TÜRK EDEBİYATINDA SEFÂRETNÂMELER VE AHMED RESMÎ’NİN NEMÇE SEFÂRETNÂMESİ

Ϧ
Kezban Paksoy “Türk edebiyatında Sefâretnâmeler
ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi”
HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi [Journal of Academic Literature],
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı, Yıl 2, Sayı 3, 2016 ss. 197-204
Yükleme Tarihi:26.12.2015 Kabul Tarihi: 18.01.2015
Kezban PAKSOY*

TÜRK EDEBİYATINDA SEFÂRETNÂMELER
VE AHMED RESMÎ’NİN NEMÇE SEFÂRETNÂMESİ

Özet: Sefâretnâmeler Osmanlı Devleti’nde yabancı ülkelere elçilik
göreviyle gönderilen kişilerin gittikleri yerlerde gördüklerini,
yolculuklarını ve bu süreç boyunca edindikleri izlenimleri anlattıkları
eserlerdir ve örnekleri on yedinci yüzyıldan itibaren görülmektedir.
Bizim burada üzerinde duracağımız Ahmed Resmî Efendi’nin Nemçe
Sefâretnâmesi bu minvalde yazılmış metinlerdendir. Bu metinlerin
neşredilmesi sadece siyâsî tarihimize ışık tutmayacak, bunun yanında
Osmanlı nesir dili husûsunda yapılacak çalışmalara da katkı
sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: sefâretnâme, Ahmed Resmî Efendi, Nemçe
Sefâretnâmesi

SEFÂRETNÂMES IN TURKISH LITERATURE
AND AHMED RESMÎ’S SEFÂRETNÂME OF NEMÇE

Abstract: Sefâretnâmes are texts written by envoys about their travels
and impressions. In Ottoman Empire we see these texts since than 17
century. Ahmed Resmî Efendi’s Nemçe Sefâretnâmesi is one of these
texts. Publishing these texts is not only important for political history but
also for studies on Ottoman prose styles.
KeyWords: sefâretnâme, Ahmed Resmî Efendi, Nemçe Sefâretnâmesi
Sefâretnâmeler, siyâsal bir görevle dış ülkelerden birinin başkentine
gönderilen elçilerin yurda döndükten sonra yazdıkları eserlerdir.1 Osmanlı
elçilerinin görevlerini tamamladıktan sonra kaleme alıp sultana takdim
ettikleri bu eserler, muhtevî oldukları siyâsî, coğrafî, sosyal ve kültürel bilgiler
açısından sadece diplomasi tarihi değil, kültür tarihi ve edebiyatımız açısından
da büyük önem taşımalarına rağmen bugüne kadar yeterince ilgi görmemiştir.

* Yrd. Doç. Dr.; Niğde Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
1Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, TTK, Ank, 1984, s.157
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
Elde bulunan ilk yazılı sefâretnâme 1655 tarihini taşıyan, Kara
Mehmed Çelebi’nin Viyana Sefâretnâmesi; son sefâretnâme ise 1845 yılında
Abdürrezzâk Bâhir Efendi’nin kaleme aldığı Paris-Londra sefâretnâmesidir.
Sefâretnâmelerin bir kısmı Râşid, Silâhdâr, İzzî, Vâsıf ve Cevdet tarihlerine ya
tamâmen ya da özetlenerek alınmış, bazıları da İkdâm ve Ebüzziyâ külliyâtı
arasında kitap olarak basılmış, birçoğu da yazmalar hâlinde
bulunmaktadır.2Elde bulunan sefâretnâmeler şu şekilde sıralanmaktadır:3
Viyana Sefâretnâmesi, Kara Mehmed Paşa, 1655
Viyana Sefâretnâmesi, İbrâhim Paşa, 1719
Viyana Sefâretnâmesi, Ahmed Resmî Efendi, 1757-58
Mükâleme Takrîri, Zülfikâr Paşa, 1688-1692
Nemçe Sefâretnâmesi, Hattî Mustafa Efendi, 1748
Nemçe Sefâretnâmesi, Ebûbekir Râtib Efendi, 1791-92
Sefâretnâme (Istılâh-ı Nemçe), Mustafa Efendi, 1730
Fransa Sefâretnâmesi, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmed Efendi, 1720-21
Fransa Sefâretnâmesi, Seyyid Abdürrahîm Muhib Efendi, 1808-11
Fransa Sefâretnâmesi, Seyyid Mehmed Emîn Vahîd Efendi, 1806
Fransa Sefâretnâmesi, Moralı Seyyid Ali Efendi, 1797
Fransa Sefâretnâmesi, Amedî Mehmed Saúîd Gâlib Efendi, 1802
Risâle, Abdürrezzâk Bâhir Efendi (Paris Büyükelçisi), 1845
İran Sefâretnâmesi, Ahmed Dürrî Efendi, 1721
İran Sefâretnâmesi, Mustafa Nazîf Efendi, 1746
İran Sefâretnâmesi, Hacı Ahmed Paşa (Sivas vâlisi), 1747
İran Sefâretnâmesi, Seyyid Mehmed Refîú Efendi, 1807
Musavver İran Sefâretnâmesi, Yâsincizâde Seyyid Abdülvehhâb Efendi,
1811
Kasîde-i Tannâne (İran), SünbülzâdeVehbî Efendi, 1776

