ verem
veter: kiriş
yaraķān: śarulıķ
zaħįr: žor
zebedü’l-baĥr: deñiz köpügi
3.Sonuç
Bir dilin olanaklarıyla ortaya çıkan terimler yaratıcı düşüncenin bir sonucudur
ve bir bilim için büyük bir öneme sahiptir. Bilim dili olabilmek ise ancak o
toplumda bilimsel çalışmaların var olmasıyla ilgilidir. Bu yönden
değerlendirdiğimizde terim üretme konusunda Türkçenin yetenekli olduğu,
Türkçenin tarihsel dönemlerinde de bir bilim dili olabilecek yetkinlikte olduğu
açıktır.
Hastalık adlarından, organ ve uzuv adlarına, ilaç ve terkip adlarından ilaç
yapımında kullanılan madde, drog ve bitki adlarına kadar birçok terimin doğru
anlamını belirlemek tıp konulu metinler için önemli bir güçlüktür. Ne yazık ki
henüz tarihsel tıp metinlerini konu eden tematik bir sözlüğümüz
hazırlanmamıştır. Sadece Osmanlı tıp külliyatına baktığımızda henüz üzerinde
çalışma yapılmamış çok sayıda metin bulunmaktadır. Bu aynı zamanda
disiplinler arası yapılacak müşterek çalışmaları gerektirmektedir. Bu ve buna
benzer Türkçenin tarihsel söz varlığını betimleyen çalışmalar ihtiyaç duyulan
tematik sözlüklere katkı sağlayacaktır.
Günümüzde bir tıbbî metnin incelenmesi ile sınırlandırılmış çalışmalarda geçen
terimlerin bazen doğru bir şekilde açıklanmadığı görülmektedir. Doğru
karşılıkların verilmesi için mukayeseli çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Tarihî tıp metinlerinde geçen terimlerin anlamını verirken günümüz sözlükleri
çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple metin içinde karşılıkların
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
234
verildiği terim örnekleri tıp metinleri çalışmalarında ayrıca önemlidir. Örneğin
tıp monografileri üzerinde metin ve sözlük biçiminde yapılan çalışmaların
neredeyse tamamında “istisķā” terimi “siroz hastalığı” olarak tanımlanmıştır.
Yukarıdaki terim listesinde görüldüğü gibi “istisķā” terimi için dönemin tıp
yazmaları “beden şişmek”, yani vücudun çeşitli bölgelerinin şişmesi olarak
karşılık vermiştir. Ayrıca, modern tıpla tanısı konulan bu hastalığın tarihsel tıp
metinlerinde zaten bulunmaması gerekir.
Günümüzde tıp terimlerinin Türkçeleştirilmesi çalışmalarında tarihi tıp
metinlerinde geçen Türkçe örnekler terim üretme konusunda dikkate alınabilir.
Bu çalışmada 187 tıp terimi maddebaşı olarak dikkatlere sunulmuş, her bir
maddenin geçtiği yerde tesadüf edilen yabancı terimler de çevriyazı ile
gösterilmiştir. Burada geçen 58 terimin içinde “Türkçe, Türkîce, Türk dilince
…… dėrler (Afsentin, ism-i Yunānįdir, Türkįde acı pelin dėrler; Bersiyāvşān
ism-i Fārisįdür ve Türkįde baldırıķara ve sünbül daĥı dėrler; Ebem gümeci
dėdükleri ot ki Fārisįce adı ħūrperest, ǾArabca aña ħubāzį dėrler vb. )”
şeklinde bir kalıp kullanılmıştır. 52 terimin içinde yabancı terimi verdikten
sonra “….. yaǾnį ……..( ve aña Ǿažmü’n-nuķre dėrler yaǾnį ense sünügi;
Birine Ǿaśabü’s-semǾ yaǾnį ki eşitmek siñiri dėrler vb.” kalıbı kullanılmıştır.
36 terimin içinde ise “….. kim….. (SelǾa kim aña ur dėrler; Sāźenc Ǿadesi
kim aña ķan ŧaşı dėrler vb.) ” kalıbı kullanılmıştır.
İncelediğimiz terimler içinde Tarama Sözlüğünde tanıklığına başvurulmamış
“aġız aġrısı, çanak, çitlemik, göynek, imiç, kiriş, tavşan gözlü, ŧolucuķ, uruz otı,
yaķmaca” gibi çok sayıda terim bulunmaktadır.
Kaynaklar
Aksan, D. (2006). Türkçenin Sözvarlığı. Ankara: Engin Yayınevi.
Canpolat, M. ve Önler, Z. (2007). İshâk bin Murâd Edviye-i Müfrede. Ankara:
TDK Yayınları.
