Kerem Kamil KOÇ

SALGI SALAMAYAN ÖRÜMCEK

‘Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz,
dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, aç gözlü
içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya.’**
Meşrutiyet’in ardından İranlılar’ın Avrupa
edebiyat ve kültürünü tanımaları Avrupai tarzda
roman yazma düşüncesini doğurmuştur. Ancak
gerek yazarların bu yeni türe hâkim olamamaları
gerekse halkın bu türe alışık olmaması
beraberinde arayışları getirmiştir. Arayışlar
romana göre daha kolay okunan, gerekli
mesajları daha kolay verebilen ve okuyucuyu
sıkmayan kısa hikâyeciliği ön plana çıkartmıştır.
Muhammet Ali Cemalzade’nin geçiş döneminin
belirleyici ismi olduğu bu akımın Sadık Hidayet
en başarılı temsilcisi olmuştur.
Hidayet’in eserlerini gerçekçi ve düşsel olarak
ikiye ayırmak mümkündür. Gerçekçi dediğimiz
eserlerinde yaşadığı zamanki İran toplumu
üzerine sosyo-politik hicivler, ikinci guruptaysa

*
Sadık Hidayet ölümünden önce kaleme aldığı
hikâyesinde annesinin salgı salamaz olması için beddua

Devamını oku