2 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergah Yay., İst., 1990, C.7, s. 484.
3 Adı geçen sefâretnâmelerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve
Sefaretnameleri, TTK,Ankara, 2008, s. 43-216.
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
Rusya Sefâretnâmesi, Nişli Mehmed Ağa, 1722-23
Rusya Sefâretnâmesi, Dervîş Mehmed Efendi, 1755
Rusya Sefâretnâmesi, Şehdî Osmân Efendi, 1757-58
Rusya Sefâretnâmesi, Mustafa Râsih Paşa, 1793-94
Sefâretnâme-i Abdülkerîm Paşa (Rusya), Abdülkerîm Paşa, 1775-76
Rusya Sefâretnâmesi, Mehmed Emnî Paşa, 1740-42
Lehistan Sefâretnâmesi, Mehmed Efendi, 1730
Lehistan Sefâretnâmesi, Ali Ağa, 1755
Lehistan Sefâretnâmesi, Mehmed Ağa, 1757-58
Hindistan Sefâretnâmesi, Sâlim Efendi, 1744-49
Prusya Sefâretnâmesi, Ahmed Azmî Efendi, 1790-92
Prusya Sefâretnâmesi, Ahmed Resmî Efendi, 1763-64
Buhara Sefâretnâmesi, Alemdâr Mehmed Ağa, 1787-91
İspanya Sefâretnâmesi, Vâsıf Efendi, 1787-88
Fas Sefâret Takrîri, Ahmed Azmî Efendi, 1787
Fas Sefâret Takrîri, Seyyid İsmâil Efendi, 1785-86
Havâdisnâme-i İngiltere, Yûsuf Âgâh Efendi, 1793-96
Londra Sefâretnâmesi, Mehmed Nâmık Paşa, 1832
Avrupa Risâlesi, Mustafa Sâmî Efendi, 1838
Mehmed Saúîd Efendi Takrîri (İsveç), Mehmed Saúîd Efendi, 1732-33
Journal duVoyage de Mahmoud Raif Effendi en Engleterre, Mahmûd
Räõif Efendi, 1793-96
Sefâretnâmeler üzerinde kabaca bir tasnif düşünüldüğünde
kaynakların sefâretnâmeleri ikiye ayırdığı görülür:
“İlk gruptakiler, sayı olarak fazla olmasa da, daha çok, giden elçilerin
doğrudan doğruya şahsî görevlerini ilgilendiren, bir nevî rapor mâhiyetindeki
sefâretnâmelerdir.
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
İkinci gruptakiler ise, elçilerin gezip gördükleri yerlerin idârî, sosyal,
askerî, kültürel ve teknik hayatları hakkında birtakım önemli bilgileri toplayan
sefâretnâmelerdir. Bu gruba giren sefâretnâmelerin en karakteristiği
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa Sefâretnâmesidir.”4
Bizim burada üzerinde duracağımız sefâretnâme ise, Giridli Ahmed
ResmîEfendi’ye ait kaynaklarda Viyana Sefâretnâmesi olarak geçen Nemçe
Sefâretnâmesidir. Çalışmamıza metnin Esad Efendi 3379’da kayıtlı yazma