Derleme Sözlüğü (1963-1982). 12 c. Ankara: TDK Yayınları.
Dinar, T. (2013). Müderris Hasan Efendi’nin Ġāyetü’l-Müntehā Fį-Tedbįri’lMerzā’sı
(Hastalıkların Tedavisinde En Son Nokta) (İnceleme-MetinDizinler).
Yayımlanmamış Doktora Tezi. Denizli: Pamukkale
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Doğan, Ş. (2009). Terceme-i Akrabadin, Sabuncuoğlu Şerefeddin (Giriş-
İnceleme-MetinDizinler). Yayımlanmamış Doktora Tezi. Sakarya:
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Güler, Ç. (2012). Latince Tıp Terimleri Sözlüğü. Ankara: Palme Yayınevi.
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
235
Gümüşatam, G. (2009). Haźā Kitābu Ĥükemā-yı Tertįb-i MuǾālece Adlı Eser
Üzerine Bir Dil İncelemesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara:
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Güven, M. (2005). Abdulvehhâb bin Yusuf’un Müntahab-ı Fi’t-tbbı (Dil
İncelemesi-Metin-Dizin). Yayımlanmamış Doktora Tezi. Denizli:
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü (2014). Ankara: TDK Yayınları.
Kemahlı, S. (2015). “Tıp Eğitimi ve Hekimlı̇ k Dilimiz Nasıl Türkçeleşti?” Tıp
Eğitimi Dünyası 44: 5-12.
Kocatürk, U. (2005). Açıklamalı Tıp Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Nobel
Yayınları.
Okun, Z. (2015). Kitāb-ı Keĥĥāl-nāme-i Nûrü’l-ǾUyūn. (İnceleme-MetinDizin-Tıbkıbasım).
Yayımlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Önler, Z. (1998). “XIV-XV. Yüzyıl Türkçe Tıp Metinlerinin Dili ve
Sözvarlığı.” Kebikeç 6: 157-168.
Sertkaya, O. (1989). “Uygur tıp metinlerine toplu bir bakış”. Uluslararası
Osmanlı Öncesi Türk Kültürü Kongresi Bildirileri. Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi.
Tarama Sözlüğü I-VIII (1996). Ankara: TDK Yayınları.
Tokat, F. (2012). Hezarfen Hüseyin Efendi’nin Tuhfetü’l-Erîbin-Nâfia Li’rRûhânî
ve’t-tabîb’i (İncelem-Metin-Dizin). Yayımlanmamış Doktora
Tezi. Denizli: Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Türkçe Tıp Dili Kılavuzu (2006). Koceli: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Türkçe Tıp Dili Kurulu.
Uçar, İ. (2009). Hazâ Kitâb-ı Hulâsa-i Tıbb Cerrâh Mes’ûd (Giriş-İncelemeMetin-Dizinler).
Yayımlanmamış Doktora Tezi. Sakarya: Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yavuz, S. (2013). Anonim Cerrah-nâme. İstanbul: Kesit Yayınları.
Yıldırım, M. (2014). Güncel Tıp Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Nobel Yayınları.
Yılmaz, E. ve Demir N. (2009). “Ķıśāś-ı Enbiyā’dan Eski Anadolu Türkçesinin
Sözvarlığına Katkılar I”, International Journal o f Central Asian Studies
13: 495-517.
Yılmazer, Z. (2010). “Şânîzâde Mehmed Atâullah Efendi.” TDV İslam
Ansiklopedisi. İstanbul: TDV Yayınları.
Zeren, Z. (1946). Anatomi Sözlüğü ve Türk Anatomi Terimleri. Ankara.
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, Cilt:16, Yıl:16, Sayı: 4, 16: 215-236
236
Ek 1: Kısaltmalar
AC Alâim-i Cerrâhîn
CH Cerrahiyetü’l-Hâniye
CN Anonim Cerrah-name
EM Edviye-i Müfrede
H Hulâsa
HT Kitab-ı Hulâsa-i Tıb
KN Kitab-ı Kehhâl-nâme-i nûru’l-uyûn
KS Terceme-i Kâmilü’s-sınāa
KT Kitabü’t-tıb
KTL Kitâb-ı Tıbb-ı Latîf
MN Menâfi’ün-nâs
MT Müntehab-ı fi’t-tıb
RM Risâle-i Haśatü’l-külye ve’l-mesâne
T Et-teshîl fi’t-tıb
TA Terceme-i Akrabadin
TDM Gayet ü’l-Müntehâ fi-Tedbiri’l-Merzâ
TE Tuhfetü’l-Erîbi’n-Nafia li’r-Rûhânî ve’t-tabîb
TM Kitab-ı Hükemâ-yı Tertîb-i Mualece
VK Vasiyyet-nâme-i Kehhâlîn

Konular