nüshasını esas aldık.
Ahmed Resmî Efendi 1700’de Resmo/Girit’te doğmuş, 1733’te
İstanbul’a gelerek tahsilini tamamlamıştır. Devletin çeşitli kademelerinde
görev almış olan Ahmed Resmî Efendi on sekizinci asır Osmanlı Devlet
adamları arasında üzerine dikkati çeken başlıca kimselerden biridir. Viyana
Elçiliği (1757), Berlin Elçiliği (1771) ve Sadâret Kethüdâlığı yapmıştır. 31
Ağustos 1783’te ölmüştür.5Ahmed Resmî Efendi’nin teõlif ettiği eserlere
baktığımızda ise onun devlet adamı olmasının yanında tarih muharriri, ilim
adamı ve edebî yönü de olan bir şahsiyet karşımıza çıkar: Nemçe
Sefâretnâmesi, Purusya Sefâretnâmesi, Hulâsatü’l-itibar (1769-1774 Osmanlı-
Rus savaşlarındaki olayların tahlil ve tenkîdi), Hadîkatü’r-rüõesâ (Kânûnî
devrinden itibaren Reîsülküttâblık yapmış altmışaltı şahsın biyografisi),
Hâmiletü’l-küberâ (otuzdokuz kızlarağasının biyografisi), Coğrafya-yı cedîd,
Târîh-i Murâdî, Tercüme-i Pend-i Attâr. Sefâretnâmeleri Almanca ve Lehçe’ye
çevrilmiştir.6
Ahmed Resmî’nin“~amd-i mevfùr ve §enä-yı näma≈´ùr `udävend-i cihän-
äferìne läyıødur” diyerek klâsik metin tertibine uymadan, besmele bölümünü
atlayarak, hamdele ile başladığı Nemçe sefâretiyle ilgili kaleme aldığı bu metin, ilk
defa Vâsıf Tarihi’nde neşr olunmuş daha sonra Ebuzziyâ tarafından ayrıca
neşredilmiştir (1886). Sefâretnâme üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Ahmed
Resmî Efendi, İstanbul’dan yola çıkıp Beç’te (Viyana) nihayet bulan yolculuklarını
ve Beç’te kaldıkları süre boyunca yaşadıklarını anlatmaktadır. Bu bölümde
anlatılanlara göre 2 Aralık 1757’de İstanbul’dan yola çıkmışlar Edirne,
Mustafapaşa, Filibe, Sofya, Niş, Belgrat yoluyla Avusturya hudûduna varmışlar,
donmuş olan Sava nehrinden buzlar arasında açılan bir kanaldan kayıkla karşı
yakaya geçmişler, Avusturyalılar kendisini izzet ve ikrâmla rahat bir yolculuk
neticesinde Viyana’ya kadar rahatça götürmüşler ve tertîb edilen bir alayla 13 Mart
1757 tarihinde Ahmed Resmî Efendi Beç’e girmiş ve elçiler için hazır
bulundurulan konağa misafir edilmiştir. Bu sırada Avusturyalılar Prusya ordusuyla
muharebe hâlinde bulunduklarından7
topraklarını korumak için tedbirler almakla ve

4 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergah Yay., İst., 1990, C.7, s.484.
5 Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefaretnameleri, TTK, Ankara, 1992, s. 102-103.
6 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergah Yay., İst., 1977, C.1, s.74.
7 Yedi Sene Muharebesi, 1756-1763.
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
kiliselerde Prusyalıların mağlubiyeti için dua etmekle meşgul olduklarından Türk
elçisiyle ilgilenmeye fazla imkân bulamamışlar; Ahmet Resmî Efendi başvekile
getirdiği mektubu vermek ve imparatorla imparatoriçeye8
nâme-i hümâyûnu teslim
etmek için Haziran ortalarına kadar beklemek zorunda kalmıştır. 19 Haziran
1757’de Çasarı ve üç gün sonra da Çasariçeyi ziyaret ederek padişahın nâmelerini
sunmuş ve sefâret vazifesini îfâ etmiştir. Bunu Ahmed Resmî metinde şu şekilde
ifade eder: “… şeref-ba∆şä-yı serìr-i sal≠anat-ı O§mänì olan şevketlü mehäbetlü
pädşäh-ı úälem-penäh efendimüz ≈a◊retlerinüè cülùs-ı hümäyùnları i∆bärını
müte◊ammın siz dostlarına näme-yi beşäret-úalämetleridür didügümüzde Çäsär
işäretiyle näme-yi hümäyùn yanında ämäde olan serìr üzre va◊ú olınup tercümän
∆ulä´a-yı taørìrimizi Çäsära ifhäm ve Çäsär ceväb virmek üzere yanında ≠uran baş
vekìle işäret eyledükde baş vekìl tercümäna cülùs-ı hümäyùn-ı ≈a◊ret-i cihändärìden
ve kendülere näme-yi beşäret-nümùnıla ilçi gönderilmege úinäyet
buyurıldı˚ından ma≈®ù® u memnùn olmalarıyla cülùs-ı meymenet-maørùnlarını
tebrìk eyledükleri mefhùmını tercümäna teløìn ve tercümän da∆ı bu bendelerine
tefhìm ü tebyìn eyleyüp bu ´ùretde ricúat ve üç günden ´oèra heyõet-i meŸkùrda
yine ma≈all-i mezbùrda Çäsäriçeye da∆ı iblä˚-ı näme-yi hümäyùnla itmäm-ı resm-i
sefäret olındı...”
Ahmed Resmî Efendi’ye şehirde görülmeye değer yerleri gezmesi için
her gün bir araba tahsis edilmişse de Avusturyalıların harb işleriyle meşgul
bulunmaları Ahmed Resmî Efendi’de de bir an evvel İstanbul’a dönmenin
doğru olacağı düşüncesini uyandırmış ve dönmek için hazırlıklara başlamıştır.
İmparator ve imparatoriçeyi ziyaret edip verdikleri nâme ve hediyeleri
aldıktan sonra Temmuz başlarında Viyana’dan gemilerle ayrılarak otuz beş
günde Belgrad’a dönmüştür. Belgrat’tan yoluna Tuna üzerinden devam etmiş,
Rusçuk’ta karaya çıkarak kurban bayramını orada geçirmiş ve Razgrat,
Şumnu, Karinâbâd, Yanbolu, Kırklareli, Burgaz, Çorlu ve Silivri’den geçerek
1757 Eylülü başlarında İstanbul’a dönmüştür.
Sefâretnâme, Nemçe’nin o günkü siyâsî yapısı, devlet düzeni, yönetim
şekli, mâlî durumu ve Nemçe asil sınıfının günlük hayatı hakkında malûmat veren
“Taf´ìl-i Memälik-i Nemçe” başlıklı bir bahisle devam etmektedir: “Nemçe
memleketi her biri ≈ükùmet ve sikkesinde müstaøill ≠oøuz øırallı˚a ve üç dört
duøalı˚a münøasım olup cümlesi mülk-i mevrù§ları olmaø ve bir ≠arafdan úazl ü
na´b øabùl itmemek üzre muta´arrıflardur ≠oøuz øıral a´≈äb-ı i∆tiyär maúnäsına
Eleø≠or ismiyle mevsùm olma˚ın içlerinden biri cümlenüè mu∆tär u sergerdesi
maúnäsına impara≠or olmaø läzım geldükde bu cümleniè ittifäø u inti∆äbı ile
olagelmek øaväúid-i devletlerinden olup bu ´ùretde impara≠orlu˚a i∆tiyär
eyledükleri kimesneye cümlesi şerú ü øänùnlarına muväfıø olan umùrda i≠äúat ve
ism-i cämiú ile imparyo taúbìr olınan memleketlerinde ≈ädi§ olan ˚aväõil defúinde
her biri ≈äline göre úasker ile imdäd u iúänet eylemek üzere müteúahhid ü

8Fransuva I ve Maria Theresia.
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
münøädlar iken…” şeklinde bilgiler verdikten sonra insanlar ve günlük hayatları ile
ilgili “˚urùb-ı şemsden ´oèra her varoş ve øalúa øapularından içerü girmek
irädesinde olanlaruè a˚niyä vü fuøaräsından aøça devşirmek ve øomedya didükleri
∆ayäl∆änelerine øıral ve øıraliçeye varınca her ´ı˚är u kibärı her gice cemú ü ≈ä◊ır
olmaø mühimmät-ı beldelerinden olma˚ın herkesüè ≠abaøa vü miødärına göre celbi
dirhem ü dìnär eylemek mi§llü mukùs u mekrùhätlarınuñ ˚äyeti olmayup devlet-i
úaliyyeden ˚ayrı düvel-i na´ärä elçilerine bir ≈abbe virmezler...” şeklinde bilgiler
aktarır.
“Va´f-ı Beç” başlığı taşıyan metnin üçüncü bölümünde ise Ahmed Resmî
Efendi, Beç kalesinin coğrafî konumundan, etrafındaki dağlar ve akarsulardan,
yerleşim yerlerinden, buralarda yaşayan insanların günlük hayatlarından, yaşam
şekillerinden ana hatlarıyla kısaca bahseder: “Beç øalúası bir fe◊ä-yı müstevìde
Æuna Nehriniè bir şaøøı kenärında sùrı ta∆mìnen on altı Ÿiräú øutr-ı däõiresi meşy-i
muútedil ile yigirmi daøìøa ∆andaøı úarì◊ ü úamìø bir mu≠avassı≠ øalúadur derùnı
dörder beşer øat kägìr ∆äneler ve büyük kinìsälarıyla ≠op≠oludur ∆äneleri ek§eriyä
kirä ile ìcär u isticär olınur gelüp bir ∆äne içinde beş altı ädem evläd ü úıyäli ile
olurlar øalúa içinde şädırvän mi§illü ´uları ve baú◊-ı mühimmät içün meydänları
vardur egerçi øalúa büyük ve pek mütebbere diyecek øadar degildür ammä e≠räfında
bä˚lı bä˚çeli mükellef ∆äneleri vardur varoşlarınuè e≠räfı yekpäre ∆andaø kesilmiş
ve ≠araf ≠araf derväzelerile ≠utulmuşdur ...”
Ahmed Resmî Efendi’nin Nemçe Sefâretnâmesi’nin dikkate şâyân
kısmı, metnin çok kısa olmasına rağmen Avusturya İmparatorluğu’nun siyâsî
ve sosyal yapısı, dâhilî ve mâlî idaresi, devlet işlerinin yürütülüşü hakkında
vermiş olduğu malûmâttır. Sefâretnâme’nin yazıldığı dönemde Avusturya’nın
Prusya ile olan savaşı bu savaşın toplum üzerindeki etkileri hakkında
kaydettiği notlar ve izlenimlerine istinaden yürüttüğü hükümler müellifin,
siyâsî ve içtimâî görüşlerinde olgunluğunu da göstermektedir.
Metnin dil özelliklerine baktığımızda ise, Ahmed Resmî Efendi’nin
Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalardan, terkiplerden uzak oldukça sade
bir dil kullandığını ve kısa fiil cümleleri kurduğunu görürüz. Geçtiği yerlerin
adlarını özellikle belirtmesine rağmen bu yerlerin tasvirlerine yer vermemiş,
geniş ve uzun izâhâttan uzak durmuştur. Devlete sunulacak bir rapor olarak
hazırlandığından sefâretnâme, sâde, açık ve anlaşılır bir dil ve üslûpla
yazılmıştır.
Metnin üç basma nüshası(Viyana Sefâretnâmesi (I. Tabı.), Matbaa-i
Ebüzziyâ, İstanbul 1304; Vâsıf Tarihi, c. I, s. 77-85; Tarih-i Gülşen-i Maârif, c. II,
s. 1512-1517. (kısaltılmış olarak), dört yazma nüshası(İstanbul Süleymaniye:
Âşir Efendi, No:252 ve 253; İstanbul Üniversite Kütüphanesi, No. 1319 ve
1246; İstanbul Üniversite Kütüphanesi, Yıldız yazmaları, No. 270; Seyyid
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
Hâkim Tarihi, c. V. 299-310.) ve bir de Almanca tercümesi mevcuttur. Almanca
tercümesi Bedriye Atsız tarafından sadeleştirilerek Türkçeye çevrilmiştir.9
Burada örnek olması açısından 12 varak olan Sefâretnâme’nin Beç’e
varışı anlatan küçük bir kısmı aşağıda verilmiştir:
“[3b] şehre altı günde varıldı şehr-i meŸkùr bir nehrüè üzerinde ≠opraødan
şaranpo ile i≈ä≠a olunmuş bir belde olup derùnında øıraliçenüè mükellef Ÿa∆ìre
anbärları ve degirmenleri görilmişdür nehr-i meŸkùr Macaristän ile Beç
sanca˚ından úibäret olan A˚usturya miyänını fä´ıldur bundan da∆ı dört günde Beçe
iki säúat buúdı olup Beçüè ma≈allesi menzilesinde olan úİşveket näm øa´abaya
˚urre-yi Receb-i şerìfde vu´ùl müyesser olup anda üç gün iøämet ve
maúiyyetümüze meõmùr olan baş tercümän vesä≠atı ile Çäsär ≠arafından ∆oş-ämede
däõir seläm u keläm cereyänı ◊ımnında Beçe du∆ùlümüz ´ùretlerine ni®äm
virilmişdür Receb-i şerìfüè üçünci güni úİşveketden alay u úunvän ile Beçe úazìmet
ve Beç øurbunda väøıú köpri başında Çäsär ≠arafından ser-kätibi nämına bir
tercümänıla bir bayraø süvärì úasker øarşulayup müretteb alayıla Beç øalúası
içinden mürùr ve Beç øalúasınıè cänib-i şimälìsinde väøıú Lopoldos cezìresi
varoşında Æunaya ve Beç øalúasına müşerref olup öteden beri ilçiler içün müheyyä
ola gelen øona˚a nüzùl olındı Beçe du∆ùlümüz eyyäm-ı nevbahär ve nevrùza
müsädefe ˙randboruè ihtimäm-ı itmämıyla øıraliçenüè ∆ä´ mülki olan Çeh
eyäletine teveccühi zamänı ve Beç ≠arafından da∆ı úasker tebşìri evänı olup
˙randbor [4a] bu defúa Beçe gelmek ∆avfında olmalarından näşì tedärik-i
∆äriciyyeden başøa Lät ve Menät mi§llü a´nämdan istimdäd u istin´är ve her gün
iútiøädlarına göre ma◊anne icäbet olan kenìselere evläd ü aúvänlarıyıla mäşiyän
gidüp ˙randboruè ma˚lùbiyyeti ≈aøøında ta◊arruú ve duúäya işti˚äl ü ibtidär ve
näme-yi hümäyùn telaøøìsine vaøitleri olmamaø üzre iútiŸär iderek ä∆ır-ı şehr-i
mezbùra dek teõ∆ìr-i i∆tiyär olındı…”
Sonuç olarak Osmanlı elçilerinin görevlerini îfâ ettikten sonra kaleme
aldıkları sefâretnâmelerin, yalnızca Osmanlı diplomasi tarihine ışık tutan
eserler olmadıklarını, aynı zamanda döneminin tarihî, coğrafî, sosyal ve
kültürel durumu hakkında da bilgiler veren çok kıymetli eserler olduklarını
söyleyebiliriz. Çok az bir kısmı yayınlanmış, büyük bir kısmı ise
kütüphanelerde araştırmacıların ilgisini bekleyen bu kıymetli eserler üzerinde
yapılacak çalışmalarla, özellikle metinlerin yayınlanmasıyla bilim dünyasına
kazandırılması, yalnızca siyâsî tarihimize değil kültür tarihimize de ışık
tutacaktır. Ayrıca metinler üzerinde yapılacak çalışmalarla Osmanlının
diplomasi dilinin sefâretnâmelerle ilgili husûsiyetleri tespit edilerek dil ve
edebiyatımıza büyük bir hizmette bulunulacağı da âşikârdır.


9Bedriye Atsız, Ahmed Resmî Efendi’nin Viyana ve Berlin Sefâretnâmeleri, Tercüman 1001
Temel Eser, Kervan Kitapçılık Basın Sanayi ve Ticaret A.Ş., İstanbul, 1980.
Kezban Paksoy – Türk Edebiyatında Sefâretnâmeler ve Ahmed Resmî’nin Nemçe Sefâretnâmesi
HIKMET - Ϧикмэт - حكمت
HIKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Abdulkerim AbdulkadiroĞlu Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 3, 2016
ISSN: 2458 - 8636
KAYNAKÇA
Atsız, Bedriye. (1980), Ahmed Resmî Efendi’nin Viyana ve Berlin
Sefâretnâmeleri, Tercüman 1001 Temel Eser, Kervan Kitapçılık Basın Sanayi
ve Ticaret A.Ş., İstanbul.
Unat,Faik Reşit. (1992), Osmanlı Sefirleri ve Sefaretnameleri, TTK,
Ankara.
Levend, Agâh Sırrı. (1984), Türk Edebiyatı Tarihi, TTK, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1990), C. 1, C. 7, Dergah Yayınları,
İstanbul.

Konular